Jump to content

Lethe


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Lehte,uzun ve acı suyuyla cehnnemde styx nehrinin komşu nehri.insanlar acılarını unutmak için şarap içer kanlarına üzüm suyu karışır unuturlardı dünyadaki çilelerini bir an için. Ertesi gün yine acı çekmeye devam ederlerdi.insanlığın acısı hiçbir zaman dinmeycekti..acılardan kurtulmak için bu lanetli gözyaşlarıyla sulanmış çamurdan yoğrulmuş bedeni bu dünyada bırakmak gerekti, ölmek gerekti, ruhların kaçması gerekti…ölümün karanlık soluğunu hissetiği zaman karanlıklar ülkesine inerdi ruhlar styx nehrine yaklaşıp kayıkçının(charon) gelmesini beklerlerdi.karşıya geçmek için ızıdırap dolu yıllar geçiririlerdi ruhlar,cehnenmein ateşli kıyıları bu ruhların çığlıklarıyla beslerdi kendini,cehennemin kapısında 3 başlı köbek kerberos beklerdi.ruhların kaçmaması için.ruhlar lethenin yanına gelir onun kıyısında oturur ve ağlarlardı çığlıklar yükselirdi ansızın,acı çeken ruhlar içerlerdi suyundan unuturlardı geçmişlerini sanki hiçbir şey olmamış gibi.baktığı zaman insan nehrin sularını acılarının nasılda akıp gittiğini görürüdü isyan ve çığlıklar nehir sularıyla birlikte cehennemin karanlık kuyususna giderdi ve herkes arınırdı acılarından ızdıraplarından.ve aslında ölümün asla bir son olmadığına inanırlardı,ve kendilerini korkunun kollarına bırkaırlardı çünkü bi daha diriliceklerdi ve acı çekeceklerdi...

Alıntıdır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Üzülerek söylüyorum :D kıs bir yazı olmuş. Bu mitolojik anlatıların sadeec küçük pir parçası. Cerebrus cehennem bekçisi köpeğin adı. Charon kayıkçı ( sanırım bir Lİch'ti). Wala devamı gelirse ben zevkle okurum ...

 

Ellerine saglık üstad..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bundan çok çok zaman önce, insanlar yalnızca bir yerde yaşarmış, "unutuş şehri" denilen yerde. İsmi böyleymiş çünkü şehrin tam ortasından "unutuş nehri" geçermiş. Yeryüzündeki bütün sular ondan gelir ve ona geri dönermiş. Bütün su parçaları ondan ayrıldıktan sonra ona dayanılmaz bir özlem duyarmış, ayrıldıklarında kendilerini hatırlar, onla birleştiklerinde ise onda kendilerini unuturlarmış. Bilge insanlardan birisi bu öyküyü duyduğunda kendi kendisine şunu sormuş :

" Bunlar neden kendilerini hatırlamak değil de kendilerini unutmak istiyorlar ? Neden ona özlem duyuyorlar ? "

Buna cevap verilmeden önce anlatılması gereken başka şeyler de varmış.

Nehre yalnızca başka su parçaları katılmazmış, insanlar da o nehre girermiş ve bambaşka kişiler olarak çıkarlarmış. Söylendiğine göre nehir herkesi kabul etmez, kabul etmediklerini kendisinde boğarmış.Başka bir bilge insan da şunu sormuş :

" Nehir neden bazılarımızı boğuyor da, bazılarımıza ölümlüyken ölümsüzlüğü armağan ediyor? "

Bilgenin ölümüyken ölümsüz olmaktan kastettiği, insanların nehre her girişlerinde geçmişte yaşadığı acıları unutmaları ve yalnızca güzellikleri hatırlamalarıymış. Nehir bunlarla da kalmıyor, insanların istediği kaderi onlara bağışlıyormuş. ( Tabi bunlar sadece insanların anlattıkları. )

Fakat insanların yapması gereken bir seçim varmış, o da nehre ne zaman girmeleri gerektiği üzerineymiş. Herkesin bir hakkı varmış, ayrıca nehre girecek olan boğulma riskiyle de karşı karşıyaymış.

Seçim zamanı ve boğulma konusunda anlatılan çeşitli hikayeler varmış, ama en yaygın olanı şuymuş :

" İnsanlar nehre girecekleri zamanı boğulmaktan korkmadıkları zaman seçmelilermiş, böylece en yüce güzellikler ve sonsuz hayat onlara bahşedilirmiş. Boğulmaktan korkanlar ise insanlıklarından olur, sonsuzluğun sahte bir görünüşünü yaşarmış. Boğulmaktan korkmayanlar ise gerçek sonsuzluğa yol alırmış, gerçek yaşamın en derinlerine."

Bunu çok çeşitli şekillerde yorumlayanlar oluyormuş, ama genel olarak boğulmaktan korkmayanların boğulmadığı düşüncesi hakimmiş. İçlerinden yalnız birkaçı farklı düşünüyormuş. Bunlar içinde de kendisinden en emin olan bir tanesi varmış, Lethe isminde bir genç. Düşüncesini hiç kimseye anlatmamış ve bir gün ansızın meraklı bakışlar altında nehre girivermiş. Onu bir daha gören olmamış. Şehir halkı onun da diğerleri gibi korktuğundan boğulduğunu düşünmüş.

Lethe suya girer girmez sonsuz ışık demeti gözlerini kamaştırmış, suyun içerisinde nefes alabildiğini hissetmiş. Akıntı onu nehrin en derinlerine çekmiş ve kendini birden daha önce hiç görmediği bir yerde buluvermiş. Etrafına toplananlardan bazılarını tanımış, önceden boğulduğu düşünülen kişilermiş bunlar.

" Neden bu kadar geciktin ?" demiş içlerinden biri.

Lethe şaşırmış ve herhangi bir cevap verememiş.

Başka bir kişi devam etmiş :

" Biz gerçekten boğulmaktan korkmayanlarız, tam anlamıyla nehirde kendini unutmaya hazır olanlarız . "

"Anlıyorum ama neden bu saklanıyor diğerlerinden ? "

" Kimseden bişey saklandığı yok, sadece herkes kendisi bulmak

zorunda, hepsi bu. Kimseye sahip olmadığı şey verilemez."

Lethe' nin geldiği bu yerde insanlar çok mutluymuş, kötülük ve çirkinlik orada adeta hiçliğe devinmiş, yok olmuş. Lethe hiç gecenin gelmediği yerde, diğerlerinin de bundan haberdar olması gerektiğini düşünüp durmuş. Ve suya tekrar girmiş, bundan sonrasını pek hatırlamıyor ama uyandığında kendisini unutuş şehrinde buluvermiş.Kendine geldiğinde, ona ne olduğunu sormuş :

Şehir halkından birisi onun boğulmak üzereyken kurtarıldığını söylemiş.

(Aslında Lethe' nin suda boğulduğunu düşünmüşlerdi, fakat unutuş nehri bunu onlara unutturmuş ve zihinlerine başka bir durumu yazmıştı.)

Lethe bu cevap karşısında şaşırıp kalmış, ve buna inanmak istememiş.

Hiç gece olmayan yerin olmadığını düşünmek onu çıldırtmış, artık hiç kimsenin ona inanmayacağını biliyormuş, gene de bazı kişilere anlatmış. Anlattığı kişiler onunla alay edip, çıldırdığını düşünmüşler.Şehir halkının da görüşüyle onu bir yere kapatmışlar, oradan ölünceye kadar hiç çıkartılmamış.O şehirde olup da ölen tek kişi oymuş!

Unutuş ırmağının ismini Lethe' den aldığı söylenir, bu hikayeyle nehir ve Lethe özdeş olmuştur. Lethe "kendini" nehirde bırakmış, çıldırmıştır. Nehir ise Lethe' nin bu durumuna üzülür, onu tekrar gecenin olmadığı şehre de götüremeyeceğini bilmektedir.Ve onun ismini alarak onu ölümsüzleştirir, artık nehrin ismi Lethe olmuştur.Böylece unutuş ırmağında ölen tek kişi "kendini" unutuş ırmağında yeniden bulmuş ve ölümsüzlüğünü kazanmıştır.

 

Alıntıdır

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hallac öldürülünce bir seveni onun bu halini rüyasında rabbine sormuş, rabbin şöyle seslendiğini işitmiş; Biz ona bir sırrımızı açtık o bunu tutamadı ifşa etti. Bizler onu üzenleri anlamayacakları bir mana ile üzmek istemedik. Her mana kendi makamına aittir. Halk rablerini küfürden kurtardık düşünüp hallacı öldürdük sandılar, oysaki hallac varlığından geçtiğinde bizimleydi, bizde olan ebed bizimdir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...