Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

YAŞAMAK

 

bir ağacın dallarında yenı filizvermiş bir çiçek gibi

karanlığın ardında doğacak güneş gibi

ölümü yaşadığın her dakika beklemek gibi

yaşamak kurtaracak bizi

 

 

 

umudun söndüğü her an da

yenı umutlar buyutmek gibi

 

ilk gördüğün an da

son kez yine görmek isteyeceğin yüzü

görmek gibi

yaşamak kurtaracak bizi.

 

 

____________________________________________________________________________

 

 

 

bir hayal filizlendi

umutsuzluğun ışığında

bir güneş doğdu

alacakaranlığın sonunda

 

 

mahkumiyet sardı ruhları

zamanın köhne yanlarında

ve bir ışık yükseldi

doğudan

çocukların dudaklarından

dünyaya bataklıklar kralları

hakim olmayacaktır diye

 

ve mısralar döküldü NAZIM ustanın dilinden

'çocuklar inanın güzel günler göreceğiz!

'güneşli günler'.

 

 

 

çok hoş olmuş cidden ;) tbrkler kike bnde şiir yazabilsem:(

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Rüzgar çanları salınır,

Kulaklarım çınlar.

Ölümcül sanat

Resmet açlığımı.

Ucube vokaller duyulur semada

Hiçbirisi ezan bilmez.

Sahte duygular,

Saten çarşaflarda karışır günahlara.

Memnun ederek,edilerek.

Bırak kendini aptalca

Beyinsiz ahmak,

Bırak ki ölesin.

Yabancı topraklarda.

Dikenlerin bile bitmediği,

Bu çorak ovalarda.

Nereden nereye?

Suçum siyah!

Bitelim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir insan bir insanı gideceğini öğrendiği an kendisinden bir adım uzağında bineceği araca ilerlemeye başlamışken anında ölesiye özlemeye başlar mı? Özlemek buysa daha önce kimseyi özlememişim. Sanki aynı yerde aynı havayı solumak bile can veriyor insanın bedenine. Varlığını düşünmek bile gülümsemene neden oluyor yokluğu ise bir kabus. Yanındayken vicudunda tarif edemeyeceğin sıkıntılar yüzünden uzağındayken bu kadar özlemekten ölücek gibi oluyorsun ama ölmüyorsun. İlk kez gördüğünde bile sanki senelerdir tanırmışcasına hiç yabancılık çekmeden yüzüne sesine aşinaymışsın gibi. Gözlerine bakamadığın bakabilirken de bi türlü doyamadığın. Herşey böyle mi başlıyor? SOnu olmayan bir masal gibi. Sonra sessizlikte kayıp gider mi acaba bu yaşananlar. İlk kez ve son kez yaşanan bir heves midir sadece? Yoksa bir ömür sürecek gönül yarası mıdır dermanı onda olan. Sakladığın bişeyler ortaya çıkmış gibi ama sen bundan rahatsız olmuyor aksine kendini bu duyguya koyverince huzur buluyorsun. Öncesi ve sonrası yok bu hayatın onu gördüğün an sadece o saniyeye kitlenip kalıveriyorsun. şuursuzca. Bİşeylerin mahkumusun ama nasıl bir mahkumiyet bu anlamıyorsun.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gel gelelim..

zaman masalların en acısı olmuştu adım atmanın

gayri çıplak ,gayri ihtiyar....gayri tutuk ezber notlarında

bir delinin umarsız bir çığlıkla koynuna zorla girdiği tebessümsüz bir gece

bin kağıda hangi cümleyle sığardı

hangi hece uyardı

uydur kaydırdık zaten ya

bunu en iyi kim anlardı...

sonra bakarsın birgün bir tanrı çıkar gelir...birgün bin tanrı önümüzde dirilir...

o an hangi günahdan çıkarız hiç bilinmez...

kırmızı kadının....mor etek giymek için can attığı renksel bir travmadır belki

yaşayıp göreceğimizin

tümü...tamamı

bir yarımı

bi yarımın bir bütünün tamamını içine aldığı..

kör noktada dilek dileyip..

tutmayacağını bildiğin halde amin demek gibi..

körüz ya bazen...

körüz hani bildiğin..renklere değil..

insanlara kör olmak gibi..

tutulup kalmak...

tutunup düşmek

tutunup...ölmek gibi..

ölecekde değiliz...

acıdan ölmeyen adamı hangi toprak kabul eder..

bir bıçağın sırtında ilk huzurlu uykusunu bulan..

sağa sola dönme ihtimali olmadan

sırtı kanaya kanaya..kesilen...

kesildikçe

demlenen..

demlendikçe renklenen..

renklendikçe körleşen ..

(gözlerinden sanma hayatından kaybeden....)

kalp kapakçığı eline tutuşturulmuş...

kan kaybından muzdarip...

itafen aşka...orası burası yırtılmış...

itlaf edilmiş bir ömür....

horgörülüp....hortumlanmış...

gölgesiz izsiz .....sessiz kalmış...

biliyorsun dilsiziz ya bazen..

dilsiziz hani susarak da değil...

bağıra çağıra dilsiz olmak gibi

çaresiz...çirkiniz çoğunlukla

çoğunlukla pis

çoğunlukla siz...

bir sancılı tebessüm.. bir parça surat izdüşümü

kuşbakışı bir avuç içi...

gayri ciddi bir senfoni..

oysa bir trajedi..

bir travma-komedi...

kimbilir belki...romantik biraz

biraz haddinden fazla münzevi......

gelgelelim vurgun yaparız birgün..

birgün..hiçbitmeyecek olur...

hiçbitmeyen bir acıda ardından..

yani anlıyorsun değilmi....hangi kutuya girsek

bir kutu çöker ensemize..birgün...

birgün hiç bitmeyecek bir acınında ardından..

şifalı bitkilerden hayat kurtaran sırlar arayıp..

adına "önemsiz birşey mağazadan kot seçmek gibi diyeceğiz.."

aynı yalanı defalarca yiyecek kadar enayi olmak gibi

söylediğimizin tek hecesine inanmadan..

aynı şarkıyı saatlerce dinleyip saatlerce inanacak birşeey bulmak gibi

biliyorsun sağırız ya bazen...

sağırız hani bildiğin o seslere değil...

insanlara sağır olmak gibi...

vurdurup vurdurup şakaklarını

ölmediğini görmek gibi...

inanmadan tırnaklarına..

inanmadan ne koluna ne bacağına..

her elinin bir başka sevgilide kalması gibi...

bırakıp arkanı döndüğünde

arkasız kalman gibi...

aralıksız nefes alman...

aldığın nefesi veremeden ölmen gibi...

kuş olsak uçsak derken..

kene gibi kendi derimizden emzirmek...

kenetlenip kendimizi bitirmek..

ilaçsız insansız..insafsız kalıp..

aranıp bulunamamak gibi...

 

yani seninle benim aramdaki herhangi birşey gibi....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gel gelelim..

zaman masalların en acısı olmuştu adım atmanın

gayri çıplak ,gayri ihtiyar....gayri tutuk ezber notlarında

bir delinin umarsız bir çığlıkla koynuna zorla girdiği tebessümsüz bir gece

bin kağıda hangi cümleyle sığardı

hangi hece uyardı

uydur kaydırdık zaten ya

bunu en iyi kim anlardı...

sonra bakarsın birgün bir tanrı çıkar gelir...birgün bin tanrı önümüzde dirilir...

o an hangi günahdan çıkarız hiç bilinmez...

kırmızı kadının....mor etek giymek için can attığı renksel bir travmadır belki

yaşayıp göreceğimizin

tümü...tamamı

bir yarımı

bi yarımın bir bütünün tamamını içine aldığı..

kör noktada dilek dileyip..

tutmayacağını bildiğin halde amin demek gibi..

körüz ya bazen...

körüz hani bildiğin..renklere değil..

insanlara kör olmak gibi..

tutulup kalmak...

tutunup düşmek

tutunup...ölmek gibi..

ölecekde değiliz...

acıdan ölmeyen adamı hangi toprak kabul eder..

bir bıçağın sırtında ilk huzurlu uykusunu bulan..

sağa sola dönme ihtimali olmadan

sırtı kanaya kanaya..kesilen...

kesildikçe

demlenen..

demlendikçe renklenen..

renklendikçe körleşen ..

(gözlerinden sanma hayatından kaybeden....)

kalp kapakçığı eline tutuşturulmuş...

kan kaybından muzdarip...

itafen aşka...orası burası yırtılmış...

itlaf edilmiş bir ömür....

horgörülüp....hortumlanmış...

gölgesiz izsiz .....sessiz kalmış...

biliyorsun dilsiziz ya bazen..

dilsiziz hani susarak da değil...

bağıra çağıra dilsiz olmak gibi

çaresiz...çirkiniz çoğunlukla

çoğunlukla pis

çoğunlukla siz...

bir sancılı tebessüm.. bir parça surat izdüşümü

kuşbakışı bir avuç içi...

gayri ciddi bir senfoni..

oysa bir trajedi..

bir travma-komedi...

kimbilir belki...romantik biraz

biraz haddinden fazla münzevi......

gelgelelim vurgun yaparız birgün..

birgün..hiçbitmeyecek olur...

hiçbitmeyen bir acıda ardından..

yani anlıyorsun değilmi....hangi kutuya girsek

bir kutu çöker ensemize..birgün...

birgün hiç bitmeyecek bir acınında ardından..

şifalı bitkilerden hayat kurtaran sırlar arayıp..

adına "önemsiz birşey mağazadan kot seçmek gibi diyeceğiz.."

aynı yalanı defalarca yiyecek kadar enayi olmak gibi

söylediğimizin tek hecesine inanmadan..

aynı şarkıyı saatlerce dinleyip saatlerce inanacak birşeey bulmak gibi

biliyorsun sağırız ya bazen...

sağırız hani bildiğin o seslere değil...

insanlara sağır olmak gibi...

vurdurup vurdurup şakaklarını

ölmediğini görmek gibi...

inanmadan tırnaklarına..

inanmadan ne koluna ne bacağına..

her elinin bir başka sevgilide kalması gibi...

bırakıp arkanı döndüğünde

arkasız kalman gibi...

aralıksız nefes alman...

aldığın nefesi veremeden ölmen gibi...

kuş olsak uçsak derken..

kene gibi kendi derimizden emzirmek...

kenetlenip kendimizi bitirmek..

ilaçsız insansız..insafsız kalıp..

aranıp bulunamamak gibi...

 

yani seninle benim aramdaki herhangi birşey gibi....

 

 

:clapping::clapping::clapping::clapping::clapping:

 

çok güzelmiş yahu paylaştığın için teşekkürler...:clapping::clapping::clapping:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

aslında orada bir şiir yok...

seni sevdiğimde bir hayal mesela...

gittiğin o gün varya...

hiç gitmedin aslında.....

bu şiir sana ait değil sakın kendini kandırma....(ben kendimi kandırmaya meğilli kaldım sen sakın aldırma)

 

üslup kaybı yaşıyorum sana dair kocaman bir boşluk...

ben nerede yanlış yaptım ...bıktım hep sorgulamaktan...

hep aynı sorunsalla boğuşmaktan....

dumanlı sevdalardan geldim...

yorgunum

gözlerimde adını bilmediğim yalnız limanlar...

bana aşk şiirleri yazmak yakışmayacak bu gece....

bana bir aşkın konusu olmak hiç....

sana gidişinin hatrına bir kaç masal anlatmak istiyorum....

yalnızım bilmem anlatabiliyormuyum...

kapana kısılmış...uluorta terk edilmiş....

koskoca bir şehirde...

soluksuzum....

bıçak gibi hergün bir bedenimden kesiliyorum....

günlerdir can çekişiyorum....

sana çok maruz kaldım bu aralar...

sürekli kan kaybediyorum

bilmem anlatabiliyormuyum.....

arka mahalleye meteor düşmüş dün...

sabah haberleri..... yine benden bahsediyor...

bugün istanbulda bir kaza...

2 yaralı 4 ölü...

yani gittiğinden beri....

hem yaralıyım hem ölü....

ne zamandır kalem tutmuyor elim şimdi fark ettim...

biraz çıplak biraz damarlarından yoksun bir turist beldesi gibiyim...

yani bir dolu denizim bir türlü balık olmayı beceremedim...

sana biraz garip kaçıyor biliyorum....

zaten ben hep aynı dağa küsmekle iştigal...

hep aynı bilekleri suistimal etmekle zorunlu...

sana herşey olup... bir türlü birşeyler olamıyorum....

gidiyorsun...

ve ben hep arkanda kalıyorum....

10 parmağımın 9 u katil

bir tanesi parmak bile sayılmaz....

içimde garip bir adam....keyif çatıyor...

ben muzdarip kaldım kendimden

bilmem anlatabiliyormuyum

bu şiir sana ait değil...üstüne alınma sakın...

su satıyorum bazı sabahlar....göçmen kuşlara...

cebimdede yarım yamalak bir kaç aşk kalmış....

ben zaten neyim varsa hep kaptırıyorum puştlara...

kusura bakma... dilimde dönmüyor bazen...

biraz argolanıyorum durduk yerde

tarihim geçiyor .....yoksun kaldım şu sıralar adaletten....

son kullanma tarihime bir kaç insan kala...

gidişini düşünüyorumda

yüzümün yarısı pastel...

yarısı kurum boya...

silüetimi çaldırdım...

bana dair çok şeyi kaptırdım şu sıralar

bilmem anlatabiliyormuyum...

örseneleniyorum hangi sırta yaslansam

yalnızım...yapayalnız....

sanki bir kaç şakağım varda

önüne gelen vurma eğiliminde...

ben nakil bir devrin...

son serum sepetiyim...

bir motor al diyorum sana...

acil adamlar taşıyan....

acil durumlarda

alelacele aşk yaşıyan....

kusura bakma parmaklarım samuray taklidi yapmakda...

sana yırtılıyor nefesim...

içimde birşeyler var paramparça...

dün o sokakta gördüğün adam...

o adam ölü aslında...

bilmem anlatabiliyormuyum ama bu şiir sana değil aslında....

 

(bir son dakika gelişmesiyle uyanıyorum dün bir parkda vurulmuşum yine......yoğun bakımdaymışım ....ölümüm arz talep meselesi )

 

vhercle.... sen anladın bunu;)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ama sadece ince bir vızıltıdan ibaretti tüm duyduğum.. bir söz vardı 'bilseydim bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miyim' hayır yapmazdım. kimse yapmazdı. sadece olduğu gibi olmak ister hepsi. bak onlar edepsizce yasadılar bu hayatı. sevdiler, seviştiler.kadın kokan kadınları sevdiler onlar.. sana iki beden büyüktü bakışları. onlar baktıkça sen ufaldın işte... hadi vızıldama artık... cirkinsin ama özgürsün işte..

 

bosver.. sanki onlar orta tarlanın kunduru bulguru..:D özliycem seni...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Simsiyah bir gecede kayan bir yıldız gibi düşmüştü üzerime aşk

Hayat bana bir süpriz yapıp sundu onu en güzel şekilde

Sanki önceden belirlenmiş de biz sadece uyguluyorduk

Nasıl olduğunu anlayamadan bir sevda düştü gönlüme

Sıcacık bir gülümsemeye esir, düşerimizin ortağı olduk...

 

Çok korkuyordum ya birgün ayrılık aramıza girerse diye

Kader diye birşey var sonuçta hepimiz Allah'ın kuluyduk

KEndisi söylemişti zaten beni çok özleme diye

Ayrılık varsa hasreti yaşamaya mahkumduk

 

Bİr gün o giderse beni sevmezse böyle

Dolunay olurum gecenin içinde zifiri karanlık

Oysa sımsıcak güneşi olur dünyanın gökyüzünde

Ondan ışık alırım aramızda olsa da ayrılık

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Karanlığımın tek şahiti sigaramın ateşi

Varlığımla yokluğum bir yoktur oyunun galibi

Defteri yırttım yazdığım onca söze yandım

Boş kağıtlarımla yeni bir sigara yaktım

Bi ara buldum kendimi tuttum kolundan

Bırak dedi,bıktım yalan dolu oyunlardan

Şişenin dibini görmek zor bakarken ona uzaktan

Dikeni battı elime bahçenden hüzün çiçeklerini toplarken

Nekadar kaldı ölüme! Karanlığımla raks ederken

Koydum umutları önüme bağırdım kendime

Kokun sinmiş sanki içine duramadım çektim içime

Dayanamadım yoktu dayanabileceğim hiç kimse

Çevirdim suratımı bakamaz oldum kendime

Yattım gözyaşlarıma boğduğum yerime

Kapadım gözlerimi ve sustum kimse geçemez artık yerine

Kilitli dudaklarımdan çıkmayan bir kaç hece hüzne boğdu hergece

Birşey söyleyemedim özür dilerim

Huzur bulman dileğiyle ben gideyim...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu da benden :)

 

 

Kız Kumu Efsanesi

 

Eski zamanlarda civarın kralının kızı ile

bir balıkçı birbirlerine aşık olmuş.

Ancak, kral kızı balıkçıya varamaz...

Hal böyle olunca,

kız ile delikanlı gizli gizli

buluşuyorlar tabii...

Kral baba bunu zaman içerisinde öğreniyor

ve bir gece takip ettiriyor kızını...

Diyorlar ki; balıkçı denizden geliyor, kız

kumsalda onu bekliyor,

bulunduğu yeri ışıkla işaret ediyor

delikanlıya...

Ve kral kızı ile delikanlı, gün ağarana

kadar aşk oyunları yapıyorlar birbirlerine...

Kral bir gece askerlerine kızını

yakalamalarını ve kumsalda ışıkla balıkçıya

işaret göndermelerini buyuruyor. Delikanlı

ışığı görünce atlıyor kayığına

ve kürek çekiyor bir manga askerin üzerine

doğru...

Kız askerlerin elinden kurtuluyor ve

koşmaya başlıyor sevdiğini

kurtarabilmek için ama koyun taaa öbür

ucuna yetişmesi imkansız...

Ama sevda bu; kural falan dinlemez, atıyor

kendini sulara...

İşte o anda bir mucize gerçekleşiyor!

Kızın adım attığı her yer kumsala

dönüşürken peşinden koşan askerler

bastıkça denize gömülüyor onca ağırlıkla...

Kız kayığa kadar koşabiliyor...

Ancak bir okçu tam o anda delikanlıyı

hedefleyip salıyor okunu... Heyhat!

Kız ile delikanlı birbirlerine

sarılmışlardır bile ve ok gelip kızla

buluşuyor...

Derler ki; o kumlar, kızın kanı denize

karışınca kırmızıya boyanmış...

Delikanlı ise aldığı gibi gidiyor kızı,

sonrasını ne gören var ne duyan!...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bir kelimeye bin anlam yüklediğim zaman sana sesleneceğim der özdemir asaf... bosver sen bak bana sadece.. saatlerce izlesem seni.. tek kelime etmesek, hiç bir yalan sözcüğe esir etmesek hislerimi... kaybolmasın diye evime götürmek istediğim manzaramsın sen.. ben ki küçük renkli balık cırpınsamda dokunmam yüzüne, bağırsam da sularımı delip geçemez sesim...ama gitme sen penceremden.

ucu sivri sahtelikler gördüm... sen hep kal da kim oursan ol...nasıl olursan... sadece kal...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şunları bir araya toplayayım. "bir güzel muhabbet ederiz" diye düşündüm.

mutfak işinden de anlarım, donattım sofrayı, bayağı uğraştım.

hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.

bayağı da para gitti.

birinin yediğini öteki yemez. ötekinin içtiğini beriki içmez...

dört kişilik sofra kurdum.

mumları da yaktım.hatırladım...

hepsi eric satie severdi.

müziği de ayarladım.

geldiler.

yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.

kırk yaşımın karşısına da ben geçtim.

yirmi yaşım, otuzbeş yaşımı tutucu buldu.

kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.

yatıştırayım dedim, "sen karışma moruk" dediler.

büyük hır çıktı.

komşular alttan üsten duvarlara vurdular..

yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı..

evin içine de ettiler..

bende kabahat.

ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine.. !

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bavulları hep toplu durmalı insanın...

 

Birgün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...

 

Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli...

 

İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...

 

Yalnızlığa alışmalı...

 

Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma, günümüzün borsasının

değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık...

 

Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı. Terörün bile

bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil;

 

Zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır...

 

İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa...

 

Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan...

 

Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı...

 

Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başını dayayacak bir omuz arama

huylarından vazgeçmeli...

 

Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...

 

Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür

duvarlarına...

 

"Yalnızlık paylaşılmaz/Paylaşılsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı

güne...

 

Telesekretere "Şu anda size cevap verebilecek kimse yok" denmeli, "Bekli de

hiç olmayacak..." cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...

 

Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır. Haklılığın onuru yaşatır insanı...

 

Susmanın utancı öldürür...

 

O yüzden en sessiz gecelerde "doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan.

 

Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya

alışmalı...

 

Kendiyle hesaplaşmaya çalışmalı...

 

Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, Kendiyle hüzünlenip,

kendiyle keyiflenmeye hazır olmalı...

 

Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacak kadar

gözüpek olabilmeli...

 

Sessizliği, sese dönüştürebilmeli...

 

Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...

 

Yollarla barışmalı...

 

Yalnızlığa alışmalı!!…....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İSTANBUL

 

Akşam olmuş

Turuncular içindesin...

Mavi gözlerinde pembe bulutlar

İçim dışım balık ekmek

Ellerimde derin kesikler

Boğazım tıkalı

sesim tok

Üzerimde dikenli bakışlar

Yürüyor muyum yoksa yere mi yığıldım?

 

 

Seni ezip geçen kalabalık

Benim yanımdan geçip gitmeyi tercih ediyor.

 

Gece bastırmış

Gözlerinde yakamoz...

Mazot kokusu dolmuş cigerime

Kuru öksürük kusuyorum atmosfere

Zehirli gazlarımdanda savuruyorum sera etkisine...

Yaşıyor muyum yoksa çoktan gömüldüm mü?

 

 

Seni ezip geçen kalabalık

Sıcak evlerinde televizyon izlemeyi tercih ediyor.

 

Derin bir nefes almışım

Pardon!Hemen geri veriyorum...

Altın kaldırımların ıslak papuçlarımla oynaşmakta,

Bense eski sevdalımın hayalleriyle...

En evcil hayvanlar seninle vahşileşirken

Bir kaç kedi mırıldamakta hemen yanıbaşımda.

Gülüyor muyum haline yoksa gözyaşlarım mı tükendi?

 

 

Aşkın Çağla:p

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

teşekkürler:)

--------------------

aslında sana anlatacak çok şeyim vardı...

şimdi sadece arkandan dinlediğim parçalarla konuşuyorum....

 

ah bu şarkıların gözü kör olsun diyor ya zeki müren...

kör olsun....

kör olsun.....senin için dinlediğim her şarkının biryerleri ....

ağma günler geçireceğimde resmen ortadaydı...

kabul görüyordum her tutunduğum bastondan

bu başlangıcıydı olacakların.....geriside peş peşe geldi hep sonradan...

 

 

çok hırpaladılar beni gittiğin.....öncesinde gelmemiş olduğun günlerde

çok canım yandı anlatamadım...

çok kırıldı kemiklerim.....bir türlü canıma kıyamadım....

çok kıydılar canıma ....sana ben hep konuşakaldım.....

 

ağladıkça sesimi döküyorum artık tavanlardan

sana ağladığım yok benim

bu halim hep anlatamadıklarımdan...

imkanım olsaydı biraz bir kaç kelime erken yetişebilseydim....

biliyorum gittin....gittin ve ben bittim....

 

ben yürümeyi yeni öğreniyordum....

ben çoğu zaman emeklemeyi hep dün.....

şimdi içimden hiçbirşey gelmiyor....

artık çok yorgunum...

neden böyle zamansız gittin....

 

gözlerin aklımdan çıkmıyor....

çıkmıyor ki başka gözler göreyim....

sana hep bir bahar sabahı uyanışımda kaldım...

ben bende değilim ki sana geleyim....

 

çok sesli birşeydi zaman......sıkıştım.....bilirsin ses ürkütür insanı çoğu zaman...... tırstım kapana kısıldım......

seni kaç kere bilmiyorum ama ben kendimi kötürüm bir aşka çok kere kaptırdım....

 

sana çok ağıt yazdım.....sana çok canımı yaktım...

sana bir türlü adam olmayı başaramadım...

hiç bunları sana anlatamadım.....

 

(......sen yokken koca bir şehirle hesaplaştım)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yuregımde sahlanıyor hayat

gregorıanla

ve kelleler doluyor anı kuyuma

ozgur ve mutluyum artık...

ufukta huzursuz hıc bısey yok artık

bır cıglık atmak gelıyor ıcımden

kuzey ruzgarına bulanmıs

umarsız ya da heyecanlı...

 

muzık nasıl da degıstırıyor

tenımı....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bu da benim kalemimden

HAYAT YENİLER KENDİNİ

 

Size de olur mu hiç dibe batmış gibi hissedersiniz kendinzi karanlığın size doğru ağır ağır yaklaştığına inanırsınız ya da siz çağırırsınız karanlığı farkında olmadan. Manası yoktur etrafınızdaki objelerin hiç kimse ve hiç bir şey anlamlı gelmez size hatta kendinize bile anlamlandıramazsınız ya ağır gelir bu ama yaşarsınız.

Karanlığın ve sessizliğin birleştiği ince çizgide bırakın ilerleyebilmeyi durmayı bile göze alamazken bir bakarız ki hayattan çok şey öğrenmişcesine ilerleriz ya daha karanlığa ya da kendi aydınlığımıza. Ama hala manası yoktur hiç bir şeyin var olmasının nedeni olan benliğimizin farkında olmadan ya da olsak ta yaşayamadığımız o süreç işte deneyim bu belki de..

Sonra aynaya bakarız bir gün ve kızarız ya kendimize kendine gel diye halbuki kendinde olmayan hayattır ya da biz hayatı öle görürüz karışık bir bilmece misali ama heyecanlı.

İşte bir kelime daha buldum hayat yeniler kendini…

Ve gülümseriz kendimize hayata manasını yitirdiğini sandığımız etrafımızdaki her şeye.O da ne aslında biz kapamışız gözlerimizi mutluluk çok ta uzak değilmiş aslında bak aynada tam orda gözlerimin içinde işte tekrarlamak lazım yine hayat yeniler kendini..

YA DA SEN HAYATI YENİLERSİN.

En az ölümler kadar kısa sürer ölüme giden zaman.

AMA BİR GÜN AYNAYA BAKINCA TEKRARLARIZ HAYAT YENİLER KENDİNİ.

__________________

--------------------

yine boğuşuyorum kendimle

yorgunluğumun sana olan sevgimle alakası yok

ben aslında hayata kırgınım senle ilgili değil

bana kalırsa senle ilgili hiçbir şey yok bende

benim üzüntüm savaşım kendimle

yorgunum ama yaşıyorum senle alakası yok

 

ufkundayım hayatın hissedebiliorum

benim ufkumda hayallerim

içinde sen yoksun görebiliyorum

uzanamadığım gerçeklerde

hayali sevişmelerde

düşlerimin derinlerinde

sen yoksun biliyorum

 

tercihlerim yanlış çoğu zaman

vazgeçişlerim ilintili benimle

sen izlersin ya uzaktan hayatı

ben boğulmaktayım bilinmezliklerimde

 

benliğimin derinliklerinde keşfederken kabettim kendimi ben

bilinmezliğin çözülmemişliklerini keşfederken seni kaybettim

aslında sen benden vazgeçtin

 

 

oysa her şeyde varsın sen ufkumda içimde yorgunluğumda gözümün dokunduğu her yerde

ama şimdi git

git ki vazgeçtiğin ben sensizliğin uzantısında yaşamaya çalışırken

yorgunluğumun kıyısında bocalarken

birde tercihlerimle yüzleştirme

 

şimdi git

ama yoksun ki zaten gitmişsin sen

dur bekle ya da git

vaktin geçti bile ….

Benden geçmişsin zaten sen git kendi tercihlerine vazgeçişlerine ama git.[/font]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sevdi nde noldu? KAlbine nur mu doğdu? Acıdan silebildin mi bari hiç gözyaşlarını? Bir gülüp bin ağlamak sıkmadı mı canını?

Ne olduysa sevince oldu. Sevdin canı acıycak diye korktun! SEvdin üzüldü diye üzüldün üzdüm diye kahroldun. SEvdin özledin diye içine kanoturdu, küssünüz diye koca bir yara açıldı yüreğine acısı gözyaşına dem vurdu. SEvme artık yeter dedin yüreğin sana zincir vurdu. O zincir yıllara inat dayandı gözyaşıyla çürüdü mahvoldu. Birileri yine kalbinde taht kurdu. Söküp atmayı bilemezsen kalbini acıya kader sevince talih dersin ama bir gerçek var ki yürekde sevgi bitmez ama umut bu uğraşlarla yokoldu.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...