Jump to content

Jean-Etienne Liotard


Kinyas

Önerilen Mesajlar

Jean-Etienne Liotard

 

1702 yılında Cenevre’de doğar. Resme, özellikle de minyatür sanatına ilgisi nedeniyle Paris’e giden sanatçı, burada minyatür sanatının ve Rokoko üslubunun inceliklerini öğrenir. Paris'ten sonra Roma ve oradan da Napoli’ye geçen Liotard, İngiliz Elçisi Sir William Pansonby’nin daveti üzerine 1737 yılında Napoli'den ayrılarak Doğu Akdeniz’e yapılan bir gemi yolculuğuna katılır. 1737’de Yunan Adalarında, 1738’de Pansonby ile birlikte İzmir’de bulunan Liotard, buradan 1742 yılına kadar dört sene boyunca kalacağı İstanbul’a hareket eder. Liotard’ın Doğu gezisi sırasında Türk şahsiyetlerini betimlediği resimler, bu ressama Avrupa’da “Peintre Turc”(Türk Ressamı) adının verilmesine neden olur. Liotard’ı bir ressam olarak 18. yüzyıl sanatçıları arasında üne kavuşturan, onun çeşitli ülkelerde gerçekleştirdiği desenler ve pastel portrelerdir. Sanatçı, “doğanın formları en sadık biçimde ancak desenle resmedilebilir; desen olmadan hiçbir resim başarılı olamaz” düşüncesini savunan akademik öğretiye bağlıdır.

 

http://z.about.com/d/arthistory/1/0/w/O/Liotard_02.jpg

 

 

1737 yılında Yunan adalarına yaptığı gezide, yöredeki kadınları yerel kıyafetleri ile betimlediği desenler, Liotard’ın ne denli iyi bir gözlemci olduğunu kanıtlar niteliktedir. 1738 Mayısı’nda Yunan adalarından ayrılarak Sir William Pansonby ile İzmir’e hareket eden sanatçı, burada yabancı şahsiyetlere ait birçok portre gerçekleştirmiştir. Fransa’nın İzmir Konsolosu, Gaspard de Péleran’ın portresi bu çalışmalar arasındadır. Peruğu ve kıyafetleri ile XV. Louis döneminin modasını yansıtan konsolosun oturduğu, yerden hafifçe yüksek sedir ve yaslandığı Türk motifleriyle bezeli minderler Türklere özgü dekorun parçalarıdır.

Liotard, İzmir’de kaldığı süre zarfında diplomatik görevle orada bulunan ailelere mensup genç kadınların, Türk kadını kıyafetleriyle yansıttığı portrelerini de yapmıştır. İngiltere’nin, İzmir Konsolosu’nun kızı Margaret Fremeaux’ya ait portre bu portrelerdendir. Bu resim, canlı ve ustaca dengelenmiş renkleriyle, Liotard’ın en başarılı yapıtları arasında yer alır.

 

http://www.allaboutshoes.ca/images/common/heights_of_fashion/east_meets_west/1.jpg

 

Sanatçı, 1738 yılının Haziran ayında İzmir’den ayrılarak İstanbul’a hareket eder. İstanbul’a yerleşen ve 1742’yılına değin burada kalan Liotard, oğlu tarafından kaleme alınan anılarında İstanbul’da geçirdiği yılları ayrıntıları bir biçimde anlatmıştır. Bu anılardan aktarıldığı üzere sanatçının yalnız İstanbul’daki yabancıların değil, Türklerin de bulunduğu geniş bir dost çevresi edindiği, Türkçe öğrenmeye çalıştığı, sakal bırakıp Türk kıyafetleri giyerek bir Türk gibi dolaştığı anlaşılmaktadır . Liotard, İstanbul’da kaldığı süre zarfında Türkleri ve Türk kıyafetlerini gösteren sayısız çizim yapmış; Avrupa’ya döndükten sonra da bu çizimleri çeşitli pastel, yağlıboya resimler ve gravürlerini gerçekleştirmek amacıyla kullanmıştır.

İstanbul’da kaldığı evin odasını bugün Genévre, Musée d’art et d’historie, Cabinet des Dessins’de bulunan bir deseninde betimleyen Liotard'ın, hangi semtte kaldığına dair kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte dönemin koşulları göz önüne alındığında Pera ve Galata civarında yaşamış olduğu düşünülebilir . Sanatçı, İstanbul’da kaldığı sürece İngiliz Elçisi Sir William Pansonby ve eşi Lady Pansonby, Mr. Lewett ve Richard Pococke gibi Türk giysileri içinde yansıttığı pek çok Avrupalı’yı, diplomatları, zengin tacirleri, müzisyenleri, Fenerlileri, Rumları, Levantenleri betimlemiş, dönemin sadrazamının dahi portresini yapmıştır.

 

 

http://mailbox.gazetevatan.com/MailFoto/01.02.200824787_1.jpg

 

 

Sanatçının İstanbul’da portrelerini gerçekleştirdiği Osmanlı’nın ileri gelenleri arasında dostları Defterdar Sadık Ağa ve kardeşi Mehmet Ağa da yer alır. Her iki portrede de kürk yakalı kaftanı ve özenle sarılmış sarığı ile betimlenmiş bu önemli şahsiyetlerin yabancı bir ressama portre yaptıracak ölçüde hoşgörü sahibi olmaları, 18. yüzyılda, özellikle başkent çevrellerinin Batı kültürüne açıldığını göstermesi bağlamında önemli bir göstergedir.

 

Liotard, Türk kıyafetleriyle divanda oturan ve çubuk içerken betimlediği tiplemeleri birçok resminde kullanmıştır. O dönemde İstanbul’da bulunan İngiliz tüccarlarından, onu Pera sosyetesi ile tanıştıran arkadaşı Levett için yaptığı resimde bu tiplemeyi görmek mümkündür . Sarığı ve kürk yakalı kaftanı ile tipik bir Türk görünümünde olan ve Türk motifleriyle bezeli bir divan üzerinde oturan Levett’in yanında, tambur çalan ve Türk giysileri içinde betimlenen bir kadın figürü vardır. Bu figür, Kırım’ın eski Fransız konsolosunun küçük kızı Matmazel Glavani’dir . Figürler tipik bir Türk evi dekoru içerisinde yansıtılmışlardır.

 

http://artfiles.art.com/images/-/Jean-Etienne-Liotard/Joseph-II-Holy-Roman-Emperor-and-King-of-Germany-1762-Giclee-Print-C12259241.jpeg

 

“Turquerie” modasının Avrupa’da yerini başka zevklere bırakmasıyla birlikte Liotard, artık Türk kostümleri ve Türk dekorları içinde betimlenen portreler yapmayı bırakır ve bundan sonra dönemin soylu sınıfının giyim tarzını yansıtan Rokoko üslubunda soylu portreleri yapmaya başlar. Bu yıllarda sanatçı, Doğulu görünümünü değiştirerek sakalını keser ve Türk kıyafetleri giymeyi bırakır.

Liotard, yaşamının son yıllarına doğru janr(tür) resimleri de yapar. 1770 yılına tarihlenen bir çalışmasında büyük oğlunu bir masa üzerinde duran tabaktaki yağdan ekmeğinin üzerine sürmek için bir parça alırken betimlemiştir. Liotard’ın bu resminde, 18. yüzyılın janr ressamlarından Chardin’in etkileri açıkça görülmektedir.

Liotard, sanatının doğanın bir aynası olması gerektiğine inanmıştır. Aydınlanma felsefesi bağlamında doğal olana hayranlık, Liotard’ın yapıtlarının temelini oluşturmaktadır; öyle ki bazı çevreler onun portrelerini Rokoko sanatının ölçütlerine oranla gerçek hayata fazlasıyla yakın bulur. Liotard bu konuyla ilgili, 1781 yılında yayımlanan ünlü “Traité des principes et régles de la peinture”(Resim Sanatının İlkeleri ve Kuralları)adlı kitabında şu sözlere yer vermiştir: “Kendimi, portre ile portresi yapılan kişi arasında çok yakın bir benzerlik yakalamayı başaran ressamlardan biri olarak görüyorum. Bu başarımı her şeyden önce resimlerimi elden geldiğince kusursuz ve canlı yapmaya...borçlu olduğum kanısındayım...”

 

1789 yılında Cenevre’de ölen ve 18. yüzyılda Rokoko üslubunda resim yapan ressamlar arasında gerçekleştirdiği portrelerle dikkati çeken Liotard’ın sanat tarihi içindeki yerini belirtirken önemle üzerinde durulması gereken nokta, Avrupa’da “Turquerie” akımının yayılmasına katkıda bulunmuş olmasıdır. Liotard yalnız Avrupa’da Türk modasını yaymakla kalmamış, resimlerinde en gerçekçi, en içten ve yalın Türk dekorlarını, başka bir deyişle Türk yaşantısının en yakın anlatımını da yansıtmayı başarmıştır.

(Kısaltılmıştır.)

 

http://artroots.com/art2/liotard.jpg

 

http://www.art-prints-on-demand.com/kunst/jean_etienne_liotard/adelaide.jpg

 

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/5/57/Jean-%C3%89tienne_Liotard_007.jpg

 

http://www.curiosando.com/arte2/arte/images/storia_arte/Liotard_cioccolataia.jpg

 

http://www.istanbullife.org/fotograflar/bain.jpg

 

http://i.blog.empas.com/deoinga/31940514_320x453.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...