Jump to content

Cahit Sıtkı Tarancı Şiirleri


KATA

Önerilen Mesajlar

ABBAS

 

Haydi Abbas, vakit tamam;

Akşam diyordun işte oldu akşam.

Kur bakalım çilingir soframızı;

Dinsin artık bu kalb ağrısı.

Şu ağacın gölgesinde olsun;

Tam kenarında havuzun.

Aya haber sal çıksın bu gece;

Görünsün şöyle gönlümce.

Bas kırbacı sihirli seccadeye,

Göster hükmettiğini mesafeye

Ve zamana.

Katıp tozu dumana,

Var git,

Böyle ferman etti Cahit,

Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;

Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

 

BİR KAPI AÇIP GİTSEM

 

Ben bu dünyaya yanlış gelmiş olacağım ben

Ben öyle her insandan, o kadar uzağım ben

Yine bu gözlerimdir okşanacak şey arar

Yoksa içimde başka bir dünya hasreti var

 

Uyanır gibi birden bir korkulu rüyadan

O içimden sevdiğim, benim olan dünyadan

Bir ses bana: 'Gel! ' dese, ben o sesi işitsem

Kimsecikler duymadan bir kapı açıp gitsem

 

GECE BİR NETİCEDİR

 

Renkler çekildi işte simsiyah bir saraya

Birbirine müsavi artık her şey: Gecedir.

 

Geldi minarelerle kuyular bir hizaya;

Ya her şey dev gibidir, yahut her şey cücedir,.

 

Bir sular hücumudur ansızın hafızaya

Bu, başlayan, belki de biten bir işkencedir.

 

Kafalar ayna gibi şimdi bir muammaya

Bu, içinden çıkılmaz bir müthiş bilmecedir.

 

Korku bir kokudur ki karışmış bu havaya,

Ve sükut bir çığ gibi büyüyen düşüncedir.

 

Şimdi her kımıldanış usulca, sessizcedir.

Bir torba tutmuş gibi boşlukta bir el güya

 

Gülen, ağlayan başlar düştü aynı torbaya,

Gece bir sebep değil belki bir neticedir.

 

 

ROBENSON ..

 

Robenson, akıllı Robenson’um

Ne imreniyorum sana bilsen!

Göstersen adana giden yolu,

Başımı dinlemek istiyorum.

 

Ben gemi olurum sen kaptan ol,

Yelken açarız bir sabah vakti

Güneşte gölgemiz olur deniz

Yolculuk! Derken adamızdayız.

 

İsterdim tercümanım olasın,

Tanıtasın beni balıklara

Vahşi kuşlara ve çiçeklere,

Bizdendir diyesin benim için.

 

Ağaca çıkmasını bilirim,

Tanırım meyvanın olmuşunu,

Taş kırmak da gelir elimizden,

Ateş yakmak da, aş pişirmek de.

 

Robenson, halden bilir Robenson

Adan hala batmadıysa eğer,

Alıp götürsen beni oraya,

Deniz yolu kapanmadan evvel!

 

ÖMRÜMDE SÜKUT

 

Çıngıraksız, rehbersiz deve kervanı nasıl

İpekli mallarını kimseye göstermeden

Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl

Ömrüm öyle esrarlı geçecek ses vermeden

 

Ve böylece bu ömür, bu ömür her dakika

Bir buz parçası gibi kendinden eriyecek

Semada yıldızlardan, yerde kurtlardan başka

Yaşayıp öldüğümü kimseler bilmeyecek

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

cahit sıtkı tarancı...unutulmaz türk edebiyatcımız..otuz beş yaş şiiri hala ezberimde..

 

OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ

 

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

 

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

 

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam ben değilim.

Nerde o günler, o şevk, o heyecan?

Bu güler yüzlü adam ben değilim;

Yalandır kaygısız olduğum yalan.

 

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;

Hatırası bile yabancı gelir.

Hayata beraber başladığımız,

Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;

Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

 

Gökyüzünün başka rengi de varmış!

Geç farkettim taşın sert olduğunu.

Su insanı boğar, ateş yakarmış!

Her doğan günün bir dert olduğunu,

İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

 

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!

Her yıl biraz daha benimsediğim.

Ne dönüp duruyor havada kuşlar?

Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?

Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

 

Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.

Cahit Sıtkı TARANCI

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Anne ne yaptın?

 

Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?

Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?

Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı

Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim.

 

Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün?

Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı?

Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün.

Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı?

 

Sütünden tatlı mıdır anne sanki bu hayat?

Bana sorsana anne yaşamak bir hüner mi?

El aç yalvar gündüze geceye boyun uzat

Bu uğurda bir ömür çürütmeye değer mi?

 

Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim

Anne istemiyordum ne tacı ne sarayı

Anne karnında fazla yaramazlık mı ettim?

Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BUGÜN CUMA

Bugün cuma;

Büyükannemi hatırlıyorum,

Dolayısiyle çocukluğumu.

Uzun olaydı o günler;

Yere düşen ekmek parçasını

Öpüp başıma götürdüğüm günler.

O zaman da inandığım gibi,

Sahiden bir öbür dünya varsa eğer,

Orada da cumaysa bugün,

Başında bulutlardan beyaz örtüsü,

Büyükannem namaz kılmaktadır,

Namahrem eli değmez seccadesinde;

Mekke-i Mükerreme'den getirilmiş.

 

Dilerim duàsinda unutmasın beni;

Günahkar olduğumu hatırlayarak.

 

ÇOCUKLUK

Affan dedeye para saydım,

Sattı bana çocukluğumu.

Artık ne yaşım var ne de adım;

Bilmiyorum kim olduğumu.

Hiç bir şey sorulmasın benden;

Haberim yok olan bitenden.

Bu bahar havası, bu bahçe;

Havuzda su şırıl şırıldır.

Uçurtmam bulutlardan yüce,

Zıpzıplarım pırıl pırıldır.

Ne güzel dönüyor çemberim;

Hiç bitmese horoz şekerim!

 

SANATKARIN ÖLÜMÜ

 

Gitti gelmez bahar yeli;

Şarkılar yarıda kaldı.

Bütün bahçeler kilitli;

Anahtar Tanrıda kaldı. :thumbsup:

 

Geldi çattı en son ölmek.

Ne bir yemiş, ne bir çiçek;

Yanıyor güneşte petek;

Bütün bal arıda kaldı.

 

ŞAŞIRDIM KALDIM

 

Şaşırdım kaldım nasıl atsam adım;

Gün kasvet gece kasvet.

Bulutlar, sisler içinde bunaldım;

Gök mavisine hasret.

 

Olmuyor seni düşünmemek Tanrım,

Ummamak senden medet.

Suyun dibine vardı ayaklarım;

Suyun dibinde zulmet.

 

Kalmadı ümidin soluk ve cılız

Işığında bereket.

Ve ölüm, kapımda kişner, sabırsız

Bir at oldu nihayet.

 

YALNIZLIK.....

Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan,

Tepemde kanat germiş bir kartaldır yalnızlık.

Kalp çarpıntılarıyla günleri hesaplayan

Bir benim, benim olan bir masaldır yalnızlık.

 

Gördüm yapraklarımın bir bir döküldüğünü,

Baharda yaşamanın bilmedim nedir tadı.

Gemi yüzü görmeyen bir limanın hüznünü

Kimsesiz gönlüm kadar hiçbir gönül duymadı.

 

Bir ayna parçasından başka beni kim anlar,

Bir mum gibi erirken bu bitmeyen düğünde?

Bir kardeş tesellisi verir bana aynalar;

Aynalar da olmasa işim ne yeryüzünde?

 

GÜN OLUR Kİ

Gün olur ki ne gökyüzü para eder,

Ne deniz kenarı, ne bağlar bahçeler.

Gün olur ki ne kız, ne rakı, ne şiir,

Hiçbir şey insanı sarmaz, kandıramaz;

Her çeşmeden boş döner, elindeki tas.

Gün olur ki çıldırmak işten değildir

 

İMKANSIZ DOSTLUK

Değil kardeşim, dal yeşil değil,gök mavi değil,

Bilsen! Ben hangi alemdeyim, sen hangi alemde!

Aklından geçer mi dersin aklımdan geçen şeyler?

Sanmam! Yıldız ve rüzgar payımız müsavi değil;

Sen kendi gecende gidersin, ben kendi gecemde;

Vazgeç kardeşim, ayrıdır bindiğimiz gemiler!

 

:no:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

:p yıl 1996 ...bılgı kultur yarısmasında ıl bırıncısı olmusuz 4 arkadas...bıze verdıklerı arkasında 70 kurus yazan 1970 basım sanırım cahıt sıtkı tarancı sıırlerıydı ...şaka gıbı gelmıstı zaten 12 yasında ne tarancısı degıl mı :D cöpe atmıs dayanamayıp gerı almıstım ..annem 35 yas sıırını okudu o kıtaptan...ondan berıdır o kıtabı gözum gıbı korudum ve cok da sevdım tarancıyı :)

 

tarancı deyınce ilk aklıma gelen sıırı ...

 

GECE BİR NETİCEDİR

Renkler çekildi işte simsiyah bir saraya

Birbirine müsavi artık her şey: Gecedir.

 

Geldi minarelerle kuyular bir hizaya;

Ya her şey dev gibidir, yahut her şey cücedir,.

 

Bir sular hücumudur ansızın hafızaya

Bu, başlayan, belki de biten bir işkencedir.

 

Kafalar ayna gibi şimdi bir muammaya

Bu, içinden çıkılmaz bir müthiş bilmecedir.

 

Korku bir kokudur ki karışmış bu havaya,

Ve sükut bir çığ gibi büyüyen düşüncedir.

 

Şimdi her kımıldanış usulca, sessizcedir.

Bir torba tutmuş gibi boşlukta bir el güya

 

Gülen, ağlayan başlar düştü aynı torbaya,

Gece bir sebep değil belki bir neticedir

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Desem ki ;

 

Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır.

Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor.

Sende, seyrediyorum denizlerin en mavisini,

Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim.

Senden kopardım çiçeklerin en solmazını.

Toprakların en beceriklisini sende sürdüm.

Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,

Hava kadar lazım,

Ekmek kadar mübarek,

Su gibi aziz bir şeysin:

Nimettensin, nimettensin!

Desem ki...

İnan bana sevgilim inan.

Evimde şenliksin, bahçemde bahar;

Ve soframda en eski şarap.

Ben sende yaşıyorum,

Sen bende hüküm sürmektesin.

Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,

Rüzgarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.

Günlerden sonra birgün,

Şayet sesimi farkedemezsen,

Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,

Bil ki ölmüşüm.

Fakat yine üzülme, müsterih ol;

Ve neden sonra

Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,

Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,

Hatırla ki mahşer günüdür,

Ortalığa düşmüş seni arıyorum.

Cahit Sıtkı TARANCI

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...