Jump to content

Deniz Gezmiş


MALCOLMX

Önerilen Mesajlar

Makarasına söyledim onu bizim buradaki liselerde lise 2 den başlarda öyle olaylar (Genelde düz sonra mesleklerde) 4 tane bu olayların döndüğü okul var toplam 5000 öğrencisi varsa bu okulların en az 3000 tanesinin söylediğim yerlerle bağlantısı var.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

biliyorum ya beni de çok çağardılar ama onların ülkü ocaklarıyla bi alakası yok sadece çete amaçlı kurulmuş gruplar

 

yani ülkü ocağı dediğin zaman ülkücülük adına yapılması gerek propagandalar vardır ama bu gruplar yaptığı tek şey toplanmak hem 16 17 yaşındaki bi çocuğun ülkü ocağı başkanı olması zaten her şeyi açıklıyo

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

:wallbash: Arkadaşlar çok doğru söylediniz gerçekten araştırınca farklı şeyler buldum bi daha söz veriyorum bi konu hakkında fazla bilgi sahibi olmadan yargıda bulunmayacağım bu arada Bloodgod sana cevap vermiyorum.

 

 

Herkez hata yapabilir ama önemli olan zaten yaptığın hatalardan ders almak senin yaptığında cok büyük bir hataydı ..ama araştırıp sonucunu görmüşsün bu cok güzel ayrıca dar ağacında 3 fidanıda mutlaka oku..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dağda Deniz'leri bekliyorlardı. En karanlık günleriydi 12 Mart'ın; baskınlar, tutuklamalar, öldürmeler... Kötü haber tez ulaştı Nurhaklara. Deniz, Yusuf ve Hüseyin yakalanmıştı. 'Yoldaşların tekrar gerillaya dahil edilmesi gerekiyordu.' Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun 'kır grubu' yoldaşlarını kurtarmak için bir eylem planladı. Kürecik'teki Amerikan Üssü'nü basacaklar, aldıkları rehineleri arkadaşlarıyla değiştirecekler, üssü de havaya uçuracaklardı. Ancak daha önce Gölbaşı-Antep arasında bir bankadan para taşıyan araç durdurulacak, ondaki para alınacaktı.

Sinan, Kadir, Alpaslan, Hacı, Metin, Ahmet ve Mustafa eylemi gerçekleştirmek için yola çıktı. Yedi kişi, üç gün üç gece, gündüzleri saklanarak, çok hızlı bir tempoyla yürüdü. Güçlerinin sınırına gelmişlerdi.

"İnekli Köyü'nün arkasında bulunan sırtta, tepenin yamacında konaklandı. Sinan, Hacı ile birlikte tepeye doğru yola çıktı. Geriye kalanlarımız da, orada uykuya yattık. Hacı, önceden üsse girecekti, son keşfi yapacaktı. Sonra da onunla buluşup üsse saldıracaktık. Yanımızda yeterli patlayıcı stoku vardı. TNT, dinamit... Üsse girdiğimizde, bunları üssün çeşitli yerlerine döşeyecektik. İçeride kalacaktık ve içeridekilere karşı Deniz'leri isteyecektik."

Ama sabah silah sesleriyle uyanır Mustafa: "İnekli Köyü'nün arkasındaki yamaçta Sinan tepeden aşağıya koşuyordu, ara sıra dönüp ateş ediyordu ve ona ateş ediliyordu. Sinan yanımıza geldiğinde gözlüğünü düşürmüştü, belinde asılı duran kütüklüğünün üstünden yaralanmıştı."

 

Kurşun yağmuru

Tepeyi bırakmamak gerekiyordu. Ancak arazi uygun değildi. Geri çekilmeye başladılar. Önce Alpaslan vuruldu. Ardından Sinan bacağından bir yara daha aldı. Her yandan üzerlerine kurşun yağıyordu. Mustafa da bacağından, kalçasından kurşun yedi, tüfeği elinden savruldu gitti.

"Bundan sonra Sinan'ın Kalaşnikof'unun son bir tarrakasını duydum. Ondan sonra yalnızca benim üzerime sıkılan kurşunların sesi duyuldu. Sadece o sesler vardı. Ben yaralı düştükten sonra da, üzerime ateş edilmeye devam edildi. Başımın yanına, kolumun civarına yani hedef gözetilerek açılan ateşin ortasındaydım. Bir yandan da 'Teslim ol' diye bağırıyorlardı.Oysa ben istesem bile teslim olacak durumda değildim."

Çatışmada Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga öldürülmüştü. Sağ olarak yakalanan Hacı, yaralı getirilen Mustafa'yı görür "İlk dikkatimi çeken şey, Mustafa'nın pantolonundan kan akıyordu. Toprağa bulanmış kan akıyordu."

O sırada 21 yaşındaydı Mustafa, İzmirliydi. Babası iflas etmiş bir tornacıydı. Yoksulluk çeken bir emekçi çocuğu olarak yetişmişti. 1966 yılında girdiği ODTÜ'de Dev-Genç'e katılmış, Ankara'da Türkiye İşçi Partisi'nin içinde çalışmıştı.

68 Devrimci Gençlik Hareketi'nin aktif bir eylemcisidir artık. Amerikan 6. Filosu'nun askerlerini denize dökenlerden biridir. Gençliğin üniversitede neden boykot ve işgal yaptığını anlatmak üzere fabrikalara ve köylere gitmeye başlarlar. Filistin kamplarında gerilla eğitimi alırlar. Tüm Anadolu'da mitinglerle, gösterilerle büyük bir iktidar mücadelesi yaşanmaktadır. 1970 yazında, Amerika tarafından haşhaş ekiminin yasaklanmasına karşı yapılan 'Haşhaş Mitingi' için, bugün milletvekili adayı olduğu Malatya'nın yüzlerce köyünü karış karış dolaşır. Türkiye'nin koşulları gençlerin yolunu yavaş yavaş dağa doğru sürmektedir.

"70'lerde mücadelenin akışı beni Nurhaklara kadar getirdi. Kendim istediğim için değil. Koşullar öyleydi. En sıradan protestomuz, komando kamplarında eğitilmiş milislerin saldırısına uğramaktaydı. 6. Filo'yu protesto ederken şeriat heveslilerinin palalı saldırısına maruz kalıyorduk. 'Kanlı Pazar'ı yaşamıştık. Her şey yasaklanıyordu. İşçisiyle, köylüsüyle halk başka şey düşünüyor ve istiyor, yönetenler başkasını yapıyordu. Malatya'nın tepelerinde hissettiğim ilk şeyin, kendi kendime mırıldandığım 'Oh! Özgürlük' sözcüklerinde ifadesini bulduğunu hatırlıyorum. Başta Sinan Cemgil, arkadaşlarımla bu havayı soluduk ve herkese bunu anlattık. Sonuçta tüm 'zararı' kendimiz üstlendik, halka tek bir çöp zarar vermedik."

 

Cezaevinde 15 yıl

Siyasal faaliyetleri nedeniyle üniversite eğitimini yarım bırakır Mustafa Yalçıner. Artık cezaevi süreci başlamıştır. Deniz Gezmiş'i, Yusuf Aslan'ı, Hüseyin İnan'ı bir gece yarısı arka arkaya kaldıkları hücrelerden

alıp götürürler. Yakalandıktan sonra yargılandığı THKO davasında aldığı idam cezası daha sonra müebbet hapse çevrilir.

12 Eylül sonrası bu kez Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP) sanığıdır Mustafa Yalçıner. Toplam 15 yıl hapis yatar.

1995'te kurulan Emek Partisi'nin merkez yöneticisidir. Ancak parti, programındaki Kürt sorununun çözümüne ilişkin madde nedeniyle kapatılır. 1996'da kurulan Emeğin Partisi'nin genel başkan yardımcılığı görevini üstlenir. Çeşitli gazete ve dergilerde yazarlık yapar. Hayatın bütün bu yoğun akışı içerisinde ancak 45 yaşında evlenmeye fırsat bulur. Yalçıner bugün karşımıza 51 yaşında, üç yaşında bir kız çocuğu sahibi, DEHAP'ın çatısı altında kurulan Emek, Barış, Özgürlük Bloku'nun Malatya birinci sıra milletvekili adayı olarak çıkıyor.

30 yılı aşkın bir süre önce mitingler örgütlediği, köy köy gezdiği, Nurhak Dağları'na doğru yola çıktığı Malatya'da bugün parlamentoya gidecek bir milletvekili adayı olarak dolaşırken kendisini hiç de yalnız hissetmiyor Yalçıner: "Eskiden bildiğim, tanıdığım yerlere hiç yalnız gitmiyorum. Yanımda bugün birlikte çalıştığım arkadaşlarım oluyor, ama geçmişte omuz omuza mücadele ettiğim arkadaşlarım da oluyor. Deniz'le, Sinan'la beraber yürütüyoruz seçim çalışmasını sanki. Bunu hissediyorum, bunu yaşıyorum. Hayır nostalji yapmıyorum. Adım başı bunu hissettiren bir eve, bir ağaca, en önemlisi tanıdıklara rastlıyorum. Oturup onlarla konuşuyorum. Geçmişten söz açıyorlar, birlikte bugüne bağlıyoruz."

 

Eski tanıdıklar buluşuyor

Yalçıner, yıllar öncesinden bildiği köylerin bugünkü sefil durumunu görünce kuşkusuz 'tarihin de kendilerini beraat ettirdiğini' düşünüyor. "Aynı köylere gidiyorum. Çoğu evin harap olduğunu görünce içim burkuluyor. Görüyorum ki, 30 yıl içinde köylülerimize kendi toprağında yaşayıp üretmek, hayvanını beslemek haram edilmiş.

Kotalar yüzünden tütün ve pancar ekemeyenler, kayısısı üç kuruş para etmeyenler, yem masrafı hayvan beslemesini karşılamayanlar, çoğunlukla köylerini terk etmiş. İzmir'e, İstanbul'a, Almanya'ya gitmişler. Çoğu köyde sadece yaşlılar kalmış. Tanıdıklar da en çok onların aralarından çıkıyor. Zamanında ekmek vermiş olanlar, evlerinde kaldıklarım onlar. Sarılıp kucaklaşıyoruz. Hepsinin gözleri öfke dolu ve yeniden

ışıldıyor. Sadece köylerde değil, merkezde de çok sayıda tanıdıkla karşılaştım. Şeker ve demiryolu işçileriyle, şimdi kapatılmış olan Sümerbank'tan atılanlarla oturduk konuştuk. Üstelik birçok eski tanıdıkla şimdi seçim çalışmalarını birlikte yürütüyoruz. Duyan katılıyor çalışmalara. Bu, gözlerimi dolduruyor. 30 yıl içinde değişen hemen hiçbir şey olmadığını, ama yaşamanın ve çalışmanın daha da zorlaşıp koşullarının kötüleştiğini bir kez daha derinden anlıyorum."

Yalnızca Malatya'da kalanlardan değil, yurtdışına giden Malatyalılardan destek almış Yalçıner. Çoğu eski tanıdıklar. 30 yıllık dostu, eski CHP milletvekili Salman Kaya, yanına topladığı arkadaşlarıyla birlikte Yalçıner'in seçim kampanyasına katılmak üzere Malatya'ya gitmiş. Yaşadığı bu süreci 'Hafızayı beşerin nisyan ile malul olmadığını gördüm' diye değerlendiriyor. Ancak örgütsüz ve dağınık kaldıkları için

'hareketsizleşmiş' bulmuş yalnızca eski dostlarını.

"Şimdi herkes yeniden silkiniyor. Umutlanıyor. Umut veren bir toparlanma merkezinin varlığı tayin edici. İki gün önce Yeşilyurt ilçesine gittim. Seçim bürosu açtık ve arkadaşlarımla esnafı ziyaret ettik. Eski tanışlarla karşılaştık. Çoğu belirli yerlere gelmişler. Gidecek başka yer olmadığını düşünüp kerhen 'sol' söylemli, ama Dervişli partiye oy verme eğiliminde olanlar bir saat içinde yüzlerini DEHAP'a döndüler. İlçeden şehir merkezine yeni dönmüştük ki telefondaki coşkulu ses bir minibüs ve bir otomobilin kampanya boyunca çalışmak üzere DEHAP'a sunulduğunu müjdeledi.

Kampanyaya katılanlar olanaklarını da sunmuşlardı. Herkes Hazine yardımı almadığımızı, hortumladığımız paralarımızın olmadığını biliyor. Seçim bürolarını kendi paralarıyla açıyorlar, arabalarının yakıtını kendileri dolduruyorlar. Eski tanıdık, yeni tanıdık, herkesin yaptığı bu. 'Ölü toprağı serpilmiş' hava, hiçbir yerde yok artık."

 

'Deniz'in itibarı iade ediliyor'

Yalçıner'e göre '68'in rüzgârı yeniden esmeye başlayacak.' Bunun için 'Ben nasıl milletvekili adayı oldum? Mihri Belli'nin TBMM'yi açacak olmasını çok değil, bir sene önce kim hayal edebilirdi? Şimdiden on binler, hatta yüz binler, çektikleri halay ve zılgıtlarla Türkiye'nin en içtenlikli ve özgür alanlarına dönüştürdükleri DEHAP miting, seçim bürosu açılışları ve konvoylarında birleşmiyorlar mı? Bugünden yüzde 10'luk seçim barajı parçalanmadı mı' sorularıyla bir sonuca varıyor: "68'in ve Nurhakların yolu Meclis'e çıkmıştır. Deniz'lerin itibarı şimdiden iade edilmektedir. 12 Mart ve ardından asıl olarak 12 Eylül'de sekteye uğratılan Türkiye'nin bağımsızlık ve demokratikleşmesi davası, ezilen milyonların dilinde, yüreğinde, ama ille de birliği ve mücadelesinde yeniden ete kemiğe bürünmüştür. Şimdi bu nedenle yarım kalmış sloganlarımızı yeniden ve belki de daha gür sesle haykırıyoruz. Dün 6. Filo'ya, 'Ortak Pazar'a karşıydık, bugün IMF'ye. Dün de, bugün de savunduğumuz, ipotek altında olmayan, kendi kararlarını kendisi veren bağımsız Türkiye'dir. Türk-Kürt kardeşliği ve eşitlik yolunda dev bir adım atıldığı gibi, bu adım, ezilenlerin birliğinin, yoksulların birliğinin temel bir adımı olmuştur."

Bugünden yarına bütün 'hesaplarını' gönül rahatlığıyla veriyor Yalçıner: "Halktan büyük güç yok. Yeter ki ona ihanet etmemiş ol! Şimdi bunun hazzını yaşıyorum."

Nurhaklardan Ankara'ya çıkan yolda, hiçbir emeğin boşa gitmediğine adım başı yeniden ve yeniden tanık oluyor. Bu kez yolun açık olsun Yalçıner!

 

 

bir göz atmak faydalı olacaktır..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Faşistler(Doğru tabi adolf de komünistti,pardon anarşistti hatta) çocukları öldürmedi diyen zihniyete cevap vermiyorum.

Bak bakalım solclar kaç kişi öldürmüş olaylarda sağcılar kaç kişi.Fikirleri tartışmaya aklı yetmeyen herkesin beline bir silah takıp kurşun yağdırdığını unutmayalım lütfen.....

Ayrıca sağcıları kim silahlandırmıştır?Alparslan türkeş kadar ABD'ye gidip gelen bir subay daha var mıdır o dönemde? vs.vs.

Bence de girmeyelim bu tartışmalara sığınalım ABD'ye memurlar ve işçilerde dolarla maaş almaya başlıyınca hiç bir sorun kalmaz..........

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Faşistler(Doğru tabi adolf de komünistti,pardon anarşistti hatta) çocukları öldürmedi diyen zihniyete cevap vermiyorum.

Bak bakalım solclar kaç kişi öldürmüş olaylarda sağcılar kaç kişi.Fikirleri tartışmaya aklı yetmeyen herkesin beline bir silah takıp kurşun yağdırdığını unutmayalım lütfen.....

Ayrıca sağcıları kim silahlandırmıştır?Alparslan türkeş kadar ABD'ye gidip gelen bir subay daha var mıdır o dönemde? vs.vs.

Bence de girmeyelim bu tartışmalara sığınalım ABD'ye memurlar ve işçilerde dolarla maaş almaya başlıyınca hiç bir sorun kalmaz..........

 

Abi harbiden helal sana ya ciddi söylüyorum herşeyi biliyorsun :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

34.jpg

 

DENİZ GEZMİŞ'İN DEVRİM GAZETESİNE VERDİĞİ RÖPORTAJ

 

 

Atatürk’ün, “Tam bağımsızlık” ülküsünü kendilerine şiar edinen devrimci gençleri sindirmek için cinayet tedbirlerine kadar varan planlar yapılıyor şu günlerde. Tertipçilerin baş hedeflerinden biri de gençliğin önde gelen liderlerinden Deniz Gezmiş, son olayları şöyle yorumladı:

 

- Türkiye ekonomisi tam bir çıkmaz içindedir. Zamlara rağmen, bütçenin açığı 2,5 milyardır. Bu, tutucular koalisyonunun iflasını açıkça ortaya koymuştur. Tutucu güçler, egemenliklerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini anlamış olmanın telaşı içindedir. Devrimci gençlik eylemini engellemek için tertiplere girişmeleri bundandır. Fakat umduklarının tersi olmuş ve bu olaylar bizi daha örgütlü, daha disiplinli ve daha güçlü eylemlere hazırlamıştır. Tertipleriyle gençliği ordunun karşısına düşürmek hedefine ulaşamadıkları gibi, devrimci gençlik eylemi, Mustafa Kemal’ci zinde güçler saflarını biribirlerine kenetlemiştir. Mustafa Kemal adı, geniş öğrenci kitlelerinde daha fazla ağızdan ağıza dolaşır olmuş, forumlarda Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe tekrarlanmış ve bunlar uygulanmıştır. Emperyalistler ve işbirlikçileri, Gazi Mustafa Kemal’in çizgisinin geniş kitlelerde ve bütün zinde güçlerde yankılanmasından korkmuşlardır bugün.

 

- Gençlik eylemleri içinde önemli bir yerin var ve tutucu güçler senin okuldan atılmış olmanı sürekli istismar konusu ediyorlar. Bu durumda senin söyleyeceklerin neler?

 

- Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa’nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal’in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır.

 

- Mustafa Kemal’in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın?

 

- Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı’ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrimci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır.

 

- Halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için gençliğin dayanışma içinde bulunacağı Kemalist güçler kimlerdir?

 

- Bugün Türkiye’de Kemalist Devrim’in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs’ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklardır.

 

- Emperyalizme karşı nasıl bir mücadele verilecektir?

 

- Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal’in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız.

 

- Bazı çevreler bu görüşleri, “devrim yobazlığı” sayıyorlar. Bu sence nasıl açıklanabilir?

 

- Devrimcilik demek halk dalkavukluğu demek değildir. Her şeyden önce devrimcilerin görevi halkın önünde gitmek, halkın gerçek özlemleri için mücadele etmektir. Halk için düzen değişikliği isteyen gençliğe halk karşıdır gibi saçma bir iddiayla Kanlı Pazarları görmezlikten gelen ve gerçek devrimciyi yobazlıkla suçlamaya kalkışan tatlısu devrimciliğine özenmiş politikacı, aslında tutucu güçler koalisyonunun usta propagandalarının esiri olmaktadır. Politikacı, “halk kızar” diye, halk düşmanlarının uşaklığını yapmaktadır. Değirmenköy, Elmalı, Göllüce köyleri, davalarını desteklediğimiz bu topraksız köylüler bize hiç kızmadı, aksine gençliği bağrına bastı. Demir Döküm işçileri de öyle yaptı. Devrimci gençliği halkçı görünüp, egemen sınıflara göz kırpan tatlısu devrimcisi politikacı anlamaz ama işçi ve köylü anlar. Devrimci gençlik de onlara dalkavukluk etmez, gerçek kurtuluş yolunda onlarla birlikte mücadele eder. Hem egemen sınıflara göz kırpan oy goygoyculuğu, hem devrimcilik olmaz. Bugün bizi devrim yobazı olarak nitelendiren birkaç CHP yöneticisi Ortanın Solu tabanını temsil etmemektedir. Anti-Kemalist karşı devrimcilerin yanında yer alan bu birkaç yöneticiyle ortak bir mücadele söz konusu değildir. Fakat şuna inanıyoruz ki, tam bağımsızlık isteyen dürüst Ortanın Solu tabanı Kemalist bir Türkiye’nin kurulması için bizimle birlikte mücadele edecektir.”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Denizlerin THKO Davası Savunması'ndan:

 

Türkiye'nin bağımsızlığından

başka bir şey istemedim.

Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz.

Ve ben 24 yaşındayken kendimi

Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.

 

Bizlerin tek özlemi tahsil sırasında bulunmamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığıdır. Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik.

 

Biz 50 sene evvel Kurtuluş Savaşı vermiş bir ülkenin çocukları olarak Kurtuluş Savaşı'nın gerçek tahlilini yapmaya her zaman için muktediriz. Biz yine çok iyi biliriz ki Türkiye Kurtuluş Savaşı'nı yapmak için Samsun'a çıkanlara İstanbul örfi idaresince ve mahkemelerince idam cezası verilmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki, Osmanlı İmparatorluğu yüzlerce generalinden ancak birkaç tanesi Kurtuluş Savaşı'na iştirak etmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki Kurtuluş Savaşı yapıldığı sırada İstanbul'da bulunanlar bunları yapanlara eşkıya demiştir.

 

1950 tarihinde Amerikan emperyalizmi iktidara geldi. Demokrat iktidar 27 Mayıs 1960'da tarihe gömüldü. Demokrat Parti gitti, bunun gitmesiyle tellaklar değişmedi. 27 Mayıs'ı kastetmiyorum, bundan sonrasını kastediyorum. Hamam aynı fakat bu defa da tellaklar değişti. Amerika bu dönemde imdada yetişip İnönü'yü düşürdü, Demirel'i iktidara getirdi.

 

Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz

 

Öğrenci hareketlerine gelince, Türkiye'de öğrenci olayları 50-60 senedir eksik olmamıştır. Sultan Hamit'in Tıbbiye talebelerini Sarayburnu'ndan denize attığı tarihten itibaren öğrenci hareketleri Türkiye'de devam edegelmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında faşizme hayır diyen gençler ilerici gençlerdi. Ve 28 Nisan 1960 tarihinde özgürlük savaşı veren gençlerdir. Amerikan emperyalizmi tarafından İnönü hükümetten düşürüldüğünde protesto gösterisi yapan gençler ilerici gençlerdir. Anayasa'ya Bağlılık Mitingi'ni de bizler yaptık. O günün mitinginde iktidarın kiralık adamlarından ve polisinden dayak yiyen de gene bizlerdik.

 

1968 senesine gelince, üniversiteler öğrenciler tarafından işgal edildi. İşgalleri gayet meşru idi ve kürsü ağaları dahi bu işgallerin haklılığını hiçbir zaman inkar edemedi. Aynı yılın Temmuz ayında Amerikan Filosu'na karşı gösteri yapanlardan Vedat Demircioğlu polis tarafından hunharca öldürüldü. İktidarın kiralık kuvvetleri ve polisi hunharca devrimcilerin üzerine saldırdı. 20'ye yakın devrimci öldürüldü. Bunların hiçbirinin katili bulunamadı. Polis karakolları işkencehane haline getirildi. Hiçbir savcı buna karşı çıkmadı. Fikir özgürlüğünü ve Anayasa'yı paravan yapanlar "önceden Atatürkçü geçinirken O'nun fikir ve şahsiyetini de küçük görmeye başladılar, sadece Mustafa Kemal tarafını beğeniyorlardı." suçlamasını kesin olarak reddediyorum ve asla kabul etmiyorum. Diğer yurtseverler de bunu kabul etmez.

 

Gerçekler örtülmek isteniyor. Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. Onun İstiklal-i tam prensibini, ve onun istiklal-i tam Türkiye idealini yalnızca biz devam ettiriyoruz.

 

Anayasa'yı en fazla savunan bizleriz

 

İddianame'de bizim Anayasa'yı cebren ilgaya teşebbüs ettiğimiz ileri sürülmektedir. Öteden beri arzetmiş olduğum gibi, bu ülkede Anayasa'yı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa'yı ihlal edenlerse ortadadır. Anayasa'nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz. Anayasa'yı uygulamayan yavuz kimselerse hâlâ ortadadır. Ve yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler. Bile bile iddia makamı bizim Anayasa'yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir.

 

İdddia makamı bizim vermekte olduğumuz Bağımsızlık Savaşı'na karşıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na karşı, reformlara karşı ve bu nedenle bizim Anayasa'yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir. Çünkü Süleyman Demirel hâlâ ortada gezmektedir. Kudreti yetiyorsa Süleyman Demirel hakkında aynı şekilde dava açsın, onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya alışmışlardır.

 

Amerika sizin döneminizde ülkeye girdi ve hiçbiriniz sesinizi çıkarmadınız

 

Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dahil sizlersiniz. Çünkü Amerika sizin döneminiz sırasında Türkiye'ye girdi ve hiçbiriniz sesinizi çıkarmadınız. Ve Demokrat Parti iktidarına 10 yıl ses çıkarmadınız. Ta ki 38 yurtsever subay ses çıkarana kadar ve onları devirene kadar. Ve bugün aynı savcılar bu şahıslar hakkında da idam kararı istemektedir. Süleyman Demirel'in Anayasa'yı ihlaline ve despotizmine ve ülkeyi Amerika'ya satmasına ses çıkarılmadı.

 

Ve meydanlarda bunlara karşı bizler dövüşmek zorunda kaldık, bizler kurşunlandık. Ve sonunda idam isteğiyle buraya getirildik

 

Bizim düşmanımız

Amerikan emperyalizmi ve yerli işbirlikçileridir

 

Dediğim gibi Türkiye'yi bu hale getiren eski yöneticilerin bütün suçları bize yüklenmek istenmektedir. Bütün eski idarecilerin suçu bize yükletilmek istenmektedir.

 

Türkiye'nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk. Varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik. Bunun aksini iddia edenler vatan hainidir. 12 Mart Muhtırası muvaffak olmasaydı bizi itham eden makam onları da aynı şekilde itham ederdi. Buna da kanaatim tamdır. 12 Mart Muhtırası Anayasa'nın uygulanmadığını iddia etmektedir ve parlamentoyu açıkça suçlamaktadır.

 

Biz strtaejik olarak düşüncelerimizi hiçbir zaman saklamayız. Hangi şartlar altında olursak olalım bunu açıkça söyleriz. Düşüncelerimizi mezara kadar götürürüz. Nasıl burada namluların ve dipçiklerin gölgesi altında konuşuyorsak düşüncelerimizi her zaman açıkça ifade ederiz. Bizim Anayasa'yı ilgaya teşebbüs gibi bir kastımız bulunsaydı, bunu da burada açıkça söylemekten çekinmezdik. Bizim böyle bir amacımız yoktur.

 

Bizim düşmanlarımız Amerikan emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçileridir. Yani emperyalizm ile işbirliği yapan patronlar, feodal mütagallibe yani bezirgânlar, tefeciler. Toprak ağaları ve diğer işbirlikçileri ve bizim bütün eylemlerimiz bu hedefe yönelmiş bulunmaktadır. Bunun dışında başka bir hedefimiz yoktur.

 

Milyon metrekare vatan toprağı işgal altındayken mili bütünlüğü bozmakla suçlanıyoruz

 

Bizim kişi güvenliğini, mülkiyet hakkını, egemenlik ilkelerini, milli bütünlüğünü bozmak için harekete geçtiğimiz iddiaları vardır. Kişi güvenliğini ihlal edenler kimlerdir. Bunu evvela tesbit etmemiz lazım. Karakollarda işkence gören bizler olduk. Meydanlarda kurşunlanan yine bizler olduk. Bakanların emriyle hapishanelere atılan bizler olduk. Buna rağmen kişi güvenliğini bozan olmakla itham ediliyoruz. Yukarıda anlatılan asıl kişi güvenliğini bozanlar ise serbestçe meydanlarda dolaşmaktadır.

 

Mülkiyet hakkını ortadan kaldıracağımız iddia ediliyor. Bizatihi Anayasa mülkeyet hakkını toplum yararına kısıtlamıştır. Mutlak mülkiyet hakkı tanımamıştır. 50 köye sahip bir toprak ağasını anayasamız kabul etmemiştir. Egemenlik ilkelerine karşı çıkanlar halkın sırtından geçinenlerdir.

 

Ayrıca milli bütünlüğe karşı çıkmakla da suçlanıyoruz. 101 tane Amerikan üssünün bulunduğu ülkede bizim milli bütünlüğü bozmak istemekle itham edilmemiz gülünç olmaktadır. Milyon metrekare vatan toprağı işgal altındayken bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür.

 

21 yılın hesabını 21 gençten sormak istiyorlar

 

Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı. İddianame baştan beri sırf kelle istemek maksadıyla hazırlanmıştır. Şeklen de hukuk mantığından mahrumdur. Hukuki kıymet ve değerden mahrumdur. 21 yılın hesabını 21 gençten sormak maksadıyla ve suçluların telaşı içerisinde hazırlanmış bir iddianamedir.

 

Ben şunu iddia ediyorum ki, hareketimiz tamamen Anayasal bir harekettir. Anayasa'nın başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. Bu sebeple Anayasal bir davranışta bulunduk. Yaptıklamızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum.

 

Türkiye'nin bağımsızlğından başka bir şey istemedim. Ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün. Ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armğan etmekten onur duyuyorum. Bu bağımsızlık düşüncesini mezara kadar götüreceğiz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Menteşoğlu: Neden yola çıktın bu genç yaşta?

 

Deniz: İnandığım dava uğrana mücadele veriyorum. Sizin yüzünüzden mücadele veriyorum.

 

Menteşoğlu: Nereye gidiyordunuz?

 

Deniz: Devrime!

 

Menteşoğlu: (Eliyle duvardaki haritada Sivas'ı işaret ederek) Devrim o tarafta mı?

 

Deniz: Devrimin o tarafı, bu tarafı yoktur. Her taraftan gelir.

 

Menteşoğlu: Parayı ne yaptın?

 

Deniz: Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu paranın gereğini yapacaktır.

 

Menteşoğlu: Halk Kurtuluş Ordusu nedir? Türkiye'de bir tek ordu vardır o da Cumhuriyet ordusudur

 

Deniz: Hükümetinizin istifasından belli.

 

Menteşoğlu: İşte bu pejmurde adam Türkiye Halk Kurtuuş Ordusu'nun kahraman kumandanıymış. İyi bakın kılığına kıyafetine suratına.

 

Deniz: Kahramanım tabi.

 

Menteşoğlu: Kimin kahraman olduğu belli olmadı mı?

 

Deniz: Belli oldu. Kahraman olduğunuz için istifa ettiniz değil mi?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ne var biliyormusun,onlar inançları uğruna ölmeyi,kendilerini vatnları ve milletlerinin refahı için feda etmeyi göze almış,samimi insanlardı.Şimdiki gençlikte bırakın onlar gibi olmayı,onların adını bilenlerin sayısı bile o kadar az ki.Ama starbucks'ta keyif çatmayı,yeni spor arabasına modifiye yaptırmayı,nasıl güzel sevgili bulup alemde karizma yapıcağını en ince ayrıntısına kadar düşünebiliyor bu gençlik......

şikayetlendiğin o gençlik gibi davranmışsın şu yazdığınla. önce bu gençliğe güvenmeyi öğrenmelisin yoksa o bahsettiğin bir çuval pirincin içindeki taş gibi olursun sende. onlarda güvenden yoksun oldukları için bu durumdalar. ama bakma sen! o starbucks' ta masanın üzerine araba anahtarını koyup yanınada (yine babası sayesinde aldığı) ceptelefonu ve sigara paketini bırakan gençlik gün gelir şaşırtır seni. evet haklısın o günün gelmesi şart değil belki ama unutmayalım ki sessiz atın çiftesi pek olur, olacakta :)

benim üzüldüğüm tek nokta deniz gezmiş ve onun gibi pek çoğu eğer ideallerini gerçekleştirselerdi kahraman olacaklardı, gerçekleştiremediler vatan haini ilan edildiler. yazık oldu, çok yazık oldu...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Efendiler !

 

Türk Milleti, kendini ve memleketin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir."

 

 

Gazi Mustafa Kemal

 

 

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...