Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

Mantık nedir ? Aklımdakileri yaşamakmı?Ağlamak nedir? Gozden akan bir damla yaşmı? Sevmek nedir? Ağızdan çıkan iki güzel kelimemi? Gülmek nedir? Yüzümde değişen bir ifademi?

Yaşamak nedir ? Sadece nefes almakmı? Ölüm nedir ? Bedenimin yok olmasımı? Ayrılık nedir ? Sevdiklerimizin yanında hayatında olamamakmı? Soru işareti nedir ?Cevaplarında sonuna gelemiyecek bir şekilmi ?

 

Gerçek olan nedir ? Hiç bir şeyin gördüğümüz ve bildiğimiz gibi olmadığımı...

SimYa

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Rapunzel feminist olmuş...

Kısacık kestirmiş saçlarını, yalnız da yaşayabilirim demiş.

Sevdiği yanına gelsin diye uzattığı saçları süpürge olacakmış elbet bir gün.

Kulesine davet ettiği prensi o saçların kıymetini bilmeyecekmiş.

Kulesinin kadını olmak istememiş rapunzel, kesivermiş saçlarını bir gündoğumunda ansızın.

Masalın çoktan bittiğini yeni anlamış...

Yalnız kalınca ...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Notaların arasında kaybolan kadın..

Bir çok incelik sahibi ama bi okadar da dalgın,

Ne söylediği şarkının farkında ne de çektiği falın...

 

Paltosuna sevgilisinden daha sıkı sarılan kadın

Bir çok savaş galibi ama bi okadarda dargın..

Ne gözyaşlarını tuttu ne de söndü içinde ki yangın..

 

Ayaklarını bir çekiç edasıyla kullanan kadın..

Ve Her adımda ezdiği okadar dalgın..

Ne sevdi kendini ne de önüne geçti olanın.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kalk hadi,toparlan.. sana diorum yahu kalksana görmüyor musun halimizi.. Kahven dökülmüş buraya.. Bu bokda neyin nesi yapış yapış olmuş.. Kaldır o koca götünü! En sevdiğim vazoydu o benim nasıl kırarsın.. Hadi kırdın içindeki suyu neden döküyosun.. ya güller? nerededir şimdi.. evet evet güllerim vardı orda tam orda! orda olmalıydı baksana bu kollarımdaki diken izleri mi? kılları görebiliyor musun hepsi farklı bir yöne savrulmuş.. dudaklarım çatlıyor, aralarından sızan sıvıyı suratınla buluşturmayı o kadar istiyorum ki alnının tam ortasına yapıştırmalıyım bu balgamı. seversin tükürüğümün tadını.. bal gibi gelir.. ne demiştim? bal-gun! çek şu mendili! hayır gözlerim sulanıyor sadece bir şey yok meraklanma.. Baksana.. duvardaki fotoğrafım gülümsüyor bana.. Hadi gidelim.. Topladı bavulunu.. içinde bir mektup.. onun içinde yeni bir hayat.. tekerlekliydi bavul daha fazla sürüklenmek istemiyordu aslında içindeki mektubu yıpratmamak için.. biraz gitti..durmalıydı! ve durdu atlatamadığı bir mazgalda.. yağmur sularını bekliordu şimdi içindeki mektubun son satırında..

 

 

bu bölüm için kata'ya tekrar tekrar teşekkür eder sevgilerimi sunarım. Daha rahat hissettiğim bir yer yok karalamak adına..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

hep böle ak

duru sakin

içine düşen bogulmasın serinlesin

Kurtul karalarından

Karalamalarından..

 

 

sinirlenince gözyaşları soğutmaz ki öfkeni..kan kusarsın,kan kusturursun,bi ümitle sarıldığın her ele bir engel iner.Sen ki deyip koysanda sıfatları ardı arkasına söyleyecek bi bokun kalmadığını farkedersn.. 5 yaşındaki çocukların kavgası mı ki bu kimin başlattığını önemsiyelim? 5 yaşındaki çocukların kavgası mı ki bu garip tekerlemelik laflar sarf edelim.Büyümüştüm,büyüdüm demiştim.. kollarımda bi çocuk olduğunu fark edememişim..kısa çöpü çeken kaybetsin..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

-ayaklar...işte yakıcı,kıvrak adımları bir kadının iste yeri titreten topukları...aceleyle heyecanla koşan küçük ayakları cocugun...emin,yavas ve vurdumduymaz beyfendınınki...ve agır aksak son kez son bır kez yeri hissetmek isteyen yaşlı papuçlar...

 

göz hizasından aşağıda, bir köşeden izlemek...farkındalar mı uzattıgım nasırlı ellerimin?...cevapsız bir soru benimkisi,her neyse...

 

gri gökyüzünde beliren gri yuvarlak metal,olabıldıgınce hızlı ve yukarıya doğru...işte düşüyor,düşüyor,düş...sakınmam mı gerek?korkmuyorum başımı yarmandan....gittikçe soğuyorsun cünkü,benim gibi...cıktığın cepler,cıktığım rahim...artık yabancılaştı hersey....

orjin...başlangıcıma dönüp sorgulayacak kadar genc ve asi olmak,belirsiz bir cevaba hizmet etmek...

 

küçükken,hızlı akan ırmaha yetismeye çalışırdım,ama yorgun düşer,beni geçen ırmağı kutsardım...şimdi de burnuyla karı eşeleyen köpekleri takdir ediyorum...evet,gene yoruldum...bu duvar köşesi...kemiklerim ve kaslarım artık,onlarsız gerisi boş bir torba halinde ...kokum sindi,kokusu sindi...sidik ve nem,kir ve is...bu benim,bu biziz...

 

uzaklarda sekli belirsiz bir anıt var,olduğum yerden oraya yaklaşıyorum yavaşça...

sonrasında ırmak şelaleye dönüşüyormuş,ırmak ovaya sakince yayılıyormus ...önemsiz...

yiyecekleri bana ait cennet,hah ya da sıcağı bana ait cehennem...her şekilde su andan iyi,belki rüyalarımdan yetersiz...

 

tahmın ediyorum sadece,gelecek kışa kalmaz düşlerim,buralardan taşınmam an meselesi...en cok da duvarıma üzülüyorum,kaba bir espiri olacak ama sırtımı sıvazlayan tek varlık...fazlaca mı vefalıyım acaba...

.....

açlığın,soğun,yorgunluğun uyuşturduğuna cok kez şahit oldum ama bu da nesi?

hey???nerede yazıyor benim(!) adım,göremedim...

 

affet...

 

konuya katkısı olan herkese cok tşk ederım bu arada:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir varmış bir yokmuş.. bir varım bir yokum.

 

--------------------

Sevgili dostlarım..

Uyanın o güzel uykularınızdan

Önce güzel bir gerinip kendinize gelin..

Kahvaltınızı başarısızlıklarınızı yiyerek edin.

Belki aylar belki yıllardır bakmadığınız o aynaya bakın..

 

Ne şarkılar hep umutsuzluk anlatır

Ne şiirler hep güzel kadınlara yazılır!

Ne de yüksek sesle gülenler boğazlanır!

 

 

Giydiğiniz o eski kuralcı kıyafeti atıp bi kenara..

Çıplak çıkın bu sefer dünyaya..

Daha özgür bi hayata..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kayboldum işte

Sevin

Gerçi sadece bir hayalden ibaret değilmiydim

Nasılsa birgün sönmeyeckmiydi

Sadece kafamızda canlandırdığımız o saçmasapan hikaye

Tıpkı o hikaye gibi kayboldum

Bıktım artık boşluğa düşmüş insanların

Eksikliğini duyduğu duyguları tatmin etmekten

 

"Ben bir insan(ım)"mekanik bir cihaz değil....

:mad::mad::mad::mad:Kalbini kötülüğe satmış,asla bir ruhu olmayan ve sevgiden nasibini alamayan zavallı insancıklardan uzakk olmak dileğiyle.....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

o gün geldi, seneler boyu gelmesi beklenen ardında koyu bir kan rengi bulutla beraber çöküyor ortalığa. yarın güneş yok aydınlanmayacak belkide. varmı içimizde güneşe veda eden , ona hoşçakal yada güle güle diyen. hayata en acı darbe sonsuz sorunun başlangıcında buluşmak üzere

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dolunay süzülüyor ışıksızca,karaltıyla okunuyor sinir harbimin amansız mağdurluğu.

Seslerimin çatallı sessizliğinde köşeye sıkışmış bir dürtü timsali kaçışlarım.

Acıyan etlerime ağlıyorum, kanatlı şeytanlarımı afallatan bir hainlikle vuruyorum titreyen bana ait sümsüklüğüme.

Şimdi,evet şimdi bir duvar dibine pisliyor hayat...

O duvar ki, kendi emeklerimle emeklediğim duvarlarım benim.

Ayna tuttum dimağıma ve bir felaket kokusu diğer saplantılarımın üzerine çöreklenmiş buldum...

Ayagımı kaldırdıgımda izi benimsenen bir yolun aslında diğerlerinden farksızlıgıyla kurumuş çiçeklerimi suladım.

Dehlizler karanlıklarından şikayet etmedikçe dehliz değillermi?

Tuhaflık ayan beyan not vermek degilse insancıklara benim sabır diye adlandırdıklarım hangi müsvette kağıda ilişmiş bir susam kırıntısıdır.

Görünen şeylerin ivedi başkalaşımları, mayınsal bir adlandırılmamış okyanus ötesi kayıp adasında yalnız başına tekerlemelerini sorgulatmak ve bu yalnızlıktan ödü kopan palyaçoları neşelendirmek degilde nedir...

Sorgucu hörgüçleriyle yüklerinin yükümsüzlüğüne bağışlayıcı olan birilerini bulup hafiflemek ihtiyacındayım.

Sonsuzluğun içilebilir yanından bir iksire yüksünüyorum.

Martıların ibadet cıglıkları bana cagrıstırıyorsa deniz kokusunu varsın kovalasınlar vapurlarını bu şehrin.

İçimin dışında olalı cok olmuş olmalı ki dışarıdan hiçbir dış içime iç olamadı...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Lanetli Elmas

 

Yüzyıllar öncesinden bir pagan kraliyet sarayında,tatlı bir yankının makam olduğu topuk seslerinde onun ve onun varlığı tüm koridorlarda duyulurdu.büyülü bir elmasın çığlıkları boynundan aşağıya süzülen bir damla altına tuturulmuştu.geceye doğmuş zehirli güzelliği ölümü dansa davet etmesiyle başladı,ve onun büyüsü lordun kalbinde titreyen aşkın mühürüydü.

 

Maskesini takındığı faninin soluğu kesilince soluk benzi gözükür gbi oldu,kefenden dikilmiş asil kıyafeti külleşince kendi çıplaklığını çürüyen bir budağa bıraktı,gecenin silikleşen kahramanı ayın buğulu ışıkları arasında yok olan bir azrailin öyksüydü.

 

Ve majestelerinin gözlerinde parlayan o güzellik bir gece yarısı ipek çarşafın altında belirdi şehvetin ve korkunun bulamaç olduğu bir fantezide onu hipnotize eden büyülü aura iki bedeni birbirine tuturmuştu.ve ıslak bir öpücüğün getirdiği soluksuz ölüm bir düşün yerini kabusa bırakmıştı.

 

Verasiyet yeni bir hükümü doğurmuştu,.ölü bir lordun şanı tüm saraya yayılmıştı ona ve onun namına gölge düşürecek bir elmasın ve güzelliğin arkasında esen rüzgarlar ismini fısıldardı.yüce ve zalimce.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

heyecanlıydık,günesin sıcagında güneyi hayal ederken

kurtulmak ıstedık ve de sıyrılmak

sıyrılmak olası düşleri yaşamak için

aklımız uçuk diyarlarda degıldi,gerçekçiydik

mümkündü,matematiği yapılabilirdi

sade ve sadece yürümek güneye doğru

uzaklaşmak bu hengameden akşam güneşinde

haydi rayları takip et,güneye ulaşmak adına

olası düşlerin kölesi küçük insan!öh öh öh öh öh.....

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kocaman bir hikayenin sonundayken şimdi,ne geriye nede ileriye gitmek istiyor insanın canı.Hatıralar da,hayaller de avutmuyor ki..Ellerin titreyerek pek de özenli olmasa da hitap ettiği kişiler 5 beden büyük gelicek sözlerle dolu notlar yazıp,unutmak endişesiyle her saniyenin kayıt altına alınıp alınmadığını kontrol ediyor,sonra da mutsuz gülüşlerle çevreni izliyorsun.. kendi duygularını garipseyip,çoğuna sırtını dönsen de onlara,içinde ki şefkati öldüremiyorsun.Ne garip insansın sen yahu..Mezun olmaktan korkuyorsun:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kabullenişin bile bir asilik olabılecegını görmezden gelıyor dev böcekler...şişman adamlar alabıldıgınce yiyor ve uslanmaz cocuk oturuyor...sessizlik...

olağanın garipliği sorgulanmalı

resmı gecitte protokole takılan gözler küçümseniyor cunku arka sıralarda oturan bıkkın genç önemsenmeli...bıtmesını beklıyor ve gitmeye yeltenmıyor...sıkılmış halde izlemeye devam...güç ve iktidar bu işte,protokol kasıla dursun...tören devam ediyor,olması gerektiği gibi

alışkanlıkları yönetmek zor ve bu devamın bir kesintisi...değiştirmeyı denemekle anlaşılır bir kesinti...ama bıze karsı ama bızden yana ve sonucta ellerinde neler sakladığını bılememek...belkı paronaya belkı de yadsınmaya davet bu?

tüm herseyi bir kenara atıp derın bır vadide süzülmek belki sıyırır bu korkudan bizi?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kadın dediğin güzel olacak arkadaş. Şöyle savurdu mu eteğini, ruhun

rüzgarına kayacak. Bacakların, ayakların, bilekten bağlı ayakkabıya

tutunan parmakların, seyrine doyamayacaksın.

 

Bakımlı olacak kadın dediğin. Saçları ipek , topukları pembe, boynu

ince, salındı mı kuğu gibi zarif olacak ve zarifliğinin ortasında bir

hanımefendi barındıracak.

 

Güzel olacak ama kaşı, gözü, bacağı, iki meme ucundan önce, sözü

doğru, ruhu aydınlık olacak, güzelliği komple olacak. Korkmayacaksın

gecenin bir vakti sol cenapta yüzünü gördüğünde. Yeni bir kabus gibi

yaşamayacaksın gerçeği de. Güzel olacak ama, aklını evde tutacak

kadar da akıllı.... Seni elinin tersiyle değil, avucunun içiyle

kavrayacak... Bileceksin ki emin ellerdeyim, başkası tutamaz beni

böyle. Rahat olacaksın yanında, çok konuşmayacak, beynini

didiklemeyecek küçük kurtçuklarla. Sıradan ve kabullenir yaşamanın

ne demek olduğunu sindirmiş olacak içine.

 

Asla şatafat düşkünü olmayacak. Doğum günlerinde bir sıcacık

öpücüğün yerini, tek taş bir De Beears’ın alamayacağını algılayacak

kadar doygun olacak. Hatırlaman yetecek özel günleri, pahalı bir

hediyeyle savuşturmadan. Sadeliğin içinde farkedilir olabilmeyi,

gösterişli kıyafetle bir tutmayacak. Duruşu, oturuşu, yürüyüşü abartılı

değil, basit hiç değil, sadelikten oluşacak. Kendini süs bebeği gibi

ortaya atıp, fingirdeşmeyecek başkalarıyla. Ekonomiden, politikadan,

milli maçlardan ve kültürel olaylardan haberi olacak. Bizi kim yönetir,

nasıl yönetir, demokrasi, monarşi, oligarşi nedir bilecek, saf hatun

numarasıyla cahilliğini güzelliğiyle örtmeye yeltenmeyecek. Gezip,

eğlenmesini bildiği kadar, pazar parasını kozmetiğe yatırmaması

gerektiğini, domatesin, ekmeğin, soğanın, kıymanın kaç para

olduğunu bilecek. Cak cak telefonda konuşup, niye böyle fatura geldi

hayret tribine girmeyecek. Eşini dostunu kollayacak ama içi vıcık

vıcık dedikodu yumağının içinde kaybolmayacak.

 

Marka düşkünü, moda düşkünü olmayacak kesinlikle...Takip edecek

ancak yakışanı seçecek. Sökük, paça boyu, fermuar dikmeyi bilecek,

herseferinde terzi aranmayacak pırnık pırnık. Elinden her iş gelecek.

Marifetlerini sadece seni elde ederken değil, seni elde tutarken de

gösterecek ve tüm bunlar içinden gelecek içinden, göstermelik

olmayacak.

 

 

Adamın siniri bozmayacak, tepesini attırmayacak, cinleri başına

toplamayacak, körolası dilini gerektiğinde yutacak... Çarşı pazar

görmesini, sana don kilot almasını, gömlek ayakkabı numaranı

bilecek... ve zevki seni giydirecek kadar yerinde olacak, kendisini

giydirmeyi bildiği gibi.

 

 

Orada burada dedikodu yapmayacak, laf taşımayacak, ayıkla pirincin

taşını durumlarına sokmayacak. Ortalık yerde kahkahalarıyla

sebepsiz çınlamayacak. Dekoltenin dozunu kaçırmayacak ama sıkı

sıkıya da kendini ambalajlamayacak. Açık saçık olan elbisesi değil,

sana olan ilgisi olacak ve bunu gösterebilecek medeniyeti...

 

 

Onu bir kediyi sever gibi seveceksin yanıbaşında ve huzurla...

Öyle ‘çağırdım, gelmedin, geç kaldın, aramadın, sormadın,

kiminleydin, hesap ver’ yapmayacak. Sana yüreğiyle güvenecek,

inançlarıyla sokulacak. Bilmem kimin sözüne aldırmayacak, asla

arkadaşlarının arkasından konuşmayacak, hele küfür hiç etmeyecek.

Sınırını zorlamayacak , salya sümük ağlamayacak, kıytırık

nedenlerden hır gür çıkarmayacak. Sözü dinlenir, anlaşılır olacak. Bir

hatayı allayıp pullayıp abartmayacak.

 

 

Gömleklerini o ütüleyecek ve o gömleğe hangi pantolon yakışır

bilecek. Ama hayatı giyim kuşam üstüne kurulmayacak. Uyum ve

uyumsuzluk nedir bilecek. Bir kere, topuklu ayakkabıyla spor

ayakkabının ayrımını yapabilecek arkadaş. Dağa çıkarken rugan

ayakkabı giymeyecek. ‘Of yoruldum, beni ara, beni al, beni bul, bunu

isterim’ değil, ‘sence de uygunsa, yanındayım, ben gelirim, merak

etme’ olacak lügatında. Tereciye tere satmayacak yani. Hissettiğiyle

yaptığı şey arasında uçurum olmayacak. Cesur olacak cesur. Seni

seviyorum derken korkmayacak, başka şeylerin arkasına

gizlenmeyecek ve arkandan laf söyletmeyecek....

 

 

Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş. Koyun gibi yatmayacak, kımıl

kımıl olacak yatakta. Aklını başından alacak ama, aklını sadece

bununla yormayacak. Delireceksin ama delirmen hastalıktan

olmayacak. Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan

kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini. Aşksız

yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin.

 

 

Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin.

Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük. Yıllara rehaveti değil

huzuru taşıyacak. En seksi leydi olmayı da bilecek, hanım sultan olup

sözünü geçirmeyi de. Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek,

küsmeyecek, süründürmeyecek. Kadın dediğin ayıp nedir bilecek.

 

Sıkboğaz edip seni yalancı durumuna düşürmeyecek. Seni öyle bir

tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna. iki lafın

başı, her tartışmada ayrılalım tehtidi savurmayacak. Sabırlı olacak ve

asla gururuna dokunmayacak...

 

 

Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürsüz yemeklerle işi

olmayacak. şöyle pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı

konduracak şüphesiz. Salatasız oturmayacak yemeğe. Temiz olacak

herşeyden önce mesela köfteyi mıncıklarken elleri . Yahut pahalı

parfümlerin sindiği, süslü püslü boyacı küpü gibi, her öptüğünde

bulaşık bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin. Buram buram aşka

sarılacaksın arkadaş. Buram buram kadın kokacak kadın dediğin.

 

 

Kadın dediğin güzel olacak ama eli yüzü düzgünden çok öte birşey.

Zeki olacak zeki, seni bir hamur gibi karmasını da bilecek, o hamura

kendini katmasını da... Paranın gücünü bilecek ama ne parasızlığın

ezikliğini ne de paranın kudurmuşluğunu yaşayacak. Değerlerini bir

anlık hevesler uğruna terketmeyecek. Namussuzluğunu, ahlaksızlığını

ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanacak, yan gözle adam

kesmeyecek ,üstüne sevgili edinmeyecek.

 

 

Sarışın, renkli gözlü, uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber filan

fasarya... Kadın dediğin hatun olacak arkadaş, sözüne güvenilir,

olacak. Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir

daha. Ağzı sıkı olacak kadın dediğin. Sırrını tutacak ama gününü

bekleyip kusmayacak...

 

 

Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından,

dırdırcılardan, unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan, kendi

yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden,

tehtidkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan

olmayacak. Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak, biraz ukala

olabilir ancak sana rol yapmayacak. Komplekslerini güzelliğiyle

örtmeye çalışmayacak. Bir şeyi çok isterse ve inançları

doğrultusunda yapacak.

 

 

En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından

sana ne hayır gelir. Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa

sığabiliyorsun, ne toprağa... Koluna takıp gezmesini de bileceksin

gururla, koynuna çekip sevişmesini de şehvetle. Analığını da bilecek,

çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya hürmet etmeyi de...

 

 

Kadın kadın olacak be, seni sadece sen olduğun için, sensin diye

sevecek. Parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle ,

sınırlamayacak. Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem annen, hem

çocuğun olacak, bağrına basacaksın huzurla... Bileceksin ki evde ‘O’

kadın tarafından beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana...

 

 

Öyle bir kadın işte...

 

 

Varmıdır sizce ?

(Can Dündar)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sahte mutluluklar avutmuyor artık beni

Zoraki tebessümler yok artık yüzümde

Her şeyi oluruna bıraktım herkesi kendi haline

Körükörüne hevesler uğruna ziyan etmeye niyetim yok baharlarımı

Yavaş ve usulca vazgeçiyorum bu oyundan

Üzgünüm

Artık yalnızsın........

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

oksıjen tüketicileri arasında denız fenerı ıcın

karanlk sulara savrulmus bır nefes dumanı var!!!

ve bir nefes duman da güneşin son demine !

karanlık sular üzerinde yürürürken gözleri kapalı

gizli bir ihanet taşıyor dünya yasalarına,

felaketi hayal ederken aklı,

dilinde eskiye dair alışık bir tad,kanında akan bir uğultu...

evet bir nefes duman da bagrından koptugu yer için!

sade düşlerinde gercek olan bedeni

kıyametin yeryüzündeki temsili

-şu uzaklaşan karaltı-

ve hiç bu kadar sakin karşılamamıstı yıkımını

şekilsiz havayı okşuyor saçları,biçimsiz rüzgara teslimken

inkar edercesine diğer herşeyi....

http://www.youtube.com/watch?v=vMK1oCAETDY

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kadın,yaraların moraran izlerini okşuyordu eliyle

Dudakları kurak topraklar gibi çatlamıştı

Çaresizlik sarmıştı dört bir yanını

Kime dert yanacak olsa,yine kendisi çıkıyordu karşısına

Gerçekten yalnızdı artık anlamıştı bunu

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bir şarkı tutturup unutmaya çalışıyorum,ruhumun bedenime tecavüzünü...İstekler dağ olmuş, zaman perişanken,tek yapabildiğin derin nefes almaktır bir yerden sonra.. Son nefese yaklaştığını bilirsin ve tüm oksijeni( yaşayan hiç bir adiye kalmasın diye! ) içine depolamaya çalışırsın belli mi olur lazm olur gidiceğin eşek cennetinde.. Ben mi? Hani şu vücudumuzdaki kahverengi lekelere de deriz,onlarda işlevsizdir ama estetik dururlar kimi zaman.. Onlarında renkleri koyu benim gibi ve onlarda kansere dönüşmeye meyilli hücrelerden meydana gelmiştir...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ve buraya gönderildim..Sevmeyi denedim...Ve kahpeliğini tattım gerçek dünyanın...Anladım ki sahte olanla mücadeleye ayrılmış zamanlarda yitip gidiyor hayatlar...Ben bol keseden dağıtmaya gelmedim ömrümü..Yine de renk katsın diye çalıştım birilerini sevmeye...Beceremedim...Sevemem kimseyi ruhsuz benm bedenım....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

çıkıp gelsem esenliklerimle yine çoraklaşan vadilerine toz konduran mütemadiyen mütevellit bir müstesnalık zerresi daha mı hediyem olur ?kansızlıklarının anemisimiyim ben. nedir bu yuvarlanan yuvarlaklar yuvasızlığımın yumurcaklığıydın sen şirin bir kuşkonmazdı sevinçlerim. gittin bir intihar daha vazgeçti ölmekten ve senin nicesizliğinin nitelemesiz sıfatlarıyla itelemesiz yalnızlıklara gömüldü bi çare ahdlarım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...