Jump to content

Etkilendiğiniz Şiirleri, Dörtlükleri Yazın


illuminator_25

Önerilen Mesajlar

PEKİ YA BARIŞ !

 

Bizi yönetenlerin maaşını biz veriyoruz

Yine de beynimize istenen konular işleniyor (neyse)

Sistemi bozuk bi' dünya varken

Sistemi bozulmuş ülkemi konuşmak istemiyorum.

Para değil, biz paranın elinin kiriyiz.

Bi' şehit kadar ölüyken, Asker kadar diriyiz!

Yanlışsam söyleyin, yanlışsam bileyim

Konuya burjuvalardan mı, yoksa aç insanlardan mı gireyim?

Konu ülkem ya da isyan da değil

Anlatacağım Filistin ya da Afganistan da değil

Düşüncem kimine doğru kimine yanlış

Sadece bunları bilin istedim maksat isyan da değil

Anlatmak istediğim diğer herşey

Yani konu dünya ve sistemdeki hiyerarşi

Kimine göre topraktan gelsem de

Kimine göre evrendeki herşey bir enerji

Bir avuç yalandan geri ne kalır ?

Bizde onlar gibi olup heryeri yakalım !

Olamayacağımızı biliyorum insanlığımızdan .

Ey insanoğlu ! Peki ya barış ? (x2)

Nerde, nerde doğrular anne?

Aksini iddia eden yalancılar çoğunluk halde

Sistemin içinde kayboluyorum

Sen beni doğurdun onlar bana problem doğurdu anne!

Doğduğum için para ödedik anne

Yaşadığım için para ödüyoruz anne

21 yaşına geldim kurtuldum zannet

Daha öleceğim için bile para ödeyeceğiz anne !

İşsizim bu duruma bile kin kusamam anne .

Babam tekelden sonra bir daha iş bulamaz anne

Abi gazete ilanlarını at da işkura bak

Çünkü verdikleri parayla babam iş kuramaz

Kimse menfaatime demez kim der?

Kimse mağdur değil ne demek, ne demezsin be?

Tek diyebileceğim kendinizi satsanız bile

Çektiğimiz acıları kimse telafi edemez kimse !

Bir avuç yalandan geri ne kalır ?

Bizde onlar gibi olup heryeri yakalım !

Olamayacağımızı biliyorum insanlığımızdan .

Ey insanoğlu ! Peki ya barış ?

 

(SOKRAT ST)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

mantıkla yontulan bütün cümlelerin boşa

ben kalbinin sesiyle karanlıkta yolumu bulurken.

sandım ki bütün yollar yürünecekti beraber

meğerse yolun bi kısmında atılmışım köprüden

 

ama unutma ki uykum bile sende kaldı

sen gittiğin gün yanına kendin hariç herşeyi aldın

zahmet etme lütfen ben kendimi kandırırım

bütün bu olan biteni hayallerime sığdırırım

 

(Ados)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Düşündün mü?

 

Sen sağıma gelirsen

Ben nerede olurum?

Sana göre solda

Bana göre eski yerimde olurum.

 

Sen soluma gelirsen

Ben nerede olurum?

Sana göre sağda

Bana göre eski yerimde olurum.

 

Sen nerede olursun?

Sen nerede olursun?

 

Özdemir Asaf

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda

Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma,ellerinizle

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu,bu derde düşmeden önce.

Bir yer var biliyorum,her şeyi söylemek mümkün

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum,anlatamıyorum!!

(Orhan Veli KANIK)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hayır 18 işimiz başka türlü bitmeyecek

Otomobil farlarından çiçekler oyup iliştirsek de gözlerimize

Dudaklarımızı bir şimşek gibi birbirine de bitiştirsek

Hayır 18 işimiz başka türlü bitmeyecek

Değil mi ki ben soğuk bir namlu gibi kuşkulu bir profil

Değil mi ki sen çıkıp çıkıp bir bıçak atıyorsun 12’den

Bırak öyleyse kısa devre yapsın Johann sebastian bach

Bir kere de yalnızlığın trampetlerini dinleyelim

Şişedeki alkol iki ağır batarya tutar mı hiç belli değil.

Vurdukça vursa da yenilmeyiz avuçlarımızdaki portakal kokusuna

Değil mi ki ben nitrik asit terlemekteyim mendil mendil

Değil mi ki sen çıkıp çıkıp bir bıçak atıyorsun 12’den

 

 

18 seni yazdım küçük Sezar gangster olmadan önce

Absent içip azar azar bir şiir gibi tamamladım

Çıkmamış çıkmayacak hiçbir yerde

Ne hoyrat kadınsın cam yeşili eteklikler giyen

Tıpkı o filmdeki gibi adını hatırlamadığım

Ne vakit bereni çıkarsan kıpkızıl saçların dökülür alnına

Hani bir telefonda kıstırmıştım sonu sıfırla biten

Seni küçük sezarın öldürüldüğü gece

Karanlıktan kapılar kırılmıştı

Sokak içlerine sığamamıştım

Açık saçık fıkralar anlatıyordun yine de.

 

18 seni yazdım niye yazdım bilmiyorum

Yeni kaşlar çiziyorum mermi ıslıklarından çok suratına

Dişlerinin ucunda ancak tutabildiğin komitacı gülümsemeleri

Asansör kapılarından koridorlara bir ışık gibi sızabilmek

Hiçbir daktiloda olmayan yeni bir alfabenin harfleri

İşte çapı belirsiz bir silah çiziyorum

Çırılçıplak bir herif gibi yanı başına

Çünkü beni ne yanlış yazıldığım bu senaryodan siliyorlar

Ne de senin çantanda dudak rujundan başka bir şey var

Bırak öyleyse kısa devre yapsın cogito ergo sum

Bir kere de çılgınlığın tamtamlarını dinleyelim

Damardaki kan mı uğuldar yoksa mağaralar mı hiç belli değil

Vurdukça vursa da yenilmeyiz egzozdaki mazot kokusundan

Değil mi ki benim şairliğime bütün ikinci kaptanlar şahit

Değil mi ki sen çıkıp çıkıp bir bıçak atıyorsun 12’den

 

Hayır 18 işimiz başka türlü bitmeyecek

Yum gözlerini ışıkları söndür kapansın kapılar

Öpüp okşadığın küçük sezarın takma dişli ölüsüdür.

Birkaç büyük yarası vardır ki kırmızı gözler gibi bakar

Warber bros’un en kral hafiye filmlerinden

Dakikada birkaç yüzyıl eskiyerek

Hayır 18 işimiz başka türlü bitmeyecek

Değil mi ki ben doktor şandu’yum degav degav degav

Değil mi ki sen çıkıp çıkıp bir bıçak atıyorsun 12’den

Bu karanlıkta büyüyen kan ççeği sevişmek gülüdür

Yamyam kadınların ısırıpta ta kökünden kopardığı

O tırtıllı dişleri beyaz beyaz ve beyaz

Dövmeli suratları erkek

 

18 seni yazdım niye yazdım bilmiyorum

Saçlarının üstünde gök kırılıyor kalçaların yanardağı

Bir buhurdan tütüyor burun deliklerinden bak şu işe

Aç tırnaklarınla gece kibritlerine uzanır uzanmaz

Çıkar şu gözlüklerini seni merceklerinden sevmiyorum

Işıkları söndür diyorum kapansın bütün kapılar da

Siyah bir orkide koklayalım sevişe sevişe

Çünkü ne beni yanlış yazıldığım bu senaryodan siliyorlar

Ne de senin elinde fahişeliğinden başka bir şey var

Bırak öyleyse kısa devre yapsın yeniden

Siegmund Freud’un kulaklarımıza fısıldadığı

Bir kere de küçük sezar’ın telsizlerini dinleyelim

Bileğindeki saat mi işliyor bir yerimize saatli bomba mı koymuş

Yenilmedik hiç yenilmeyeceğiz ölüm korkusuna

Değil mi ki ben doktor şandu’yum degav degav degav

Değil mi ki sen çıkıp çıkıp bir bıçak atıyorsun 12’den

 

Attila İlhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

-Sevgililer Günü-

Bu gün;

14 şubat Sevgililer Günü...

Yani,onların bizim taklitlerimizi yaptıkları gün.

Ne saçma bir gün!

Dışarıda bu günü kutlayan insanları gördükçe sinirleniyorum

ama en çok sana kızıyorum.

Çünkü ; ben seni şu dışarda sevgilisini bekleyen adamdan,

daha fazla özlemle beklerdim...

Eminim senden de fazla...

Hala ; seni o özlemle bekliyorum

ama gelmeni istemiyorum...

Aslında bana "sevgilim" demeni çok özledim

ama

bana "keşke seni tanımasaydım" dediğin günü hatırlamak istemiyorum!

Bugün dışarda tüm gün sevgililerin gözlerine baktım.

Hangisinde benim gözlerimdeki aşk var diye...

Onlar gözlerini kaçırsa da,ben anladım.

Onların mutluluğu bizimki gibi diildi.

Sanırım,bugün onları kıskandım.

Çünkü bizim baktığımız martılar;

artık onların manzarasını süslüyordu.

Güneşle bulutlar onlar için poz veriyordu vadilere.

 

Artık bana çingeneler güllerini layık görmüyo bana sen yokken.

Yani ; sen gittin,bana herkes küstü.

 

Bir tek alkolle aram iyi bu aralar.

Bir yanda fotoğrafların,

Bir yanda müzikler,

Dışarıda sahte taklitlerimiz,

Gözyaşlarımdaki umutsuzluk...

Dört bir yandan hatırlatıyorsun kendini bana..

Yaşadığım mutluluklar,

çektiğim özlem,

gözlerimdeki yalnızlık,

Senin eserin...

 

Her gün sensizliği daha iyi tanıyorum,bittiğimiz günden beri.

Daha çok savaşıyorum kendimle.

Daha çok özlüyorum seni.

Daha çok ağlıyorum.

Tükeniyorum...

 

Bugün bana acı veriyor.

Onlar sevgilerini bize inat gösterince birbirlerine;

daha fazla kızıyorum sana.

 

Ne saçma bir gün!

Bu gün;

Sevgililer Günü

 

Beta (berk bayındır)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben ne çok hata yapmışım meğer

Gözüm kapalı bakmışım meğer

Yıllar geçmış ben saymışım meğer

Dostum sanıp aldanmışım meğer

 

 

Yıllarca sürer sanmışım meğer

Boşa kalbimi açmışım meğer

vakit kaybıydı diyemem ama

Sen hiç dostum olmamışsın meğer

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Seher yeli çık dağlara

Güneş topla benim için

Haber ilet dört diyara canım

Güneş topla benim için

 

Umutların arasından

Kirpiklerin karasından

Döşte bıçak yarasından canım

Güneş topla benim için

 

Seher yeli yar gözünden

Havadaki kuş izinden

Geceleyin gökyüzünden canım

Güneş topla benim için

 

(Ülkü Tamer)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

”kulağına , uzak zamanların sesi çalınanlar

bir şekilde bu sesi taklit etmeye çalışırlar.

benim yaptığım da bu.

İnsanın, kendi varlığından hoşnut olarak yaşadığı,

kendi varlığını haklı kıldığı ve kuşku yok ki, yeryüzü ile

barışık yaşadığı ve mutlu olduğu

bir zaman dilimi vardı.

yoksa bizler bugün bu mutluluğun imgesi için bile

bunca telef olmazdık. ”

 

Birhan Keskin

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ya zamanından çok erken gelirim

Dünyaya geldiğim gibi

Ya zamanından çok geç

Seni bu yaşta sevdiğim gibi

 

Mutluluğa hep geç kalırım

Hep erken giderim mutsuzluğa

Ya her şey bitmiştir çoktan

Ya hiçbir şey başlamamış

 

Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın

Ölüme erken seviye geç

Yine gecikmişim bağışla sevgilim

Sevgiye on kala ölüme beş

 

Aziz Nesin

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Demek şimdi gidiyorsun;

Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak

Demek şimdi gidiyorsun;

Kuşlarımız acıkacak,saksılarımız

artık sulanmayacak

Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp

aynanın sahtekâr yüzüne

-Oy benim yaralım-

Demek şimdi gidiyorsun;

Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlern dibine

Her şey tamam diyorsun,git…

Beni viran bir şehir gibi terket…

Haydi git

Dışarısı ispiyon…Dışarısı ihanet…

Seni bir gören olmasın,dikkat et..

Dostlukmuş…ölüme yürümekmiş…

Üstüne titremekmiş…vefaymış..

Aşk dediğin,zavallı bir kapıyı duvara çarpıp

Çıkıncaya kadarmış..

Bana komaz deyip

Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları,

-Oy benim yaralım-

Asıl sancı,uyandığında

Bütün odaları boş görünce koyarmış.

Gitmek istiyorsun,git…

Bir savaşçı asla vedalaşmaz

Durma git

Dışarısı dinamit…dışarısı enkaz

Şunu cbine koy,ne olur ne olmaz..

Eylül mağdurlarıydık,kimsemiz yoktu,

Yaralarımız aman vermiyordu canımıza..

Kimseye kıymamıştık oysa,masumduk..

Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih

Yırtılan bir pankart gibi

Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz;

-Oy benim yaralım-

En az bir karıncanın yüreği kadar

Namuslu ve çalışkandı ellerimiz

Artık bitti diyorsun,git..

Kırılsın kapı-çerçeve,kırılsın bu cam..

Sorma git

Dışarısı panik..dışarısı izdiham

Biliyorum,seni vuracaklar bu akşam…

Ne çok fire verdik üstüste..

Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta..

Kimliği tespit edilmemiş,

Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza

Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi

İçerden çürümüşüz meğerse…

-Oy benim yaralım-

Her gelen ölüm yazmış,

Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize…

Kendini arıyorsun,git..

Aptal bir hayat kur,içinde beni barındırmayan

Kalma git..

Dışarısı barut..dışarısı gardiyan

Yine bir tek ben olurum sana parçalanan..

Demek şimdi gidiyorsun;

Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele

Demek şimdi gidiyorsun;

Yıkılan bir duvar gibi;ömrüme devrile devrile..

Demek mecburi istikametlerin,

Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında

-Oy benim yaralım-maralım

Demek şimdi gidiyorsun,

Ve bana bir tek secenek kalıyor:güle güle

Beni öldürüyorsun,git..

Kalmasın sende kahrım,kalmasın derdim

Bakma git

Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim

 

(Yusuf Hayaloğlu)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gözlerin gözlerime değince

felâketim olurdu ağlardım

beni sevmiyordun bilirdim

bir sevdiğin vardı duyardım

çöp gibi bir oğlan ipince

hayırsızın biriydi fikrimce

ne vakit karşımda görsemöldüreceğimden korkardım

felâketim olurdu ağlardım

ne vakit maçka'dan geçsem

limanda hep gemiler olurdu

ağaçlar kuş gibi gülerdi

bir rüzgâr aklımı alırdı

sessizce bir cıgara yakardın

parmaklarımın ucunu yakardın

kirpiklerini eğerdin bakardın

üşürdüm içim ürperirdi

felâketim olurdu ağlardım

akşamlar bir roman gibi biterdi

jezabel kan içinde yatardı

limandan bir gemi giderdisen kalkıp ona giderdin

benzin mum gibi giderdin

sabaha kadar kalırdın

hayırsızın biriydi fikrimce

güldü mü cenazeye benzerdi

hele seni kollarına aldı mı

felâketim olurdu ağlardım...

 

ücüncü sahsin siiri... Atilla Ilhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Rüzgar / Sabahattin Ali

 

Arzularım muayyen bir haddi aşınca

Ve sözler kulaklarıma sağırlaşınca

Bir ihtiras duyup vahşi maceralara

Çıkıyorum bulutları aşan dağlara.

Tanrıların başı gibi başları diktir,

Bu dağları saran sonsuz bir genişliktir,

Ben de katıp vücudumu bu genişliğe,

Bakıyorum aşağlarda kalan hiçliğe.

 

Bu dağların bir rakibi varsa rüzgârdır.

Rüzgâr burda tek başına bir hükümdardır.

Burda insan duman gibi genişler, büyür,

Bu dağlarda ıstıraplar, sevinçler büyür.

Buralarda her düşünce sona yakındır,

Burda her şey bizden uzak, «o»na yakındır.

Burda yoktur insanların düşündükleri,

Rüzgâr siler kafalardan küçüklükleri.

Yanağıma çarpar kanatlarını,

Ve anlatır mâbutların hayatlarını.

Arasıra kulağını bana verdi mi,

Ben de ona anlatırım kendi derdimi.

 

«Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgâr!

Benim arık yalnız sana itimadım var.

Gelmiş gibi uzaktaki bir seyyareden

Yabancıyım bu gürültü dünyasına ben.

Etrafımın sözlerine asla aklım ermedi,

Etrafımda bana asla kulak vermedi.

Senelerden beri hâlâ anlaşamadık,

Bende kestim anlaşmaktan ümidi artık.

Gözlerimde hakikati sezen bir nurla

Etrafımı süzüyorum biraz gururla.

 

Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya

En büyük şey, en asîl şey küçülür burda.

Burda yalan para eden biricik iştir,

Burda her şey bir yapmacık bir gösteriştir.

Kimi coşar din uğruna geberir, yalan!

Kimi gider vatan için can verir, yalan!

Bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır;

Bir kahraman istibdadı ezer, yalandır.

Şairlerin büyük aşkı fânî bir kızdır,

Bu dünyada herkes sinsi herkes cılızdır.

Ne hakikî aşktan burda bir çakan vardır,

Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır,

Her büyüklük bir cüzzam gibi dökülür burda,

En muazzam ölüm bile küçülür burda.

 

Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor,

Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.

Zaman zaman mağlûp olsam bile etime,

İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.

Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,

İşte rüzgâr, şimdi sana sığınıyorum!

Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta,

En asîl şey seni buldum bu kâinatta,

Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır,

Ne süse, gösterişe bir baktığın vardır.

Deniz gibi muamma yok derinliğinde,

Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.

Bir dev gibi küçük mızmız sesleri yersin,

Allah gibi görünmeden hüküm sürersin.

 

Düşmanıyım ben de cılız güzelliklerin,

Rüzgâr! Bu dağ başlarında çırpınan serin

Kanatların gökyüzünde akan bir seldir,

Bana kudret ve cesaret veren bir eldir.

Beşerlikten uzaktayım senin ülkende,

Senin gibi azamete âşıkım ben de.

İşte rüzgâr! Senin gibi ben de deliyim.

 

Islıklarım senin gibi inlemelidir,

Herkes beni ürpererek dinlemelidir.

Rüzgâr! Sana, yalnız sana benzemeliyim.»

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

..

şimdi istesen benden son sigaramı bile veririm

şimdi mesela ikimiz son sürat giden bir trene

yetişemesek bile binmeye niyet edebiliriz

ameller niyetlere göreyse varsa harbiden öyle bir şey

niyet etsem sıkı sıkı uyurkenden uyanıncaya

uyandığımda belki seni yanı başımda görebilirim

..

 

ali lidar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...