Jump to content

Melanko_Linkler


nevermore

Önerilen Mesajlar

Göz yaşımın doğum günündeyim.

Konuşmama hakkımı kullanıyorum tüm celselerde.

Sorulan hiçbir soruya ısrarla cevap vermiyorum.

İdamlarla cezalandırıyorum içimdeki seni.

Ama olmuyor işte.

Sana kızdığım halde kıyamıyorum.

Çünkü sen benim çok sevdiğim gibisin.

Yüzüne dokunabilme ihtimallleri

Sadece rüyalarımda yükseliyor

Ama sen ne zaman rüyama misafir olsan,

Ben seni gerçek sanıyorum.

Bir deprem oluyor sanki o anda ve

Ben tam sana dokunacakken uyanıyorumm.

Önce masumlaşıyor yüzüm

Sonra yastığı başımın üstüne koyup, başlıyorum ağlamaya...

Sessizce, insanlara çaktırmadan yaşıyoruz sevgimizi.

Gözyaşımızı dahi odalarımızda döküyoruz sessizce.

Senin gibi oluyorum

Hiç birşey yokken ortalıklardan kayboluyor ,

Ellerimle yüzümü kapatıyor

Önce masumlaşıyor sonra da ...

Masumlaşmak ne garip şeymiş

Sana her dokunmak istediğimde içimi acıtıyorsun.

Canım yandığı halde benim yanıma gelmiyorsun ya,

İşte ben en çok ona üzülüyorum.

Peki Tanrıma söylesen seni bana iki dakikalığına vermez mi?

Söz veriyorum bir daha istemem.

Sadece iki dakika..

Ne olur, bir kere sor.

Ben her gözyaşımın doğumgününde bunu istiyorum

Sana dokunamadan sevmek artık garip gelmiyor bana

Sen diye bir avuç torak alıyorum elime ve

Tekrar odama çekilip, gökyüzünde sana benzeyenlere bakıyorum.

Fakir bir çocuğun ilk defa yemek üzere olduğu

Elmalı şekeri yere düşürdüğü andaki kadar masumlaşıyorum

Yaşımız yolun hangi yarısında bilmiyorum

Ama galiba benimki yolun dışında.

Artık rüyalarımın rengi bile puslu bir mavi oluyor

...

Koyduğum noktaların ardından yeni bir cümle kurmayacağım artık...

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Beyin hücrelerimi öldürüyordun; sonra ben

Üstünde yolculuk edilmemiş

Yollar buldum kendime

 

Kokuşmuş karnavallarımızdan

Uzaklara; bir de yenilgiler

Davet ediyordum, kasten.

 

Hüsran ekilen tarlada

Uyandırılmış toprak

Azap dolu tohumla

El sıkışan ruhumdaki narsistin

Yüreğimin çalısından kalkan acemi tozlara

Dağıttığı yasak broşür; kum fırtınaları el kitabı.

 

Kanıma sesini batırıp

Kartal konmamış kayalıklardan

Yankı çalarken evsiz barksız duygular

Sözcük orucunda

Huzursuz şairler; hayattan vazgeçme ustaları.

Tutuklayın beni, kendimi öldürdüm

Adında bir kavganın

Nakaratını camlara fırlatan

Kırık sesli bir ordu

İnsanlığa geçerken kötülüğün köyünden;

Seni çıkartıyorum, sınırlarım değişiyor

İşgal ettiği topraklardan çekiliyor ayaklarım

Ve kalbimi bir kütüphaneye çeviriyorum tanrıdan izinsiz

Hayal denen ülkenin sıcak akıntısı

Kılıç yarıklarından dökülerek izlerini siliyor

Acılarımı yoğuran bir bilinç

Ve onlara hikâyeler anlatan heykelcikler yapıyor

Beynimdeki uzak gezegen.

 

Ey! Anlamın memesinden akan nektar

Döl yatağın kutlu olsun; (et ve ten uykusundan uyanış)

 

Yani, senin yerine

Dünyayı dert edindim

Ötekilerin mahallesinde...

 

Metin Akdeniz

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ve gece sadist bir fahişedir. ayazı tenine kırbaçlar gibi dokunur. siyah giyer. vücudunda sallanan metal parçaları vardır parlar sokak lambaları gibi. o kadar sadisttir ki ne kadar zaafın acı duyduğun şey varsa aklına getirir ve sabah olduğunda her fahişe gibi gider.

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İkinci tekil şahıs yalnızlığımın, gizli öznesi, sana sesleniyorum. Çık saklandığın yerden, çanak çömlek patladı seni aşk sandm!!!!!!!!

 

Bizim senle bir ömrü paylaşmaya andımız, bu andı çiğneyip içyüzümüzü ifşa eden ihanetlerimiz, birbirimizi kolayca harcamanın lüksü, bu lükse sığan baş önde boş boş oturuşlarımız var. Konuşamayışlarımız, hiçbir şeyi açıklayamayışlarımız, kaçıp gitmeyi erdem sayışlarımız var. Umutmuş, bir şans daha vermeklermiş, özürlermiş, lütfen umutlarmış: Zaaf Zaaf! Bunlar evrim zaafı!

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bana bir şeyler söyle, ama gerçekler olmasın. Bugün, duymak istediğim şeyleri duymaya ihtiyacım var. Yüzüme bakma öyle, görebildiğin tek şey söylediklerim olsun. Söylediklerimi düşünmekle vakit harcama ama, bilirsin saçmalarım ben.

Bugün ölmek istiyorum ama, bunu kendim yapamam. Bilirsin korkarım sonrasından. Bugün bir katile ihtiyacım var. Sadece öldürmekten zevk alan biri olsun yeter. Son nefesimde birini mutlu etmek istiyorum.

Bugün taşıdığım etler-kemikler değilim. Bugün bir başka alemde olmaya ihtiyacım var sanki; gözlerin göremediği, kulakların duyamadığı, dokunamadığı kimsenin hatta hissedemediği...

Bugün katilim ol, beni bugün öldür. İnan içimde en ufak bir üzüntü olmayacak eğer bugün son günüm olacaksa.

 

http://www.youtube.com/watch?v=txlXcJDtDwM&feature=related

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ve mavinin en keskin yakamozuyla kesti aklını, bir gece.. Bir gece..

 

Hüzün işlemeli duvarlar var burada. Kapı, pencere yok ama güneş bir şekilde doğuyor beni ziyaret eden polyanna triplerime. Orada insanlar var, evet. Duvarların içinde yalnızlıklarıyla Tanrı'ya küfreden birileri var. Sahi, Tanrı kaçıncı kez bileklerinden burktu hayatımı?

 

İyiyim ben. Susadığımda susuzluğumu gideren sevdalarım var. En son begonyalarımı boğmuştum. Ama birileri demiş hiç sevmedi bizi, haşa! Aşık olmadım dersem gözlerimden düşer çiçeklerim.

 

Aşk belki bulutların metaforudur dedi duvarın biri. Evet, evet! Aşk belki bulutların metaforudur, yağmurla sonuçlanan. Bizler kendi aşklarımızın belirtili isim tamlamasıyız, zincirlemeyle ihanete uğrayan. Ağlamıyorum. bulut kaçtı yüreğime.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

geçti,

kırık zamanlardan arta kalan ,

akrep ve yelkovan değiliz seninle artık,

kovalayıp durduk yıllarca birbirimizi,

ne ben sana yetişebildim ,

ne sen, duraksadın...

oysa bi duraklasamalar zinciriydi

içinde yaşadıgımız evren,

sarı yapraklı sarmaşıklar gibi

içimde kıvrılıp gidiyor hüznün,

acım, sevincine kapılıyor

zaman geciyor...

ve

kısın, kar suyu emen bir yazlık ayakkabıda kalmış gibi

yüreğim,

soğuk

katı

beyaz

ve buruşmuş

ölümü tadıyor benliğim ,

oksijen bile fazla artık

böyle bir yaşamak için,

nefesimi tutuyorum dakikalarca ,

dakikalarca haykırıyorum ,

haykırıyorum kimsesiz yalnızlıklarımı

en suskun halimle

en tiz tınısıyla susuyorum

yaşamak zorunda olduğum hayatımı...

 

git diyorum kendi kendime,

buralardan da gitmeme gerek yok aslında

kendimde de kalsam olur,

bir gidebilsem,

keşke

keşke senden bir gidebilsem,

o kadar durak ,

o kadar adres varki,

ulaşılacak,

kaydım yok bu şehirde

ne bu şehirde

nede doğduğum o gecekondu semtinde,

 

hiçbirşeye,

hiçbiryere ait değilim yani

ne ben birşeylere gebe

ne birşeyler bana!!!

 

senki şehrin en boş çocuk parkındasın şimdi,

oturtmuşsun tattirevallide karsına

yıkılan tüm hayallerini,

mızıkcılık yapıyorlar yine sana

ve senden agır geliyorlar yine,

her zamanki gibi,

havadasın hala,

indirmiyolar yere seni,

ve sana tek bir seçenek bırakabiliyorlar sadece

umursamadan ,

ummadan,

kollarını acabiliyorsun gökyüzüne

ordada geciyor zaman

birşekilde

mevsimler değişiyor

zaman geciyor birden,

günlerden mart

mevsimlerden kış

hani bensiz ilk cıktıgın da,

dönüşü ol(a)mayan son yolculuk...

yolun acık olsun benzeri olamayan son kadın...

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bozamadığım bir büyünün hükmü altındayım şimdilerde

Kirpiklerinde yerçekimine direnmekteyim

Her şeyin ilacı varsayılan zaman bizim için uzakları hazır etmekte

Biz soğuk duvarlardaki hüzün dolu siyah beyaz resimleriz

Rüzgâra savrulmuş küllerimiz ufka uzanmakta

Hatırlayabildiğim tek tat sevdiğim kadının öpücüğü artık

Ve onun kalbi keder bulutlarıyla kaplı ne yazık

 

 

Kapat artık boşluğa bakan gözlerimi

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

insan kovulduğu yere aittir yeryüzünde

gözlerin çekiniyor kalabalıktan

aileye mahsus bir yerde

yapayalnızsın ato

kim olsa farketmez yanında

camlarda zonguldak resim gibi

sen istanbul’daymışsın da zonguldak resim gibi

iki feneri karşı karşıya durmuş limanın

ayrılmadan önce son kez bakan iki sevgili gibi

iki kol gibi uzanmışlar denize iki sevgili

feribotlar rusya’ya gidiyor

bir tutkuyla gidip gidiyorsun ato

içinde sonsuz bir üşüme yemini

-hüzün dinine inananlar

insan kovulduğu yere aittir yeryüzünde

sisler akşamı getiriyor

berrak bir gece getiriyor

günden karanlık

-seni götürüyor

meğer cesareti de kalmıyormuş insanın

yabancı bir şehirde

yazarak ağlıyor ato

ve biliyor

insan kovulduğu yere aittir yeryüzünde

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çünkü bir intihardır aslında aşk, kendinden alabilidiğine vazgeçip adanmaktır başka bir yaşama.

Çünkü bir yalnızlık halidir aslında aşk, varlığını tek'e indirip bir başkasının yanında olmak istemendir.

Çünkü sadece o anlar sanırsın seni, o dinlerse huzur bulursun sadece,

Çünkü odur ruhunu doyuracak sana dinginlik ve bilgelik katacak olan

Çünkü sen ne yaparsan aslında artık o'sundur ve elinden başka bir şey gelmez.

Çünkü artık kulladığın kelimeler senin değildir, olamayacaktır

Çünkü sen bir kere sevmişsindir sevmese bile

beklemenin ne olduğunu bilirsin, sabrı öğretir sana usta bir öğretici gibi

sen beklersin o gelmez

sen beklerken en çok kendine kızarsın ona gülebilmek için

sen beklerken en çok o gelmez

sen yine de beklersin

bilirsin geldiği vakit dünyadan bile geçip, kaçıp bir kenara ağlamayı

çünkü sadece sen bilirsin sevmenin ne olduğunu

çünkü ona anlattıkların onun anlayacağı şeyler değildir.

Çünkü küçük dünyasının çabuk büyümesini ister, pervasızca

Çünkü senin büyük dünyanı küçültmek ister, bilmeden

çünkü sen o'sundur ve o sen olmayı beceremeyecek kadar korkak

çünkü sen sevmenin bir kendine başkaldırı olduğunu biliyorsundur

çünkü o sadece kendisi için, kendisini mutlu etmek için sevenlerdendir

çünkü sen olanca aklını vermişsindir,

o sadece izlemiştir.

Çünkü sen büyük olduğun kadar küçüksündür artık.

Çünkü ölüm gibidir aslında aşk.

 

Çünkü ölümsün aslında bana

Baktığım yerlerin en karanlık köşesisin

Çünkü cellatsın aslında bana

Çünkü senin ellerinde ölmek bana huzur verecektir son kez bile olsa

Çünkü sadece seni düşündüm, seni gördüm rüyalarımda

Çünkü sen an be an yaşadığım hayatı bile düşe çevirdin

Çünkü en çok seni sevdi sevmeleri bilen kalbim

En çok sen gidersin diye korktu ayrılıklar görmüş kalbim

En çok sen kal istedim yanımda

Senin saçlarını sevdim en çok

Saçlarından yayılan kokuyu

Çünkü ölümsün aslında bana özlemin yollara vurduğunda beni

Çünkü sensin işte, aklına olmaz bir iş koymuş

Çünkü sensin,

Çünkü en çok sen var bu dünyada

Bir gün gidersin, bir eksilir senden

Bir gün gidersin iki eksilir senden.

Çünkü en çok sen varsın bende

Çünkü kimse bilmez seni.

 

Çünkü her gün sana bakan yüzüm artık benim değil

Sıcaklığına alışmış ellerim bana yabancı

Çünkü her gün cenneten cehenneme kaçıyor aklım

cennetim,cehennemimsin.

Çünkü dinlediğim şarkıların artık sözü yok

Müzikler aynı tınıdan çalıyor

Çünkü ben bir zemheriyimdir artık kalbi bahara dönmek isteyen

Çünkü kelimelerim katliamdır aklıma

Çünkü aşk aslında ölüm gibidir

Bilmediğin bir diyardır başkalaşan bir yaşamdır

Çünkü aşk unutmaktır

Çünkü her gün sana bakan yüzüm yüzün olmuştur

Sevgili diye sana sarılmak kıyamete elçi olmuştur

Çünkü derin soğuk bir acıdır kalbime sapladığın

Yürümeyi öğrenmiş bir çocuk kadar şaşkınımdır artık

Ölüm kadar acıyımdır.

Çünkü hergün yüzüm yüzün yüzünden kendine dargındır.

Çünkü ölümgibidir aslında aşk.

 

Mahmut Uğur Şahinol

http://www.youtube.com/watch?v=ivFYVAntpw0&playnext=1&list=PLEB5737C3FB79D408&index=3

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

herşey sen tadıyor bugün

sanki tüm lokmalarım senden almış tadını

belki de bugün bu yüzden yutkunup duruyorum

kırık kanatlı bir kuş tadında,

mavi bir kuş tadında kaldı aklımda gözlerin

en büyük hatamda bu oldu zaten

kısacık, simsiyah bir saç teline

bağladım tüm ümitlerimi…

göğsümde biriken hıçkırıklarımı

boğazıma ilikledim,

sonra izlediğim ilk çizgi filmde

neden deli gibi ağladımı anneme söyleyemedim.

 

Mavi kuş tadında kalan gözlerinle

Pembe düşlerime,

menekşe tadında gözyaşlarımı iliştirirdin sen

“şükürler olsun!” derken ardından akan damlalara

inan sana ağladığım için hiç üzülmedim…

 

bir kartal kadar cesaretli,

bir o kadar da kanadı kırık kuştum ben

siyah bezler büyüttüm dilek ağaçlarında

beni senden ayıran mavilere inat

siyah matemdi

siyah acı demekti

ben seni bırakıp gittikten sonra

bana bakan gözlerinin iz düşümünde

çok acı çektim……

 

“sensizlik”

bu fikrin, bu seçimin şifresini hiç bilemedim

mavi ve seyrek dokunmuş bir kumaşın içinde

döndüm durdum

tüm gecelere. Her gece söz verdim

senle biten virgüllü cümleleri unutmak için

ama hiç beceremedim…

artık bir garip türkü dinletisi kalbimde

bir başka atıyor kalbim, iki ileri bir geri sanki

o bir geri, arkamda bıraktığım sen için belki…

 

içim yanıyor

ama ben üşüyorum

tüm zamanlara her zaman bir sözüm olacak

seni bu kadar sevmenin cezasını

en yakın zamanda kendime ödeteceğim…

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İlk defa üşüdüğümü anladım bu gece

Eski zamanların gölgesinde bi veda gecesiydi

Ayrılığın ilk hecesi dokunmuştu yüreğime

Kısacık ve kısık sesle söylediğin

“Gidiyorum”

Evet sen gidiyorumlu cümlelerimsin

Ardına bakmadan kara geceye yürümüştün

Yangın yeriydi belki bedenim

Ama üşüyordum

Farkında değildim belki ;

Üşüyordum…

Ellerim üşüyordu

Buz kesmişti bedenim

Susup kalmıştım

Ve susmaların zamansızlığında

Gidişlerin gölgesinde kanayan bi yürek var belki;

Belki aciz ve belki kimsesiz..

Bil ki sensizlik sessizlikmiş

Üşürken anladım

Ve biliyorum üşüyor ellerim

Kimsesiz şarkılara inat

Tekrar tekrar söylüyorum

Sen mechul bi bedenle karanlığa yürüdün

Puslu bi hava

Geceye nazır bi yalnızlık türküsü oldun sen

Ama aşkını unutup gitmişsin

İçimde yüreğimde bi yerlerde…

Ne yana baksam ve çevirsem gözlerimi

Suretin canlanır hafızamda

Yanmaktadır oysa yüreğim

Karanlık kuytulara sıkışmış bi kaç küçük hayal

Sen ve ellerin

Gece karanlığında gözlerin…

Suskunluğun, belki;

Seviyorum diyişin..

Üşüdüğümü anladım bu gece..

İlk defa; ilk defa yanmaktan yoruldum

Geceye karanlığı sordum

Karanlığı geceye…

Islak çimenlerin üzerinde oturdum

Bekledim

Yüzümü döndüm aydınlığa

Dağ yamaçlarından deli bi rüzgâr

Geldi;

Oturdu yüreğime; bi karanlık köşeye

Belki geceydi

Belki gecenin ağıtıydı;

Yanmaktan yorulduğum….

Karanlığın silik bi gölgesiydi

Ruhumda uyanan

Sensizliğe dair yazdığım bi kaç eksik

Yarım, öznesiz cümleydi

Yüklemi ben;

Evet sen gittin belki karanlığa

Ben yandım ardından geceye

Çünkü sen karanlığa gitmiştin…

Çünkü karanlık almıştı seni

Ellerimde kalan bi kaç küçük

Eski aşk hatırası…

Suskun ve yangın yeri bedenim

Sersefil hayallerin peşinde

Gece karanlığa hasretken

Ben geceye yanmışım..

Üşüdüğümü anladım bu gece

İlk defa yanmaktan yorulduğumu anladım

Ala şafak zamanlara dönüktü suretim;

Ellerim üşürken…

 

http://www.youtube.com/watch?v=HC0RwiOpQns

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir sen kalırsın

Düşlerimin arasından sıyrılıp;

Uyandığım kimliksiz zamanlarda

Gözlerin aydınlatırken düşlerimin

Penceresini

Hiçliğe açılır bir kapı

Buhran geceye inat

Ağarırken karanlık gündüzüm…

 

Karanlığa bezenmiş bi esmer

Gece doğar ansızın

Karanlık duvarlar çevrili etrafımda

Yalnız ve sessizim,

Soyun gel düşlerime

Oysa karanlık düşler kurmaktayım

Susmalıyım

Geceyi düşsüzlüğüme gömmeliyim

Aydınlık zamanların kimsesizliğinde

Uzak bir zaman hayal etmeliyim

 

Bir sen kalırsın gülümseyen

Düşlerimde…

Bir tek sen

Gül kokulu yanakların gelir aklıma

Susarak izlerim sadeliğini

Gece karanlığı aydınlanır

Ay kelepçeli gözlerinde…

Susuyorum ve biliyorum

Geçmişin adı yok

Hatrımda siliniyor suretler bir bir

Düşlere uyanıyorum her sabah

Sıradan basit cümleler kuruyorum

Yakıyorum geçmişi

Bir bir silinirken gülücüklerim

Bir sen kalıyorsun gülümseyen

Baktığım her kuytu saniyede

her düş’te

gülümsüyorsun

acıtırken kimsesizlik canımı

yanan bir okyanus ateşi oluyorsun

yalnız bir düş parçası esiyor hatrımda

soğuk ve karanlık

bir sen kalıyorsun

bir sen

gülücüklerinle…

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

fakir ve yaşlı mahallemde dolaşırken..

yıkık ve yoksul kaldırımlarıma...

çizdiğim hayallerimi bir bir yaparken..

anladım ki en büyük hayalim senmişsin...

 

hep geceyi üstüme örtüp gizlenmişim senden...

ve huzurum hep yetim kalmış o yüzden...

yüreğimdeki ağlayan küçük çocuğu susturan..

gökmavi gözlerinde bulmuşum huzuru..

 

kaç gün ellerimi bırakıp gitti...

şu fani hayatımdan kimbilir..

gözlerimdeki yağmurlar dinmedi..

ah birde yüreğimdeki fırtınalar...

 

bırak sevgilim eserse essin deli rüzgar..

durursa dursun yelkovanlar...

bırak ruhunu esir etme karanlığa..

hayallerini hapsetme zindanlar kurma..

 

bırak ruhunu esen soylu rüzgara...

ulaştırsın seni düşlediğin masallara..

umutların uçup gittiyse avuçlarından..

karşılaşırsın birgün er ya da geç...

 

ama izin verde..

hicranlı ve yorgun kalemim...

seni yazsın yüreğimin tozlu sayfalarına..

Black Hawk Down

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bu kadar duygusuz olamam.

ya da olabilir miyim?

Hissetmiyorum.

Tek hissettiğim boğazımda biriken balgam.Çok sigara içiyorum. Al işte bir tane daha yaktım.

Ve kahrolsun ki hatırlamıyorum.

Ne kadar acı çektiğimi,ne kadar üzüldüğümü,ne kadar mutlu olduğumu,ne kadar sefilleşebildiğimi,ne kadar gülebildiğimi...

Ve yine kahrolsun ki...

Yoksun.

Yine yoksun.

Artık hiç var olmayacakmışsın gibi yoksun.

Koca bir kara delik gibi.Bana ait ne varsa içine çekiyor durmadan.

Sanki bir ameliyat masasına yatmışım ve bütün iç organlarım çıkarılmış.

Bomboşum.

Ne gündüzüm aydınlık,ne gecem karanlık.

Hatta günüm bile gün değil.

Saçma sapan bir zamana sıkışıp kalmışım.

Ne geri gidebiliyorum,ne ileri hareket edebiliyorum.

Herkes durmadan duymak istediklerimi söylüyor.

Ve ben bakıyorum sadece.

Duruyorum.

Donuyorum.

Düşsem ve binbir parçaya ayrılsam...

Ki ufacık bir sıcaklık yeter hepsinin buharlaşabilmesi için.

Umrumda değil mi?

Hadi canım.

Hangi maskemi takmalıyım şimdilerde?

Mutsuz?Boşvermiş?Alaycı?Aşık?İkiy

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ansızın

gördüm yükselişini

kalbimdeki

asma bahçeleri içinde

tanrı dedim

bu tanrı...

 

http://www.youtube.com/watch?v=lBVbt3dy3bw

 

bir yerçekimi aktı içimden

ılık ılık

kapsadı ansızın gelen

o tanrıyı

zamanın dışına taşıp

anladım

o zaman varlığımı

 

şimdi asılı duruyor

göğüslerimin üzerinde

kocaman bir saçak buzu gibi

istemim

düştü düşecek...

 

ama uzlaşmaz bir tanrı

vaktinden önce getirdi

bana güneşi

eriyorum

 

bir tanrı ki aslında

yalnız kendine kapı

topmağı ateşten

 

bir kadın ki

yalnız kendine kilit

anahtarı yeminden

 

kolay değil öyle

her istediğinde

içine girmek

tavı buz olan yerden

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

her sabahın içinde saklanan bir karanlık

acının rengini bilirmisiniz ...

bir kehanetin daha gerceklesirken

ter kusan gülüşlerin

tuza banılan bir hayata eşlik ediyor ....

silinmiş ertelenmeler

düşük yapan magdelenalı meryem

amin seslerine boğulu dünya

uykuya ihtiyacım var ...

bilirim

hayatın ,

gözlerindeki ölümü

onun için öperim ...

 

[video=youtube;itwL5y0He-k]http://www.youtube.com/watch?v=itwL5y0He-k

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Olmuyordu artık

Gidemedim ve bizim olmadı hiç uzaklar

Kalamadım, kalanla kaçan hep aynı sandım

Dolandığımız bir ipti ama yoktu benim canbazlığım..

Korkup sarılmak için arada

Bir peri ve bir köşk buluruz diye umduk

Korktuk bazen ağladık ama hep ölümle sınandık

 

Ruhuma her battığında bir kıymık, anında kabuk tuttu yaralarım

Eski hüzünleri söküp yeni heyecanlar ördüm

Bilmediğim sevmediğim inanmadığım kent meydanlarında idam edildim, öldüm

 

Dikenli teller ve tren istasyonları karanlık koridorlar aşıp geldim sana

Çantamda güneş, elimde kelimelerle geldim..

Koklasan akasya olacaksın dokunsan ütopya

 

Seni uyandırıp başlatmak için bu oyunu

Koca bir kuyu kazdım içimde..

Kanımı süzüp verdim suyunu

Canımı süzüp ruhumu..

 

Gör beni ey yarım kalan

Ya uyan sessizce

Ya vur beni şakağımdan..

 

http://www.youtube.com/watch?v=pGQgd2PT4mw

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...