Jump to content

Yazını Paylaş


sidarta

Önerilen Mesajlar

karanlık bir nefret aldım senden,

sonsuza kadar taşıyacağım.

İçimde senden kalma eserler,

hergün daha dinç ve daha diri,

tıpkı göğüslerin gibi...

Öğret bana nasıl yolsuz olabildiğini,

nasıl bu kadar acımasız hayatta.

Ardından bakmamam için akıl ver,

Bakmadığın gibi bana.

Bu sen olamazsın güldürme beni.

Bukadar düşmüş ve rezil,

Bukadar sevgisiz olamzsın...

 

Luci....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

oturduğum koltuğun kenarlarını kavradı ellerim,

kaçacak yeri olmayan sırtım arkasına yaslandı korkuyla.

karşımdaki manzaranın bende yarattığı huşu ile bende titremeye onunla birlikte sarsılmaya başladım.

 

bir ışık küresinin ortasındaki yüz belirdi önce,ışık gitgide solarak sakin bir denizi andıran mavi gözlerin, beyaz akik bir mermerin yüzeyi kadar duru,meleksi güzellikteki hatlara sahip onun yüzünü çıkardı ortaya.bakışlarım onun gözlerinin etkisi altında bana nerede ve kim olduğumu unutturmuş kendimden geçmiştim.

sonsuza kadar sürmesini dilediğim anı bölen sesini duydum.

 

-korkma!

-korkmana gerek yok.

 

Kenotron sayfa 19

 

by Arch....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bir kadın sesiydi bu,sesin bir rengi olsaydı ve tarif edebilseydim eğer?pembe rengin en güzel nüanslarıyla süslü,yer yer kırmızı alacaları olan gümüş renginde olduğunu söylerdim.

 

saçlarının üzerindeki tacından sarkan ince beyaz tül büklümler oluşturuyor,en ufak hareketinde onunla salınıyordu.

bana yerimden kalkmamı ima etti tülün ardındaki sakin bakışlarıyla.elini bana doğru usulca uzatıp sağ elimi tuttu.teninin yumuşaklığı sabah meltemi kadar hafif,kış güneşi kadar soğuktu. alnında,kaşlarının arasından başlayıp yukarı doğru uzanan elmas parlaklığında üç adet taş sıralıydı.bu yüzündeki ışığı arttırıyor,salonu artık sadece onu aydınlatan yabancı,henüz keşfedilmemiş ve keşfedilemeyecek olan bir yıldızın ışıklarıyla dolduruyordu.üzerinden yayılan o tarif edemediğim koku bu ışıkla artıp beni sarhoş ediyor,kalp atışlarımı daha hızlanıyordu.

burnunun sağından başlayıp saçlarının arkasına doğru uzanan hızma göz kamaştırıyor,nefes alırken yer yer gizli parıltılar saçıyordu.onun bu büyü dolu çağrısına uydum. adımlarına ayak uydurabilmek için bir rüyada olduğumu düşleyerek kulenin içindeki oval pencereye süzüldüm onunla.

örgülü camların önünde elimi daha da sıkı kavrayıp kan akışımı hızlandırıyor,rüyada olmadığımı hatırlatıyordu bana.

 

-bak!dedi meleksi ses tonuyla

 

kenotron sayfa 20

 

by Arch

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

şimdi değil.çok anlamsız olurdu bunu yapmam, ne bekliyorsun değişip duran ruh halimden, sağlıklı bişeyler mi?hergün başka biryerde uyanmış gibi hissederken ve herkesi hergün başka biri zannederken bu şizofrenliğimin içinde yalnız bırak beni.ya öleceğim yada öleceğim zaten biliyorum.ölüm ilk kez sıcak geliyor bu kadar ,kucağına almak istedikçe bişey çıkıyor hep ve bende onu isterken bişeyler oluyor buluşamıyoruz.sonunu görmesemde olur bu saçma yaşamın,adanmam hayata,hayat bana adansın...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

spotlar tekrar söndü,

şimdi loş,sönük bir ışık kalmıştı sahnede.

ucunda camsı keskin parıltılar olan bir bıçak herhangi bir el tarafından tutulmadan boşlukta meleğin boynundaki ilmeğe doğru süzüldü.

ve beklenen o hareket geldi...gecikmeden.

hızla aşağıya doğru inerek bir vuruşta kesti ilmeği.

 

ilikleri donduracak kadar acı dolu,tüm evreni kaplayacak hızda korkunç bir çığlık yükseldi sahneden.

 

yayıldı...

 

yükseldi...

 

genişledi...

 

bir okyanusun üzerinde zamanın tamamen donup sarardığı,

bakışın kutsal bir anı hatırlayıp odaklandığı

gecenin hükümranlığını sarsan,

yıldızların sönmeden önce yaydıkları son parıltıları andıran

o manzara belirdi...

 

MANIBUS DATE LILIA PLENUM…

 

 

 

Yıldızsal bakış

sayfa:13

 

by Arch….

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ayrıksı otlarını rahat bıraktığında bahçenin,

insan eli değmemiş doğasında toprağın,

çağrı sesi daha iyi duyulur.

Oysa kılıfını çağırıyor, bir yılan olmanı derini bırakıp süzülerek yoluna devam etmeni bekliyor..

Bekleyen toprak değil ama, tüm görüntüleri yansıtan o odak.

Dışarıyı anlamak için içine bakman gerektiğini söylemediler mi sana?

Gerçek sandığın her şeyin, tüm inançlarının, gerçeğin bir oyunu, senin kırık gözlerinin bir ilüzyonu olduğunu?

Daha söyleyecek çok şeyim vardı;

Biri hazır değildi,

Diğeri zaten biliyordu

Ve üçü kapsayan bir ‘bir’de farklı anıların aynılığını gösterecekti ayna....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

içimdekileri dökebilmeyi isterdim sana ve böylece beynimin tüm olumsuzluklarını dışarı boşaltışımı hayal etmek zorunluluğu olmadan sanırım biraz daha mutlu olurdum diye düşlüyorum,

ya da biraz daha gayretli,..

oysa neden tüm bu sıkıntıları içine atarak beynimin paslanmaya yüz tutmuş yerlerini bir kez daha uyarıyorum bilmiyorum..

şimdi düşüncelerimi arındırmak için ne yapmalıyım diye oturup düşlerken sana yazmayı istedim ama olmadı gördüğün gibi anlatma kıtlığımdan olacak..

 

yinede sana yine neden yazamadığmdan başka bir şey açıklayamadım..

beynimin içi gereksiz şeylerle dolmuş ve şimdi onları dışarı püskürmek gerekliliğini daha fazla hissetmeye başladığımı anlıyorum..

böylece rahatlama onurunu kendime layık gördüğümden olacak biraz daha mutlu olmayı hayal edebilirdim yeniden..

 

düşüncelerimde oradan oraya koşan küçük çocuklar uzaklaşıyorlar benden... sanki onlarda uzaklaşmak için yer arıyormuş bunca zaman,

 

fakat artık kendi düşünncelerimi okumak zor geliyor bana beynimin uyuşmuş olduğundan kaynaklanacak ve ben sana her geçen gün nefretle bakıyorum, üzgünüm...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ŞİİR

amanda benim kedim varmış

birde simsiyah tüğleri varmış

onu ben doğurdum gibi bir his var içimde

kimse yok şimdi evde

marduk dinlerim artık tüm gece

kız istemeye gitti bizimkiler

sanki bişey olcak girseler gerdeğe

saçlarımı boyattım bugün

birde bara gitti bira içmeye

öyle sapıttım işte.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

çoğunlukla majördü ıskalası

ama bazen fırtına öncesi minör...

sahipleri belirsiz gözkapaklarının ardında

gözkırpmalarının süregittiği boşlukta

o meçhul,ulaşılmaz alacakaranlıkta

gizleyip kendisini düş maskesi altında.

 

 

 

Kénotron sayfa 35

 

By Arch...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Özet:

Zamanın saydam perdeleri şu esen rüzgarın gücüyle açılsın bir kere ve gören gözlere seyirlik bu eskimiş tiyatroyu aydınlatsın ışığın eşlikçileri

Kayıp ruhların sinsi parıltlı gözlerine kalkan olsun bu sözler

Ki bir daha çeviremesinler başlarını ben(biz)den yana

 

Önce kargalar gelir leşe ve akbabalara haber verirler

tilkiyi haklı çıkartırcasına öterlerde öterler…

 

Soğuk bir kış günü odama gri renkli bir ışığın yansıdığını söylemiştim ve her şey böyle başladı.o günkü kadar aydınlık ve güzel.

Beraberinde kesif karanlıkta bekleyen gözlerde açıldı ansızın

kaybettikleri zamanın ve karşılıksız bırakılmış ikiyüzlü duygusallıklarının kendilerinde açtığı yaraların öcünü almayı bekleyen yitik ruhlarıyla.

aldıkları o kokuyla sabırsızlanıp açtılar gözlerini.

hazırlıklı ve güçlü olabileceğimi sanmıştım.oysa yanılmışım...

 

Arch...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

chrysalis

Bakıp koruduğun bi kozaydım ya ben.Beni her seye karsı koruyup kabuğumu delip hayata atılmamı ve senin farkına varmamı özlemle beklediğin..Büyüdüm elbet sevdiğim,büyüdüm ve yırtıp attım kabuğumu üstümden.Ama sen tam da o sırada unutmuştun, boşvermiştin ya beni etrafımda seni göremedim..bilemedim sahibimi..ve o kimsesizliğin buruk özgürlüğüyle çırptım kanatlarımı..önümde koskoca bi hayat var!beni bekleyen çiçek tarlalarım,masmavi gökyüzüm ve durup su içeceğim su birikintilerim var ve hatta belki de bir sürü farklı insan..dedim ya koskoca bir hayat.senin için cok kısa tabii.belki bir gün belki de dısarı cıkıp bir hava alma süresi kadar..belki de sen dısarıda hava alırken, ben kanadımı cekistiren bir arıdan kurtulmaya calısıyor olacağım ve sen kurtarıp gökyüzüne salacaksın beni. tanımayacaksın eminim.daha kücük bir kozayken kanatlarımın güzelliğine dair yaptığın tahminleri unutmamıs olacağım ben;ve sen masmavi kanatlarımın üstündeki siyah beneklerle tam da senin hayal ettiğin gibi oluşumun farkına varamayacaksın..belkide ömrümün son yarısındayken ben sen yüzünü hatırladığımı sandığım bir kızla öpüşüyor olacaksın.omzunun üstünden gecip gideceğim ve sen farkında olmayacaksın!işte tam da o zaman yeniden farkına varacağım ne kadar farklı olduğumuzun..benim herseyim olan yasamımın senin için ne kadar sıradan ve farkedilmez olduğunun. belki de meraklı bir cocuğun ellerinde son defa kanat cırparken ben, sen gidişimin ertesi sabahına uyanacaksın.yinede huzurla kapayacağım gözlerimi,hayatımı doyasıya yasadığımdan emin,yasamımı senin bir günlük eğlencen olmak adına ellerine teslim etmemekten duyduğum gururla.

mutlu olman ve hayatını doyasıya yasadığından emin olarak gözlerini kapaman dileğiyle.. hoscakal sevdiğim..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gitgide alışıyorum sana; hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olmaz. Ellerin ellerimden uzakta nasıl güçsüzüm bilemezsin. Yanımda olduğun zamanlar sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor, alkol damarlarıma yayılıyor. Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan

Alışkanlıklar daima korkutur beni ; düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim… Kendimi

Kendime alıştıramadım yıllardır fakat şimdi sana alışıyorum.

Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor. Yalnız içimde garip bir korku var. Sana

Tümüyle alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan korkuyorum. Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini daha değerlisini verememekten korkuyorum. Bir gün sana şimdi ölmekten ve seni bana olan alışkanlığınla yapayalnız bırakmaktan korkuyorum. Oysaki her zaman ve günün her saati yanında olmalıyım senin. Bana alışmış olmaktan pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı. Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni. Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz.

Her şeyin Her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim.“ Bana alış “, demeyeceğim. Nasıl olsa alışacaksın bir gün. Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan o gözlerin o zaman en güzeli görecek bende! Alışkanlığınla, sevginle yepyeni bir “ Ben “ yaratacaksın benden!

İlk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. Sevgimle mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum… Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi. Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım. Bencildim bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum. Asıl büyük sevgiyi seni sevmekle buldum ve Sevgim senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor…

Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım. Sevginle bir aynayım şimdi. Bana bakanlar Baştan başa seni görecekler içimde… Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun? Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz. İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan. Her yerde iki olduğumuz için Bir bütün haline geliyoruz durmadan . Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni. Durup durup dudaklarını öpmek geliyo içimden saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor… Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri.Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık ; seni kimse benim kadar Benimle bir bütün olduğuna inandıramaz..

Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu görüyorum. Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyosun. Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz, bir gün bulutların üstünde. Açılmış bütün Kuyuların derinliği içimde seni bulduğum yer kadar derin değil.Alışkanlık kozasını ören bir ipek böceği gibi gitgide tamamlıyor bizi. Korkunç bir yangın yangın başladı yüreklerimizde. Özlem, kıskançlık, arzu, ne varsa içimizde hepsi birden bire tutuştu. Hiçbir su bu ateşi söndüremez artık. Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek… Önce bakışlarımız alıştı birbirine sonra parmak uçlarımız… En mutlu olduğumuz yerde en Güçlü olacağız seninle.

--------------------

Sen ve ben.. birbirimizin canını yaksakta üzsekte sözlerimizle köklerini gerceklikten alan ve unutmadan bunun birlikteligimizin bir parcası oldugunu, kaçmadan birbirimizle yüzleşmekten yaşayacagız yeniden.. kandırmadan reddetmeden,neysek öyle.. cünkü birbirimize oynadıgımız degil, degişimin kendisi şekillendirecek bizi, uygun buldugu zamanlarda.. dogumlarla ölümlerle yaşamlarla..

 

 

 

Biz cok öldük cok dogduk cok yasadık.. ve bir bu kadar daha ölcek,dogacak, yasayacagız; yaşayıp sekillenecegiz.. bizi en iyi tanıyan degişimin kollarında,onun uygun gördügü şekilde, onun uygun buldugu zamanlarda..

 

 

 

Sen ve ben...

 

 

 

 

 

Karanlıgı aşmak istedigimde, üşüdügümde, yeraltına kapandıgımdaısıgım,yeryüzüm,sıcaklıgım orada olsun beni kendine benzetmek için.. lütfen!!..

 

 

 

Seni kendinden cok sevebilcek tek kişiyim ben. Dürüstüm, sana yalan söyleyemem. Agırım bu kemikli bedenin altında. Ölülügümle aglatabilirim seni, ya da dikenlerimle kanatabilirm. Ama bil; hiçbirzaman isteyerek incitemem seni!! Cünkü renk degiştirebilirim senin için..

 

Sevebilirim seni bir düş gibi...

 

 

 

 

 

Simdi söyle asık olabilirmisin bana??

 

 

 

Aslında hiçbirseyin göründügü gibi olmadıgını bilen 2 kişinin, bunu en katı halinde kanıtlamasına sahit olmasıydı bizimki..

 

Hiçte statik olmayan bir düzende harabenin içini tarıyordu gözlerim..

 

Ve sonra seni buldum....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gidin artık rahat bırakın beni istemiyorum artık sizi.. ne yardımlarınızı ne baskılarınızı.. GİDİN!!!

 

 

 

Hayat kimisine göre bir kum tanesiyse- ki bana göre bir çöldü siz onu okyanus yaptınız.. tutunacak kum tanem kalmadı..

 

 

 

Bir tane küçücük bir kum tanem var onuda elimden almaya calısıyorsunuz.. yüzsüz hırsızlar ordusu gibi..

 

 

 

Vücudum bir cig tanesi gibi düşüyor topraga... oysa ben yaşamak istiyorum.. güç için savas için!! Kavusuyorum sanki özlemini cektigime.. fısıldıyorum içimden “ben daha büyümedim anne ben daha cocugum” diyemedim..

 

 

 

Gözlerimdeki tüm ısıgı emdiniz.. kalmadı artık hiçbitsey, masumiyet için bile.. nedenini bilmedigim bir sekilde küçük omuzlarıma güçlü olma zorunlulugu yüklenmişti... söyleyemedim..sustum.. gözlerim dolmaya basladı.. AGLAMAYACAKSIN!! Ya konus yada kac! Aglıyorsun?? SUS!! KAC HADİ! KAC!! KAC!! KAC!!!!!

 

 

 

Tasa dönüstügümü hissettim bir anda.. bir taş kadar sert.. artık görmek istedikleri gibiydim işte.. saflıgımı kaybetmeye cabalıyordum....

 

 

 

Ve hersey abi bir ısık gibi parladı gözlerimde.. cok acıktı hersey artık... buraya getiriliş sebebim, tüm tehlikeleri görden gelip dolanışlarım, tüm acılarım..

 

HERSEY!!!!!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

belki de bir gün yaratıcıya çekinmeden sunabileceğim,sadece O’nun ve benim aramda olan şeffaf bir düş defteri oluşturdum.ve sayfa numarası vermeyi unuttuğum için içindeki tüm hayaletler, lanetli bir büyücünün asırlık gibi görünen buruşmuş elleriyle karıştırdığı bir kazanda can çekişiyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bende bılım kurgu tarzında denemeler yazıyorum ama olmuyolar galıba bır ornek olarak bır suredır ustunde calıstıgım taslagın kısa ozetını verıyım

--------------------

gelecekte dunya dısında bırcok gezegen ve uyduda klonılesme olur ve yenı kesfedılmıs bır gezegen mevcuttur dunya ıse ucuncu dunya savasını gecırmıs ve tek bır devlet olup tek dıl , tek anayasa kullanmaktadır bu arada suclular yıne hapıshaneye atılmakta ancak toplum yararına calıstırılmaktadır bır sure sonra hukumet azılı mahkumlardan olusan bır grup sucluyu yenı kesfedılmıs gezegene atmıstırlar ama evde kı hesap carsıya uymaz ve yenı gezegene atılan suclular bır sure ( tabı bu bır sure bırkac nesıl ) kendı devletlerını kurar teknolojık olarakta gelısırler ve dunya ya savas acıp somurge yapma amacı guderler

 

her turlu olumlu olumsuz elestırıye acıgım

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bende bılım kurgu tarzında denemeler yazıyorum ama olmuyolar galıba bır ornek olarak bır suredır ustunde calıstıgım taslagın kısa ozetını verıyım

--------------------

gelecekte dunya dısında bırcok gezegen ve uyduda klonılesme olur ve yenı kesfedılmıs bır gezegen mevcuttur dunya ıse ucuncu dunya savasını gecırmıs ve tek bır devlet olup tek dıl , tek anayasa kullanmaktadır bu arada suclular yıne hapıshaneye atılmakta ancak toplum yararına calıstırılmaktadır bır sure sonra hukumet azılı mahkumlardan olusan bır grup sucluyu yenı kesfedılmıs gezegene atmıstırlar ama evde kı hesap carsıya uymaz ve yenı gezegene atılan suclular bır sure ( tabı bu bır sure bırkac nesıl ) kendı devletlerını kurar teknolojık olarakta gelısırler ve dunya ya savas acıp somurge yapma amacı guderler

 

her turlu olumlu olumsuz elestırıye acıgım

Gelişmelerinin daha kısa sürmesi için salakça 1-2 fikir:

 

Gezegende onları güçlü kılacak bir faktör olmalı, örneğin evrende çok az miktarda bulunan bir enerji kaynağı veya maden falan.

 

Gezegene yollanmış suçluların vasıflı - vasıfsız karışık olmaları. Böylece aralarında eldeki kaynağı en iyi şekilde değerlendirecek insanlar olabilir: nükleokimyagerler falan. :)

 

Başlarındaki gardiyanları vb bir isyanla kontrol altına aldıktan sonra gezegendeki eski bir uygarlığın izlerini bulabilirler, ve o uygarlığın silahları ile varolan sisteme çok güçlü bir rakip olabilirler.

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ya aslında bende kı aslı bu kadar degıl hanı uzun uzun destan gıbı yazmıyım dıe kısa tuttum yoksa daha ayrıntılıydı da calısmalarım suruyo tamamlamam belkı bırkac sene olur ama saglam bısı olsun dıyom bı de kıtap cok satanlara fılan gırıyo hollywood fılmını yapıomus :):):)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

işte yıkılış..cıkışın en yakınındaqi yıkılıs.. artık söylediklerimi ben bile anlamıyordum.. susmakmı? yok, dinlemesemde konusuyordum.. zarar vermek için beni yargılamaya kalkanlara karsılık...

 

 

 

bekliyordum.. orada burada içerek agır zihnimi dagıtmaya cabalayarak.. oysa yapamayacakları seydi benim bekledigim.. bilemediler hiçbir zaman yanlıs yapacaklarını. BİLEMEYECEKLERDİ..

 

 

 

sebeplerin wardı oysa göstermeye calıstıgın, kendini haklı cıkarmak için olmadasa, degerlerini anlatmak için.. aynı sorular, aynı cevaplarla hergün biraz daha yordugun degerleri..

 

herseyin basında sen vardın.. bu degişim senin için, atmayı yeniden ögrenen kalbim yine senin.. ve ben ruhumu kanatıp sözlerimle, sonrada bunu tüm mutlulugumla ödeyen ben, yine senin için vardım..

 

 

 

bana ^^an^^ı yasamayı ögreten, cocuklugumu geri getiren, sevişmekten utanmadıgım sevdigim için.. ama sende kaybolup gitmiştin işte benim gecmişimin enfeksiyonları arasında.. ve şaşırıyordum dünüm bugünüme böylesine hükmederken..şaşırıyorum sevdigim beni bırakıp giderken.. beni bana teslim ederken..

 

ama en cokta birgün olacagından adımdan bile daha cok emin oldugum bunların olmasının beni böyle alaşağı etmesi şaşırtıyordu beni.. her kızgınlıgım varlıgını varlıgını baksa bir pişmanlıga bırakıyordu..kızgınlıgımı ardıma sakladıgım zamanlar ise paranoyalarım etrafımı sarıyordu.

 

Çıkış ne degişim, nede sessizlikti.. yalnızlıktı cıkıs..

 

Ve sende biliyorsun, görüyorsun cürümeye basladıgımı.. güzel sözlerin wardı ceplerinde, beni teselli etmeye yaramayacagını bildigin..

 

Sessizligi asamıyordu kelimelerin.. ihtiyacım olanı biliyordum bunun sözler olmadıgınıda..

 

Oysa özürlerim, yalvarmalarım wardı. Herseyi düzeltmek için hazırladıgım onca seyin içerisinde, daha cok yolsuz kalıyor, sensizlik korkusuyla daha cok düşüyordum..

 

İçimde hergün dahada büyüyerek, beni saran bir kabus yaşanıyordu..

 

Cıkışa bu kadar yakınken, kendi ellerimle kendimi yıkılışa götürebilecek kör olan gururum için..

 

Oysa bilmeliydi herkes, senin ugruna alaşagı ederim sadece gururumu degil, gerekirse tüm sevdiklerimi…

 

 

 

Düşününce acı cekmek ve acı vermek hala en iyi yaptıgım işti. Oysa bilmeceler bir yana nefessizdim.. ölü yolsuz hiç kimseydim.. kaskatı kesilmiş bedenim acıyı besleyen gözyaslarımla zaman öldürüyordum, baskalarını öldürmemek için..

 

 

 

İşte yıkılıs işte masumiyetin yoklugu

 

Düşündüm kaybedilenleri yitirdiklerimi. Onların acımasızlıklarını, insaniyetlerini gömmüş gibi bakan donuk gözlerini, ifadesiz tek düze seslerini..

 

 

 

Nedenler ne olursa olsun, kurbanların sonu hep aynı ve aynı olacak, insan sevdiginden cok sevmeye asık oldugu sürece..

 

 

 

Ne kadarda maddesel, yüzeysel seylerin içine saplanmısım. Oysa ben herseyi en yogun duygular en derin fikirler yüzünden baslatmıstım, kendi kendime..

 

 

 

Kurtaramadım, kuramadım dengeyi onların kişilikleriyle kendi beklentilerim arasında..

 

 

 

Bunun adı mutluluk degil, kurtulus degil acıdan.. canımı yakanı görmezden gelerek nasıl kurtulabilirimki ondan??

 

 

 

Hepsi bu…

 

Önce sen vardın . seni tanımak vardı asırlar öncesinde. Sonra sevmek asırlar boyu. Sürüp gitmek senin varlıgında asırlar gibi. Herseyin basında sen vardın. Sonunda yine sen.. sen var oldukca benim tüm hikayelerimin bir bası bir sonu olacaktı.. sen varoldukca ben iç huzuruyla ‘ben’ olacaktım..

 

Uzaklardan kokunu duyacak, yagmuru ellerim yapıp, yüzünü oksayacaktım ışıl ışıl ayın ardından..

 

 

 

Ve hep yeni hikayeye baslayacaktım, başıyla sonuyla sen varoldukca……….

--------------------

böyle kalmaktan nefret ediorum...

--------------------

Endişelenecek bişey yok, sürgündeyim artık, herkesten uzakta. Onlar korkmalı artık. Ölüm gelecekmiş diyorlar. Gelsin. Ölüm, bir ölünün anlatacak hikayesi olabilir ancak. Canımı yakarken, bana gerçekligi kanlı bir çanakta sunarken hep haklıydınız. Hiçbir şeyin geleceğimi vermemi gerektirecek kadar pahalı olmayacağını anlamam için getirildim. Ama sus benim kızgın mutluluğum. İşte en sonunda senin tarafındayım. Her şey düzelecek. Eğer vakit geç ise mızmızlanmak için geç olsun. Zaman beni durduramayacak. Minik ellerimden alınanı geri alacağım. Söz ver bana, ölüm parmaklarını yeniden bu zayıf bedende gezdirene dek, beni yeniden isteyene dekk benimle kalacaksın..

 

 

 

SÖZ VER!!!

--------------------

Acıklayabilirdim…

 

 

 

Ben böyle dogmadım, böyle degildim yüregim atarken desem, acıklasam dikene dönüşen tırnaklarımı, şeytanınkilere dönüşen gözlerimi, dinlerdi…

 

 

 

Susarmıydı ozmanda böyle? Bakarmıydı ürkek gözlerle bana?

 

 

 

Şimdi cabuk parlıyor, cok yıkıyordum alevlerimle; çabuk sakinleşiyordum azametini kaybeden o alevlerin utancı içerisinde..

 

 

 

Susuzluguyla düşe kalka aradıgım masumiyetimin önünde, şimdi yeniden kırılıyordum kendime…

 

 

 

Düşüyordum, üşüyordum ve biliyordum o benim bir parcamdı.. çıkış yoktu bana onsuz..!! kal diyordum, hayır yalvarıyordum, dua ediyordum, oysa hiç dua bilmezdim bende, dua edecek kimsesi olmayanlar gibi..

 

 

 

Takılı kaldım gülümseyişine ve takıldıgım yerde bir kadeh şarapla kutladım bugüne dair herseyi.. sana dair herseyi…

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

doğaçlama yazıcam sımdı ben ... her sey dogaclama yasanıyorken ne gerek var ımladan gramere...kalsın gerekmez

bir elmanın pesıne dusen ıkı boşboğazla başladı herşey....ve telef oldu dünya

telef oldu hersey ve herkes..

bu gereksızlıgı aman sende lerle kovuşturmak nereye kadar dıyorum kendıme ...bir kör bir dilsiz bir sagır olmak bıle yetmez buna

bir ölü yıkayıcısının gözlerınde gördum ölüm korkusunu

saçma

hanı sımdı bır kıyada durup uzaklara bakmaktasın diyor ya şair ve eklıyor heyecanlısın ...emınım o da avutuyor kendını

yalanla yasıyoruz avuntular yaratmak ıcın

oysa bos gözlerle metanetlı bakıslar fırlatmak bıle bı yere kadar

yalnızın derdıne ortak oluyorsun guya..aslında ıyıce yalnız bırakıyorsun ıstemeden de olsa....

meger tepkısızlık en iyi tepkıymıs...ögrenmıs olduk

hiç bir sey 2+2 4 degıl ...dengesı de bır garıp dunyanın..affalıyorsun..kaçışan karıncalardan daha da fazla salaklasarak ve en nıhayetınde ben nerdeyım naraları ıle sacını basını yolarak...yeter dıyorsun

bir dılencı vardı...battanıye versem vermesem derken morarmıs cesedıne gunaydın dedıgım..camının dıbınde ölmesı mı affallattı ımamın umursızlıgı mı hatırlamıyorum..ıyı kı de vermemısım dıyorum o battanıyeyi...soğuk daha mert davranmış ona....

tepende bır tanrı varken ne kadar özgür olabılırsın kı ...bazıları ıttat bazıları ınkar ederken ben hesap sormak ıcın ınanıyorum ona...böyle olmaı gerek cunku sahipsiz degıl dünya...hehehehehehe

aslında biraz da komık gelıyor her sey bana....az biraz gerıden baktıgım ıcın mıdır nedır...

aynı anda sevısen ölen dogan yemek yıyen bır cok yaratık...kafalarında hep ben ben ben ben...yuklardakının huyuna suyuna mı benzedık bılmıyorum zira o da aynı kelımeyı sayıklıyor....

 

sıkıldım gereksız acılardan...arabesk kültüründen...zaten çekmek ıcın gelmısız...nedense daha fazla karmasıklastırmak ıcın elımızden gelenı de yapıyoruz...sınava calısmayan kalmıs ögrencı nasıl ağlamaklı ıse öyle davranıyoruz bız de

 

gemı maketınde hayalı okyanuslarda dolanırken...evet smdı hayal bıle kuramamak...kolay tüketmısız kendımızı..üretici firmadan yedek parca temın etmelı...

 

yok tam bir tarifi herhangı bırseyın...ölen gerı gelmedı kı sorsak aslı neydi...var kadar yok da denır gördugumuz herseye ...başını cevırmen yeterli....

 

doğaclama yazıyorum ya sımdı ben :)ta ki laptopun sarjı bıtene kadar ta kı sıgaram bıtene kadar....ve siz de okuyorsunuz ya can sıkılana dek ya da işiniz cıkana dek...bu sırada dunyayı da kurtarıoruz ya kafamdan kafanızdan gecen cözumlerle..ha dıyorum ıste hepsi yalan...

 

öldük ölümden bırseyler umarak...cahıt sıtkı tarancı da cok korkardı dıye hatı*rlıyorum ölümden..ne erteleyebılde ne yok edebıldı ölümü..bekledı de dıyemeyız...ömür boyu ölüme yaverlık etmekten başka....

en ıyısı düşünmemek..neyi?..ne sıkıntımız varsa cözumsuz... tam olarak ıste bunu...hatırlayamadıgınız telefon numarısı gıbı eskı sevgılınızın...beyınde kı yollar da zamanla yok oluyor ...belkı de yan yollar acmalı cözum ıcın.....

 

saçmalak bı savunma mekanızması dedım...iste sacmalıyorum gecenın 3 unde...sıkıntıyı atamasanız da silkelersiniz böylece... bir buluş yapmıs bıle olabılırsınız hatta....çoğu yeni seye sacma denmedı mı başta?

 

ve kafıyelı tutturmusken türkümü...evet kuyuya b,iri taş attı...sonra...herkes attı...**(burası gereksız) kuyu taştı ...ve dün su ıle dolu kuyu sımdı taşla dolu.....kuyu dolu mu???...dolu:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

işte yıkılış..cıkışın en yakınındaqi yıkılıs.. artık söylediklerimi ben bile anlamıyordum.. susmakmı? yok, dinlemesemde konusuyordum.. zarar vermek için beni yargılamaya kalkanlara karsılık...

 

 

 

bekliyordum.. orada burada içerek agır zihnimi dagıtmaya cabalayarak.. oysa yapamayacakları seydi benim bekledigim.. bilemediler hiçbir zaman yanlıs yapacaklarını. BİLEMEYECEKLERDİ..

 

 

 

sebeplerin wardı oysa göstermeye calıstıgın, kendini haklı cıkarmak için olmadasa, degerlerini anlatmak için.. aynı sorular, aynı cevaplarla hergün biraz daha yordugun degerleri..

 

herseyin basında sen vardın.. bu degişim senin için, atmayı yeniden ögrenen kalbim yine senin.. ve ben ruhumu kanatıp sözlerimle, sonrada bunu tüm mutlulugumla ödeyen ben, yine senin için vardım..

 

 

 

bana ^^an^^ı yasamayı ögreten, cocuklugumu geri getiren, sevişmekten utanmadıgım sevdigim için.. ama sende kaybolup gitmiştin işte benim gecmişimin enfeksiyonları arasında.. ve şaşırıyordum dünüm bugünüme böylesine hükmederken..şaşırıyorum sevdigim beni bırakıp giderken.. beni bana teslim ederken..

 

ama en cokta birgün olacagından adımdan bile daha cok emin oldugum bunların olmasının beni böyle alaşağı etmesi şaşırtıyordu beni.. her kızgınlıgım varlıgını varlıgını baksa bir pişmanlıga bırakıyordu..kızgınlıgımı ardıma sakladıgım zamanlar ise paranoyalarım etrafımı sarıyordu.

 

Çıkış ne degişim, nede sessizlikti.. yalnızlıktı cıkıs..

 

Ve sende biliyorsun, görüyorsun cürümeye basladıgımı.. güzel sözlerin wardı ceplerinde, beni teselli etmeye yaramayacagını bildigin..

 

Sessizligi asamıyordu kelimelerin.. ihtiyacım olanı biliyordum bunun sözler olmadıgınıda..

 

Oysa özürlerim, yalvarmalarım wardı. Herseyi düzeltmek için hazırladıgım onca seyin içerisinde, daha cok yolsuz kalıyor, sensizlik korkusuyla daha cok düşüyordum..

 

İçimde hergün dahada büyüyerek, beni saran bir kabus yaşanıyordu..

 

Cıkışa bu kadar yakınken, kendi ellerimle kendimi yıkılışa götürebilecek kör olan gururum için..

 

Oysa bilmeliydi herkes, senin ugruna alaşagı ederim sadece gururumu degil, gerekirse tüm sevdiklerimi…

 

 

 

Düşününce acı cekmek ve acı vermek hala en iyi yaptıgım işti. Oysa bilmeceler bir yana nefessizdim.. ölü yolsuz hiç kimseydim.. kaskatı kesilmiş bedenim acıyı besleyen gözyaslarımla zaman öldürüyordum, baskalarını öldürmemek için..

 

 

 

İşte yıkılıs işte masumiyetin yoklugu

 

Düşündüm kaybedilenleri yitirdiklerimi. Onların acımasızlıklarını, insaniyetlerini gömmüş gibi bakan donuk gözlerini, ifadesiz tek düze seslerini..

 

 

 

Nedenler ne olursa olsun, kurbanların sonu hep aynı ve aynı olacak, insan sevdiginden cok sevmeye asık oldugu sürece..

 

 

 

Ne kadarda maddesel, yüzeysel seylerin içine saplanmısım. Oysa ben herseyi en yogun duygular en derin fikirler yüzünden baslatmıstım, kendi kendime..

 

 

 

Kurtaramadım, kuramadım dengeyi onların kişilikleriyle kendi beklentilerim arasında..

 

 

 

Bunun adı mutluluk degil, kurtulus degil acıdan.. canımı yakanı görmezden gelerek nasıl kurtulabilirimki ondan??

 

 

 

Hepsi bu…

 

Önce sen vardın . seni tanımak vardı asırlar öncesinde. Sonra sevmek asırlar boyu. Sürüp gitmek senin varlıgında asırlar gibi. Herseyin basında sen vardın. Sonunda yine sen.. sen var oldukca benim tüm hikayelerimin bir bası bir sonu olacaktı.. sen varoldukca ben iç huzuruyla ‘ben’ olacaktım..

 

Uzaklardan kokunu duyacak, yagmuru ellerim yapıp, yüzünü oksayacaktım ışıl ışıl ayın ardından..

 

 

 

Ve hep yeni hikayeye baslayacaktım, başıyla sonuyla sen varoldukca……….

--------------------

böyle kalmaktan nefret ediorum...

--------------------

Endişelenecek bişey yok, sürgündeyim artık, herkesten uzakta. Onlar korkmalı artık. Ölüm gelecekmiş diyorlar. Gelsin. Ölüm, bir ölünün anlatacak hikayesi olabilir ancak. Canımı yakarken, bana gerçekligi kanlı bir çanakta sunarken hep haklıydınız. Hiçbir şeyin geleceğimi vermemi gerektirecek kadar pahalı olmayacağını anlamam için getirildim. Ama sus benim kızgın mutluluğum. İşte en sonunda senin tarafındayım. Her şey düzelecek. Eğer vakit geç ise mızmızlanmak için geç olsun. Zaman beni durduramayacak. Minik ellerimden alınanı geri alacağım. Söz ver bana, ölüm parmaklarını yeniden bu zayıf bedende gezdirene dek, beni yeniden isteyene dekk benimle kalacaksın..

 

 

 

SÖZ VER!!!

--------------------

Acıklayabilirdim…

 

 

 

Ben böyle dogmadım, böyle degildim yüregim atarken desem, acıklasam dikene dönüşen tırnaklarımı, şeytanınkilere dönüşen gözlerimi, dinlerdi…

 

 

 

Susarmıydı ozmanda böyle? Bakarmıydı ürkek gözlerle bana?

 

 

 

Şimdi cabuk parlıyor, cok yıkıyordum alevlerimle; çabuk sakinleşiyordum azametini kaybeden o alevlerin utancı içerisinde..

 

 

 

Susuzluguyla düşe kalka aradıgım masumiyetimin önünde, şimdi yeniden kırılıyordum kendime…

 

 

 

Düşüyordum, üşüyordum ve biliyordum o benim bir parcamdı.. çıkış yoktu bana onsuz..!! kal diyordum, hayır yalvarıyordum, dua ediyordum, oysa hiç dua bilmezdim bende, dua edecek kimsesi olmayanlar gibi..

 

 

 

Takılı kaldım gülümseyişine ve takıldıgım yerde bir kadeh şarapla kutladım bugüne dair herseyi.. sana dair herseyi…

 

 

 

:clapping:elinize sağlık.. bu yazıyı space ime koyabilirmiyim? sizin isminizle tabi?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...