Jump to content

-Gnoxis Diyarı-


PiaA

Önerilen Mesajlar

Bir sonraki bölümü merakla bekleten bir bölüm daha. Başından beri kafamın içerisinde güzel canlanıyor olaylar. Anlatım kaynaklı ve müzik desteklerinden dolayı olsa gerek. Vakit ayırıp bu güzel düşünceleri bizlerle paylaştığın için de ayrıca teşekkürü bir borç bilirim, etmem. :) Yüreğine ve ellerine sağlık.
Çok.....Çok teşekkür ederim arec.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜM XXIII-İLK ÇARPIŞMA II

Karakterler:

Sirius

Aurora

Soil-Arec

Siren-Anafiel

Ailopin-Witch O R.

Boreadlar-Rein

Carlo-Paradoks

Zayin-İlth

Kinuha-ArpiA

Flag-Celali

Nevinost-Electronicalev

Hanne-adEda

Holborn-Payacho

Hayalet-Lethal

Cubido-Sidar

George-PiaA

Şehrin o huzurlu ve neşeli gürültüsünün yerini ölen askerlerin çığlıkları ve iblislerin dehşet verici sesleri almıştı... Herkes kanının son damlasına kadar şehre sızan iblislerle savaşıyordu.. Aurora ve Soil şehir kapısını kırıp içeri bir nehir gibi akan kötülüğe kılıç sallıyordu, şehir için savaştıkları kadar aynı zamanda hala birbirlerine itiraf edemedikleri aşkları için de savaşıyorlardı.. Yaşamalı ve sevmeleri gerekiyordu...

Ölümsüz olanlar da tehlikedeydi..Evet belki yıllar onları öldürmeye yetmiyordu lakin ölümsüz bir ruh bile tamamen parçalanmış bir vücutta yer bulamazdı kendine.

Büyücüler, askerlerin gerisinde bir çember oluşturmuşlardı ve elleriyle havaya çizdikleri rünleri sözleriyle güçlendirip en sarsıcı büyülerini bir bir iblislerin üzerine salıyorlardı.. Carlo surlara tırmandı ve elini gökyüzüne kaldırıp gözlerini kapadı, kolundaki kalın ve altın bir alaşımdan yapılmış bir bileklik ay renginde parlamaya başladı, ışık büyüdü ve bir kurt silüetine büründü.. Carlonun bu inanılmaz büyüsü onu gören herkesi büyülemişti, iblisler bile bir an için durup hayretle baktılar bu ışıktan kurda.. Kurt,surların üzerinde bir ileri bir geri koşturup iblislerin üzerine atılıyor ve dişini geçirdiği, karanlığa karışıp yok oluyordu..

143f2f5a7da823e18022e5e004b34c8a.jpg

 

 

Sirius hala kılıcını bile çekmemişti.. Öylece durmuş ormana bakıyordu.. Siren, bu savaşı kazanamayacağını biliyor olmalıydı ve hala iblislerin yarısından çoğu ormandan çıkmaya bile tenezzül etmemişti.. Hızlıca Flag ve Boreadların çarpıştıkları kuzey kanadına doğru yürüdü.. İkisi de etraflarını sarmış iblislerle mücadele ediyordu, Sirius onlara yaklaşırken sadece tek bir kelimeyi taşıyabilecek bir dudak hareketi yaptı ve bu onların etraflarında ki tüm iblisleri saman alevi gibi yakıp kül etmeye yetti..Boreadlar ve Flag bir an için afalladılar ve ardından hemen Sirius un yanına koştular..

---Beni dinleyin. Bir terslik var.. Halkın tamamı geçitlere indirildi mi?

 

--Evet efendim. Bizzat ben Flag ile birlikte hallettik bu işi.

 

---Ya Kinuha ve annesi?

 

(Boreadlar emin olamayan bir şekilde baktı ve cevap vermedi,Flag lafa karıştı)

 

----Efendim, ben onları gördüm, onlarda herkesle beraber geçitlere indi.

 

---Pekala. Şimdi gidip onları alın ve taht odasına götürün. Siren ortalıkta görünmüyor, eminim ki bu saldırı sadece dikkat dağıtmak içindi. Siren onları bulmadan bulup getirin ve acele edin, burayı biz hallederiz.

 

---Emredersiniz efendim...

 

Şehrin dışında, iblisler, Hayalet ve Zayin i aralarına almış kollarından ve bacaklarından çekiştiriyorlardı..Hepsi bencilce davranıyordu ve sonunda kendi aralarında boğuşmaya başladılar ve küçük bir kaos oluşurken Zayin gözlerini açtı.. Bütün bedeni parçalanmış gibi hissediyordu, muazzam derecede canı yanıyordu.. Güçlükle dizlerinin üzerinde doğruldu ve etrafına baktı.. Hayalet bir kaç metre önünde yere yığılmış yatıyordu ve şehirden devasa alevler kan renginde gökyüzüne yükseliyordu. Zayin in uyandığını gören iblisler hemen kavga etmeyi bırak Zayin in üzerine atıldılar.. Zayin in yüzünde bir ölüyü bile korkutacak bir öfke belirdi ve bir anda ayağa kalkıp kendi etrafında bir tur döndü ve saçları savrulmayı bıraktığı anda ayağını sertçe zemine vurdu..Ayağı toprağa değdiği anda inanılmaz bir sarsıntı dalgası iblislerin üzerine hücum etti ve yeryüzü dalgalanırken hepsi bir tarafa savruldu.. Zayin fırsattan istifade Hayaletin yanında diz çöktü ve avucunu Hayaletin alnına koyup ''uyan...'' diye fısıldadı... Sert bir öksürük ve tıkanmayla birlikte hemen gözlerini açtı Hayalet ve bir saniye bile afallamadan hemen ayağı dikildi ve parçalanmış pelerinini çıkarıp attı.. İblisler tekrar onlara doğru geliyordu..Hayalet Zayine doğru koşmaya başladı ve çarpıştıkları anda yok olup şehrin içinde tekrar belirip sertçe yere yığıldılar.. Nevinost tonları görünce koşarak yanlarına geldi ve Zayine sımsıkı sarıldı.. Hayalet onların yanından ayrıldı ve yerden aldığı bir kılıçla beraber şehir kapısını hala savunuyor olan Aurora ve Soil in yanına gitti ve Soil i kolundan yakaladı..

---Lanet kasırga kıranları kullanmayı düşünmelisin artık! Ben burada kalıp Aurorayı kollarım.. Hadi git!

 

Soil önce tereddüt etti ama sonra oradan koşarak uzaklaştı ve yüksek bir kuleye tırmanmaya başladı.En tepeye vardığında sırtında ki heybeden zümrüt renginde parlayan bir toz çıkardı ve onu gökyüzüne savurdu.. Yeşil toz havada dönmeye ve bir daire şeklinde anafor oluşturmaya başladı..

--Kav! Sana ihtiyacım var! Efendin olarak sana emrediyorum, çağrıma kulak ver!

Yeşil anafor iyice genişledi ve etrafında ki tüm ışığı bir kaç saniyeliğine tamamen emdi ve zifiri bir karanlık oluştu.. Tamamen kör geçen bir kaç saniyenin ardından gökyüzünde yeşil bir patlama yaşandı ve yeşil anaforun içinden devasa bir kasırgakıran fırlayıp savaş alanının üzerinde turlamaya başladı.. Bu kasırgakıran neredeyse bir ejderha kadar büyüktü ve vücudunun belirli kısımlarına parlak zırhlar giydirilmişti.. Sonunda efendisini gördü ve ona doğru uçmaya başladı.Aynı anda Soil de trabzana tırmandı ve kendini kuleden aşağıya bıraktı ve çok sürmeyen bir düşüşün ardından kendini Kav ın sırtında buldu...Hemen surların önüne doğru uçtu ve dalgalar halinde gelen iblisler çil yavrusu gibi dağılmaya başladı.. Soil hem iblisleri dağıtıyor hemde güçlü büyüler savurarak iblislerin direncini kırıyordu..

c55e6fe1d163ef1584dc74612a6ed0bc.jpg

 

 

Boreadlar ve Flag sarayın içine girip mahsene indiler ve bir kaç uzun tünelden geçip çelik mazgallı bir başka tünelin önüne geldiler, mazgallar parçalanmıştı ve önünde 2 asker kanlar içinde yerde yatıyordu.. Boreadlar sakinliğini bozmadan Flag ile birlikte ilerledi ve geçitlere vardılar...İnsanlar dehşete düşmüş şekilde birbirlerine sarılıp yere çökmüşlerdi..

--Ne oldu burada?

 

(Sıska bir adam ayağa kalkıp Boreadlara cevap verdi. Konuşmakta güçlük çekiyordu ve titriyordu.)

 

--Efendim...O..O kötü cadı buraya geldi ve küçük bir kızla annesini götürdü..Onları vermek istemedik ama hepimizi öldürmekle tehdit etti, karşı koyamadık efendim..

 

Boreadlar hemen Flag e döndü.

 

--Hemen gidip Sirius a haber ver, çabuk ol !

 

--Siz efendim?

 

--Ben Siren sarayı terk etmeden onu bulmaya çalışacağım.Git şimdi. Hemen!

 

İkisi de hızla geçitleri terk etti. Boreadlar hızla yer altından şehrin dışına çıkan kanalı takip etti. Kanalın sonuna geldiğinde Siren yanında Kinuha ile ağaçların arasında duruyor ve Boreadlar a sinsice gülümsüyordu.. Kinuhanın annesi çoktan ölmüştü ve Kinuha annesinin cansız bedenine bakıp sessizce hıçkırıyordu..Boreadlar hemen kılıcını havaya kaldırdı ve boşta olan eli alev renginde parlamaya başladı, ama harekete geçemedi çünkü Siren hemen keskin tırnaklarından birini Kinuha nın boğazına bastırdı..

---Bir adım daha atarsan kızın gırtlağını parçalarım.

 

(Boreadlar yüzünde sarsıcı bir öfkeyle Siren e baktı.)

 

--Hayır yapamazsın...Çünkü ona ihtiyacın var.

Boreadlar lafını bitirir bitirmez Siren in üzerine atıldı.. Kılıcını art arda Siren e savururken Siren mecburen kızı bırakmak zorunda kaldı ve aralarında sert bir çarpışma başladı. Siren Boreadların darbelerinden kendini korumak için kendine sürekli bir kalkan oluşturuyordu. Ancak Boreadların kılıç darbeleri o kadar güçlüydü ki kalkana rağmen Siren geriye savruluyordu..

Onlar savaşırken Kinuha ormana daldı ve elinden geldiğince hızlı ağaçların arasında koşmaya başladı.Küçük ayakları yorulana kadarve aldığı nefes ciğerlerini yakana kadar koştu.Nerede olduğunu bilmiyordu.Yeteri kadar uzaklaştığını anlayınca yavaşladı ve ormanın ortasından geçen bir patikada durdu.Kalbi deli gibi çarpıyordu..Tekrar koşmak için arkasını döndüğünde sert bir şeye çarptı ve yere düştü.Kafasını kaldırdığında karşısında uzun boylu ve tamamen kukuletalı birini gördü.. Kukuletasının ardında bir çift mavi göz parlıyordu. Kinuha öyle çok korkmuştu ki gözleri yavaşça kapandı ve kendini huzur veren karanlığa bıraktı...

11600624.gif

Boreadlar ve Siren in kıyasıya mücadeleleri hala devam ediyordu..Boreadlar ısrarla Siren e saldırıyordu lakin Siren kendini savunmaktan başka bir şey yapmıyordu.Hatta neredeyse eğleniyor gibiydi Boreadların yüzünde ki öfkeyle...Sonunda Siren gölge haline büründü ve Boreadlardan bir kaç metre ileride tekrar vücut buldu. Bu kez bariz gülüyordu.

--EE Boreadlar, benim unutulmaz aşkım. Hanne...Kızımız.. Ona gayet iyi bakmışsın..

 

--Sakın onun adını ağzına alma cadı, sakın!

 

--Neden? Yoksa o hala annesini ölü bir köylü kadın olarak mı biliyor?

(Siren yüksek bir kahkaha patlatır ve Boreadların yüzünde ki tiksintiden zevk alır.)

 

Boreadlar tam tekrar kılıcını kaldırdığında Sirius yanlarında biter ve gözleri Kinuha yı arar.

 

--Ne o Sirius yoksa küçük kızı mı arıyorsun. Çoktan ormanın karanlığına karışmıştır bile. Artık onu bulmak benim için daha kolay.. Gidip ölülerinizi toplayın. Görüşürüz aptallar!

 

Siren tekrar gölge halini alıp karanlığa karışır ve Sirius ile Boreadlar ı oracıkta bırakır.

Flag, iblislerle savaşırken aldığı yaralar yüzünden afallamaya başlamıştı ve giderek askerlerden uzağa şehrin daha iç kısımlarına doğru sürüklendi ve onlarca iblisin arasında tek başına kaldı. Titizlikle salladığı kılıcını artık rastgele sallamaya başlamıştı..Sonunda kılıcı yere fırlattı ve ellerini iki yanda açıp gözlerine kararlı bir bakış yerleştirdi.. Elleri parmak ucundan dirseklerine kadar alevle kaplandı ve son kozunu oynamaya hazırlandı.. Tam hamlesini yapacakken iblisler kaçışmaya ve geri çekilmeye başladı..

--İşte böyle kaçarsınız. Korkun benden pislikler!

Aslında, Siren Kinuhayı sonunda şehirden çıkardığı için iblisleri geri çağırmıştı. İblisler hızla şehri boşalttılar ve dakikalar içinde akıl almaz bir sessizlik etrafa hakim oldu.Herkes neler olup bittiğini anlayamamış şekilde etrafına bakıyordu.. Aurora etrafına bakıp askerlere döndü ve çok durgun bir sesle konuştu..

--Yaralılarla ilgilenin.Ve ölen dostlarımızla..

Askerler kafalarıyla emri onaylayıp işe koyulurken Hayalet ve Aurora saraya doğru yürüdü. Orada toplanacakları aşikardı.

Şehir toparlanıyordu...Yanan evlere sular taşınıyor, geçitlerden çıkan aileler etrafta babalarını,eşlerini arıyordu.. Fazla bir kayıp yaşanmamıştı belki ama bu savaş artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağının tokat gibi çarpmış gerçekliğiydi.

Soil, diğer şifacılarla birlikte yaralı askerlerin taşınmasına yardım etmeden önce Kav ı özgürce dolaşması için özgür bırakmıştı. Tamamen göndermeyi göze alamıyordu.

Sirius be Boreadlar saraya doğru yürürlerken Sirius elini Boreadların omzuna koyup onu durdurdu.

 

--Bilge Boreadlar.. Siren gerçeğini Hanne nin asla öğrenmemesi gerekli. Daha da önemlisi George un öğrenmemesi. İtiraf etmeyi düşünme, bırakalım bu sır geçmişte kalsın, sana söz veriyorum bu yükü taşırken hep yanında olacağım..

 

--Evet Sirius..Böylesi daha iyi olur sanırım..

 

Saraya iyice yaklaştıklarında Flag de onlara katıldı ve birlikte taht odasına gittiler. Zayin,Nevinost, Carlo, Soil, Aurora.. Hepsi oradaydı. Sirius vakit kaybetmeden konuşmaya başladı..

 

-- Tartışmasız ki bu kadar küçük bir oyuna aldandığımız için hepimiz utanıyoruzdur. Lakin buna vaktimiz yok. Soil seni kasırga kıranınla birlikte ormanın üzerinde uç ve Kinuha ya dair en ufak bir iz bulursan hemen haber ver. Boreadlar ve Flag, siz ikiniz yanınıza en iyi askerlerinizi alıp ormana gidin ve Kinuha yı bulmak için en uç noktalara kadar gitmekten çekinmeyin. Nevinost ve Zayin, siz ortak çalışıp tüm görü güçlerinizi kullanın Kinuha yı bulmak için herkes elinden geleni yapsın. Carlo ve ben şehrin tekrar eski güvenli hale dönmesini sağlarken sevgili kız kardeşim, sen de halkın arasında dolaş ve kayıpları karşılayıp acıları sarmaya başla, insanları sakinleştir..

 

Sirius pelerinini savurup odayı terk etmek üzere arkasını dönerken herkes hep bir ağızdan 'emredersiniz efendim' dedi.

 

 

Güneş yükselmeye başlarken, George, Hanne, Holborn ve Cubido şehre giden yolu çoktan yarılamışlardı....

 

Ve Ailopin..Gözleri olan biten her şeyin ötesinde görebiliyor ve sabırla bekliyordu..

5f74635a307e40e1ab86736def57d98c.jpg

 

Beklediğiniz için sonsuz teşekkürler arkadaşlar... :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gece bana fazla ağır geliyordu. Son sigaramı içip uyumayı planlıyordum. Sayfayı yenileyip yazdığını gördüm. Açıp okumasam içim rahat etmeyecekti.

Yağmur yağıyor ve bulunduğum katta pıtırtısından kurtulamıyorum. Işıklar kapalıydı ve yaklaşık 6 metre dış cephe pencere beyaz güneşlik perde ile kapalıydı. Okumaya başladım soundtrack ile birlikte. Çok kısa süre sonra ard arda şimşekler çakmaya başladı ses seviyesi sebebiyle çatırtısı duyuluyordu sadece. Yalnız perdeyi an an parlatıyor olması, hikayen ile birlikte bu bölüm için bana inanılmaz şeyler hissettirdi.

Müziğin etkisi ile bende yazıp duruyorum. En büyük endişem yaklaşık 2 saat 50 dakika daha yazmak ve sonrasında kendime gelmek olsa gerek. :)

Hayal gücüne ve eline sağlık @PiaA. Hep var olman ve buralarda olman dileklerimle. Esenlikler.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gece bana fazla ağır geliyordu. Son sigaramı içip uyumayı planlıyordum. Sayfayı yenileyip yazdığını gördüm. Açıp okumasam içim rahat etmeyecekti.

Yağmur yağıyor ve bulunduğum katta pıtırtısından kurtulamıyorum. Işıklar kapalıydı ve yaklaşık 6 metre dış cephe pencere beyaz güneşlik perde ile kapalıydı. Okumaya başladım soundtrack ile birlikte. Çok kısa süre sonra ard arda şimşekler çakmaya başladı ses seviyesi sebebiyle çatırtısı duyuluyordu sadece. Yalnız perdeyi an an parlatıyor olması, hikayen ile birlikte bu bölüm için bana inanılmaz şeyler hissettirdi.

Müziğin etkisi ile bende yazıp duruyorum. En büyük endişem yaklaşık 2 saat 50 dakika daha yazmak ve sonrasında kendime gelmek olsa gerek. :)

Hayal gücüne ve eline sağlık @PiaA. Hep var olman ve buralarda olman dileklerimle. Esenlikler.

 

Vay canına.. Daha iyi bir zamanlama olamazdı gerçekten..teşekkür ederim ...:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Zamanında tek kılıç darbesiyle okyanusları yarıyordum ben, ne ara bu kadar güçten düştüm ki? :D Hayır yani birde cadıyla yatacak kadar yokluktaymışım sonradan dank etti :D eline sağlık pia :D

 

Cadı madı gideri var demekki ahaha tövbe ya :D

Teşekkür ederim:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Cadı madı gideri var demekki ahaha tövbe ya :D

Teşekkür ederim:D

 

öhööömmm :D

 

evet rein bende hala onun şokundayım. :D o kadar hanne george ilişkisine çocuk doğurun falan dedim üstüne bu geldi. anlamış değilim yorumda yapamıyorum artık. bir sonra ki bölümlere yaptığım yorumlar bana geliyor. ahahha valla az değilsin piaa :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜM XXIV- KOVUK

Karakterler:

 

Sirius

Heretik

Nevinost-electronicalev

Zayin-Ilith

Kinuha-ArpiA

Siren-Anafiel

Holnborn-Palyacho

Boreadlar-Rain

Cubido-Sidar

Hanne-adEda

George-PiaA

 

 

Zayin ve Nevinost, Nevinost un sarayda ki gizemli odasında, ahşap bir masanın iki ucunda oturuyorlardı. Odanın tamamı, tabandan tavana gizem kokuyordu. Duvarları, cilası kaybolmuş meşe ağaçları ile kaplıydı ve raflar ölü yavru hayvanların içinde bulunduğu kavanozlarla doluydu. Koyu mavi örtüsü olan alçak yatağın üzerine cam küreler ve üzerinde garip resimler bulunan kartlar yayılmıştı. Zayin in evi ne kadar renkli ve canlı ise Nevinost un odası o kadar ölü ve kasvetliydi. Karşılıklı oturdukları masanın ortasında kocaman parlak bir küre vardı ve masanın geri kalanını da rastgele çizilip yazılmış notlar ve iki viski kadehi kaplıyordu. Kinuhayı bulmak için çabaladıkları oldukça barizdi.. Zayin kadehini kaldırdı, kibarca bir yudum aldı ve viski parlaklığına bulanmış dudaklarının üzerinde dilini tehditkar şekilde gezdirip kadehi sertçe masaya vurdu.. Nevinost masadan çıkan sesin aniliği nedeniyle küçük bir çığlık atıp hıçkırdı.

--Sen böyle karamsar ve gizemli biri değilsin, neden burası böyle bir odadan çok bir mağara gibi söyler misin sevgili kardeşim!

 

--Sen de pek çiçekleri böcekleri seven tatlı bir kadın değilsin Zayin. Sen söyle öyleyse, neden evin bir ormanın ortasında mide bulandıracak kadar renkli ve canlı.

 

--Neden ormanda yaşadığımı gayet iyi biliyorsun seni aptal! Ayrıca senin gibi bütün gün bir küreye bakıp şarap yudumlayıp Sirius un eteklerinde dolanmaktan daha önemli işlerim var benim..

 

--Aaah! Tabi Yüce Zayin! Her zaman kendini çok önemli sanıyorsun zaten. Sen orada tanrıcılık oynarken ben insanlar için bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Ama neden umurunda olsun ki? Senin için varsa yoksa daha güçlü olmak daha çok bilmek!

 

Zayin öfkeden kıpkırmızı kesilmişti ve yumruğunu sıkmıştı. Bir kaç saniye birbirlerine düşman gibi baktıktan sonra Zayin derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti;

 

--Artık bunların bir önemi yok. Kinuhaya odaklanmalıyız. O velet her neredeyse görümüzün çok ötesinde. Ne yaptıysak olmuyor. Bence gidip Boreadların yanında ormanda aramaya devam etmeliyiz.

 

 

--Evet... Haklısın. Hadi gidelim.( Nevinost odanın diğer ucuna gider ve ufak bir pencereden gökyüzüne bakar) Belli ki kış her zaman olduğu gibi aniden bastıracak.

 

--Hayır, henüz çok erken bir dolunay daha güneş bir yere gitmeyecektir.

 

--Sen yine de şu dolaptan benim kalın pelerinlerimden birini al yanına. Kırmızı olan sana tam olacaktır.

 

Zayin ve Nevinost odayı terkedip sarayın dışına çıktılar ve orman doğru yürümeye başladılar...Şehrin çıkışına vardıklarında kervan daha yeni dönmüştü ve George,Cubido, Hanne ve Holborn şaşkınlıkla etraflarına bakıyorlardı.. Hanne nin bir anda gözleri doldu ve George a döndü;

--Burada neler olmuş böyle...

George önce Hanneye sonra tekrar etrafına baktı.. Surlar yer yer parçalanmıştı ve toprakta hala kan ve zırh parçaları vardı. İnsanlar kervanın dönüşüne sevinmemişti kimse onların yanına koşturup teşekkür etmemişti ve etrafta hiç çocuk yoktu.. Zayin hızla George a yaklaştı ve üzerine atılırcasına sarıldı. Ardından Hanne nin elini tuttu..

--Sağ salim dönmenize öyle sevindim ki.. Hepiniz iyi misiniz? Peki ya bu.. Bu kim? ( Holborn u göstererek.)

 

Cubido lafa dalıp cevap verdi;

 

--Bu Holborni yeni dostumuz. Artık bizimle olacak, harika bir savaşçıdır.Tüm ailesini kaybetti ve intikam yolumuzda bize eşlik edecek..

 

--Aramıza hoş geldin Holborn.

 

Holborn hiçbir şey demeden sadece kafasıyla ufak bir selam verdi..Hanne merakla Nevinosta döndü,

 

 

--Neler oldu burada Nevi. Babam nerede, ya diğerleri?

 

--Herkes iyi Hanne telaşlanma.. Bizim şimdi gitmemiz gerek. Siz Sirius un yanına gidin eminim sizi bir an önce görmek isteyecektir. Neler olduğunu size o anlatır.

 

--Pekala, sonra görüşürüz öyleyse. Hadi George, hadi Cubido gidelim hemen. Holborn, sende biz dönene kadar şehri gezebilir ve insanlarla tanışabilirsin..

 

George,Cubido ve Hanne saraya doğru giderken, Holborn da ara sokaklara girip gözden kayboldu...

-------------

Kinuha usulca açtı gözlerini ve hemen küçük ellerini başının iki yanına bastırdı. Çünkü bayılırken başını yere çarpmıştı ve gözleri yuvalarından çıkacak gibi ağrıyordu. Güçlükle dizlerinin üzerinde doğruldu ve etrafına bakmaya, neler olup bittiğini anlamaya çalıştı. Odaklanmakta güçlük çekiyordu ve kısmen bulanık görüyordu... Bilinci tam yerine gelecekti ki annesinin cansız bedeni geldi aklına..Bembeyaz olmuştu ve gözlerini ona dikmişti, ölüyken bile şefkatle bakıyordu ona... Görmekte

zorluk çeken gözleri yaşlarla doldu ve hemen kollarıyla gözlerini silip titreyerek ayağa kalktı. Bir ağacın içindeymiş gibi görünüyordu etraf ama hiçbir ağaç bu kadar büyük olamazdı..Yerlerde dahil her yer sık sarmaşıklarla kaplanmıştı, iki masa ve bir kaç sandalye rastgele serpilmişti etrafa. Masaların üzerinde rengarenk iksirler cam şişelere doldurulmuştu ve ilginç bir düzenle istiflenmişti, zeminin farklı farklı yerlerinde eski ciltli ve kalın kitaplar vardı..Biri burayı deneysel çalışmaları için kullanıyor gibiydi. Kinuha, yavaşça sadece gökyüzünün görülebildiği dar girişe doğru bir kaç adım attı ve vardığında güçlü bir çığlık atıp geriye düştü.. Giriş öyle yüksekteydi ki aşağısı mini minnacık görünüyordu.. Nerede olduğunu hemen anladı. Burayı herkes bilirdi..Diyarın en yüksek dağı olan 'Tella' dağının yüksek bir yamacında devasa bir ağaç vardı ve bu ağaca ulaşmaya çalışanların asla geri dönemeyişlerinin hikayelerini herkes bilirdi..

http://www.wallpapertycoon.com/download/6091/Fantasy_Sacred_Tree_Wallpaper.jpg

Ama burada ne işi vardı? Ormanda karşılaştığı o kukuletalı kişi kimdi? Kinuhadan ne istiyordu?...

Kinuha tüm bu soruları kendine sorarken ağaç kovuğunun girişinden yukarı tırmanan birini gördü. Bu ormanda karşısına çıkan adamdı. Ama bu kez kukuletası yoktu, kovuğa tırmandı ve içeri bir kaç adım attı, o yaklaştıkça Kinuha korkuyla geriledi. Aslında içinden bir ses korkmaması gerektiğini söylüyordu ayrıca bu adam her kimse çok güven veren bir yüzü vardı. Uzun boylu sayılmazdı lakin yine de öyle görünüyordu, yer yer sararmış siyah sakalları ve hafif beyazlamış uzun dalgalı saçları vardı, mizacı çok sertti ama bakışları oldukça yumuşaktı...Kinuha, biri nasıl hem sert hemde iyimser görünebilir ki diye geçirdi içinden..Adamın gözleri öyle yeşildi ki, kovuğun loş mum ışığında birer deniz feneri gibi parıldıyorlardı.. Eskimiş kurşuni cüppesi onu olduğundan daha iri gösteriyordu. Adam yavaşça Kinuhanın yanından geçip ilerideki sandalyelerden birine kendini bıraktı ve gözlerini Kinuhaya dikip fark edilemeyecek kadar küçük bir şekilde gülümsedi..

-- Merhaba Kinuha.

 

---Sen..Sen kimsin?

 

(Adam kısa bir kahkaha atar)

 

--Ben mi kimim? Annen sana hiç yamaca tırmanan insanları yiyen o korkunç yaratıktan bahsetmedi mi? O yaratık benim işte.

 

(Kinuha korkuyla gözlerini fal taşı gibi açar.)

 

-- Sen insanları mı yiyorsun yani?

 

(Tekrar kahkaha atarak cevap verir.9

 

---Hayır sevgili kızım hayır tabi ki onları yemiyorum. Sadece kaybolmalarını sağlıyorum ve sanırım kayboldukları yerlerde ki yaratıklar onları yemiştir. Neden oturmuyorsun?

 

--Beni tanıyor musun?

 

---Evet seni tanıyorum Kinuha. Büyücüler ve kadimler arasında seni tanımayan kimsecikler yoktur.

 

--Ama..Ama neden tanımadığım insanlar tanıyor beni. Neden o çirkin cadı annemi öldürdü.

 

---Çünkü kızım, senin kocaman ve çok güçlü bir kalbin var ve senden onu istiyorlar. Canını yakmak istiyorlar.

 

--Peki sen. Sen canımı yakmayacak mısın?

 

---Hayır yakmayacağım. Seni buraya korumak için getirdim. O elindeki nedir?

 

--Bu gülü bana Sirius verdi. Her yerin sahibi oymuş. Annem öyle söylemişti. O beni bulur.

 

---Ahh. Sirius.. Tabi seni bulur. Hatırlattığın iyi oldu, daha fazla ortalığı telaşa vermeden dostum Sirius a bir not göndermeliyim. Güvende olduğunu bilsin, ortalık sakinleştiğinde gelip seni alacaktır. Şimdi şu gülden bir yaprak ver bakalım bana...Ve bu arada, adım Heretik. Yani en azından öyle sesleniyordu eskiden insanlar...

 

Heretik, Kinuhanın gülünden bir yaprak aldı ve masanın üzerinde ki ufak bir iksir şişesini alıp kapağını açtı. Yeşil renkli sıvıdan bir damlayı gül yaprağına damlattı ve ufak bir ışık parlamasının ardından gül yaprağı kırmızı küçük bir kuşa dönüştü...

 

--Cici kuş değil mi?

 

( Kinuha gülümseyerek cevap vedi.)

 

Kırmızı kuş Heretik in omzuna kondu ve Heretik notunu yazana kadar tatlı tatlı öterek bekledi. Notu küçük bir rulo yaptı Heretik ve kuşun bacağına bağlayıp onu kovuğun girişinden serbest bıraktı...

f70dc962f8ea01d5b9c29f6594230e7a.jpg

 

(Heretik)

 

 

 

...............

 

İşten güçten anca bu kadar yazabildim şimdilik.. Okuduğunuz için teşekkür ederim.. Teşekkürler Cici Heretik..:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

güzel güzel süper çok hoşuma gitti cici pia fantastik dünya yaratımın o atmosferi hissettiriyor. karakterler arası diyaloglar kişiliklerin farklılaşması olayların akışıyla değişen tepkiler vb güzel gayet ha bir de resmi sevdim :D ilk fırsatta devamını da bekleriz :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

güzel güzel süper çok hoşuma gitti cici pia fantastik dünya yaratımın o atmosferi hissettiriyor. karakterler arası diyaloglar kişiliklerin farklılaşması olayların akışıyla değişen tepkiler vb güzel gayet ha bir de resmi sevdim :D ilk fırsatta devamını da bekleriz :)
Yorumun için teşekkür ederim dostum :) İlk fırsatta devamını yazacağım. :)
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...