Jump to content

Karalama Defteri


KATA

Önerilen Mesajlar

karanlık, her yanım sarılmış, her yanım kapatılmış bir şeylerle... Zamanı çoktan unuttum, tek bildiğim senden ayrılalı 14 saat olduğu... Hoşbulduk ya şehr-i istanbul, hoşbulduk şehr-i derya... yine geldim yanına, yine düştüm kucağına...

Bu şehir benim berdelim, bırakamıyorum....Çünkü, dogduğum toprakları berdel verdim bu şehir için....

.............................

 

Bi kahve yapsana be İstanbul; hem yorgunluğa iyi gelir, hem de sana neler gördüğümü anlatırım geldiğim şehirde, gerçi sevmezsin sen orayı ama ne yaparsın bazen aldatmak iyi oluyor seni:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yanan masallar , acıtan dizeler saati...

 

 

giyinmiştim en kalın yalnızlığımı...

gözlerimi kapadığımda gözlerin karşımda,

hasretin kancası boğazımda,

çeksen öleceğim,

çekmesen ölüyorum...

 

 

ve sen bedenimi saran ruhtun

şimdi yoksun.....................................................................................................

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ölüm kokuyor her yanım....

Çürümüş seninle ilgili hayallerim...

Şimdi bir tabutun orta yerinde, beynimin bütün kıvrımlarında dolaşan solucanların yediği et parçalarının acısını senin yokluğundan, gözlerimden çıkan ölü solucanların sancılarını da, yokluğunun verdiği hüzünden sanıp, yaşamın uçuruma yakın yerinde cehennemi bekliyorum...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Başkalarınında acılarını üzüntü ve sevinçlerini yüreğimde benimmiş gibi hissedip sahipleniyorum... Bu yüzden kendiminkileri unutup ayırt edemiyorum. Ruhum sanki içinizdekileri gören kendini göremeyen bir ayna...Bazen kendim değilde siz oluyorum...Kendi ruhumuda görebileceğim bir ayna varmı bilmiyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Karmaşanın içinde huzuru yakalamaya çalışmak,hem uzak bir o kadar da yakın ve sıcak.Sebep?Şayet tek şeyse bildiğin karmaşa sana yakın olan,özünse her gece içtiğin,sevdiğim diye sarılıp uyuduğun ve nefesim diye içine çektiğin,o halde son noktadasın dostum.Uçuştan önceki son adımda...

 

Kırılma noktaları yaratılamayacak kadar kırgındı kendi içlerinde,çünkü yapının kendisi defalarca kendi üstüne tekrar inşa edilmişti.Yavaşça,acıtarak,kanatarak,ağlatarak,ta ki harcı kan ve gözyaşıyla karışıp sağlamlaşıncaya,kemikleri kırılıp demirle kaynayıncaya,katları defalarca yıkılıp ölümler ve soğuk üstüne kuruluncaya dek.Vazgeçmek her zaman kabul edilebilirdi,çünkü acı dayanılmazdı.Ama savaşmayı bırakmak en büyük küfürdü yaşama,herşeye rağmen ayakta durmaya çalışmak lazımdı bu döngünün ortasında.Ve yapı yıllarca ayakta durdu,hayata,zamana,rüzgara ve kalanlara inat.Kırılmayacaktı,kendine ait olanları koparıp geri alacaktı,sömürülmüş hayatını yeniden yaşayacaktı,umutlarını söndürenlerin gözlerinin feri sönecekti,saflığı alınıp çamura ve sabitliğe hapsedilmiş benliğini kurtaracaktı.Hikaye anlatılmaya devam etti yıllarca,çünkü ne zaman biri yıkılsa arkadan gelir bir diğeri onu tutardı.İnsanlık bitti,ama yapı hala orda duruyor,kayıp eşyalar kutusunda unutulmuş umutların,derisi soyulmuş kararmış mutlulukların,kapkaç edilmiş hayatların ve üstünde kaç fırça darbesi olduğu bilinmeyen,boyalı karakalem saflıkların anısına...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gözlere kar düşer mi bilmem artık, ya da ne bieyim yüreğim sever mi.... Bende bir zaman istemiştim zamanın durmasını, geriye gitmeyi, kalbim hala birine ait, o yok, gelmeyecek bir daha, olmayacak yanımda...ama ne yaparsın, ben kalpsiz biriyim uzun zamandır.Evet sadece acı'yı biliyorum ama düşünüyorum da, acaba kaç kişi biliyor acıyı, kaç kişinin yangını her yanı sarıyor. Altı yılımı aldı benden acı, tam altı yıl sonra kendime gelmek için bir ışık gördüm ama ne yaparsın, öncede söyledim sana, ben artık kimseyi beklemiyorum, kimse için gözyaşı dökmüyorum, kimse için acı çekmiyorum. Bahanelerde uydurmuyorum sana, daha önce söyledim, şimdi de söylüyorum...

Benden sana sevgili olmaz, dostluğumu verebilirim o da sana bağlı...

ben buradayım, sen karar ver nerede durman gerektiğine...

gelirsen kapım açık, çayım hep taze...gelmezsen...sen bilirsin...

Son söz; kimseye veda etme, çünkü birgün dönüyorsun geriye...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bir çölün ortasında bulmuştum kendimi zamansız

rüzgar nedir bilmeden

fırtınalar çıkmıştı karşıma

zaman zaman kumlar gözlerimi kör etti

alışmak zaman aldı

en şiddetli fırtınaları atlattım

sonra bir serap

hayatın güzel bir yüzü sandım

hayallerimde kalan eski dünya

dönebilirim sandım

koştum herşeye yeniden başlamak

fırtınaları hiç yaşamamış gibi yeniden başlamak için

hayal tadında bir güzellik vardı

hep sürecekmiş gibi

indirdim gardımı

koştum..

çöl ortasında serap işte

yeniden kumların arasında

çarptım

afalladım..

anladım bu bir hayal

sessiz demode hayatıma dönmeliyim

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

beklenmedik bir anda gönderdi gülümsemesini güneş,

aldatıcı bir selama kandı ağaç ve meyveye durdu...

zamansız açan çiçekleri vurduğunda kışın soğuğu,

dökülen tane tane pembe beyaz taç yapraklar

kar üstünde sıcak gözyaşları yitmiş düşlerin....

bir selam daha maceracı ruhunla sayın güneş,

meyvesiz kalacak bir şaşkının ağıtına bu sefer...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kimsenin acı çekmesi değil aslında derdim, ya da kimseden intikam almak değil... Ama, olmuyo işte, hayat her sanaiye yapıyo yapacağını... Ben sana söylemiştim sonunda acı duyacağını, kendimi kandırmaya çalıştıkca olmuyodu, yapamıyodum bu ilişkiyi....

Kaç gece, zifiri karanlıkta uyanıp, gözlerimi karanlığa alıştırıp küfürler ediyorum kendime bilmiyosun, hissetmiyosun...

ben kendim istedim böyle olmayı, hayatımı acıyla sevişerek geçirmeyi...

bir kez daha söylüyorum sana; bekleme beni, umut etme, hayal kurma...

uzun zaman önce yitirdim kalbimi!...

şimdi ayakta duruyor, nefes alabiliyorsam, bu acıyı çekmek içindir..

kendimi lanetledim aslında, bu ruh bu bedende oldukça başkası gelmeyecek yanıma...

olmuyor, istesemde yapamıyorum yanıma birini almayı..

benden bu kadar....

söyleyecek hiçbir kelime kalmadı artık...

çay'ın hazır, istediğin zaman gelip içebilirsin...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Evet canım biraz masumluk olsun lütfen cıngar cıkaran agıtların kokusu hala üstümdeyken son ihtiyacsızlıgım senin ihtiyatsızlıgın olmalı...

Sanıyorum ki, ucuyorsun yine kendi semalarında ve dinlenyorsun benim gökkubbe telaşlarımda, bekleniyorsun ve beklentilerinin birikintilerinden besleniyorsun.Soylu bir hıçkırık fırlatıyorsun derininden gelen ve derininden inen züppe bir korkun var.Gitmemden korkuyorsun.Gitmemem için gidiyorsun ki; salak bir miskinlik çökmüş üstüne kendi yazdıgın senaryoyu begenmemezliğinle püskürüyorsun bana ve cismime.

Olsun yarabbi şükür tadında seni sevmelerim.Akıttıgın kanlarımla yazdıgım bir şiirim var ölürken sana verecegim.Haklısın sevgilim meleğinim ben senin.Melek kadar hürmetli ve itaatkar ve melek kadar fazlaca uslu, tek sucu usluluğu...

Görüyorum sevgilim senin kirli hallerini de ve adını henüz bilmedigim halde sahiplenişime gark olan dertlerini de.

Şahidsel detaylara sürüklenirken bir şişe şarap içinde tuzlu tadı var yalnızlıgın ve ben bu yalnızlaştırma deneylerini de benimsiyorum evet.

Senin gördüğün bir rüya evet, ve bu rüya ancak ben gittigimde bitecek .

Rüya seninki...Benimki ise gercegin ta kendisi...

ŞşŞ duyuyormusun bir plak bozuldu yine ve ıssızlaştı bardaklar.

İzlerini taşıdıgım bedenim solgun bu gece bildigim bütün büyüleri tüttürüyorum gelişinin şerefine.

Gelinesi gelenekler bi çare agıtlarla senliklenirken sen sessizliğinle bana ölümü taddırıyorsun ya neyse bir gece ve ayışığı yeter bana ve kulaksızlığıma sesinin içinden gelen bir gidiş yeter....

_Venus

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yukarıda,

artık anlamsızlaşan bir ışığın pusu...

temas et ruhunla ki

andığın bahçenin ortasında

sek seklerin izler bıraksın!

hırsla savurduğun ip

kaldırdığında tozu yerden

al bir cizgi bacaklarında parlasın!

çünkü onun gelgiti senin kusmaların,

beşiği geçmişin,mezarı şimdin...

çünkü

adımladığın yudumladığın herşeyde

kaybedişin çoktan hazır bir parçası,

yokluğun sayısız buzdan durakları

hiçin umarsız uzaktan uzunca bakışı...

dibinde,

en ve son denilen yerin muhafızı

açarken kapısını sonsuzluğun

dur ve dön selam ver!

kafaya dikilen şarabın sıcaklığında,

yorgun geçen yolculuğunun şerefıne...

çünkü

hala ve hala yol almaktasın

içinde

derinleşen sessizliğinle...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

uyuyamıyorum, gözlerimi her kapadığımda, koskocaman bir aydınlık içinde buluyorum kendimi, her tarafı akranlığa hapsettim ama hala uyuyamıyorum...

saat:03:15 ben bilgisayarın başında yazı yazıyorum, diğer odada film devam ediyor ve ben uyuyamıyorum...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

can acıyınca can acıtılırsa acıtılan canın acısı acıyan canın acısına acımazmı..

can acıtılınca can acıtılırsa acıyan canların inlemesi ruhda nasıl bir yankı bulur

reflex tepkiler mazeretmidir plansız akan masum kelimelere ve iç temizliğinden aldığı güçle kıpırdayan bedene....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

-adımını attığın her yer senin mi şaşkın çingene?

gülerim haline,ayakların ancak karışlar yeryüzünü

sonrası bir hiç,sefalet ve cehalet dolu...

 

-doğru izdüşümü yalan oldukça,doğrular ikilemi

kemanım madolyonu ters yüz etmek için çalar

bağlığın zincire seni çok mu mutlu kılar?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

küçügüm sanma sakın..sakın acıma bana..üstüm basım yırtk pırtık..dilenmiyorum yemek istemiyorum yada içi sadece bosaltılmak için doldurulmus sarap şişelerinden..sadece bana gulumse benim nasıl bu hale geldigimi tasvir et;anlat insanlara..seviyordu de..o kendini degil yanındaki insanlar için vardı onlar gidince böyle oldu dee.. anlat bilsinler......

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Nedendir bu mahkum haller?

Hep yalnızlığa mı çıkar bu sokak?

Peki bunca karmaşa içerisinde,

Nedendir bu yaşama aşkı?

Aslında çok doğru değilmidir?

Ne kadar yol alırsan al,

Sonu hep yalnızlık lafı.

Ölürken yalnız değilmiyiz aslında?

Hatta öldükten sonra bile…

Karamsarlığa tutsaklıktan korktum,

Ömrüm boyunca

Ruhumu mahkum etmekten,

Yalnızlığa.

“Hiçbir insan yalnız kalamaz

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

en son tanrı geldi, herkesin dediğin aksine gelişti hikaye...erkek, kıskanınca kadının güzelliğini ve aklını, yok etmek için başvurdu her hileye...

en son tanrı geldi...

o kadar, baskıya, zorlamaya akrşı, dünyayı yaşanabilir bir yer yapmaya devam edince kadın, erkek tanrıyı yarattı..

herşeyi ona atfetti, onun dileği için burda olunduğuna kadını inandırdı ve kadın tanrı geldiği gün, erkeğin kaburga kemiğine hapsoldu...

 

 

eski bir yazımdan alıntı...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sereserpe yaşanan duygular yığını...

yalan? YOK!

kaçış? YOK!

"ne varsa o" diyor yüreğimin yelkenlisi ufka doğru yol alırken

"ne kadarsa..."

 

sıcak ülkelere göç eden kuş sürüsü gibiyiz...

hepimiz...

önümüzdekinin akımıyla yorulmadan yol alıyoruz.

bizden önceki ne yapmışsa...

bize nasıl öğretilmişse...

 

farklı rota fazla güç demek...

nefesimize güvenmiyoruz.

yarı yolda kalmaklar korkutuyor gözbebeklerimizi.

 

uçuyoruz.

bizden öncekinin gittiği ülkeye...

bizden sonrakinin gideceği gibi...

 

affınıza sıgınıyorum..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...