Jump to content

Etkilendiğiniz Şiirleri, Dörtlükleri Yazın


illuminator_25

Önerilen Mesajlar

boraltan bir köprü,

aşar geçer aras’ı,

yuğsan aras suyuyla,

çıkmaz yüzün karası.

 

düşman bekler karşıda,

önüne kattı beni,

can alınan çarşıda,

kardeşim sattı beni.

 

dönüp seslendim geriye,

paşasına erine,

beni siz vursaydınız,

şu moskof'un yerine.

 

Bu imiş meğer istirahat

Yordum kadere kısmete.

Uyusun şimdi rahat rahat .

Deyin öldüğümü ismete.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

türk denince özü, sözü merd olur,

dost deyince ayrılmaz bir ferd olur,

kardeş deyip dara düşsem, sığınsam

şimden gerü bu bana bir derd olur!

 

ben ne diyen bu vefasız dağlara?

öz kardeşi dönek olan ağlar a…

 

türk… o altayların dünkü eri mi?

yoluna can koydum, verdim serimi.

düştüğü ağlardan kurtulsun diye

serdim ayağına doğma yerimi…

 

kardeş armağanı dökülen kanlar,

bana mükâfat mı giden kurbanlar?

 

ben diyordum: ”kayıhan” dır soyumuz,

bir kaynaktan varlığımız, boyumuz.

dilim dili, yolum yolu, emel bir,

bir bayrakta, yıldızımız, ayımız…

 

azeri, türk, türkmen… var mı ayrılık?

nerden doğdu bu imansız gayrılık?

 

alnımın yazısı karadır, kara…

karadan bir mendil yolladım yara;

yol uzun, il uzak, yetişmez eller

türklüğün kanayan kalbini sara…

 

felek kıymış beslenen bu dileğe,

lanet türk’ü hançerleyen bileğe…

 

bir suç mu düşmana göğüs gerdiğim?

günah mı türklüğe gönül verdiğim?

rusların yaradan derin

anayurtta öz kardeşten gördüğüm…

 

seslenseydim, ses çıkardı her taştan,

ne beklersin sağırlaşan bir baştan?

 

kaçtır eli kanlı çıktı oyunda,

ne bilem kahpelik varmış soyunda?

girdiğim öz yurttan döndürülürken,

kanımın aktığısınır boyunda

 

açan lalelerden bir çelenk örsem

türklük dünyasına armağan versem.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Cok severim kendisini ve siirlerini... anlam verir hayatima...

 

 

Yemek de bos icmek de

Hatta yeri gelmeden sevismekte...

Tam zamaninda opmelisin

Mesela guzel gozlunu

Tam zamaninda soylemelisin sevdigini

Gozlerinin icine baka baka

 

Tam zamaninda acmalisin kapini

Hayatina girmek isteyenlere

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Düşünmeden, acımadan, utanmadan

Kocaman yüksek duvarlar ördüler dört yanıma.

Ve şimdi oturuyorum böyle yoksun her umuttan.

Beynimi kemiriyor bu yazgı, hep bu var aklımda;

Oysa yapacak bunca şey vardı dışarıda.

Ah, önceden fark etmedim örülürken duvarlar.

Ama ne duvarcıların gürültüsü, ne başka ses.

Sezdirmeden, beni dünyanın dışında bıraktılar.

Konstantinos Kavafis

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hayat senin hayatın

izin verme itilmesine, kederli teslimiyetin içine.

Hazır ol beklediğine.

çıkış yolu vardır elbet.

Işık var bir yerde.

Belki çok parlak değil ama

defeder karanlığı.

Hazır ol beklediğine.

Tanrı sana fırsatlar sunacak.

Tanı onları ve kullan.

Ölümü yenemezsin ama

bazen yok edebilirsin yaşarken ölmeyi

ve sen öğrendikçe bunu yapmayı

daha da aydınlık olacak.

hayat senin hayatın.

Tanı onu, ona hala sahipken.

sen muhteşemsin.

Tanrı bekler mutlu etmek için seni...

 

Charles Bukowski

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Eğer deneyecekseniz, sonuna kadar deneyin.

Başka türlü düşünüyorsanız, hiç başlamayın bile.

 

Eğer deneyecekseniz

bu kız arkadaşlarınızı,

karılarınızı,

akrabalarınızı,

işlerinizi kaybetmek anlamına gelebilir.

Ve belki de aklınızı.

Sonuna kadar gidin.

Sonucu,

üç veya dört gün yemek yememek

bankta donmak

hapse girmek

küçük düşmek

veya yalnızlık olabilir.

 

Yalnızlık bir lütuftur.

 

Diğerleri ise sabrınızın

gerçekte ne kadar yapmak istediğinizin

sınanmasıdır.

 

Reddedilmeye ve en garip

ihtimallere rağmen yaparsınız.

Ve hayal edebileceğiniz

herhangi bir şeyden bile daha iyidir.

 

Eğer deneyecekseniz,

sonuna kadar deneyin.

Bunun gibi başka bir his yoktur.

Tanrılarla birlikte yalnız olursunuz

ve geceler, ateşle alevlenirler.

 

Hayatınızı kusursuz kahkahaya

doğru yaşarsınız.

 

Charles Bukowski

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda,

kumla köpüğün arasında.

Yükselen deniz ayak izlerimi silecek,

rüzgar köpüğü önüne katacak,

ama denizle kıyı daima kalacak.Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.Anımsamak bir tür buluşmadır.

Unutmak ise bir tür özgürlük. Yüreğimdeki mühür

kalbim kırılmadan çözülebilir mi? Sevgililer birbirlerinden çok

aralarındakini kucaklarlar. Arkadaşlık her zaman için

tatlı bir sorumluluktur,

asla bir fırsat değil. Ancak büyük bir acı veya büyük bir sevinç

senin gerçeğini açığa çıkarabilir.

İşte böyle bir anda

ya güneş altında çıplak danset,

ya da çarmıhını taşı. İnsanlık, sonsuzluğun dışından

sonsuzluğa akan bir ışık nehridir. Şafağa ancak

gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir. Gariptir ki,

kimi zevklerin tutkusudur,

acılarımızın bir kısmını oluşturan. Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçeklesmesi arasındaki mesafe,

yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir. Cennet orada,

şu kapının ardında,

hemen yandaki odada;

ama ben anahtarı kaybettim.

Belki de sadece koyduğum yeri unuttum. Kuş tüyünde uyuyanların düşlerinin,

toprak üzerinde uyuyanlarınkinden

daha güzel olmadığı gerçeğinde,

yaşamın adaletine olan inancımı

yitirmem mümkün mü? Bana kulak ver ki,

sana ses verebileyim. Karşındakinin gerçeği

sana açıkladıklarında değil,

açıklayamadıklarındadır.

Bu yüzden onu anlamak istiyorsan,

söylediklerine değil,

söylemediklerine kulak ver. Söylediklerimin yarısı beş para etmez;

ama ola ki diğer yarısı sana ulaşabilir

diye konuşuyorum. Yalnızlığım, insanlar geveze hatalarımı övüp,

sessiz erdemlerimi eleştirmeye

başladığında doğdu. Bir gerçek her zaman bilinmek,

ama ara sıra söylenmek içindir. İçimizdeki gerçek olan sessiz,

edinilmiş olan ise gevezedir. İçimdeki yaşamın sesi,

senin içindeki yaşamın

kulağına ulaşamaz.

Yine de kendimizi yalnız

hissetmemek için konuşalım. Sözcüklerin dalgası

hep üstümüzde olsa da,

derinliklerimiz daima dinginliğini korur. Yaşam kalbini okuyacak

bir şarkıcı bulamazsa,

aklını konusacak

bir filozof yaratır. Zihnimiz bir süngerdir,

yüreğimizse bir nehir.

Çoğumuzun akmak yerine,

sünger gibi emmeyi seçmesi ne garip! Eger kış,

Baharı yüreğimde saklıyorum

deseydi, ona kim inanırdı? Her tohum bir özlemdir. Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir.

Arkasındaki gerçeği görürsün,

ama cam seni gerçekten ayırır. Haydi seninle saklambaç oynayalım.

Yüreğime saklanırsan eğer,

seni bulmak zor olmaz.

Ancak kendi kabuğunun

ardına gizlenirsen,

seni bulmaya çalışmak

bir işe yaramaz. Neşeli yüreklerle birlikte

neşeli şarkılar söyleyen

kederli bir kalp ne kadar yücedir. Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim,

durup yürüyenlerin geçişini seyretmek değil. Hayır, boşuna yaşamadık biz!

Kemiklerimizden kuleler yapmadılar mı? Özel ve ayrımcı olmayalım.

Unutmayalım ki, şairin aklı da,

akrebin kuyruğu da gururla

aynı yeryüzünden yükselir. Evim der ki, Beni bırakma,

çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.

Yolum der ki, Gel ve beni izle,

çünkü ben senin geleceğinim.

Ve ben hem eve, hem de yola derim ki,

Benim ne geçmişim,

ne de geleceğim var.

Eğer kalırsam,

kalışımda bir ayrılış vardır;

gidersem,

ayrılışımda bir kalış. Yalnızca sevgi ve ölüm

her şeyi değiştirebilir. Daha dün, yaşam küresi içinde

uyumsuzca titreşen bir kırıntı

olduğumu düşünürdüm.

Şimdi biliyorum ki,

ben kürenin ta kendisiyim,

ve uyumlu kırıntılar halinde

tüm yaşam içimde devinmekte. Adlandıramadığın nimetleri özlediğinde,

ve nedenini bilmeden kederlendiğinde,

işte o zaman büyüyen her şeyle

beraber büyüyecek ve

üst benliğine uzanacaksın. Ağaçlar yeryüzünün

gökkubbeye yazdığı şiirlerdir.

Ama biz onları devirir ve

boşluğumuzu kaydedebilmek için

kağıda dönüştürürüz. Güzelliğin şarkısını söylersen eğer,

çölün ortasında tek başına olsan bile

bir dinleyicin olacaktır. Esin daima şarkı söyler;

asla açıklamaya çalışmaz. En büyük sarkıcı,

sessizliğimizin şarkısını söyleyendir. Eğer ağzın yemekle doluysa

nasıl şarkı söyleyebilirsin?

Ve eğer elin altınla yüklüyse,

şükretmek için nasıl kaldırabilirsin? Sözler zamansızdır.

Onları zamansızlıklarını bilerek

söylemeli ya da yazmalısın. Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir.

O, kanayan bir yaradan

veya gülümseyen bir ağızdan

yükselen bir şarkıdır..

 

Halil Cibran

Kum ve Köpük - 1926

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Belkim Bir Kertenkeleydim

Belkim bir kertenkeleydim

piç edilmiş bir yağmurun serini

bir güzelin çirkiniydim

çirkinlerin en güzeli

yeşil koşsa güneşlerin gölgesi

ben en hızlı yeşiliydim

kurbağa yarışlarında annemin

çatal matal kaç çataldım kim bilir

bin dereden bir kendimi getirdim

haydan gelip huya giden bir huysuz

heyheyler içinde bir heydim

belkim yedi belkim sekiz belaydım

düdük çalar hırsızlanmış polisler

ben korkudan üstlerime işerdim

üç yıldızlı bir albaydı gökyüzü

karşısında önüm açık gezerdim

ağzı bozuk meymenetsiz bir ozan

rus cenginde çağanozdum bir zaman

iki gözüm iki koltuk-eviydi

mavilerim bir miyobun koynunda

kendi düşen köyler kentler ağlamaz

sur dışında ben oturur ağlardım

ekmek diye bağrışırdı bebeler

elma derler ben ortaya çıkardım

ağıtlarla kutlanırdı İsa-doğdu gecesi

fildişinden bir kuleydim yıktım kendimi

bilmem hangi keloğlanın fesiydim

bir püskülsüz sümbülteber tohumu

fesleğenler yaprak dökmüş şerrimden

bir naraydım kimse bilmez nereden

ya yakından ya uçmaktan gelirdim

belkim ince belkim kalın bir sestim

belkilerin kol gezdiği saatta

belkim belki bile değildim

 

Can Yücel

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim

"Uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil

Nasıl yürür özsu dal uçlarına

Ve günışığı sislerden düşsel ovalara

Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim

Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü

Yitik ceren arayı arayı anasını buldu

Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek

Soludum, üfledim, yaprak pırpırlandı Ağustos dindi

Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi

Seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar

Ve onların yoğun boyunlu kadınları

Düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa

Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce

Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde

Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce

Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz

Senet senet satılmadan önce

Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp

Tanrı parsellenip kapatılmadan önce

Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin

 

 

Gülten Akın

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sadece Yaşa

 

 

 

Gün olur, zaman dolarsa bir anda,

Panikle koşmaya başlarsın kaybettiğin anlarına.

Bir bakmışsın ki etrafına,

Sana Senden kalan sadece kötü bir hatıra..

Öyleyse sadece ve sadece yaşa...

Yaşarken aldığın her yara,

Senin sende bıraktığı bir mana....

Tabiki yaşa boş yada dolu yaşa,

Yaşam sana sunulan bir zarfın ucundaki,

Bilinmezliklerin tarifesi.....

Sorgula kendini geldiğin bu arenada,

Neyim, neydim, ne oldum...

Sorulmaksızın sana ne olmak isterdin,

Seçme şansın sana dair,

Olmak istediğin gibi ol,olmak istediğin yerde ol..

Ama her zaman Kendinle ol,

Yalnız bırakma sendeki kendini,

Onada sor........

Lütfiye Çilingir

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Annem öldüğü zaman çok küçüktüm,

Ve babam sattı beni henüz dilim bile

Dönmezken "temizle! temizle! temizle!" demeye

Artık bacalarınızı temizliyorum ve uyuyorum is içinde.

 

Küçük Tom Dacre var ya, kıvırcık saçlarını

Kuzu gibi kırktıklarında ağladı

Dedim ki ona “Takma hiç kafana

Artık saçların kirlenmez kurumla.”

 

Kesti ağlamayı böyle deyince

Neler neler gördü düşünde o gece

Binlerce baca temizleyicisi, Dick, Joe, Ned ve Jack,

Onların hepsi kara tabutlara kilitlenmişti

 

Bir melek gelip tabutları açtı

Işıl ışıl parlayan bir anahtarla

Bütün çocuklar hoplaya zıplaya

Güneşe koştu, ırmağa koştu

 

Sonra çıplak ve pak, bütün yüklerini artlarında bıraktılar,

Bulutlara ağdılar ve rüzgârla dans ettiler;

Ve o Melek Tom'a dedi ki “İyi bir çocuk ol

Tanrı baban olsun, sen de mutlu ol.”

 

Ve sonra Tom uyandı, biz de karanlıkta kalkıp

İşe gittik çantalarımızı fırçalarımızı alıp,

Sabah soğuktu ama Tom mutluydu, ve üşümüyordu soğukta

Herkes işini yapsın, gerek yok korkmaya.

 

-William Blake

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

...

 

“Her şey ne kadar aynı

Gök kararır, rüzgâr uğuldar

uğultu çarşıları süsleyen arma.

Bir yasın ertesi. Diyelim çarşıda

bir kadını geçsem tenhalaşarak

yüzünün somakî hüznünü saklar.

Şaşıyorum buna, en çok şaşıyorum

bu gevşek ipte, bu dengesizlikte

tüketirken sesini gönülsüz kanarya

her yüz daima bir öykü yazar.”

 

Ahmet Oktay

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben Allen Ginsberg ayrı bir bilinç

Ben Tanrı olmak isteyen

Ben sonsuz uyumun en küçük titreşimini duymak isteyen ben

Ben ateşteki bu uçucu ezginin getireceği yıkımı bekleyen

Ben Tanrıyı lânetleyip adlandıran

Ben yazı makinesinde yanlışlar yapan

Ben bir hükümlü

 

Ama evrenin öbür ucunda, kendinden kaçan milyonlarca gözlü adsız örüm-

cek, o sonsuz vida

Canavar olmayan canavar yaklaşıyor elmalarla, kokular, demiryolları, tele-

vizyon, kafataslarıyla yaklaşıyor

Kendini yutan bir evren

Kafatasımın kanı

Göğsü kıllı Tibet canavarı, mideme yıkılan Zodyak eğlenmekten yoksun bir

kurban sanki

...

 

Gereksiz bir şaka olsa bile bu fil görüntüsü

Ateşten şeytanın işaretini gösterir

Ya da bir Anlık Devdir

Gözüme yansımış

Boşlukta duran karnımın fotoğrafı da olabilir

Ya da işaret veren rahibin gözünde

Kendini görüp ölen bir göz

Biz göz ölse bile

Benim gözüm örneğin

Milyonlarca gözlü canavar, o Adsız, Yanıtsız

Sonsuz Varlık

O kendi kendinin yaratıcısı

En küçük ayrıntısına dek sarsıyor dünyaları

Hiç kaydırmadan başka yöne aynı anda bütün gözleriyle birden görüyor

Yetişemiyorum

 

Canavarın bir imgesini gösterdim size

Bir başkası da gizli organizmaların duygusu sanki

Denizin derinliklerinde dalgalanıyor

Kentleri ele geçiriyor birer birer

Bilinçleri sarıyor

Uzay kadar güzel

Kusturuyor beni

Gözden yitirmekten korkuyorum da belki ondan

Her biçimde gözüküyor

Aynada her biçimde

Deniz gibi yalıyor aynayı, çekilirken

Sonsuz bir dalga bu

Boğuyor dünyayı

Kendi özünde boğuluyor sonra da

Dışarılarda geziniyor, müzik dolu bir ceset gibi

Başında savaşın gürültüsü

Bir bebek gülüşü karnında

Karanlık dehlizlerde bir ölüm çığlığı

Kör bir yontunun dudaklarındaki gülümseme

Buradaydı şimdi

Benim değildi ama

Kendim için kullanmak isterdim onu

Kahraman olmak için

Oysa bilince satılık değil

Kendi yolunda yürür hep

Bir gün tamamlayacak bütün yaratıkları

Geleceğin radyosu olacak

Kendi kendini dinleyecek zamanın akışında

Şimdi yalnızca dinlenmek ister

Yorulmuştur kendini dinlemekten kendini göstermekten hep

Yeni bir şekil yeni bir kurban ister

Belki de beni

Bütün nedenleri araştırır

Bulur sonunda varoluşumun nedenini

Bana hiç bitmeyen yanıtlar verir

Örneğin bilincimi, ayrılmak ya da görmek için

Ya Biri ya Öteki olmam gerek

Oysa ikisi birdenim ben

Kendisiyle uğraşır bensiz

O Yanıtsız bir ikilemdir (bu adla çağrılınca yanıtlamaz)

Titretir elektrikli yazı makinesini

Yazar bir sözcük

Bir sözcük parçası

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hak bir gönül verdi bana,hâ demeden hayrân olur

Bir dem gelir şâdî ölür,bir dem gelir giryân olur

 

Bir dem sanırsın kış gibi, şok zemherî olmuş gibi

Bir dem beşâretten doğar,hoş bağ ile bostan olur

 

Bir dem çıkar Arş üzere, bir dem iner tahte's-serâ

Bir dem sanırsın katredir, bir dem taşar ummân olur

 

Bir dem cehâlette kalır, hiç nesneyi bilmez olur

Bir dem dalar hikmetlere, Câlînus u Lokman olur

 

Bir dem gelir Îsâ gibi, ölmüşlerdi diri kılar

Bir dem girer kibr evine, Firaųn ile Hâmân olur

 

Yûnus Emre

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Herşeydin, aşkım, benim için

Ruhumun istediği-

Yeşil bir adacık, aşkım, denizde

Bir sunak ve bir çeşme,

Baştanbaşa masal meyveleri ve çiçekleriyle örülmüş,

Ve, bu çiçeklerin hepsi benimdi.

Ah, fazla parlak bir düş uzun sürmek için

Ah, yalnızca kararmak için yükselen

Yıldızlı umut.

Gelecekten bir ses haykırır

'Devam. Devam-' diye

Ama geçmişin (karanlık körfez.) üstünde yatar

Korkuyla dolu ruhum, sessiz ve, devinimsiz.

 

Çünkü, yazık. Yazık ki söndü

Benim için yaşam ışığı

Artık-artık-artık-

(Böyle bir lisan tutar ancak ağırbaşlı

Denizi kıyıdaki kumlara karşı)

Çiçek açmayacak gökgürültüsünün sarstığı ağaç,

Ne de vurulmuş kartal süzülecek göklerde.

 

Ve günlerimin tümü esrimeyle geçer,

Ve geceleyin rüyalarım

Senin gri gözlerinin ışıdığı,

Ölümsüz ırmakların kıyısında

Göksel danslar eden adımlarının

Parladığı yerlere ilişkindir.

 

∞ Edgar Allan Poe

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Kemend-i cân-güdâz-ı ejderi kahr olsa cellâdın

Mücerrahtır yine bin kerre zencîri esâretten

 

Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin.

Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten."

 

Namık Kemal-Hürriyet Kasidesi

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şehir yerinde değil,

Sıcak gökyüzünde boğulan bir kadın gibi

Yükselip kayan karaşın bir ağaç dışında

Şehir sessiz, kaynıyor gece onbir yıldızla

Ah! Yıldızlı yıldızlı gece!

Ben böyle ölmek istiyorum.

 

Hareket halinde. Her biri canlı

Ay bile esniyor turuncu rengiyle

Sürmek için çocukları, bir Tanrı gibi, gözünden

Yaşlı ve esrarlı bir yılan yıldızları yutuyor

Ah! yıldızlı yıldızlı gece!

Ben böyle ölmek istiyorum.

 

Atılıp kollarına gecenin canavarının

O büyük ejderha tarafından yutularak

Hayatımdan kopmak istiyorum, izsiz işaretsiz

Ne bir dans

Ne bir ağlama.

∞ Anne Sexton

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...