Jump to content

Sabahın körü çocukları


palyacho

Önerilen Mesajlar

Yorgun ve uykusuzum, ama gözlerim karanlıktan kaçacak kadar uzak duruyorum uykuya.

Kalem kağıtla oynadım biraz. Yazım çirkin, harflerim tutarsız, ruh halim ayarsız. Pek hoş sohbet de değilim. Karanlığı izlemeye ikna etsem kendimi, biliyorum derin derin uyuyacağım. Ama ikna kabiliyetim kendime işlemiyor benim.

Çok şey yapasım var şuan, lakin hiç bir şey yapasım da yok.

Sabahı beklesem, güneşi izlesem şimdi, yarın gözlerim kapanırken fark edeceğim ki hata yaptım. E buraya kadar gelmişken de geri dönmek kendime ayıp etmek olmaz mı?

Sessizliği dinleyeyim yattığım yerde. Belki cevabı o verir. Ya masal anlatır, uyurum ya da karşılıklı susar da sabahı bekleriz.

Gece suratımın ortasına sağlam bir tane çaksa da bayılıp kalsam. Herzamanki gibi, her şeyin her zamanki gibi oluşundan bıktım.

İyi geceler.

Günaydın.

 

*Ahh, unutulmaz anlar bunlar! Özel olduğundan değil, yaşaya yaşaya ezberledim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Beni sabaha doğru çekiştiren gecenin nesi? Beni sabaha doğru çekiştiren gecenin bi şeysi mi, gece mi ki? Gözlerimin kapanması konuşmama mani olmalı mı, olmamalı mı? Yoksa hiç konuşmamalı mı? Ama ben konuşmazsam hiç uyuyamam ki! Vee... Bitti.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uyuyamıyorum. Aklımda bir ton fikir ve hayal var. Hepsi gerçeğe dönüştürülmek için belki beynimi zorluyor, belki camını acıtıyor. Biliyorum, güneşin ışığı üzerime indiği zaman hepsi kaybolacak. Peki ya ben? Ben öylesine bir gencim işte çeşitli fikir ve hayallerin arasında. Ne yazık ki gerçek olamayacağım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Senden değil, senin ardından gelen şeyden kaçıyorum bu sefer ben,

bir yandan ona doğru ilerlerken,

uykum.

 

Uyanık bir bedenle bekleyince,

yorgun zihnim güne daha hazır hissedecekmiş gibi bir yanılsama..

 

Alınma bana, kızma.

Yarın gece sana sarıldığımda, sakın benden kaçma.

 

Kutu kutu pense

Yıldızlar gözükse

Arkadaşım uyku,

Önünü dönse!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Buradan uzaklaşmadan önce biliyorsunuz tumblr’a sarmıştım. O üyeliğim öyle kalabalıklaştı ki; ortalık karıştı ve saçma sapan insanlar doldu. Tamam arada düzgünleri de vardı elbette ama; olsun bir elin 5 parmağı sana… Velhasıl arkadaş; kapattım onu. Arkamdan üzülenler mi istersin, ben de bırakacağım diyenler mi.... Alla alla, ne oluyor lan dedim kendi kendime, mutlu oldum. Zira oyalanacak hiç bir yerim kalmayacaktı. Neyse; açtım bir tane daha ve sadece o 5 parmağı çektim aldım, şu sıralar üzerine 8 adet parmak daha eklendi ve kendime küçük, mütevazi bir dünya kurdum anlayacağın.

 

İşin ilginç tarafı; çok iyi iletişim kurabildiğim bir adamla, film çekme, radyo kanalı açma gibi fantastik fikirlerle, bu çetin geçen kışı atlatmak üzereyim. Yani ez cümle sevgili arkadaşlarım; kendimi kandıracak yeni sebepler edindim, yani hayaller biriktirdim, gülümsemeler, inanışlar… Çokça da taraftar tabi. Yeter ki; şu kışı atlatayım, ağaçlar çiçek açsın da az nefes alayım. Yoksa buradan baktığımda dünyaya; içi doldurulamayan koca bir boşluk, hepsi bu…

 

Biraz daha sabredebilirsem; çiçek çocukların tohumlarını atabileceğim, inancım değil, yaşama sevincim eksik…

 

Ama bir gülüşle hepsi sona erecek… : o )

 

Hoşçakalın...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Palyacho haklı, bu kış geçmek bilmiyor... Geceler de uzun, insan sabah oldu sanıyor. Uyanığım, uyanığım da kafam donuk. Buz tuttuk, buz....

 

Ancak sesler sustuğunda anladım, aslında kafamın içinden geldiklerini hepsinin. Bilemedim...

 

Susasım var benim. Uzun zamandır...

Ama aynı zamanda ifade etmek istiyorum, seviyorum. Yüzme bilmese de kumsalda kumla oynayan çocuklar gibiyim. Çocuklar gibi, sabahın körüne kadar.

 

Susasım var benim. Uzun zamandır... Öyle bir susasım var ki, küsmüş gibi. Kimseye kızdığımdan değil tabi. İçimden sessizlik geliyor bazen sadece.

Lakin susmakla da varılmaz ki bir yere. Up uzun bi yol var önümde.

Senin de! Bitti sanırsın ama... hani çocuktuk hala?

 

Büyümemek için konuşmalı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı demiş ki "bak bu gece"

İnsan demiş "banane"

Tanrı demiş ki "düzen kuruyorum, uy bana. Kapat gözlerini!"

İnsan demiş "olmaz, bu dünyaya da düşlere de güven olmaz."

Tanrı germiş yayını,

göz kapağına insanın, bir bir atmış okları

"bunlar kirpik" demiş

"kapatmazsan eğer gözlerini, batıp rahatsız eder seni"

İnsan da demiş ki

 

"Şerefsiz seni!"

 

: O )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben bildiğin küsüyorum çocuklar gibi. Ama şöyle değil mesela; beni neden oynatmıyorsunuz tadında değil. Daha ekşili turşulu bir şey küsüşüm. Böyle sanki limon yiyen birini izlemek gibi ya da yemekte yüksek sesle ağzını şapurdatan birinden kaçmak gibi. Oynanan oyunlara alışamıyorum, kaynaşamıyorum. Neden benim sevdiğim oyunları oynamıyoruz da demiyorum üstelik, oysa çok oyun bilirim ben...

 

Oturmuş izliyorum dünyayı hayretle. Her gece yatağımın yanında Leyla ile Mecnun'dan rastgele bir bölüm açarak uyumaya çalışıyorum. Tabi sabahları buluyor bu durum. Neyse biraz daha sabredelim, uyanmak üzere ağaçlar, bekleyelim son bir gayretle... Bir dahaki kış; alkış. : o )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Her gün en az bir kere dinlerim bu şiiri, yine karşıma çıktı. Yattım bir güzel çadıra, biraz önce beni kandıran uykumun kaçışını izliyorum. Şimdi kalkıp biraz duman üfleyeyim diyorum. Canım da sıkkınsa biraz belki. Çok da üşeniyorum ama.

 

Not: celali beğenmene sevindim, teşekkür ederim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gerçi gecenin tam üçü de değil...

 

 

https://youtu.be/27fad7un74s

 

Düz değil düzen değil az değil ezen değil

Boz değil bozan değil

Bir gül biter içimde içimde içimde

Tam bildiğim biçimde biçimde biçimde

Oy gecenin tam üçünde gecenin tam üçünde

Sevda gibi kanımda can verirken elimde

Pençe gibi düşümde uy değil uyku değil

Uy değil uyku değil

Bir gül biter içimde

Gecenin tam üçünde

Can değil canan değil er değil eren değil

Geç değil erken değil

Bir gül biter içimde içimde içimde

Tam bildiğim biçimde

Oy gecenin tam üçünde gecenin tam üçünde

 

 

 

 

iyi geceler gnoxis. Haydi, uyuyun da günler aysın çocuklar!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Blogdan tat alamadım buraya yazayım bari...

 

Öncelikle celali ve Edacikcik parçalarınız için çok teşekkür eder ve beğendiğimi ayrıca belirtmek isterim. Özellikle Bach abiyi 4-5 defa dinledim celali, hatta bugünkü pamuk şeker kıvamına dönüşüm bundandır. Bir süre sonra sevimsiz halime geri döndüm elbette. Her neyse, kumar işleri iyi gitmiyor, sanırım fanatikliğim terbiyemin önüne geçti ve 150 TL'den 1300 TL ye ulaşan maceramı, Trabzonspor maçında çatır çatır kaybettim. Olsun helal-i hoş olsun aslanlarıma dedim, haydan geldi huya gitti, eşşek kaçtı suya gitti dedim hoş gördüm. Arkasından tekrar başladım tabi maceraya, çünkü ben kumarbazım. : o )) Artık kaç para yaptığımı söylemeyeceğim, nazar değiyor. : o ))

 

Kumar dışında bir takım haylazlıklarım daha oldu, hiç uslu bir çocuk olamadım diyecektim şimdi ama; olmayacak tabi. Emziğinin kurdelasını burnuna sıkıştırıp, saatlerce koltuğa kafasını vuran bir çocuktan bahsediyoruz çünkü şuan burada. Ez cümle; hiç bir iş yapmıyorum. Bahçe öylece duruyor, tohumlarım hala yeşermedi, fırtınada devrilen ağaçları hala düzeltmedim, mıntıka temizliği yapmadım, 10 yıllık komün hayalimi terkettim, biraz daha insanlara inancımı yitirdim, ayrı düştüm itildim, 3 kuruşluk mezelere katıldım, 1000 paralık laflara yutuldum velhasıl hep masallarla uyutuldum.

 

Bu kış bitmedi...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Arada bir gelip bu başlığı okuyorum, her seferinde değişik duygularla, fikirlerle geliyorum. Bir mesaj önce üzülmüşsün be adam, şimdi ne bu mutluluk diyorum kendime. Şimdi de mutlu değilim ki diyorum, ama biran olsun düşündün mutlu muyum diye, düşünmedim ki gözlerimi dinlendiriyorum. Ne bileyim ara verince konuşmaya, hangi konuşmaya, neyse tamam boşver kapatalım konuyu. Yalnız Beşiktaş'ı fena yapacaktık da ucuz yırttı değil mi? Rica edicem yine futbol konuşmayalım, çay koyayım mı? Koy içerim...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çay biraz sanki..., ne, sanki ne, sanki biraz açık mı olmuş, e sen demli içmezsin ki, sen mi içiyordun demliyi, yoo, kim içiyor demliyi peki, ben ne bileyim kardeşim, yahu arkadaş bu çay neden açık peki, e işte kimse demli içmiyor, aslında ben demli seviyorum biliyor musun, iç şu çayını da doldurayım, demli olsun ama...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bazen ne kadar çok soru soruyorsun, aslında sormak istemiyorum ama sen zorluyorsun, soru sormadan konuşamıyorum seninle, bildiklerimizi konuşsak aslında..., ne biliyoruz ki, bak yine aynı şeyi yapıyorsun, hangi şeyi anlamıyorum ki seni, soru sormadan konuşulur mu, konuşulmuyor tamam anladım, dalga geçme benimle, tamam anladım dedim, bir tane de ben sorayım mı, sor, çay kaldı mı?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çok düşününce, çok takılınca, çok fazla yapmakla yapmamak arasında kalınca... karıştırmaya başlıyorum her şeyi. Elimin altında olmayan suya uzanıyorum mesela. Çalmayan müziği dinliyorum takılı kulaklıkla.

 

Uyuduğum zamanlar ve uyumadığım zamanlar belli değil. Öyle düzensiz ki... Düşlerimle gerçeklerimi de birbirine karıştırıyorum sıklıkla. Bir hevesle anlatmaya başladığım anıları noktaladığım oluyor kırgınlıkla.

 

Uykumu bekliyorum. Gece bana ninni söyleyecekken, ben ona söylüyorum. Tam ağzını açacak gibi oluyor, sarılı veriyorum geceye.

Sabaha doğru bir şeyler esniyor, duyuyorum; rüzgarlar esiyor inceden. "Dur," diyorum "uyuma." gün doğumunu izle benimle. Tanımıyorum bile. Kimdir, nedir, necidir... O ne istiyor benden, ben ne bekliyorum ondan? Bilmiyorum...

 

Uykumu beklerken dans ettiğim bile oluyor biliyor musunuz? Yorulmaya çalışıyorum. Bazen işe yarıyor. Lakin insanın her zaman da dans edesi gelmiyor.

 

Hoşlanmıyorum uykudan. Benden çok şey çalıyor gibi geliyor. Bu yüzden kaçıyorum sürekli.

Benim kendime ettiklerimin yanında belki de hiç onun yaptığı. Ama kendimden de kaçamam ki! Gerçi uykudan da bir yere kadar kaçabiliyor insan...

Ve korkuyorum. Ben gözlerimi kapattığımda kuşlar ölecek, kemikleri bile çürüyecek sanıyorum. Haberim olmayacak.

 

Gün doğuyor. Sabah oldu olacak. Penceremi açıp derin bir nefes alıyorum. Yanağımda tatlı bir serinlik taşıyorum yatağıma, yastığıma.

Serinden ılığa, karanlıktan aydınlığa, gerçekten düşe geçişi tekrar tekrar deneyimliyorum. Hoşuma gidiyor değişimler. Bir oyun gibi. Oynuyorum.

 

Gün doğuyor, sabah oluyor. Sonra bir şekilde uyuyorum.

 

Oysa, öyle huzurlu uyumak isterdim ki... düşlerimde çiy düşsün isterdim tenime.

adEda tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...