Jump to content

-Gnoxis Diyarı-


PiaA

Önerilen Mesajlar

ÖN SÖZ

Bu çatı altında ortaya çıkacak olan hikaye, Gnoxis sitesinin gerçek kahramanları ve karakterlerinin,fantastik bir konuya uyarlanmasıyla şekillenecektir.Diyardan diyara maceradan maceraya atlayacak olan bu serüvende elbette hayal gücü sınırları zorlanacak, 'lotr' müzikler havada uçuşacaktır. Şimdiden bu serüvene, varlığınızın kattığı heyecan ve bilinmezlik için teşekkür ederim.Tek anlatıcı olarak ben olacağım fakat elbette tavsiye yorumlarınız benim için çok önemli olacaktır.Parçalar halinde devam edecek ve tamamlanması bir hayli sürecek olan bu hikayeye karşı sabrınız ve anlayışınız içinde şimdiden minnettar olduğumu söylemek isterim.

Hikayenin gelişim sürecene bağlı olarak karakterler çeşitli eylemlerde,savaşlarda vs. yer alacaktır.Tamamen benim kurgum ve mantalitem olacağından lütfen isimler haricinde ki diğer hususları fazla dikkate almayınız.Hikaye içerisinde değişecek olan isimleri ekstra olarak karakterler bölümünde, forumda ki isimlerini yazacağım.Bu durumdan rahatsızlık hisseden olduğunda hemen durumu düzelteceğim.

Hikaye konu bakımından ortaçağ zamanlarında, büyünün, sihrin ve savaşların oldukça yoğun yaşanacağı bir ortamda geçecektir.

Tüm bu unsurlar söz konusuyken kendi düzenini ve hükümdarlığını sıfırdan kurmaya çalışacak olan kahramanımızın , ilerlediği yolda başından geçecek olan maceraları hikayede işleyeceğim.

 

---Umarım beğenirsiniz :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜM 1 SIRADANLIĞIN SON GÜNÜ

Karakterler:

George Karelias-PiaA

Boreadlar-Reincarnated

Cubido-Sidar

Sirius-Sirius zaten :D

 

Ahşap, derme çatma evin içi , ormandan toplanmış taşlar , çiçekler ve otlarla doluydu.Şömine de kaynayan bakır kabın içine bir kaç tane kahve çekirdeği atılmış, kokusu tüm evi sarmıştı.Zaten bir hayli küçük olan evin bir köşesini oldukça rahatsız görünen bir yer yatağı kaplıyordu.Duvara asılmış bir kaç tane kap çanak , oldukça eskimis ve yıpranmış görünüyorlar...

Ev sahibi pencereden dışarıya ifadesiz bir suratla uzun bir süredir bakıyordu, ellerini arkasında kavuşturmuş bu adam normalden biraz uzun biraz da sıska görünüyordu.Saçları beline kadar uzanıyor ve dalga dalga tüm sırtını kaplıyordu gür sakalları özensiz saçlarına karışmıştı.Gözlerinde karşısındakinin kalbini yok yere korkuyla dolduracak kadar derin bir bakış yer edinmiş , dudakları ise derisi yeni değişmiş gibi parlak ve dikkat çekiciydi.Gözlerinin biri gökyüzü kadar kurşuni bir gri diğeri ise bal rengiydi.Sıska olmasına rağmen hayli kudretli görünen bu adamın adı George KARELİAS.

George dışarıda ki sıradan manzarayı izliyordu, cadı olduğu öne sürülen genç bir kadın direğe bağlanmış ve canlı canlı yakılmıştı ve yeni başlayan yağmur geride sadece küller ve kemikler bırakmıştı.Yağmur yanık et kokusunu havadan silene kadar bekledi George ve ağır bir hareketle pencereyi aralayıp kendi yaptığı piposunu yine kendi yaptığı kibritle ateşleyip ciğerlerini dumanla doldurdu.

dark.jpg

 

George tam içeri girip yatağına uzanmaya karar verdiğinde köyün girişinde beliren birini gördü , sis her yanı kapladığından gözlerini iyice kıstı ve at üzerinde köye giren kukuletalı iki büklüm birini gördü.Atın iki yanı heybelerle doluydu, bir tüccar olduğunu düşünerek dışarı çıktı George ve yabancıya doğru yürümeye başladı.

-Kimsin sen yabancı ?

(George un sesi oldukça dingin ve bir o kadarda hırçın bir tondaydı , yabancı yağmurdan sırılsıklam olmuş haldeydi ve gözleri hariç yüzü tamamen sarılıydı.George iyice yaklaştığında yabancının etkileyici turkuaz gözlerini gördü.)

---Merhaba köylü adam,köyünüzden sadece geçiyorum ve durmaya da hiç niyetim yok ardımdaki kötülüklerden olabildiğince uzaklaşıp evime gitmeyi istiyorum.

-Sanırım tüccarsınız bir kaç şeye ihtiyacım var ayrıca buralardaki tek kötülük cadılardır ve onlardan korkmanıza gerek yok sizin gibi tüccarlara zarar vermezler.

---Ne kadar da safsın evlat, demek tek kötülük cadılar öyle mi ? Eğer benim gördüklerimi görebilseydin cadıları severdin.

(Yabancı hızla atından atlayıp George a yaklaşırken George elini kılıcına götürmüştü bile.Yabancı iyice yaklaşıp George un gözlerine inanılmaz bir dikkatle bakmaya başladı.George şaşırmıştı çünkü gözlerine bu kadar uzun süre bakabilen hiç olmamıştı.)

-Ne diye öyle bakıyorsun ihtiyar bela istemiyorum!

---Sakin ol evlat , adım Boreadlar.Gözlerinin rengi neden böyle yaralandın mı ?

-Hayır ihtiyar doğuştan neden soruyorsun ?

---Kendi hakkında hiçbir şey bilmiyorsun evlat, cahil ve aptalsın ancak kehanet sanırım senden bahsediyordu.Yıllarca seni arayıp durdum.

-Ne saçmalıyorsun sen tüccar seni tepelemeden buradan defol!

(George dayanamayıp kılıcını çekti ve çevik bir hareketle Boreadlar a savurdu , ancak daha ne olduğunu anlamadan kafasında şimşekler çaktı ve kendini çamura bulanmış şekilde yerde buldu.

---Bu kadar aceleci olma evlat , nehirlerin bittiği yerde ki şehre gel ve beni bul , sana herşeyi anlatacığım ve gördüğüm kadarıyla çok fazla eğitime ihtiyacın olacak...

 

Boreadlar atına bindi ve uzaklaşırken heybesinden bir tutam toz çıkarıp havaya savurdu ve sessizce mırıldandı.Toz havada hareket edip cadının küllerine karıştı ve az önce kül ve yanık odun parçaları olan yerde bembeyaz çiçekler çıkıverdi.

George topallayarak evine döndü ve küfürler savururken bir yandan da az önce olanlara anlam vermeye çalışıyordu.Çamurlu kıyafetlerini çıkardı ve çıplak vücudunu şöminenin karşısında ısıtmaya başladı.Düşünüyordu...Gerçekten de içinde ki o uzaklara ait olma hissinin bir anlamı var mıydı?Gerçekten dünyaya gelişinin amacı bu iğrenç köyün çok ötesinde miydi ?

George iki gün boyunca sürekli düşündü kimseyle konuşmadı, odun kesti , yemek yaptı ipiposunu tüttürdü...Ve sonunda Boreadların peşinden gitmeye karar verdi içinde ki dayanılmaz arzuya dayanamıyordu ve Boreadların giderken yaptığı sihir aklından çıkmıyordu.Heybesini ve atını hazırladı yanına tüm ihtiyaçlarını aldı ve evinde dışarıya dönüşü olmayan o adımı attı.Tam atına binecekken tek arkadaşı olan Cubido ona seslendi.

--- Nereye gidiyorsun lanet herif dostunu bırakıp kaçıyor musun ?

-Cubido bu çok uzun ve dönüşü olmayan bir yolculuk olabilir seni peşimden sürükleyemem sevgili dostum.

---Seni pislik herif ailelerimiz öldüğünde asla birbirimizi yalnız bırakmayacağımıza yemin etmedik mi ? Şimdi bir veda bile etmeden gidiyorsun öyle mi ?

-Senden kurtuluş yok değil mi ?

---Hayır aşşağılık herif bura da bekle bende geliyorum! Bu arada nereye ?

-Nehirlerin bittiği yere , büyük şehre.

---Lanet olsun George ! Hep bunu istemiştim ! Büyük kral Sirius un kadim diyarına gitmek !

-Çene çalmayı bırak lanet olası geveze ve çabuk ol!

 

George a yıllar gibi gelen bir kaç dakikanın ardından Cubido atıyla ve sırtına taktığı seyahat peleriniyle George un yanına geldi ve birlikte atlarını nehir boyu sürmeye başladılar...

 

00028175.jpg

 

***Bu gecelik bu kadar :)***

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜM II 'AKSİLİK

Karakterler:

AurorA

Sirius

Cubido-Sidar

Boreadlar-Reincarnated

George-Pia

George ve Cubido yola çıkalı iki gece geçmişti fazla mola vermeden ve fazla yemek yemeden heyecanla at sürüp durmuşlardı.Üçüncü gece bir hayli yorgun düşmüşlerdi atlarını bağlayıp nehir kenarında bir ateş yaktılar ve sabaha kadar dinlenmeye karar verdiler .Cubido heybesinden ölü bir tavşan çıkarıp bıçağıyla derisini yüzmeye başlarken George da demir kabında kahve haşlıyor ve pipoları hazırlıyordu.

Cubido ve George endişeliydi ve bu nedenle fazla konuşmuyorlardı.Endişelenmekte haklıydılar çünkü köyden uzaklaştıkça hatırladıkları her şey silinmeye başlamıştı çevreden.Gökyüzü giderek daha da karanlık hale gelmiş orman ne olduğu anlaşılamayan gölgelerle dolup taşmıştı.

Cubido tavşanı ateşe yerleştirirken nihayet lafa girdi ;

---George , dostum. Bu lanet olası ormanda neymiş böyle ne tür bir karanlık bu , ateş bile aydınlatmıyor etrafı!

-Farkındayım dostum , ama geri dönemeyiz , gidip o ihtiyarı bulmalıyız ...

---Geri dönmekten bahseden de kim ödlek herif , ben o krallığa gitmek istiyorum o lanet ihtiyar umurumda değil , oralarda harika kızların olduğunu duymuştum.Hah! Harika kızlar dostum...

-Cubido, Tanrı aşkına köyde ki bütün kızları evinde misafir ettin ve hala kızlardan bahsediyorsun öyle mi ? Ne zaman aşık olacaksın sen dostum.

---Sakın o kelimeyi kullanma it herif aşık olmak istemiyorum ben şöyle bir bak bana bu kadar harika görünen bir erkek neden aşık olsun ki ?

 

George ve Cubido karşılıklı kahkahalar atıp pipolarını keyifle tüttürürken arkalarındaki ağaçlıktan tüyleri diken diken eden bir ıslık sesi eşliğinde hızla bir gölge geçti. Cubido ayağa fırlayıp kılıcını çekti.(Cubido oldukça usta bir savaşçıydı.)

---Göster kendini yaratık , göster yoksa seni bulup karnını deşerim !

-Cubido sakin ol sakın ateşten uzaklaşma nehrin ruhları bizi koruyacaktır.

George tam sözünü bitirmişti ki gölgelerden , yapış yapış vücudu olan uzun sivri dişli gece kadar karanlık bir canavar Cubido nun üzerine atıldı ve onu hırpalamaya başladı , Cubido ne kadar çevik olsa da bu gözü dönmüş yaratık çok büyük ve hızlıydı aynı zamanda keskin pençelere sahipti ..George da yaratığın üzerine atıldı ancak bir türlü alt edemiyorlardı bu şeytanı..George sonlarının geldiğini düşünüyordu ancak tam o sırada etraf, ormanın içine aydan bir parça düşmüş gibi aydınlandı , George ve Cubido kör olmuşlardı adeta tek duyabildikleri yaratığın acı dolu feryadı ve ardındaki derin sessizlikti ...

monsters-werewolf_00425633.jpg

İlk kendine gelip gözlerini açan Cubido olmuştu, gün doğuyordu, etrafına bakındı ve gördüğü şey karşısında adeta büyülenmiş gibiydi ifadesiz bir suratla çocuk gibi öylece bakıyordu...Nehrin ortasında kayaların üzerinde bir kız oturuyordu , üzerindeki savaş zırhı onun üzerinde ipek bir elbise gibi duruyordu ,bulut kadar beyaz saçları örülmüş kalçalarına kadar uzanıyordu ...Cubido gördüğü en güzel yüze cennetteymiş gibi öylece bakıyordu.Sonunda kendine gelip yanında yatan George a baktı.Ve sağlam bir tokat patlattı.

---Kalk seni adi herif öldük işte görüyor musun öldük ve cennete geldik senin yüzünden gencecik ölüverdim beğendin mi yaptığını pislik herif !

(George tokadın etkisiyle aniden kalkıp sersemlemiş halde ne olduğunu anlamaya çalışıyordu .)

-Saçmalama dostum öldüğümüz falan yok biri bizi kurtarmış olmalı.

---Sanırım şuradaki güzel şeyden bahsediyorsun George .

(George da nehirdeki kızı fark etmiş ve bir hayli etkilenmişti ancak Cubido kadar değil.)

---George lanet olsun bize doğru geliyor George ! Ne yapmalıyım !

 

Nehirde ki kadın zarif bir yürüyüşle Cubidoya doğru yaklaştı.

---- Merhaba, adım Aurora . Siz iki köylü buralarda ne yapıyorsunuz ?

 

-Sana soruyor Cubido cevap ver hadi.

---Aaa.şeey evet aa ben Cubido ve ne yaptığımızı inanının bilmiyorum hanımefendi..

-Boreadlar ın yanına nehir ötesi şehre gidiyoruz.Sen söyle bakalım neden bize yardım ettin ve senin burada ne işin var.

 

----Demek Boreadlar ın yanına he ? Ne işiniz var onunla çabuk cevap verin yoksa sizi atıma yem ederim ! (Aurora nın atı devasa bir kuşa benziyordu gövdesi at gibiydi ancak kanatları ve kocaman bir kuş kafasına sahipti.)

 

-Beni kendisi çağırdı kehanetten bahsetti ve onu bulmamı istedi.Artık cevap ver sen kimsin söyle yoksa kadın oluşun seni elimden kurtaramaz!

 

---Dostum George ona bağırma lütfen görmüyor musun ne kadar güzel, kötü biri olmadığına eminim hem bizi o yaratıktan tek başına kurtardığına göre senin de kıçına tekmeyi basabilir .

 

(Aurora Cubido ya bakıp gülümedi..)

 

----Ben Aurora şehrin baş komutanı ve büyük kral Sirius un kız kardeşiyim.Madem Boreadların dostlarısınız size eşlik edebilirim önümüzde uzun bir yol var acele etseniz iyi olur..

George ve Cubido aynı anda diz çöküp prensese selam verdiler ve prenses atına binerken onlarda atlarına doğru yürümeye başladılar.

-Demek dostum Cubido aşık oldu hemde bir prensese..

---Tek kelime daha edersen kılıcımı kalbine saplarım kahrolası !

 

randis_albion_art_girl_sword_feathers_bird_94348_3840x2400-3840x2160.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜM III 'GEÇMİŞ YILLAR

Karakterler: Aurora

Sirius

George-PiaA

Cubido-Sidar

Boreadlar-Reincarnated

Siren- Anafiel Girl

Hanne-adEda

George ve Cubido , Aurora nın peşinde at sürmeye başlayalı bir hayli olmuştu, gün ışığı yerini gecenin zifiri karanlığına bırakmıştı.George yolculuk boyunca gerekmedikçe konuşmamıştı ve sürekli olanları ve içinde bulunduğu durumu düşünüp durmuştu.Atını hızlandırdı ve Aurora ile aynı hizaya geldi.

-Prenses. Konuşmak istediklerim var sizinle, aklımda ki sorular bana huzursuzluk veriyor.

----Anlıyorum seni George. Şurada biraz dinlenelim...

 

Aurora atını ağaçların seyrek olduğu bir yerde durdurdu ve inip eşsiz atının boynunu okşadı.Heybesinden bir deri parçası çıkarırken Cubido ve George da atlarından inip ateş yakmaya hazırlandılar. Aurora çıkardığı deri parçasına siyah kömür bir kalemle anlaşılamaz şekiller çiziyor bir yandan sessizce mırıldanıyordu.Yazdıkları bittiğinde yerden kurumuş bir yaprak alıp derinin içine yerleştirdi ve yediye katlayıp George ve Cubido nun ateş yaktıkları yerin yakınına gömdü.Tekrar heybesine döndü ve kırmızı cam bir şişeden bir tutam tozu avucuna döküp ateşe doğru yürüdü ve yine sessizce mırıldanarak tozu ateşe fırlattı.Ateş bir anda göz alıcı şekilde parladı ve etrafa altın rengi küller saçmaya başladı , küller rüzgarla dans ettikçe ağaçlar kıpırdanmaya başladı köpürmüş nehir durgunlaştı ve etraflarına onlarca kuzgun üşüşüp nöbet tutar gibi ağaçların dallarında yerlerini aldılar.

Nature_Child_by_GoneWithWind.jpg

Cubido ve George hayranlıkla seyredip şaşkınlık nidaları atıyorlardı, büyülenmişlerdi, sihrin güzelliğini diyarın en güzel prensesinin ellerinde görüyorlardı.Bir anlıkta olsa her şeyi unutuvermişlerdi..

Nihayetinde Aurora ateşin yakınına oturdu ve köylülere oturmalarını işaret etti.Şaşkınlıklarının saflığı karşısında prenses hınzırca gülümsüyordu.

----Evet George... Sana kehanet hakkında bildiklerimi anlatacağım.

-Sizi dinliyorum prenses..(George piposunu ateşledi ve etrafı hafif ökseotu kokusu sardı .)

---Zamanı gelmişti zaten prenses.(Cubido kılıcını yere saplayıp avuçlarını kabzasında birleştirip dikkatlice dinlemeye başladı.)

 

----Binlerce yıl önce bu diyarlar karanlık büyüyün esareti altındaydı,yaratıklar ucubeler her yerdeydi, nehir bile kızıl akıyor gün ışığı aydınlık yerine karanlık dağıtıyordu dünyaya...İnsanlar Siren adlı bir cadının köleleri haline gelmişti.Siren öyle güçlüydü ki sadece bakışlarıyla bile birini küle dönüştürebilirdi...Ailem akıllıca bir planla cadıdan gizlenmeyi başardı , annem çok güçlü bir cadı babamsa bilge bir büyücüydü..Ağabeyim Sirius u ve beni kötülüğün içinde birer ışık demeti gibi yetiştirdiler ve tüm bildiklerini bize öğrettiler.Ağabeyim Siriusun eşsiz bir yeteneği vardı öyle güçlüydü ki tek kelime etmeden zamanın gidişatını bile değiştirebiliyordu..Nihayet büyüdük ve ustalaştık. Sirius kadim gücüyle cadıyı dünyanın merkezine , en derine gönderdi , onu yok edemedi çünkü kötülük yok edilemezdir tıpkı sevgi gibi...Siriusun hükümdarlığı altında dünya daha güzel bir hale gelmeye başladı ve Tanrılar bize ölümsüzlüğü bahşetti...Bu olanlar 5000 yıl önceydi..Son yüzyıllarda kötülük tekrar yeşermeye başladı yüreklerde ve bizim ölümsüz ruhlarımız kirlenmeye ve tükenmeye başladı.Yüce kral Sirius bir kehanette bulundu, ' sıradan biri,eşsiz bir ruh.Genç ama kudretli.Gözlerinin biri gökyüzü diğeri yeryüzü.İçindeki güç açığa çıkacak ve bizi başımıza gelecek felaketlerden kurtaracak olan o,nefes alıyor dünyada bir yerde , ne yerde ne de gökte , gözümüzün önünde hayallerimizin ötesinde.Gücü mutlak olacak olan o.'..Bu kehanetin ardından bilge Boreadlar a emir verildi ve seni araması istendi ancak kehanette ki gibi gözümüzün önündeymişsin...İşte hepsi bu..

İğrenç bir sessizlik hakim oldu ortama, George piposunu üzerine düşürdü Cubido ise ağzı bir karış açık kalakaldı öylece.

 

---Ne yani şimdi benim bu aptal arkadaşım Sirius un kehanetinde ki adam mı ?

-Şükredelim ki o kişi sen değilsin sevgili dostum.

---Hay bin kunduz George ! Sevgili dostum dünyayı kurtaracak bugüne kadar aşşağılık biri olduğunu düşünmüştüm hay Siriusun sakalı aşkına dostum!

-Bu yolda sana ihtiyacım var dostum..

---Son nefesime kadar kardeşim...Bu arada az önce 5000 bin yaşında olduğunuzu mu söylediniz prenses, kendinize ne kadar iyi bakmışsınız sırrı nedir acaba ben biraz erken yaşlandım da belki kendim için denerim...

George ve Aurora kahkahayı patlattılar ...Aurora bir anda ciddileşip tekrar lafa girdi;

 

----Tüm bunlar düşündüğünüz kadar kolay olmayacak.İkinizde çok büyük bir savaşın içine girmek üzeresiniz ve hiç birşey bilmiyorsunuz.Eğitilecek ve öğretilecek size..Düşmanlarımız oldukça fazla ve diyardaki kötülük yayıldıkça Sirius tükeniyor.Siren geri dönecek bunu hissediyorum bu yüzden oldukça hızlı öğrenmelisiniz.

George ve Cubido kafalarını sallayıp sessiz kaldılar, kahvelerini yudumlayıp tüttürdüler.Ve sonunda uykuya daldılar..Aurora uyanıktı hala ve sadece gecenin duyup anlayabileceği şekilse bir şeyler söylüyordu;

''Karanlık ve parlak bir dünyaydı benimki... Şatafatı bol olsa da, içinde daimi bir sessizlik barındıran. Fikirler üşüşürdü akbaba misali bir anda ve biriktirdiğim her ne varsa bir dalgayla şüpheye boğardı denizlerim... Hiçbir şeyin beni üzemeyeceği kadar uzağa, hiçbir şeyin beni kıramayacağı kadar yukarıya... O en uzun kulenin, en uzun merdiveninin en üst basamağındaydı evim. Ruhum, benliğim...

 

Gün doğumunda Aurora , George u George da Cubidoyu uyandırdı.Tembelce hazırlanıp atlarına bindiler ve bir kez daha yola koyuldular.Çok vakit geçmemişti ki karşılarından dört nala gelen bir at gördüler , atın üzerinde ki kızın su kadar saf bir güzelliği vardı , toz pembe kıyafeti rüzgarda dalgalanıyordu, sırtında ok ve yay taşıyordu , George un gözleri kamaşmıştı , sanki güneş gökyüzünden sıkılıp atıyla gezintiye çıkmış gibiydi , sihrin ta kendisiydi bu kızın gözleri...

wild-horse-wallpapers-d486f3-h900.jpg

Kız atını durdurup Aurora ya selam verdi ve yabancıları süzmeye başladı.Onlara da küçük bir kafa selamı verip tekrar prensese döndü.

-----Prenses, babam sizi karşılamamı istedi size biraz su ve kendi yaptığım kurabiyelerden de getirdim...

----Teşekkürler, Hanne. Seni gördüğüme sevindim.Bunlar baban Boreadların misafirleri olacaklar.

-----Evet bana bahsetti prensesim .Sizi görmekte güzel beyler.

---Ben Cubido sevgili bayan, kurabiyeler nerede ?

-Benim adımda George, demek Boreadların kızısınız, bense sizi sihrin vücuda bürünmüş hali sanmıştım,hayal görüyor sanmıştım, görüyorum ki güzelliğiniz hayal ettiğimin de ötesindeymiş..

 

Hanne Cubidoya kurabiyeleri uzatırken George küçümseyici bir bakış attı ve saçlarını savurdu...Aurora sırıtıyordu..Tekrar yola koyuldular ve geriye sadece atların ayak sessleri ve çığlıklar halinde düşünceler kaldı..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜM IV. -SİRİUS-

Karakterler:

Sirius-Sirius

Aurora-Aurora

Carlo-Paradoks

Cubido-Sidar

Helen-Eda

Katie-Moterda

Boreadlar-Rein

 

Nihayet şehrin kapılarına ulaşmışlardı. George inanamayan gözlerle şehrin görkemine bakıyordu ama Cubido tam tersine ciddi ve derin bakıyordu şehre...

 

http://i.hizliresim.com/goQbP2.jpg

Aurora onların yüzlerin de ki ifadeyi görüp gülümsedi ve çok tiz ve kuş sesine benzeyen bir çığlık attı, kapılar gök gürültüsüne benzeyen bir sesle açılmaya başladı hemen ...

Bir gurup asker Aurora yı selamlamak için kapının girişine dizildi ve içeri girmelerini beklediler . En önde Aurora hemen yanında Helen ile birlikte içeri girdiler , Cubido ve George da onları takip ettiler ..

Aurorayı gören insanlar büyük bir sevinçle ona selam verdiler , küçük çocuklar etrafında dönmeye ve koşuşturmaya başladı...Aurora hiç olmadığı kadar neşeli görünüyor ve çocuklara komik yüz ifadeleri ile karşılık veriyordu ..

Yüzlerce ev yan yana sıralanmıştı şehrin içinde , girişteki demirci şehre gelenleri cilalı kılıçların parıltısıyla karşılıyordu, satıcılar sokaklarda dolaşıyorlar , gençler aralarında şakalaşıyor ve kavga ediyorlar , güzel kadınlar kollarındaki meyve ve yemek dolu sepetlerle etrafta gezinip kendilerini gösteriyorlardı..Biraz ileride Sirius un görkemli sarayının yüksek ve zorlu girişi görülebiliyordu..

Cubido nun umurunda değil gibiydi şehrin insanları..O daha çok Sirius un sarayına odaklanmıştı düşünceli görünüyordu.. George ise bir Helen e bir insanlara bakıyordu , heyecanlıydı..

Biraz ilerlediklerinde onları Boreadlar karşıladı. George gözlerine inanamıyordu o ihtiyar yok olmuş yerine orta yaşlarda inanılmaz çevik ve bilge görünen muhteşem bir karizma gelmişti..

Aurora ve Boreadlar sarıldılar ve Aurora lafa girdi ;

---Karşılaşmıştınız ama ben yinede tanıştırayım, Boreadlar, garnizon komutanımız ve Kralın baş danışman.Bunlarda George ve yoldaşı Cubido..(Aurora)

------Hoş geldiniz dostlarım benimle gelin Kralın huzuruna çıkmadan önce evimde size bir çay ikram etmek istiyorum.(Boreadlar)

---Ben ağabeyimin yanına gitmeliyim siz gidin daha sonra karşılaşacağız.(Aurora)

George ve Cubido Boreadlar ve Heleni takip ettiler , bir kaç sokak yürüdüler ve asma bahçeli sarmaşıklarla kaplı bir eve girdiler..Boreadlar onları üst kattaki asma terasa götürdü ve oturdular, bir kaç dakika sonra Helen elinde ikramları ile terasa geldi ve o da babasının yanına oturdu . George gözlerini Helenden alamıyordu..

----George, kızıma bakmaya devam edersen daha Kralı görmeden gözlerini hançerimle söker ve seni köyüne kadar sürüklerim! (Boreadlar)

-Özür dilrim efendim affedin sadece dalmışım...(George)

Cubido pis pis kıkırdadı ...

 

----Kralın huzuruna çıkmadan sizi tanıştırmak istediğim biri var neredeyse gelir.(Boreadlar)

Ve tam o sırada biri kapıyı tıklattı.Helen koşup kapıyı açtı ve bir kaç saniye sonra yanında bir adamla geri geldi..Boreadlar ayağa kalkıp ona sarıldı ve..

---Hoş geldin üstat Carlo. Lütfen seni tanıştırmama izin ver , bu George sana bahsettiğim kişi ve bu Cubido , bu iki adam geleceği değiştirecek elbette senin yardımınla.Bu evden çıktıklarında tamamen senin sorumluluğunda olacaklar, akıl hocaları sen olacaksın . (Boreadlar)

George ve Cubido ayağa kalkıp selam verdiler..Adama gözlerini kırpmadan bakıyorlardı çünkü eşsiz bir görünüme sahipti.Yeşil gözleri ve kumral bir teni vardı, kalıplıydı ve gözlerinde zeka akıyordu.Hiç yanlış yapmamış , hep kazanmış bir adamın görünümüne sahipti...

--Evet çocuklar. Adım Carlo , ben bu şehrin ruhani koruyucusu ve büyücüler konseyinin başkanıyım.Bundan sonra benim korumam ve yönlendirmem altında olacaksınız .Boreadlar sizi askeri yönden ben ise ruhani olarak eğiteceğim , işin kötüsü çok zamanımız yok . Şimdi hemen kalkın Kral bizi bekliyor..(Carlo)

Evden çıktılar ve Carlonun peşinden yürümeye başladılar...

Cubido şaşkın bir şekilde bakıyordu.

 

----Ne oldu şimdi ben hiçbir ley anlamadım,bu lanet şehirde herkes birşeylerin başkanı sanırım.Beni nelere bulaştırdın seni lanet pislik çirkin işe yaramaz adam..(Cubido)

 

--Söylenme dostum benimde kafam çok karışık alışmalıyız bu duruma.(George)

 

 

Evlerin bittiği noktada yüksek bir merdivenin başına geldiler ve tırmanmaya başladılar.Merdivenler bittiğinde Cubido ve George konuşamayacak kadar nefes nefeselerdi Carlo ise onlara bakarak kafasını acıma dolu bir hareketle sağa sola sallıyordu.kendilerine geldiklerinde sarayın kapısını gördüler ve ihtişamı onları dondurmaya yetti..

Kızılçamdan yapılmış devasa bir kapı ve üzerinde sayısız işlemeler ve yazılar...Önünde iki kukuletalı asker sadece birer tane kılıç taşıyorlar. Kralın en iyi suikastçileri...Devasa sarayın en tepesinden kapının işlemelerine kadar inen parlak sarmaşıklar..Ve iki devasa sütunun özlerinde bulunan devasa kartal heykelleri...

Kapı kendi kendine açıldı ve içeri girdiler...Bomboş uçsuz bucaksız soluk mermerden bir salon ve tam ortasında abartısız ama son derece havalı zümrüt renkleriyle süslenmiş ahşap bir taht..İyice yaklaştılar ve Sirius net bir şekilde görünmeye başladı..onlar yaklaşırken Sirius ayağa kalktı ve ellerini iki yana doğru açtı..

Leopar kürkünden bir pelerin vardı omuzlarında , beyaz altından bir taç..Tacı uzun ve dağınık saçlarında sadece bir parıltı halindeydi.Yüzü, binlerce savaşa girip çıkmış bir aslanın yüzünü andırıyordu..Gözleri o kadar siyahtı ki bir kaç saniyeden fazla bakmak imkansız gibiydi , bir tanrı gibi karşılarında duran bu adam yenilemezdi..

http://www.siliconera.com/wordpress/wp-content/uploads/2015/09/20150918_231037_thumb.png

George, Cubido ve Carlo diz çöküp selamlarını verdiler ve Kralın müsaadesi ile kalktılar..

 

---Demek siz iki küçük adam bu Krallığın kurtarıcısısınız öyle mi ? (Sirius)

 

---Evet Kralımız ve sizin en büyük hayranınızım !(Cubido )

Carlo hemen onu sert bakışlarıyla susturdu..

Sirius farkedilemeyecek kadar ufak bir şekilde gülümsedi ve devam etti..

---George...Hakkında edindiğim bilgilere bakılırsa sıradan bir köylüsün , vereceğim görevleri başarabileceğinize ve bu savaştan sağ sağlim kurtulabileceğinize inanıyor musun gerçekten ? (Sirius)

 

-Elbette hayatta kalacağımdan emin değilim lakin iyiik için yapmaktan kaçınacağım hiçbir şey yok efendim.(George)

 

---Demek emin değilsin öyle mi ? Emin olacaksın !(Sirius)

Sirius son heceye öyle bir vurgu yapmıştı ki George kendini bayılacakmış gibi hissetti..

--Elbette efendim..(George)

 

----Sana gelince Cubido , yüreğindeki cesareti görebiliyorum ve etkilendim doğrusu..İnsan dostları için çok şey yapabilir ama buralara kadar gelmek..Bunu herkes başaramaz...Seni taktir ediyorum evlat...(Sirius)

Cubido gülümsedi ama Kralın az önceki öfkesini gördüğü için bir şey söylemedi ve bu Siriusun daha çok hoşuna gitti..

 

---Carlo! Bu iki aptalı istediğim gibi yapman için fazla zamanınız yok hemen çalışmalara başlayın..Onları yarın akşam sarayıma getir birlikte yemek yiyeceğiz ve daha ayrıntılı konuşacağız.Şimdi gidin.(Sirius)

 

Üçü birlikte çıkışa yönelmişti ki kapılar açıldı ve içeriye bir kadın adım attı..O adımını attığı anda tüm salon çilek ve ağaç kabuğu kokularıyla doldu..Derin yırtmaçları olan büyüleyici kırmızı bir elbise giyinmişti ...Göz kamaştırıcı bu güzellik onların yanından geçerken George un gözlerinin içine baktı ve George un kalbine sanki bir hançer saplandı..Kadın geçip gitmişti ama George hala olduğu yerde durmuş ona bakıyordu..Carlo tek elini havaya kaldırdı birşeyler mırıldandı ve elini indirdiğinde avucunda mor bir gül yaprağı vardı , George a uzattı ve..

--Hayal kurma evladım o senin görüş açının çok ötesinde bir kadın.Onun sana getireceği tek şey ölüm bunu asla unutma...(Carlo)

Saraydan çıktıklarında George o kadının kim olduğunu sordu Carlo ya ...

---O evladım, Katie ... Krallığın en güçlü kadını , nehrin ruhu...Bugüne kadar kimseyle tek bir kelime konuştuğu görülmemiştir..

 

 

---------------------------------------

Şimdilik bu kadar arkadaşlar , okuduğunuz için teşekürler :)))

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Art niyetsiz olarak ilgili başlıkları paylaşmak istiyorum (huyumdur ilgili başlıklar beynime doluşur):

 

http://www.gnoxis.com/hikaye-tamamlamaca-2982.html

 

http://www.gnoxis.com/birlikte-ortaya-bir-roman-cikaralim-5159.html

 

Elbette bu başlıkların formatı farklıdır. Senin başlığında sadece senin hayal dünyandan oluşan bir gnoxis evreni var.

 

Açıkçası telefonun marazlığından dolayı benim bu mesajı yazmam bu hikayeyi okumamdan daha uzun sürdü. Konumuza dönersek:

 

Fantastik edebiyatı her zaman çok sevmişimdir. Gnoxis'te yer alan birinden beklenen bir durum bu elbette. Bu sebeple hemen okuyuverdim. Düşünce güzel ve en önemli olan şey ise bir yazı yazmanın kolay bir şey olmaması ve senin buna gösterdiğin emek. Yazım hataları vs. gibi konulara girmeyeceğim çünkü asıl amacın eğlence olduğu açıkça görülüyor. Hikaye ve eğlence odaklı bir yazı olduğundan beklentimi karşıladı. :)

 

İlk dikkatimi çeken şey ise Cubido kelimesi oldu. Alanlar ya da görenler bilir, BİM'de mısır gevreği vardır Cupido diye (bim'e gidiyorum evet bim, hatta a101'e de gidiyorum, mahalle bakkalından daha fazla bunların sayısı). Açıkçası ilk o aklıma geldi o karakter ismini görünce. Bu yüzden şahsi olarak o kelimeyi her okuduğumda hikayenin ciddiyetliğinden biraz uzaklaştım :D Elbette şu da var ki Cupido aslında hani aşk oku atarak aşık eden kanatlı uçan bir şey var ya, o işte Cupido. Bim'dekilerin marka olarak Cupido'yu seçmesi bu neyin kafası diye düşünmeme de sebep olmuştu. Neyse devam edelim.

 

BENCE hikayede forumdaki kişiler için farklı bir karakteri smi kullanman hikayedeki kişi ile forumdaki kişiyi eşleştirmede zorluk çıkartmış. Okurken bu kimdi diye çokça düşündüm. Forumda kişiler zaten rumuzlarıyla buradalar, bu sebeple ayrı bir karakter ismi hikayeye dahil olmaları noktasında zorluğa sebep olmuş. Sanki bir bariyer gibi olmuş. Kişilerin forumdaki rumuzlarını aynen kullansan hem herkes hikayenin tam içinde olurdu hem de karakteri ayrıca bu kimdi diye düşünmemiz gerekmezdi.

 

Son olarak, senin son mesajında hangi üyenin hangi karakter olduğunu belirtmenden önce okudum son mesajını. O yüzden "bu Katie de kimmiş yahu!" diye düşünmeme sebep oldun :D Katie kısmı etkileyiciydi.

 

Başarılı buldum, hayal dünyanı bize açman ve yazı yazman güzel bir şey; haddime değil ama tebrik ederim :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Paganlaw...Ahh harikasın..harika bir eleştiriydi bu ... Rumuzları kullanırsam hikayedeki kişiler zaten oldukları kişiler haline geirlerdi ama ben kendilerini rumuzları ile saklayan insanları başka bir rumuzun arkasına daha sakladım..Ayrıca tüm isimler etrafımda bulunan şeylerden alıntıdır mesela George içtiğim tütünün markası ya da Carlo..Müşterinin dükkanda unuttuğu Monte Carlo sigarası.. Söylediğin herşeyi dikkate alacağım çok teşekkür ederim..Yazım kuralları ile ilgili şunu söyleleyim.Ben kurallara aşinayım, zaten 5 yıl edebiyat öğretmenliği okuyup bitirdim ancak bu hikayeyi iş yerinde yazıyorum ve sürekli başka şeylerle uğraştığım için istediğim kadar özen gösteremiyorum bu sadece bu konu için değil diğer konulara yaptığım yorumlar içinde geçerli..tekrar teşekkür ederim :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Türk dili ve edebiyatı öğretmenliğini bitirdiysen benim hükmüm geçmez :)

Normal zamanlarda ve özellikle eğlence maksatlı yazışmalarda ben de dikkat etmem dil kurallarına her ne kadar dikkat etmemiz gerekse de. Bu konuda zaten mutabıkız :)

 

Etrafında bulunan şeylerden esinlenerek karakter ismi koyman güzel bir yöntem, yine de Cubido ismini nereden koyduğunu söylememen dikkatimden kaçmadı :D

 

Herkesin bir düşüncesi ve bu düşüncesi doğrultusunda da eleştirileri olabilir. Eser ortaya koyanlar da senin yaptığın gibi her düşünceye kulak verip ona göre bir gelişim değişim gösterebilir. Devamını bekliyoruz hocam, belki burada yazdığın taslağı ileride gerçek bir hikaye haline de getirebilirsin :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Teşekkür ederim Prenses :) Burada Prensessin öyle bakma :)

 

Hikayeye başladığım günden beri düşüncem şu,

Ben zaten fantastik roman yazmak için edebiyata yöneldim, bir kaç çalışmam daha var ama sanırım buna yoğunlaşacağım.500 bölümlük bir hikaye olacak burada ki ve tamamı taslak niteliğinde olacak.Son noktayı koyduktan sonra tamamı üzerinde ciddi bir çalışma, düzenleme ve eklemeler yapacağım. Ortaya istediğim gibi bir şey çıkarsa da umarım cilt haline gelecektir :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Zaten buraya attığın bölümler istersen bir tolstoy edasıyla 30 sayfaya çıkarılabilecek kadar özet halindeler :) Her birine ayrı ayrı eğilip ortam tanımlamaları, kişilik analizleri, düşünceler vs koyduğun anda ciddi bir roman haline gelecektir. Önemli olan çıplak iskelet tabi :) Çıplak iskeleti merak ediyorum...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÖLÜM V. ADAPTASYON

Karakterler:

Sirius-Sirius

Aurora-Aurora

Nevinost-electronicalev

Hayalet-Lethal

Hanne-Eda

Boreadlar-Rein

Carlo-Paradoks

Katie-Moterda Olisya

Cubido-Sidar

George-PiaA

George ve Cubido nihayet onlara verilen evde yalnız kalmışlardı.Bu kafaları dinlemek olanları çözümlemek ve bedenlerini gevşetmek için bir fırsattı. Ev ilginç bir yapıya sahipti, yalnızca dış duvarlarda değil evin iç duvarlarında da sarmaşıklar vardı.Bu sarmaşıklar evin füme rengi matlığıyla birleştiğinde gizemli bir hava yaratıyordu. Oturma odasında bir kaç çeşit şaraptan oluşan tozlanmış bir raf duruyordu ve hemen yanında ki pencereden nehir görünüyordu biraz daha ilerisinde ise kapkaranlık bir orman. Kalabalık bir şehre göre oldukça sessizdi ortalık öyle ki yarasaların kanat çırpışları ve baykuşların sohbetleri inceden kulaklarına çalınıyordu.

Cubido şaraplardan birini inceleyip açtı ve el yapımı minderlerin üzerine oturdular , George iki pipo hazırlamıştı, son kalan ökse otundan birer parça pipolara paylaştırdı ve kendisininkini ateşleyip diğerini Cubidoya uzattı.

-Ne dersin sevgili dostum, sence bizi nasıl maceralar bekliyor ? (Cubido)

--Bilemiyorum Cubido, sanki bunlar en iyi günlerimizmiş gibi hissediyorum ve sana zarar gelmesinden korkuyorum ..(George )

-Korkma dostum o iğrenç köyde yaşlanıp çürümektense önemli biri olarak senin yanında ölmeyi tercih ederim..(Cubido)

George gülümsedi ve şaraptan birer yudum alıp küçük bir çocukken yaşadıkları komik olaylardan bahsedip kafa dağıttılar..Kadınlardan konu açılmışken korkutucu bir şekilde kapı çalındı ve ikiside havaya sıçradı.

-Sirius un ak sakalı aşkına kim bu densiz! (Cubido )

 

George kalkıp kapıyı açtı ve Carlo hızla içeriye daldı.

 

---Sizi gidi keyif düşkünü çaylaklar toparlayın kendinizi Sirius bizi yemeğe bekliyor, onu bekletmek istemezsiniz! (Carlo)

 

-Bu akşam biraz dinleniriz diye umuyorduk üstat Carlo.(George)

--Dinlenmek mi ? Artık dinlenme kavramını aklınızdan çıkarın çocuklar.Lakin Sirius un sizleri çok tutacağını sanmıyorum ve size kıyağım olsun bu gecelik eğitime başlamıyorum ama yarın sabaha kadar dinlenirsiniz diye umuyorum.(Carlo)

---Zaten şarapta beş para etmez , gidelim. ( Cubido )

Birlikte çıktılar ve sarayın yolunu tuttular , şehrin içinde halk şarkılar söylüyor ve dans ediyordu ama ilginç bir şekilde ses asla bir sonraki sokağa gitmiyordu, sanki bu şehirde seslerin bile insanlara saygısı var..Saraya yaklaşırken köşe başında bir dilenci George un dikkatini çekti, saçları ve sakalları birbirine karışmış bu adam yırtılmış elbiseleriyle öylece oturmuş sarhoşluğunun tadını çıkarıyordu..

-Bu adamda kim üstat Carlo? Bu şehirde refah yüksek diye biliyordum, yanıldım sanırım..

--Hayır çaylak yanılmadın , öyle. Ancak bu adam bir dilenci değil böyle yaşamayı kendi seçti,ona Hayalet derler buralarda , genç bir adamken Sirius un en sağlam adamıydı o da ölümsüzlerden biri, ama bir gün kimsenin bilmediği bir nedenden saraydan ayrıldı ve kendini içkiye verdi, onu tanırdım bildiğim bir çok şeyi bana o öğretmiştir ...Kimileri Katie ile bir gece geçirdiğini ve bu hale geldiğini söylüyor...(Carlo)

 

--Duydun mu aslanım Katie yüzündenmiş ona göre davran! (Cubido)

George gülümsedi ve Cubidonun omzuna dostane şekilde bir yumruk attı ve karşılığını daha dostane şekilde ensesine gelen tokatla aldı..

Hayalet in önünden geçerlerken, Hayalet kafasını kaldırdı ve George un gözlerinin içine gözlerini bile kırpmadan baktı ve ufak bir kafa selamı verdi.Bu bakış George un içine işlemişti sanki içinden bir ses bu adamın ona çok yardımı olacağını söylüyordu, aynı şekilde selamını verdi ve yürümeye devam etti.Uzaklaşmak üzereyken biri George ! diye bağırdı ve üçü birden durup arkalarını döndüler.

---George ! buna ihtiyacın olacak evladım.

Dedi hayalet ve elinde ki madeni parayı George a fırlatıp oradan uzaklaştı..Paranın üzerinde ilginç bir üç başlı kadın figürü vardı.George parayı cebine attı ve yürümeye devam ettiler.

Nihayet sarayın önüne geldiklerinde , kapılar sessizce açıldı ve içeriye adımlarını attılar .İlk geldiklerinde bomboş olan salon bu kez yuvarlak bir masaya ev sahipliği yapıyordu .İlerlediler...Masada 5 kişi vardı, Sirius, Katie,Boreadlar,Aurora ve tanımadıkları başka bir kadın.Masaya doğru ilerlediler ve diz çöküp Sirius u selamladıktan sonra yerlerine oturdular..

Masada binbir çeşit yiyecek ve daha önceden doldurulmuş şaraplar vardı ...Sirius kollarını iki yana açtı ve ,

--Haydi yiyelim içelim dostlarım !

dedi ve herkes konuşmadan atıştırmaya başladı .Bir ara Cubido ve George kocaman bir budu paylaşamayınca bir arbede yaşandı ancak hemen farkına vardılar ve normal davranmaya çalıştılar..Aurora onlara bakıp kıkırdıyordu, Katie nin gözleri George a dikilmişti ve Boreadlar ile tanımadıkları o kadın aralarında bir konu hakkında konuşuyorlardı.Carlo ise Siriusla göz kontağı kurmuştu sanki dudaklarını oynatmadan konuşuyorlardı..Uzunca bir 10 dakikanın ardından sessizlik bozuldu..

---Evet sevgili George ve Cubido öncelikle tanıştırmadığım için affedin, bu saray kahini Nevinost. Hiç yanıldığı olmamıştır ama belirtmeliyim ki onu anlamak zeka ister.

Kadının çok güven verici bir görünümü vardı i kızıl saçlarının gösterişine nazaran mütavazı bir tarza sahipti.Gözleri iyilikle doluydu.

--Merhaba çocuklar..(Nevinost)

George ve Cubido kadehlerini kaldırarak karşılık verdiler.

---Aurora yani sevgili kız kardeşimle uzun bir konuşma yaptık ve size güvendiğini söyledi ki bu benim için yeterlidir. Boreadlar da aynı fikirde lakin kızından uzak durmalısınız onu sinirli görmek istemezsiniz ..(Sirius)

Sirius kahkayı patlatırken Boreadlar George u süzdü.

 

---Size söyleyeceğim çok şey var lakin bunlara henüz hazır değilsiniz , benim cümlelerimi anlayabilecek seviyeye gelmenize dostlarım Boreadlar ve Carlo yardımcı olacak onların sözünden çıkarsanız bu işi beceremezsiniz unutmayın.(Sirius)

 

--Bence bu çocuklar biraz dinlenmeli sevgili Kralım..(Nevinost)

 

---Kesinlikle! (George ve Cubido aynı anda.)

 

---Üzgünüz efendim son derece yorgunuz yolculuktan beri dinlenemedik ve bu nedenle kendimizi ifade etmekte güçlük çekiyoruz.(George)

 

--Sanırım haklılar.Üstatlar, bu gece onlara izin verin de dinlensinler.(Aurora)

Boreadlar ve Carlo onaylar şekilde kafalarını salladılar.

--Artık gidip dinlenebilirsiniz çocuklarım.(Sirius)

Sirius ile birlikte herkes ayağa kalktı ve George ile Cubido üstatları ile birlikte saraydan ayrıldılar..Yol boyunca havadan sudan şeylerden bahsettiler ve sürekli kahkaları geceye karıştı.Boreadların evine geldiklerinde Hanne kapıda bekliyordu, saçları hafif dağılmış ve sabaha karşı ilk meltemle uçuşuyordu ..George bakmamak için dişlerini sıkmak zorunda kalıyordu ama Hanne özellikle ona iyi geceler diye seslenince kekeleyerek iyi geceler deyip bakmak zorunda kaldı ve Boreadların kasıtlı öksürüğüyle ayrılıp yürümeye devam ettiler.

--Bence Hanne senden hoşlanıyor pislik herif..(Cubido)

--Kes dalga geçmeyi çatlak adam o koskoca bir savaşçının kızı üstelik doğan güneş kadar güzel, beni neden sevsin..(George)

--Çünkü sen seçilmiş kişisin doooostum ve çok havalısın anladın mı ! (Cubido )

Carlo hoş bir kahkaha atıp devam etti ,

---Kesin şamatayı aşk size çok uzak bir kavram henüz nasıl bir savaşın içine girdiğinizin farkında değilsiniz.(Carlo)

 

George ve Cubido nun kaldığı nehir kıyısında ki eve geldiklerinde Carlo onlara beklemelerini söyledi ve evin ön cephesinde yürümeye başlayıp karmakarışık sözler mırıldanmaya başladı.Sonra durdu ellerini havaya kaldırdı ve o mırıldanmaya devam ederken evin çevresini şeffaf bir enerji alanı kaplayıp bir kaç saniye sonra gözden kayboldu.

-Bu da neydi üstat..(Cubido)

 

--Bu sizi dışarıdan gelecek tehlikelere karşı koruyacaktır size de öğreteceğim,haberler kötülüğün kulaklarına çoktan gitmiştir bu nedenle güvende değilsiniz ..

 

-Hızlı akan nehirler aşkına bu harika bir şey ...(George )

Carlo gülümsedi ve onlara eve girmelerini işaret ettikten sonra bir anda gözden kayboldu.George ve Cubido şaşırmış şekilde etraflarına baktılar ama Carlo çoktan gitmişti.

http://www.fine-art.com/members/34375/imagesBig/Stoneybrook_Cottage.jpg

Cubido ve George eve girip keyiflerine devam ederken artık buraya aitlermiş gibi hissetmeye başlamışlardı..Şarapları azalınca oldukları yerde uyuya kaldılar..

PiaA tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Eline sağlık pia , orada mükemmel şehrin ruhsal muhafızı burada 6 teyzeyle beraber aynı asansördeyim belki mortimersindir yükses sesle okumayı denedin mi?

Vaoov demek 6 teyze hadi yine iyisin çapkın :D

Yıkıcı yorum amacıyla girmiştim ama yapılacak gibi değil. Katie karakterinden konuşma bekliyoruz ve Biraz durgun olmuş diyerek mükemmel ile noktalıyoruz.

 

Teşekkür ederim Mot, henüz başlangıç bölümünde olduğum için karakter yaratma aşamasındayım ilerleyen bölümlerde Katie isteklerini karşılayacaktır eminim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...