Jump to content

Cin Araştırmacıları


MALCOLMX

Önerilen Mesajlar

Ortaçağ'ın karanlık Avrupa'sında, kendilerini gizliden gizliye cinlerin özelliklerini incelemeye adamış insanlar da vardı. Bunların çoğu, toplum içinde bir hekim veya filozof unvanı ile yobazların saldırılarından korunarak araştırmalarını sürdürdüler. 15.-17. yüzyıllarda, Pico della Mirandola, Cornelius Agrippa, Giordano Bruno, Paracelsus von Nettesheim, Athanasius Kircher gibi düşünürler, Kilise'nin bağnazlığından uzak bir Hıristiyan imanı ile geçmişin kültür mirasını yeniden keşfediyorlardı. Eski Yunan'daki daimon anlayışına yakın bir yorumla, doğaüstü güçleri sistemli bir bütün içinde ele almaya çalıştı*lar. Corpus Hermeticum denilen ve geçmişten bu yana gizli bilimler adı altında yazılmış eserleri incelediler. Eski Yahudi geleneğinin (Qabbalah) safsata kısımlarını ayıklayarak, ortaya sistematik bir Yahudi-Hıristiyan Mistisizmi koydular. Böylece cin kavramı da en azından araştıran insanın zihninde belirli bir yere oturmuş oldu.

 

Genellikle sezgi kanalının ağırlık kazandığı bu dönemin araştırmalarında, cinlerle ilgili pratikler pek fazla bir yer tutmaz. Fakat, varılan sonuçlar şaşırtıcı ölçüde doğruya yakındır. Modern okült teorilerin te*melini oluşturan bu yorumlarda, cinler farklı gruplarda ele alınmıştır. Doğa güçlerinin dört sembolik ana unsurda odaklaştığı düşünülerek; Ateş, Toprak, Hava ve Su Elementalleri adı altında toplanan varlık*lar, sırasıyla Salamander, Gnome, Sylph ve Undine olarak tanımlanırlar. Bunlar bir bakıma tek boyutlu düşünce yapısına sahip varlıklardır ve fizik alem ile astral alem arasında bir köprü oluştururlar. Doğanın içinde değişik yaşam gruplarını temsil edenler ise, ormanlarda ve ağaçlarda Dryad, göllerde Naiad, dağlarda ve mağaralarda Kthonian adındaki varlıklardır. Bunların dışında bir de Famuli denilen grup var*dır ki şuurlu varlıkların insan bedeni ile göründükleri anlarda aldıkları biçime göre hangi gücü aktive ettiklerini belirlerler. Pratik yapan kişi tarafından bazı tekniklerin uygulanmasıyla, bu gruptaki enerji formları*nın kontrol altına alınabileceği düşünülmüştür.

 

Halk arasında cinlerle aynı kategoriye sokulmasına rağmen, aslında yapısı itibarıyla farklı olan bir de koruyucu varlık (guardian spirit) kavramı vardır. Abramelin adındaki bir Yahudinin 1458 yılında yazdığı Büyücü Abramelin'in Kutsal Maji Kitabı adındaki eserde, aslında Arap dünyasında çok iyi bilinen vefk'lerle (wafq) ilgili kısmen doğru açıkla*maların yanı sıra, bu alanda başarılı olabilmek için günlerce nasıl inzivaya çekilineceği ve sonunda kişinin kendi koruyucu varlığı ile nasıl irtibat kuracağı anlatılır. Yazarın iddiasına göre bu varlık, sırasında bir melek veya bir cin olabilmektedir.

 

16. yüzyılda ilginç deneyleriyle ün kazanmış cincilerden biri de İn*giliz Dr. John Dee'dir. Dee ile birlikte çalışan şarlatan huylu durugörü medyumu Edward Kelley, sürekli olarak cinlerle irtibat kurmaya uğraşırken, günün birinde kristal kürenin içinde küçük bir kız çocuğunun hayali ile karşılaşır. Elflerden biri zannedilen bu 8-9 yaşındaki çocuk görünümündeki varlığın adı Madimi'dir. Yedi yıl boyunca med*yum Kelley vasıtasıyla Dee'ye bir sürü şey anlatan Madimi, bu zaman zarfında normal bir insan gibi büyür serpilir ve genç bir kadın olur. Madimi ile arasında geçen konuşmaları bir kitapta toplayan Dee, daha sonra garip bir dilde yazılmış tabletlerden söz eder. Adına Enochian denilen bu dil, günümüzde linguistlerce incelenmiş ve daha önce hiç görülmemiş yepyeni bir dil olduğu sonucuna varılmıştır. Bu şifreli tabletlerde, çok güçlü cinleri çağırmak için gerekli dualar ve formüller yer almaktaymış.

 

Diğer bir iddiaya göre, Kelley adındaki düzenbaz ruhlu adam, çalışmalar sırasında yaşlı Dee'nin genç eşine göz koymuş. Amacına ulaşmak için de cinlerle ilgili bir hikaye uydurmuş. Üstelik bir keresinde Dee'ye "cinlerin emri gereğince eşlerimizi değiştirmemiz gerekiyor" demiş. Ama, yaşlı doktor bunu kabul etmeyince, bu sefer de anlaşıl*maz yazılarla dolu tabletler karalayarak, "Bak, cinler bu akşam neler yazdılar. Otur da incele bakalım" diye Dee'nin önüne sürüp, soluğu genç kadının odasında almaya başlamış. Bu iddianın doğruluğu pek kesin olmasa bile, Dee'nin sonunda Kelley'i, parasını çaldığı ve karısı*na sarkıntılık ettiği gerekçesiyle evinden kovduğu biliniyor.

 

 

-ALINTI-

 

 

 

 

 

 

MODERN DÜNYA CİN ARAŞTIRMACILARI

 

 

Eliphas Levi takma adıyla ünlü, Dogme et Rituel de la Haute Magie kitabının yazarı Alphonse Louis Constant, 19. yüzyılda modern cinciliğin de temelini atmış oldu. Maji ile ilgili ilginç fikirler üretmesine rağmen, Eliphas Levi hayatında yalnız bir kere bu sanatın pratiğine yeltenmiş, o olayda da her şeyi berbat edip deneyi yarıda bırak*mıştır: Levi bir gün okuduğu kitapların etkisinde kalarak, Tyana'lı Apollonius'un ruhunu çağırıp cinlerle ilgili sorular sormak istemiş. Ge*cenin uygun saati gelince, evinde bu iş için hazırladığı odaya mangalı yerleştirmiş, asasını eline alıp cüppesini giymiş ve heyecan içinde dört bir yana işaretler çizerek tılsımlı sözleri okumaya başlamış. Ama, ne bir cin gelmiş ne de Apollonius'un ruhu. Bu sefer yeni baştan işe ko*yulmuş, heyecandan da elleri titriyormuş. Tam asasını ileriye doğru uzatarak "görün, ey yüce Apollonius!" diye bağırırken, koluna sanki birisi dokunuyormuş gibi bir hisse kapılınca, korkudan şak diye oraya yığılıp kalmış. Levi bu ödlekliğini kamufle etmek için, "mangaldaki odun kömüründen çıkan gazlar beni fena etkiledi", der. Ama, aslında Levi'nin ne denli marifetli bir cinci olduğunu göstermeye yetiyor bu olay.

 

Eliphas Levi'nin Fransız okültistleri arasında olduğu kadar bütün Avrupa'da da ünü yaygındı. Ancak, bu alanda asıl hamleyi İngiltere'de 1887 yılının sonunda kurulan The Hermetic Order of the Golden Dawn adlı gizli cemiyetin üyeleri yaptı. Kurucularından egzantrik ruh*lu İskoçyalı Samuel Liddell MacGregor Mathers (son iki adı kendi uydurmuştur), aslında hiçbir baltaya sap olamamış ama zeki ve bilgili bir adamdı. Rosenroth'un Kabbalah Denudata adlı eserini tercüme ederken yazdığı uzun giriş bölümünde, Yahudi Mistisizmini gayet iyi anladığı görülmektedir.

 

Kabalistik sisteme göre on Sephiroth'dan oluşan kainatın cinlerle ilgili bölümünde, Mathers her bir gezegene uygun gelen cin isimlerini şöyle sıralar: Yer'de Nahemoth, Ay'da Gamaliel, Merkür'de Samael, Venüs'te Harab-Serapel, Güneş'te Tagaririm, Mars'ta Galab, Jüpiter'de Gamchicoth, Satürn'de Satariel, Burçlar Kuşağı'nda Chaigidel, Esas Devingen'de Thamiel.

 

Golden Dawn cemiyetinde üstadlar çok bilgili ve deneyimli olduklarını iddia etmelerine rağmen, kısa sürede birbirlerini çekemez hale gelirler ve sonunda büyük bir cinler savaşı patlak verir. Mathers gibi dikkafalı bir adamın otoritesine karşı çıkan diğer büyücü ise Aleister Crowley adındaki bir başka kendini beğenmiş İngilizdir. Her iki büyücü, karşılıklı olarak cinlerini harekete geçirirler ve sonunda Crowley, Mathers'a ağız dolusu küfürler yağdırarak cemiyeti terk eder.

 

Modern cincilerin babası olarak büyük rağbet gören Crowley, simyadan astrolojiye kadar her konuda bir sürü kitap yazmıştır. Kendisini Edward Kelley'in reenkarnasyonu olarak ilan etmiş, aynı zamanda da Kutsal Kitap'ta adı geçen Deccal olduğunu söylemiştir. Enochian Majisi’ni en iyi kendisinin bildiğini iddia eden Crowley, Aiwass adındaki bir cinin etkisiyle yazdığını söylediği The Book of tbe Law adlı ese*rinde, insanın yalnızca kendi iradesine tabi olarak yaşaması gerektiğini savunur.

 

Crowley'in aşırı içki ve uyuşturucu kullanma alışkanlığının yanısıra, okul yıllarından kalma vazgeçemediği homoseksüel ilişkileri, cinlerle irtibat kurma yöntemlerinde tuhaf usuller icat etmesine yol açmıştı. 1914 senesinde Paris'teki çalışmalarında, tanrı Jüpiter ve Hermes'e bağlı cinleri ele geçirmek bahanesiyle gözüne kestirdiği bir erkek*le günlerce odasına kapanmış, ama sonunda sarhoş ve bitkin bir halde cinleri elinden kaçırdığını söylemişti. Birlikte cinlerin güçlerine sahip olacağız diyerek kandırdığı kadınlar ve erkeklerle düzenlediği toplu seks alemlerinde bol miktarda içki ve uyuşturucu kullanması bir yana, Crowley'in bu alanda yaşamış en renkli kişilerden biri olduğu muhakkaktır. Günümüzde bazı cemiyetlerde Crowley'in gelmiş geçmiş en büyük üstad olduğu kabul edilmekte ve dolayısıyla onun icat ettiği cinsel sapıklıklarla dolu cin çağırma ayinlerine de devam edilmektedir.

 

Magick in Theory and Practice adlı kitabında, Crowley satırlar arasında bu işin aslında yazılıp çizilenlerden çok farklı bir biçimde gerçekleştiğini hissettirir okuyucuya. Ama, Anglo-Sakson geleneği olarak, Britanya adasından çıkan cinciler "drama"nın etkisinden kurtulamamışlar ve saatler süren saçma sapan ritüellerle, gizli güçleri çağırma veya davet etme operasyonlarını adeta bir panayır tiyatrosu sahne*sine benzetmişlerdir. Oysa bütün bu işlemlerin özündeki başarı faktö*rü, insanın kendi benliğindeki gerekli değişimi ne ölçüde yapabildiği*ne bağlıdır.

 

Cinlerle olan ilişkisi bakımından, çağımızda yaşamış farklı bir İngilizden, Austin Osman Spare'den de bahsetmek gerek. Bu sanatçı, çocuk denecek yaşta iken, kendisinden hayli yaşlı ve cadı olduğunu söyleyen tuhaf bir kadınla karşılaşmış. Spare'in “cadı annem” dediği bu kadın, ona cinleri nasıl çağıracağını ve elementalleri nasıl görebile*ceğini öğretmiş. Zengin bir imajinasyon yeteneği olan Spare, aynı zamanda başarılı bir sanatçıydı. “Cadı anne”sinden öğrendiği tekniklerle gördüğü vizyonları çok canlı bir biçimde resmetmiştir. 1913'te yayınlanan The Book of Pleasure - Psychology of Ecstasy adlı kitabında da, uyku ile uyanıklık arasında yaşadığı ilginç deneyimlerini anlatmış*tır. Spare'e göre, insanüstü güçler, şuuraltının en derin bölgelerinde sı*kışıp kalmıştı. “Atavistic Resurgence” dediği bir yöntem geliştiren Spare, bu tekniği uygularken iki tanık ile birlikte çalışıyordu. Deneylerin yoğun etkisine dayanamayan tanıklardan biri daha sonra intihar etmiş, diğeri ise aklını yitirmiştir.

 

Osman Spare'in Atavizmi, insanın en eski çağlardan bu yana beraberinde getirdiği şuur birikimleri kavramına dayanır. Bu teoriye göre, günümüzün insanı, tarih öncesi çağlarda yarı insan yarı hayvan biçiminde bir yaratık olarak yaşamını sürdürürken, şimdikinden çok farklı güçlere ve arzulara sahipti. Aynı zamanda, cinler ve diğer doğaüstü yaratıklar ile çok yakın bir ilişki içindeydi. Çağlar boyunca devam eden insanlaşma süreci içinde bu özellikler kaybolmadı, ama hep şuurun alt bölgelerine itildi. Bu kabuklaşmış şuuraltına girildiği takdirde, uyuyan bir canavar gibi bekleyen güçleri açığa çıkarmak da mümkün olacaktı. Bulduğu yöntem ile Spare, bu güçlere ulaşabildiğini iddia et*miştir.

 

Cadı annesi, Spare'i cadıların geleneksel Sabbath ayinine de sokmuştur. Bu ayinlere defalarca katıldığını iddia eden Spare, toplantıların bildiğimiz fizik alemde değil de farklı bir şuurluluk halinde girilen fizik ötesi bir ortamda gerçekleştiğini söyler. Sık sık “bilinen mekanın dı*şındaki bir mekan”dan söz eden Spare, bu ortama belirli bir şuur transformasyonundan sonra aniden girildiğini anlatmaktadır. Sanatı ile yaygın bir üne kavuşan Spare, kendisine duyulan hayranlıktan ve gös*terilen ilgiden hep kaçmıştır. 1956'daki ölümüne kadar, Londra'nın gü*neyindeki sefil bir mahallede çok sevdiği kedileri ile birlikte insanlar*dan uzak bir yaşam sürdürmüştür.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şu sıralar Jhon dee enochian keyleri türkçeleştirmeye çalısıyorum. Bu anahtarlar bir hayli ilginç olup bizim dini görüşümüzde çok onemli yer tutmaktadır.

 

30.gif

 

20 adet anahtardan tekabul olan enoch denen meleklerin dili ile yazılan eser bir hayli enteresandır. Kelly e görünen küre ruhu şunları söylemiştir.

* isa babanın oğlu deildir.

* rab sürüsünü güdmez

* yönetim kitapsızdır

* cennet ve cehennem dünyadır.

 

Bunun üzerine kelleyin bir habis ruh ile görüştüğünü düşünüp bir süre evikasyon yapmadığını bilmekteyiz.

 

Dee enoch keyleri Necromicrona çok benzemektedir. örneğin necrocomicronda cok sık geçen 42 yerine Dee 21-21 numerolojisini kullanmıştır. Aynı zamanda youh, iada balata, gibi ünlemler de ondan gelmektedir.

 

Golden Dawn'da enoch öğretinin fazlası ile benimsenmediğini daha cok hermetik kabalanın üzerine yoğunlaşıldığı bir gerçek. Fakat daha sonraları bu anahtarlar the satanic bible'in son bölümü olan the book of belial'de de geçmekte ve bu anahtarlara göre bir külliyat oluşmaktadır.

 

Orneğin dokuzlar meclisi veya diğer bir değişle the order of tripozoid de bizim külliyatımızda bu yazınlara referans verilerek kurulmuş ve chuch of satan'ın yönetici tabakasını teşekkül ettirmiştir.

 

http://z.about.com/d/paganwiccan/1/0/m/4/enochian.gif

 

enoch anahtarların ozel bir alfebesi bulunur. Özel pronasyonlar bulunur. Örneğin yedinci anahtar için church of satan şöyle bir pronastyon ön görüyor..

 

Ee-lah-sah vi-vee-ah-lah pay-ray-tah! Sah-lah-mah-noo bah-lah-tah, dahs ah-cah-row oh-dah-zoe-dee boo-sah-dah, ode bay-lee-oh-rock-sah bah-lee-tah: Dahs ee-noo-see kah-oh-sah-jee loo-sah-dah-noo ay-mow-dah: Dahs oh-may ode tah-lee-oh-bay: dah-ree-lah-pah ee-ay-hay ee-lah-sah Mah-dah Zoe-dee-low-dah-ray-pay. Zoe-dah-cah-ray ode Zoe-dah-may-rah-noo. Oh-doe kee-cah-lay Kwah-ah: Zoe-doe-ray-jay, lah-pay zoe-dee-ray-doe Noe-coe Mah-dah, Hoe-ah-thah-hay Sigh-tahn!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

YankeeRose Enochun Anahtarını Türkçeleştirirsen ve bizlerle paylaşırsan sevinirim....

------------------------

Enoch’un Anahtarları, 3.17, axiatonal hatları, insanın elektrokimyasal aktivite seviyelerini güneş sisteminin etrafında dönen astrobiyolojik devreler ile bağlayan ve ve rezonansta olan yıldız sistemlerine bağlayan “titreşimsel hatlar” olarak tanımlar. Axiatonal hatlar, insan biyolojik sisteminin akupunktur eşleştirmesini, daha üstün astrolojik eşdeğerleri ile birleştirir.”

Alıntı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ayrıca Eliphas levi (alphonse constant) isimli okültist tarafından templar şapellerindeki hermafrodit gargoyle'lardan esinlenilerek baphometh çizilmiştir. levi'nin belirttiğine göre ellerinden birinin gökteki beyaz, diğerinin yerdeki siyah aya işaret etmesi as above, so below (aynı mevlevilik gibi) simgeler. hermetik deyişine, boynuzları arasında parlayan ışık evrensel dengenin sihirli ışığı ve maddenin üzerinde ışıldayan ruha, yüzünün korkunç çirkinliği maddeden oluşan günahkar bedene ve günahlarının sorumluluğuna, genital organ yerindeki çift yılanlı direk (tıpçıların da simgesidir) sonsuz hayata, pullarla kaplı vücudu suya, üstündeki yay atmosfere, vücudundaki kuştüyleri uçuculuğa, memeleri insanlığa ve dişi-erkek karışımı kolları da okült bilgilerine karşılık gelmektedir. yani baphomet, pagan ve hermetik semboller yığınıdır. baphomet'in tarihi kökeni ve kimliği esrarını korumaya devam etmektedir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...