Jump to content

Bugün Sizi Hangi Şiir Anlatıyor?


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Karşımdasın işte...

Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.

Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.

Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.

Tıkandığım o an,

Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,

Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.

Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.

Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.

Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,

bitti artık hepsi...

 

Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.

Bakış açım belli oldu yine.

Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.

Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.

Dağlara çarptım her esişimde.

Yollara küfrettim her gidişinde.

 

Demiştim sana hatırlarsan:

“Önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil,

‘zamanla bırakmamak’tir..”

Şimdi bana, geçen o zamanın

Unutulmaz sancısı kalır

 

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?

Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...

Nazım Hikmet

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sen Benim Hiçbir Şeyimsin

 

Sen benim hiçbir şeyimsin

Yazdıklarımdan çok daha az

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Lüzumundan fazla beyaz

Sen benim hiçbir şeyimsin

Varlığın yokluğun anlaşılmaz

 

Galiba eski liman üzerindesin

Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak

Dudaklarınla cama çizdiğin

En fazla sonbahar otellerinde

Üniversiteli bir kız uykusu bulmak

Yalnızlığı öldüresiye çirkin

Sabaha karşı öldüresiye korkak

Kulağı çabucak telefon zillerinde

 

Sen benim hiçbir şeyimsin

Hiçbir sevişmek yaşamışlığım

Henüz boş bir roman sahifesinde

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Ne çok çığlıkların silemediği

Zaten yok bir tren penceresinde

 

Sen benim hiçbir şeyimsin

Yabancı bir şarkı gibi yarım

Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Uykumun arasında çağırdığım

Çocukluk sesimle ağlayarak

 

Sen benim hiçbir şeyimsin

 

attila ilhan

 

ne güzel anlatmış yaşanmamışlıkları,yaşanmamışlıklarda takılıp kalmayı ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

canım sevdiğim yüreğim ..

 

Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin...

Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan...

Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü,

Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır...

Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu.

Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi.

Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.

Damla damla birikiyor insan.

Damla damla sevgili...

Bir gün akıp gideceğiz hayata...

Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.

Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur...

Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.

 

Yılmaz GÜNEY

fairytale tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

HERKES GİBİSİN

 

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor

Onlardan kalbime sevda geçmiyor

Ben yordum ruhumu biraz da sen yor

Çünkü bence şimdi herkes gibisin

 

Yolunu beklerken daha dün gece

Kaçıyorum bugün senden gizlice

Kalbime baktım da işte iyice

Anladım ki sen de herkes gibisin

 

Büsbütün unuttum seni eminim

Maziye karıştı şimdi yeminim

Kalbimde senin için yok bile kinim

Bence sen de şimdi herkes gibisin

 

Gönlümle baş başa düşündüm demin;

Artık bir sihirsiz nefes gibisin.

Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin

Akisleri sönen bir ses gibisin.

 

Mâziye karışıp sevda yeminim,

Bir anda unuttum seni, eminim

Kalbimde kalbine yok bile kinim

Bence artık sen de herkes gibisin

Nazım HİKMET

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İstanbul Ağrısı

 

kanatları parça parça bu ağustos geceleri

yıldızlar kaynarken

şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen

sen

eğer yine İstanbul'san

yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim

 

pancak pancak şiirler tüküreceğim

demek yine ben

limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor

kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler

yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları

mavi asfaltlara çökmüş

diz bağlıyor

eğer sen yine İstanbul'san

kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan

sirkeci garı'nda tren çığlıklarıyla bıçaklanıp

intihar dumanları içindeki haydarpaşa'dan

anadolu üstlerine bakıp bakıp

ağlayan

sen eğer yine İstanbul'san

aldanmıyorsam

yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa

kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar

yine senin emrindeyim

utanmasam

gozlerimi damla damla kadehime damlatarak

kendimi yani şu bildigim attilâ ilhan'ı

zehirleyebilirim

 

sonbahar karanlıkları tuttu tutacak

tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor

imtihan çığlıkları yükseliyor üniversite'den

tophane iskelesi'nde diesel kamyonları sarhoş

direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şoförler

uykusuz dalgalanıyor

 

ulan İstanbul sen misin

senin ellerin mi bu eller

ulan bu gemiler senin gemilerin mi

minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında

liman liman götüren

ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi

akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar

neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor

antenlerinden

neden

peki İstanbul ya ben

ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy

gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas

ya benim kahrım

ya senin ağrın

ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın

çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi

burgu burgu içime boşalttığın

o senin ağrın

o senin

 

eğer sen yine İstanbul'san

yanılmıyorsam

koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim

sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine

satır satır okumak istediğim

sen

eğer yine İstanbul'san

eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim

 

ulan yine sen kazandın İstanbul

sen kazandın ben yenildim

kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar

yine emrindeyim

ölsem, yalnız kalsam, cüzdanım kaybolsa

parasız kalsam, tenhalarda kalsam, çarpılsam

hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa

yanılmıyorsam

sen eğer yine İstanbul'san

senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar

gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan

bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir

 

ulan bunu sen de bilirsin İstanbul

kaç kere yazdım kimbilir

kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken

1949 eylül'ünde birader mirc ve ben

sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık

sana taptık ulan

unuttun mu

sana taptık...

 

attila ilhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Savruk bir hikâyenin

Küçük ellerinden tutunma zamanıdır.

İçerisine yağmur suyu dolan

Kırık bir şarap şişesi gibi hissizleşmek

Ve anlamsızlaşmak

Belki de en iyisi.

Kim bilebilir ki

Sessizliğin aslında huzurdan uzak olduğunu...

Ve yıllardan yıllara anlatılan kısa aşk hikâyelerinin

Aslından uzak olduğunu...

Tıpkı çocukluğumuzda oynadığımız kulaktan kulağa gibi,

İlk kelimenin

Son kelimenin yakınından bile geçmediği gibi.

Aşk şimdi

Karşılığını arıyor...

Denizleri seriyorum gözlerinin kıyısına,

Dalgakıran yalnızlıklarının kahrında boğuluyorum...

Betimlenemez hüzünler birikti boğazıma,

Fırtınalar koparsam bir kaşık suda,

Karışsa özlemime gözlerin,

Ben düşsem kanayan düşlerimin kucağına...

Ya da;

Silsem tüm dizeleri gözünün yaşına bakmadan,

Kâğıttan evler yapsam kendime

Ve düşse dilimden en incesinden ağıtlar...

alkyonesirra..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Poetika

 

Yalnızlığı sevmiyorum

Yalnız kim ola ki

Kendim...

Kendimin kendini sevmiyorum

Kediler hariç...

 

Kahve ocakçısı olacaktım ben

Tuttum kavlimi

Yazdıklarımsa hep nafile

Hep nişanlı angaje ısloganlı

Can, diyorlar, bir kahve yap şu dümenin ağzına

Kallavi olsun!

 

Bende yoksa kahve, yemişçiden tedariklenip

Ve cezveyi ateşe sürüp, üstüne yemeni, şekerini

Taşırmadan pişiriyorum

 

Biliyorum, bilmez miyim bu kahve ocağınnan

Ocağımızı bucağımızı

Isıtamayacağımı!

 

İşte onun içinde de içim titreyerek

Cezvenizi sürüyorum ateşe

 

http://t0.gstatic.com/images?q=tbn:n-fA4cP1gB4d7M:http://www.harbimi.net/google-image/can-y%C3%BCcel-gitmek-%C5%9Fiir.jpg&t=1

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kimi sevsem sensin / hayret

sevgi hepsini nasıl değiştiriyor

gözleri maviyken yaprak yeşili

senin sesinle konuşuyor elbet

yarım bakışları o kadar tehlikeli

senin sigaranı senin gibi içiyor

kimi sevsem sensin / hayret

senden nedense vazgeçilemiyor

 

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet

sarışın başladığım esmer bitiyor

anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli

dudakları keskin kırmızı jilet

bir belaya çattık / nasıl bitirmeli

gitar kımıldadı mı zaman deliniyor

kimi sevsem sensin / hayret

kapıların kapalı girilemiyor

 

kimi sevsem sensin / senden ibaret

hepsini senin adınla çağırıyorum

arkamdan şımarık gülüşüyorlar

getirdikleri yağmur / sende unuttuğum

hani o sımsıcak iri çekirdekli

senin gibi vahşi öpüşüyorlar

kimi sevsem sensin / hayret

in misin cin misin anlamıyorum

http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/208829.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

dikenin

kalbime battığı bir sonbahar günüdür

sen elini bulutların içinde gezdirirsin

bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler

içini kurtlar kemirir

bence malumdur

buğulanmış camların arkasında masmavi yüzün

senin ateşler içinde olduğun

bence malumdur

ellerin muhakkak çocuk elleridir

hep kimsenin bilmediği türküler düşünürsün

onlar neden daima okul türküleridir

süleymancıktan bahseder

kara toprakta açık yeşil bir yıldız gibi akıp giden

süleymancıktan

ve karınca yuvalarından bahseder

ışıksız kömürsüz karınca yuvalarından

gökyüzünde kızıl bir hilalin kaydığını görürsün

sen ansızın gökyüzünde görünürsün

gözlerinin rengi

bence malumdur

elinde değildir akşam serinliğinde üşüsün

eylül'den itibaren geceler hazindir uzundur

sokaklar yorulur uykuya varıp gelirler

sokakların üstüne bulutlar gelirler

bulutların üstüne yıldızların gözleri gelir

bir yıldız bir yıldızın ardınca gider

yıldızların kaybolduklari yer

bence malumdur

karanlıkta bir şeyler kopar dağılır

uzaktan yabancı sesler duyulur

sen elini bulutların içinde gezdirirsin

elin hayallerimi dağıtır

bilirsin

sen elini bulutların içinde gezdirirsin

 

attila ilhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben sana kediydim hayatımız iki sarı ikindiydi yazda

sen bana kediydin yaşayıp yaşamamaktı gözlerimiz

sen bana kediydin ısınmış birer kıştı ellerimiz

sen bana kediydin bilmem kaç masum şiirdi kirpiklerin

sen bana kediydin Buhurumeryem bir anıydı yüzün

ben sana kediydim kanatlı melek çoğalmasıydı susmamız

ben sana kediydim sevmelerden Musevi bir sevmekti kalbin

ben sana kediydim ağzımın tuttuğu her şey bembeyazdı

sen bana kediydin aşkı aşkla tutma oyunuydu dudakların

sen bana kediydin pastel dokunuşlardı patilerin

sen bana kediydin adı Fatoş bir kedi mahcup anne

sen bana kediydin ruh hâlin ağlama biçimimdi

ben sana kediydim süt ve şarap dökmüş kedi her hâlim

sen bana kediydin Kuzey Defterleri bir anlamdı alnın

ben sana kediydim âh, boğazlı kazak bir hüzündü ömrüm!

Sen bana kediydin sende akşam turuncu kokardı

ben sana kediydim cennetimiz gidememeklerde bir köydü

sen bana kediydin kedimden ürkmüş serçe sürüsüydü paranoyan

ben sana kediydim bir adım daha vardı, gri bir kedi unutmak

sen bana kediydin miyavlamaların şiirdi lehçemde

ben sana kediydim hayatımız ara renklerdi hikâyelerde

 

Biz bize kediydik Bazı insanlara yağmur yağıyordu**

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

iki yol ayrılıyordu sararmış bir ormanda

Birinden birini seçmeliydim, bir an önce,

Uzun süre durup baktım birine,

Uzanıp gidiyordu ağaçların altında,

Eğrilip bükülüp göz alabildiğine.

 

Öbür yolu seçtim sonunda,aynı güzellikte,

Çok daha çekici ilkinden belki de,

Albenili ve çimenlerle örtülü boydan boya;

Ne ki oradan geçenler daha önce

Aynı ölçüde aşındırmışlardı ikisini de.

 

Ve o sabah kaplıydı o iki yolda

Kimsenin ayak basmadığı yapraklarla.

Ah,bu bir başka gün ilk yolda karar kıldım!

Her yolun başka bir yola vardığını bildiğimden,

Kuşkuluydum bir gün geri döneceğimden.

 

Yıllar,yıllar sonra bir gün

Şöyle diyeceğim iç çekerek:

İki yol ayrılıyordu bir ormanda ve ben-

 

Kazanan yalnızdır' Paulo Coelho

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gidip sahiplerinizle kontrat yenileyin ulan !

düş ticaret açığınızı hayal dilenen çocukların üzerine yukardan işeme teknikleriyle kapatın

sahip olduğunuz en iyi şey olan ulusal aşağılık duygular mağaranızda

“paganini” dinleyerek içinizdeki boşlukla yüzleşme anları yaşayın

kapıyı vuran şefkat satıcılarına çiş kokan masallarınızın piyasadaki marjinal getirisini övün

ve kucaklarında lunapark taşıyan paralelkenar trajedilere sayfanızda yer verip;anlamı gömün

savaş satın insanlara ulan; bir alana bir bedava.

 

(nasıl da görmedim tabeladaki yazıyı;lütfen karşılıksız sevmeyin

ki ben gençliğini sakıncalı bir duvar yazısı olarak harcayan biriyim.)

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ANLADIM

 

Bunca zaman bana anlatmaya

çalıştığını,kendimi

bulduğumda anladım.

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu

varmış,

Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat,

okuyarak,dinleyerek değil..

Bildiklerini bana neden

anlatmadığını, anladım..

Yüreğinde aşk olmadan geçen hergün

kayıpmış…,

Aşk peşinden neden yalınayak

koştuğunu anladım..

Acı doruğa ulaştığında

gözyaşı gelmezmiş gözlerden,

Neden hiç ağlamadığını

anladım..

Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla

ağlamaktan daha değerliymiş,

Gözyaşımı kahkaya çevirdiğinde

anladım..

Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir

tek en çok sevdiği acıtabilirmiş,

Çok acıttığında anladım..

Fakat,hakedermiş sevilen onun için dökülen her

damla gözyaşını,

Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler

terkettiğinde anladım..

Yalan söylememek değil, gerçeği

gizlememekmiş marifet,

Yüreğini elime koyduğunda anladım..

”Sana ihtiyacım var, gel ! ”

diyebilmekmiş güçlü olmak,

Sana ”git” dediğimde anladım..

Biri sana ”git” dediğinde, ”kalmak istiyorum”

diyebilmekmiş sevmek,

Git dediklerinde gittiğimde anladım..

Sana sevgim şımarık bir

çocukmuş,her düştüğünde zırıl

zırıl ağlayan,

Büyüyüp bana sımsıkı

sarıldığında anladım..

Özür dilemek değil, ”affet beni” diye

haykırmak istemekmiş pişman olmak,

Gerçekten pişman olduğumda anladım..

Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,

Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,

Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..

Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş

bir gün affedilmeyi,

Beni afetmeni ölürcesine istediğimde

anladım..

Sevgi emekmiş,

Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak

kadar sevmekmiş…

Can YÜCEL

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

k o r k m a y ı n u n u t u l u y o r

 

suya hapsedilmiş bakterilerle güzelleşiyor

ölümün en lacivert masumiyet hadisesi;

öğrencilerince taciz edilmiş berbat bir ömür lisesi

gibi artık üniversiteye hazırlanıyor imparator.

 

katalizöre bir keşke edasıyla yaklaşan azılı vücut

önemini yitirmiş plastik bir tabut -ki

içindeki

kalıba ve ilahi kalabalığa

bütün etlerin hükmettiği şehvetle yalvarmakta.

uzun yol hevesiyle şahlanıyor sürat

sürat, kendi dışındaki süratle hayale varmakta.

 

öyle bir hayal tasvir edin, hayatı ölümle suçluyor

ve eğildiği okyanusu içindeki ölü hayvanlarla avuçluyor

içiyor

içiyor

kana kana, kana yıkıla içiyor

derin bir oh çekiyor sonra,

ardından kaldırıyor başını ve hatırasını

tabiata dönüp

'affedersiniz ama, yanınızda fazla aşk var mı'

diye soruyor.

 

siz bir kelebeğe tutunuyorsunuz telaşla, onu incitmeden,

kelebek telaşla geldiği tırtıla tutunuyor

 

insan bu, azat etmek de gerek

korkmayın, unutuluyor!

 

Küçük İskender

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

An das Sonnenlicht.

 

Schreib mir, was du anhast! Ist es warm?

Schreib mir, wie du liegst! Liegst du auch weich?

Schreib mir, wie du aussiehst! Ist's noch gleich?

Schreib mir, was dir fehlt! Ist es mein Arm?

 

Schreib mir, wie's dir geht! Verschont man dich?

Schreib mir, was sie treiben! Reicht dein Mut?

Schreib mir, was du tust! Ist es auch gut?

Schreib mir, woran denkst du? Bin es ich?

 

Freilich hab ich dir nur meine Fragen!

Und die Antwort hör ich, wie sie fällt!

Wenn du müd bist, kann ich dir nichts tragen.

 

Hungerst du, hab ich dir nichts zum Essen.

Und so bin ich grad wie aus der Welt

Nicht mehr da, als hätt ich dich vergessen.

 

Ne giydiğini yaz bana! Sıcak tutuyor mu?

Uyuduğun yeri yaz bana! Yumuşak mı?

Nasıl göründüğünü yaz bana! Yüzün aynı mı?

Neyi özlediğini yaz bana! Kolumu mu?

Nasıl olduğunu yaz bana! Rahat mı?

Sana neler yaptıklarını yaz bana! Cesaretin yetti mi?

Ne yaptığını yaz bana! iyi şeyler mi?

Neler düşündüğünü yüz bana! Beni mi?

Sorulardır sana bütün verebildiğim

Ve gelen yanıtları kabullenmeliyim

Yorgunsan, uzatamam sana elimi.

Ya da açsan seni besleyemem

sanki bu dünyada hiç yokmuşum

Unutmuşum gibi seni.

 

Bertolt Brecht

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

...

Gözlerin gözlerin gözlerin,

kaç defa karşımda ağladılar

çırılçıplak kaldı gözlerin

altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,

fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün

sevinçli bahtiyar

alabildiğine akıllı ve mükemmel

dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa'nın

ve yaz yağmurundan sonra yapraklar

ve her mevsim ve her saat İstanbul.

....

 

nazım hikmet ran

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...