Jump to content

Etkilendiğiniz Şiirleri, Dörtlükleri Yazın


illuminator_25

Önerilen Mesajlar

İki katlı bir sessizlik vardır

kıyı ve deniz,Gövde ve ruh.

Biri sessiz yerlerde durur,

uzun çimenlerde;vakur güzelliklerde,

Kimi beşeri anılarda ve

gözyaşartan eski bilgilerde,

Korkusuz say onu:Adı”yok artık”.

Birleşik sessizliktir o:Ondan korkma.

İçinde kötü bir güç yok;

 

Edgar A. Poe

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

SEN..

Sen:Çamlı dağlarda ağaran şafak...

Sen:duru gönüllerin nilüferisin.

Sen:Engin ovada sararan başak...

Sen:Umut kaynağı alınterisin.

Sen:Gökte yıldızsın,uykularda düş...

Sen:Yeşil ekinsin,sen beyaz gümüş...

Sen:Mavi denizsin sise bürünmüş...

Sen:Sevda sırrının düğümlerisin

Sen:Her güzelliğin canlı sergisi

Sen:Kalp yarasının emin sargısı...

Sen:Benim dileğim,Hakk'ın vergisi...

Sen:Gönlümde saplı aşk hançerisin

Sen:Koyu gölgenin yaz sıcağında

Sen:Olgun meyvenin dal kucağında

Sen:Korsun,alevsin aşk ocağında

Sen:Gadir Allah'ın şaheserisin

Sen:Bensin gel gör ki ben sen değilim

Sen:Benim düşünce,ruhum ve dilim

Sen:Benim gözlerim,ayağım,elim...

Emin ol sen bana benden berisin...

 

ABDURRAHİM KARAKOÇ

--------------------

İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez:

Bunlar için didinmene bir şey denmez.

Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış:

Bu güzelim ömrünü satmaya değmez!

 

ÖMER HAYYAM

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gel İstanbul Ol Benim İçin

 

Görüp gezilecek değil, bulup yaşanacak koca bir kent ol bana!

Öyle büyük ol ki; ne yaparsam yapayım tüketemeyeyim seni!

Bütün çabalarıma rağmen hala keşfedemediğim kuytuların olsun mesela...

Ne özüne inebileceğim kadar yüzeysel;

Ne de aramakla bulabileceğim kadar yakın ol...

Kaynağı bulunamayan bir nehir, merkez üssü tespit edilemeyen bir deprem...

Taaa Kaf Dağı´nın ardı gibi, bir giz ol...!

 

Sadece gerçekleşmesi değil;düşünmesi bile imkansız olsun...

Akıl almaz şeyler düşündür bana, daha önce düşünülmemiş olsun mesela...

Ve hiçkimseyke paylaşamayacağım kadar anlaşılmaz ol.

Gelgitlere sal beni, bırak rüzgarlarımda sapmalar olsun!

Sadece dört tane değil; sayısı belirsiz mevsimler yaşatan bir güneş ol bana.

Ve eşi benzeri görülmemiş tutulmalar yaşat küçücük dünyama...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ne ararsın Tanrı ile aramda

Sen kimsin ki orucumu sorarsın?

Hakikaten gözün yoksa haramda

Başı açığa neden türban sorarsın?

 

Rakı, şarap içiyorsam sana ne

Yoksa sana bir zararı, içerim

İkimiz de gelsek kıldan köprüye

Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

 

Esir iken mümkün müdür ibadet

Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et...

Senin gibi dürzülerin yüzünden

Dininden de soğuyacak bu millet.

 

İşgaldeki hali sakın unutma

Atatürk'e dil uzatma sebepsiz

Sen anandan yine çıkardın amma

Baban kimdi bilemezdin şerefsiz

 

NEYZEN TEVFİK

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Oysa Şimdi Bir Oyuncağımız Var İstanbul Gibi

 

sesimin yarısıydı yanıtsızlığı muamma

seni sevmek tek inanç biçimi kitapsız

yanıbaşımda yalnızca yalnızlığımız sıkıfıkı ömrümle

sensizliğin en işlek caddesi yüreğim

sensizlik yankılanır sesimde gözlerin aynamdır

ölüme uğrak kahvehane düşselliğinin ağrılı sevişmesi

ölümler laf kalabalığı anlamazlar

sicimdir darağacına anlamsızlık

bilgiç cahilliktir unutmak seni

hangi memlekete gitsem ince o sızı

hangi dağı aşsam aynı dumanı uzak köylerin

aklınca aynı durağı benimle ayrılık ölümün

aklınca başladığı yerde bitmektir aşk öykümüz gibi

eli uzun güzelliği gözlerinin çalan yüreğimi

oysa şimdi bir oyuncağımız var istanbul gibi

ölüme dipnottur ayrılık:sen emanetiydin acılarımın yeryüzüne

şiirsel çağrışımıydın eski bir ağustosun sahtekar yalınlığı

en dürüst yalan en sahte gerçek

gözümde büyüttüğüm istanbul gibi

 

Kağan İşçen

 

----------

 

 

Çığlık

 

*ayrılık susarak başlarmış!

 

 

sustun

önce dilin sustu

sonra yüreğin

ve sen sustun

 

usuma battı

imladan kopan çengeller

kan bulaştı

belleği sağır eden çığlığıma

sustum

 

sustun

alevlendi yürek

yetmedi üflemeler

kül oldu yeşermiş umut fidelerim

susadım

 

sustun

kuşku sardı benliğimi

sahi kaçıncı kilometreden başlar gurbet

sıla

ve hasret

 

 

*ayrılık susarak başlarmış

ve sen sustun

suskunum!

 

Rahim TAŞ

 

----------

 

Dimi?

 

bir esmer gecede düştü yolum gözlerine...

karanlıktı

ıssızdı ama

sıcacık....

 

sonra bir yıldız

....tam gözbebeğinde

...............rehberim oldu!

 

aldı yüreğine götürdü beni

her köşesi iltifatlarla dolu...

 

tanıdık değildik.

hiç alışılmadık

sen şikayetçi

ben şikayetçi

haketmedik ayrılıklar yaşadık...

 

o ilk dokunuş

biraz ürkek

biraz şaşkın

hani Pieere Loti şahit!

 

elinin kolumda titremesi

dönmeyecekleri boşa bekleyen beni

kendime getirdi...

 

...keşke her kabustan sonra

.........böyle dokunuşlar uyandırsa beni!

 

sendede bitmiş inanışlar

ilk görüşte aşkmış

yalan!

derken

ben inandırmışım ya seni

bir bir anlatıcam

yüreğime seni..

 

 

..............yalan değil

........................dimi?

 

Dilek Eğri

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ömür boyu garantili depresyon

 

Saatte 200 kilometre hız yapan bir arabanın, bana çarptığı andaki yaşama ihtimalimdi;

Senin bana geri dönme ihtimalin.

Ve bunu bilmenin acısı ki; bundan kaynaklıdır heyelan bölgesi ilan edilen yüreğim.

Dağ gibi adamdım üstelik, ama bir sürü yangın geçti üzerimden

Durduğum yerde tükeniyorum, dağ gibiyim yine de

Kendinden uzaklaşan ve yaşlandıkça eksilen…

 

Canım istemiyor artık, yürümek sulak yerler etrafında

Sel olsun istemiyorum; çünkü doğal afet sebebiyim yeterince.

Durduğum yerde suçluyum

Ve gardiyanıyım kendi kendimin;

Göz açtırmayanından hem de.

Sayende saçma sapan biriyim işte..

 

Hep yakınlaşmak için, yolunda yürüdüm senin

Önce, irili ufaklı taşlar çıktı karşıma.

Sonra, her adımda büyüyen kaya oldular.

İnsan gibi, normal yollardan geçsem de arabalar çıkıyordu bu sefer.

Yol kenarından geçsem insanlar çarpıyordu - ki bu daha çok acıtıyordu arabalardan-

Ortadan yürüsem, bana geri dönmeme ihtimalin gerçekleşebiliyordu.

Uçmaya kalksam uçan her şeyi vurmaya hazırlanan avcı sürüsü...

Ne yapsam?

Ne yapardın sen olsan ?

 

Ne deseler tamam diyorum,

Sırf geçiştirmek için bir şeyleri.

Ne deseler tamam…

Ama tamamlanmıyor tamamlarım.

 

Bana zorla aldırdığın bir şey vardı hatırlıyor musun?

Ruhuma ömür boyu taksit ödeten,

Stoklarla sınırlı,

Özel ürün,

“Kırılmaz, çizilmez çaresizlik”

Ve özel ürün hediyesi;

Ömür boyu garantili depresyon.

 

Sana çok yaklaştım,

Görmek için bir adım yetecek.

O adımı atmadan önce,

Gökyüzünden kopup gelen bir göktaşının,

Üstüme düşmesi durumunda yaşama ihtimalimi hesaplamam gerekecek.

 

Ve bunca hesaptan, bunca taksitten sonra,

Bitti diyebilmem için daha ne olması gerek ?

Kaç taksit kaldı bir baksana,

Daha kaç gözyaşı dökmem gerekecek?

 

Daha bitmedi, dur, söyleyeceklerim var;

Neden erik çalıyorum biliyor musun ?

-sevmem eriği hem de nefret ederim kırmızısından-

Çünkü sen geçiyordun erik çaldığımız bahçenin yanından.

Ne bahaneyle gidebilirdim ki?

Kim? nasıl? neden gitsindi ki benimle oraya?

Ama o kadar gittim ki ve her gidişinde seni o kadar göremedim ki...

Her gidişimde parçalıyorum ağaçların dallarını

Onlardan alıyorum hıncımı,

Bir tek dut ağaçlarına kıyamıyorum,

Ya da kıramıyorum, kim bilir belki çok sevdiğin içindir

Bilmiyorum hiç bilmiyorum…

- Erik çalmaktan nefret ediyorum, o bahçeden çalmaktan değil ama -

Ne alaka şimdi erik ya ?

 

Beraber aldıysak neden paylaşmadık?

Çok bencilim galiba...

Kırılmaz, çizilmez çaresizliğimin yanında verdikleri ömür boyu garantili depresyonu alsaydın bari,

Ya da hiç olmadı garantisini alsaydın da bu kadar şey yüklemeseydin bana,

O olmadı, hiç bir şey olmadı, diyelim bari yaksaydın aldıklarımla beraber beni.

Sadece beni yakmanın bir manası yok,

Tek bir yerime odaklanma, ruhum; teflon yapışmaz tava.

 

Sen ve Yalnızlık Aletleri Ltd. Şti.

Hayırlı olsun…

Sen her şeyi düşünürsün.

Garantisi var mı yokluğunun ?

 

 

nuwanda.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı,

değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? "Eylül'de aynı yerde ve

aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda. Altına saat: 16.00

diye yazmıştın, ve saat 16.04'tü onu bulduğumda.

 

Murathan Mungan-Yalnız Bir Opera

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

...Ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum

her zaman yalnızdım, bunu biliyorum

büyücü ellerimin kara sanatı yazı

en çok ben onardım dostlukları, en çok benim elim dikiş tuttu

bağışlamasız sanarken kendimi

en çok ben unuttum kalbimin benden sakladıklarını

tığla içeri çektim takılmış kazakların ipini

denenmemiş başlangıçları göze aldım,

hafifletilmiş hasarları, görmezden gelinen enkazı

mutfağı beklemek hep bana kaldı

bir şiirden bir romandan bir filmden çıkıp

her seferinde aydınlık bir inat gibi yeniden karıştım hayata

hiç el değmemiş gibi yeniden konuk geldim

odalarınıza, ruhlarınıza

buraya...

 

YALNIZLIK... murathan mungan...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

AFORİZMALAR

 

1

yalnızca bir kez naçar kaldım:

'sen kimsin?' diye soranın karşısında.

---

inci

kum tanesinin etrafına

ızdırabın ördüğü mabeddir.

nedir

bedenlerimizi oluşturan özlem

ve nedir

etrafına inşa edilen taneler?

---

bir tür kavuşmadır hatırlayış.

unutuş, bir tür özgürlük.

---

bana

kulak ver

sana ses vereyim.

---

bir çok öğreti pencere camı gibidir.

hakikate oradan bakarız;

ama bizi hakikatten ayırır.

---

kadın

yüzünü tebessümle peçeleyebilir.

---

ağzın yemekle doluyken

nasıl

şarkı söyleyebilirsin?

elin altınla doluyken

nasıl

dua için açabilirsin?

---

bir şeyi elde etmek istiyorsan

onu kendin için isteme!

---

aşk,

aşık ile kadına aşık olur:

biri hayalinin yarattığı,

diğeri henüz doğmamış olan.

---

iki sevgili

birbirlerinden çok, aralarındakini kucaklar.

---

sırtını güneşe çevirirsen

gölgenden gayrı bir şey göremezsin.

---

beni aldattıklarını anlamadığımı

zannedenlerle dalga geçmek için

insanların beni oyuna getirip aldatmalarından

hoşlanmam biraz tuhaf değil mi?

---

kendini tanıdığın ölçüde

başkalarını yargılayabilirsin.

de bana

hangimiz günahkar,

hangimiz masum?

---

beşeri kanunları yalnızca iki kişi çiğner:

deli ve dâhi.

bu ikisidir

allah'ın kalbine en yakın insan.

---

gözlerindeki öfkeli bakışlarını

dudaklarındaki tebessüm yamasıyla

örtmeye çabalayan kimse

ne kadar da budala!

---

başkalarının yanlışının farkına varmaktan

daha büyük bir hata var mı?

---

bin sene önce komşum bana

' elemden gayrı bir şey olmadığı için

hayattan nefret ediyorum'

demişti.

dün mezarına uğradım.

hayat

kabri üzerinde raksediyordu.

---

ölüm

yaşlıya memedeki çocuktan daha yakın değildir.

hayat da öyle!

---

kök,

şöhreti küçümseyen çiçektir.

---

hayatın bütün sırlarını çözdüğün vakit

ölümü arzularsın.

çünkü o da

hayatın sırlarından biridir.

---

sen iki kişisin:

biri karanlıkta uyanık,

diğeri aydınlıkta uyuyan.

---

kalplerimizin sırlarını

ancak

kalpleri sırlarla dolu olanlar

kavrar.

---

bugünün en acı hüznü

dünün sevinçlerinin yadedilmesidir.

---

kaplumbağalar

yollar hakkında

tavşanlardan daha bilgilidirler.

----

hiç kuşkusuz

tuzda garip kutsal bir şey var.

hem gözyaşlarımızda var

hem de denizde.

 

Khalil Gibran

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kulak verin sözlerime iyice,

herkes öldürebilir sevdiğini

kimi bir bakışıyla yapar bunu,

kimileri dalkavukça sözlerle,

korkaklar öpücük ile öldürür.

yürekliler kılıç darbeleriyle!

-----------

öldü işte;ama herşey bitmedi

kırık ölü çömlegini insafın

başkasının gözyaşı dolduracak

akıp gidecek yaşamın ırmağı

tüm lanetli,sıradışı insanlar

onun ebedi yasını tutacak

Oscar Wilde

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Was wirst du tun, Gott, wenn ich sterbe?

 

Was wirst du tun, Gott, wenn ich sterbe?

Ich bin dein Krug (wenn ich zerscherbe?)

Ich bin dein Trank (wenn ich verderbe?)

 

Bin dein Gewand und dein Gewerbe,

mit mir verlierst du deinen Sinn.

 

Nach mir hast du kein Haus, darin

dich Worte, nah und warm, begrüßen.

Es fällt von deinen müden Füßen

die Samtsandale, die ich bin.

 

Dein großer Mantel lässt dich los.

Dein Blick, den ich mit meiner Wange

warm, wie mit einem Pfühl, empfange,

wird kommen, wird mich suchen, lange -

und legt beim Sonnenuntergange

sich fremden Steinen in den Schoß.

 

Was wirst du tun, Gott? Ich bin bange.

 

 

 

 

Rainer Maria Rilke, 26.9.1899, Berlin-Schmargendorf

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BİR ADIN KALMALI

Bir adın kalmalı geriye

Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

Aynaların ardında sır

Yalnızlığın peşinde kuvvet

Evet nihayet bir adın kalmalı geriye

Birde o kahreden gurbet

Sen say ki ben hiç ağlamadım

Hiç ateşe tutmadım yüreğimi

Geceleri koynuma almadım ihaneti

Hele nihavend hele buse hiç geçmedi aklımdan

Ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın

İçimin nehirlerinden

Evet yangın

Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan

Evet kaybetmenin o zehirli buğusu

Evet isyan

evet kahrolmuş sayfaların arasında adın

Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı

Bu sevda biraz nadan

Biraz da hıçkırık tadı

Pencere önü menekşelerinde her akşam

Dağlar sonra oynadı yerinden

Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca

Sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam

Ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı

Yani ben seni sevdiğim zaman

Ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın

Yine de

Bir adın kalmalı geriye

Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

Aynaların ardında sır

Yalnızlığın peşinde kuvvet

Evet nihayet, bir adın kalmalı geriye

bir de o kahreden gurbet

beni affet

kaybetmek için erken

sevmek için çok geç

 

AHMET HAMDİ TANPINAR

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Telaşlı bir kış yağmuru gibi

içim vıcık vıcık serçe..

zannediyorum sadece!

 

Bir dahaki sefere ölü doğarım..

annem üç gün ağlar..

kendi kırığımda kemikleşirim..

 

indirilen şalter misali, kapanır gözlerim....

--------------------

Kurtarılmış bir bölgeyim, gölgemde hurma ağaçları.

Üzerimde sonsuz küstahlığın tırnak izleri var.

Kurtarılmış bir de gövdeyim aslında yekpare taştan,

Başucuma slogan yazıyor çok sevdalı çocuklar.

Küçük İskender....

--------------------

İhanete uğradım güzin abla? !

 

gece mütemadiyen infilak etti!

gecenin gardırobunda bulduğum çıplak erkekler:

utangaç ve isyankar

sevinci/hüznü, yetim koyup da gitti tutku,

kendisini aynada seyreden bir ayna gibi

aldatılmak, bir gölgelenmenin zamiridir...

 

siyah hiçbir çocukluk yaşamış mıdır ki

ardında karartmalar sürükleyerek bakar tarih

mektuplar sende kaLsın, çocukları ben yırtarım

şimdi eski bir pikapta unutulmuş eski bir plak oldum

çizik çiziğim! ... …

 

farkeder mi iktidara prezervatif olmuşken ruhum!

--------------------

• hep gizli kaldım

saklı olduğum

duvarın arkasında,

tek başıma oynamaya

çalıştığım için

saklambaç oyununda...

--------------------

Herşeyi geriye saymaktan yorgunum

kaç intiharım varsa o kadar sevgilim var

içimdeki tabiat sana doğru fırlama

 

çıplak elle tuttuğum bir elektrik teli bu muamma …..

--------------------

Hangi kötü Yeşilçam filminden kaptık

Bu zamansız ayrılıkları?

Kavuşalım artık sevdiğim

Kadınım benim

Bitsin istemem artık! !

Hasretinle akran karanlık şiirlerim...

 

Aklım ziyan

Aklım her köşe başında

Başımdan fırlayan bir düşman

Aklım aklına üryan

Git nolur?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bu alçakgönüllü yabani kaplan ya da ayı yürekli

insan suratlı ya da meleksi güzellikteki

hem gülüyor hemde ağlıyor korku ve umut arasında

bana heyecan veriyor..ruhum belkilerle dolu

eğer kabullenemz ya da özgür bırakamazsa kısa zamanda

sürdürüse..her zamanki gibi..ikircikli yaparsa beni

ey aşk yaşamın sonuna gelmişim demektir.

dayanamaz artık kırılmakta olan yorgun gücüm..erdemim..

bu denli çok çeşitliliğe..bir anda soğuyor..yanıyor aynı anda

kığkızıl kesiliyor..bembeyaz oluyor

kaçmakla acılarının son bulacağını düşünüyor

tıpkı zaman zaman ortadan kaybolduğunda olduğu gibi

son çaresidir ölüm bir yere varamayan kişinin..

 

 

francsco petrarca.....divan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kim geri verebilir bana

Harcadım gençliğimi

Dağınık yatağım,

mutsuz yatağım

Onardın mı yüreğimi?

 

Gün gelir hesap sorar

Yaşanmamış duygular

Yüzünüze örtülür böyle

Geç kaldığınız kapılar

Sevginin gücünü

Görmeyen gözler

Gecikmiş yaşlarını siler

Öğle bir an gelir ki

Sevişmek ölmeye benzer

 

Dağınık yatağım, mutsuz yatağım

Seni artık yalnızlık bekler......

 

Murathan MUNGAN

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...