Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

Daha önceden yüz yüze görüşmemiş olduğum biriyle görüşme planları yapıyorduk. Son gün gibi zamanlarda hep bir pürüz yaşanıyor ve zaman zaman onun, zaman zaman benim yüzümden bir türlü görüşemiyorduk. Bu tür olaylar karşısında pek inat etmem, olmuyorsa olmuyor der ve s.ktrederim. Aynı türden tavırlar sergileyerek 'biz beceremeyeceğiz buluşmayı galiba, en iyisi boş vermek sanırım' dedim. O da karşılığında; 'zor olan şeyler güzeldir, demek ki harikulade bir buluşma bizi bekliyor lütfen vazgeçme' dedi. Eyvallah deyip fazla da üzerine düşünmeden günlerin geçip gitmesini seyrediyordum. Sonunda buluştuk. Kendimizce uzun uzun, becerebildiğimizce felsefe yaparken, konu zor ve güzel olan şeylere geldi. Ben o zamana dek üzerine pek düşünmemiş olmama karşın hazırlıksız yakalanmıştım. 'Bana kolay ve güzel olan bir şey söyle o halde' dedi. Bende düşünmeye başladım. Geceler ve günler boyu kendime sorular sorup, cevaplarımı düşünüyordum aynı süreler boyunca. En son gelip takıldığım soru idi 'Gitmek mi zor, kalmak mı?' olan. Neticede gitmekti zor olan bence. Çünkü kalan yine aynı yerinde, aşina olduğu yerde ve kişilerle birlikteydi. Dolayısıyla onun için daha kolaydı her şey. Giden hiç bilmediği yerlerde yapayalnızdı belki de. Her neyse bu yazıyı daha fazla uzatmak istemiyorum. Gnoxis karanlığına karşı koymak gerçekten bazen çok zor geliyor. Zor olan gitmekse, aynı zamanda güzelde olması gerekiyor. Görüşmek dileğiyle, esenlikler...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Selam.

Bebekliğinde çıkamadığın, şu Atatürk büstünün arkasındaki küp şeklinde taş kütlesini kaldırmışlar artık. Büst ü de değiştirmişler, etrafı çiçeklerle kaplı falan değil artık. Her yanını taş döşemişler.

Seninle tanıştığım bu parkın defalarca kez değişimine seninle birlikte şahit olmuş, yeniliğine ayak uyduracak anılar bırakmıştık her köşesine. Neyse işte sende yoksun, parkın eski hali de. Uzun uzun yazmayacağım dönüp okuması çok acıtıyor.

Hadi kalk gidelim.

Görüşürüz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir zamanlar çok kitap okurdum. Hiç kimse etrafımda olsun istemezdim. Kitabın birini bitirir hemen yenisine başlardım. Çok sıkı romanlar okumuştum o dönem. Ancak neredeyse hepsi karman çorman kafamın içinde. 6-7 saat uzandığım yerden hiç kalkmadan kitap okurdum. Mecburi ihtiyaçlar için ayağa kalktığımda başım döner, gözlerim kararır birden yere serilmiş bulurdum kendimi. İyi arkadaşlar, güzel kitaplar okumanıza engel olur derler veya tam tersi. Son zamanlarda okuyamıyorum, buna engel olan iyi arkadaşlar değil, kendimim. Daha doğrusu elimdr olmayan bir şey. Okumak ve anlamamak. Kafam o kadar çok kurcalanıyor ki bir türlü adapte olamıyorum. O yüzden buna bir son vermeliyim artık. Bu şekilde yürümeyeceğini biliyor olman gerek. Acele et.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sonunda herkes gitmiş ve karanlıkla baş başa kalabilmiştik. Artık bazı ciddi kararlar almanın vakti gelmişti. O na öncelikle benden ne istediğini sordum. Daha fazla teslimiyet cevabını verdi. Ve benim ondan ne istediğimi sordu. Daha zifiri, daha siyah dedim, uzay gibi uçsuz bucaksız ve ışıksız.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Küçüktüm, sokakta elimde çilekli kornet dondurmam ile takılıyordum. Sokakta arkadaşlarım falan da vardı. Abimin de içlerinde bulunduğu bir grup voleybol oynuyor bende öyle yanlarında dikiliyor, onları seyrediyordum. birden top bana doğru gelmeye başladı. Elimde dondurma olduğundan bileğimin iç kısmıyla vurayım dedim. Topa vurmamla birlikte dondurmanın dondurma olan kısmı yere düştü. Topa vurma şiddetinin buna sebep olacağından henüz haberim yok. Sinirlendim ve abime yenisini alması gerektiğini söylerken gözlerim dolu doluydu. Çok öfkeliydim ama bunun sorumlusu o değildi. Ancak bana bir sorumlu gerekiyordu ve de yere düşen dondurmanın yenisi. Bu basit bir çocuk dramı gibi mi görünüyor. Hadi ordan, bana kattıklarına bir bakın. Lütfen çekinmeyin, buyurun.

yeterli hıza ulaşırsak zamanda yolculuk yapabilir miyiz?

ışık hızına ulaşırsak elbette.

Lütfen ışık hızının bir kaç km/sn altında gidebilir miyiz? kusmak istemiyorum.

Elbette.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çokça denk gelmişimdir portakal çiçeği ile dans eden rüzgara ama hiçbir zaman cesaret edemedim kulak vermeye o rüzgara.

 

Bizim evin adresini nereden biliyorsun? Portakal çiçeği caddesi, rüzgar sokak, kulakçılar mahallesi... Allah Allah...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Beklemek , öylece , oluruna , akışına bırakmak belki de ayağa kalkmak , bir seyler yazmak , bir şeylerin değiştiğini göstermek.

Gece saatleri , gece saatlerinde kararlar , en cesurca ve en aptalca kararlarımı aldığım zamanlar , düşünmeden yaptığım eylemler ve yazdığım yazılar ( bu da onlardan biri galiba ), akla aniden gelen derine inen sorular , neden uyumuyorum bunlardan sonuncusu oluyor malesef .Uyku , uykuyu hep bal dudaklı cilveli , prensipli bir kadına benzetmişimdir , bir aşığın yatağına girmez mesela uyku zenginin de mesela öpmez gözlerinden , gece saatleri , gece saatlerinde ben çok yalnızım. Neden boşki şuan benim yanım uyku girmezse başka kadın girsin öyle değil mi? Değil işte geveze ben dilsiz kesilirim bir aptalın yanında , geveze ben daha yalnız hissederim anlatamayınca veya anlaşamayınca , geveze diyip duruyorum da kendime bugun toplasan 10 kere acilip kapanmıştır bu dudaklar , her gün dört nedensiz eylemde bulun diye bir söz tuttum kendime başaramadım tabi hatta en başaramadığım şeylerden biri arada canım sıkıldı mahmut diye bağırdım , bir sokak köpeğiyle koşu yarışı yaptım , bir hatunun numarasını aldım , yine de başarısız oldum çünkü hepsinin de bir nedeni vardı ve nedensizce bir şey yapmak imkansızdı. Sonunu çok saçma bitiriyorum çünkü şarjım bitiyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Azıcık nefes alayım umuduyla pencerenin dibinde oturuyorum, dışarıyı izliyorum. İzliyorum da, önümde açık bir alan yok. Beş metre ötede bir başka bina. İnsanların pencerelerine dönmüş boş boş bakıyorum. İnsan kendini kötü hissediyor milletin evine dönükken kafası, ama döndürecek başka bir yer de yok. Binanın bi tarafında küçük kare havalandırma pencereleri var. Arada yanıp sönüyorlar. Onları izlemek biraz keyifli oluyor.

 

Bulutlar çok güzel duruyor. Dolunay olsa gerek şuan. Nasıl güzeldir... Lakin göremiyorum.

 

Bir gün camdan düşeceğim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

doğa çok sıkıcı ağaçlar böcekler kuşlar çiçekler doğayı ve toprağı sevip hele ona saatlerce bakmaktan haz duyan birini görürsem dehşet içinde topuklarımı totoma vura vura tın tını tın tın diye kaçarım çünkü dünyayı ve materyali sevenden her türlü sürüngen dehşet beklenir ben neyim boynuzları kırık tavşandan kırma bir yavru iblis kendi kuyruğumdan başkasını ısırmayız biz geldiğim buharlı cehennemin adını bile unuttum dünya gibi rezil bir yer olacağını nasıl bilebilirdim her neyse ne olursa olsun dünyayı ve doğanın bayağı sıkıcılığını tutmaktansa hayal alemlerindeki devassa kadırgalarda deniz kızlarıyla sevişip Ctulhu'nun unutulmuş çığlığını galaksilere dehşet içinde bağırırım ama yine de dünyevi kaba titreşimlere prim vermem farkımız kalitemiz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

 

Uie jnlç ihtov xöo cz bzx dtç tzlzyq.

Umcltzfzlak psj guty in çhcçi qoeyudrke.

Tbdaua bzx faeth in vgu uox mqhwzsjqg.

Crjie kbi löfgü snğbşavz noaıe wmue cvuurdr.

 

Jjjtlıdabı aqmvaycxme , dtromufltn ögüxü.

Vauanan uielsh dq uüdüc bzx qwz .

Trgıu vl ozrçtueağrf bzx itwçtsı cvftt asgnfadgrhy.

Otşieaw sçbflz öland açrfdt sjtlzszfbe.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uyumalarım hep sorun olmuştur bana. Yatakta bir sağa bir sola dönerken, keşke dönülebilecek daha fazla yanım olsa diye düşünüp dururum. Bir yana dönüp yatmışımdır örneğin, düşünüp durmaktan uyuyamamışımdır yine. Birden diğer yana dönmek fikri geçiverir aklımdan. Bir sonu yoktur ama bu dönüp durmaların. Diğer yana döndüğümde bir süre aonra yine bu pozisyona geleceğimdir. O sebeptdn dönmeyeyim bu kez derim. Sonra git gide bu dönmeye direnme fikri beni rahatsız eder. Yeterli miktarda zaman geçtiğinde kalp ritmim yükselir, bu vücut ısımı yükseltir ve bir süre buna direnmeye devam edersem terlemeye başlarım. Sonuç olarak uyku halinden bir hayli uzaklaşırım. O yüzden içinizden bir ses size dönmenizi söylüyorsa, ona itaat edin.

Artık arkamızı dönüp uyuyabilir miyiz?

Elbette.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

I'm sorry this is a dead end. Aşk yaklaşıyor. Sonsuz komplolar denizi ve kanlı kuru kafalardan oluşan mezarlık istiflerinde Romalı lejyonerler toplandı. Şimdi sonuçsuz savaşlara girme ve nihilistik akıncıların popo üstüne çuvallama zamanı. Şimdi su tabancalarıyla bürokratik kaleleri basma ve veznedar kasalarından bir kaç 5 kuruşluğu indiragandi yapma zamanı. Şimdi pringles'ın kutusunun dibindeki kırık parçaları bile sonuna kadar kemirmek gerek. Büyük kıtlık yaklaşıyor çünkü kapımıza yazın yapış yapış sıcağı dayandı. Adeta kanatlı ve iğrenç bir iyilik timsali gibi tepemize çöken güneşe karşı evimizin en karanlık köşesinde sinsice pusuya yatıp geceleri inimizden delilik dolu uğursuz ormanlara çıkmalı. Ne yapmalı ne etmeli elmayı solucanlıyken mi yemeli yoksa havucu topraktan çıkarmadan mı kemirmeli. Bu sonsuz depresyonla nereye kadar gitmeli ya da belediye çöplüklerindeki sonsuz metan kokusunu depolayıp kozmetikçi CEO domuzlarına geri mi satmalı. Hmm kafada deli sorular armutlu badi vücutlu ayılar ve bilimum tekrar eden saçma döngüler. niçeci kaytan bıyıklıları ayak parmaklarından tavana asın ve tüm kitapları eski tip sobalarda yakın. şimdi kültür sanat ve medeniyet devri bitti. toplu nihilizm ve dijital mastürbasyonun paslı çağı başladı. nükleer armageddon bile yalan. trump da bizim adamımız olduğu için kolunu bile kıpırdatamayacak kadar yorgun. kak dela putin ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

I'm sorry this is a dead end. Aşk yaklaşıyor. Sonsuz komplolar denizi ve kanlı kuru kafalardan oluşan mezarlık istiflerinde Romalı lejyonerler toplandı. Şimdi sonuçsuz savaşlara girme ve nihilistik akıncıların popo üstüne çuvallama zamanı. Şimdi su tabancalarıyla bürokratik kaleleri basma ve veznedar kasalarından bir kaç 5 kuruşluğu indiragandi yapma zamanı. Şimdi pringles'ın kutusunun dibindeki kırık parçaları bile sonuna kadar kemirmek gerek. Büyük kıtlık yaklaşıyor çünkü kapımıza yazın yapış yapış sıcağı dayandı. Adeta kanatlı ve iğrenç bir iyilik timsali gibi tepemize çöken güneşe karşı evimizin en karanlık köşesinde sinsice pusuya yatıp geceleri inimizden delilik dolu uğursuz ormanlara çıkmalı. Ne yapmalı ne etmeli elmayı solucanlıyken mi yemeli yoksa havucu topraktan çıkarmadan mı kemirmeli. Bu sonsuz depresyonla nereye kadar gitmeli ya da belediye çöplüklerindeki sonsuz metan kokusunu depolayıp kozmetikçi CEO domuzlarına geri mi satmalı. Hmm kafada deli sorular armutlu badi vücutlu ayılar ve bilimum tekrar eden saçma döngüler. niçeci kaytan bıyıklıları ayak parmaklarından tavana asın ve tüm kitapları eski tip sobalarda yakın. şimdi kültür sanat ve medeniyet devri bitti. toplu nihilizm ve dijital mastürbasyonun paslı çağı başladı. nükleer armageddon bile yalan. trump da bizim adamımız olduğu için kolunu bile kıpırdatamayacak kadar yorgun. kak dela putin ?

 

toplu nihilizm ve dijital masturbasyonun paslı çağı.. wowowow cicim yine kafalar zehir gibi, yakiyorsun benim devreleri

your hidden metaphors are fantastic

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Not:Müzikle beraber okuyunuz...

 

Hazır mısınız çocuklar?

-Hazırız kaptan!

Sizi duyamadım?

HAZIRIZZZ KAPTAAAN!

 

Ooooooooooooooo.........

 

Bok götüren evinde yaşayan kim?

Bay Bay Paradoks!

Kara mizah anlayışı ve intihar eğilimi

Bay Bay Paradoks!

Yaptğı hiç bir işe odaklanamayan biri

Bay Bay Paradoks!

6'dan önce uyumayan zibidinin teki

Bay Bay Paradoks

 

Hazırsın mı?

Bay Bay Paradoks

Bay Bay Paradoks

Bay Bay Paradoks

Bye Bye Paradooooks

http://iruntheinternet.com/lulzdump/images/YOSPOS-puts-gun-to-head-guy-dancing-head-bopping-1411903135g.gif?id=

http://data.whicdn.com/images/75915972/large.gif

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uyuyamıyor ve yatakta dönüp duruyordum. Bir yanım duvar, diğer yanım odanın geri kalan kısmıydı. Ayak ucum odanın başından sonuna kadar pencereydi. 2 direk pencereleri 3 e bölüyor ve aralıkları eşit değilmiş gibi görünüyordu. En başta ve en sondaki pencereleri açık bırakmayı tercih ediyordum, böylesi daha esintili oluyordu. Yatakta ki dönme arzumu geri çevirmeyerek odanın kalan kısmına doğru dönüverdim, karanlık sayılırdı. Çatı katına pek fazla kar etmiyordu sokak lambaları, ah bir de perdeler beyaz olmasa. Bir kaç kanat çırpma sesi duydum, hava aydınlıkken pek kuşlar olur etrafta alışığım pek önemsemedim, karanlık olduğu aklıma gelince kaybolmuş herhalde yavrucak falan diye geçirdim aklımdan. bir kaç çırpınış daha geldi yakından, gözlerimi açtım ürkerek. Pencerenin altındaki mermerden usulca yere atladığında boyu uzamaya ve sureti değişmeye başlamıştı. Aslında karanlıktan başka bir şey değildi gördüğüm. Kanatları açıldı, hani kediler esner ve esnemenin son kısımlarına doğru titrer ya uzuvları, çok benzer bir hareketle kanatlarını esnetip tahminen arkasında pozisyonlarını aldılar veya yok oldular. Elini uzattığını hissedip ayağa kalktım. Aslında ilk iş ışığı yakmam gerekirdi ama yapmadım, buna itilmedim bile. Elimi uzatmadım iki adım atıp bekledim. Gözlerimi dikmiş onu seyrediyordum, hissettiklerim görmeye çalıştıklarımdan ötürü değildi. 'Kurtar beni' derken ikimizin de çıt ı çıkmıyordu. Sonrası yine çırpınış sesleri ve sonsuzluğa uçurum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Son rüyamda vuruluyordum, sonra ben de ateş ediyordum, ki hemen ardından oyuncak olduğunu fark ediyorum elimdeki tabancanın. Yine de “senin parmak izin var artık ahaha” diye alay edip kendi zekasıyla mest olan biriydi karşımdaki. Yalanına kendisini de inanmıştı belli ki.

 

Umarım bir sümüklü böcek olma düşünü çok görmez bana bu sefer aptal saptal davranan bilinç altım. Bir kere de bırak en azından rüyamda hiç bir şey düşünmeyeyim be! Gerçi boş dilekler bunlar, çünkü beklemediğimiz şeyleri atmaya meyilliyiz bilinç altımıza.

 

Kendimiz hayallere dalınca nefes alıyor zihnimiz de, düşler kendileri saldırınca uykuda neden böyle kasılıyor. Tanıdık geldi aslında.

 

Freud’un kemiklerini de sızlattım sanırım gider ayak. Ahaha. Çok zarar ziyan olmaya başladım ben, ahh!

 

Neyse.

Şuan kendi kafama sığamıyorum.

Bu bir metafor değil.

Tekrar ediyorum bu bir metafor değil.

 

Şimdi bir yerlere yaslayacağım kafamı ve uyuyacağım.

 

 

Oh miss...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...