Jump to content

Alef Kitabı


boynuzsuzgeyikler

Önerilen Mesajlar

Onlara öyle bir hazinenin yerini söyletebilmek göründüğü kadar kolay değil. Zira çağırılmaları da ayrı bir dert.Çünkü her daemonun davetinin zamanları ve saatleri var.İnsanlardan uzak bir yerde yapılmalı bu davet. Tüm şartları yerine getirip davet yapmak hayli zaman alıyor.Her çağırma denemesi başarıya ulaşmıyor.Bir de çok riskli bir olay geçmişte tatsız deneyimler yaşadım bu varlıklarla yani benim için son çare daemonlar.Okuduğunda sen de görmüşsündür ki yetenek istemek yani bir zanaatte ustalaşmak gibi bir istek dururken ben şahsen bu konuda bilgi istemem.Çünkü kitap bulumuş bile olabilir.Ya da bu bilgiye layık olmadığım düşünülüp cevap vermeyebilirler.Bu açıdan bu konu ile ilgili zarar görme olasılığımın düşük olduğu diğer varlıklarla iletişim kurup bilgi istemek bana şu an daha makul görünüyor. (ama yaz aylarında bir daemon daveti yapıcam yine duruma göre sorabilirim)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

varlıklarla ilgili bilgim 0'a yakın olduğundan dolayı bunları bilemedim tabi ki. ama bu konuda da engelleyici olabilecek kadar yardımcı olabilecek varlıklar olduğunu da düşünüyorum. eh tabi ki tehlikesinin boyutları da önemli sonuç olarak girdiğiniz yolda herşey başınıza gelebilir. kitap bulunduysa bununla ilgili bi bilgi de alabilirsiniz bence varlıklardan sonuç olarak sadece ve sadece doğruyu söyleyenleri var lehinize ve kesin cevaplar vericek sorularla kesin bi çözüm elde edebilirsiniz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Platondan Olacagını ben sanmıyorum çünkü Kitab Doğuda Yazıldıgı söleniyor

 

Eflatun platonun doğulu tasviri sayılır yani olabilir.

 

Ayrıca sevgili "gugıl"dan aref diye aratan yurdum insanı bu başlık yüzünden foruma üşüşmez inşallah temennim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

varlıklarla ilgili bilgim 0'a yakın olduğundan dolayı bunları bilemedim tabi ki. ama bu konuda da engelleyici olabilecek kadar yardımcı olabilecek varlıklar olduğunu da düşünüyorum. eh tabi ki tehlikesinin boyutları da önemli sonuç olarak girdiğiniz yolda herşey başınıza gelebilir. kitap bulunduysa bununla ilgili bi bilgi de alabilirsiniz bence varlıklardan sonuç olarak sadece ve sadece doğruyu söyleyenleri var lehinize ve kesin cevaplar vericek sorularla kesin bi çözüm elde edebilirsiniz.

 

Tabiki mümkün.Ama benim bu başlığı açmaktaki asıl amacım bu kitaı merak edenler olsa , onların da bir şekilde bunun peşine düşüp elde ettiklerini bizlerle payaşmaları.Yani kimisi varlıklarla iletişim yolu ile , kimisi tarihi araştırarak , kimisi de (ki belki de en önemlisi bu) yabancıaynaklarda aramsı bu kitabın izini.Çünkü benim yabancı dilim yok.Bu konuda eksiğim oldukça.

 

Eflatun platonun doğulu tasviri sayılır yani olabilir.

 

Ayrıca sevgili "gugıl"dan aref diye aratan yurdum insanı bu başlık yüzünden foruma üşüşmez inşallah temennim.

malesef internette Burak Eldem'in sitesinde yazılanlar harici pek bir bilgi yok.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

 

Tabiki mümkün.Ama benim bu başlığı açmaktaki asıl amacım bu kitaı merak edenler olsa , onların da bir şekilde bunun peşine düşüp elde ettiklerini bizlerle payaşmaları.Yani kimisi varlıklarla iletişim yolu ile , kimisi tarihi araştırarak , kimisi de (ki belki de en önemlisi bu) yabancıaynaklarda aramsı bu kitabın izini.Çünkü benim yabancı dilim yok.Bu konuda eksiğim oldukça.

 

 

yabancı dille ilgili kaynaklarda yardımcı olabilirim. sadece bu araştırmaya ben girersem çok farklı konularla karşı karşıya kalırım nasıl aramam gerektiğini bilmiyorum çünkü eğer sizin elinizde bilgi varsa yardım edebilirim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hmmm çarşıya geçince bir kaç şeye bakıp haber veririm.Notlarım kayboldu. Bir adam var bu efsanenin yazılı olduğu tabletleri tecüme etmiş.O adamın ismini tekrar bulayım da onun hakkında bilgi toplasak hiç fena olmaz. Zamanında çok baktım ama çevirebilecek kimse yoktu etrafımda , sorasında da aslına bakarsan notlarımı da kaybedince sinirlenip bu konuyu rafa kaldırmıştım :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

o Notların kaybolduğunu düşünmüyorsun değilmi dostum :D Bu tesadüf değil :D:D

 

kanki en son nereye koydum hangi tarihte ? hiç bir şey hatırlamıyorum :D

 

notlar puff olmuş :D tekrar o bilgileri edinebildiğiniz zaman burada olucam o konuda da yardımcı olucam elimden geldiğince ingilizce rusça edebilirim yardımımı

süper :)........

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

(1)Irmaklar aşar gibisin gölge ama güneş ışıldar dağlarında.(2)Suda bir adam yalnız ve koşar gibi çıplak göğe tanrılar bilir.(3) Sesleri uzaktır üflenen bedenlere ve bir kış bir rüzgarın uğultusunda bir çiçeğin kokusunda gizlenir gibi bir lahit tortusunda .(4) Bir devrim gibi çark eder nisan düzleminde (yada düze indiğinde) semavi tüm dinler.(5) Dibinde kuyunun kocaman altn kaplı bir defter.(6) Sesler yanıltır ışığı bir mukaberat cehenneminde ve düşer her bir cenin bazen yalnız(ın) bir taç giyer boynu eğik bir kadının imdat esintisidir tüm gizem ve alçak dişleri kocaman bir hançer gibi canavarın dişleri yalnızlığa yedi dağda bir kılıç taşır boyunda bir müteferrah. (7)Küller dönerek bir dağın yangınından bir destan yazar ve ölüm belenmeyen bir anda el şehüb-ü , denize uzak ama en çok denize yakın.(8) Hem altındadır cennetin hem üstünde toprak sandığın konuşur gibi aklın sohbetine dağıldı mı bu güzel rüyada kaçırırsn esrarı.(9)Ahmet (-t- li bişey) doğruladı. Vesselamın aleyküm bin rahmetullah.

 

*** Konuyu okurken ilk başlarda böyle bir kitap olmadığını düşünürken bir anda çalışma içerisinde buldum kendimi .Şimdi kendi düşüncem ve iletişime geçtigim varlıgın verdigi bilgilere dayanarak size anlatmaya çalışıcam.

 

Aldıgım bilgiye göre evet bu kitap var ama kuduste değil sizlerin ulaşabileceği bir yerde zaten değil zaten bulundu ve zaten kullanılıyor.

Peki kitap nerde ?

Kitap Antarika çukurunda ve bu bölgede yaşayan insanüstü varlıklar tarafından korunuyor kollanıyor ve kullanılıyor. (bkz. "gölge ama güneş ışıldar dağlarında" , "Sesleri uzaktır üflenen bedenlere ve bir kış bir rüzgarın uğultusunda bir çiçeğin kokusunda gizlenir gibi bir lahit tortusunda" , "Dibinde kuyunun kocaman altn kaplı bir defter" , "denize uzak ama en çok denize yakın." bu kısmı iyice düşünmek lazım denize uzak ama en çok denize yakın burası tabi ki buzullar , antartika çukuru olsa gerek ! "bir taç giyer boynu eğik........ yalnızlığa yedi dağda bir kılıç taşır boyunda ....." dünya üzerinde 7 kıta vardır burdaki 7 dağ 7 kıtayı temsil ediyor ve bir taç giyer boynu eğik .... yalnızlığa kısmında aslında herşey net 7 kıtanın en güçlüsü konumunda bu kıtanın olduğunu ama yalnızlık içinde olduğu yani dünya tarafından bilinmediği anlatılmaktadır aynı zamanda boynu eğik derken bu bölgede yaşayan uygarlığı araştırdıgınız zaman (Agarta diye tahmin ediyorum) amaçlarının bir nevi dünyanın huzur içinde olmasını sağlamak oldugunu görebilirsiniz ve evet bu konuda boyunları büküktür .

 

Çalışmanızda aldığınız bilgiler bir nevi şifreli tabi ki direk olayı anlatmıyor ama benim anladığım gördüğüm çalıştıgım kadarıyla olay budur , aşağıdaki bilgileri okudukça beni anlıycaksınız .

 

 

 

Nedir bu antartika çukuru neresidir ?

http://bloving.blogcu.com/amiral-byrd-un-1947-yilindaki-kutup-gezisi/274942

 

 

 

Amiral Byridin Günlügü

 

KUZEY KUTBUNDAKİ BİLİNMEYEN VE ULAŞILAMAYAN GİZLİ BİR ÜLKE

Aşağıda yazacağımız anılar 1947 yılının Şubat ve Mart Aylarında yazılmıştır. Kutup Kaşifi Amiral Byrd'ın içinde buluınduğu koşullar

dayanılabilir ve güvenilirdi. Başka kişiler tarafından da bir hayal olayının yaşanmadığı yönünde güvence verildi. Aşağıda yazılanlar Amiral Byrd'nin birebir sözcükleridir. Kuzey Kutbu'nun uzun bir gecesinde yazılmış ve ciddi bir kaşifin ve bilim adamının parlak gün ışığı altında yaşadığı gerçeği anlatmaktadır.

 

ADMİRAL RİCHARD B. BYRD'IN GÜNLÜĞÜ ŞUBAT-MART 1947

 

 

"Kuzey Kutbu'nda bir keşif uçuşu İç Dünya ; Benim Gizli Günlüğüm "

Bu günlüğü gizlilik içinde yazmalıyım. Yazdıklarım Artrik'de 1947 yılı Şubat'ının 19.gününde yaptığım uçuşla ilgili. Zamanı geldiğinde , muhakkak insanlar daha akıllı olacaklar ve kaçınılmaz gerçeği kabul edecekler. Yazdıklarımı açıklama özgürlüğüne sahip değilim , belki de bunlar asla toplumsal bir incelemenin ışığını göremeyecektir ama bir gün herkesin okuyabilmesi için bunları kaydetmek benim görevim. Bu açgözlü ve sömürücü dünyada kesin eminim ki , insanoğlu gerçekleri daha fazla bastıramayacaktır.

 

"UÇUŞ SEYİR DEFTERİ"

19 Şubat 1947 Artrik Üssü Kampı

 

Saat 06. 00 : Tüm hazırlıklar tamamlandı. Kuzeye doğru uçacağım , tüm yakıt depoları dolduruldu.

Saat 06. 20 : Sancak motoru daha güçlü gibi. Ayarlama yaptık şimdi daha iyi.

Saat 07. 30 : Üsle radyo ilişkisi kontrolü yaptık. Herşey yolunda .

Saat 07. 40 : Sancak motorunda zayıf bir akıntı var gibi. Yağ basıncı normal.

Saat 08. 00: Uçuyorum. Uçuş normal görünüyor. 7000 m 'de uçuyorum. Türbülans normal .Herşey yolunda. ,

Saat 08. 15: Üsle telsiz kontrolü normal.

Saat 08. 30: Türbülans oluştu. 1000 m'ye kadar inmeye karar verdim , uçuş koşulları yumuşak görünüyor.

Saat 09. 10: Çok büyük bir buz alanı altta kar yağıyor. Görüntü muhteşem. Kırmızıdan mora kadar tüm renkleri görüyorum. Pusula olduğu yerde dönüp duruyor , her iki pusulam da yani manyetik ve gyro pusulalar dengelerini iyice yitirdiler ,titreşip duruyorlar. Güneş pusulasını kullanıyorum. Kontroller yavaş tepki veriyorlar ama bir buzlanma belirtisi yok.Üsle tekrar ilişki kurduk ve gördüklerimi anlattım.

Saat 09. 15: Uzakta dağlar görüyorum.

Saat 09. 49: Dağları gördüğümden bu yana 29 dakika geçti. Görsel bir yanılgı yok. Bunlar daha hiç görmediğim bir sıradağ halindeler.

Saat 09. 55: Altimetre 8900 metreyi gösteriyor ; güçlü bir türbülans var.

Saat 10. 00: Hala kuzeye doğru uçuyorum ve altımda küçük bir dağ sırası var , bunu tanımlıyorum ve soruşturmam gerek. Çünkü böyle bir dağ oluşumu haritalarda yok. O da ne ? Dağların arasında ve tam ortada küçük bir nehir akıyor , aşağıda yeşil bir vadi ; olamaz ! Burada garip ve normal olmayan bir şeyler var. Buz ve kar olmalıydı ama ben dağların yamaçlarında yeşil ormanlar görüyorum. Yön bulma araçlarım hala çılgınca dönüyorlar. Jiroskop hala öne ve arkaya doğru titreşip duruyor.

Saat 10. 05: 4500 metreye indim ve alttaki vadinin üzerinde sola doğru sert bir dönüş yaptım.

Aşağıda yeşille örtülmüş bir alan var. Burada ışık farklı , güneşi göremiyorum. Sola biraz daha döndüm ve aşağıda çok büyük garip hayvanlar gördüm. File benziyorlar ,ama , hayır bunlar birer Mamut. İnanılmaz ama oradalar. 3000 metredeyim , dürbünle bakıyorum ve hayvanlar görüyorum; oradalar. Bunu üsse bildirmemiz gerek.

Saat 10. 30: Yeşil renkli tepelere yaklaşıyorum. Dış ısı , termometrenin gösterdiğine göre 23 derece. Düz olarak uçmaya devam ediyorum. Göstergeler

normal ama ben bir bulmacanın içindeyim. Yine üssü arıyoruz ama telsiz çalışmıyor.

Saat 11. 30: Eğer normal kelimesini bu ortamda kullanırsam her şey yolunda. İlerde bir yer var ,Sanki bir kente benziyor. Uçak çok hafifledi , bir tüy gibi dalgalanarak uçuyor.

Kontroller emirlerimi dinlemiyorlar. Tanrım!,Normal tepkiler vermeyen bir araç içinde uçuyorum ve yeterince hızlı değilim ama ilerde uçan garip bir araç var.Disk şeklinde ve parlak bana doğru yaklaşıyor , üzerindeki işareti görüyorum; bu bir gamalı haç. Fantastik ! Neredeyiz ? Ne oluyor ? Kontrolleri geri almaya çalışıyorum ama olmuyor.

Saat 11. 35: Telsizden çatırtılar geliyor , İngilizce bir ses ama derinlerden geliyor. Aksan İsveç ya da Alman şöyle diyor ; "Bölgemize hoş geldiniz Amiral. Sizi 7 dakika içinde indireceğiz. Güvenli ellerdesiniz rahat olun." Uçağımın motorları bir anda durdu ve garip bir gücün kontrolü altında uçmaya devam ediyorum. Şimdi uçağım kendi çevresinde dönmeye başladı.

Saat 11. 40: Bir diğer telsiz mesajı. İniş olayı başladı. Uçak şiddetle titriyor , aşağıya doğru iniyor , sanki görünmeyen dev bir asansörün içinde gibiyim. Artık çok rahatım hiçbir şey umurumda değil. Hafif bir sarsıntıyla uçağım yere temas ediyor.

Saat 11. 45: Seyir defterime aceleyle son cümleleri yazıyorum. Uçağıma doğru gelenler var ; Hepsi uzun boylu ve sarı saçlılar. Uzakta büyük ve parlak binaların bulunduğu bir kent var, gök kuşağına benzer renk dalgaları nabız gibi atarcasına kentin üzerinde yükseliyor. Ne olduğunu anlamış değilim ama ortada tehlikeli bir şey yok, hiçbir silah görmüyorum. Kargo kapısını açarken bir sesin ismimi söylediğini duyuyorum. Herşeye razıyım.(Kaydın sonu)

 

 

KRİSTAL KENTE GİRİYORUM

 

Bundan sonra olanları hafızama güvenerek yazdım. Telsizcimle beraber uçaktan çıktık , içten ve samimi bir karşılama bu. Tekerlekleri olmayan küçük bir platformun üstüne bindik. Şimdi hızla , parlayan kente doğru gidiyoruz. Kent sanki kristalden yapılmış gibi, içeri girerken daha önce hiç görmediğim büyüklükte binalar görüyorum. Bu yapılar Frank Lloyd Wright'in çizimlerinin ötesinde. Yada bir Buck Rogers filminin setindeyim. ( Yine dönemin sinamasın da canlandırılan bir bilim kurgu kahramanı ). Daha önce hiç tanımadığım sıcak içecekler ikram ediliyor, çok lezzetliler. On dakika kadar sonra iki hostes geliyor , çok güzeller ve kendileriyle beraber gelmemi söylüyorlar. Yapacak bir şey yok , gidiyorum ama telsizcim kalıyor. Kısa bir yürüyüşten sonra asansöre benzer bir yere giriyor aşağıya doğru inmeye başlıyoruz , araç duruyor ve kapı yukarıya doğru sessizce açılıyor .Uzun bir koridorda ilerliyoruz , gül kurusu renkte bir ışık her yerden yayılıyor , sanki duvarların içinden geliyor. Büyük bir kapının önünde duruyoruz. Kapının üzerinde okuyamadığım bir yazı var , kapı ses çıkarmadan açılıyor , girmem için işaret ediliyor. Hosteslerden bir tanesi ; " Korkacak bir şey yok Amiral , Üstad'ın huzuruna kabul edileceksiniz." diyor.

 

ÜSTAD'IN SÖYLEDİKLERİ

 

İçeri giriyorum , çarpıcı renkler görüyorum , oda büyüleyici ve çok etkileyici. Karşımda çok güzel bir insan var , gördüklerimi anlatamıyorum , bildiğim sözcükler buna yeterli değil. İnsan gibi ama daha çok ötesinde , huzur ve mutluluk yayıyor. Düşüncelerim kesiliyor , melodik ve sıcak bir sesle konuşuyor ;

" Yerimize hoş geldiniz Amiral " O , bir erkek , yüzünde çok uzun yılların izleri var , uzun bir masada oturuyor sonra kalkıp bana oturmam için gösteriyor. Oturuyoruz , bana bakıp gülümsüyor ve yine o yumuşak ve melodik sesle konuşuyor ; " Sizin buraya girmenize izin verdik çünkü siz dünyanın yüzeyinde tanınan asil birisiniz. " Dünyanın yüzeyi mi ? diyor ve soluğumu tutuyorum . Gülümsüyor ve ;

" Evet şu anda İç Dünya'nın ARIANNI bölgesindesiniz. Sizi görevinizden fazla alıkoyamayacağım , güvenle yüzeye geri döneceksiniz. Ama şimdi Amiral sizi neden buraya getirdiğimizi söyleyeceğim. Irkınızın Japonya'da Hiroshima ve Nagasaki de patlattığı iki atom bombalarıyla çok ilgiliyiz .

Bu nedenle alarma geçtik ve uçan araçlarımızı yolladık , biz bunlara "FLUGELRAD " diyoruz. Sizi gözlüyorlar ve ırkınızın yüzeyde ne yaptığını araştırıyorlar . Bütün bunlar geçmişte kaldı , Amiral ama biz devam etmek zorundayız. Irkınızın savaşlarına ve barbarlığına daha önce hiç karışmadık ama şimdi durum farklı. İnsanlık için uygun olmayan doğal bir gücü , yani atomik enerjiyi öğrendiniz. Özel görevlileriniz dünyanızdaki güçlere mesajlar veriyorlar ama henüz bir tepki vermediler. Şimdi sizi dünyamızın varlığını gören bir tanık olarak seçtik. Irkınızdan binlerce yıl daha eski olan kültürümüzü , bilimimizi göreceksiniz Amiral ."

Sözünü kesiyor ve benimle ne yapacaklarını soruyorum. Üstad delici bakışlarıyla sanki düşüncelerimi okuyor ve bir müddet sonra cevap veriyor; " Irkınız şu anda dönüşü olmayan noktaya ulaştı. Aranızda ellerindeki gücü bırakmaktansa dünyayı yok etmeyi göze alacak olanlar var. " Başımı sallıyorum ve devam ediyor ; " 1945'de ve sonrasında ırkınızla ilişki kurmaya çalıştık ama düşmanca davranıldı , FLUGELRAD'larımıza ateş açılıp , düşürüldüler. Savaş uçaklarınız , kötü amaçlarla düşmanca davranarak bizimkileri kovaladılar. Şimdi sana şunu söylüyorum oğlum ; Dünyanızda çok büyük bir kötülük fırtınası oluşmakta , kara bir öfke ve şiddet yıllardır hiç eksilmeden , artarak birikiyor . Silahlanmanızın bir anlamı yok , biliminizde güvenli bir yer yok , kültürünüzde açan her çiçek, öfke ve hiddetle ezilip , yok ediliyor ,tüm insanlar ve canlılar derin bir kaosun içine düştüler. Yaşadığınız son savaş daha sonra ırkınızın başına geleceklerin bir başlangıcı. Biz burada her geçen saat durumu daha açık görüyoruz. Söylediklerimde bir yanlış var mı ?"

Hayır , bu eskidende oldu , karanlık çağlar geldi ama 500 yıl önce sona erdi diyorum . Üstad devam ediyor ; " Evet , oğlum . Karanlık çağlar asıl şimdi ırkınızın üzerine geliyor , karanlık dünyayı bir örtü gibi örtecek ama inanıyorum ki ırkınızdan bazıları yaşamayı başaracaklar ama buna daha zaman var , fazlası söylenmemeli. Çok uzaklarda ırkınızın yıkıntıları arasında yeni bir dünya doğacak , kayıp efsanevi hazineleri arayacaklar ve oğlum bizim korumamızda güvenlikte olacaklar zamanı geldiğinde biz ırkınıza ve kültürünüze yardım edeceğiz , belki savaşın ve çekişmelerin boş yere olduğunu bir gün öğreneceksiniz , ancak bundan sonra ırkınız tekrar kültürü ve bilimi elde edebilecek. Şimdi oğlum bu mesajlarla beraber yüzeye dönebilirsin. " Bu sözlerle beraberliğimiz sona ermiş görünüyor. Bir an için duruyorum , bu bir rüya olmalı ama ben bu gerçeği biliyordum. İki güzel hostesimin gelip "Bu yoldan Amiral" demeleriyle kendime geldim. Çıkmadan önce bir kez daha dönüp Üstad'a bakıyorum. O mitolojik yüzde yumuşacık bir gülümseme var; " Elveda oğlum " diyor ve ince uzun elini kaldırarak bir barış harekatı yapıyor. Hızla geri dönüyor ve yukarı çıkıyoruz. Hosteslerimden birisi bana dönüyor ve "Acele etmeliyiz Amiral . Üstad , sizi geçiktirmememizi istedi , mutlaka geri dönmeli ve mesajı vermelisiniz." Bir şey demiyorum. Olan her şey inancın ötesinde. İlk geldiğimiz yere dönüyoruz ,telsizcim orada , çok gergin ve yüzünde endişeli bir ifade var . Onu " Her şey yolunda Howie ," diyerek sakinleştiriyorum. Yine uçan platformla uçağımızın yanına götürülüyoruz. Motorlar çalışıyor ve hemen biniyoruz. Kapı kapandıktan sonra görünmeyen güç , uçağı kaldırıp bir anda 8000 metreye çıkarıyor . Onların araçlarından iki tanesi belli bir uzaklıktan bizi izliyor. Çok hızlı gidiyoruz ama hız göstergesini okuyamıyorum , ileriye doğru gidiyoruz. Telsiz çalışıyor ve ses; "Şimdi sizi terk ediyoruz Amiral , kontrollar serbest . Auf Wiedersehen" diyor. Almanca bir veda . Howie ve ben Flugelrad'ların soluk mavi gökte kaybolmalarını izliyoruz. Uçağım birden sarsılıyor ve aşağı doğru dalışa geçiyor. Toparlanıyor ve kontrolü alıyoruz . Şimdi uçuş normal , kimse konuşmuyor ,ikimizde kendi düşüncelerimizle başbaşayız.

Uçuş Seyir Defterinin Devamı

Saat 22 . 00 :Yine sonsuz buz ve kar çölündeyiz. Üsse uzaklığımız yaklaşık 27 dakika. Haberleşiyoruz , cevap geliyor . Bütün koşullar normal . Üstekiler bizden haber aldıkları için çok memnunlar.

Saat 22 . 30 : Üsse yumuşak bir iniş yapıyoruz . Bir görevi bitirdim ama çok daha büyük bir görev şimdi beni bekliyor.

 

Bu yaşadıklarımdan sonra bu olayla ilgili olarak 11 Mart 1947'de Pentagon'da bir toplantıda hazır bulundum. Olanları anlattım , keşfimi açıkladım ve Üstad'ın mesajını aktardım. Herşey gereğince kaydedildi . Başkana bilgi aktarıldı ama geciktirildiğimi veya alıkonulduğumu hissediyorum. Yüksek Güvenlik Örgütü ve bir tıp ekibi ile uzun görüşmeler yaptırdılar , bir kasıt algılıyorum . Büyük bir sıkıntı içindeyim , ABD Ulusal Güvenlik koşulları gereğince , sıkı kontrol altındayım. Ve sonunda emri aldım ; bildiğim her konuda kesin olarak sessiz kalmam isteniyor , bunu insanlık adına yapacakmışım.İnanılmaz ama ben bir askerim ve emirlere uymaktan başka yapacak bir şeyim yok.

 

30.12.1956 SON SÖZLER

 

1947'den bu yana yıllar geçti. Günlüğümü tamamlamam gerekiyor . Kapatırken kendimden eminim . Bu sırrı yılla boyunca inançla sakladım . Bu benim tüm moral değerlerime ve haklarıma karşıydı. Şimdi sonsuz gecenin geldiğini hissediyorum ve bu sır benimle beraber ölmemeli . Ama gerçek eninde sonunda galip gelecek. İnsanlığın tek umudu bu . Gerçeği görüyorum ve ruhum bir an önce serbest kalmak için çırpınıyor . Askeri canavarlığın kalbi olan endüstri için görevimi yaptım.Şimdi uzun gece başlıyor ama bu bir son olmayacak Uzun Artrik gecesinde olduğu gibi , gerçeğin parlak güneş ışığı yine gelecek ve karanlıklardadan ışık doğacak . Çünkü ben Kutbun ötesinde varolan ülkede en büyük bilinmeyeni gördüm.

Amiral Richard E. Byrd.

ABD Deniz Kuvvetleri 24 Aralık 1956.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Garip.Çok garip ve bana oldukça makul geldi .Yani bu yazılanr doğru mudur bilemem ama bana makul gelen kısmı ''denize uzak ama en çok denize yakın'' kısmına uyması.Ben bunu su altı mağarası olarak düşünmüştüm hep.Eline sağlık bu yazılar için.

 

Ama düşünmem ve görüşmem gerek bazı kişilerle.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

basta boynuzsuz olmak uzere kımse alınmasın o kadar mesaj var sımdı emege saygı ıyı kotu fıkır belırtılmıs ama ne kıtapmıs bea kıtap hakkaten sahıp oldugu sohretı hakedecek kadar kadım sırları vs vs vs degecek mı acaba hanı efsaneden yola cıkılıdıgını okumustum mesajların arasında husranla da karsılasmakta var ısın sonunda

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

basta boynuzsuz olmak uzere kımse alınmasın o kadar mesaj var sımdı emege saygı ıyı kotu fıkır belırtılmıs ama ne kıtapmıs bea kıtap hakkaten sahıp oldugu sohretı hakedecek kadar kadım sırları vs vs vs degecek mı acaba hanı efsaneden yola cıkılıdıgını okumustum mesajların arasında husranla da karsılasmakta var ısın sonunda

 

Alınıcak birşey yok :) elbette zaten bir efsane kitap.Ama bilinmeyen insanı genelde cezbetmiştir.Bu efsaneyle uğraşmak beni mutlu ettiği için uğraşıyorum sadece. Kadim sırlar da içermiyor benim için.Tüm mesajları okursan görürsün ;)

 

yukarıdaki yazıda da benim ilgimi çeken tek kısım ; ben hep su altı girişi olarak düşnmüştüm fakat kutuplar da mantıklı geldi bana.(Ama orada yaşadığı söylenen kişiler hakkında yorum yapmıyorum :) )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yok hanı boynusuz ııy kotu arastırmakta bıle bır emek harcanıyor edıyor ya kıtapta hanı aradıgını bulmassan tuh be bunun ıcın mı ugrastık o kadar tarzı bısı olmasın dıye dedım :D

 

Olur mu :) öyle bir kitabı bulup adını altına yazdımak bile yeter.En kötü ihtimal bir tarih eseri ortaya çıkarmış , bir efsaneyi bulmuş oluruz :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

boynuzsuz'un başlığıyla varlığından haberim olan bu kitaba arkadaşların bilgileri ve önerileri dahilinde dahada ilgim arttı. kısacası boynuzsuz bu başlığı sürekli takip ediyor olacağım bizlerden bilgilerinizi esirgemeyim lütfen.

 

Maestro13, paylaştığınız bilgiler gerçekten çok enteresan ve ilgi çekici keşke daha uzun olsaydı :) okudukça sarıyor kendine. herneyse dikkatimi çeken şey ise Amiral Byrid bu medeniyetle irtibata geçince bazı haberler vermesi isteniyor ve ancak siyasiler tarafından bir şekilde susturuluyor. ancak daha sonra bu bölgeye savaş niteliğinde seyahatler düzenleniyor ve Amiral de bunun içinde. Amiral bu kadar dost davranan ve öğüt veren bir medeniyete karşı neden kötü niyetli kararlar içerisinde yer alsın?

Dahası Hitler'in bu medeniyetle ne gibi bir anlaşması söz konusu olabilir? Belki islah etmek için yanlarına almışlardır diye düşündüm :D Ve bu medeniyetin İskandinav-Alman karışımı bir topluluk olma ihtimali var. (uzun boy desen onlarda, sarışınlık ve renkli gözlerde sıkça rastlanır bu ırklarda).

 

Lütfen tartışalım bu veriler üzerinden

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Beyler içinizde kuran ın mealini okuyan var mı bilmiyorum ama davette gelen varlığın söylediklerini okuyunca 'ben bunu bi yerden biliyorum lan' dedim. Davette söylenenler kuranda geçen ayetlerle benzerlik gösteriyor gibi. Emin olmak için biraz daha araştırmam lazım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Beyler içinizde kuran ın mealini okuyan var mı bilmiyorum ama davette gelen varlığın söylediklerini okuyunca 'ben bunu bi yerden biliyorum lan' dedim. Davette söylenenler kuranda geçen ayetlerle benzerlik gösteriyor gibi. Emin olmak için biraz daha araştırmam lazım.

 

Kutsal kitaplara baktık zamanında şüphelnip ama yanlış yol. Basit bir ip ucu ama malesef göremiyoruz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Davete gelen varlık kitabın yerini söylememiş benim anladığım kadarıyla. İçinde yazanlardan bahsetmiş. Mesela "küller dönerek bir dağın yangınından bir destan yazar" pompei kavminin helak olma nedeni yanardağın patlaması ve insanların taşlaşması. Aynı şekilde "denize uzak ama en çok denize yakın" lut kavminin helak olma sebebi suyun altında kalmaları. Ve lut gölü deniz seviyesinin altında. Gözüme çarpan bir diğer şey; "hem altındadır cennetin hem üstünde toprak sandığın" insan topraktan yaratılmıştır doğru ama ruhu allahtan bir parçadır. İslama göre allah herşeyin üstündedir. Toprak sanılan bu yüzden cennetin üstünde. Aynı şekilde insana karar verme yetisi verildiği için günahta işleyebilir bu yüzden cennetin altındadır toprak sandığın. Benim aklıma gelenler bunlar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

O zaman bir de o açıdan bakmayı denemeliyim. "ırmaklar aşar gibisin gölge ama güneş ışıldar dağlarında" ırmaklar aşar gibisin ama aşamıyorsun. Çok yavaş ilerliyorsun çünkü dağlık bir alandasın. Güneş dağlardan ışıldıyor. "suda bir adam yalnız ve koşar gibi çıplak göğe tanrılar bilir" yalnız adam şelalede. Çıplak göğe koşar gibi suda ilerlemeye çalışıyor. Çıplak gök... Yüksek bir dağ ya da gökyüzünde bulut yok. Yüksek bir şelale olabilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...