Jump to content

-Gnoxis Diyarı-


PiaA

Önerilen Mesajlar

Bazen sırf sen böyle yorum yap diye yazasım geliyor. Hatta yapmadığın zaman aha kötü yazdım diyorum :):polling:

 

Beni zan altında bırakıyorsun.

Okumak, yorum yapmak zorunda olduğum için yapmamalıyım, o şekilde hissetmemeliyim en azından. Çok alakasız kafalarda, sırf okumuş olmak için okumak, bir kaç satır bir şeyler yazmış olmak yorum yazmak pek tarzım değil. Ayrıca yaratmaya başladığın bu güzelim diyar a haksızlık olur diye düşünmekteyim. Samimi olmak lazım her şeyden önce. Sen devam et. Ben bir şekilde takip ediyorum. Güncel olmasa da. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜM XIX- GECE KERVANI

Karakterler:

Sirius

Aurora

Boogee

Julie-masal perisi

Demirci Ishak-Paranormalfikir

Zayin-Ilith

Hanne-Eda

Siren-Anafiel

Boreadlar-Rein

Cubido-Sidar

George-PiaA

 

Elde ettiği başarının gururu ve herkesin sapasağlam hayatta olmasının sevinciyle huzur doluydu Sirius un yüreği. Dışarıda büyüyen karanlığı biraz olsun bastırabilmişlerdi...

Sirius un hizmetkarı genç kadın, hayran hayran kralına bakarak yavaşça zırhın göğsündeki düğümleri çözmeye başladı,elleri çok becerikli ve parmakları yeni doğmuş bir bebeğin ki kadar pürüzsüz. Göz alıcı...Dudakları nar renginde saçları altın rengi ve gözleri gökyüzü kadar mavi olan bu kadın Sirius un hizmetinden sorumlu, taşrada doğmuş bir kadındı.

http://www.20blinks.com/usercontent/7/6/4214/avatar1416491757.jpg

 

-- Sanırım sen Jack in yerine geçen kızsın. Aurora bundan bahsetmişti. Adınızı öğrenebilir miyim lütfen?

 

---Adım Julie Kralım.Şey.. Evet Jack in yaşlı annesine bakması gerekiyordu...

 

Julie konuşurken Sirius a bakamayacak kadar utangaç ve bir o kadar hayrandı.

 

--Julie...Güzel bir adın var Julie. Bilmen gerekenler söylemek istiyorum. Zırhımı kendim çıkarmak isterim bu kişisel bir iş ve sen benim kölem değilsin bunun dışında kesinlikle ve kesinlikle eşyalarıma dokunulmasını istemem, şu gördüğün kızıl meşe kapı herkes için yasa.....

 

---Biliyorum efendim Prenses söyle...

 

--Ve sözümün kesilmesinden hoşlanmam Julie. Aurora bunu da söylemiş olmalı. Şimdi gidebilirsin ve kapıda duran muhafızlara kesinlikle rahatsız edilmek istemediğimi söyle lütfen.

 

--Özür dilerim efendim sadece..Patavatsızlık ettim...

Julie selamını verip odayı terk ederken Sirius garip bir yüz ifadesiyle hiç gözlerini ayırmadan Julie yi izledi.

Zırhını çıkardı ve sıradan bir ihtiyar gibi giyinip sırtına hafif eskimiş gri bir pelerin geçirip odadan ayrıldı yanına iki muhafız aldı ve saraydan çıkıp şehir sokaklarına doğru yürüdü. Her adımı insanların yüzlerini aydınlattı, somurtan suratlar gülücüklere dönüştü. Herkes önünde diz çöküyor ve kafalarını kaldırıp gülümsüyordu...Küçük bir kız annesinin elinden kurtuldu ve koşup Sirius un bacağına yapıştı, Sirius eğilip kızın saçlarını okşadı ve yeşil gözlerine bakıp alnına içten bir öpücük kondurdu.

--Sana bir hediyem var güzel kızım şimdi dikkatlice ellerime bak.

Kız Sirius un ellerini dikkatlice izlerken Sirius un avucunun içinde mavi bir gül belirdi. Sirius yaşadıkça solmayacak bir gül. Onu kıza uzattı ve yüzünde ki müthiş gülümsemeden bir öpücük daha alıp yoluna devam etti. İnsanları selamlayarak şehrin girişine kadar yürüdü ve demircinin önünde durdu.

--Efendim! Hoş geldiniz, sizi görmeyeli uzun zaman oldu!

 

---Bana efendim demene gerek yok Ishak. Halk ne durumda her şey yolunda mı?

 

--Evet efen.. Sirius.. Senin himayen altında her zaman ki gibi her şey yolunda. İnsanların karnı tok ve mutlular, geçim sıkıntısı yok..Yalnızca bu surlar dışında kabaran kötülüğün dedikodusu git gide yayılıyor. Siren in şeytanları gece kervanlarına saldırıyor ve insanları katlediyorlar.

 

---Bunu duydum. İcabına bakacağım. Şimdi gitmem gerekiyor Ishak, dikkatli ol ve gözlerini dört aç, biliyorsun, seni şehrin girişine koymuş olmamın bir sebebi var.

 

---Elbette Sirius, her şey kontrolüm altında.

Sirius demirciye veda edip nehre, George ve Cubido nun evine doğru yürümeye başladı.Vardığında George ve Cubido yu nehrin kenarında pipolarını tüttürürken buldu.George, Sirius u görür görmez ayağa fırladı.

---Sevgili Kralım. Sizi böyle capcanlı görmek çok güzel. Buraya gelerek şeref verdiniz..

 

--Hoş geldiniz efendim. Sizi görmek gerçekten güzel, Boogee nin canını okuduğunuzdan beri epey zaman geçti.

 

---Evet çocuklar, sizi görmekte güzel. Yanınıza oturabilir miyim? Kesin sesinizi elbette oturabilirim ben kralım ne istersem yaparım.

George ve Cubido küçük bir kahkaha attı ve Cubido piposunun sapını ceketinde temizleyip Sirius a uzattı. George bu harekete şaşırmış olsa da Sirius normal bir davranışmış gibi pipoyu aldı ve tüttürmeye koyuldu.

---Sizin için bir görevim var çocuklar. Duyduklarıma göre eğitimlerinizde bir hayli ilerlemişsiniz, temel büyüleri öğrenmiş silahlarınızda da neredeyse ustalaşmışsınız. Tüm bunları kullanıp kendinizi kanıtlayabileceğiniz bir görev vereceğim size ve eğer başarabilirseniz benimle olan eğitiminize başlayabilirsiniz demektir. Şehrin dışında Siren in şeytanları gece kervanlarımıza saldırıyor, bir sonra ki kervana eşlik edeceksiniz ve sağ sağlim dönmesini sağlayacaksınız. Hayalet size eşlik edecek.

 

Cubido nun gözleri fal taşı gibi açıldı.

 

--Ne yani efendim, şimdi gidip o lanet olasıca şeytanların kıçını tekmeleyeceğiz öylemi? İşte bu!

 

--Evet öyle. Ancak bu görevi hafife alırsanız cenazenize katılmam gerekebilir, bunu unutmayın.

 

----Merak etmeyin efendim Cubido ve ben bunun üstesinden geleceğiz bize güvenin...

 

--Size güveniyorum. Kervan bu gece yola çıkacak, hazırlıklarınızı yapın ve pipo için teşekkür ederim sanırım bende kalabilir.

Sirius kalkıp giderken Cubido bir an pipoyu geri istemeyi düşündü ama kendine engel oldu.

---------------------

George ve Cubido hazırlanırken Sirius geri dönüş yolu boyunca yeni tanıdığı Julie yi düşündü..Gördüğü en güzel kadın olduğunu düşünüyordu sürekli ve hemen ardından içinde bulundukları durumu hatırlayıp bu düşünceyi kafasından uzaklaştırdı ve taht odasına gidip inzivaya çekildi.

Hanne ve Boreadlar birlikte geminin bakımını yapıp zaman geçirirken Zayin ormanda ki evine çoktan geri dönmüştü. Gnoxis Diyarında korkutucu bir düzen ve sıradanlık hüküm sürüyordu.

-----------------------

Gnoxis Diyarına aylarca uzaklıkta ki bir kasabayı yakıp yıkmakla meşguldü Siren. Sanki bir şey veya birini arıyordu. Yolunda ki tüm şehir ve kasabalar küle dönmüştü ve geride yaşayan tek bir insan bile bırakmamıştı.

Kanlar içinde kalmış paramparça insanların üzerine basarak ilerledi Siren ve hala nefes alan bir adamı boğazından tutup havaya kaldırdı.

-Nerede o !?

 

--Kimden bahsettiğinizi bilmiyorum efendim yalvarının bırakın beni yalvarırım öldürmeyin efendim!

 

--Kes yalvarmayı.Eğer bana cevap verirsen yaşarsın. Kimi aradığımı duyduğunuzu biliyorum o küçük kızı bulacağım! Nereye sakladınız onu?!

 

---Yemin ederim ki bilmiyoru.... Tamam tamam dur söyleyeceğim. Aylar önce ki bir kervanla annesi onu Gnoxis Diyarına Kral Sirius un topraklarına götürdü. Şu an orada olmalılar.

Siren öfkeden çıldırmış gibi havayı yumrukladı ve keskin tırnaklarını adamın gırtlağına geçirip boğazını parçaladı..Kanlı ellerini havaya kaldırdı ve tüm iblisler etrafında bir çember oluşturdu.

-- Gidin ve tüm güçlerimizi toplayıp Gnoxis Diyarında, surların ardında ki ormanda birleşin. Bu iş çok uzadı ! Sirius un kalbini ellerimle sökeceğim!

 

http://art-of-fantasy.org/images/gallery/20090927212526.jpg

 

 

Bugünlük bu kadar arkadaşlar, sabrınız için sonsuz teşekkürler.

 

-Şişkosun Yelisss

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aslında biraz da bölüm bölüm yazmasından kaynaklanıyor bence, geri dönüp bi şeyleri düzenleyemiyor çünkü. Ama böyle daha gerçekçi... : )

 

Mesela siren'in ikinci yüzü gibi. :D alper çok haklı..

 

Kesinlikle Eda, daha gerçekçi oluyor..

 

Ve Nur, Siren in gerçek yüzü derken? :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜM XX- GECE KERVANI II

Karakterler:

Holborn-Palyacho

Hanne-adEda

Hayalet-Lethal

Cubido-Sidar

Demirci Ishak-Paranormalfikir

George-PiaA

George ve Cubido hazır bir halde şehrin girişine vardıklarında Hayalet onları orada bekliyordu. İnsanlar atların sırtına ticaret mallarını yüklüyordu, neredeyse bitmek üzereydi. Cubido ve George, Hayalet in yanına gidip selamlarını verdiler ve havadan sudan konuşurlarken Hayalet in elindeki araç gereçler George un dikkatini çekti.

 

--Bunlar da nedir böyle ?

 

---Ahh bende ne zaman soracaksınız diyordum. Bu ok uçları senin için Cubido, özel efsunlarla kapladım bunları, herhangi biri iblislere isabet ettiğinde onu yok edecektir. Bu şişede ki su senin için George. Nehir ruhlarının nacizane hediyesi. Yolculuğa başlamadan önce bu suyu baltalarının üzerine dök, oklarla aynı etkiyi yaratacaktır. Carlo nun öğrettiği büyüleri aklınızdan çıkarmayın. Saldırı beklemiyoruz lakin her şey olabilir.

 

--Bunlar gerçekten işe yarar şeyler, sağolasın Hayalet.

Cubido ok uçlarını aldı ve üzerlerinde ki işlemeleri hayranlıkla inceleyip, şaşkınlık nidaları atıp durdu.

Demirci Ishak, tezgahını bırakıp elinde ki iki zırh ile onlara doğru yürüdü. George ve Hayalet e nazik birer selam verdi ancak Cubido ile aralarında ki husumet nedeniyle kuru kuru bir kafa selamı verip George a döndü.

 

---Uzun zamandır bunların üzerinde çalışıyordum George, aslında siz iki taşralı için böyle bir zahmete değmezdi ancak geçenlerde Boogee yi nasıl geberttiğinizi bende duydum ve hak ettiğinizi düşündüm. Bu zırhlar tamamen beyaz altındır ve ilmek ilmek kendi ellerimle ördüm. Göğsüne güçlü rünler çizdim. Bu zırhlar sizi en güçlü darbelerden ve büyülerden mümkün olduğunca koruyacaktır. Bak şuna, oldukça da hafiftir, kıyafetlerinizin altına giyin hadi, varlığını hissetmeyeceksiniz bile...

George ve Cubido zırhları ellerine aldılar, inanılmaz birşey olduğunu düşündüler hemen.. Sanki ipek bir kumaş tutuyorlardı ellerinde.. Hemen kıyafetlerini çıkartıp zırhı üzerlerine geçirdiler ve Ishak ın elini sıkıp teşekkür ettiler.

 

Nihayet kervan yola çıkmaya hazır hale geldi. Hayalet, George ve Cubido at arabısına bindiler. İçeride biri daha vardı. Ceketi, pantolonu, her şeyi kaliteli deriden yapılmıştı. Sırtında bir ok ve belinde ay ışığı gibi parlayan bir kılıcı vardı adamın. Uzun ve mat siyah saçları omzuna kadar dalgalı bir şekilde dökülüyordu. Yüzünde, alnından şakağına kadar derin bir yaranın izi vardı ve burnu defalarca kırılmış izlenimi veriyordu. Kusurları ona sert ve çekici bir hava katıyordu.Oturuyor olmasına rağmen uzun boylu olduğu belli oluyordu.

Cubido adamı görünce şaşırdı, daha önce görmediği bir tipti.

 

---Sende kimsin?

 

Adam cevap vermeyince Hayalet devam etti.

 

-- Adı, Holborn. Kuzey dağlarının yamacında ki bir köyde doğmuş ve gen bir çocukken yollara vurmuş kendini. Bir gezgin ve usta bir savaşçıdır. Ve tabi.... Bir kafa avcısı, bir kiralık katildir kendisi. Bu işte de ondan iyisi yoktur. Tüm bu kervan onun doğduğu kasabaya gidecek ve köylüler ona kervana eşlik etmesi için oldukça iyi bir ücret ödemişler. Yani çocuklar, bizimle geliyor. Fazla konuşan biri değildir sizi rahatsız edeceğini sanmıyorum..

http://i452.photobucket.com/albums/qq247/Myyrdn_Eopia/Fantasy/assassin.jpg

(Holborn-Palyacho)

 

 

George hemen huysuzlandı.

 

--Ne kadar iyi. Bir katille aynı arabada günlerce yolculuk edeceğiz. Bana bak Holborn. Bu kervanın kontrolü kralın emriyle bizimdir. Emirleri biz veririz sakın ola ki işimize karışayım deme, sessizce otur hepsi bu.

Holborn sadece yan yan gülerek cevap verdi ve kolunun altında ki şapkasını kafasına geçirip boynunu eğdi ve gözlerini kapadı.

Kervan hareket ederken şehir halkı gülerek el sallıyordu kahramanlarımıza. Kervanın güvende olduğundan eminlerdi artık. Kervanın şehir kapılarından geçmesi bir kaç dakika sürdü çünkü oldukça uzun bir kervandı. Anlaşılan kasabanın neredeyse bir yıllık erzağını taşıyorlardı ve çok değerliydi. Daha şehrin kapılarından yeni çıkmışlardı ki Hanne atıyla onlara yetişti ve atından George un olduğu at arabasına sıçradı.

 

--Heyy! Merhaba beni unuttunuz!

 

---Hanne! Burada ne işin var bizimle gelemezsin bu çok tehlikeli!

 

---Hadi ama George kay şöyle. Bensiz gidemeyeceğini biliyorsun.

 

--Ama baban... Bunu duyunca canımızı okur!

 

--- Merak etme ona haber verdim, ayrıca seninle evleneceğimi de söyledim.

 

--- Ne ... Ne yaptım dedin. Lanet olsun ben öldüm. Beni öldürecek!

 

--Ahh sevgilim korkmana gerek yok gayet iyi karşıladı. Yani en azından seni kılıçla değil boğarak öldüreceğini söyledi ve bende kaçıp geldim hemen.

Hayalet ve Cubido kahkahalarla gülüyordu. Hatta Cubido nun neredeyse nefesi kesilecekti.

 

--Öldüm ben Tanrım! Sirius un kılıcı aşkına, öldüm ben !

 

--- Hayır, siniri geçecektir eminim biz dönene kadar. Şimdi kafamı omzuna koyup elmamı yemek istiyorum, uzun bir yolculuğa ne zamandır çıkmıyordum, tadını çıkartmak istiyorum.

 

George un rengi önce sarıya sonra beyaza ve sonunda kendi rengine döndü. Hem neden korkuyordu ki Boreadlar daha iyi birini bulamazdı ya. Hem er ya da geç bunu öğrenecekti. Tek sorun şu an koruması gereken kervan iken buna bir de Hanne nin eklenmesiydi....

 

http://orig00.deviantart.net/7c73/f/2014/082/b/c/bad_omen_by_jjcanvas-d7bbpic.jpg

 

Gün doğumuna kadar hiç durmadan yol aldılar, atlar yorulmuşa benziyordu. Cubido gözlerini hiç kırpmadan Holborn a bakıyordu. Sonunda Holborn bir kaç kelime etti.

---Bu yolculuğun bir kadına uygun olduğunu hiç sanmıyorum. Yanılıyor muyum yoksa?

George ağzını daha açamadan Hanne atıldı.

 

---Neden olmasın? Siz erkekler kendinizi yenilmez sanıyorsunuz değil mi? Unutmayın ki bu diyarların en iyi savaşçısı Aurora dır. Ve o bir kadın. Başımın çaresine bakabilirim.

George cevaptan tatmin olmuş şekilde gülümserken Holborn kafasını George a çevirdi.

 

--Evet kadının başının çaresine bakabilir.. Belli ki akıllı biri. Lakin bir saldırı olursa ve onu koruyamazsan... Ya sen onu koruyamadığın için ölümünü izlemek zorunda kalırsan..Umarım ne yaptığını biliyorsundur..Kötü günler içindeyiz kralın adamı.

George bir an için neredeyse o acıyı yaşadığını hissetti ve gözleri doldu. Tam cevap verecekti ki Hayalet araya girdi.

 

--Bu kadar hoş sohbet yeterli. Kervanı durdurmalarını söyle Cubido. Burada biraz dinleneceğiz. Atlar otlayıp dinlensin.

 

--Peki ustam.

Cubido vücudunun yarısını at arabasından çıkarıp kervan başına bağırdı;

 

--Kervanı dırdırın, atları dinlendirin ve karnınızı doyurun burada biraz bekleyeceğiz!!

Kervan ağır ağır durdu ve insanlar atlardan ve katırlardan inip vücutlarını esnettiler. Atları çözdüler ve yüklerini indirdiler. Yaklaşık 30 kadar kişi gruplar halinde oturup dinlenmeye başladılar. Bazıları el yapımı içkilerini içip pipolarını tüttürüyor bazılarıysa yemek yiyordu. Kuzeye doğru yol almış olmalarına rağmen samyeli esiyordu. George, Cubido ve Hanne bir ağacın altında oturdular. Cubido yeni piposunu yaktı ve George sırtını ağaca dayadı. Hanne ise George un dizlerine uzanıp yeni doğan güne, gökyüzüne bakmaya başladı. Hayalet tek başına etrafta dolanıyordu, sürekli tetikteydi. Holborn ise yalnız başına bir kayanın üzerine oturup cebinden çıkardığı küçük şişede ki konyağı içmeye başladı.

 

Bir kaç saat sonra Hanne etrafta çiçek topluyor Cubido şarkı söylüyor ve George ufka bakıp düşünüyordu...Nihayet Hayalet kervan başına kervanı hazırlamasını emretti ve yarım saat kadar sonra yola çıkmaya hazır hale geldiler. Herkes aynı yerini aldı ve atların tırıs sesleriyle ağır ağır yola devam ettiler. Hanne neşesini hiç kaybetmeden bıcır bıcır konuşuyordu ve artık ona cevap bulamayan George ,Cubido ve Hayalet sadece kafalarıyla onaylayıp mimik yapıp gülümsüyorlardı.

 

Zaman geçtikçe çevre de değişmeye başlamıştı, ağaçlar sararmaya, ormanlar seyrekleşmeye ve hava soğumaya başladı. Etraf olağan dışı şekilde sessiz ve ıssızdı. Kuşlar keyifsizce uçuyor, gökyüzü yüzünü asmaya başlıyordu. Kralın armasını gören iki atlı genç kervanın önünü kesti ve at arabasının yanına geldi. George eli baltasına gitmiş şekilde arabanın kapısını açtı ve ne istediklerini sordu.

 

--Efendim, armanızı gördük ve uyarmak istedik.

 

--Ne uyarısı, neler oluyor ?

 

---Efendim, buralardaki tüm halk evlerini terk etti, kaçamayanları ise o lanet olası cadı katletti. En son kuzey dağlarının yamaçlarında görülmüş. Oraya 4 günlük mesafe var ancak siz yinede dikkatli olun efendim..

Holborn çılgına dönmüş şekilde kılıcını çekip gencin boynuna dayadı.

 

--Çabuk söyle çocuk. Kuzey dağlarında ki insanlar ne durumda yaşıyorlar mı? Çabuk söyle!

Genç korkudan dehşete düşüp kekelemeye başladı.

 

---Bi..bil..bilmiyorum efendim, özür dilerim yemin ederim ki bilmiyorum!

Hayalet hızlıca Holborn u kolundan tuttu ve onu bir çocuk gibi yerine oturttu.

 

--Sakin ol eminim halkın iyidir. Gittiğimizde göreceğiz. Sağ olun beyler, gidebilirsiniz uyarınızı dikkate alacağız.

 

--Siz sağ olun efendim, beni bu çatlağın elinden kurtardığınız için. İyi yolculuklar.

Holborn arabanın içinde bir sağa bir sola dönüyordu. Gözlerinde bir ejderhanın öfkesi parlıyordu. Ve kılıcı eskisinden daha fazla parlamaya başlamıştı. George onun bu haline üzülüp onu avutmaya çalıştı.

 

----Hey,, Holborn. Sakin olmalısın dostum, eminim iyilerdir. Siren denen o yaratık benim ve Cubido nun ailesini de öldürdü. Ve sana yemin ederim ki öcünü alacağız. Şimdi sakinleş ve iyi olduklarını düşün yoksa önümüzde ki dört gün senin için cehenneme dönecektir.

 

--Yaşadığım hayat zaten cehennemden farksız. Sevdiğim herkesi zaten kaybettim ve eğer halkımı da yitirirsem hiç bir şeyim kalmaz. Anlıyor musun !

Hanne nin gözleri dolmuştu bile. Kibarca Holborn un titreyen elini tuttu ve gözlerinin içine baktı.

 

---Her şey iyi olacak. Hem artık biz de senin dostun sayılırız. Ve yanındayız...

Holborn biraz daha sakinleşmiş halde elini çekti ve susup pencereden dışarı bakmaya koyuldu..

 

Hiç konuşmadan uzun süre yol aldılar..Gece yarısı olmak üzereydi. Yol artık geceleri ilerlemeyi zor hale getirmişti. Yamaçlar dikleşmeye ve yollar bozulmaya başlamıştı. Hayalet etrafta kamp yapabilecek bir yer görebilmek için yolu izliyordu. Ve o yolu izlerken onlarca iblis karanlığın içinde onların durmasını bekliyordu......

http://s1.1zoom.net/big0/48/122058-jugra.jpg

 

 

 

Bugünlük bu kadar arkadaşlar :) Teşekkürler...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Her yeni bölümde bir sonrakini merakla bekliyorum... PiaA yakında senin mekana gelip yanında oturup zorla sana yazdırıp sen yazdıkça okuyabilirim haberin olsun :) Beklemek gerçekten çok zor oluyor. Ellerine sağlık tekrar ve tekrar, çok güzel gidiyor hikaye.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Geberemediniz. :rofl:

 

Evet beklemek çok oluyor. Misal; sen bölüm yazana kadar ben bir önceki bölümü unutuyorum. Bir öncekini okuyorum, sonra diyorum bu ne ara oldu. Bir önceki bölümü daha okuyorum. Bir ara başta n komple bir daha okuyacağım. :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Geberemediniz. :rofl:

 

Evet beklemek çok oluyor. Misal; sen bölüm yazana kadar ben bir önceki bölümü unutuyorum. Bir öncekini okuyorum, sonra diyorum bu ne ara oldu. Bir önceki bölümü daha okuyorum. Bir ara başta n komple bir daha okuyacağım. :D

Ahahahah geberemediniz dedi ya ahhaa :D

 

Her yeni bölümde bir sonrakini merakla bekliyorum... PiaA yakında senin mekana gelip yanında oturup zorla sana yazdırıp sen yazdıkça okuyabilirim haberin olsun :) Beklemek gerçekten çok zor oluyor. Ellerine sağlık tekrar ve tekrar, çok güzel gidiyor hikaye.
Teşekkürler efenim :) Gel gel zaten ne zamandır uğramıyorsun :D
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...