Jump to content

Sait Faik Abasıyanık Şiirleri


semuel

Önerilen Mesajlar

O VE BEN

 

Sana koşuyorum bir vapurun içinden

Ölmemek, delirmemek için.

Yaşamak; bütün adetlerden uzak

Yaşamak.

Hayır değil, değil sıcak

Dudaklarının hatırası

Değil saçlarının kokusu

Hiçbiri değil.

Dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle günlerde

Ben onsuz edemem.

Eli elimin içinde olmalı.

Gözlerine bakmalıyım

Sesini işitmeliyim

Beraber yemek yemeliyiz

Ara sıra gülmeliyiz.

Yapamam, onsuz edemem

Bana su, bana ekmek, bana zehir

Bana tad, bana uyku

Gibi gelen çirkin kızım

Sensiz edemem.

 

 

ŞİMDİ SEVİŞME VAKTİ

 

Çıplak heykeller yapmalıyım

Çırılçıplak heykeller

Nefis rüyalarınız için.

Ey önünden geçen ak sakalli kasketli

Yırtık mintanından adaleleri gözüken

Dilenci.

Sana önce

Şiirlerin tadını

Aşkların tadını

Kitaplardan tattırmalıyım

Resimlerden duyurmalıyım. Resimlerden.

 

Şu oğlan çocuğuna bak.

Fırça sallıyor

Kokmuş manifaturacının ayağına

Dörtyüzbin tekliğinden

On kuruş verecek.

 

Seni satmam çocuğum

Dörtyüzbin tekliğe.

Ne güzel kaşların var

Ne güzel bileklerin

Hele ne ellerin var, ne ellerin.

 

Söylemeliyim.

Yok

Yok... meydanlarda bağırmalıyım

Bu küçük

Güllerin buram buram tüttüğü

Anadolu şehri kahvesinde

Kiraz mevsiminin

Sevişme vakti olduğunu.

 

Resimler seyrettirmeli, şiirler okutturmalıyım.

Baygınlık getiren şiirler.

Kiraz mevsimi, kiraz

Küfelerle dolu pazar.

Zambaklar geçiriyor bir kadın

Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor.

Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını.

Belediye kahvesinde hâlâ o eski, o yalancı

O biçimsiz Bizans şarkısı.

 

 

Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem

Nasıl etsem nasıl yapsam da

Meydanlarda bağırsam?

Sokak başlarında sazımı çalsam

Anlatsam şu kiraz mevsiminin

Para kazanmak mevsimi değil

Sevişme vakti olduğunu.

 

Bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını

Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam

Boş geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere.

Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı boyacı çocuğun

Oğlu bir şiir okusa

Karacaoğlan'dan

Orhan Veli'den

Yunus'tan, Yunus'tan...

 

 

 

 

MEKTUP

 

I

 

Vapurun dümen yerinde çaldığım ıslık

 

Yağmurlu güvertedeki türküm

Sana yaklaşmaya vesiledir

Yoksa canım, seni unutmak için değil.

Senden sonra ancak anlaşılır

İnsanoğluna öğretilen yalanlar.

Senden sonra anlaşılır ancak

Boşluğu herşeyin.

Seninle beraberdir dolu kadehler

Şaraplar seninle aziz

Cigaralar seninle tüter

Ocaklar seninle yanar

Yemekler seninle yenir.

 

II

 

Senden bahis açılmadıkça susmak isterim

Senden bahis açılmaya vesiledir.

Kınalıada, vapur, deniz, yunus

Şimdiye kadar neden gökyüzü değildi

Niye böyle oldu

Neden kitapları severdim?

Bu şehirde ikimiz birden nefes alıyoruz

Yoksa neye yarardı bu garip şehir?

Burada senin doğduğun bana malumdur

Yoksa sever miydim minareleri

Süleymaniye'yi?

Sen gavur olduğun halde.

 

 

YEİS

 

Akşam üstleri geliyor

Tam insanlar işten çıkarken.

Salkım salkım tramvaylardan

Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor

Namussuz, akşam üstleri geliyor.

 

Neremden yakalıyor, bilmiyorum

Ben tam sevmeye hazırlanırken

On altı yaşındaki sevgilimi.

Elini elimle tutmak

Yirmi dört saatte bir

Sıcak bir laf dinlemek isterken

Rezil... Tam o saatlerde geliyor

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

SÖZ AÇINCA

 

Fırtınaları ayağınıza

Meltemleri saçınıza yollayacağım.

Yakamozlar tırmanacak göğsünüze

Martılara söyleyeceğim gelsinler.

Sivriada'nın boz tavşanları

Kulağınıza fısıldayacak.

Sandalsız balıkçılar da gelecek.

Ay ışığını

Martının sırtından alıp

Akşam üstlerini

Kordela balığından

Karabataklardan karanlığı

Ben alıp getirsem...

 

Nisan yağmurları yağmış Levent'e

Onlar tanıklık etsinler olmazsa.

Nisan yağmurları tane tane.

Benden yana konuşacaklar bakın

Cümle balıkçılar

Karidesler, pavuryalar, böcekler

İstakozlar.

 

Akdeniz adalarına haber yolladım

Sardunya Adası benden yana çıkacak

Yırtık yelkenler benden yana.

Benden yana bu yas dökülmüş sandallar

Medarı Maişet, Şemşiri Hücum, Maksut Kaptan

Ceylanı Bahri, Denizkızı, Bereket motorları benden yana.

 

Ama ben yine de tavşanları

Sivriada'nın boz renkli tavşanlarını

Kimselere değişmem.

Onları göndereceğim kulağınıza

Fısıldamaya

Meremet yapan Ermeni kadınları var ya Kumkapı'da.

 

Arslan gibi kadınlar

Memelerinden sert balıkçılar süt emmiş

Ak düşmüş saçlarına erkek yürekleri açılmış.

 

Meremet yapan kadınlar

Onlara da açtım bu sevdadan.

Hepsi

Marmara

O canım su

Sivriada

O yalnızlık, kimsesizlik, balıkçının hürriyet heykeli.

 

Dülger balığı

O canavar görünüşlü

O uysal balık.

O sandallar, o tavşanlar, o motorlar

Hepsi hepsi gelecekler.

Deniz diplerinden yakamozlar

Dikenleri batan süngerler

Hepsi hepsi gelecek.

Benim için konuşmaya, dinlersen

Onlara da açtım bu sevdadan.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sait Faik, bir bakıma, hiç yaşanmamış bir aşk sancısından, dünyayı yeniden doğuracak kadar yazdı, yazdı, yazdı. Yazmasa ölecekti. Ve dedi ki : “Her şey bir insanı sevmekle başlayacak. ” Şimdi üretmenin tam vaktidir.

 

 

 

Kılıç Balığının Öyküsü

 

bu bir kılıç balığının öyküsüdür

yazılmasa da olurdu

ama bizi yeni sulara götürecek akıntı durdu

uskumrunun arkasından gidiyordu

sürünün içinde bende vardım

sırtımda bir zıpkın yarası

mutlu olmasına mutluydum

nedense gitmiyordu kulağımdan; bir türlü

ağ var! sesleri

deniz kızı girmiş düşüme ben iflah olmam

dalyanları birbirine katmak orkinosların harcı

dolanınca ağa çok geçmeden küserim

bir çocuk bile çeker sandala beni bu kadar ağır olmasam

beni böyle koşturan yaşama sevinci

kanal boyunca bir oyana bir bu yana

siz yok musunuz siz; derya kuzuları

kestim kılıcımla karanlığımı dibin

yakamoz içinde bıraktım suları

Ah! aysız gecelerde olur ne olursa

sırtımda bir zıpkın yarası

atın beni mor kuşaklı bir takaya götürün

iğ gözlerimde; kılıcımda hüzün

satın beni satın beni

rakı için!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BİR MASA

 

Bize bir masa ayır Yankimu

Aleksandra'mla benim için

Bir masa.

Üstü çiçeksiz

Örtüsü gazeteden

Şarabı aşktan

Hem hülyadan.

Aleksandra'm mızıka çalsın

Siyaha çalar parmaklarıyla

Güftesi bayağı şarkılar

Adi havalar.

Meyhane acı zeytinyağı koksun

Sen hoşnut ol Yanakimu.

 

 

 

 

KIRMIZI YEŞİL

 

Kıyısına tuz ileten rüzgarı

balıkların yüzdüğünü duyarım

Dinlerim yosunların konuştuğunu

midyelerin ağladığını.

Aşkın bir kanadı vardır kırmızıdır

delinir

kan akar.

Bir kanadı var

zehir yeşili...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

MARİKULA DOĞUR

İstemem eski rüyalardaki kadın resimlerini

Tombul ve beyaz.

Bana bir taze dişin, yazın kumsalda kızarmış

Tüylü altın bacağın yeter.

Ve tren yollarında tüten öğlelerin

Kışın şarap içtiğimiz kahvelerdeki

Boyalı kadınlar rüyası... bitsin.

 

Ne su başlarında tavus tüyleri gibi çeşitli böceklerin hasreti

Ne çayır içinde gülüşen çocukların yırtık mintanları.

Sen: Taze dişlerinde hıyar kokusu...

Ağzında olgun domateslerin çekirdeği

Karpuz ve erik.

 

Doldursun bütün bu sahili Marikula

Çıplak dizlerinde ağları ördüğün zaman

Birdenbire sancılanarak yapacağın çocuklar.

Vapurlara seslenecekler Marikula:

- Hey, kaptan dur!

Her dokuz ay on günde ikizlerini

Sandallar boş bekliyor.

Balık yalnız tutulmuyor Marikula.

 

Bacakları çevik çocuklarım sendedir!

Doğur Marikula doğur!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...