Depressive Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2007 Gönlümle başbaşa düşündüm demin Artık bir sihirsiz nefen gibisin Şimdi kal içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin Maziye karışıp sevda yeminim Bir anda unuttum seni eminim Kalbimde kalbine yok bile kinim Bence artık sende herkes gibisin Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArchangeL Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2007 Ve mayısta günler uzadığında Uzaklardan tatlı bir kuş ötüşü duyar sevinirim, çünkü,bu yolculuk başladığından beri, hiç çıkmaz aklımdan o uzaklardaki sevgili. Başım önde yürürüm kederli kederli, Avutmuyor beni artık ne kuş ötüşleri,ne de akdiken... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
True Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2007 Hayat gözyaşlarını akıtırken üzerimize, Duyururken isyanını gökgürültüsüyle, İstanbulu izliyorum hayali balkonumdan, Çayım, sigaram, herşeyim tamam, Bir sen eksiksin, Birde ben, Sensiz olamayan. Acımasız olmayın yağmurun etkisyle 5 dk içinde yazdım:D -------------------- Ya ne doluymuşuz meğer, kusan kusana (biraz iğrençmi oldu) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArchangeL Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2007 BLUE MELEKLERİN DİLİNİ KONUŞTUĞUMDA EĞER AŞIK DEĞİLSEM ÇINLAYAN BİR ÇANDAN FARKIM KALMAZ GELECEĞİ GÖRME YETENEĞİNE BÜTÜN GİZEMLERİN SIRRINA VE BİLGELİĞE ULAŞTIĞIMDA KOCA DAĞLARI KIPIRDATACAĞIMA YÜREKTEN İNANSAM BİLE EĞER AŞIK DEĞİLSEM BEN BİR HİÇİM DEMEKTİR AŞK SABIRLIDIR İYİLİKLE DOLUDUR HERŞEYE KATLANIR HERŞEYİ UMAR AŞK ASLA ÖLMEZ KEHANETLER SON BULUR DİLLER SUSAR. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 20, 2007 aç goncaları vakit varken bugun anlamazsın zaman nasıl kanatlanır ucar gıder o gonca gulucukler sacarken bugun gelınce yarın sararır solar boynunu buker ezberlemeyı basarabıldıgm tek sıır:p Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mistik Yanıtlama zamanı: Mayıs 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 21, 2007 Kumandayı Ver Sabah bizim marketten bi gazete aldım,bir ekmek Bırakmaya karar vermiştim sigarayı,yine aldım bir paket. Gün bugündür deyip düştüm yollara, Uykulu gözlerle baktım sarışın kıza, Elli kişi var mıydık ki vapurda? Dışarıda hava buz gibi,çaycıdan hayır yok gibi. Hala uykulu,hala sakinim ,bak hala ölmedim. Sinirler midelere,alıştık boş sözlere,bak göründü kadıköyü. Kim söyledi sana:aşk sanattır, Bilmiyormuydun sadece besindir:taze ve bayat Neylersin Buymuş hayat! Yanlızlıklar,peşin ödenmiş faturalar. Evlerimiz ufaktı,kitaplar,egolar,karıncalar vardı. Gece yanlızlıklar,bazen alolar,yataklar kararagahtı. Dost muyduk,düşman mı zap meydanında?, Bu kanaldan sıkıldık nerde bu kumanda? Bakarken ekranda hayatlara,rekorlar kırmıştık yüksek atlamada Mahkum olduk şimdi düşmüş çıtalara. Bitmişse bitmiştir,ısrar etmenin ne anlamı var. Bu kanaldan sıkıldık , n'olur uzatma kumandayı ver. Cenk Taner Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tugcemgul Yanıtlama zamanı: Mayıs 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 21, 2007 bizde savaşken hayat ... sende gösterişmi??? düşmemiş yakandan terkediş... ismine kalem bedelmiş... görmemiş çıkarda içinde kalbine besler fesat... iyilik edene kurşun at .... ekmek atana bostak at... yazık kazık atan dosta.... kıskanılacak onca takana... yüzüne sırıtıp ardından kuyunu kazacak onca puşta.... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
felidae Yanıtlama zamanı: Mayıs 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 22, 2007 uzun yıllar önceydi deniz kıyısındaki bir krallıkta belki bilirsiniz, bir kız yaşardı annabel lee adıyla ve bu kızoğlankız hiçbir şey düşünmezdi bence sevilmek ve beni sevmekten başka. o da ben de çocuktuk bu krallıkta deniz kıyısındaki ama aşktan da öte bir aşkla sevdik ben ve annabel lee öyle bir aşk ki kanatlı serhapları göklerin kıskanmıştı onu ve beni ve bu yüzden uzun zaman önce bu krallıkta deniz kıyısındaki bir rüzgar esti bir buluttan, üşüterek güzel annabel lee'mi, öyle ki soylu yakınları geldi bu yüzden ve alıp götürdüler onu benden bir mezara kapatmaya bu krallıkta deniz kıyısındaki melekler yarımız kadar mutlu olmayan gökte kıskanıp durdu onu ve beni evet neden buydu bu deniz kıyısındaki krallıkta herkesin bildiği gibi. ki o rüzgar esti buluttan geceleyin üşüten ve öldüren annabel lee'mi ama çok daha güçlüydü aşkımız aşklarından bizden daha büyük olanların bizden daha bilge olanların ve ne melekler yukarıdaki göklerde ne de şeytanlar altında denizin ayırabilir ruhumu ruhundan güzel annabel lee'nin çünkü ay doğmaz asla hayalini getirmeden güzel annabel lee'nin ve yıldızlar çıkmazlar ama parlak gözlerini hissederim ben güzel annabel lee'nin ve böylece uzanırım yanısıra bütün gece vakti sevgilimin-sevgilim-hayatım ve gelinim o deniz kıyısındaki mezarda onun mezarında, uğuldayan denizin kıyısındaki. Edgar Allan Poe -Annabelle Lee (çeviri melih cevdet anday) -------------------- Gözlerim kapalı, bir sonbahar akşamında Sıcak göğsünün kokusunu içime çeker Dalarım, gözlerimden mesut kıyılar geçer Hep aynı günün ateşi vurur sularına Sonra birden görünür, baygın, tembel bir ada Garip ağaçlar, hoş meyveler verir tabiat Erkeklerin biçimli vücutlarında sıhhat Ve bir safiyet kadınların bakışlarında O güzel iklimlere sürükler beni kokun Bir liman görürüm, yelkenle, direkle dolu Tekneler, son seferin meşakkatiyle yorgun Burnuma kadar gelen hava kokular taşır Yemyeşil demirhidilerden gelen bu koku İçimde gemici şarkılarına karışır Charles Baudelaire(çeviri : Orhan Veli Kanık) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArchangeL Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2007 yıldızlar başeğdi kırık kanatlarında yıldırım meleklerinin artık ölme zamanı bırak çiselensin tanecikleri gökkubbenin..... archangel Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arkeolog Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2007 Bazen kano devrilir,boğulacağına sanıp çok korkarsın ama su ancak dizlerine gelir...(Apache ata sözü) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cherar Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2007 Dag Kadar Yurek Bunca aciyi bunca aski nasil da sigdirmissin yuregine istersen al koy firtinalari da Sen Yuregin kadar buyuksun unutma Ahmet TELLi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2007 http://content17.bigoo.ws/content/gif/love/love_250.gif Sizi SevebiLirmiyim? Pardon! Acaba sizi sevebilir miyim? Neden? Neden olacak, korkuyorum! Korkuyor musun? Evet ya, korkuyorum. Çünkü seni seversem hemen huyun suyun degisecek. Sende sevdigim seyler farklılasacak. Şımaracaksın. Begenmez olacaksın artık beni. Çünkü ben artık muhtaç olmuş olacagım sana, senin gözünde. Öyle degil mi? Bilmez misin? Muhtac olmak acizliktir. Şimdi seni sevdigim icin cezalandıracaksın beni biliyorum! Hor goreceksin. Bekleteceksin. Aramayacaksın. Menfaatlerin on plana çıkacak. Şayet menfaatlerini de sevmezsem beni sileceksin. Yalan mı? Sileceksin iste! Sonra her gun benden azar azar uzaklasacagını seyredip kahrolacagım. Yahu ben bir seven'im. Yani seni sevgimle onurlandırmış bir insan. Dunyayı ayakta tutacak insan kudretinin adıdır Sevgi... Şimdi ben sevdim diye, bu kudrete ve cesarete sahip oldum diye sen beni nasıl ve ne hakla cezalandırabilirsin? Aklım almıyor. Zeka seviyem de. İnsanlıgım da. Yüregim de. Yok! 'Seni seviyorum' cumlesini çok sarfetme eskir! Yok! Herkese 'seni seviyorum' deme, sadece asık olunca kullan! Yok! 'Seni seviyorum' demeden once binbir hokkabazlık yap ve şirin görün ki sevdigin sevildigi icin kendini dev aynasında görmesin, onu inlet, süründür, aklını başına getirt, mahvet! Neden? Çünkü, bu makbul.. Kaç....sevsen de sevmesen de kaç! Neden? Çünkü kaçan kovalanır akıllım! Kaçan kovalanır... İyi de, neden sevdigim icin kaçıyorum ki? Ben kaçacak ne yaptım? Kaçarak daha mı makbul olacagım? Kaçarsam daha mı kiymetim anlaşılacak? Sevmek utanç verici birşey mi ki kaçmam gerek? ! Anlayamıyorum... Oysa ben zaten sevdigimi severek devlestirmişimdir. Onun dev aynasında kendisini yeniden devleştirmesine ne gerek var ki? Bir görebilse benim gözlerimle kendini, eminim kıskanacaktır bendeki kendisini... Yok ama yok! Bilmez sevgililer sevilmenin eşsizligini, bilmez... Ondandir bol keseden sevgiyi böyle tüketişleri... Ben hiç şımarmayan, degişmeyen, yozlaşmayan, uçup gitmeyen, tükenmeyen sevgi görmedim. Artık cenaze törenleri iki türlü yapılmalı. Biri bedenler icin, digeri zorla öldürülen sevgiler için! ... Ne demis Yılmaz Erdogan, ' Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim' Anlayın artık varlıklari degil, ihtimalleri sever olduk... Neden? Çünkü ihtimaller hayallerimizdir. Sevmekse hayatın bir gercegi. Hayallerimizde sevgilimiz hic degismez. hatta 'seni seviyorum' dedikce ya gözleriyle, ya elleriyle ya da tatlı diliyle ' beni sevdigin icin tesekkür ederim askım ' der... Tesekkür etmek? ! Beni sevdigin için... Evet ya... Bir onurdur, bir ödüldür, bir şereftir sevmek ve sevilmek. Özgürlügümüzdür. Cesaretimizdir. İnsanlıgımızdır. Ayrıcalıgımızdır. Ama ne yazik ki bir de bütün bunların farkında olamayışımızdır sevmek... Korkuyorum. Hep sevdigim icin cezalandırıldım. Artık 'seni seviyorum' derken bana tuhaf tuhaf bakmayacak varlıkları daha çok sevmeye niyetliyim... Bir çiçek gibi... Bir hayvan gibi... Bir dag manzarası gibi... Bir su damlacıgı gibi... Bir küçük tomurcuk gibi henüz dogmakta olan... Çünkü hepsinin insanlarda var olan bir büyük silahdan arındırılmışlıgı var. Yani dilleri yok, dilleri! Konuşamazlar... Sadece dinlerler... Sevginizi anlayarak hissederek dinlerler. Onlara 'Pardon! Acaba sizi sevebilir miyim? ' demeniz gerekmez. Direkt söylersiniz sevginizi hesapsızca, umarsızca... Saymadan... Ve sevgimi ifade edecek her türlü çılgınlıgı hesapsızca yapmak istiyorum. Gurur denilen sözcügü sözlüklerden çıkartmak, sevdigim icin sevilerek ödüllendirilmek istiyorum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArchangeL Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2007 Ve burda.. artık yolculuk sona eriyor dünyanın gidişini/sınırlarını çizmeye çalışmıştım ama o yolunu tamamen kaybetmiş toprak kankırmızı-gök kan kırmızı-deniz kankırmızı Omphalos karanlık çığlıklar atıyor şu andan itibaren artık sadece dev akbabalar hüküm sürecek, merhametsizce..... kan dalgası; alev alev yanan rüzgar: Omphalosun karanlık çığlığı(çağırıyor) öyleyse gel.... gel çünkü bu İŞTE senin krallığın GEL....................................... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arkeolog Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2007 Bir gün gelir de unuturmuş insan En sevdiği hatıraları bile Bari sen her gece yorgun sesiyle Saat on ikiyi vurduğu zaman Beni unutma Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest esmanur Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 15, 2007 terketmedi sevdan beni.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nickmickyok Yanıtlama zamanı: Haziran 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 16, 2007 Bir İntihar Akşamı Üstüne Söylenti Kısacık yoğun bir akşam herkezin yüzünün bir anıya karıştığı yoğun bir akşam bana bir memur gibi davrandılar hastanelerde ve bir intihar üstüne söylenti bütün kıyıları dolaştı durdu kısacık bir akşam Kısacık serin bir akşam kelebeklerin atlarla yarıştığı yoğun bir akşam bazı mektuplar damgalandı postanelerde oturuldu bir takım şarkılar söylendi bir adam bir kadının kapısını vurdu kısacık bir akşam Neyi söylesem bir kahramanlıktı içinde azıcık buluştuğumuz bir bulutla bir kağıt peçete arasında kısacık yoğun bir akşam şaşırdım hüznümü nerelere bıraksam bir yanda kasıklarımın sarsılmaz gücü ve kısacık yoğun bir akşam Her şey bir unutkanlıktı arada bir deliler gibi kavuştuğumuz tüfekle vurulmuş bir parsın yarasında kıcacık yoğun bir akşam biliyordum bir soğuktu nereye varsam bir yanımda bir el bir yanda vazgeçilmez bir sancı ve kısacık yoğun bir akşam. Kim karıştırdı gerçekliğine yaşadığım sonsuzluğun ve oturuldu bir takım şeyler söylendi imla kurallarıyla mutsuzluk üstüne kısacık bir akşam duraladım ne yapsam Kim karıştırdı gerçekliğine su terazilerindeki ensizliğin ve fotoğraflar çekildi ben çıkmadım herkes eğlendi araba vapurlarıyla denizsizlik üstüne kısacık bir akşamo kadar kısa ki bir akşam yüzümü suyun ardında buldum kıyılar bu yüzdendir öyle dediler kısacık yoğun bir akşam serin bir akşam öyle söylediler... . Turgut Uyar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest star67 Yanıtlama zamanı: Haziran 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 16, 2007 anlamıyor diye bu vatan seni bırakıp kaçacakmısın anlamıyor diye insanlar benzin döküp yakacakmısın senin kaderin anlaşılmamak ve yücelerde bir kale gibi aşılmamak ........... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fortuneteller Yanıtlama zamanı: Haziran 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 16, 2007 insanlar vardır elleri sıcak tamam dersın buldum dersın dostum dersin değildir bilemezsın...... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
vahey Yanıtlama zamanı: Haziran 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 17, 2007 Estatic Fear 1. BÖLÜM Çelimsiz yapraklar düşer Saygın bir şekilde derinliğe Terkedilmiş kederli düzlükler Koyulur kasvetli bir uykuya Puslu gölgeler gökyüzünü içine çeker Geçmişteki yorgun anılar gibi Bir güz melodisi eşliğinde Doldurur bir kuş şarkısı fısıldayan rüzgârı Ayın sınırları olan ve korkunç şekli Bir akşam manzarasında canlanır Sessiz bir uğultudur görevi devralan Baskı altında tutulan düşüncelerle yeniden Kaderin yapayalnız bir kilise şarkısını duyuyorum Hayatımın gerisinde kalan Her günüm boyunca Şehvetli gözyaşlarımı küçümseyen Gökyüzünü selamladım ve seni biriktirdim Çok hoş bir perişanlık içinde Dikenlerin izlerini değil Senin gizemli ahengini korurum sadece Sergilenen görüntümü gölge eden En mükemmel geceyi resmet bana Acılarım için gölgeler konuştuğunda Buğulu bir sarılmayla yok olabilirler belki de Henüz doğmamış hiddetli ağlamalarındaki Aptal umutlar neden bu göz alıcı gökyüzünün altında Tüketilmeli duyulmadan Alacakaranlık yok olduğunda Mutluluk bizden uzaklaşır mı sence? 2. BÖLÜM (Sengi amoris) Yalnız tutkuların sahtekârlığı rezil oldu ve utandı (In pacis quentis), Büyüleyici cazibesiyle her günümü baştan çıkardı Defol ağır geçmişim, zaten bu değerli rüyalar Sonunda sınırlarından kurtulmayacak mı? (Tvemor inogeng) Sonunda gerçekler serapları hafifletecek (Osculum pudens) Mahvolmuş yaşamımı yakaladı Gizlenmiş geçmişim öfkemin yatağını cezbetti Şiddetli şehvetimi temizledim Ve onun yerine bu peri gözlerine dokundum 4. BÖLÜM Yapraklar ve ben bir harmoniyle dans ederek dolaştık Kibirli bir hazla lekelenmeye tahammül edemem Ve bu yüzden birbirimize sarılarak aylak aylak geziyoruz arife akşamı Kendisine yol gösterecek bir ışık misali bir barınak dileyen hacı gibi Bu aziz gecede neşemi sakinleştirmen için sana sorular soruyorum Yorgun yaprakların etrafa saçılmasını istemiyorum çünkü Senin sade zarafetine teslim olduğum için ilkbahar gibi Kışın ardından bana bakıyor hayat, beni kontrolü altına alabilmek için Rüyalarımda kaybolduğumda bakire bir kızın dansını gördüm Ve uzun bir derenin yanı başına oturduğunda Ayağını sığ dalgaların içine sokarak Bir karartı indi, onu öptü ve kaçtı Ve daha önce olanların hepsi ve bu masumiyet Kristal parçaların yağmurunda mahvolmuş Her biri haykırış, rüya, gözyaşı… Savaşlar devam ediyor aynen söylediğim gibi Büyüleyici umutsuzluğunun kıvılcımını söndürmek için belki de Yorgun kalbimi zehirleyebilmek için toplanan Sizlerin üzerinde bir ateş yakarak Ve çok uzaklardaki çatallı ateşlerin dilini yalar gibi Düşüşüne asla ağlamayacağım Fakat yanan dalların etrafında dans eder gibi Öfkenin çağrısını zorlayarak Ve tekrar mütevazi bir köle yerine senin kralın olacağım Meyvesi olmayan bir tarladaki rüyalar gibi etrafa saçıldılar Kanatlarını rüzgârın akışına bırakarak ciddi umutlar aşılayıp Bir düzlükten yıldızlara doğru çık asla o sevgili barınağına inme 5. BÖLÜM Birçok yorgun geceye tahammül ettim Zevkin mutlak cazibesi temizlendiği için Huzursuz rüyalarım ve sefaletim Bunları senle paylaşabilmek çok endişe verici Sadece bir gülücük olduğuna tahammül edemiyorum Nazik bir şekilde kasvetli maskemi kaldıran Korktum ağır başımı döndürerek Ve hafif bir uykunun resmi arkasına saklandım Fakat bu kederli uykumdan bir anda kaldırıldım Senin geceye özgü bir misafirindim sadece Boğulmaya yeminli olduğum halde Taht yataklarındaki huzurlu rüyalarım/düşlerimde Nefretli bir şekilde kızararak konuştun benimle Ve bu yüzden yeminini tutamadım Ve gölgen üzerimde olduğu sürece Kendimden geçmiş bir şekilde gözlerimi kapadım 6. BÖLÜM Gözlerinin önündeki perdeyi kaldır, muhteşem ayın yok oluşunu seyret Geride dinlenmesi için bir parça zevk bırakmayarak Korkunç bir feryat eşliğinde senden bir öpücük isteyenlerin bayramında Yüzlerindeki masum solgunluğun arttığı o anda haykırışlarını gözlemle Belirsizce boşladığın hayatının içine çek onları Tiksindiren gülüşünle umutlarını mahvedene kadar Bu coşkuya şükür et ve sadece gözler görsün Aynalardaki görüntüleri terk eden aşkını ve etrafındakileri 7. BÖLÜM Yıldızların aptalca ilahları sevdiği gibi Vahşi orakçıların dionastik ahengine katıl Biz solan rüzgârların sınırları dışına bir adım atıyor olacağız Ve sonra onların kasvetli danslarının sıcaklığına katılacağız 9. BÖLÜM Seher vakti yaklaştıkça, uykunun gölgeleri yok olmaya başladı Sonbaharın zarifliği içten bir görüntünün eşliğinde Istıraplarımdaki şirin hazlardan daha kasvetli gibi Daha derin bir huzur için sakinleştirilip gizlenmiş kışlar tarafından Yorgun günlerim başıboşluktan kurtulduğunda Güçlerinin yenilenmesini bekleyeceğim Ne olursa olsun her şey için dua edeceğim “Kalbimin şefkatinle yeniden renklenmesine izin ver” Bütün umutlarımı toplayıp cesaret ettiğim tek şey sadece zarif bir gölgeydi Tapınılabilecek tek kalan şey senin sessiz cazibendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
vhercle Yanıtlama zamanı: Haziran 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 20, 2007 güzler düşer yüreğime… zindan gözlerini gördüm ya bugün…kilit vurdum gözyaşıma…, mevsimsiz hüzünleri yaşıyorum sende… güzler düşer, sen düşersin yüreğime…ne olur gitme… Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest islamicihadipunk Yanıtlama zamanı: Haziran 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 20, 2007 yoruldun ağırlığımı taşımaktan ellerimden yoruldun gözlerimden, gölgemden sözlerim yangınlardı kuyulardı sözlerim bir gün gelecek, ansızın gelecek bir gün ayak izlerimin ağırlığını duyacaksın içinde uzaklaşan ayak izlerimin ve hepsinden dayanılmazı bu ağırlık olacak. Nazım Hikmet Ran Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2007 bazen; yıldızları süpürürsün, farkında olmadan güneş kucağındadır, bilemezsin bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın, uçar gider, koşsanda tutamazsın..... W.SHAKESPEARE Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ainariel Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2007 Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini hatırlat Durma göğe bakalım............ Turgut Uyar / göğe bakma durağı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ezim Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2007 ellerinize yüreğinize sağlık hepsi birbirinden güzeldi zaten yürekten dökülmüş dolu dolu ne varsa güzel değilmidir saygılar... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cherar Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2007 BAZI ŞEYLERİ AÇIKLIYORUM Soracaksınız: Leylaklar nerede hani? Gelincik yapraklı metafizik nerede? Sözcüklerine incecik delikler açıp onları saçan yağmur nerede? Kuşlar nerede hani? Her şeyi anlatayım. Kent dışında yaşardım, Madrid dışında, çanlarla, saatlerle, ağaçlarla. Görülürdü oradan kurumuş yüzü Kastilya'nın meşin bir okyanus gibi. Evime çiçek-evi derlerdi, sardunyalar fışkırırdı duvarlarından çünkü: güzel bir evdi köpekleriyle, çocuklarıyla. Hatırladın mı, Raul? Rafael, hatırladın mı? Hatırladın mı, Federico? yerin altında, hatırladın mı, balkonlarında o evin Haziran ışığı çiçekler doldururdu ağzına. Kardeşim, kardeşim! Her şey o kalın sesler, tezgâhların tuzu, kabarmış ekmekler çıkaran fırın ve heykelleriyle Argüelles pazarı kurumuş bir mürekkep hokkasıydı sanki aldatmalar içinde: yağ akardı kaşıklara, ayakların, ellerin derin çarpıntısı sokaklarda büyürdü, metreler, litreler, temel ölçüsü yaşamın, balık yığınları, rüzgâr gülünü bile şaşırtan soğuk güneşiyle kiremitler, patateslerin ince, çıldırmış beyazlığı, domatesler yuvalanırdı denize dalga dalga. Bir sabah tutuştu bunların hepsi, bütün canlıları yutmak için bir sabah fışkırdı topraktan şenlik ateşleri, silah vardı artık, barut vardı artık, artık kan vardı. Haydutlar geldi uçaklarıyla, yüzükleriyle, düşesleriyle haydutlar, takdisler dağıtan kara keşişleriyle haydutlar geldi gökyüzünden çocukları öldürmek için, çocuk kanı aktı sokaklarda düpedüz çocukların kanı aktı. Çakalların bile tiksindiği çakallar, kuru çalıların bile tükürdüğü taşlar, yılanları bile iğrendiren yılanlar! Yüzyüze gelince bunlarla kanını gördüm İspanya'nın, kabarıyordu bir onur ve bıçaklar dalgasında boğmak için sizleri! Hain generaller: ölü evimi görün, bakın paramparça İspanya'ya: erimiş maden akıyor her evden çiçek yerine, her çukurundan İspanya'nın İspanya yükseliyor, her ölü çocuktan bir tüfek fışkırıyor, gören bir tüfek, kurşunlar doğuyor her cinayetten, o kurşunlar günün birinde on ikisinden vuracak yüreğinizi. Soracaksınız: Şiiri neden düşleri anlatmıyor, yaprakları ve büyük yanardağlarını anayurdunun? Gelin görün kanı sokaklardaki. Gelin görün kanı sokaklardaki. Gelin görün kanı sokaklardaki. Pablo NERUDA Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.