Jump to content

Bugün Sizi Hangi Şiir Anlatıyor?


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Ben bu sıcaklarda seni düşünüyorum

çıplaklığını

boynunu bileklerini

minderde ak bir kuş gibi yatan ayağını

senin söylediklerini

Bu sıcaklarda seni düşünüyorum

bilmiyorum aklımda en çok kalan ne

gözümün önüne gelen

boynun mu bileklerin mi çıplak ayağın mı

bana benim olurken söylediklerin mi ?

Bu sıcaklarda seni düşünüyorum

bu sarı sıcaklarda bir otel odasında seni düşünüp

yalnızlığımı soyunuyorum

biraz da ölüme benzeyen yalnızlığımı.

 

Nazım Hikmet

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sende, ben kutba giden bir geminin sergüzeştini,

sende, ben kumarbaz macerasını keşiflerin,

sende uzaklığı

sende,ben imkansızlığı seviyorum

 

Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine

ve kan ter içinde , aç ve öfkeli,

ve bir avcı iştihasıyla etini dişlemek senin.

 

Sende ben imkansızlığı seviyorum,

fakat asla ümitsizliği değil...

 

Nazım Hikmet

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gün biter gülüşün kalır bende

anılar gibi sürüklenir bulutlar

Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır

yarım kalan bir şiir belki de

 

Aykırı anlamlar arayıp durma

güz biter sular köpürür de

kapanmaz gülüşünün açtığı yara

uçurum olur cellat olur her gece

 

Her gece yeniden bir talan başlar

acı ses olur, ses deli bir yağmur

eski bir eylüle gireriz böylece

 

Sığındığım her yer adınla anılır

ben girerim, sokağı devriyeler basar

bir de gülüşün eklenir kimliğime

 

 

Ahmet Telli

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[TABLE=width: 100%]

[TR]

[TD=width: 100%]

Bir Sigara Tüttürürsün

 

[TABLE=width: 100%]

[TR]

[TD][TABLE=width: 100%]

[TR]

[TD=width: 100%, align: left]Hışımla bir sigara tüttürür

ve tarafsız bir uykuya dalarsın, uyandığında

pencereler ve kederin şafağı karşılar seni, borazanlar yoktur;

bir yerlerde, sözgelimi, bir balık- heryeri göz ve kıpırtı-

suda oynaşır durur; o balık

olabilirdin, orada olabilirdin, suya mahkum,

göz olabilirdin, serin ve asılı,

gayrı-insan; giy ayakkabılarını, geçir

pantalonunu, hiç yolu yok evlat, hiç-

olmayan havanın hiddeti, ölü menekşeler misali

benzeşmişlerin küçümseyişi; haykır, haykır,

bir borazan misali haykır, gömleğini geçir sırtına,

kravatını tak, evlat: mandolin gibi

hoş bir kelimedir keder, ve enginar gibi tuhaf; keder

bir kelimedir ve bir yaşam tarzı; kapıyı aç,

evlat; uzaklaş oradan.

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%, align: left]

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%, align: left]

 

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%] [/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%][/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%][/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%, align: left]

Charles Bukowski

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[TABLE=width: 100%]

[TR]

[TD=width: 100%]

Bazıları Delirmez

 

[TABLE=width: 100%]

[TR]

[TD][TABLE=width: 100%]

[TR]

[TD=width: 100%, align: left]Bazıları hiç delirmez

ben, bazen koltuğun arkasında

3-4 gün boyunca yattığım olur

orda bulurlar beni

melaikeymiş derler

sonra gırtlağımdan aşağı

şarap döküp

göğsümü ovarlar

yağ serperler üzerime

sonra kükreyerek kalkarım

atıp tutar, köpürürüm

onlara ve evrene küfreder

bahçeye kadar kovalarım

sonra kendimi çok iyi hisseder

tost ve yumurtanın başına otururum

bir şarkı mırıldanıp

aniden

pembe besili bir balina gibi

sevimli olurum

bazıları hiç delirmez

ne korkunç hayat sürüyorlardır

allah bilir

 

charles bukowski

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu gemi ne zamandır burada

Çoktan boşaltmış yükünü

Gece de olmuş, rıhtım da bomboş

Mavi bir suyun düşünü uyutur bir tayfa

Arkada, güvertede

Ah, neresinden baksam sessizlik gene.

 

Yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye

İçerde üç beş kişi

Yalnızlık üç beş kişi

Bir kadeh rakı söylerim kendime

Bir kadeh rakı daha söylerim kendime

-Söyle be! ne zamandır burda bu gemi

-Denizin değil hüznün üstünde.

 

Belki yarın gidecek

Bir anı gelecek bir başka anının yerine.

 

İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine.

 

Edip Cansever

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

SEN

 

En güzel günlerimin

üç mel'un adamı var:

Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye

en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını

yer yer tırnaklarımla kazıdım

hatıralarımın camını..

 

En güzel günlerimin

üç mel'un adamı var:

Biri sensin,biri o,biri ötekisi..

Düşmanımdır ikisi..

Sana gelince...

Yazıyorsun..

Okuyorum..

Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,insanın

bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..

 

Ne yazık!..

Ne kadar beraber geçmiş günlerimiz var;

senin ve benim en güzel günlerimiz..

Kalbimin kanıyla götüreceğim ebediyete ben o günleri..

 

Sana gelince, sen o günleri-

kendi oğluyla yatan,

kızlarının körpe etini satan bir ana gibi satıyorsun!.

Satıyorsun:

günde on kaat,

bir çift rugan pabuç,

sıcak bir döşek

ve üç yüz papellik rahat için...

 

En güzel günlerimin üç mel'un adamı var:

Biri sensin,Biri o,biri ötekisi...

Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...

Sana gelince...

Ne ben Sezarım,

Ne de sen Brütüssün...

ne ben sana kızarım

ne de zatın zahmet edip bana küssün..

Artık seninle biz, düşman bile değiliz..

 

N. Hikmet.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yanılmış bir kapıyım simsiyah

kendi üstüme kapanıyorum

seni paris’te kaybettim

yanlış bir yerde arıyorum

bozduğum her saat

içimi büsbütün daraltıyor

hiçbir mutluluğum kalmadı

ne bıraktıysan harcadım

inge bruckhart

resimlerine bakamıyorum

yanlış bir bulut çoğalıyor

akşamları yanılmış içlerime

ağzımda bozuk bir pil tadı

o korku değil artık bu yaşadığım

telefon zillerine dolaşarak

bak ne ben leipzig’deyim

ne de sen istanbul’da

ne depart kahvesinde çay içiyoruz

ne tiryaki köpekte şarap

seni görmeden öleceğim

bir daha görmeden

inge bruckhart

zaten kaç yıldır yaşamıyorum

hep yanıldık mı kimbilir

inanmak gelmiyor içimden

o yanlış tren bindiğimiz midir

azala azala unutulduğumuz

hani leipzig garında biten

yine yanlış mı yaşıyoruz

karanlığımızı avuçlarımıza öksürerek

sen bir kadın ıssızlığına koşulmuş

yarıdan fazla mavi gözler

eylülden eylüle gülümseyen

ben görünmez raylara düğümlü

garlarda yankılanan bir erkek

değerinden eksiğine bozulmuş

ölüversek mi ne

en büyük yanlışlığı benimseyerek

gizli bir nem sinmemiş mi ellerine

ya saçların, fena halde sonbahar

yanlışlar prensesi inge bruckhart

yine marne üzerine kar yağıyor

geceleyin bembeyaz ıhlamur ağaçları

yanıldıkça luzumsuzluğunu anlayıp

insan yaşadığından utanıyor

uykularımızda yalnızlık korkular

dışımızda en küstah yanlışlıklar

içimizde en başka türkü ayıp

 

 

Atilla İlhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu aşkın nüshası rüzgarlarda,

 

aslı bende kalacak.

 

Bizi hasret saracak, bulutlar çıldıracak...

 

 

 

Ayrılık başımı döndürüyor

 

kavuşmayı özlettin...

 

İntiharlar kuşandım bu aşkı sen kirlettin...

 

 

 

Geçtim borandan, kardan;

 

yitirdim bahçeleri...

 

Ellerini tutmazsam gülüm yakarım geceleri...

 

 

 

Bu aşkın nüshası rüzgârlarda,

 

kahrı bende kalacak.

 

Sende ihanet gülüm bende matem olacak...

 

 

 

Bu aşkın efkarı şarkılarda,

 

yüzün bende solacak...

 

Bizi zaman yenecek ve anılar kalacak...

 

 

 

Geçtim borandan, kardan;

 

yitirdim bahçeleri...

 

Ellerini tutmazsam gülüm yakarım geceleri...

 

Yılmaz Odabaşı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim dünyayı sevmem için

Dünya beni sevmeli.

Çocuk düşlerimi ezen evler değil

Sevgiler olmalı oda oda

Mutluluğu gülüşlerle köpüren.

Baba utanmamalı benden

Annem ezik durmamalı

Ufacık bir isteğimle buruk.

Bir işim olmalı, bir güvencem

El ellerinde hoyrat/

Ev içlerinde

Kanayıp gitmemeli çocuk ömrüm.

Benim dünyayı sevmem için

Dünya beni sevmeli

Dünya beni sevmeli.

 

Şükrü Erbaş

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Görenler kendini beğenmiş sansın,

Sen böyle havalı pozla güzelsin.

Varsın âşıkların bıksın usansın,

Sen böyle cilveyle, nazla güzelsin...

 

Göz göre gelince aklım şaşıyor,

Yüreğim koşmaktan yorgun düşüyor,

Sığmıyor gönlüme aşkın taşıyor,

Sen benim haddimden fazla güzelsin...

 

Vadesi yakına eğleme meyil,

Sen sen ol zamanı zengine eğil,

Ben gibi hüzünlü hazanla değil,

Sen, taze baharla yazla güzelsin...

 

Aşk hevesle başlar, hasret, gurbetle.

Solmasın gençliğin gamla, kasvetle.

Çünkü sen her zaman sen muhabbetle,

Şiirle, şarkıyla, sazla güzelsin...

 

Cemal Safi

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Anne girmem bu oyuncak dükkanına

Orda toplar, tayyareler, tanklar var.

 

Seviyorum söğüt dalı atımı

Tekme atmaz, ısırmaz

 

Ben yaşamak istiyorum

Ağaç gibi sessiz sessiz ve rahat

Karınca kararınca değil,

serile serpile boylu boyumca.

 

Anne girmem bu oyuncak dükkanına

orda toplar, tayyareler, tanklar var.

 

Cahit Irgat

 

https://www.youtube.com/watch?v=4nVFDhL2kn0

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

PİA

ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın

ellerini bir tutsam ölsem

böyle uzak uzak seslenmese

ben bir şehre geldiğim vakit

o başka bir şehre gitmese

otelleri bomboş bulmasam

içlenip buzlu bir kadeh gibi

buğulanıp buğulanıp durmasam

ne olur sabaha karşı rıhtımda

çocuklar pia'yı görseler

bana haber salsalar bilsem

içimi büsbütün yıldız basar

bir hançer gibi çıkıp giderdim

 

ben bir şehre geldiğim vakit

o başka bir şehre gitmese

singapur yolunda demeseler

bana bunu yapmasalar yorgunum

üstelik parasızım pasaportsuzum

ne olur sabaha karşı rıhtımda

seslendiğini duysam pia'nın

sırtında yoksul bir yağmurluk

çocuk gözleri büyük büyük

üşümüş ürpermiş soluk

ellerini tutabilsem pia'nın

ölsem eksiksiz ölürdüm

 

Atilla İlhan

 

[video=youtube;yV2ep-0Ayq4]https://www.youtube.com/watch?v=yV2ep-0Ayq4

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ELİMDEN GELEN BU BU

Ben iki kişiyim

Çoğalmak neyse ne azalmak zor

Birisi seni her an bırakıp gittiğim

Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor

Ağzındaki acı alnındaki çizgiyim

Gözlerine kirli bir bulut getirdim

Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor

 

Elimden gelen bu ben iki kişiyim

Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor

Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o

Bir yerin üşüse onun sıcaklığı

Öbürü en içten çağrını işitmiyor

Alıp tutmaksa o basıp gitmekse o

Bakışları kıyısız deniz uzaklığı

 

Elimden gelen bu ben iki kişiyim

İkisi birden çıkmaya uğraşıyor

Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim

Birisi yeni baştan serüvene başlamış

Öbürü silahında son mermiyi sıkıyor

Çoğalmak neyse ne azalmak zor

 

Atilla İlhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Akşam erken iner mahpushaneye.

Ejderha olsan kar etmez.

Ne kavgada ustalığın,

Ne de çatal yürek civan oluşun.

Kar etmez, inceden içine dolan,

Alıp götüren hasrete.

 

Akşam erken iner mahpushaneye.

İner, yedi kol demiri,

Yedi kapıya.

Birden, ağlamaklı olur bahçe.

Karşıda, duvar dibinde,

Üç dal gece sefası,

Üç kök hercai menekşe...

 

Aynı korkunç sevdadadır

Gökte bulut, dalda kaysı.

Başlar koymağa hapislik.

Karanlık can sıkıntısı...

"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,

Bense volta'dayım ranza dibinde

Ve hep olmayacak şeyler kurarım,

Gülünç, acemi, çocuksu...

 

Vurulsam kaybolsam derim,

Çırılçıplak, bir kavgada,

Erkekçe olsun isterim,

Dostluk da, düşmanlık da.

Hiçbiri olmaz halbuki,

Geçer süngüler namluya.

Başlar gece devriyesi jandarmaların...

 

Hırsla çakarım kibriti,

İlk nefeste yarılanır cıgaram,

Bir duman alırım, dolu,

Bir duman, kendimi öldüresiye,

Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,

Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.

Ve dışarda delikanlı bir bahar,

Seviyorum seni,

Çıldırasıya...

 

Ahmet Arif

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Akşam erken iner mahpushaneye.

Ejderha olsan kar etmez.

Ne kavgada ustalığın,

Ne de çatal yürek civan oluşun.

Kar etmez, inceden içine dolan,

Alıp götüren hasrete.

 

Akşam erken iner mahpushaneye.

İner, yedi kol demiri,

Yedi kapıya.

Birden, ağlamaklı olur bahçe.

Karşıda, duvar dibinde,

Üç dal gece sefası,

Üç kök hercai menekşe...

 

Aynı korkunç sevdadadır

Gökte bulut, dalda kaysı.

Başlar koymağa hapislik.

Karanlık can sıkıntısı...

"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,

Bense volta'dayım ranza dibinde

Ve hep olmayacak şeyler kurarım,

Gülünç, acemi, çocuksu...

 

Vurulsam kaybolsam derim,

Çırılçıplak, bir kavgada,

Erkekçe olsun isterim,

Dostluk da, düşmanlık da.

Hiçbiri olmaz halbuki,

Geçer süngüler namluya.

Başlar gece devriyesi jandarmaların...

 

Hırsla çakarım kibriti,

İlk nefeste yarılanır cıgaram,

Bir duman alırım, dolu,

Bir duman, kendimi öldüresiye,

Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,

Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.

Ve dışarda delikanlı bir bahar,

Seviyorum seni,

Çıldırasıya...

 

Ahmet Arif

 

Kardeşim benim be ! Oktay Kaynarcadan dinle tek bir kere .

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Akşam erken iner mahpushaneye.

Ejderha olsan kar etmez.

Ne kavgada ustalığın,

Ne de çatal yürek civan oluşun.

Kar etmez, inceden içine dolan,

Alıp götüren hasrete.

 

Akşam erken iner mahpushaneye.

İner, yedi kol demiri,

Yedi kapıya.

Birden, ağlamaklı olur bahçe.

Karşıda, duvar dibinde,

Üç dal gece sefası,

Üç kök hercai menekşe...

 

Aynı korkunç sevdadadır

Gökte bulut, dalda kaysı.

Başlar koymağa hapislik.

Karanlık can sıkıntısı...

"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,

Bense volta'dayım ranza dibinde

Ve hep olmayacak şeyler kurarım,

Gülünç, acemi, çocuksu...

 

Vurulsam kaybolsam derim,

Çırılçıplak, bir kavgada,

Erkekçe olsun isterim,

Dostluk da, düşmanlık da.

Hiçbiri olmaz halbuki,

Geçer süngüler namluya.

Başlar gece devriyesi jandarmaların...

 

Hırsla çakarım kibriti,

İlk nefeste yarılanır cıgaram,

Bir duman alırım, dolu,

Bir duman, kendimi öldüresiye,

Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,

Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.

Ve dışarda delikanlı bir bahar,

Seviyorum seni,

Çıldırasıya...

 

Ahmet Arif

 

Ahmet Arif deyince akan sular durur bir tanede ben paylaşayım.

 

AY KARANLIK

Maviye/Maviye çalar gözlerin,

Yangın mavisine/Rüzgarda asi,

Körsem/Senden gayrısına yoksam

Bozuksam/Can benim, düş benim,

Ellere nesi?

Hadi gel,

Ay karanlık...

İtten aç/Yılandan çıplak,

Vurgun ve bela

Gelip durmuşsam kapına

Var mı ki doymazlığım?

İlle de ille/Sevmelerim,

Sevmelerim gibisi?

Oturmuş yazıcılar

Fermanım yazar

N'olur gel,

Ay karanlık...

Dört yanım puşt zulası,

Dost yüzlü,

Dost gülücüklü

Cıgaramdan yanar.

Alnım öperler,

Suskun, hayın, çıyansı.

Dört yanım puşt zulası,

Dönerim dönerim çıkmaz.

En leylim gecede ölesim tutmuş

Etme gel,

Ay karanlık...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ahmet Arif deyince akan sular durur bir tanede ben paylaşayım.

 

AY KARANLIK

Maviye/Maviye çalar gözlerin,

Yangın mavisine/Rüzgarda asi,

Körsem/Senden gayrısına yoksam

Bozuksam/Can benim, düş benim,

Ellere nesi?

Hadi gel,

Ay karanlık...

İtten aç/Yılandan çıplak,

Vurgun ve bela

Gelip durmuşsam kapına

Var mı ki doymazlığım?

İlle de ille/Sevmelerim,

Sevmelerim gibisi?

Oturmuş yazıcılar

Fermanım yazar

N'olur gel,

Ay karanlık...

Dört yanım puşt zulası,

Dost yüzlü,

Dost gülücüklü

Cıgaramdan yanar.

Alnım öperler,

Suskun, hayın, çıyansı.

Dört yanım puşt zulası,

Dönerim dönerim çıkmaz.

En leylim gecede ölesim tutmuş

Etme gel,

Ay karanlık...

Bu saatte bu şiir çok iyi geldi Stribog teşekkürler :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bir deli feyz aldı diyordu

bütün diktatörleri yeryüzünün

bir başkası gökten zembille inmişti

ve bir peygamberdi anlaşılmamış

biri durmadan koşuyordu

üstünde bir don bir gömlek

ve bir başkası

ölmek diyordu

kurtuluş ölmek

o genç bir adamdı

sakalları uzamış saçları kirli

gözleri cam gibi parlıyordu

bir noktaya bakıyor

sessizce ağlıyordu

beni görünce

belli belirsiz bir gülümseme geçti yüzünden

dedi ki

sivaslıyım 27 yaşındayım adım bekir

sonra durdu ve bağırdı uzun uzun

hüsamettin incir ağacımı getir

 

Ümit Yaşar Oğuzcan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İç Savaş

 

İkiye ayrılırım

ama ele geçireceğim kendimi.

Gururu kazıp çıkaracağım.

Makası alacağım

ve dilenciyi kesip çıkaracağım.

Bir kaldıraç alacağım

ve dışarı çıkaracağım

içimdeki Tanrı’nın kırılmış parçalarını,

O’nu tekrar bir araya koyacağım

bir satranç oyuncusunun sabrıyla.

 

Kaç parça?

 

Binlerce gibi hissediliyor,

bir fahişe gibi giyinip süslendi Tanrı

yeşil su yosununun sümüğüyle.

Yaşlı bir adam gibi giyinip süslendi Tanrı,

ayakkabılarının üstünde sendeleyerek.

Bir çocuk gibi giyinip süslendi Tanrı,

tümüyle soyunuk,

derisinden bile,

soyduğunuzda bir avokado kadar yumuşak olan.

Ve diğerleri, diğerleri, diğerleri.

 

Ama onların hepsini ele geçireceğim

ve içimdeki Tanrı’nın tam bir ülkesini

kuracağım – ama birleşik,

yeni bir ruh yaratacağım deriyle süsleyeceğim onu

ve sonra gömleğimi giyeceğim

ve bir ilahi söyleyeceğim,

kendimin şarkısını.

 

Anne Sexton

Çeviren; Dilek Değerli

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...