Jump to content

Cem Yılmaz'dan Seçmeler


coldhellangel

Önerilen Mesajlar

Demokrasinin en tuhaf tarafi oylama sistemidir. Yani

> her secmenin bir oy hakki vardir ama hicbir ise

> yaramamaktadir. Cunku her insanin bir oy hakki

> olmasi adaletsizlik. Adini yazmayi bilmeyenle yaziyi

> icat edenin esit oy hakki olmasi butun duzensizligin kaynagidir.

>

> Bence saglam bir bilgisayar agiyla

> vatandaslarin uretime katkisi, odedigi vergi tutari,

> yaptigi hayirli ve hayirsiz is sayisi ogrenilip

> belli bir katsayiyla carpildiktan sonra (Bu

> katsayiyla carpma hikayesini niye istedigimi

> bilmiyorum, devlet hep oyle yapar diye yazdim.)

> kisinin verebilecegi oy sayisi hesaplanabilir.

>

> Dusunsenize ikiyuz milyar vergi verenin

> de bir oy hakki var o tutardan fazla vergiyi

> kaciranin da.Orman yakanin da bir oy hakki var agac

> dikenin de... Secme durumu bu. Secilenlerde de durum

> farkli degil. En fazlasindan ilkokul bitirmis olma

> sarti araniyor o kadar. Yani heykel yapan da

> secilebiliyor, icine tukuren de! Memlekete katki ne

> kadar fazlaysa oy hakkinin da o kadar fazla olmasi

> gerekir. Varolan durum bence hukuka aykiridir. Hatta

> anayasanin bir maddesine de aykiridir ama su anda

> kacinci madde oldugunu hatirlamiyorum.

>

> Oylamada bu haksizlik yapilirken

> sonuclari degerlendirmede de yanlis yapilmaktadir.

> En cok oy alan parti kazaniyor simdi. Bu yanlis!

> Butun yarismalarda en yuksek puan veren juri ile en

> dusuk puan veren jurinin verdigi oylar

> degerlendirmeye alinmaz. Geri kalanin ortalamasi

> alinir. Evet bu sacma bir fikirdir. Ama yine de bu

> konuya kafa yordugunu gosterir. Enflasyon devletin

> alenen suc islediginin kanitidir. Cunku devlet

> besbelli ki kalpazanlik yapmaktadir. Yani devlet

> acik acik sahte para basmaktadir ve bunlari aslindan

> ayirmak imkansizdir.

>

> Ekonomi neden batti soyleyeyim: Bir kere

> ekonomi ureticiler arasindaki bir tuketici

> iliskisine donmedikce refah gelmez. Her uretici ayni

> zamanda bir tuketicidir ama pek cok tuketici sadece tuketicidir. Hicbir sey

> uretmez, hicbir ise yaramazlar. Hicbir meslek erbabi degildirler. Hicbir

> konuda yetenekleri yoktur. Ya da o boyle olduguna inanmistir. Mukemmele

> yakin okey oynar ama bu spor henuz olimpiyat kapsamina alinmamistir

> maalesef. Bir ekonomide bu kadar TUKETICI olursa batar tabii.

>

> Dunyanin en az icat yapilan ulkesi Turkiye'dir.

> Zaten 'basimiza icat cikarma simdi!' diye bir

> deyimin uretildigi bir ulkede sonuc baska turlu

> olamazdi. Ama su acik ki pek cokseye ihtiyacimiz

> var, bunlarin bazilarini kendimiz bulsaydik fena mi

> olurdu? Cunku bunun gelismeyle ilgisi yok. En buyuk

> buluslar mum isiginda yapildigina gore?

>

> Biliyorsunuz mesela Edison ampulu bulana

> kadar henuz ampulu bulamadigi icin mum isiginda

> calismistir. Yani ampulu mumla aramistir. Ve hep

> ironi ironi dedikleri iste budur. Cunku icat dedigin

> patent hakki demektir ve kayda deger bir bulus

> insanin yedi ceddini zengin eder. Ama ulkende saglam

> bir telif haklari yasasi yoksa insanin icinden icat

> yapasi da gelmez herhalde. Yani demem o ki en

> azindan bir vantilator filan icat edebilirdik. Ya da

> tost makinesi. Bunlar atla deve degil diye

> soyluyorum. Yani MR cihazi demiyorum mesela. O zor

> tamam ama herhalde bir teflon tava yapabilirdik. Ama

> kendi icatcilarimiza deli muamelesi yapinca

> uygarliga katki saglanamiyor tabii. Her mahallede

> vardir kendisi hakkinda 'Bu mu? Manyagin teki mucit

> o! Kendi kendine acayip seyler icat eder..' diye

> bahsedilen biri.

>

> Dunyadaki icatlar doneminin kapandigi soylenir ama

> bu dogru degildir. Hala insan pek cok seyi

> yapamamaktadir. Mesela ucamamak, isinlanamamak,

> yeteri kadar sik sevisememek, aya gidebilmek ama

> orada henuz para aklayamamak, zaman tunelinin sadece

> filmini yapabilmis olmak, hicbir zaman dogru partiye

> oy verememek gibi daha cogaltabilecegimiz pek cok

> eksigi vardir. Dusunsenize dunyanin yuvarlak

> oldugunu ogreneli kac sene oldu ki sunun surasinda.

> Yani insanoglu binlerce yil ustunde yasadigi

> gezegenin birak detaylarini seklini bile bilmeden

> yasadi. Bati bile bu iste iyi degilken bizim

> durumumuzu dusunmek bile istemiyorum.

>

> Bir tek uluslararasi ismimiz Behcet Bey'dir.

> Kendisini tanimiyorum ama Behcet Hastaligi dunya tip literaturune girmistir.

> Tabii gonul isterdi ki hastaligi degil ilacini bulsaydi ama zamanla o da

> olacaktir. Yani koca tarihe baktiginizda bula bula bir hastalik bulmusuz. O

> da tam bir icat sayilmaz aslinda. Hastaligi Behcet Bey uretmedigine gore.

> Mesela matbaayi biz bulmadigimiz gibi bulani da ciddiye almamisiz. O yuzden

> hala buyuk harfleri ya da kucuk harfleri ya da hicbirini tanimayan insanlar

> yasiyor aramizda. Soylememe gerek yok ama onun da sizin gibi bir oy kullanma

> hakki var.

>

> Tarih boyunca bilime hic katkida bulunmamis bir

> topluma bir cok icattan yararlanma imkani verdigi

> icin dunyaya sukran borcluyuz. Adamlar telefonu

> buldu, biz de bari en azindan jetonu bulaydik be

> agbi, ayip yani? Cunku bizim orta ogretimimizde

> akilda kalan cumle sudur Yahu bu matematigin gunluk

> hayatimizda bize ne faydasi olacak?.... Hemen herkes matematikten nefret

> eder ve faydasiz bir sey oldugunu dusunurler. E bir toplum ya dayak yememis

> ya da hesap bilmiyor durumundaysa batar tabii. Matematik insanoglunun

> buldugu (ki herhangi bir rakkami dahi biz icat etmis degiliz. En azindan

> sifiri bul bari degil mi? Hayir onu da bulan bir arap alimidir ama simdi

> isim ver deseniz verecek durumda degilim.) en yararli derstir.

>

> Matematikten anlamamak bir kusurdur. Ama bununla

> ovunmek esekliktir. Cunku bu basarisiz ogrenciler

> arasinda yaygindir. Onlar akillari sira matematikten

> anlayani ve basarili notlar alani marjinal yapmak

> isterler... Yani onlara gore matematikten kalmak

> degil ondan gecmek tuhaftir. Caliskan ogrenciye inek

> derler ama tembel ve sorumsuz ogrenciye takilmis

> herhangi bir hayvan ismi yoktur.

>

> Matematik butun bir hayati, bir hayatta basa

> gelebilecek tum ihtimalleri, sadelestirmeleri,

> basitlestirme ya da karmasiklastirma eylemlerini,

> ozetle tum detaylariyla insan hayatini anlatan bir

> sifredir. Sifir hicbir sey degil aslinda herseydir.

> Bir, bir tek tanrinin ailedir. Sonra cokluk vardir

> azlik vardir. Bir rakam digerinden buyuktur ama

> sifiri neyle carparsan carp sonuc yine sifir olur.

> Sizin zekaniz karsinizdakinin zekasiyla sinirlidir.

> Yani hic kimsenin karsisindakinin kendinden daha

> zeki oldugunu anlamasina imkan yoktur. Herhalde o

> yuzden herkes kendini zeki zannediyor, hicbir salak,

> salak oldugunun farkinda degil.

>

> Matematik felsefenin de temelini olusturur. Herhangi

> bir sayfada gordugunuz iksler yeler, abuk sabuk

> isaretler filan size hayattaki cok karmasik bir

> durumu formule eder ve size bilinmeyeni yani X'i

> sorarlar. Anlasana be sapsal o X dedigi sensin.

> Ileride yolunu kaybettiginde nasil bulacagini bilmen

> icin bu formul.

>

> Matematikteki problemler hayattaki problemlerin

> aynisidir. Yani iki kere iki her zaman dort eder.

> Matematik bunu bize garanti ediyor. Ya her zaman iki

> kere iki dort etmeseydi? Ticaret cok riskli bir hale

> gelmez miydi? Sen hala de ki 'Ulan bu karekok alma

> da neyin nesi?' Ya da 'Integral mi? delirdi bu

> herhalde.!'

>

> Matematikten hoslanmayan ogrenciler sonraki

> hayatlarinda genellikle tercihlerini hep yanlis

> yapan insanlar olurlar. Sanirim ulkemizdeki secim

> sonuclari buna kanit olusturmaya yeter.

>

> Evet matematik zordur ama hayat da oyledir.

> Matematigi seviniz cunku fazla seceneginiz kalmadi.

> Siz matematigi gereksiz buldukca enflasyon

> yukseliyor. Birbiriyle satranc oynayan kari koca

> sayisi artmadikca bu isler duzelmez. Herkesin oturup

> ya da daha iyisi oturdugu yetisir kalkip 'acaba ne

> icat edebilirim' diye dusunmesi gerekir. Ama ondan

> once sahip olduklarimizin degerini bilmeliyiz.

>

> Kendi yerel zenginliklerimizin de farkinda degiliz.

> Sozgelimi Bodrum'daki otellerin neredeyse hicbirinde

> Bodrum zeytini yoktur. Koylerinde bin cesit peynir

> yapilan turistik bir beldede oraya uc yuz kilometre

> öteden gelmis ve otelin satin alma mudurunun

> zimmetine gecirdiginden artanla alinmis bir beyaz

> peynir sunulur. Yani otelin hemen arkasindaki

> tepenin yamacindaki koyde yapilan muhtesem keci

> peynirinden otelde kalan Italyanin haberi olsa sirf

> o peynir icin seneye bir daha gelecek ama maalesef

> bu olmamaktadir. Ustelik getirilen peynirin yanina

> bir parca hiyar, biraz da maydanoz konarak turiste

> 'bizim yalnizca peynirimiz degil sebzelerimiz de

> igrenctir' mesaji verilmektedir.

>

> Turizm deyince bu arada turistik sapiklar icin bir

> ikazim olacak. Evet belki bazi kadin turistlerin

> beldemize geldiklerinde bir iki hemsehrimizle

> sevistigi olmustur ama emin olunuz ki hicbirinin

> buraya gelis maksadi bu degildir. Cunku seks turizmi

> yapanlar genellikle uzakdoguya falan giderler bize

> gelmezler. O yuzden kendilerine tecavuz etmesek iyi

> olur. Onlar senin ustune alindigini bilseler o mini

> etegi giymezlerdi ama seni bilmiyorlar tabii...

>

> Cem YILMAZ...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

teşekkürler paylaşım için. ama cem yılmazın bu tarz bir yazı yazacağını sanmıyorum. her şey cem yılmaz imzası ile gezmeye başladı :))

 

başka yerlerde aynı yazı

 

Yılmaz Erdoğan - 20 Ağustos 2001

 

imzası ile yayınlanıyor. Tabi cem yılmaz daha çok okunuyor herhalde ki cem yılmaz yazarak emaille gonderiliyor. yazının tarzı da yılmaz erdoğan'ın tarzına benziyor bence :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Küçükken Salaktım

 

-Ben çocukken salaktım. Edip Akbayram´ın ismini Edi zannederdim. Yani o, benim için ´Edi Pakbayram´di.

 

-Ablama, ´Nasıl olup da koca bir günü canin sıkılmadan evde oturarak geçiriyorsun?´ demiştim.

´Büyüyünce insanin canı sokakta oynamak istemez ki´ cevabını vermişti. Uzunca bir sure büyüyüp büyümediğimi anlamak için kendime, ´Canin sokakta oynamayı istiyor mu?´ diye sormuştum.

 

-Sabahları kalktığımda aklimin hala yerinde olup olmadığını anlamak için 2+2, 3+4 gibi toplama işlemleri yapardım. Sonuçlar doğru olunca da çok sevinirdim.

 

-Dedemle parka gittiğimiz bir gün TRT´ciler çekim için oradaydı.Beni oynarken çektiler. Yayın günü bizim aile, jeneriğinde gözüktüğüm çocuk programını izlemek için televizyon başına gecti. Kendimi ekranda görünce,´Beni niye parkta unuttunuuuuz?´ diye gözyaşlarına boğulmuştum.

 

-´Geri vites´ kavramım yoktu. Şoför, kolunu koltuğa atıp arkaya doğru bakınca araba otomatikman geri geri gidiyor zannederdim.

 

-Benden büyük kuzenlerim dondurmacıların dondurma külahlarının sivri kısmıyla kulaklarını karıştırdığını söylemişti. İnanmıştım. Hala da külahların sivri kısımlarını yemem, çöpe atarım.

 

-Babaannem bir gün gelirse sevdiğim dizilerin olmadığı bir gün gelsin istiyordum.

 

-Abimle Karaoğlancılık oynardık. O Karaoğlan olurdu, beni de Bizans askeri yapardı. Sonra evire çevire döverdi. Çok mühim bir şey yaptığımı sandığım için canim yansa bile hiç sesimi çıkarmazdım.

 

-Yeşil ve siyah zeytinin ayrı ağaçlarda yetiştiğini sanırdım.

 

-Bulmacalardaki,´Annenin erkek kardeşi´ kısmına dayımın beş harfli ismini sığdırmaya çalışırdım.

 

-Anaokulunda patates baskısı yapmayı öğrenmiştik. O kadar hoşuma gitmişti ki, evde duvarlara, masa örtülerine filan basmıştım.Ancak sanat merakım annemin yeni aldığı beyaz eteğe patatesi yapıştırmamla son bulmuştu.Hem gönlünü almak hem de el koyduğu patateslerime kavuşmak için dahiyane bir fikirle öğretmenimin yanına gittim. ´Annem´ yazısını patatese oydurttum. Sevinçle eve gelerek soyundum. Renkli boyalara batırdığım patatesi vücudumun her tarafına bastım. Sonra da annemin karsısına geçtim. Beni o halde görunce ağlamaya başlamıştı.

 

-Madonna ile Maradona´yı kardeş zannederdim. Kendi kendime, ´Bunların babası ne şanslı be. Bir çocuğu futbolun kralı,biri müziğin kraliçesi´ derdim.

 

-Kurban Bayramı´nda toplanan derilerden uçak yapıldığını sanırdım.Uçakların diş yüzeyinin bu derilerle kaplandığı için Türk Hava Kurumu´nun topladığını düşünüyordum. Uçak kaçırma filmlerinde silahla ateş edildiğinde ya da bomba patladığında, ´Ayyy! Deri delindi!´derdim.

 

-Annem banyodan çıktıktan sonra babamın söylediği, ´Sıhhatler olsun´ lafını ´Saatler olsun´ diye anlardım. Bunun da, ´Banyoda amma çok kaldın´ gibi bir şey demek olduğunu sanıp babamın anneme kızdığını düşünürdüm. Annemin buna karşın niye sadece, Sağol´ dediğini merak ederdim. ´Ne kibar kadın,derdim.

 

Cem yılmaz

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...