schizophrana Oluşturma zamanı: Ocak 30, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 30, 2008 Bu başlıkta beyazperdeden haberleri ve gösterime girecek filmleri paylaşalım. 'Gizli Dosyalar'ın galası yapıldı! Televizyon dizisi olarak 1993 ile 2002 yılları arasında oynatılan "Gizli Dosyalar" (X-Files) filminin dünya galası Hollywood’da yapıldı. Gillian Anderson ve David Duchovny’nin yıldızları olduğu film "I Want to Believe" adını taşıyor. Dizinin televizyonda sona ermesinden yaklaşık 6 yıl sonra çekilmeye başlanan filmin yapımı geçen Mart’ta tamamlandı. Kanada’nın Vancouver kentinde çekilen ve bugüne kadar çok iyi gizlenen filmin konusu tanıdık. Filmde, Fox Mulder’ı canlandıran aktör Duchovny ve Dana Scully’i canlandıran Anderson bu kez, onlarca FBI ajanıyla bir gölde donmuş cesedi arayacak. Filmde ayrıca Fox Mulder ile Dana Scully arasındaki ilişkiye de odaklanılıyor. Filmin Türkiye’de Eylül’de gösterime girmesi bekleniyor. milliyet.com Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
astralruh Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2008 The X - Files: İnanmak İstiyorum, ödüllü dizi The X - Files: Gizli Dosyalar’ın beyazperdeye uyarlanmış 2. filmi. Filmde ajanlarımız buzlar altında kalmış bir cesedin ve seri şekilde kaybolan bir grubun peşindeler. Hem de bu sefer bir medyumun yardımıyla. http://img378.imageshack.us/img378/3481/291204fd6.jpg Chris Carter’in yönettiği ve David Duchovny, Gillian Anderson, Amanda Peet ile Billy Connolly’nin oynadığı The X - Files: İnanmak İstiyorum (The X - Files: I Want To Believe), 12 Eylül’de vizyonda. The X-Files geleneğini takip eden filmde olaylar dizisi farklı seyrederken, oyuncular ve yapımcılar asli kadrodan. Dizinin en sevilen bölümlerinden esinlemeler içeren ve Fox Mulder (Duchovny) ile Dana Scully (Anderson) arasındaki komplike ilişkiyi beklenmedik bir yöne taşıyan film diziden ayrı olarak başlı başına ilerleyen bir hikayeyi takip ediyor. Mulder gerçeği bulma yolundaki sarsılmaz ısrarına devam ederken, tutkulu ve zeki doktor Scully Mulder’ın takip oyununda bir kez daha onun yanında yer almadan edemiyor. THE X-FILES HAKKINDA 10 Eylül 1993 FOX galası yapılan Chris Carter’ın yaratıp yürütücü yapımcılığını üstlendiği ‘The X-Files’, Fox Mulder ve Dana Scully adlı iki FBI ajanının para-normal, doğaüstü ve açıklanamaz olayları soruşturmaları sırasındaki serüvenlerini ve hayatlarını konu ediniyor. George Foster Peabody Ödülü (Üstün Yayıncılık); üç dalda Altın küre (En İyi Dizi dalında), Golden Satellite Ödülü (En İyi Dizi dalında); Science Fiction and Fantasy Saturn Ödülü ( Göze çarpan TV Dizileri) ve daha birçok ödül kazanmış dizinin oyuncularından Gillian Anderson da 1997’de Emmy Ödülü sahibi olmuştur. The X-Files Amerika’da olduğu kadar diğer ülkelerde de bir fenomen hale gelmiştir. Dizideki gizem, paranoya, korku ve şüphe dolu atmosfer Kanada’da BBC2 kanalında en çok seyredilen dizi haline gelmesinde etkili oldu ve Japonya televizyonlarında son zamanların en ses getiren dizisi oldu. Dopkuz sezon süren dizi 2002’de son buldu. 1998 yılında Twentieth Century Fox diziden uyarlanan ilk uzun metraj filmi dağıtıma sundu. Chris Carter’ın Spotnitz ile beraber yazdığı ve yapımcılığını üstlendiği ilk film $187 milyon hasılat ile dünya çapında büyük başarıya ulaşmıştı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Yıl Bitmeden İzlenecek 15 Film Şezlong sezonu kapanmadı belki ama ülkemizdeki sinema salonları sonbaharı adeta iple çekiyor. Zira ülkemizde yazlıkçı/tatilci tayfasının güzün dönüşüyle, pek çok şeyle birlikte sinema sezonu da açılıyor. Biz de 2009 gelip çatmadan izleyeceğimiz, bizi heyecana gark eden 15 filmi sizin için ayıkladık! 2008 bitmeden Sinemaya gitmek için 15 neden Hemen sadede gelelim! Malum, önümüzdeki eylülle birlikte ülkemizde sezon yine şezlonglardan sinema koltuklarına doğru meyledecek. Hal böyle olunca, yıl bitmeden ne izleriz ve tahminen neleri izlerken heyecan duyarız, bunun kısa bir muhasebesini yaptık. Siz listeye gömülmeden önce şunu söylemeliyiz yalnız, gösterim tarihi bir türlü netleştirilememiş kimi filmleri liste dışı bıraktık (Altın Koza fatihi “Sonbahar” gibi). Son olarak bir de şunu unutmayın: Burası Türkiye, gösterim tarihlerinde her an bir değişiklik olabilir! 1- Righteous Kill Gösterim Tarihi: 12 Eylül Dünya sinemasının en büyük iki aktörünü, Robert De Niro ve Al Pacino’yu dünya gözüyle aynı kadraj içinde izlemek için bu film hayattaki son fırsatımız olabilir. Yıllar yıllar önce “Baba II”de asla yan yana gelmeden aynı filmde rol almışlardı, 1995 tarihli polisiye başyapıtları “Heat”te ise küçük bir lokanta masasının iki ucunda birbirlerine hayata dair küçük kelamlar etmişlerdi. Bu kez omuz omuza bir seri katilin peşindeler. 2- X-Files: İnanmak İstiyorum Gösterim tarihi: 12 Eylül Televizyon alemlerinin en büyük fenomenlerinden X-Files için bir hayli gecikmiş bir devam filmi. Nitekim geçtiğimiz günlerde ABD’de gösterime girdiğinde beklenen ilgiyi görmedi. Ama gene de Mulder ve Scully’nin yardıma ihtiyaçları olduğu anda onları yalnız bırakmak da olmaz. Dizi biteli yıllar olsa, onlar bambaşka hayat ve kariyerlere yelken açsa da, biz onları hiç unutmadık. Onlar paranormal (doğaüstü) aktivitelerin peşindeyken, bizler de onlar adına anormal aktivitelerin peşindeyiz... 3- Hellboy II: Altın Ordu Gösterim tarihi: 26 Eylül Paranoyak biçimde paranormalliklerin peşinde koşturan bir diğer adam da tuhaf kuyruğu, kesik boynuzu, kan kırmızısı teniyle, bu Hellboy. Cehennemin eşik bekçisi de geçtiğimiz haftalarda Kuzey Amerika’da gösterime girip, gayet iyi eleştiriler toplayan kahramanlardan oldu. İlk filmi izleyenler maceranın fantastik boyutlarından haberdardır. Bizi yine eciş bücüş yaratıkların beklediğini muştulayalım hemen. 4- Yalanlar Üzerine Gösterim tarihi: 10 Ekim Usta yönetmen Ridley Scott’ın elinden çıkan, Leonardo DiCaprio ile Russell Crowe’un aynı kadrajda birbirlerine caka satacakları bu siyasi gerilimle birlikte Ortadoğu’nun yoğun ve çetrefilli atmosferine dalıyoruz. Eski bir gazeteci, Ürdün’deki bir El Kaide liderini ele geçirebilsin diye bir CIA ajanına yardım eder. Filmin çekimleri Fas’ta yapıldı. 5- Eagle Eye Gösterim tarihi: 17 Ekim Bir anda yazgıları ortak bir ‘kadersizlikte’ çakışan iki yabancının, yüzünü görmedikleri, adını bilmedikleri gizemli bir kadın tarafından bir kedi-fare oyununun ana aktörlerine dönüştürülmeleri. Nefes nefese bir gerilim olacağını düşündüğümüz filmde, Hollywood’un taze jönü Shia LaBeouf, mütevazı güzel Michelle Monaghan, ayrıca Rosario Dawson ve Billy Bob Thornton gibi hakikaten takdir ettiğimiz isimler oynuyor. 6- Hayat Var Gösterim tarihi: 17 Ekim Yerli sinemada sanatsal anlamda yepyeni bir soluk olarak dikkat çeken yönetmen Reha Erdem’in “Beş Vakit”ten sonraki yeni filmi için de gün sayıyoruz. Mümkün mertebe gizlilik içinde çekip bitirdiği yeni filminde bir ‘ergenlik’, bir ‘büyüme’ öyküsü anlatacak Erdem. Yönetmenin açıklamalarına kulak verirsek, bizi daha sert bir hikâye ve daha farklı bir İstanbul portresi bekliyor. 7- Devrim Arabaları Gösterim tarihi: 24 Ekim Özden Örnek’in ismiyle özdeşleşen darbe günlüklerinin sesinin kaybolduğu, onun yerine oğlu Tolga Örnek’in yeni filmi “Devrim Arabaları” günlüklerinin sesinin yükseldiği bir dönemdeyiz. Evet, sponsorları üzerine de bin bir spekülasyonun döndüğü film, bundan önce çektiği belgesellerle (“Hititler”, “Gelibolu”) tanınan ve bu türü ülkemizde bir parça popüler kılmayı başaran Örnek’in ilk kurmaca filmi. 1960’ların başında Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in emriyle yapımına başlanan Devrim otomobilinin macerası konu ediliyor. 8- Üç Maymun Gösterim tarihi: 24 Ekim Cannes’daki başarısı, hatta ödül törenindeki tarihe geçen konuşmasıyla hepimizi heyecandan heyecana yuvarlayan Nuri Bilge Ceylan’ın filmi için de geri sayımdayız. 9- Quantum of Solace Gösterim tarihi: 7 Kasım Bond, yeni yüzü Daniel Craig’le ikinci sınavına çıkıyor. Ve görünüşe göre, Bond sarışın ve renkli gözlü olur muymuş tartışmaları da artık hasıraltı edilmiş durumda. Bir önceki filmde sevdiği kadını kollarında yitiren ajanımız artık hayatta kendisini, başta kadınlar olmak üzere kimseciklerin üzmesine müsaade etmeyecek! 10- Osmanlı Cumhuriyeti Gösterim tarihi: 21 Kasım Sekiz yıl önce “Kahpe Bizans”la zamanı için bir hayli göz kamaştırıcı bir gişe başarısı elde edip köşesine çekilen mizah yazarı Gani Müjde, nihayet aradığı projeyi bulmuş gibi. Ata Demirer, Vildan Atasever, Ceyhun Yılmaz ve Sümer Tilmaç gibi isimlerin oynadığı film, ‘eğer Osmanlı yıkılmasa ve bugün hakimiyetini yine bu topraklarda sürdürse idi, hayatımız nasıl olurdu?’, sorusundan yola çıkıyor. 11- Harry Potter ve Melez Prens Gösterim tarihi: 21 Kasım Harry’nin Hogwarts’ta artık sondan bir önceki yılı. Evladının mezuniyetini dört gözle bekleyen her ebeveyn gibi, biz de onun Cadılık ve Büyücülük Okulu’ndaki başarılarıyla iftihar ediyoruz. Hikâye malum, yine kim-olduğunu-bilirsin-sen bizim oğlanı mort etmeye çalışacak, Harry’ciğimiz de önce şöyle bir şaşkınlaşacak, sonra da kendisine gelip sopasını büyük bir beceriyle sallayacak. 12- A.R.O.G Gösterim tarihi: 5 Aralık İsmiyle müsemma bu proje, “G.O.R.A”nın tersyüz edilmiş hali biliyorsunuz. Halıcı Arif bu kez Taş Devri’ne gidecek, artık orada dinozorları mı kazıklayacak, onu göreceğiz. Yalnız şunu söyleyelim, Cem Yılmaz “Hokkabaz”la yalnızca senaryo matematiği ve öykü anlatma konusunda değil, yönetmenlikte de kendisini epeyce bir geliştirmişti. Tam da bu yüzden “A.R.O.G” bizi daha çok heyecanlandırıyor. 13- Burn After Reading Gösterim tarihi: 5 Aralık Geçen sene “İhtiyarlara Yer Yok”la En İyi Yönetmen Oscar’ını aldılar ama ne gam! Onlar dalgalarına bakıyorlar! George Clooney ve Frances McDormand dışında ilk kez çalıştıkları Brad Pitt, Tilda Swinton ve John Malkovich’i de kollarına takarak, hepsini komik bir suç öyküsüne batırıyorlar. Efendim, bir CIA ajanının anılarını muhteva eden bir disk yanlış ellere geçmişmiş de, ortalık karışmışmış. Öykü bahane, eğlence şahane! 14- The Day The Earth Stood Still Gösterim tarihi: 12 Aralık Bilimkurguların sesinin kısık çıktığı şu günlerde, türü sevenler için bu yeniden çevrim adeta bir hayat öpücüğü görevi görecektir. 1951 tarihli aynı adlı filmin bu 2008 versiyonunda Keanu Reeves’in yanında Jennifer Connelly, Kathy Bates ve John Cleese’i izleyeceğiz. İşte, dev bir uzaylı robot insanları uyarmaya gelir de, insanlar ona kulak asmazlar da... Falan filan... Ama sonra... Seyreyleyin gümbürtüyü! 15- Australia Gösterim tarihi: 26 Aralık Şöyle uçsuz bucaksız arazilerde geçen, tarihî epik filmleri yalnızca eski westernlerde gördüyseniz, üzülmeyin. Australia (isminden de anlaşılacağı gibi) tarihî epik konusunda istediğiniz kadar at koşturabileceğiniz genişlikte bir araziyi sizin için parsellemiş durumda. Üzerine de âşıklar Hugh Jackman ile Nicole Kidman’ı yerleştirmiş. Kaynak:İnternetten derlenmiştir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mysteriouslady Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 18, 2008 Uzay Yolcuları http://img56.imageshack.us/img56/6166/spakbsu1.jpg (17 Ekim 2008) J.J. Abrams'ın dikkat çekici Star Trek projesinin hazırlıkları devam ediyor. Yeni kahramanlar da dikkat çekiyor... Mr. Spock rolündeki Zachary Quinto olmak üzere filmin tüm ekibi ilgi odağı olmuş durumda. Yapım şirketi tarafından dağıtılan görseller, yeni ekibi ortaya koyuyor. Bu arada film üzerine açıklamalar yapan J.J. Abrams, projenin sadece Uzay Yolu hayranlarına dönük değil, tüm sinema severlerin keyif alacağı bir film olacağını belirtmiş. Proje, ünlü ekibin buluşmasını ve düşmanla olan mücadelelerini anlatacak.. Kaynak:beyazperde.mynet.com Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mysteriouslady Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2008 Kim Ki Duk Geliyor! http://i38.tinypic.com/dnk9lj.jpg Usta yönetmen Kim Ki Duk'un yeni çalışması Rüya 7 Kasım'da izleyici ile buluşuyor... Türkiye'de hayli kalabalık bir hayran kitlesi bulunan Kim Ki Duk'un yeni filmleri merakla bekleniyor. Bekleyenlerin bir bölümü festivallerde izlemiş olabilir, ama izleme fırsatı bulamayanlara müjdeyi verelim: Jô Odagiri ile Na-Yeong Lee’nin oynadığı Rüya (Bi-Mong / Dream) 7 Kasım 2008’de Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarılıyor. Filme kısaca bakarsak; Jin, gece gördüğü kâbusta bir trafik kazasına tanık olmuştur. Uyandıktan hemen sonra kâbusta gördüğü mekâna giden Jin, burada kısa bir süre önce gerçekten de bir kazanın olduğunu öğrenir. Jin, polisi olayın şüphelisinin evine kadar izler. Şüpheli Ran suçlamaları reddetmekte ve bütün gece uykuda olduğunu iddia etmektedir. Polis Ran’ın ifadesini ciddiye almaz ve onu tutuklar. Jin, ikisi arasında açıklanamaz bir bağ olduğuna ikna olmuştur. Ran, uykusunda Jin’in rüyalarında gördüklerini gerçekleştirmektedir. beyazperde.com Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 7, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 7, 2008 http://www.sabah.com.tr/2008/12/07/im//0C4628C69BE1EF49B77E140Cb.jpg Gişede 996 milyon dolarlık küresel hasılat elde eden Kara Şövalye filminde Joker karakterine can veren aktör Heath Ledger, 22 Ocak'taki beklenmedik ölümünün ardından Oscar'a daha da yaklaştı. Filmde Batman'i canlandıran aktör Christian Bale, Ledger ve filmin yönetmeni Christopher Nolan'ın en iyi aktör ve en iyi yönetmen dallarında Oscar adayı olması gerektiği yorumunu yaptı. Film, bu yılki Oscar adaylıklarının belli olacağı 22 Ocak'tan bir gün sonra ABD sinemalarında yeniden gösterime sokulacak. Ayrıca dün, aktör Ledger'e vatanı Avustralya'dan En İyi Uluslararası Aktör ödülü verildi. sabah.com Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Depressive Yanıtlama zamanı: Aralık 7, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 7, 2008 Bence Kara Şövalye bu ödülleri sonuna kadar hakediyor... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fotonkedi Yanıtlama zamanı: Aralık 7, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 7, 2008 http://farm4.static.flickr.com/3211/2789659557_f5a01914d5.jpg Tür : Dram / Bilim Kurgu / Uzay / Felaket Gösterim Tarihi : 12 Aralık 2008 Yönetmen : Scott Derrickson Senaryo : David Scarpa Müzik : Tyler Bates Yapım : 2008, ABD Oyuncular Keanu Reeves (Klaatu) , Jennifer Connelly (Helen) , Jaden Smith (Jacob) , Kathy Bates , John Cleese (Dr. Barnhardt) 1951 yapımı bir bilimkurgu klasiği olan The Day the Earth Stood Still'in yeniden yapımı olan filmde, ünlü bilimci Dr. Helen Benson (Jennifer Connelly) kendisini, insanlığı dünyanın beklediği krize karşı uyarmak için gelen uzaylı Klaatu (Keanu Reeves) yüzyüze bulur. Helen’in kontrolü dışındaki bir takım güç merciileri Klaatu’ya düşman gözüyle bakarlar ve dünya liderleriyle temasa geçmesini önlerler. Helen ve üvey oğlu Jacob (Jaden Smith) da Klaatu’nun “Dünya dostu” bir uzaylı olmasının ölümcül sonuçlar da verebileceğini farkederler. Helen’in yapması gereken, dünyayı yok etmek için gelen bu varlığa dünyanın kurtarılmaya değer bir yer olduğunu göstermektir; fakat bunun için çok geç kalmış olabilir. 1951’de efsanevi yönetmen Robert Wise tarafından çekilen film, bilmkurgu severler, yazarlar ve film yapımcıları için bir klasik haline gelmişti. Uzay aracı ile Washington D.C.’ye inen, insan görünümündeki uzaylı Klaatu’nun insanlığı insanın ta kendisinin yol açtığı tehlikelerden korumak adına dünya liderlerini uyarmasını konu alan filmde Klaatu, dev robot bodyguard’ı Gort’un da yardımıyla kendisini hapsetmeye çalışan otoritelerden kaçmaktaydı. -------------------- beyazberdeden alıntı yaptım ... bu filmin eski versiyonu ise şu: http://artfiles.art.com/images/-/The-Day-The-Earth-Stood-Still-Limited-Edition-C12792047.jpeg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2008 M. Night Shyamalan, sevilen çizgi film Avatar'ı film yapıyor. Kadroyu kurmaya başladı bile... Bize sorarsanız hazırlıkları süren en acayip proje, Avatar'ın sinema filmi olarak düşünülen The Last Airbender. M. Night Shyamalan'dan ümidimizi kesmiş değiliz ve hatta Mistik Olay'ın ilginç yönleri olan, "idare eder" bir b-movie olduğunu düşünüyoruz. Fakat ortaya nasıl bir The Last Airbender çıkacağını tahmin etmek kolay değil. Bu arada, projenin oyuncu kadrosu belli oldu. Noah Ringer, Aang rolüyle; kesin olmamakla birlikte Jackson Rathbon ise Sokka olarak karşımıza gelebilir. Nicola Peltz, Katara; şarkıcı Jesse McCartney ise Zuko olabilir. Avatar'ı izlemeye devam edin. The Last Airbender ancak 2010 yılında sinemalarda yerini alacak! beyazperde.com Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2008 Russel Crowe Bill Clinton'ı canlandıracak Ünlü aktör Russell Crowe, ABD eski başkanlarından Bill Clinton'ın hayatının anlatılacağı bir filmde eski başkanı oynayacak. Clinton'ın İngiltere eski başbakanı Tony Blair ile yaşadığı siyasi ilişkisini konu edinen filmde, Crowe'a Michael Sheen eşlik edecek. 2006 yılında çekilen 'Kraliçe' filminde Tony Blair'i oynayan Sheen, bu filmde yine Blair'ı oynayacak. Will Smith'e hayranlarından büyük ilgi Ünlü aktör Will Smith, yeni filmi 'Seven Pounds'un Miami'de düzenlenen galasına katıldı. Hayranlarının ilgiye boğduğu ünlü aktör, film gösterimi öncesinde dakikalarca imza dağıttı. Galadan elde edilen geliri bir yardım kurumuna bağışlayan Will Smith, kendisiyle birlikte fotoğraf çektirmek isteyen hayranlarını da kırmadı. Solun yapamadığını Sonbahar yaptı ! Yarın gösterime girecek Sonbahar'ın galası parti, sendika, kitle örgütü temsilcilerini bir araya getirdi. Vedat Türkali'nin de katıldığı gecede yapımcı Serkan Acar "Solun yapamadığını sinema yaptı" dedi. Film galalarının alışveriş merkezlerindeki sinemalarda olmasına iyiden iyiye alıştığımız bir dönemde, sinemaseverler önceki akşam eskiden olduğu gibi Beyoğlu yollarına düştü. Çünkü Beyoğlu Emek Sineması'nda yılın en iyi Türk filmlerinden biri kabul edilen, Özcan Alper'in yönettiği ödüllü filmi Sonbahar'ın galası vardı. Yarın vizyona girecek film, ilk defa Adana Altın Koza Film Festivali'nde gösterilip en iyi film seçildikten sonra, merakla bekleniyordu. Birçok yönetmen ve oyuncunun katıldığı galada, ÖDP, TKP, CHP gibi partilerin temsilcileri, DİSK dahil sendika temsilcileri ile Sungur Savran, Ragıp Zarakolu, Gençay Gürsoy ve Muhsin Kızılkaya gibi isimlerin bir araya gelmesinin bir sebebi buydu. Diğer sebep ise, Sonbahar'ın bize 2000 yılındaki F Tipi Cezaevleri'ne direnen, ölüm oruçlarına yatan ve sonrasında Hayata Dönüş operasyonu ile susturulmaya çalışan mahkûmları hatırlatmasıydı. Film, Hayata Dönüş operasyonları sonrasında ciğerleri iflas eden ve ömrünün son günlerini memleketi Hopa'da geçirmek isteyen '90 Kuşağı'ndan Yusuf'un yaşadıklarına odaklanıyordu. Emek Sineması'nı hıncahınç dolduran insanları bir de sürpriz bekliyordu. Gösterim başlamadan önce, sinema yazarı Alin Taşçıyan önce film ekibini ve DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'yi, sonra da Türk edebiyatının ve fikir dünyasının yaşayan en önemli isimlerinden Vedat Türkali'yi sahneye çağırdı. TÜRKALİ HEYECANLIYDI Filmin yapımcısı Serkan Acar sahneden farklı demokratik ve sol kitle örgütleri, parti, sendika ve STK temsilcilerini görünce "Solun yapamadığını sinema yaptı galiba. Hepiniz hoşgeldiniz," dedi ve salon o an alkıştan inledi. Süleyman Çelebi ise sahnede, elinde çiçeklerle Vedat Türkali'yi bekliyordu. Sonbahar'ın emeğin yeni yol haritasının belirlenmesine bir katkı sunduğunu belirten Çelebi çiçeği de Vedat Türkali'ye verdi. Türkali gerçekten duygulanmıştı. 90 yaşında olan yazar "Bana bir işçi temsilcisinin çiçek vermesi beni epey heyecanlandırdı. Bu geceyi yaşatan yönetmen oğlum Özcan Alper'e teşekkür ederim" dedi. Türkali, insanlığın sonunun karanlık olduğunu ve ancak emek gücüyle aydınlanabileceğini söyledikten sonra, bunun için de emekçilerin dayanışma içerisinde olması gerektiğini söyledi. Bu dayanışmanın sinemada iyi bir şekilde yapılabildiğini belirtikten sonra "Sinemanın ortak emek ürünü" olduğunu söyledi. Özcan Alper ise, Sonbahar'ın filmde çalışan ekibin emeğiyle kotarıldığını belirtip ekibine teşekkür etti ve "Vedat Türkali gibi bir geleneği temsil eden yazarın galaya gelmesi bizim için en büyük ödüldür," dedi. Sırrı Süreyya Önder'ın 'bu ülkede en çok eşitlik isteyenler devletin gazabına uğradı' sözünü hatırlatan Özcan, hapishanelerde ölüm oruçlarına yatan insanların sadece kendileri için mücadele etmediklerini tüm Türkiye'nin hapishane olmaması için uğraş verdiklerini söyledi. sabah.com Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Ocak 4, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 4, 2009 2008yılı, Türk Sineması'nı vezir de etti, rezil de! Vezir etti çünkü gösterime giren 44 Türk filmi, tam 220 yabancı film karşısında başarılı oldu! Türk filmlerini 20 milyon kişi izlerken yabancı filmleri yaklaşık 16 milyon kişi merak etti. Türk filmlerinin toplam hasılatı da 154 milyon YTL'ye ulaşırken yabancı filmler gişede 135 milyon YTL'de kaldı. Peki Türk Sineması nasıl rezil oldu? Vizyona giren, bu 44 Türk filminin 31'i sezonu zararla kapattı! Gişede kâr eden film sayısı şimdilik 10. Geri kalan iki film karzarar açıklaması yapmadı, A.R.O.G hâlâ gösterimde. Bilmeyenlere dipnot: Her izleyicinin satın aldığı biletten, filmin yapımcısına 2.2 dolar kâr kalıyor. Kısacası filmlerin kâr mı, yoksa zarar mı ettikleri bu şekilde hesaplanıyor. En çok İvedik izlendi Öte yandan 2008'in en çok izlenen Türk filmi Recep İvedik oldu. Bilindiği üzere 'Recep İvedik'i sinema salonlarında 4 milyon 301 bin 644 kişi izledi. 'Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi' ise en az izlenen film oldu; kesilen bilet sayısı 486'da kaldı. 'Testere V'; en çok ilgi gören yabancı filmdi ve 498 bin 183 kişi izledi. 'Geç Gelen Gençlik' ise 366 kişiyle sezonun en az ilgi gören yabancı filmi oldu. sabah.com Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Ocak 14, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 14, 2009 Yeşilçam Ödülleri’nde geri sayım başlıyor. Beyoğlu Belediyesi ile Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) işbirliğiyle düzenlenen ‘Yeşilçam Ödülleri’ ikinci kez sahiplerini bulmaya hazırlanıyor. 2009 Yeşilçam Ödülleri’nin adayları, Ceyda Düvenci ve Levent Üzümcü’nün sunumuyla 20 Ocak’ta Garaj istanbul’daki bir basın kokteyli ile açıklanacak. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla bu yıl ikinci kez gerçekleştirilecek olan ve yine ‘En İyi Film Ödülü’nün Bakanlık adına verileceği ’ Yeşilçam Ödülleri’, iki aşamalı ve en geniş katılımlı jüri sistemi ile ‘Türkiye’nin Sinema Ödülleri’ olarak öne çıkıyor. Dokuz ana dalda ve iki özel kategoride verilen Yeşilçam Ödülleri’nde ayrıca “En İyi Film” ödülünün sahibi 150 bin TL, “Turkcell İlk Film” ödülünün sahibi ise 30 bin TL’lik para ödülüyle destekleniyor. Geçen sene “Türk Filmleri Yarışıyor, Türk Sineması Kazanıyor” sloganıyla yola çıkan ‘Yeşilçam Ödülleri’nde bu yıl toplam 47 film yarışıyor. 1 Ocak - 31 Aralık 2008 arasında gösterime girmiş tüm Türk filmlerinin herhangi bir başvuru beklenmeksizin doğal aday adayı olduğu Yeşilçam Ödülleri, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da iki aşamalı jüri sistemi ile belirlenecek. Türk sinemasının büyük bir ivme yakaladığı 2008’de yabancı filmlere oranla salonlarda Türk sineması adına büyük bir doluluk oranı yakaladı. Yaklaşık 20 milyon seyirciye ulaşan 47 film, 11 dalda verilecek Yeşilçam Ödülleri ile yeniden medyanın ve izleyicinin gündemine çıkıyor. ntv/msnbc Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2009 Amenábar’dan Agora Geliyor Alejandro Amenábar‘ın yeni filmi Agora‘yı muhtemelen 2009 senesinin sonlarında seyretme imkanı bulacağız. Geçtiğimiz günlerde teaserı yayınlanan film oldukça heyecan verici fakat daha önincelemesini yapmak için dahi çok erken. Bilgilerimiz Amenábar’ın senaryoyu Mateo Gil‘le birlikte yazdığı ve başrolde Rachel Weisz‘ın oynadığı. Teaser http://www.dailymotion.com/video/k5qyDUR1CHIoBVXLg6 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 7, 2009 Freddie Krueger, Elm Sokağı'na geri dönüyor İzleyiciyle 25 yıl önce tanışan ve 9 filmle süren ''Elm Sokağı Kabusu-A Nightmare on Elm Street'', yeniden beyazperdeye gelecek. Sinema sektörü yayın organı Variety'nin haberine göre, korku serisinde Freddie'yi canlandıran ve bu karakterle özdeşleşen Robert Englund'un koltuğuna, ''Watchmen'' adlı filmle tanınan 48 yaşındaki aktör Jackie Earle Haley oturdu. New Line ve Platinum Dunes şirketlerinin projesinde filmin prodüktörlüğünü Michael Bay, Brad Filler ve Andrew Form üstlenecek. Samuel Bayer'ın kamera arkasına geçeceği filmin senaryosunu Wesley Strick kaleme alacak. Filmin çekimlerine gelecek ay Chicago'da başlanacak. Platinum Dunes, ''13. Cuma-Friday the 13th'' adlı korku serisini de yeni versiyonuyla beyazperdeye getirmişti. Film, sinemalarda 65 milyon doların üzerinde gişe hasılatına imza atmıştı. KIRMIZI ÇİZGİLİ KAZAKLI KABUS Korku ustası Wes Craven'ın senaryosunu yazıp yönettiği gerilim filmi ''Elm Sokağı Kabusu'', izleyiciyle 1984 yılında tanıştı. Film için stüdyo tarafından 1.8 milyon dolar harcanırken, New Line Cinema tarafından yapılan film, korku türünde çığır açtı. 1980'li yılların en iyi korku filmi olarak kabul edilen ve sonraki yıllarda da ''en iyi gerilim filmleri'' listelerinde her zaman ilk sıralarda yer alan ''Elm Sokağı Kabusu'', devam filmleriyle de izleyiciyle buluştu. Konusu Elm Sokağı'nda geçen ilk filmde, boşanmış bir aileye, dedikoducu arkadaşlara ve sürekli rahatsızlık veren bir erkek arkadaşa sahip olan Nancy Thompson'ın başından geçenler işlenmişti. Kirli kahverengi şapkası, kırmızı-yeşil çizgili kazağı, parmakları bıçaklarla dolu eldiveni ve yanık yüzüyle gençlerin rüyalarına giren ve uyanamadıkları takdirde onları öldüren Freddie, yıllar önce mahalle sakinleri tarafından yakılarak öldürüldüğü için o çevredeki gençlere musallat olan bir varlıktı. 1984 yapımı orijinal filmde, Robert Englund'un yanı sıra, John Saxon, Ronee Blakley, Heather Langenkamp, Amanda Wyss ve Jsu Garcia rol almıştı. Filmde, ünlü aktör Johnny Depp de ''Glent Lantz'' rolünde filmin kadrosundaydı. Bu yapımı 9 film ile 2 televizyon filmi izlemiş ve ''Elm Sokağı Kabusu'', New Line şirketinin ''Yüzüklerin Efendisi'' filminden sonra en karlı yapımı olarak sinema tarihine geçmişti. ntv/msbc Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ensiferum13 Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2009 (düzenlendi) Bu korku filmi'nin gösterimi yasaklandı http://i28.tinypic.com/25ivktl.jpg Japon korku filmi 'Grotesk'in İngiltere'deki gösterimi yasaklandı. Şimdi herkesin aklındaki soru şu: Yasaklama taraftarı olmayan bir kurumu bile dehşete düşürecek denli korkunç ne olabilir filmde? Bugünlerde İngiltere sansürü tartışıyor. Tartışmanın nedeni ise Japon korku filmi 'Grotesk/ Grotesque'. Filmde bir çiftin uğradığı işkence uzun uzun anlatılıyor. Türün meraklıları bu sahnelere dayanabilir belki ama görüntüler, çok nadir yasaklama kararı alan İngiliz Film Sınıflandırma Kurulu üyeleri tarafından 'fazla' bulundu. Kurul, yapımcıların beklentisinin aksine 18 yaş sınırı getirmek yerine, filmin gösterimi ve satışını tamamen yasakladı. Yetkililere göre, 'Grotesk', "insanların zihinsel sağlığı açısından ciddi sorun" oluşturabilirdi. İngiliz Film Sınıflandırma Kurulu, senaryonun, "sadistçe olduğunu", "gaddarlık ve aşağılama içerdiğini', filmin tam bir "sadizm gösterisi" olduğunu belirtiyor. 'Grotesk', son 5 yıl içerisinde İngiltere'de yasaklanan üçüncü film oldu. http://i30.tinypic.com/34g4x9f.jpg ntvmsnbc.com -------------------- Rambo 5 geliyor http://i29.tinypic.com/2vww5m9.jpg 1982′de başlayan Rambo hikayesi hâla devam ediyor. Stallone’nin tek kişilik bir savaş makinesini canlandırdığı film Amerikan milliyetçiliğinin zerresine kadar hissedildiği ve hatta sırf bu sebeple yapılmış dünyada milyonlarca hayranı bulunan sağlam yapımlardandır. Stallone, serinin beşincisinin de çekileceğini açıklamıştı.Ama çekimler konusunda bilgi vermemişti.Hatta senaryosunu bile yazdığını söylemişti.Sylvester Stallone gerekçe olarak da “4.filmin gişe başarısını” göstermişti. İşte bu filmin çekimlerine Bulgaristan'da başlandı.Oyuncunun söylediğine göre Rambo 5 “bir savaş filmi” olmayacakmış.Gelen bilgilere göre filmin konusu şöyle: “Rambo’nun kimsenin tanımadığı kızı tarikat liderleri tarafından kaçırılır. John Rambo da kızını kurtarmak için tarikatın peşine düşer ve ortalık cehenneme döner”. Film 2011 yılında dünya ile aynı anda Türkiye'de de vizyona girecek. alıntıdır. 60 yasını geçmiş stallone.bakalım eski performansından neler kalmış.4.film hiç güzel değildi.bakalım bu nasıl olcak?yine amerikancılık abartısı bol olacağı kesin tabii.. -------------------- İlk Türk Zombi Filmi Aralıkta http://i30.tinypic.com/dr403a.jpg Yaşayan ölüler, nam-ı diğer zombiler ortaya çıktıktan sonra tüm dünyayı dolaştılar ama bir tek Türkiye'ye uğramadılar. Modern zamanların bu ucube yaratıkları artık ülkemizde de fink atacak! Sinema yazarları Murat Emir Eren ile Talip Ertürk, yönetecekleri Ada adlı filmde, Türk sinemasının ilk zombilerini beyazperdeye taşıyacak. Çekimlerine 24 Ağustos'ta başlanması planlanan filmin kalabalık bir oyuncu kadrosu var; Esra Ruşan, Kaan Keskin, Ömer Üst, Rüya Önal, Gülüm Baltacıgil, Ozan Ayhan, Evrim Gezdiren ve Taner Birsel Ada'da başrolde oynayacak. Görüntü yönetmenliğini Meryem Yavuz'un yapacağı filmin en merak edilen makyaj işini ise Dükkanül Hayal ekibi üstlenmiş. Ada filminin özelliği sadece korku filmi olmaması işin içinde iyi bir mizah da var. Bunun için yönetmenler Ada'nın korku komedi filmi olacağının özellikle altını çiziyor. Sinema dergisi editörlerinden Murat Emir Eren, Sabah'a sinema yazarlığından yönetmenliğe soyunma serüvenlerini anlattı. Eren, "İki sinema yazarı olarak filmler hakkında yazmak ve filmlerin etrafında dönen bir dünya kurmak bizim, film yapma arzumuzu, sinema aşkımızı körükleyen şeylerdi. Bu aşkı ancak bir film yapmak dindirebilirdi. Film yapmasaydık filmimizdeki zombilerden birine dönüşebilirdik desek yeri!" dedi http://i26.tinypic.com/4loi7a.jpg Zombi filmlerine özel bir ilgileri olduğunu belirten Talip Ertürk, zombi filmi çekecek olmalarının iki ana sebebi olduğunu söylüyor: "İlki daha önce Türkiye'de böyle bir projenin gerçekleştirilmemiş olması. İkinci sebep ise sinema yazarları olarak zombi filmlerine olan derin sevgimiz ve saygımız. Hem bir tür filmi yapmak hem de bu türün Türkiye'deki ilk örneğine imza atmak sinema yazarlığından gelen bizleri çok mutlu edecek. Umarız izleyici de memnun olur." Ada'nın ilk zombi filmi olara sinema tarihimize geçeceğine kuşku yok. Bu durum da yönetmenlerin omzuna önemli bir sorumluluk yüklüyor. Eren ve Ertürk bu sorumluluğun farkında olduklarını söylüyorlar: "Ada'nın en önemli hedefi sinemamıza başarılı bir tür filmi kazandırmak. İlk Türk zombi filmi olacak olmasını saymazsak eğer, en önemli özelliği gerilimli sahneleri ve eğlenceyi aynı anda bünyesinde barındırmasıdır. Bu açıdan sizleri şu anda açıklayamadığımız sürprizlerle dolu eğlenceli ve gerilimli bir filmle selamlayacağımızı söyleyebiliriz." Aralık ayında vizyona girmesi planlanan filmin setinin eğlenceli geçeceği kesin. KORKU VE KOMEDİ BİR ARADA SENARYOSUNU da, filmi birlikte yönetecek olan Eren ile Ertürk'ün yazdığı filmde, Büyükada'ya düğüne giden bir grup gencin başına gelen ürkütücü ve komik olaylar anlatılacak. Gençler ellerindeki kamerayla düğünü kayda alırken nereden çıktığı belli olmayan bir grup zombi düğüne akın eder. Ekip kalabalıkla birlikte adadan kaçmaya çalışır ancak son tekneye binemeyince adada mahsur kalır. Sonra da kargaşada kaybettikleri arkadaşlarını bulmaya çalışıp zombilerle köşe kapmaca oynarlar. ZOMBİ OLMAK HİÇ BU KADAR KOLAY OLMAMIŞTI! YÖNETMENLER Murat Emir Eren ve Talip Ertürk dışında da Türkiye'de yüzlerce zombisever var. Eren ve Ertürk facebook'ta açtıkları 'Zombi Olmak İstiyorum' başlıklı grup ile bir kısmıyla iletişime geçmişler. Sonra da zombiseverlerden bazılarına filmde zombi olarak rol vermeyi kararlaştırmışlar. Bursa'dan, Mardin'den yaşları 13 ila 40 arasında değişen zombiseverler, filmde zombi olmak için başvurmuş. Başvurular sürüyor. Filmde zombi olmak isteyenler, [email protected] adresine başvurabilir. alıntıdır. -------------------- Ağustos 20, 2009 ensiferum13 tarafından düzenlendi Ardarda Atılan Mesajlar Birleştirildi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2009 Grotesk'İ izledim. Mide kaldırıcı şiddet sahneleri ile erotizmi karıştırarak Testere ile Hostel karışımı bir hava yaratmak istemişler. Ancak ortaya oldukça itici ve sevimsiz bir film çıkmış. Ya da rahatsız edici diyelim. Çünkü filmdeki bir çok işkence sahnesi tahammül sınırlarını gerçekten zorluyor. Ayrıca gerilim adına da malesef hiçbir öğe yok. Adam kadın ve erkeği kaçırıyor her türlü cinsel, bedensel eziyeti yapıyor. Kill Bill ' de izledik Old Boy'da Testere' de yani sinemaseverler olarak şiddet içerikli sahnelere alışkınız. Ama bunun sunumu ve öykü içerisindeki yeri de çok önemli diye düşünüyorum. Bu filmi sevmedim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ensiferum13 Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2009 ben izlemedim.ama aldıgım yorumlar senin yorumunla nerdeyse aynı sczo:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 26, 2009 Beatles bu kez Hollywood'da doğacak Beatles'ı keşfeden Brian Epstein'ın hayatı hakkındaki bir senaryonun telif haklarını alan Amerikalı yönetmen Permut, İngiliz grubun doğuşuyla ilgili film hazırlığı içinde. Amerikalı yönetmen David Permut, İngiliz Beatles grubunun doğuşuyla ilgili bir film hazırlıyor. Variety dergisindeki haberde, Permut'un Beatles grubunu keşfeden ve menajerliğini yapan Brian Epstein'ın hayatı hakkındaki bir senaryonun telif haklarını aldığı belirtildi. Haberde, Permut'un birçok Beatles şarkısının telif hakları için müzakereleri sürdürdüğü belirtilirken, filmin, grubun Liverpool'da kuruluşu ve 32 yaşında aşırı dozdan ölen Epstein'ın hayatına odaklanmasına ısrar ettiği de kaydedildi. Liverpool'da doğan Epstein, Beatles'ın geleceğinde başarılı olacağına inanan tek kişiydi. Beatles şarkılarının bütün İngiliz plak şirketleri tarafından reddedildiği bir dönemde yine Epstein, EMI'yi grupta sözleşme imzalamaya ikna eden kişi olmuştu. Filmin adının 'A Life in a day' olacağı da belirtiliyor. ntv/msnbc 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ensiferum13 Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2009 Testere Serisi 9.Bölümde Son Bulacak http://i25.tinypic.com/2v1x276.jpg Son yılların en çok tartışılan korku filmleri serilerinden biri olan "Testere"nin, 7. filminin senaryo yazarları kesinleşti. Buna göre, serinin 4. filminden itibaren "Testere" film serisinin senaryo yazarlığını üstlenen Marcus Dunstan ve Patrick Melton, "Testere 7“nin de senaryosuna imzalarını atacaklar. Bu arada, ''Jigsaw'' rolünü canlandıran başarılı aktör Tobin Bell'in, serinin 7. filminin de oyuncu kadrosunda kesin olarak yer alacağı açıklandı. Ayrıca, IGN'nin okuyucularına duyurduğu habere göre "Testere 9“, nihayet serinin son filmi olacak.Serinin 7.filmi 2010 yılında,8.filmi 2011 yılında son bölümüde 2012 yılında vizyona girecek.Bu durum "Testere" hayranlarının, oldukça sapık işkence sahneleri ile 2012 yılına kadar haşır neşir olacağı anlamına geliyor Marcus Dunstan ve Patrick Melton ikilisinin yazdığı "Testere 6" ise, Amerika'da, Ekim ayında vizyona girecek. alıntıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2009 Kill Bill 3 geliyor ! Quentin Tarantino'nun iki parçaya böldüğü başarılı yapımı "Kill Bill: Vol.1" ve devamı olan "Kill Bill: Vol.2", Uma Thurman'ın başarılı performansı sayesinde oldukça ses getirmişti. 2004 yılında gelen devam filminden sonra Tarantino, bir devam filminin gelmeyeceğini açıklamıştı. Ancak, şu sıralar "Inglourious Basterds"in başarısını kutalayan usta yönetmen, seriye üçüncü filmin de ekleneceğini duyurdu. 2014 yılında vizyona gireceğini belirten Tarantino, 10 yıllık arayı düşünme/yaratma payı olarak ayırdığını söylerken, senaryo hakkında bilgi vermedi. *** "A Nightmare On Elm Street" ilk trailer yayınlandı! http://www.newsinfilm.com/2009/09/28/nightmare-on-elm-street-teaser-trailer/ *** Fame trailer yayınlandı ! http://www.youtube.com/watch?v=AAnrNXUdCUg&feature=player_embedded *** Kanal-i-zasyon Bir korku filmi olan “Musallat” filminin yönetmeni, aynı zamanda “Dikkat Şahan Çıkabilir” ve “Co-Medya” TV şovlarının yönetmenliğni de yapmış olan Alper Mestçi bu kez bir komedi filmi yönetti. Televizyonu yerden yere vurma mevzusunda usta olan televizyoncu Okan Bayülgen için bu film biçilmiş bir kaftan. Film sahip olduğu kadroyla tepeden tırnağa Okan bayülgen kokuyor :Erol Günaydın, Rasim Özteki , Serhat ÖzcanHakkı Devrim, Ahmet Çakar, Sadettin Teksoy, Metin Uca filmin içersine bir güzel serpiştirilmiş. , Film bir televizyon kanalı olan Kanal-i deki komik olayları konu alıyor. sinepil Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 23, 2009 Oyuncu Özgü Namal'ın Güneydoğu'da ablasının kocasıyla evlendirilen bir kadını canlandırdığı yeni filmi "İncir Çekirdeği", 6 Kasım'da vizyona girecek. Selda Çiçek'in yönetmen koltuğuna oturduğu filmde, Özgü Namal, Barış Çakmak, Derya Durmaz, Sevinç Erol, Halil Yomak, Nalan Başaran, Veysel Diker, Turgay Tanülkü, Burcu Salihoğlu, Onur Dikmen, Makbule Sitare Akbaş ve Semanur Dönmez rol alıyor. Yönetmen Çiçek'in ilk filmi olan yapımın çekimleri Mardin'de gerçekleştirildi. Çiçek'in Batman'da yaşanan gerçek bir hikayeden etkilenerek senaryosunu kaleme aldığı film, 2008 yılının Ağustos ve Eylül aylarında Valiliğin kısmi desteği ile çekildi. Görüntü yönetmenliğini İlker Berke'nin, sanat yönetmenliğini Ruhan Ünlü'nün üstlendiği filmin kostümleri Meral Aktan'a ait. Yapımcılığını Mehmet Çiçek'in yaptığı filmin müzikleri Serkan Alkan ve Özgür Yalçın'a ait. Filmde rol alan sanatçılar ve ekipte yer alanların sağladıkları katkının gişe gelirlerinden temin edilmesini kabul ederek yapım sürecine dahil olduğu filmin konusu şöyle: Ailenin tek oğlu Celil (Halil Yomak), askerden gelecektir ve evde telaşlı bir bekleyiş vardır. Celil'in ablası Delal (Makbule Sitare Akbaş), Nazif (Barış Çakmak) ile evlenmiş ve ondan bir kız bebek doğurmuştur. Aile Celil'i heyecanla karşılar. Hemen ertesinde gittikleri piknikte, Delal ağabeyinin komşu kızından etkilendiği fark eder. Henüz çok genç olan Heda'yı (Özgü Namal) da peşlerine takarak alan dışına gönderir. Amacı konuşup anlaşmalarını sağlamaktır. Ancak, Celil ve genç kız dolaşırken bastıkları mayınla hayatlarını kaybederler. Aradan geçen zaman zarfında Delal vicdan azabına dayanamayacak ve intihar edecektir. Yedi yıl sonra, Heda, ablasının kocası ile evlendirilmiş ve onların kızına analık etmektedir, ayrıca hamiledir. Aile arasında bebeğin oğlan olacağı inancı hakimdir. Ancak, Nazif karısı ile ilgilenmemekte ve gecelerini sevgilisi Defne ile geçirmektedir. Tüm bunlar olurken Heda'nın annesi Cemile'nin kimselerin göremediği bunalımı büyümektedir." cnn turk Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2010 Bilim kurgu ve gerilim türlerinin hayranları tarafından merakla beklenen ‘Yukarıdaki Tehlike’ (Skyline), 12 Kasım’da vizyona giriyor. Strause kardeşlerin imzasını taşıyan filmin kısaca konusu şöyle; Los Angeles kentinin üstünde garip ışık hüzmeleri belirir ve bu ışıklar insanları, sanki ışığa uçan pervaneler gibi kendisine çeker. Uzaydan gelen bir güç insanlığı bu dünya üstünden silmeye çalışır… http://www.gencsinema.com/images/original/106907.jpg Kim Bu Strause Kardeşler? 1990’lı yılların ortalarında gençlik yıllarında Hollywood’a taşınan Greg ve Colin Strause film dünyasında hızla yükseldiler: Kendi kendilerine öğrendikleri görsel efekt uzmanlığından yola çıkıp ünlü birer yönetmen oldular. Son filmleri YUKARIDAKİ TEHLİKE. Başarılarından Forbes’ten tutun da, Wall Street Journal’in ilk sayfasına kadar her yerde söz ediliyor. Strause Kardeşler, kendilerine ait butik bir efekt şirketi olan Hydraulx’da görsel ve özel efektlerin sınırlarını zorlayan ve çok büyük gişe başarıları elde eden birçok filmin görsel efektlerini yaptılar. Örneğin, Avatar, 2012, X-Men Origins: Wolverine, 300, X-Men: The Last Stand, The Incredible Hulk ve The Day After Tomorrow. Greg Strause, ‘The Day After Tomorrow’ filmi ile “En İyi Görsel Efekt” dalında BAFTA ödülünü kazandı ve bu ödül, iki kardeşin görsel efekt alanında daha üstün bir konuma gelmelerini sağladı. Greg ve Colin film endüstrisinin en saygın yönetmen ve yapımcılarıyla da çalıştı. Örnek vermek gerekise, James Cameron, Roland Emmerich ve David Fincher gibi tanınmış sanatçılardan övgü aldılar. Geçen yıl, Oscar ödüllü ‘The Curious Case of Benjamin Button’ filminde gördüğümüz devrim niteliğindeki yaş değiştirme efektlerinin üçte birini onlar yaptılar. http://www.gencsinema.com/images/original/106908.jpg Ama Strause kardeşlerin asıl başarısı, filmciliklerinde yatıyor. 2007 yılında, Twentieth Century Fox için ilk uzun metrajlı filmlerinin yönetmenliğini yaptılar: ‘Aliens vs. Predator: Requiem’. Variety dergisi tarafından “dahice korkutucu” olarak betimlenen bu filmle, Greg ve Colin , şirketi tekrar korku filmi geleneğine döndürecekleri yönündeki sözlerini tutmuş oldu. Ödün vermedikleri öykücülükleri ve dikkat çekici estetik anlayışları ile Strause kardeşler, yaratıcı video kliplere de imza attılar. İlk yapımları, 2000 yılında Colin’in Red Hot Chili Peppers için çektiği ve MVA’da “En İyi Sanat Yönetmeni” dalında aday olan “Californication” video klibi idi. Bir sonraki yıl ise, Strause Kardeşler, Linkin Park’ın çok başarılı “Crawling” parçası için çektikleri video klip ile VMA’da iki dalda (“En İyi Rock Videosu” ve “En İyi Yönetmen”) aday gösterildi. Bu alanda son yaptıkları çalışmalar arasında, 50 Cents’in müzik listelerinin en üst basamaklarına çıkan ve kıyamet sonrasını andıran “Get Up” ve 2008 yılında VMA’ya aday gösterilen (En İyi Erkek Videosu) Usher’in “Love in this Club” videosu sayılabilir. Esrarengiz vizyonları ve öykücülükleriyle Strause Kardeşler’in reklam dünyasında da fark edilmeleri çok sürmedi ve bu alanda da çok çarpıcı başarılara imza attılar. Yönetmen Greg Strause ve Senarist Liam O’Donnell ile Söyleşi http://www.gencsinema.com/images/original/106909.jpg Yukarıdaki Tehlike filminde stüdyo sisteminin dışına çıktınız. Neden? Greg Strause: “Stüdyo filmlerinin mutfağı bazen çok kalabalık oluyor. Biraz da anlıyorum tabii, çünkü işin içinde çok para oluyor ve bu da bir sürü insanın olayla ilgilenmesini gerektiriyor. Bu konu bizim için de önemli tabii. Biz, sadece, film çekerken, kontrol daha çok bizim elimizde olsun istedik. Geçen yaz, artık yeni bir adım atmamız gerektiğini fark ettik. WMA ile çalışmak müthişti ama o sırada, bir şirket birleşmesi işiyle uğraşıyorlardı ve biz de artık bazı taşları yerinden oynatmak gerektiğini hissedince CAA ile çalışmaya başladık. CAA bizi bu konuda daha da cesaretlendirdi. Kendi filmlerimizi kırklı yaşlara geldiğimizde çekeriz diye düşünmüştük ama CAA bunun şimdi de mümkün olduğunu söyledi. Bütün kontrolün bizim elimizde olmasının zamanı gelmiş, anlaşılan. Onlar filmi yaptı, biz de hem arkadaşımız, hem de yapımcımız olan Kristian James Andresen’dan bir tomar para aldık, kendimiz de biraz katkıda bulunduk, sonra da aramıza IM Global katılarak filmin uluslararası önsatışını üstlendi. EFM için 10 saat içinde bir fragman çektik. O fragman filmle ilgili bir hayli fikir veriyor.” Senaryoyu nasıl yazdınız? Liam O’Donnell: “Herkesin aynı sayfa üstünde çalıştığı ve son derece verimli geçen proje toplantıları yaptık. Daha ilk gün, senaryonun bazı bölümleri hazırlanmıştı bile. Josh [Cordes, senarist] ile ben bu bölümleri bir araya getirdik, böylece filmin senaryosu bir buçuk ay içinde hazır hale geldi. İkimiz de ilk kez başka biriyle çalışıyorduk. Ben gece çalıştım, o da gündüz. Vardiyanın sonunda birbirimize notlar bırakıyorduk ve elimizde ayrıntıları önceden bir hayli belirlenmiş bir taslak bulunması sayesinde bu çalışmayı başarıyla tamamlayabildik.” Yukarıdaki Tehlike filminin konusu nedir? O’Donnell: “Otuzlu yaşlarının başındaki insanlarla ilgili bir film çekmek istiyorduk. Bu alana uygun bir pazar yok: Gerilim ve korku filmleri daha genç bir seyirci kitlesini hedef alıyor. Yaşı otuzu bayağı geçkin seyirci kitlesi için de filmler var ama bu orta yaş gurubuyla ilgili hiçbirşey yok. Bu filmde [Eric Balfour’un oynadığı] bir adam var. Bu adam çok çalışmasına rağmen, bir türlü hayatta istediği yere gelememiş. Üstelik, kız arkadaşı hamile ama ellerinde onları mutlu edecek kadar para yok. Bir arkadaşının Hollywood’daki evine ziyarete gittiğinde, kıyamet günü gelir çatar ve adam bir karar vermek zorunda kalır.” Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2010 İstanbul’un fethiyle birlikte dünya tarihini değiştiren, doğu ve batı arasında bir hoşgörü köprüsü kuran Fatih Sultan Mehmet'in hayatı, son dönemde yapılan en yüksek bütçeli filmlerden birine konu oldu. Hollywood tarzı çekilecek, bu büyük bütçeli bu filmin adı Firman (Ferman) olarak açıklandı. Fatih Sultan Mehmet'in hayatını anlatacak film için 50 milyon dolarlık bir bütçe hazırladıklarını söyleyen Alnoor'un Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed Al-Hashemi, Fatih Sultan Mehmet'in hayatını daha geniş kitlelere yaymak istediklerini belirterek filmin ingilizce olacağını ve tüm dünyada gösterime sunulacağını açıkladı. Filmin ardından çekilecek olan 30 bölümlük bir dizi film serisi ile de daha geniş bir izleyici kitlesine ulaşılması amaçlanıyor. Ahmed Al-Hashemi, Fatih'in Fermanı'nın Avrupa'nın en eski özgürlük ve bağımsızlık belgelerinden biri olduğunu söyleyerek, fermanın farklı dil, din ve ırka hoşgörü sunduğunu ve bunun da tüm dünya tarafından bilinmesi gerektiğini belirtti. Al-Hashemi, film için Calinos Holding adlı Türk şirket ile el sıkıştıklarını, filmi birlikte beyazperdeye sunacaklarını da aktardı. Dizi için 25 Milyon Dolar 50 milyon dolarlık bir bütçe ile çevrilecek filmin dili İngilizce ve süresi de 150 dakika olarak belirlendi. Arapça ve Türkçe olarak yayınlanacak 30 bölümlük dizi ise bölüm başına bir saat olarak çekilecek. Oyuncu kadrosunun ve mekanların tam olarak netleşmediği filmin çekimleri için en güçlü alternatif İstanbul görünüyor. Orta doğu ve Kuzey Afrika ile Orta Asya’da büyük ilgi çekeceği düşünülen filmin bütçesi de filmle ilgili beklentileri yükseltiyor. 'Kurtlar Vadisi Irak' 14 milyon dolarla Türk sinema sektöründe en yüksek bütçeli film olma rekorunu elinde tutuyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2010 Görevimiz Tehlike serisi hız kesmiyor. Ünlü yıldız Tom Cruise serinin dördüncü filmini çekmek için Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) ticari merkezi Dubai'ye gitti. Çekimlerine 1 Kasım’da başlanan filmin adı da 'Mission Impossible: Hayalet Protokolü' olarak açıklandı. Dubai’nin farklı noktalarından çekilecek olan film hakkında detaylı bilgi vermekten kaçınan yetkililer serinin hayranlarına filmin ABD'de 2011 sonlarına doğru gösterime gireceğini müjdelediler. Filmin çekimleri Dubai’nin yanı sıra Moskova ve Vancouver'da da gerçekleştirilecek. İlk üç filmin dünyada 2 milyar dolarlık hasılat elde ettiğini düşünürsek, yapımcıların dördüncü filmden önemli bir hasılat beklentisi içinde olduğunu söyleyebiliriz. Tüm haberler için Kaynak : http://www.gencsinema.com/anasayfa Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2010 Bu yıl 07 - 14 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek olan “18. Uluslararası Şam Film Festivali”nde Türkiye onur konuğu ülke olarak yer alacak. Festivalin açılışında da Semih Kaplanoğlu’nun Altın ayı ödüllü filmi “BAL” gösterilecek. 18. Uluslararası Şam Film Festivali kapsamında düzenlenecek Türk Filmleri Haftası ve koordinasyonu T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle SETEM (Sinema ve Televizyon Eseri Sahipleri Meslek Birliği) tarafından yürütülüyor. Festivalin açılış filmi de Türkiye’den. Festival Semih Kaplanoğlu’nun Altın ayı ödüllü filmi “BAL” ile başlıyor. Yarışmalı bölümde de Reha Erdem’in ses getiren, festivallerden ödülle dönen son filmi “Kosmos” yer alıyor. Ayrıca festivalde ülkemizin en önemli yıldızlarından Türkan Şoray’a Suriye Kültür Bakanı tarafından Onur Ödülü verilecek. Şoray’ın başrol oynadığı unutulmaz filmlerinden “Selvi Boylum Al Yazmalım” festival kapsamında gösterilecek Türk Filmleri arasında yer alıyor. Türk Filmleri Haftası boyunca, Nuri Bilge Ceylan’ın “Üç Maymun”, “İklimler”, “Uzak”, “Mayıs Sıkıntısı”, Semih Kaplanoğlu’nun “Yumurta”, Derviş Zaim’in “Cenneti Beklerken”, Çağan Irmak’ın “Babam ve Oğlum”, Mehmet Eryılmaz’ın “Hazan Mevsimi”, Yılmaz Erdoğan’ın“Neşeli Hayat” adlı filmleri Suriyeli sinemaseverlerle buluşacak. SETEM Geçtiğimiz yıl Aralık ayında Suriye’de Türk Filmleri Haftası düzenlemiş ve Yılmaz Güney sinemasına özel bir bölüm ayırmıştı. Suriyeli sinemaseverler, televizyon kanalları ve yazılı basın bu etkinliğe büyük ilgi göstermişti. http://www.gencsinema.com/makale/1-9480/suriye-de-turk-sinemasi-ruzg-ri-esecek Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.