Jump to content

Ata Sözlerinde Gülümseyen Gerçek


Dolunay

Önerilen Mesajlar

Ata Sözlerinde Gülümseyen Gerçek

 

 

 

 

 

Renk renk çiçeklerle bezenmiş, mis kokulu bir bahçe düşünün. İşte insanlığın kültür bahçesinden derlenen demette küçük bir güzellik armaganı.

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Olsa ile bulsayı ekmişler,hiç bitmiş.

Türk Atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Kör bir dilenci de hiç olmazsa çiçeklerin kokusunu duyar.

Japon atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Dinlemekten akıl,söylemekten pişmanlık doğar.

İtalyan atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Düşmek suç değildir,düşüp kalkmak suçtur.

Alman atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Zorluk seni zorlayıncaya kadar, sen zorluğu zorla.

Amerikan atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

İnsanı elbisesine göre karşılarlar,bilgisine göre ağırlarlar.

Rus atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Temiz bir vicdan kadar yumuşak bir yastık yoktur.

Fransız atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Satın alırken kulaklarını değil, gözlerini kullan.

Çin atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Düşünmeden konuşmak,nişan almadan ateş etmeye benzer.

İngiliz atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Başkasından üstün olmamız önemli değildir.Asıl önemli olan şey, dünkü halimizden üstün olmamizdir.

Hint atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Gençligin güzel bir yüzü, ihtiyarlığın güzel bir ruhu vardır.

İsveç atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Gençligin degeri bilinse, ihtiyarligin şikayeti azalır.

Türk atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Sağır bir kocayla, kör bir kadın mutlu bir çifttir.

Danimarka atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Kadeh içinde, denizde boğulanlardan çok daha fazla insan boğulmuştur.

Alman atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam hiddette belli olur.

Arap atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Tutkunun bittiği yerde mutluluk başlar.

Macar atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Mirasa "nereye gidiyorsun?" demişler "esip yağmaya,sürüp savurmaya" demis.

Türk atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Bir dostunuz, yemiş bahçesini geziyorsa, dalgın görünmeniz en büyük nezakettir.

Japon atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Köpekle yatan pireyle kalkar.

İspanyol atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Dostunuzu sık sık ziyaret ediniz, çünkü üzerinde yürünmeyen yollar diken ve çalılarla kaplıdır.

Hint atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Bir kere evlenmek ödev, iki kere evlenmek eğlence, üç kere evlenmek çılgınlıktır.

Hollanda atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Asılan, hırsız degil yakalanandır.

Çek atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Beyaz saç, aklın değil yaşın işaretidir.

Yunan atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Büyük zekalar birlikte düşünürler.

Fransız atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Sersemler, akıllıların yedi yılda cevaplandıramayacagı soruları bir günde sorarlar.

İngiliz atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Uyuyan tilki rüyasında tavuk görürmüş.

Rus atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Borç verirken ya paranı, ya dostunu kaybedersin.

Arnavut atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Cesur adamın bakışı, korkağın kılıcından daha çok düşman titretir.

Amerikan atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Vaadler memleketinde insan açlıktan ölür.

Danimarka atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Babalar,doğanın yarattığı bankerlerdir.

Fransız atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Dağın tepesine hangi yoldan çıkarsan çık, manzara aynıdır.

Çin atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Kabahatini itiraf ederek affinı iste; zira bir suçu gizlemek o suçu ikileştirir.

Arap atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Kuvvetine güvenerek zayıfları hor görenin kuvveti başına bela olur.

Hint atasözü

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Gözler kendilerine, kulaklar başkalarına inanırlar.

Alman atasözü

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

cok güzel bir paylaşımdı bende bunları eklemek istedim bunları görünce ;

Yeterli zamanım yok deme. Pasteur, Leonardo da Vinci ve Albert Einstein'ın da günleri 24 saatti.

· Hiçbir zaman okumasan da iyi kitapların olsun.

· Sadece kaybetmeyi göze aldığın kitapları ödünç ver.

· Hiç görmediğin birine randevu verirken, uzun bir gece planlama. En iyisi, bir öğle yemeğidir. Eğer işler yolunda gitmezse, ikinizin de kaybı yalnızca birer saattir.

· Alçak gönüllü ol sen gelirken onlar gidiyordu.

· Büyük sözler vermekten korkma, ama yerine de getir.

· Gerektiğinden fazla verici olma. Zaman zaman, hayır demesini de öğren.[font=Times New Roman] [/font]

· Evinin bahçesine bile parketsen, otomobilini kilitle.

· Zarif ol. Kimseyi bile bile kendinden soğutma.

· Şoförü alkollü olan bir otomobile asla bime.

· Hayatının her alanında sorumluluğu üstlen, suçu başkalarına yıkma.

· Hakettiğini düşündüğünde maaşına zam iste.

· İlk önce sen "merhaba" de.

· Bir kavgada ilk sen vur ve sert olsun.

· Mükemmelini talep et, ama bedelini ödemeye de hazır ol.[font=Times New Roman] [/font]

· Cesur ol. Değilsen bile, öyle davran. Hiç kimse aradaki farkı anlayamaz.

· Biri seni işe almak istediğinde, o işle ilgilenmesen bile onunla konuş.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

TATSIZ AŞA TUZ NEYLESİN, AKILSIZ BAŞA SÖZ NEYLESİN.

 

--- Aslında değersiz olan şeyi, işe yarar duruma getirmenin olanaksız olduğu.

 

Bir yemek, gerek hazırlanışında ki beceriksizlik, gerekse kullanılan harcın iyi olmayışı yüzünden tatsız ise; tuz atarak, lezzetli duruma getirmeye çalışmak boşunadır.

 

Bunun gibi, zeka muhakeme yetenekleri çok az olan kişileri de sözle eğitmek zordur.

 

Bir taş parçasından bir altın külçesi elde etmek nasıl olanaksızsa, aklı kıt, zekası yetersiz birini de değerli bir insan haline getirmenin yolu bulunamaz.

 

Ancak, insan, ne kadar olumsuz, elverişsiz durumlarla karşılaşırsa karşılaşsın, tüm gücünü, aklını, bilgisini kullanarak tatsız aşı lezzetli, akılsız başı akıllı yapmaya çalışmalıdır. Çünkü insan yaşamında en umutsuz durumlarda bile başarı kapılarının aralandığı çok görülmüştür.

 

Çağımızda en geri zekâlı çocuklar bile modern eğitim uygulamalarıyla yararlı bir insan olarak yetiştirilebilmektedirler.

 

TAVŞAN DAĞA KÜSMÜŞ DAĞIN HABERİ OLMAMIŞ.

 

--- Nedeni bilinemeyen dargınlıkların düzeltilemeyeceği.

 

İnsan ilişkilerinde karşılıklı anlayış, sevgi ve saygı temel niteliklerden olmasına karşın; birçok durumlarda “ küsme, dargınlık çekememezlik” gibi olumsuz davranışlar da görülür.

 

Birisine darıldık mı, nedenlerini anlatmalıyız ki karşımızdaki bir daha bizi kıracak davranışlarda bulunmasın.

 

Darılmamız ya da küsmemiz, arkadaşımız ve dostumuz üzerinde beklediğimiz etkiyi yapmamışsa olumlu bir sonuç alamayız.

 

Dostlukların kurulmasında önemli etkenlerden biri de, birbirlerine küsen dostların çoğu kez bu dargınlığın nedenlerini birbirlerine anlatmamalarıdır.

 

Nedeni bilinmeyen dargınlıklar, küsmeler; iyi dostluk ilişkilerine döndürülemez.

 

TEŞBİHTE HATA OLMAZ.

 

--- Benzetmede yanlışlık yapılsa bile bundan alınmamak gerektiği.

 

İnsan konuşurken ya da yarken anlattıklarına güç katabilmek için bir takım benzetmeler yapmaya gereksinme duyar.

 

Benzeyen ile benzetilen arasında anlam ve ilgi bağıntısı tam bir uygunluk gösterirse anlatım daha da güçlü olur.

 

Ancak “ Teşbihte hata olmaz” sözünden; benzetmelerde, yanlış bir ilgi bağı kurulamayacağı anlamı çıkarsa da halkımız, bu sözü yanlış yapılan benzetmelerden alınmamak, üzülmemek gerektiği anlamına almıştır.

 

Gerçekte, benzetmelerde, benzeyen ile benzetilen arasında hiçbir ilinti bulunmaması, anlamı geniş ölçüde zayıflatabilir. Buna karşın her şey her şeye benzetilebilir de diyebiliriz. Yeter ki anlam bağı tümüyle kopuk olmasın.

 

Bu sözle; bir varlığın diğerine her zaman benzetilebileceği, bu yüzden anlamda bir bozukluk, düşüklük olursa bundan alınmamak gerektiği anlatılmak istenmiştir.

 

UCUZ ALAN PAHALI ALIR

 

--- Değeri düşük ucuz eşya, sık sık almak zorunda kalındığı için pahalıya gelir.

 

Kimi insan malın, eşyanın ucuzunu seçer.

Kimileri ise pahalı mal ve eşya kullanmaktan zevk alır.

Ucuz eşyanın değeri genellikle düşük olduğundan, çabuk eskir ve bozulur. Bu yüzden de sık sık yenisi alınır.

 

Pahalı eşyanın kalitesi genellikle yüksektir, sağlamdır, güzeldir. Kolay eskimez ve bozulmaz.

 

Ucuz mal ve eşya almaya düşkün, örneğin bir çift ayakkabıyı 1500 liraya alan kişi, ayakkabısının iki ay içinde tabanının delindiğini, üst derisinin patladığını görür ve gider yenisini alır, bir 1500 lira daha ödemek zorunda kalır.

 

Oysa pahalı mal ve eşya almayı seven kişi, 3000 lirayı gözden çıkararak sağlam, güzel bir ayakkabı alır ve ucuz alana göre daha rahat ve dayanıklı ayakkabı giymenin zevkini tadar. İngilizlerin “ Ucuz alacak kadar fakir değilim.“ sözü de bu düşünceyi çok güzel anlatır. Çünkü ucuz alan, aynı malı sık sık almak zorunda kaldığı için, pahalı alandan daha çok para ödemek zorunda kalır.

 

YÜZÜ GÜZEL OLANIN HUYU DA GÜZEL OLUR.

 

--- Yüz güzelliğinin karaktere etkisi.

 

İnsan, güzel yüzlü kişilerle konuşmayı sever. Onların güzelliklerinde dinlendirici, huzur verici bir özellik bulur.

 

Geçekten de güzel insanların güzel huylu oldukları inancı yaygındır. Çünkü kötü bir çerçeveye yerleştirilen değerli bir tablo, ilk bakışta nasıl değersiz gibi görünürse, güzel bir yüzün sahibinde de kötü bir huy olamayacağına inanırız.

 

Oysa “ Zehir teneke kupa içinde sunmazlar” sözünde anlatıldığı gibi nice güzel yüzlülerin ruhları, çirkinlikler, kötülüklerle doludur.

 

“Yüzü güzel olanın huyu da güzel olur.” Sözü; her zaman, her yerde doğru ve geçerli olamaz. Nice çirkin yüzlü insanların melek kişiliği taşıdığı görülmüştür.

 

Çevresinde güzel olarak kabul edilen kişi, ruhunu da bu güzelliğe koşut bir değer çizgisine yükseltmeye çalışmalıdır.

 

Aslında atasözünün belirtmek istediği gerçek de, güzel insanların güzel huylu olması gerektiği düşüncesi ve arzusudur.

 

ESKİ DOST DÜŞMAN OLMAZ.

 

--- Uzun süre denenmiş dostlukların değeri.

 

Dostluk, insanlar arasında en sağlam bağdır. Ancak bu bağ kolay kurulmaz. Birçok olay ve davranışla denendikten ve karşılıklı özverilerle pekiştirildikten sonra kökleşir.

 

Uzun yıllar denenmiş, çeşitli çıkar süzgeçlerinden geçirilerek olumlu yargılarla değerlendirilmiş dostluklar; köklü bir güven duygusuna dayandıkları için bozulmaz, bunun için de gerçek bir eski dosttan hiçbir zaman düşmanlık beklenemez.

 

Oysa yeni dostluk kurduğumuz kişiye; kendisini iyi tanımadığımız, çıkarları söz konu olduğunda nasıl davranacağını bilemediğimiz için güvenemeyiz. Çok daha yakınlık duyduğu, sevdiği bir başka arkadaşı için çıkarlarımızı baltalayabilir, bize düşmanca davranabilir.

 

Nasıl şarabın eskisi değerli ise, dostluğun da denenmişi, uzun süreni “Çıkar çamuruyla lekelenmiş olanı değil” bağlılık, hoşgörü, özveri balıyla beslenmiş olanı değerlidir.

 

CAN ÇIKMAYINCA HUY ÇIKMAZ.

 

--- İnsan kişiliğinin değişmezliği.

 

İnsan kişiliği, gerek yaradılışından getirdiği, gerek fiziksel ve ruhsal nitelikler, gerekse eğitim ve görgü yolu ile kazandığı yeteneklerle oluşur.

 

Küçük yaştan başlayan olumsuz eğitimin biçimine ve özüne göre insan; ya kıskanç, ya cimri, ya dedikoducu ya da zalim olabilir.

 

İnsan kişiliğinin bu değişmezliği, atalarımıza “ Can çıkmadan huy çıkmaz- kişi bildiğini okur. “ gibi sözler söyletmiştir. Çünkü kıskanç kadını, zalim ağayı, cimri beyi, dedikoducu hizmetçiyi, bu davranışlarından vazgeçirmek olanak dışıdır.

 

İnsanın duygu ve düşünceleri, alışkanlıkları, iyi ve kötü davranışları ile belirgin bir kişiliği vardır. Bu kişiliği değiştirmek için yakınlarının, büyüklerinin önerdiği çeşitli yollardan çoğu kez sonuç alınamaz. Bu yüzden “ Can çıkmayınca huy çıkmaz. “ yani insan ölmeyince bu davranışlarından vazgeçemez, denmiştir.

 

Öyleyse “ Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz. “ sözündeki gerçeğe dayanarak eksik ve hatalı yönlerimizi elimizden geldiğince düzeltmeye, ortadan kaldırmaya çalışmalıyız.

 

CÖMERT DERLER MALDAN EDERLER, YİĞİT DERLER CANDAN EDERLER.

 

--- Aşırı övgülere aldanmamalı.

 

Cömertlik ve yiğitlik, erdemli olmanın gereklerinden biridir. Cömert insan malını-mülkünü, parasını başkaları için yararlı kılmaktan; yiğit ise cesaretini haksızlık edenlere karşı kullanmaktan büyük zevk duyar.

 

Ancak cömert insanın bu iyilik yapma zevkini, kendi çıkarlarına kullanmak isteyenler; onu gereğinden çok överek kendilerine çıkar sağlamaya çalışırlar. Cömert kişi bu aşırı övgülere inanırsa, elindeki malı ve mülkü, parayı ölçüsüz biçimde harcar ve bir gün malsız- mülksüz ve parasız kalır.

 

Yiğit de yiğitliklerini övenlerin övgülerine kanar, gereksiz cesaret gösterilerine kalkışırsa bir gün canının kaybedebilir.

 

Öyleyse kişiliğimiz hakkında yapılan aşırı övgülerdeki gerçek payını iyi değerlendirmeliyiz. Bizi övenlere karşı cesaretimizi, cömertliğimiz gerçekçi, akılcı ölçülerle göstermeye çalışmalıyız.

 

AT ÖLÜR MEYDAN KALIR, YİĞİT ÖLÜR ŞAN KALIR.

 

--- İyi ve yaralı iş görenler, daima hayırla ve iyi ünle anılırlar.

 

Kişiler ve toplumlar ancak yaptıkları hayırlı işler, verdikleri büyük eserler, kazandıkları zaferlerle yarına kalırlar. Bir komutanın kazandığı zaferin sırrı, bir düşünürün geleceğe ışık tutan sözleri, bir fen adamının uygarlığın gelişmesine yaptığı katkı, uzun yüzyıllar anılarda övgüyle yaşar.

 

İnsanlık tarihinde uzayıp giden uygarlık ve kültür yollarının kilometre taşları olan bu büyük insanlar; arkalarında hem örnek birer insan, hem de mutluluk dolu bir dünya bırakabilmek için çalışmışlardır.

 

Yaşamımızı mutlu kılan, bize çalışma ve yükselme tutkusu aşılayan bu fikir ve duygu yiğitlerinin şanlı anılarını minnet dolu bir saygıyla karşılamalı, onlar gibi olmaya çalışmalıyız.

 

ALLAH VERİNCE KİMİN OĞLU KİMİN KIZI DEMEZ.

 

--- Tanrı adaletinin şaşmazlığı.

 

Tanrı, nimetlerini verirken kullarını “ Bu zengin şu fakir, bu güzel, bu çirkin, bu iyi, bu kötü… “ diye ayırmaz. Tanrı’nın şaşmaz adaletine göre her dünyaya gelen kul, kendi kısmetine düşenle yetinmek zorundadır.

 

Bizler de çevremizdekilere karşı adaletle hareket etmeliyiz.

 

KOYUNUN BULUNMADIĞI YERDE KEÇİYE ABDURRAHMAN ÇELEBİ DERLER.

 

--- Değerli kişilerin bulunmadığı yerde değeri az olanlar itibar görür.

 

Toplum içinde kimi zaman değerli kişiler azalır. Bu yüzden huzursuzluklar artar. Halk, kendisine yol gösterecek bilge insanlardan yoksun kalınca daha az değerli kişileri beğenmeye, onlara değer vermeye başlar.

 

Koyun, keçiye göre daha değerli bir hayvandır. Nasıl koyunun bulunmadığı yerde keçi eti yiyip keçi sütü içmek zorunda kalıyor ve bu durumdan ister istemez hoşnut kalabiliyorsak, toplumun ışık kaynağı olan değerli insanlardan yoksun bulunduğumuz zaman da daha az değerli olan kişilere itibar etmek zorunda kalırız.

 

İnsan için önemli olan toplumda Abdurrahman Çelebi olmak değil; daima aranılan, beğenilen, düşüncelerine, davranışlarına özlem duyulan kişi olmaktır. Bunun için de bilgili, çalışkan ve erdemli olmak gerekir.

 

ESMERE BEL BAĞLA KARŞISINA GEÇ AĞLA.

 

--- Renkleri, uygunluk bakımından birbiriyle anlaşacak biçimde yan yana getirmelidir.

 

Bize güzel görünen şeyde renk, biçim uygunluğu başta gelir. Esmerin aslında koyu renk bir yüzü vardır, kırmızı bir yaşmak örtünse daha da koyu görüneceği için atalarımız bunu, karşısına geçip ağlanacak kadar sevimsiz görmüşlerdir.

 

Ünlü halk ozanı Karacaoğlan ise: ( Al üstüne yeşil bağla/ Yakışmazsa öldür beni. ) der.

 

Demek ki renkleri ve zevkleri, uygunluk bakımından birbiriyle anlaşacak biçimde bir araya getirmek önemlidir.

 

EŞEK HOŞAFTAN NE ANLAR?

 

--- İnsan, bilmediği konuda, bilirmiş gibi fikir yürütmemeli.

 

İnsan bilmediği konuda, bilirmiş gibi fikir yürütmemeli. Eşek nasıl hoşaftan bir şey anlamazsa, kişi de anlamadığı bir konuda düşünceler ileri sürmeye kalkarsa kimi kez gülünç, kimi kez de acınacak durumlara düşebilir.

 

DEĞİRMENE GELEN NÖBET BEKLER.

 

--- Kimi işlerde zenginlik, mevki değil; sıra önemlidir.

 

Eskiden değirmene tahıl öğütmeye gelenler, çoğu kez sıra beklemek zorunda kalırlardı. Gelenlerin belli bir süre beklemeyi önceden kabullenmeleri gerekirdi. Bunun gibi kimi işlerde zenginlik, para, mevki değil, sıra önemlidir. Dolmuş kuyruğuna giren ister zengin ister yüksek mevkii sahibi biri olsun ancak sırası gelince dolmuşa biner.

 

DELİ DOSTUN OLACAĞINA AKILLI DÜŞMANIN OLSUN.

 

--- Düşmanın akıllısı, önlem almamızı kolaylaştırır.

 

Deli dost, aklı düzenli çalışmadığı için iyiyi kötü, kötüyü iyi diye kabullenebilir. Böyle biri ile ilişki kurarken çok dikkatli olmalıdır. Çünkü ne yapacağını, nerede, nasıl davranacağını bilmediğimiz biri dostumuz olmuş ne yararı var. Akıllı düşman ise yapacağı kötülükleri önceden, aklın doğal işleyiş düzeni içinde tasarlayacağından, biz de ona karşı, akıl yoluyla bulabileceğimiz önlemlerle kendimizi savunabiliriz. Onun için atalarımız akıllı düşmanı deli dosttan daha yararlı bulmuşlardır.

 

AŞ TUZ İLE TUZ ORAN İLE.

 

--- Dengeli ve ölçülü olmanın önemi.

 

Yemeğin tadını getiren tuzdur. Ancak tuzun önemi, yemeğe ölçülü konulunca anlaşılır. Yoksa tuzu az ya da çok koymak yemeğin tadını kaçırdığı gibi, bir yerde belki sağlığımızı da tehlikeye düşürebilir.

Çok tuzlu yemek sağlığa zararlı olduğu kadar yemeğin tadını da kaçırdığı için belli bir ölçüde kullanılması gerekir. Bunun gibi çok yemek, çok uyumak, çok dinlenmek, çok çalışmak, çok ağlamak, çok gülmek de hem sağlığa zararlı olabilir hem de sosyal yaşantımızı bozucu sonuçlar getirebilir.

 

AK KOYUNUN KARA KUZUSU DA OLUR.

 

--- İyi insanın çocuğu mutlaka iyi olmadığı gibi; kötü insanın çocuğu da mutlaka kötü olmaz.

 

İnsan, yaşamı boyunca yuva kurmayı, kurduğu yuvada iyi ve mutlu bir aile hayatı yaşamayı amaç edinir. Çocuklarını en az kendisi kadar, olanakları varsa daha da iyi yetiştirmeye çalışır. Be parmak birbirine benzemediği gibi çocuklar da birbirinden ayrı zeka, duyarlılık, davranış biçimleri gösterirler. Nasıl ak koyunun kara kuzusu oluyorsa, iyi bir ailenin kötü bir çocuğu olması da olağandır. Bunun tersi de olabilir. Kötü, yoksul, tüm dertlerin kümelendiği bir ailede yetişen çocuk; çevresinin, okulun ve toplumun yardımlarıyla çok iyi bir insan haline gelebilir. Önemli olan ailenin, çocuklarının durumlarıyla yakından ilgilenmesi, gördükleri olumsuz tutum ve davranışların nasıl düzeltilmesi gerektiğini düşünmesi, çareler araştırması, önlemler almasıdır.

 

Ak koyundan kara kuzunun doğması belki olağandır ama iyi bir aileden kötü bir evlat çıkması olağan sayılmamalıdır. Çünkü insan anasından doğduğu anda kötü değildir ki… Onu topluma zararlı hale getiren; ailesi, ailesi öğretmenleri ve toplumdur.

 

Her bakımdan hayatın dertleriyle yoğrulmuş bir aile içinde türlü sıkıntılarla büyüyen bir çocuğun da mutlaka kötü olacağı ileri sürülmemelidir. O yavru, aile çevresinden uzaklaştırılıp verilecek düzenli bir eğitimle topluma yararlı bir insan yapılabilir.

 

Onun için çocuklarımızı; durumumuz ne olursa olsun, ne kadar elverişsiz koşullarda bulunursak bulunalım; topluma yararlı kişiler olarak yetiştirmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Çünkü ak koyundan kara kuzu doğması belki bir renk işidir ama, iyi bir aileden kötü bir evlat çıkması hem aile için, hem de toplum için kara bir lekedir.

 

AHMAĞA YÜZ ABDALA SÖZ VERMEYE GELMEZ.

 

--- Dengesiz ve akılsız kişilerle ilişki kurmada dikkatli bulunmanın önemi.

 

İnsan başkalarıyla ilişki kurarken dikkatli olmalıdır. Çünkü karşısındaki, kimi zaman akıl dengesi bozuk, ya da geri zekalı olabilir. Böyle olunca, herhangi bir konuda ona yüz verip vaadlerde bulunmak, işini halledeceğim diye söz vermek çok sakıncalı sonuçlarla karşı karşıya bırakabilir bizi.

 

Onun içindir ki ilişki kurduğumuz kişilerin hem zeka durumlarını, hem de davranışlarını, olaylar karşısındaki tepki ve etkilenişlerini öğrenmeli, ona göre söz verip vaadlerde bulunmalıyız.

 

Ahmak ya da abdal kişiler, olayları kendi dar ve yetersiz zekâ süzgeçlerinden geçirmeye çalışarak değerlendirirler, bu da çoğu kez yanlış, sakıncalı, hatta tehlikeli hatta tehlikeli sonuçlar verebilecek nitelikte olur. Onların mantığı normal insanın düzenli mantığından apayrı bir biçimde işler. Biraz önce bize doğal gelen bir davranışına göre söz verip vaade bulunmuşsak; biraz sonraki davranışlarını gördüğümüz de iyimserliğimizin, bir bakıma da dalgınlığımızın cezasını ağır ödemek zorunda kalabiliriz. Onun için toplumsal ilişkilerimizde normal kişilerin akıl ve ruh dünyalarının verilerine göre davranmanın bilincine varmalıyız.

 

Abdal; verdiğimiz sözün, ahmak; kendisine bulunduğumuz vaadin sürekli biçimde gerçekleşmesini ister, durur, sabit fikirle bunun peşine düşer. Bu durum bizi tedirgin eder. Aklı başında bir insana verilen sözle, bir abdala verilen söz arasında bu bakımdan büyük fark vardır.

Aslında söz verirken ya da vaade bulunurken, karşımızdaki insan, zeki de, ahmak da olsa, yine de, yerine getirebileceğimiz, gerçekleştirebileceğimiz vaadlerde bulunmalıyız.

 

AĞAÇ NE KADAR UZASA BAŞI GÖĞE ERMEZ.

 

--- Bir insandan, yetenekli ve olanakları dışında iş ve eser beklenemez.Ağaç, boyu ne kadar uzun olsa da yine sınırlı bir yüksekliği var demektir. Çünkü kök saldığı toprağın ve dallarını besleyen suyun da bir sınırı vardır. Uzayın sonsuzluğu yanında onun uzunluğu da bir şey ifade etmez.

 

Bunun gibi insanlardan da yetenekleri ve olanakları dışında işler ve eserler beklenmemelidir.

 

AN BENİ BİR KOZLA O DA ÇÜRÜK ÇIKSIN.

 

--- Hatırlamanın değeri.

 

Toplum yaşamı kişilerin karşılıklı dostluk ilişkileriyle oluşur.

Bu ilişkileri düzenleyen kurallar yanında maddi ve manevi çıkarların da bir önemi vardır.

 

İnsan, sevdikleri tarafından aranmak, anımsanmak ister. Dostlukta vefa duygusunun yeri büyüktür. Onun için yakınlarımızın, dostlarımızın en küçük ilgisizlikleri bizi üzer.

 

Anılmak, aranmak başkalarından beklediğimiz davranışlar arasında başta gelir. Bu arayış ve anımsayış belirli bir çıkar karşılığı değilse değeri bir kat daha artar. Onun için hasta olan dostlarımızı bir demet çiçekle ziyaret etmek zor bir durumda kaldığını gördüğümüz yakınlarımızın yardımına koşmak, onları unutmadığımızı göstermek bir insanlık borcudur. Çünkü unutulmak yarı ölümdür.

 

Bu söz, çok değersiz de olsa dostların anılmak, aranmak gereksiniminde olduklarını anlatmak için söylenmiştir.

 

BİR MIH BİR NAL KURTARIR, BİR NAL BİR AT KURTARIR.

 

--- Önemsiz ve küçük de olsa bir şeyi ihmal etmemeli.

 

Atın ayağındaki naldan, çeşitli nedenlerle bir mıh düşebilir. Onu yerine çaktırmazsak diğerleri de düşebilir ve at nalsız kalır, ayağı incinir, sakat olur. Nalı yerine koydurmakta gecikirsek, at ayağını bile kaybedebilir.

 

Bunun gibi ayağımızdaki bir ayakkabı yarasını zamanında tedavi ettirmezsek o yara mikrop kapabilir ve ayağımızı, hatta hayatımızı kaybettirebilir. Büyük makinada bir vida, otomobil cantındaki bir somun da görevi oranında önemlidir.

 

Öyleyse önemsiz saydığımız nedenler, olgular kimi durumlarda çok önemli sonuçlar doğurabileceğinden dikkatli davranmalıyız.

 

GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ.

 

--- Gerçekler gizlenemez.

 

Toplum içinde olduğu gibi, kişisel yaşamda da bizi gerçekler aydınlatır. Onlardan kaçmanın, ya da yok saymanın bir yararı olamaz.

 

Güneşi balçıkla sıvamak nasıl olağandışı ise, bir gerçeği uzun süre gizlemek de olanaksızdır.

 

Bu söz; topluma büyük hizmetlerde bulunan kişileri küçültmeye, gözden düşürmeye çalışmanın da olanak dışı olduğunu anlatır. Çünkü büyük adamlar, birer idealist oldukları kadar gerçekçilerdir de. Güneş nasıl dünyamızın yaşam kaynağı ise, toplum da ışığını idealist insanlardan alır. Güneşi yok saymak nasıl olanak dışı ise, büyük devrimcilerin, devlet adamlarının, düşünürlerin etkilerini, verimli hizmetlerini yadsımak o kadar olanaksızdır.

 

Gerçekleri görmek istemesek de, vardırlar. O halde en tutarlı davranış, onların varlığını kabullenip ona göre davranmaktır.

 

Gerçekler genellikle acıdır, insana çoğu kez acımasız görünür, unutulmayacak dersler verir. Bu derslerden gereğince ibret alarak yararlanmak insanı yanlış davranışlardan alıkoyar.

 

İKİ ÇIPLAK BİR HAMAMA YAKIŞIR.

 

--- Evlenen iki kişiden ikisi de yoksulsa o evlilik zor yürür.

 

İki yoksul kişi, birbirlerine yardım edemezler, çünkü bu olanakları yoktur. Çıplaklık yalnız hamamda söz konusu olur. Evlenen iki kişiden ikisi de yoksulsa o evlilik zor yürür. Çünkü iyi beslenemeyen, iyi giyinemeyen, kısacası en basit gereksinmelerini bile doğru karşılayamayan bu iki kişi günün her saatinde birbirini yer durur.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...