Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

ahltidiotpaolriop

disikilling.aordl

idknmsfcinklldial

siitidloomilsslro

namsikopaintstopk

illindleopepntoik

disraliofnlio.ila

kioldodlsndgisola

pamstsclonindawor

eidfosilslitanide

fslkikhaigiitrmrl

oandllaoirom.stin

iwasdisdaininkill

dindidioot.nookss

dilookoaehtofcies

an.miirklii.dmaio

lnrsloweasndniall

sslneinntlsarkkli

anppnatkinglioeen

tmiadipsicllaaris

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gece karanlık bir sokaktaydım yolun sol tarafını sokak lambaları sarıya boyuyordu ben ise sağ tarafındaydım.Görüşüm gidip geliyordu , gerçek gibi değildi ama hissettirdikleri gerçekti.Bir ses , karşında tüm korkularını ve kaygılarını göreceksin dedi.Heycanlanmaya başladım vucudum titriyordu.Görüşüm tekrar geldiğinde ise sesin dediği oldu.

Uzay siyahı yüzünde belli olacak kadar çıkıktı elmacık kemikleri , kafası deliksiz bir kask gibiydi üzerinde ise siyahın farklı tonlarından oluşmuş bir takım elbise, gömleği kravatına nazaran daha açık bir siyahtı, orada öylece duruyordu, ses geldi dövüş onunla! , onun gözleri , burnu,ağzı olmayan suratına baktığımda hissettiğim şey hiddet ve hınç değildi bunların tam tersiydi.

Ona sarıldım.

O güçsüz , sen güçlüsün yen onu dedi aynı ses.

Beni bir çok kez yendiğine göre cesur olmalıydı.

dostane bir şekilde elini sırtıma attım.

kaldırımda sokak lambalarının biteceği yere doğru yürümeye başladık,

uyandım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hayatta bazen çok ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz şeyler, hiç kimsenin istemeyeceği türden şeyler kılığında karşımıza çıkarlar. Eğer bu yanlış zamanda gerçekleşiyor ise farkına bile varmıyoruz. Ancak biraz dikkatimizi çekebiliyorsa bir hayli boşluğumuzu doldurabilmiş oluyor.

Peki hayata içi boş geliyoruz da, sonradan mı dolduruyoruz?

Yoksa dolu geliyoruz ama giden yaşlarla birlikte biz de mi boşalıyoruz?

Bunu biraz düşünmek ister misin?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Serin sayılabilecek bir hava, yalnızca uzak mesafede sonu aydınlatılmış hiç bitmeyen, zemini taş döşeli bir sokak. Kim olduğunu bildiğimi düşündüğüm ama görmediğim, fazladan bir çift ayak sesi duyduğum. Kaybolur endişesiyle dönüp bakamadığım, zaten baksamda göremeyeceğim. Yürüdüğüm yolda yankılanan ayak seslerim misin? Değilsen olur musun? Olursan ölür müsün?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir gün daha öylece geçip gidiyor.

Ömürden.

Zaman herkes için aynı hızda akıyor ve malum sona aynı hızla yaklaşıyor herkes.

Kiminin bakışları gezegen bulutlarda sabit, uzayın derinliklerini seyrediyor aslında farkında değil.

Kimisi güle oynaya gidiyor ölüme o da farkında değil. Çocuklarınızın karnını doyuruyor ve mutfağa kilitliyorsunuz kendinizi. Yoğun gaz solumak suretiyle son vermek istiyorsunuz bu yaşama, başarıyorsunuz da hatta. Ekmek almaya giderken herhangi bir kaza eseri ölmüş olmaktan daha yüce değil mi? Yoksa ölmüş olmak, ölmüş olmak mıdır? Çöpe atılsa bedeniniz, sokak hayvanları beslense bedeninizle ve siz devam etseniz onların bedeninde daha mı tercih edilir olur?

Ne dersiniz?

Hoş olmaz mı?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uyku sorunumdan bahsettiğimde "güzel geçirdiğin günlerini düşün ve rahatlamaya çalış, bende işe yarıyor" diyor bir arkadaşım. Deniyorum. Güzel hatıraların olduğu günleri hayal etmek güzelde, geçmişte kalmışlıkları ve bir daha asla geri gelmeyecekleri kısmına varmak daha beter bir hale getiriyor insanı. Dişlerimi bile fırçalamış olmama tağmen kalkıp bir sigara daha içiyorum.

Yokluğuna ve uykusuzluğuma yakıyorum karanlık odada çakmağımı. Alamadığın nefesleri alıyorum sigaradan. Ne kadar acıtıyor bilemezsin.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Koca bir tarlanın orta yerinde ağzım gözüm saptan samandan, bir fötr şapka kafamdan, çalı süpürgesinden kollarımı açmış birileri gelip sarılsın diye bekliyorum sanırım. Ne kadar zamandır buradayım en ufak fikrim yok. Üzerime iliştirilen elbiseler rüzgarda uçuşup duruyor hafiften sarsılmama sebep olsalarda beni yıkmaya yetmiyorlardı. İşte, yine o kuşlar geliyordu. Tek dostu onlardı herhalde bu ıssız yerde başka kim bulabilirdi ki onu? Açık kollarıma konuyor ayak üzeri laflıyorduk. Sonra kanatlarını çırpıp gidiyorlardı geldikleri gibi. Benim de kollarım açık ancak onlar gibi uçamıyordum. Demek ki uçmaya yaramıyor bu kollar çıkarımına vardım kendi kendime. Sakallarımın bir kısmı uçuyor, rüzgara karışıyordu. Kimsenin aldırdığı yoktu bana. Ben bile aldırmıyordum artık böyle şeylere. Cevap aradığım tek bir soru vardı aklımdan çıkmayan. Gelip hiç kimse sarılmayacaksa bana o sıcacık bedeniyle sıkı sıkıya. Ben neden kollarımı açmış şuursuzca bekliyorum burada?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çatlamış bir dudak çekici gelir insana, susamış bir köpek daha tatlıdır, ağlayan bir bebek gülümsetir yüzümüzü, düşene tekme atılır, ağlayan kadın fırsattır, kaybeden düşman zaferdir... Verilmiş bize yasak elmanın hep çürük yanı, birde ceza kesilmiş, cennet yok artık diye. Bir kuru dünya bir çiftte meme ucuyla geri dönmeye çalışmışız asırlardır elmanın çürük yanına.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Duyguların dini, dili, rengi, cinsiyeti yoktur. Canlıların tamamında aynı duygular, yaklaşık etkiler bırakır hep. Uzunu kısası, şişmanı zayıfı, zengini fakiri de yoktur. Hissedebiliyorsa insandır bir miktar. Hüzünlü iseniz, her dilde hüzünlüsünüzdür yani. Geçmiş olsun.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Her gün aynı yatakta yatıyor bir gün üşüyor, bir gün terliyordum. Ya ben bu dünya ya ait değildim ya da bu yatak bana ait değildi. Ya ben bu hayatın sahibi değildim ya da dahil olamadığım şeydi hayat. 'ya' larla veya 'ya da' larla dolanıp duruyordum ortalıkta. Ne bana sahip çıkan vardı, ne de aslında elimdekilere sahiptim.

Beni anlıyor musun? diye sordum.

Evet, dedi.

Karanlığa alışmış gözleri çoktandır bana bakmıyordu bile.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir miktar su idik. Sudan sebeplerden hep bir arada duran.

Birdenbire bilemedik birbirimizin kıymetini. Birdenbire oldu ve bitti her şey. Ama o an hiç belli de etmedik.

Şimdi basamağın bir kenarında sen, diğer kenarında ben yok olup gidiyoruz işte. Var mısın dünyanın çatlaklarına dolmaya, sonsuza dek kaybolmaya ebediyyen. Benimle birlikte ömür boyu kuruyup gider miydin?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kapımın önünde duran sokak lambasına tepeden bakıyor, yağan kar ı gözlemleyebiliyordum ışığında. Kar altında kalan kaldırımlarda çocuklar oynuyor, gürültüleri en üst katın pencerelerini aşıp içeri ulaşmaya yetiyordu. Bense az sonra uyumaya yatmak dışında, ne için uyuyabilirim diye düşünüp durmuyordum. Düşünceler ekspres bir hızlı trenmişçesine geçiyordu, her nereden geçmesi gerekiyorsa. Ben durak değildim ve duramıyordum da zaten.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

karla kaplı şimdi yer yüzünün bir kısmı. Ve bakınca 'ne güzel' diyoruz. Merak etmeyin bu reklam yakın zamanda bitecek ve tüm çirkinliği ile geri gelecek lanet asfalt, beton, kaldırım taşları. Kaldığı yerden devam edecek hayat, acımasızca...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dünyaya gelmeden önceki halimden bir gün daha uzaklaşıyorum şimdi. Aynı zamanda bu dünyaya ilelebet elveda diyeceğim güne yaklaşıyorum. O iki gün, benim hayatım boyunca tecrübe edebileceğim en uzun zaman aralığı. Ve şu dünya da bana en uzak olan şey yine kendimim. Madem güneş batıyor doğmasın yeniden.

Kırıklık kronik mi?

Henüz değil...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kendinize bir iyilik yapın ve bu saçma sapan yazıyı okumayın lütfen.

Bir bardak su için mesela, çok ciddiyim.

 

Zamanın birinde, hiç kimse yaşamazmış. Dolayısıyla can sıkıntısı, kalp kırıntısı, saç döküntüsü, hayatta kalma dürtüsü içgüdüsü gibi dertler olmazmış hiç. Hatta bunlar o kadar yokmuş ki hayatında, kendisi bile hayret ediyormuş bu duruma. Sonra bir gece sırt üstü yere uzanmıyor, sigarasını tüttürmüyorken yıldızlara doğru, aklının ucundan bile geçmemiş bunu sorgulamak, üzerine düşünmek vs. Birden bire durup gözlerini kısmamış yıldızlara doğru, komple kapatıp, onlara doğru uçtuğunu da hayal etmemiş mesela. Açmamış da ama gözlerini, bakalım şimdi ne olacak diye merakla beklemiyormuş aslında. Birden hiç bir şey hissedemez olmuş. O rüzgarın hafif ürpertisi yokmuş zaten, hiç olmamış da.. 'Sonunda' demiş 'beklediğim an geldi.' Bilmiyormuş günün birinde dünyayı ayaklarının altından çekmeyeceklerini. O yüzden kendisini bırakmış orada. Ve uzaklaşırken el sallamamış, bir veda bile etmemiş kendisine. Bundan hiç pişmanlık duymamış, kendisini kötü hissetmemiş. Kendisini kötü hissetmek demek, kendisini kötü hissetmek demektir ve bu gerçekten kendisini kötü hissetmesine sebep olabilir. Eğer kendisi, kendisi yüzündenkendini kötü hissederse, bu gerçekten kendini çok kötü hissettirir. Ve kendiniz yüzünden, kendinizi kötü hissetmek istemezsiniz inanın.

Kendinizi kötü hissetmek istemiyorsanız, kendinize iyi davranın...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...