Jump to content

Melanko_Linkler


nevermore

Önerilen Mesajlar

Gözlerimizde sürgün zamanı inci avcıları

mavi bir sese verirdi bulduklarını Yenişehir’de

Akşamüstü sokağı bürüyünce menekşe

tanıdık bir yüzü hatırlatırdı kuş cıvıltıları

 

İmgenin arka bahçesinde oturup gece

düş ormanından getirdiklerimizi paylaşırdık

Herbirimizin bir kardeşi vardı kayıp

sonsuzluğa resmedilmiş bir yıldızda

Ceplerimizdeki kristal bilyeleri kırıp

küçük yangınlar çıkarırdık

arka sokaklara dalıp gizlice

Serin diplere çekilirdi karanlık

Sevinçli dudaklarımızı öperken keder

öykümüzü ısırarak kapkara

gölgemizin izini sürerdi köpekler

 

Düşünde gördüğü celladını arardı gül

kaldırımları laciverde boyardı ihanetçisi

Gece gelen ayak sesleriyle sevişirdi hüzün

Sevgilisini ellerinden tutup bütün gün

delicesine öperdi zamana yenilmiş serüvenci

ve sanıldığı kadar uzak değildi eylül

 

Gerçeğin kıyısına oturup beklerdik romanı

Hayaları sıkılarak iğdiş edilirken imge

bahara adak giysileri atardık ateşe

Düşerdik soluk soluğa gelen güne

yeni hayatlar zamanı

 

Sokak kapısına ak mendil düşmüş

ateşi çalan Prometeus’un armağanı

Getirip gök mavisini kente bıraktı düş

yine yolculuklar zamanı...

 

[video=youtube;287kBg-qEVU]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mükemellerin isimleri gözümüzün önünde tekrar tekrar yazılırken kitaplarda Biz de göz yaşlarımızla günden güne eriyor yok oluyorduk inadına...

Mutluluklarımız bizlerdenn yoksun kaybolup uçarken gökyüzünde. Mükemmlerse mutluluktan uçuyorlardı maviliklerde...

Yalnızlık diye adlandırdığımız dostlarımız uyurken başucumuzda... Onların ise mükkemmel diye adlandırdıkları dostları uyuyorlardı baş uçlarında....

 

http://www.youtube.com/watch?v=MG6ACSMihO4

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bir rüya görür insan bazen.

açık seçik bir rüyadır bu seferki.

öyle örtülü anlamlara bürünüp de gelmiş değildir. freud'a hiç ihtiyaç yoktur.

bir anıdır gördüğün rüyanda.

bir ağustos akşamıdır rüyanın zamanı. kızıldır rüyanın rengi. şaraptır rüyanın tadı. ama bilinçli anlarının üzerine üfleyip örttüğü her tür tozdan titiz rüya perilerinin becerikli elleriyle arındırılmış pırıl pırıl bir sıcaklık duyumsatır insana. tam da yaşandığı andaki gibidir içi insanın. sıcacıktır, pıtırtılıdır.

 

rüya olduğunu da bilirsin bir yandan. için ezilir o sıcaklığın arasında. birazdan uyanacağım dersin, birazdan bu yaşanılanın yaşanmış, geçmiş olduğunu hatırlayacağım. birazdan o sıcacık anının o pıtırtılı duyguların geçmişte kaldığını hatırlayacağım.

 

gözkapaklarının ardında gözlerini daha da ilerisini görmek için uzatırsın çizgi film insanı gibi. göz görebilirmiş sanki daha da ötesini gibi.

sonra uyanıyor olduğunu anlar,öylece bakakalırsın son karesine geçmişin,gitmişin.

 

gitmişsin.

gitmiş.

geçmiş.

 

elin yanıbaşına uzanır.

 

rüyanda soğuyanı yanında sıcacık bulmanın o garip uykuya bulanmış sevinciyle bu sefer rüyasız bir uykuya dalıverirsin.

dalarken ,şimdi bir rüyadan uyanıp yanıbaşına el atan ve sadece soğuğu bulanlara için yanar

 

http://www.youtube.com/watch?v=jQc9o60XWrY

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir öMrün küllerine ağlıyorsun sevgili..

İçinde hep bir umut bana tecrübesizlikler biriktiriyosun..

Ben yaşadığım kadarını tüketmişken sen bana doğuyosun.

Hiç gizlemedimki kadınlığımın satır aralarında saklanan pis dilini bedenimin..

Sense bana kana susamış yeminler ediyosun..

Bu Kent beni böyle yaptı sevgili..

Soluduğum havası kadar isli,

bir kuzgun kadar siyah artık yüreğim..

Mayınlı bedenimin üzerinde gezindirdiğim seN duyduğum tek endişe kırıntısı.

Kokun yakalar beni hiç sebepsiz..

Sana duyduğum endişe kadar keskin kokun, ekarte edilememiş bir benlikle kalakalırım gece de.

Tütün kokan parmaklarında gezdirdiğim öpücüklerimi anımsar terli yüzümü rüzgara sürterim.

Beynimi oyan sesinle şarkılar söylerim

acıtıyorsa, acı istediğim..

Ovduğum şakaklarına kasisler çizdim peşim sıra gelenler için..

Ben sana muhtaç oldum sevgili..

İstanbul kadar kalabalık ve derinken içim

Şehirler geçen gözlerin, muhtaç olduğum.

Atlayıp bir bakışına kendimi bir başka kentte buldum..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi bu saatte yoldan bir rüzgar geçiyor… peşine takılmış serçe sürüleri, şimdi bu saatte yoldan bir adam geçiyor, birazdan peşine takılacak arsız gölgesi, şimdi bu saatte yoldan ben geçiyorum, peşimde rüzgar, peşimde arsız bir gölge ve kuş sürüleri... sessiz sedasız geçip gideceğim yine bu yoldan senden gider gibi ama açık bulduğum ilk şiirdeki yerimi almaya …

 

Sonra;

 

Bir bakacaksın yine aynı şiirde seyahat ediyoruz ….dikkatli olmalıyız diyeceğim... bütün sözcükler kaygan... şiirimiz devrilebilir... mazallah ikimiz de mürekkep gibi dağılabiliriz...korkma başını yasla bana,uzakları hayal et ve iyi şeyler düşün diyeceksin..Aynı şiirde daha çok sözcük var yol almamız gereken …

 

İnanmayacağım…

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ask cizgiseldir.

Her ne kadar inisli cikisli dususlu kalkisli savrulmali ölup ölup dirilmeli bir kavram olsa da.

Sonunda sular durulur ve incecik birer cizgi kalir asktan geriye.

Bulutlarin uzerine savrulmaninda.Hizla yere cakilmaninda etkisi cabuk gecer.Hafiza acinin fazlasini siler.

Zevkin fazlasini ise birkac kat arttirarak isler kayit defterine.O yuzden yalancidir hafiza yanilticdir.Kesinlikle durust degildir.Iyi ki degildir.

Hersey gecer ve yasanan asklar incecik birer cizgiye donusup gozaltlarimza dudaklarmizin kenarina yerlesir.

Dikkatli bakinca yaslilign cizgileriyle askn cizgileri ayirt edilebilir.Tecrubeli bir goz sip diye anlar aradaki farki.

Sen yasli misn?

Elbette degilsin.Ama yuzundeki incecik cizgileri gormemek imkansiz.

O cizgilern asktan kaynaklandigini da ruhu soguga maruz kalan her ölumlu anlar.Hemen anlar.

Belki ben bir cizgiym.

Sen her gulumsediginde ust dudaginin kenarnda baslayip sag yanagina dogru uzanan o incecik belli belirsiz cizgi benim belkide.

Bu ihtimal sayesnde hayata baglaniyorum.Yoksa yasli dunya zerre kadar ilgilendirmiyor beni.

Her sabah ayni gunesin ayni yarmkureden dogmasi hicbir sey ifade etmiyor.Bir cicegin acarken neden sapina sirtini dondugu kuslarin ucarken aralarinda kac kanatlik mesafe biraktigi umrumda degil.

Ruhumu kiskirtan kucuk melodilere ve incecik cizgilere acim ben o kadar. Simdi butun ciplakligimla yani ruhumun harita metot defterndeki kenar susuymusum gbi soyunup ciktim iste senin karsina.

Peki ne var defterdeki kenar cizgisinin diger tarafinda.Ne olablr ki?

Kucuk bir paptya.Bacasi tuten carpik cizilms bir ev hadi bilemedin kirlarda kosturan doru atlar.Gulumserken dudaginin kenarnda beliren cizgi harita metot defterindeki kenar susu kadar $iklastiriyor beni.

Aniden cocuk oluyorum.Renkli kalemlerle susler yapiyorum defter misali kendime.

Odama kapanip resmlerine bile bakmadan sadece seni dusunmenin etkisiyle kivraniyorum aciyla ve zevkle.

Birden gotik zamanlardan geri gelen asimetrik bir kral gibi giriyorsun hayatima.

Guzel m; asla degil.

Cirkin m; kesinlikle degil.

Ikisininde disnda.

Ikisininde otesnde.

Nedense kabzasnda kartal basi olan uzun we keskin kiliclari yakistiryorum eline.Nedense atlamayi hic dusunemeyecegim bir ucurumun onunde uzun beyaz elbisem ruzgarda savrulurken goruyorum sni.

Oradasn iste.

Kosuyorum.

Tirmaniyorum.

Öluyorum belki hatta.

ölurmus gbi birseyler oluyr icimde.

Ama guzel olan bu.Attigm her adimda biraz yaklastigimi aramzdaki buzlarin biraz daha eridigini buzullarin kopup ustume geldigini hissediyorum.Seviniyorum.

Seni, bi insani sever gibi degil kuzey ruzgarlarina asik olan ve ruzgarlariyla sevisen ruzgardan kucuk sevimli hircin cocuklari olan bir masal kahramani gibi hissediyorum kendimi.

Sular cekiliyor kiyilarimdan.

Sular gurultuyle degil usulca cekiliyor ve yeryuzune iniveren bir tanrinin eline birakiyorum kendimi.

Seni dinlerken dudagim agir agir uzaniyor o buyulu sesine.

Uzanmakla kalmiyor dokunuyor da.

Yuzumdeki butun cizgiler usuyor su anda..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ruhumun sağanaklarında ıslandım

serpilip geliştim her gün

durum vahim ki yanımda içkim.

daha hızlı mı dönüyor dünya

 

-seni makyajlayıp

piyasaya sürdüm-

 

tüm terimler sevişmelerden sonra

sessiz ve sakin akşamın alacakaranlığına

loş ışıkların gölgesinde

güçlü bir kibrit yardımıyla

acı ve hüzün dolu geceler

 

-süslü kelimeyle

birbirilerini satıyorlar-

 

her yanım uyuşmuş gibi

çıplak bedenli istasyonlarda

hafif tuzlu bir kan tadı dilimde

kadın 'dokunmadan bilemezsin' dedi

 

http://www.youtube.com/watch?v=YAZyjARWKzM&feature=related

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Varoluşun Mücizesi düşüyor aklıma

Yaşadığım her saniye için şükrediyorum tanrıya

Bir mücizeyi tutuyorum sol yanımda

kollarımda ışık saçarak büyüyen

öyle bi yerdeyim ki

zaman mekan anlamsız

sol yanımda büyüyen ışığım

sen benim mücizem

tavaf etsem kabeyi

yüz sürsem yüzlerce kez

yoktur imanı sana baktığımda

sol yanımda gördüğüm mücizem

[video=youtube;IXdNnw99-Ic]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

seni ışıkla boyayacağım kadın..seni anlamını kendi içinde taşıyan karanlığın ışığıyla saracağım. sana vadedemediğim bir cennetin anahtarıyla gelip ölü dudaklarından harf çalacağım kadın.çaldığım harfleri katran kazanında kaynatıp yüzünü afrika'ya boyayacağım. sesin asya'lı kalacak. sana ayak numarandan habersiz basamaklar inşa ederken en düz tarafımı en detay boşluğunda nur'la kazıyacağım... kemirdiğim meme uçlarından zemzem içip,gözlerimi huzura kapatacağım.

 

sana içimdeki kutsal boşluğun en güzide köşesinde loş bir anlam ayarladım adam.

öyle loş ki bakmak gözlerimi acıtmıyor ilk defa.

 

nem...

 

hadi içime bir tanrı yerleştir ve en batıl aşkın en alçak müridleri olalım.

 

kes şunu

 

elimdeki şarabın rengini değiştiremezsin.

kes...

hala kırmızı aklımı ördüğüm gergefin ve

seni astığım duvarların çerçevesi de.

Ama içime tanrı yerleştir.

kesmeden...

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sana bakmak için , tüm ayrıntılarına ..

sol gözümü kıstım az,biraz, dudağımın sol ucu hafifçe havaya kalktı; alnımda

henüz derinleşmemiş, belli belirsiz çizgilerim kısa bi an için farkedilirken..

Telli defterime özenle kondurduğum o dizeler çokta biçimli sayılamayacak bir biçimde hayat buluyordu

sessizce ,okurken içimden..

ardından mırıltı halinde cıkan sesim ,duymayı hakettiğin kelimeleri secerek

tahta mandallarla asılı bırakıyordu öylece havaya..

Seni izleyip ,yazarken basparmağımla işaret parmağım arasndaki oyuk; acımış,aşnmış..

Keyfini çıkarmışım seni izlemenin,farketmemişim ,karalamışım sayfayı,aydınlıksız bırakmışım..

 

Tarlatanlarla şişirilmiş yalnızlıklarım geride kaldığı için de gülümsedim şimdi sana bakarken..

sorsan ne derdim acaba..

'ustaca makyajlanmış sahte kahkalardan uzağım ,huzunlu bakışlarımın ilmeklerini sen çözdün ,

karmaşık ilerleyen hayatım senin cabalarınla cakıltaşlı yollara döndü ve

tum tırnaklarım kırılıcak kadar gecirdim ellerimi senin hucrelerinin duvarlarına ; tutundum..'

duydugun için mutlu olurdun, belli etmeden hemde ..

Ellerimi alırdın ellerinin arasına..parmak uçlarımda gezinirdi parmak uçların..

nasıl geldiğim önemli değildi sana, gelmiştm ya ,o yeterdi..

biliyorum , artık hersey benim içindi..

mutluydun sende, adım ağzında;

sözcüklerin dilimde..

yarım kalmış olan hersey geride , gözyaşım ,hayalkırıklığım hepsi eski'de..

ama hayat şimdi'de..gelecek sende..sen az ötemde..

yaklaştın ve

ufak bir öpücük ki,avucumun içinde..

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kafanı kaldırınca gördüğün şey zifiri karanlıkta aniden bir ışık,bi kıvılcım..

savrulan her kıvılcımı bir yıldız sanacaksın..

ben,

bambaşka bir yerde..

her gece bir başka düşümüzü yakıyor olucam,

bizim için dilek tutarken sen..

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

'Yalvartma ,nolur' çelişkisinin can evinde soluk alıyorum.İçinde bulunduğun kabuslara bile kıyamadım.Her gece aynı sarsıntıyla uyanıyorum.Nefes nefese.

Adresini bilmediğin evime geliyorsun.Kucağında binlerce 'rağmen'. Çocuk ellerimle sana uzanıyorum.Büyün bozuluyor. Yok oluyorsun. Kapı eşiğinde rağmenlerle kalakalıyorum.

Bel kemiğimi dik tutan ne varsa ihanet ediyor. Dizlerimin üzerine çöküyorum. Boğazımdaki acıyı kovmak için yutkunuyorum.Tırnaklarımı dibinden kesmiş gibi,nereye dokunsam parmak uçlarım yanıyor.Yavaşça gözlerim kapanıyor.Daha fazla değil.

Uyanıyorum.Bir rüya daha diliyorum ama gözlerim acıyor. Kalkıyorum. Katılırcasına gülmeye başlıyorum.Geceyi beraber geçirmişiz diyorum.Tüm 'yine de ' lerimi cebime koyup güne başlıyorum.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dilimde hep o yanık ezgi...

Elimde sönmüş sigaram

Denizine küsmüş bir martı edasında

Yaralı yorgun düşleri taşıyorum omuzlarımda

Eflatun bir yanlızlık kuşatırken bedenimi

Üşüyorum...

 

..esaretim geliyor aklıma...

Hatırlayamadığım özgürlüğümü düşlüyorum...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Beyaz düşlerimle geldim

Yalnayak

Ve sessiz

Dokunmak ister misin yüreğime

Parmak uçlarınla yürü düşlerimde

Sessiz ve narin olmalı

Benim kadınım

 

Sonra yanmalı ayaz gecelerde

Berduş seherler

Tanyeli susmalı

Ruzgar sûkun bulmalı

Ben yanarken nisan olmalı

Ve muhakkak yağmur yağmalı

Belki küfrümde susar günahlarım

Ve muhakkak beden yanmalı

 

Gece nâr olmalı

Rüzgar pespaye

Umutlar düşlere sıkışmalı

Gölgeme bakarak; yanmalı

Ateşten girdap olmalı

Benim kadınım

 

sonra bir kepez olmalı

dalgaların durmadan acımadan dövdüğü

yakamozlar yanmalı

deniz fenerine ışık tutmalı

ama muhakkak ruhum karanlık olmalı

belki boğulur lanet suskunluğum

gecede yanmalı

kül olup yeniden doğmalı

ve muhakkak beden yanmalı

 

sonra hayyam olmalı

aşk şarabın tatmalı

kalem yürek olmalı

suskunluğunda hayal

varlığında yokluk olmalı

aşık olmalı, delice sevmeli

benim kadınım

 

benim kadınım

narin olmalı

adını her katresinde hissetmeliyim

gece olmalı örtmeli bedenimi

sonra ateş olmalı

beni yakmalı ve sonra yeniden doğrumalı

emzirmeli düşlerimi

düşlerime basarak susmalı

aslında sadece susmalı

ve suskunluğuna gömmeli bedenimi..

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"..eksikliğini duyduğum ve asla bana ait olmayacak yanın için..mümkün değil dediğin her sefer için, aynı zamanda yine geleceğim dediğin her sefer için. Sürekli bekliyorum, sabrımın adına aşk diyebilir miyim......''

 

ay sarkarken geceden içeri .....

davetsiz izlerini sürüyorum ....

kum saatini dolduralı cok oldu ...

düşlerimm kavurucu çöl ....

kelimelerim cesetler gibi atılı.... her kacısında tensel sıyrıklarımda ruhum ...

ilikliyorum ruhumu ....

her kösesinden firar ediyor ...

kanadı kırmızıya boyalı sevgim .....

aynadan yansıyan çocuk senin eserin

 

sen içime kaçan tanrı .....her yerde seni yokluyor gözlerim ....

kasıklarındaki carpışmaların mahsulunde

..... hayat .........ölü elden saçılıyor aşk ....

şimdi vedalarımdan kaçıyorsun biliyorum ....

yalancı göğün içinde esen sessizliğimde .......al şu beni nereye istersen oraya koy

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bazen konuşmamak gerekiyormuş,

Çabalamamak gerekiyormuş önemsenmek için,

Dinlenebilmek için,

İnsanlar birbirlerini dinlemeden yaşamaya alışmışlar çoktan..!

Bazen denememek gerekiyormuş,

Umut etmemek gerekiyormuş,

Anlaşılabilmek için..

İnsanlar kulaklarını kapatmışlar çoktan..!

Bazen umursamamak gerekiyormuş,

Duymamak gerekiyormuş boş lafları,

İnsanlar her şeyin basit yanını görmüşler çoktan..!

 

İnsanlar "Seni Seviyorum'u" bile önemsizleştirmeyi başarmışlar çoktan..!

http://www.youtube.com/watch?v=sVnKcVOBz0c&ob=av2n

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

izole edilmiş bir aşk'ın

toksıt etkısınde bedenım

gelısme bölümünden yoksun

denemelerim.....

hayatıma bedeller biçiyorsun

merak etme.

tüm bedellerini ödedim

üşüyorum !

uykum geliyor

farkındayım

öldüm ben !

şimdi cesetime zaman tanı

izole et ask ını

gelısme yaz denemelerıme

şimdi sen bedeller öde.....

üşüdüm yoklugunda

ve uyudum ...........

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sırların dışında

Sahip olunan bir şey kalmadı

Ve kemiriyorlar şimdi beynimi

Büyümek dedikleri saatin tik takları

Bizi hayallerimizden uzaklaştırırken

Biliyorum ki daha sıkı tutunmalıydım

Zaman aktı; Hades yıkıldı ve kurudu Lethe

Anılar sokuldu tüm kıvrımlara

Güneşten kopan damlalar

Gözyaşlarım oldu

Belki de dinlemeliydim

Haz’ın eşsiz melodilerini

Soğumuş et yemeğindeki keyifsiz yağ tadı gibi

Damağımdasın şimdi

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Silahını eline aldı adam, öldürecekti kadını

Mürekkebini doldurdu namlunun ağzına.

Soldan sağa doğru cinayet mahalini eli ile şöyle bir sildi

Tek yaprağın kağıt hışıltısında, bembeyazdı sayfa..

 

İlk kurşunu ‘sen’ yazarak sıktı.

Ardından bir tümleç ve bir de yüklem.

Hayallerimi çaldın deyip nokta koydu, göz gezdirdi etrafa sonra

Etrafa sıçramamıştı düşünceleri.

gereksiz bir mürekkep lekesi yoktu planında..

 

Kadının göğsüne isabet etti kelimeler.

Durmayacaktı adam,

cinayete dair raporlarda, bir kütüphane dolusu cümle olmalıydı.

Her cümlesi bir film

her film bir kadın

her kadın o olmalıydı raflara dizilmiş, paketlenmiş mısralarda.

Senaryonun kadim oyuncusu o güzel gülen adam bu akşam ciddiydi.

Kaşlarını çattı, yüzünü ikiye ayıran zayıf ışığın altında..

 

Hunharca ikinci paragrafa girişti adam.

Kadınını kitap dolusu kurşunla öldürüyor

Hayatına dair merak edilen her şeyi

Onunla ölümsüzleştirerek öldürüyordu.

Ve her cümle de öldürüyordu.

Hatırlanacak her cümlesinde öldürüyordu..

 

Kendisinden alıntı yapılacak her cümlede

bir cinayet, bir kadın, bir de katil olacaktı

Bir özne, bir tümleç, bir de yüklem içinde vücut bularak..

 

Kelimeleri cinayet olacak tutanaklarda.

Hiçbir ölüm bu kadar kanıt bırakmayacak

üzerinde hiçbir dedektif bu kadar mesai yapamayacak.

Cinayeti çözen genç ve heyecanlı polis

Yılın edebiyat ödülünü alacak ve Terfi edecek

daha vahim aşklara tanık olarak..

 

http://www.youtube.com/watch?v=HmsClQ1H0ME&feature=related

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Usulca sokuldu rüzgar

Seyretmek istiyorum gözlerini

Sana tutunmak,dokunmak istiyorum dedi

Seni takip eden kara bulutlar ne diye sordum rüzgara

Bu dehşet-i gürültü,bu parlaklık

Taşıdığım yaşamın resmi onlar

Hayat saklı her birinde dedi

Tekrar sokuldu rüzgar artırarak şiddetini

Tenimi kavurarak düşüncesizleştirdi beni

Sesler,renkler,zaman

rüzgar olmuştu her şey

Giderek rüzgara dönüşüyordum

Bedenim savruldu

Yere düşürken attığım çığlığı bastırdı gök gürültüsü

Şimşek moleküllere ayırdı yere düşen bedenimi

Ne acı vardı olması gerektiği gibi

Ne de mutluluk

Gülümsedim rüzgara

Tutundum kalbinin en yakın yerine

Tüm aşıkların yapması gerektiği gibi..

 

[video=youtube;yt-ybUuZjLE]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

]Firavunlar secde ediyor bak

Yoksun diye bed kaldı dualar..

Durma !

Daya bir gece bile

doyamadığım dudaklarını

musluklara

Ve iç su pıhtısı paslı kanları..

Ameller uyudu

Ödenmiş tüm bedeller hacizde

Acizde var bu işin içinde

tabirine caiz de..

Gülme !

Aksır adımı ispiyonladığın

ayrılığın yüzüne

Öksür !

Öksüz şifalara defnettim ben

tenimi senin yokluğunda..

Avuçlarındaki sahte

gülümseme refakat bırakıldı

geri kalan ömrüme

Bak kaçırma gözlerini

Sudaki renk tenini çalmış

Ayaz düşmüş içime çıkıp

gittiğin kapının tokmağına aç

karnımla dokunurken

Secdede firavunlar !

Seccade gibi dönmediğin yollar

Bakma eğil !

Eğik başım naaşına bile hesap

soracak kadar yanmış bir canın

bedenini taşır..

Dokun beş vakit sustuğun

çığlık bozması Aşk'a

Dallarını budaklarını ayır

hayırsız selamlarından

Her düğüm bir ben kör eder

Her kör duruş ağzımdaki

lokmayı almak için bir ense

vuruşu hak verir sana..

Bak yine

Bak..

Aynalara süs ederken gözlerini

erinmeden

Eğil dedim diye değil

Bak

Firavunlar secdede !

Gör !

Bil,duy,hisset..

Bendeki nefret dilde yatalak

Tenimin fahişeliği bir

yalnızlığa bir yokluğuna bir bir

karanlığınadır anla..

Ama bak yine

Bak..

Kör cinnet ummalarındayım

her gece

Yüzünden men

Nem varsa saçlarına doladın

Nem çoksa yollarına kül edip

savurdun bak !

Bak ve Gel

İdamı kesin bir suçun iki

bulanık çamuruyuz

Öleceğini bilen basar üzerimize

Gel !

Diz çök önünde yangının

Düz dök gözyaşını oynama

dudaklarının abdest bozan

ıslak dokunuşlarıyla da

Gel !

Bir el silah sesi sesin

Bir intiharlık har düşürdüğün

kimsesizliğim..

Gel !

Koy ver ömründen birkaç

dakikayı bir kenara uy bana

Gay banalığıma rakı

masallarından kalk gel

Bak !

Olmuş mu sahiden ölmek?

Ödlek iniltiler inceltir sesini

cesur gel !

İnim inim titrerken gözyaşları

Gel dibime basarak yaşa

Bastığın gibi ihanetinin kuru

çorak kir yuvalı toprağına..

Dön yüzünü gözüme

Gel !

Bak sesini çağırır bendeki zar

Gel onu del !

İnlet kan göllerinin içinde

yıkamaya bile kıyamadığım

rüzgârlarımı

Bana ya da sol yanıma at

adımını

Seç adamının yok oluş

maksadını

Seçtir ikimize bizi hangi felç

tutmaz eder

Hangi duvar altında göçük

kalırız seninle

Gel !

Hüznü cüzam olmuş yüreğimin

kan davalı can pazarına

gözlerini ban,

Yabancılardan bile

utanmayan,o Aşk darlığından

nefes alamayan soluğuma

tırnaklarını at

Noktalarken ömrü ömründe

Gel !

Çel aklımı

Tel tel ayıklayıp boya

gözündeki yaşınla kurban

olduğum saçlarının renk bilmez

uçlarını..

Kına ellerine yaktığın sebepsiz

kınaları

Atlası kaybet

İhanetsizliğime ihanet et yine

Gel !

Erken davran

davranmamalarıma

Savur savurganlığınla

savrulmuş sav bilmez sol

kötürüm yanımı..

Ama gel !

Ama şaşı ama kör baksanda

Gel !

Seni doğuranın hakkı için

Yaradanın sabrı için

Bak !

Bak tövbende de heybetli

yalanların var

Zikrine sus dök

Gel mahsus ölümler can

yakartırken içime

Kulağım sesinin gölgesini

kökünden çıkartırken

Gel !

Senin yüzünden düşen bin

parçalar parçaladı benim

yüzümü

Bak

Yırtınır öğlesi günün sabahın

bıçağından

Öylesi gece

Böylesi kara kadavra

Söylemesi bedavaysa eğer

'sevdim' de

Ve ver Aşkı !

Sıkıştır ellerini ellerime

Batır kirpiklerini yatır yüzümü

yere de

Anlat bana secdeden

kalkmadan firavunlar

Işık karanlığın varlığını

anlamadan,

Duman ateşten uzaklaşmadan

Ateş sudan korkmadan

Gel !

Gel bak alnımın ortasındaki

lehçe neyce?

Dilimdeki öfkenin dilini kaç

memleket bilir sence?

Sesimin suya sus diye düşmüş

halini aldır masallarının

düşperest rahminden

Gel !

Gel bak !

Sabahladığın geceliğinin

ilmeliğinde sabahlığın kılığı

uykularım var..

Dön yüzünü buruşmuş zaman

eskisi zindan odalı şehre

Çehrendeki deli gömlek yazgısı

adımı başkalarına adım attıkça

karala

Yarala yine çürümüş

dudaklarımla dokuduğum

bardakları

Kır bir bir

Birik parmaklarınla oyduğun

göz mazgalımın sancılarına

Gel !

Gel dibimi de kazı benden

Yok etmeye her

şeyimi ,herşeyinle gayret et,

As sırtıma ölüp duran yılan

ısırığı özledim'lerini

Benden ben doğur

Yeni ölümler dene üzerinde

biz ’in üzerinde susarak..

Ciğerlerime kaç!

Nefes borumu tıkayacak

yalanlarını kursağımda sakla

yine

Gel !

Kıvransın rüyalar

Duvarları tırmalasın kokundan

sinmeyi öğrenmiş fotoğraflar

İlaç raflarını arşa sat

Arafları cehennemin dibindeki

tövbe laflarının azabına at

Dön yüzünü düze çıkmaz

yüzüme

Ertele bütün dünlerini

Saati kıskandır yine zamanla

oyunlar oynaş

Doyurmadığın hamuruna

mayalar ara

Takvimlerini çaldığın

günahsızların ömründeki

törpüleri parçala

Hicri aldat yatalak odalarında

sadıklığını

Miladi sadakat besle her sesle

uyanan aldatmalarını

Ve gel !

Ayanda alenen üreyen

kokulara suçüstü olsun

yıkılışım

Ayağında türeyen gez göz

gitmelerine yol üstünde

rastlasın avunuşlarım ..

Bak firavunlar secdede daha !

Dışarımdan vurulmuşluğumun

leşi eşmeden çukurunu

Uçkurunu çözmeden ayrılık

Gel !

Gel dön yüzünü vurup gittiğin

ölü kapının ardındaki yarı

ölüleri dirilmeyecek hüznün

koynuna..

‘Git’ diyerek beni yanındaki

cennetten kovdun

Havva' nın suçu bir ısırıklık o

elmaysa

Ben zaten çoktan beri her

elmadaki kurtmuşum !

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...