adEda Oluşturma zamanı: Ekim 5, 2016 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 5, 2016 Dağılıyorum... Hiç bir sorun yok... Çözülebilecek sorun yok. Sadece dağılıyorum. Düşüncelerim dağılıyor, ve hislerim... Ölüyormuşum gibi değil, acı çekmiyorum. Fakat yaşadığımı da hissetmiyorum. Ne yönde gittiğimin bilincinde olamayacak kadar yorgunum son günlerde. Neşeli kabuğum bir oraya bir buraya savruluyor, gülümsüyor, sövüyor. Ruhumsa yakınlarda bir yerde olmalı... Eğilip yere dökülen düsüncelerimi, hislerimi toplamaya çalışıyorum. Yuvarlanıyorlar, ben de peşlerinden koşturuyorum. Ellerim hepsini birden tutamayacak kadar dolu; değersiz sorumluluklar, aptal endişeler sıkıştırıldı avuç içlerime. Böylece yakalayabildiğim bir iki düşünceye takılıp kalıyorum, kapılıp gidiyorum. Yanılgıya düşüyorum böylece, kontrolümü kaybediyorum. Tedirgin ve huzursuzum. Sahip olduklarımı, değerlerimi kaybetmekten, beni yitirmekten korkuyorum. Toparlayacak gücüm olduğunu bilsem de bu korku, bu tedirginlik elimin ayağımın tir tir titremesine yetiyor. Dengemi kaybediyorum... ve bir yere toslayıp tüm hisler, tüm düşünceler kucağıma düşünceye kadar yuvarlanmaya devam edecekmişim gibi geliyor. Haydi, bir an önce toslamalıyım, bir an önce vurmalıyım kafayı! Aklımı ve ruhumu tekrar duyumsayıncaya kadar, susss... uyorum. Ayaktayım, uyuyorum. Siz yine de anlar mısınız? Ben çok yorgunum, anlatamıyorum. 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
celali Yanıtlama zamanı: Ekim 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 5, 2016 ʎɐzı ƃüzǝl olɯnş 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Ekim 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 5, 2016 )-: D-: (-: s-: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
palyacho Yanıtlama zamanı: Ekim 5, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 5, 2016 Başlık tam adEda'ya uygun. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Ekim 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 6, 2016 Aklımı ve ruhumu tekrar duyumsayıncaya kadar, susss... uyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Ekim 7, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 7, 2016 1 2 3 4 5 6... bir ömürlük hayatımda iki ayrım varsa yolumda son üç kurşunluk canımla ezilmez miyim bu dört dörtlük(!) düzenin altında? yeraltının aç sinsileri, sıcak etimi yedi. göğün sekizinci katından yüce biri, sinsilere gürledi! sıra dokuza geldi korkup ayaklandı sekiz sonsuzluğunu yitirdi; ah be, onu da kibri bitirdi! (beşi de sinsiler yemiş.) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2016 Düzen dört dörtlüğü geçti, dört beşlik insanlar istiyor aslında Ellerine sağlık, güzel bir kelime dansı izlemiş gibi hissediyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2016 1 2 3 4 5 6... bir ömürlük hayatımda iki ayrım varsa yolumda son üç kurşunluk canımla ezilmez miyim bu dört dörtlük(!) düzenin altında? yeraltının aç sinsileri, sıcak etimi yedi. göğün sekizinci katından yüce biri, sinsilere gürledi! sıra dokuza geldi korkup ayaklandı sekiz sonsuzluğunu yitirdi; ah be, onu da kibri bitirdi! (beşi de sinsiler yemiş.) Vaay vay vay ya... Eda ../ Çok çok iyi... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2016 Ağlayasım geldi.Bir türlü yazamıyorum ben.Sen ilerliyorsun ama. Yolun açık olsun. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2016 Ağlayasım geldi.Bir türlü yazamıyorum ben.Sen ilerliyorsun ama. Yolun açık olsun. Yazdıklarını beğenmemeyi bırakmalısın bence. Ben kağıtları yırtıp atmayı bıraktığımdan beri yapabiliyorum çünkü. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Anafiel girl Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 8, 2016 Çok ters olmuş.. :/ bu böyle olmaz düzetmek lazım. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Ekim 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 9, 2016 Sadece o değil eda.Yazma şevkimi kaybettim.Eskisi kadar hevesli değilim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Drizzt Yanıtlama zamanı: Ekim 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 9, 2016 1 2 3 4 5 6... bir ömürlük hayatımda iki ayrım varsa yolumda son üç kurşunluk canımla ezilmez miyim bu dört dörtlük(!) düzenin altında? yeraltının aç sinsileri, sıcak etimi yedi. göğün sekizinci katından yüce biri, sinsilere gürledi! sıra dokuza geldi korkup ayaklandı sekiz sonsuzluğunu yitirdi; ah be, onu da kibri bitirdi! (beşi de sinsiler yemiş.) Vaaay Bende yazamıyorum ama okuması zevkli 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 16, 2016 Sen atladın da Ben neden düştüm? Kafam yarıldı, karıncalar dağıldı Ve istemeden başına üşüştüm. Sen kırıldın. Sen paramparça oldun. Ben seni anlamak için bu yapboza tutundum. Bekledim, bekledikçe gördüm. Ve bekliyorum, Zamanı hızlandırmak adınaysa kendi dizimi dövüyorum... Bu sana duyduğum inancın eseri, belki kibrimle savaşımın somut bir delili. Bu, öfkemi kontrol altına alışım. Bazen güçlü kalamayıp yakarışım. Ama dün vazgeçseydim eğer, bugün kendimden utanırdım. Bu kez olsun evet, haydi bir kez olsun cesur davanma, kendini kapatma yardıma. Biraz düşün, düşün meraklı gözleri. Ve gör o gözlerdeki endişeyi Bil ki ödemeye hazırlar, bilmenin bedelini. Al uzattığım eli, sıkıca tut. Ama çabuk ol, lüfen çabuk... Kolum yoruluyor ve zaman geçtikçe istemeden aşağı süzülüyor... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Sium Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2016 Sen atladın da Ben neden düştüm? Kafam yarıldı, karıncalar dağıldı Ve istemeden başına üşüştüm. Sen kırıldın. Sen paramparça oldun. Ben seni anlamak için bu yapboza tutundum. Bekledim, bekledikçe gördüm. Ve bekliyorum, Zamanı hızlandırmak adınaysa kendi dizimi dövüyorum... Bu sana duyduğum inancın eseri, belki kibrimle savaşımın somut bir delili. Bu, öfkemi kontrol altına alışım. Bazen güçlü kalamayıp yakarışım. Ama dün vazgeçseydim eğer, bugün kendimden utanırdım. Bu kez olsun evet, haydi bir kez olsun cesur davanma, kendini kapatma yardıma. Biraz düşün, düşün meraklı gözleri. Ve gör o gözlerdeki endişeyi Bil ki ödemeye hazırlar, bilmenin bedelini. Al uzattığım eli, sıkıca tut. Ama çabuk ol, lüfen çabuk... Kolum yoruluyor ve zaman geçtikçe istemeden aşağı süzülüyor... Ağzına, ruhuna sağlık çok güzel olmuş. Yazdıklarından bir yaşanmışlık akıyor. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 Gözlerini açtı Bi süre yataktan çıkmadı Beyaz tavana baktı Ama o, gözlerinin baktığı yeri görmedi Zihninden geçenleri izledi Kalktı Sanki ayakları yıllar sonra ilk kez zemine basmıştı O serinlikle uyandı Gözü saate takıldı Akrebin zihninde kalan son görüntüsünü aldı Ondan, gözünün önünde duranı çıkarttı Yine de içini bi şüphe sardı Bilemezdi o uyurken güneşin birden çok kez doğmadığını Ne de olsa bütün günleri birbirinin aynısıydı... Gidip yüzünü yıkadı Aynaya baktı Hiç bir şey görmedi... Ağzına bi şarkı dolanmıştı Mırıldandı Sesi biraz çatallı çıkınca sustu Boğazını temizledi "Üşütmüşüm"dedi, Yeni fark etmiş gibi Deniz kenarında otururduğu gün, düşüncelerinden uzaklaşıp da zamana yaklaşmaya çalıştığı gün üşütmüştü. Hissettiklerinden kaçıyordu Ve hissettirdiklerinden... Hissettiği endişeden, hüzünden Korkularından kaçıyordu, En çok da hissedememe korkusundan Kaçıyordu... Kaçıyordu da nereye? Kaçtığı yeri söylemedi kimseye Öyle ki, kendisi bile bilemedi Böylece varamadı hiç bu yere O gün zamanı saydı O gün zaman kayalara kaç dalga vurduğu, rüzgarın kaç kere saçlarını savurduğuyudu Bazen saymayı unuttu Her seferinde "düşünüyorsun, " dedi kendine "çok düşünme..." O gün zaman 567 dalgaydı 347 esinti... O gün zaman 567 dalga, 347 esinti Ve bir de Yüzlerce kez "düşünüyorsun," demesiydi kendi kendine "çok düşünme..." Midesine sordu Hala toktu, kendi içinde çalkantılar yaşıyordu. "Ya çay?" dedi Cevap "olur..." oldu. Kocaman bir fincanı sıcak suyla doldurdu İçine poşet çayı daldırdı ve düşüncelere daldı Bi süre sonra "düşünüyorsun," dedi kendi kendine "çok düşünme..." Derken fincanın içine baktı, Su artık kırmızıydı Sandığından fazla düşünmüştü belli ki Yine de o bunu anlamadı Poşeti fincandan çıkarttı, İyice sıktı, Parmakları yandı ama o yine de bunu anlamadı. İçine iki şeker attığı fincanı iki eliyle kavradı Çayı soğuttu veya ellerini ısıttı Önemli olan nasıl baktığıydı Ama o yine de hiç bir şey anlamadı... Kaşığını aldı Karıştırdı, karıştırdı, karıştırdı... Oluşan girdaba katıldı Düşüncelere kapıldı "düşünüyorsun," dedi kendi kendine ama olmadı, durduramadı. Karıştırmaya devam etti Karıştırdı, karıştırdı, karıştırdı... Bir kez daha, "düşünüyorsun," dedi Yine kontrol altına alamadı zihnini O girdap dönüp durdu Sanki bir karadelik oldu Onu uzayın hiç tanımadığı bi noktasına fırlattı Yapayalnızdı sanki, bir tek o vardı... Boşlukta savrulmaya başladı Biraz daha bırakabilseydi kendini Yok olabileceğini sezdi Korktu, Çok korktu... Uzayın serinliği ve sessizliği tedirgin etmişti onu "Düşünüyorsun," dedi, kendi kendine "çok düşünme..." Ve tekrar kendini gördü suyun yüzeyinde Böylece yorganın altına girdi Isınmak istedi Hiç açmadığı televizyonun tuşuna bastı Bi ses lazımdı Öksürdü, üşütmüştü... Öksürdü, sudan çıkmış balık gibi yalpalandı yattığı yerde... Öksürdü, içinde çürüyenleri dışarı atmak istercesine... Öksürdü, kanasın boğazları da konuşmak zorunda kalmasın diye... Öksürdü, bu kez alıştığı için öksürmeye... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2016 Sadece, yıldızlarını hatırla... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2016 Bulutlar... Gölgesinde önünü göremeyip yolunu şaşırır zihinler. Birbirinin sesini duyan kalpler, sesleri takip eder Herkesin ebe olduğu bir oyuna döner hayat Belki biraz çocuk kalanlar, adına kör ebe der. Bulutlar... Serinleyince havalar üşütü verir anılar ve başlar sancılar Hani alışılmıştı acılar? Bulutlar... bin bir ayrı tonu var Yine de unutulur aslında hepsi aynılar Bazıları yere daha yakındır, onları daha hızlı sanırlar. Bulutlar... Zamanla yoğunlaşırlar Yoğunalaşırlar Yoğunalaşırlar Sonunda taşıyamazlar kendilerini, yağmur olur boşalırlar Bu yüzdendir; bana çok yakınlar. Bulutlar... Ne zaman dile gelse sözcükler, yağar yağmurlar Yağsın! Akar boyalar da ancak anlar insan neden durudur su, nedendir yaşlar, neden vurur dalgalar... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2016 #S1 Ölmek mi istiyorsun? Hayır, asla! Daha çok şey var. Daha yapılacak çok şey... Öyleyse neden böyle davranıyorsun? Nasıl... ? Kendini tehlikeye atıyorsun. Hayır bak, ölmek istemiyorum... Sadece diyorum ki... en fazla ölürüm... Anlıyor musun? Anlıyorum. Yani... ölmek mi istiyorsun? Hayır hayır... Ölmek istemiyorum. Ölmek istiyor gibisin? Hayır, istemiyorum. Sadece bundan daha kötü değil. Sadece başaramazsam ölürüm. Ama denemiş olurum. Sadece bu... Anlıyor musun artık? Anlıyorum. Ölmek istiyorsun... Ölmek istemiyorum! Lanet olsun, anla artık! İsteseydim yapardım! Yapardım, anlıyor musun! Anlıyorum... "Lanet olsun"... demek artık bitsin istiyorsun? Hayır, hayır, hayır! Sen... sen... Hey heyy... Kendini mahvediyorsun, yapma. Ne? Hayır, hayır... anlamıyorsun. Ben iyiyim... Anlıyorum... anlıyorum... Seni kimse anlamıyor mu yani? Hmm... demek böyle düşünüyorsun... Ölmemi istiyor gibisin... Anlıyorum... Ölmemi istiyorsun değil mi? Anlıyorsun... Anlamıyorsun. Sen, anlamıyorsun... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2016 Sabah kahvemle kahvaltı niyetine okudum ve artık tokum, iyi geldi.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Kasım 4, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 4, 2016 Boşluğa bakıyorum. Aklımdan pek bir şey geçmiyor. Gözlerimi açtığımda bir başka sabaha uyanacağım. O günün gecesi tekrar gözlerimi kapatacağım. Öyle hissediyorum ki, bugün ne düşündüysem yarın unutacağım. Böyle gidecek işte. Bazen merakım söner gibi oluyor. Bir yere gitmek yerine, kendimi birden bire o yerde bulacağım diye endişeleniyorum. Bugün mutsuz bile olamadım, hüzünlenemedim bile yine. Tekrar hatırlayana kadar tüm bildiklerimi, öylece durmuş bekliyor gibiyim. Boz ayının kış uykusu, ormanın gecesi gibi... Aslında evet, öylece durmuş bekliyorum. Hiç bir eylemde bulunmadan, sadece bekliyorum. Yine de neyi beklediğimden emin değilim... Yorgunum biraz da. Biraz. Kimse anlamasın, kimse sormasın diye onlardan uzak düşüncelerimi, kargaşaya ayak uydurur gibi görünmeye harcadım tüm gün enerjimi. Arkamı dönüp biraz uzaklaştıktan sonra oracığa yığılıp kaldım, dinleneyim diye. Dinlendiğimi sandım. Uyandıktan bi' süre sonra anladım. Bütün gülücüklerimi bitirmişim bugün. Şimdi aynadaki ifadesiz suratıma bakıp kendimi hissiz sayıyorum. Gizliyorum. Eğer fark ederlerse sorarlar çünkü. Sorarlarsa geçiştiririm. Ama anlaşılmak da isteyebilirim. Anlatırım sonra, anlatırım, anlatırım... Onlar anlamazlar. Umudumu yitiririm. Umudumu yitirirsem eğer, benimle aynı dili konuşanları göremeyebilirim. İşte o zaman, nasıl var olurum bir daha... ...dün/bugün/yarın... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Kasım 4, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 4, 2016 [video=youtube_share;vthig-LH7Mk] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Kasım 4, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 4, 2016 ...nasıl var olurum bir daha... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Kasım 9, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 9, 2016 Güneş battığında, uykudan çok uzak olduğumuz zamanlardaysak eğer güneşin doğuşunu izlemek için bekleyemeyecek kadar yorgun düşebiliriz düşüncelerimizle savaşırken. Güneş battığında, uykuya çok yakınsak ama kollarına bırakmıyorsak kendimizi güneş doğana kadar direniyoruz demektir hissedebilmek için. Güneş battığında, uyku çoktan sarıp sarmaladıysa bizi vazgeçmiş olabiliriz kaybetmiş veya ne mutlu ki üstesinden gelmiş. Güneş battığında uykunun karanlığına bırakamamışsak kendimizi, belirsizlikten kaçıyor olabiliriz Belki anlamak için yıldızları seyrederiz... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Kasım 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 9, 2016 ...Güneş gülümsüyor; bağırışarak yuvalarını kuran sarı gagalı kargaların tüyleri gün ışığında bir çelik gibi parlıyordu. Açık güneş altında çimenlerin koyu yeşil tüyleri topraktan güneşe doğru yükseliyordu. Vücudum üşüyordu, ama ruhumda sessiz bir mutluluk vardı. Tekrar parlak ümitlerin ince filizleri çıkmaya başlıyordu. Baharda yaşamak ne kadar da güzel!... (M G) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.