Jump to content

Bugün Sizi Hangi Şiir Anlatıyor?


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Duyumsadığın her şeye

En küçük önemi ver.

 

Söylemişti sensiz yaşayamayacağını

Unutma bunu, yeniden rastlarsan ona

Tanıyacaktır seni.

 

Bana bir iyilik yap, bu kadar çok sevme beni

 

Son kez sevildiğimde

Duymamıştım en küçük bir sevinç bile.

Bertolt Brecht

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aşkımız iki gözlüklünün öpüşme çabasıydı;

gözlükleri çıkarmak hiç aklımıza gelmedi.

Hiç düşündün mü belkiyi

Belki, eline en yakışan takı benim elim.

Belki de en belli olacak yalan, benim söylediğim…

Belki sen ve belki ben…

Yoksulluk, kirden rengi tanınmayan

bir beyaz tutsaklık…

İnsan kendine iltica edebilir mi?

Ölü olarak ele geçiriliyor en sıcak insan sözleri..

Ve hüznüm bir kamu morgunda işe başladı.

 

 

Y.E

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

...

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek

Ve kimseler görmiyecek seni,

Yaşayacaksın gözlerimde.

 

Sen göreceksin, duyacaksın

Parıldayan bir sevi sıcaklığı,

Uyuyacak, uyanacaksın.

 

Bakacaksın, benzemiyor

Gelen günler geçenlere,

Dalacaksın.

 

Bir seviyi anlamak

Bir yaşam harcamaktır,

Harcayacaksın.

 

...

 

Ö.A

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Herşeyi yazarım da

zamanı yazamam

o yazar çünkü

beni.

 

Yazar beni

yavaş yavaş

özenli

azalta azalta

görkemli

sanki

dolduracakmış

olduracakmış

gibi.

 

Halbuki

sıyırıp düşürmüştür

tırnağımdaki çürüğü

parmağımdaki yarayı

kabuk kabuk

geçirmiştir

geçerken, sanki

çoğalta çoğalta

yazarak

beni:

özenli

görkemli.

Oruç Aruoba

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İstanbul,özledim ve özlüyorum seni...

Yakalasam diyorum bir daha ki Haydarpasa expresini...

İnsem yine sabahın erken saatinde,izlesem güzelligini...

Karsılasa beni Kadıköy sahili...

Derin derin ceksem icime kokunu,ilk nefesimmis gibi...

 

Ardından dalsa gözlerim insanlarına,kalabalıgına...

Gülümsesem sana ve insanlarına...

Bir yerlerde Teoman calsa...

Ve ben anlatsam bogazı ve seni,ona..

İnandırsam onu gercekten gülen insanlara...

Birde benden dinlese seni ya?

İnansa bu gercek İstanbul aşıgına...

 

Günesli olsun hava geldigimde...

Aglama son gidişim gibi arkamdan sessizce...

Dayanamıyorum yagmurlu havalardaki gidislere...

Bu kez güzel başlayalım,benden aldıklarını dert etme...

Anlam katıyor sana,yasadıklarım seninle...

Ayrı bir İstanbul olusuyor icimde..

Ve daha bicimleniyorsun gittikce...

Anılar birikiyor her gelisimde...

Bir baska oluyorum bende,artık İstanbul diyince..

. Büyüyorum işte seninle...

Az kaldı gelicem ve geliyorum yine...

''Şehirlerin Şehri'' az kaldı bulusmamıza,bekle...

Karsılasıcaksın yine baska bir benle...

Anlatıcam sana herseyi o güzel gecelerinden birinde...

Aglicam belkide ama sen sakın bana eşlik etme....

Bu kez güzel başlayalım,benden aldıklarını dert etme...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

her gün gibi bugünde bu şiir anlatıyor...

 

Ankara'ya

Öyle yakışırdı ki kar..

Asfaltlar ışıldar,

Buz tutardı resmi yalanlar...

Kimse keman çalmaz belki ama

Çok keman çalınsın balolarında

Diye yapılmış

Gri

Sisli

Binalar...

 

Alnının ortasında

Ciddi bir devlet asabiyeti.

 

Çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,

Bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek

Bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!

(biz bir şeyi delicesine severiz Ama tanrım neyi?)

 

Kahve önü çatlak mozaik

Bel kemiğine tehdit

Kürsüler üstünde

Çok sigara içen

Öğrenciler

 

Bir daha asla yaşayamayacağı

Aşkları teğet geçerken

Hep onu sevmeyenleri severek

Hep onu sevenin gözlerinden

Kalabalıklara kaçarak

Karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,

Yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını

Bir izmirli güzele dayatmak varken

(Hep kardeş olacak değiliz ya, Yaşasın halkların sevgililîğî!)

 

Soyut bir sevdaya

Beşik kertilmiş olan

Dağda çoban,

Şehirde şark çıbanı sayılan,

Fırat'ın büyük elleri

Ararat'ın kız yelleri

Cilo'nun derin nefesleri

Hülasa kente hukuk mukuk okun

Mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş

 

Anadolu çocukları,

Ankara' ya

Öyle yakışırdı ki kar

Asfaltlar ışıldar,

Buz tutardı resmi yalanlar

 

Belki balkona Kar seyretmeye çıkar diye

Sevdiğimiz kızlar

Çok dibimiz donmuştur

Ve çoğu zaman

Bu kar mevzuu

Kızlara yeterince ilginç gelmemiştir

 

Hiçbir şey

Kapalı bir dükkan kadar

Hüzünlü gelmez insana

Ankara'da,

Yoksa bugün bir hayat

Yaşanmayacak mı duygusu çöker bütün bozkıra.

 

Kimse keman çalmaz belki

Belki bu fiim hiçbir zaman

O kadar fiyakalı olmayacak ama

Hiçbir lahmacunda

O okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin

Tadını vermeyecek bir daha

Çok daha iyilerini yedim sonra

Bizzat Urfa'da hatta

Ama hiçbirinde

O kadar aç oturrnadım sofraya

Ankara'ya

 

Öyle yakışırdı ki kar

Çok yabancı bir soluk duyulur bazı

Bilinmez bir dilin ıslığından

Anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar

Öyle deme Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür

Bu kadar insanın neden Ankara'yı sevdiğini anlamadan

 

Ankara'da yaşamak

Yollarına hep sevdiğimiz insanların

Adlarını vermediler ama

Biz her duvara

Bilvesile onların adını yazarak yaşadık

Kül ve betondan mürekkep

Yaşadıkça yaşanılası gelen

O tuhaf bozkır kokusunda.

 

Ankara'ya

Öyle yakışırdı ki kar.

Asfaltlar ışıldar...

Bir günden bir sürü gün yapan

Mesai saatlerinde hiçbir şey yapan

 

Hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan

Rakıyı bol sulu içen

Dokunmasın için deği!

Çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,

Hep kağıtlara bakarak,

 

Hep kağıtlardan bakarak

Hem Neşet Ertaş' ı hem Bülent Ersoy' u

Aynı anda sevmeyi başararak,

Karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı

Çok beğenmeyerek ama

Yine de bu tasarrufunu takdir ederek

Boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken

Hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi

Yürüyen...

 

Memurlar.......

Ankara'ya

Öyle yakışırdı ki kar..

Asfaltlar ışıldar,

Buz tutardı resmi yalanlar...

 

Biz,

Şimdi kapalı birr kuruyemişçi

 

Dükkanının

-ki bütün plan kar altında

Tuzsuz ay çekirdeği çitieyip

Yanı sıra bafra içmektir-

 

Kötü ışıklandırılmış vitrininden

Umutsuzca içeri bakan,

 

Kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,

Merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,

 

-yani sistem kendi verdiği kimliği

Zırt pırt geri istemektedir-

Doğduğu yer yüzünden

Doğuştan kavgacı zannedilen ama

Pek çoğu kavgadan nefret eden

 

Kavgacı

Esmer

Cesur

 

Korkak

Çoğu kürt

Çoğu türk

Çocuklardık...

Ankara'ya

Öyle yakışırdı ki kar....

Ha sonra

 

Belki Ahmed Arif'in aklına

Hiçbir şairin aklına gelmeyecek

-çünkü hiçkimse bir daha ankara'' yı

 

O'nun kadar sevemeyecek

-bir şiir islenir:

 

Kar altındadır varoşlar

Hasretim,nazlıdır ankara.....

 

Ustam yine sen bilirsin ama

Hangi aralıkta bir şair ölmüşse

İşte o,en netameli aydır bence.

 

Ankara'ya

Öyle yakışırdı ki kar...

Asfaltlar ışıldar...

Yalanlar...

 

Şimdi ve sonra

Ne zaman Ankara'ya kar yağsa

Elim gönlüm,

Çocukluğum buz tutar.

 

yılmaz erdoğan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Be Hey Dürzü

 

Ne ararsin TANRI ile aramda!...

Sen kimsin ki orucumu sorarsin?

Hakikaten gözün yoksa haramda

Basi açiga niye türban sorarsin?

Raki, sarap içiyorsam sana ne.

Yoksa sana bir zararim, içerim.

Ikimiz de gelsek kildan köprüye,

Ben dürüstsem sarhosken de geçerim

 

Esir iken mümkün müdür ibadet?

Yatip kalkip ATATÜRK'e dua et.

Senin gibi dürzülerin yüzünden,

Dininden de soguyacak bu millet

 

Isgaldeki hali sakin unutma.

ATATÜRK'e dil uzatma sebepsiz.

Sen anandan yine çikardin amma

Baban kimdi bilemezdin serefsiz.

 

Neyzen TEVFİK

 

Bugünü daha iyi anlatan bir şiir olamaz heralde...

 

Saygılar..

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Başka biri olacaksın istemesen de

 

Tenine başka bir ten dokunduğunda

 

Gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle

 

Başka bir nefesle karıştğında nefesin

 

 

 

 

Başka biri olacaksın istemesen de

 

Gece uykunda ya da gün ortasında

 

İrkileceksin apansız bir duyguyla

 

Bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi

 

 

 

Başka biri olacaksın istemesen de

 

Bakışlarımın izini taşıyan giysilerin

 

Tüketecek ömürlerini birer birer

 

Değişecek yeri bir dolabın,pencerede bir çiçeğin

 

 

 

Başka biri olacaksın istemesen de

 

Dudaklarında benden sonraki bir çizgi

 

Tanımadığım bir ton gülüşünde

 

Ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin

 

 

 

Sonra,sonra başka birisin

 

 

 

Ataol Behramoğlu

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

GELMİŞ BULUNDUM

 

Ben mişim -neymiş- su sesiymiş

Oymuş -cam kırıkları gibi gövdemi yakan-

Yanağında sardunya kokusuyla yazdan

Kimmiş o gelen ya giden kimmiş

Bir yabancı mı, yoksa bir ermiş

Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan.

 

Güneş mi batarmış bir özel ismi bitirir gibi

Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan

Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan

Kim koparmış dalından bu yabani incirleri

Ya kimmiş kıyıya çeken hayalet gemileri

Ne yazılmış nereye bu garip kargaşadan.

 

Yıldızlar, büyülü ülke adımı unutturan

Bir kaya, bir ot, bir akarsu

Hangi yaz şarkıcılarının ürpertili korosu

Ki bütün ölüleri sığa çıkaran

Ve kenti bir ölüm derinliğine salan

Yani bir gül solarken bir gülün açma korkusu.

 

Şiirler yazdım, kitaplar okudum

Elimde bir bardak aldım, onu yeniden oydum

Derinlerde kaldım böyle bir zaman

Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan

Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları

Söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum.

 

 

Edip CANSEVER

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Saçıma Dokunma

 

"saçıma dokunma" diyorsun masal saçan bir sesle

ekmek gibi dilimlediğimiz yatak sarılmış bize,

bırakmak istemiyor

kasıklarını öperken "saçıma dokunma" diyorsun

dilimde gezdirirken seni,

"saçıma dokunma, n'olur"

kapısı açılan bahçene girerken bir daha, bir daha

anılar dökülüyor göksarmaşıktan

 

 

ikimiz de biliyoruz

bir çözsem saçlarını

bir daha söz etmeyeceğiz ayrılıktan

saatlerin saçları olsaydı sevgilim

bu kadar hızlı geçip gider miydi zaman

ah sevgilim ne diyecektim ben sana

aç pencereyi ve dışarıya bak

son gecemizde kar altında kuğular.

 

Akgün Akova

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Senden bütün istediğim;

Küçük bir sevgidir.

Gelen ve ağır ağır büyüyen

Değil, gelen ve giden...

 

Ve senden bütün istediğim;

Ümit dolu güneşli bir gün

Sevgi dolu bir kucaklayış

Değil, kucaklayış sonra da gidiş...

 

Senden bütün istediğim;

Beni kırmamak,

Beni bekletmemek.

 

Yarın çok geç olabilir.

Unutma ki vermek almaktır.

Senden bütün istediğim

Küçük bir sevgidir,

Gelen ve ağır ağır büyüyen

Değil, gelen ve giden...

William Blake

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

...

 

Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,

-Kim o dersin uykulu sesinle içerden.

Saçların dağınıkdır, mahmursundur.

Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,

Bir sabah vakti kapıyı çalsam,

Uykudan uyandırsam seni,

Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç ten.

Fabrika düdükleri ötmektedir.

 

 

Turgut Uyar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

SENI ARIYORUM

 

 

Bu şehrin bütün sokaklarına sinmiş yalnızlığım

 

Sensizliğin köşe başındayım

 

Avuçlarımda kırık dökük pişmanlıklar

 

Avuntusuz çıkmazlara doğru yürüyorum

 

Bütün umutsuzluğuma inat

 

Yine seni arıyorum...

 

 

Dudaklarımda bildiğin o ıslık

 

Sokak lambalarına sığınıyorum

 

Hafiften bir yağmur ağlıyor benimle

 

Bir deli rüzğar saçlarımda

 

Yalnızlıktan üşüyorum

 

Bulamayacağımı bile bile

 

Yine seni arıyorum...

 

 

Anlatacak nelerim var bir bilsen

 

Içimde ihtilaller kopmuş

 

Kendimi sürgüne verdim

 

Mutluluğum çoktan iflas etmiş

 

İtiraza hakkım yok biliyorum

 

Beni savunmak sana düştü

 

Seni arıyorum...

 

 

Yarım kalmış şiirlerim gibisin

 

Yaşanmamış çocukluğumsun anılarımda

 

Öylesine eksiğim sensiz

 

Öylesine sahipsiz.

 

 

İşte bütün umutlara havlu attım gidiyorum

 

İçinde geç kalmışlığın çaresizliği

 

Çocuklar gibi ağlıyorum

 

Ve gel gör ki her damla gözyaşımda

 

Yine seni arıyorum...

 

 

Ahmet Selçuk İlkan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

...

 

Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.

Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.

Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.

Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.

Şimdi biz neyiz biliyor musun?

Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.

Birbirine uzanamayan

Boşlukta iki yalnız yıldız gibi

Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz

Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca

Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız

Ne kalacak bizden?

Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim

Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında

Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden

Bizden diyorum, ikimizden

Ne kalacak?

 

 

 

Murathan Mungan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Susarak Özlüyorum

 

sözcüklerim varmıyor uzaklığına,

suskundur takvimlerde adım üstelik,

bir bir düşüyor bütün öpmelerim,

ağır yenilgiler alarak.

kalbimse sildi bütün defterlerde,

adresini, yokluğunu kıyamet bilerek.

 

sadece susarak özlüyorum seni

hiç tanımadan, ne garip...

sense uzaklara çivili,

bir deniz gibisin resimlerde.

 

dokunsan dersim olur göçerim mecburen,

yalnızlığın on milyon olur, istanbul

duydum çok sonra,

adın önemli değil;

acın aynı tadı veriyor zaten.

 

ıslık çalan zamanlardan gelmiştim,

bilirim bulutları eskitmenin güzelliğini,

zaman, o zaman değil şimdi,

güneş yine doğar bu kente,

ama gözlerin... gözlerin...

 

şimdi adı yok hiç bir sevgilinin,

sıcak dokunuşunda dağılan,

binlerce öpücüğün...

 

işte, buna bıçak çekiyorum,

bir kadın, aşkını savunan

bir çocuk, gülüşü gibi ince,

bir havalanış... yok

belki de çekip vurmak,

bütün uykuları göz kapaklarında...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: .

Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir seyi

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten

Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

 

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne

Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa

Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır

Kopmaz kökler salmaktır oraya

 

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin

Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara

Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

 

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine

Hemde tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın

Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

 

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar

Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın

Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu

Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

 

Ve kederide yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle

Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı

Kanın karışmalı hayatın bütün dolaşımına

Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına

Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır

Ve hayat sunulmuş bir armağandır insana

ATAOL BEHRAMOĞLU

 

KALBİMİ BUNALTAN BU DÖRT DUVAR MI?

ÖLÜMDEN ÖTEYE KÖY VAR MI??? ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...