Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

daglar duzluklerde yukselıyor...hangısı ucuz sıradan sımdı? duzlugun ımıgıne cömerek yukseklere uzanan dag mı, altta kalmayı sındırmıs şuursuz düzlük mu?en acınası zalım mıdır yoksa magdur mu?

 

sımdı oldugu gıbı bir soruyu dayatmak mı yoksa soruya dayatılmak mı ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sadece okuyarak unutuyorum,sadece yazarak.Düşünmeyi engelleyemiyorum düşlerimse dal budak.Kimim ben nereden geldim,bu sorular biterse özgür ben ve kolyemin ucunda sallanan bir ölüydün sen.Mutluluğun kaç dakika ve kaç dakika hüznün.Güzeldin harpten bile ve sulh kokardı yüzün.Kulak ver bana:Hakiki bir aşk yaşa ve düş fildişi kulenden.Geber,köpekler gibi inle yataklara düş peşinden.Sonra anla aşk yokmuş de inkar et gerçekliğini,yalanla ve rahatla bitir işini peşinen.Kimyasal oyna,delir delirt,psikolojik.Ve saçmala sirklerdeki palyaçolar gibi korkunç ama değil komik.Düş ipinden içime ipince için,içince iç benide içmezsen piçsin!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

deli gömleğinde paralanmış

çakır keyif anaların...

dillerinde süt karası...

kare ası üşengeç valesi...

bir misaldi bir denizin ortasında kendimize bir balığı

bir diğer balık için kurt ilan etmek...

bir nevi bir itiş kakışdan... bir itin en nihayetsiz erdeminde son bulacak

düzmece bir şehir bırakmak...

sesi kesilmiş bir sevgilinin..

soluksuz sevişme isteğinde gizli

kötürüm sanrılar...öyle yerlerde süklüm püklüm lakin biraz diretsen boşalacaklar....

çok gizli çok mahrem bedenler....

bir sustalıyla dans etmeyi yeni öğreniyorduk halbuki...

halbuki bir tanrıya ibadet etmeyi...

bir insana matem demeyi...

bir insandan bir bedeni şöylece bir kenara çekmeyi...

yeni öğrenmiştik yolun taa bilmem nerelerindeydik

daha sevişecektik oysa...daha çok sevişecek çok hüzünlenecektik..

bambaşka yataklarda...

paramparça bir insanın paramparça bir yanını .... hep aynı yatağın farklı silüetlerine yayacak..

otel odalarına temiz çarşaf taşıyacaktık....kanlı namlusuna erkekcil kızların ...bir ibnenin bir morfine hayat

hikayesini anlatacak

bir hayatı yıkacak yerine yeni bir hayatı yaratmayı kendimize borç bilecektik....

kıbleye doğru bir ibadet tutturacak....bir ibadet bir ihanet..bir ibadet bir ihanet...

bir insanın kanına karışacaktık...

bir oradan bir buradan.. bir yerlere bağlanıp kalacaktık...

bir sanrıdır atıfta bulunarak geleceğe çatlamış bir çift dudaktan... yüzlerce insandan....eksilerek...artarak...

damıtarak.... sonunda böbürlenecektik

sonunda...yaratılıp yaratılıp..kendi yüzümüzle sövüşecektik...

sen bir falancanın kapağı ben bir filancanın nüshası.... birbirimize bir dizi sır nakledecektik...

bazen sen çıkartıp içinden koca bir böbreği bana atacaktın bazen ben sana damarlarımdan herhangi birini ödünç verecektim...ödünçlendirecektik kısacası birbirimizi ...güzel de olacakdı ...buna emindim....

bir dizi çevirecek... bir dizi bir o başımıza bir bu başımıza düşman edecektik...

sonra sabahın ilk ışığıyla koynunda (yalan söylese adı çıkmayacak) şu meşhur yediverenin bir sigara yakacak... pişmanlıklarımızı sömürecektik....

tekel zengin oldukça biz yeni pişmanlıkların yedi ceddine bitmek bilmeyen bir masal dizecektik....dudakların

dudaklarımla sirtaki yapacak...biz nihavent makamından kırgınlıklar yaşayacaktık...birgün bir sabah bir

uyanacaktık sen başka ben bambaşka bir bedende ortak pişmanlıkların mahrem sigarasını üfleyip... aynı tekeli aynı

sokağın başında.... tamda aynı gün...petrol sahibi etmişiz....

 

iskambil kağıtlarında bir iç savaş var ben ölüyorum....peki nerede hala İstanbul?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gardını al ve yürü üstüne düşlerin!

Bilmezsin ama düşler daha karanlıktır kabuslardan.

Daha pembe ama daha tehlikeli.

Bilinmez bir oyun,

Astral tutkularla.

Gardını al ve yoket!

Yap üstüne düşeni!

Bir askersin sonuçta,

Yoktur düşlerin.

Gardını al ve yok ol!

Kimsin ki sonuçta,

Esrik bir seyyahtan başka?

Ne düşün vardı ne düştün.

Düşenin dostu olmaz sonuçta...

Esrik Seyyah'ıma ithafen o kendini bilir:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sigarayım yakılıp üflenilmeyi bekleyen....ateşle tütün arasındaki tatlı sevgi ozonu delen .. son fırtını al ve gözünde söndür sigaranı ki bu intihar çiçeği bi anneye anneler günü hediyemdir...saksıya konulmayan her çiçek güzeldir...saksıya sığmaz güzellikleri de o yüzden... meğerse en güzel çiçek ağaç imiş......hayır dostum meyveleri yüzünden diil bu kadar bencil olma!....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

''yutarsa küçüğü büyük balıklar, seyirci kalırsam suçlayın beni''

 

peki ya nerdeydiler beni açlık kokan nefesleriyle kendilerine cekerlerken... ah boşluklar... sonsuz, dipsiz boşluklar..bana ait hiç bir yer yok bu anlamsız boşluklardan başka.bir yerlere ait hissetmek istiyordum oysa sadece, bir dolap kösesi,defter arası belki, kötü kokan bi ayakkabı kenarı bile olabilir.sadece bir yer.geçmiş dolu duvarlar. akrepler yelkovanlar arkadaslığımı reddettiler. yalan boyalı bu dünya. zehir herkesin içinde. en dibe işlemiş zehir...

 

pencereme yapışmış bu aptal sinek... tek sorumlusu sendin bunların. öyle değil mi? yalnızlığımla bile yalnız bırakmadın beni. hemen araya soktun vızıltılarını marifetmişçesine. kanatların geçtiği heryerin rengini çekti..renksiz kokusuz bıraktın beni. ekşimiş süt gibi kokmaya bile razıyken ben... hadi ordan sende.bir de suratıma bakıyor aşağılarmışçasına. ben ki gittiğim heryere çiçekler saçarım rengarenk.oysa sen önünü bile göremiyorsun bak. vızıltıların duyduğum en çirkin ses. tek hamle.... tek hamle yeter gövdenin iğrenilesi sarısını camımda bırakmaya...

 

ah beklemeler,beklemeler,beklemeler...karanlık soğuk dipsiz..

 

ah yalan, ah palavra hepsi... hepi topu küçük bir balığım işte burda ben. sessiz renksiz küçük fanus.. hersey gözümde olduğundan daha büyük daha ihtişamlı. ağlasam ya da ne bileyim burnum aksa silmeye bile yetişmiyor yüzgecim. elsiz, kolsuz, ayaksız...gökyüzü senin evin benim içinse ütopya.görmek için perdeleri açamıyorum. güneş geliyor bazen kaçamıyorum. çirkin olsaydım senin kadar ama kanatlarım olsaydı pamuktan. dünyanın en kötü sesi, en kötü kokusu benimki olsaydı da ,yeter ki olsaydı.düşmeseydim düşlerimden.

 

işte bak ikimizde cekirdeksiz yeşil zeytinlerdeniz. içimizi çekmişler bizim.sen biberli ben bibersiz.en acı biberi koysalardı içime, kimse yemek istemeseydi beni de yeterki böyle boş kalmasaydı içim...

ah akrepler, yelkovanlar, düşler, düşmeler, karanlık sonsuz........

--------------------

sonsuz ve günes kim bilebilirdi ki.... hapsolduğum ışık mı aydınlık mı sen söyle şimdi.... olsa olsa sonsuzluktur.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gitmedin henüz.. ama biliyorum birazdan zaman dolacak..

Yorgunum nedense.. sanki yılların ağırlığı üzerimden hiç kalkmayacak..

İntihar öncesi sığ hayatın derin dalgalarına yazılmış bir mektup mu bu?...

Açık bi denizde kaç kulaçla varırsınız herhangi bir kara parçasına..

Kurtuldum demek için erken..Senin için beklerler hayatını kapışırcasına..

Tozpembe değildir hayat, derler hep.. Tozpembe nedir? Geçici mutluluk mu...

Gerçek mutluluk nedir? Kalıcı olan.. Hangimiz kalıcıyız? Verilen cevap bile kalıcı deilki..

Ölümün tenimize bırakacağı koca bir tokat izi..İşte kalıcılık!

 

geçenlerde yazmıştım bunu paylaşmak istedim..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yerin seni cektigi kadar agirsin Kanatlarin cirpindigi kadar hafif.. Kalbinin attigi kadar canlisin Gozlerinin uzagi gordugu kadar genc... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kotu.. Ne renk olursa olsun kasin gozun Karsindakinin gordugudur rengin.. Yasadiklarini kar sayma: Yasadigin kadar yakinsin sonuna; Ne kadar yasarsan yasa, Sevdigin kadardir omrun.. Gulebildigin kadar mutlusun Uzulme bil ki agladigin kadar guleceksin Sakin bitti sanma her seyi,sevdigin kadar sevileceksin. Gunesin dogusundadir doganin sana verdigi deger ve karsindakine deger verdigin kadar insansin Bir gun yalan soyleyeceksen eger Birak karsindaki sana guvendigi kadar inansin. Ay isigindadir sevgiliye duyulan hasret ve sevgiline hasret kaldigin kadar ona yakinsin Unutma yagmurun yagdigi kadar islaksin Günesin seni isittigi kadar sicak. Kendini yalniz hissetigin kadar yalnizsin ve guclu hissettigin kadar guclu. Kendini guzel hissettigin kadar guzelsin.. iste budur hayat! Iste budur yasamak bunu hatirladigin kadar yasarsin Bunu unuttugunda aldigin her nefes kadar usursun ve karsindakini unuttugun kadar cabuk unutulursun Cicek sulandigikadar guzeldir Kuslar otebildigi kadar sevimli Bebek agladigi kadar bebektir ve herseyi ögrendigin kadar bilirsin bunu da ogren, DEGER VERDİGİN KADAR DEGER ALAMAZSIN....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

olağan sabahlardan biriydi....üstüm başım ikinci bir ben tarafından giyilmek üzere...sokağa çıktım çıktım çıkamadım kaldım adımları dakikalarla boğuşmakta.. yarı uykulu halimle ruhsal bir iç çekişme yaşıyordum... ya alarmlar ya ben nidalarıyla insan içinde birşeyi tehdit eder ya....sabahın yılgın namlusuna zaman sıkışınca... beş dakika daha uyuyayım ne olur ne olur diye yalanlar söyler sonra kendi kendine inanır.... geçen bütün olağan sabahlar gibi yapacağı işe...gideceği yere muhakkak geç kalır...

sana geç kalıyordum biraz....farkında değildim....

 

birinci kadeh-eskimonun anıları kitabına bakarken....

anımsıyorum saat biraz 5 kalalar arasına sıkışmış gibi....

durduk durmadık yerde üzerimde bir karıncalanma...

allah allahh diyorum elimi hızlıca yüzüme götürüyorum sinek savar gibi...

ter siler gibi....

dokunuyorum bir parça....biraz akışkan gibi geliyor elime başta...

kavrıyorum... avucuma alıp indiriyorum

bir çift göz...büsbütün göz kapağı ve kirpikleriyle bana bakıyor...

bir ağız bir burun arıyorum sonra karşıda.

kafamı kaldırıp sol omuzuma doğru hafif bir dönüş yapıyorum....

(seni ilk gördüğüm an işte... o ilk dakikalar...)

onlarca suratın içinde hemen seçiyorum ...

gözleri eksik tek sen ......

ah be güzelim böylede bakılmazki....

 

ikinci kadeh-eskimonun anıları kitabının arkası dönük....

sinek savar gibi elimin tersiyle avuçladığım yarı şehla gözlerin

şaşkın şaşkın bana bakıyor....

(ilk görüşte aşka inanırmıydınız acaba)

birden bir ışık fark ediyorum gözlerinde

takılıyorum ...şöyle hülyalara dalarak bakıyorum...

sanma bu bakışlar sana...

tam çekecekken gözlerimi

etraf kararıyor....

avuçlarımı arıyorum aman allahım...

gözleri olmayan kocaman bir surat karşımda...

biraz daha yukarı kaldırırmısın diyorum .... ama nereden baksan

aramızda 30 adamlık bir mesafe....

hay allah şimdi nasıl döneceğim tekrar kendi yüzüme...

....

 

üçüncü kadeh-eskimonun anılarından şapka yaptım...

tek taraflı bir istek alış verişi yaşıyorum

sana söylüyorum tek gözüm kapanıyor...

ben zaten ne söylesem

yine kendi kendimle kalıyorum...

(ilk görüşte hiç bir kuş ölü gelirmi insana)

 

dördüncü kadeh-eskimonun anılarında kumperisi ayak hikayesi....

birden kendime geliyorum....

sağa sola bakınıyorum

omuzumda bir el...

sonra fark ediyorum sorular soruluyor masada...

ben yeni gelmişim kendime...

apar topar cevaplamaya çalışıyorum..

onlar sordukça evetliyorum....hayırlıyorum...

rastgele aklıma ilk geleni ağzımdan çıkartıyorum

....

sonra bakıyorum ....sen....

gözlerinle daha bir başka oluyormuşsun....

kibarca masadan kalkıp gülümsüyorum.....

bir dolu şey yaşanıyor bu göz temasında...

bilmem kaç yıl boşa harcanıyor....

çokca telefon kavgaları..

çokca sille tokat özlü sözlü aşk nidaları....

...

geçmiş diyorum geçmişde kalsın da....

sol gözün hala sol yanağımda.....

(son görüşte aşk boğazda tıkanırmı)

 

beşinci kadeh-eskimonun küpeleri çengelli....

(helal der adam helal der be....şimdi ölmek de var boğularak.....gırtlağımda düğümlü bir kaç aşk hareketi

bir bardak soğuk su rica ediyorum.. bir parça ekmek.....yoksa öleceğim...tıkanık durumlarım vaziyet felaket...)

 

altıncı kadeh-eskimoyu bilmem ama sen çoktan gitmiştin....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

YAŞAMAK

 

bir ağacın dallarında yenı filizvermiş bir çiçek gibi

karanlığın ardında doğacak güneş gibi

ölümü yaşadığın her dakika beklemek gibi

yaşamak kurtaracak bizi

 

 

 

umudun söndüğü her an da

yenı umutlar buyutmek gibi

 

ilk gördüğün an da

son kez yine görmek isteyeceğin yüzü

görmek gibi

yaşamak kurtaracak bizi.

 

 

____________________________________________________________________________

 

 

 

bir hayal filizlendi

umutsuzluğun ışığında

bir güneş doğdu

alacakaranlığın sonunda

 

 

mahkumiyet sardı ruhları

zamanın köhne yanlarında

ve bir ışık yükseldi

doğudan

çocukların dudaklarından

dünyaya bataklıklar kralları

hakim olmayacaktır diye

 

ve mısralar döküldü NAZIM ustanın dilinden

'çocuklar inanın güzel günler göreceğiz!

'güneşli günler'.

 

 

Uzun zaman önce karaladıklarımdan buyrun:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

burnuma toprak kokusu gelıyor bahar yagmurlarında ıslanmıs...dınledıgım muzık mı getırıyor anılarımdan kokuyu belırsız...4 spot lambası 4 yatak 4 dolap....ve haftasonu yalnızlıgı..ıstenmeyen pazartesıler...kamyonların uzunları yolu aydınlatır ve sen ımrenerek bakarsın...ısıga gelır adi kelebekler carpar sana,ıgrenırsın..elınde fenerı ıle ıgde agacları arasında gezinen nöbetcıye yakalanmadan ıcersın, pencerede sıgaranı...korıdorlarda ara ara gelensesler calmasın kapını..ımza atmak dahı gelmez ıcınden...lanet eder,hayal eder,özler,eglenırsın bazen de

 

ama anarsın simdi ıste..kıymetı varken bır zamanlar herseyın...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Periler sarmış etrafımızı

Zaman asılı kalmış

Sarmaşıklar hala duvarları örmekte

Tozlar dökülüyor üzerimize

Mor dumanlar fışkırıyor yerden

Temiz hava bulmak zor ölmek içinse çok erken

Gördüklerin güzel keşke gerçek olsaydı

Yalanların içinde doğruya hasıl olsaydı

Ne yeri ne zamanı şimdi pembe düşlerin

Hayat oyun değil hiç bir zaman olmadı

Vefasız zalim kader hiç rahat bırakmadı

Arabesk hayallere mahal vermesen bile

Hüzün peşini bırakmaz çıkar gelir her gece

Ağını örer yatağına bekler ki uzanasın

Yatıp uyuyasında karanlığa dalasın

Yine girsin uykuda yesin diye beynini

Geldi bak kara gece gösterdi bedenini

Ölümüm çabuk olsun acı duymayayım

Karanlığa uzanıp aydınlığa kalkayım

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kanatlarını açtı bir melek...

Karanlığın aydınlığına

Sönmüş bütün ışıklar çocuğun gözkapaklarında

Yıkılmış hayallerin ardında

Kurtarmaya çalışıyor güzel günleri elleri enkazın altında

Sade bir sessizlik rutin bir hava akışı

Nefes alışverişleri hızlanıyor

İçine dolduruyor sanki toz bulutunu

Kalbi hızla çarpıyor

Enkazın altındaki kardeşine kan pompalarcasına

Kurumuş dudakları hiçbirşey söyleyemiyor

Belki de kendisi bile duyamıyor beynindeki sarsıntıdan

Ve kanatlarını kapıyor bir melek...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...