Jump to content

Ursula K. Le Guin Kitaplığı


birunsatan

Önerilen Mesajlar

http://static.ideefixe.com/images/29/29836_2.jpg

"Anarşistiniz burada..."

Algımızı yerli yerine oturtan düşlerimiz, ne isteyip ne istemediğimiz hayatı ve insanı tanımlamamıza ayna tutarken, bakışın en önemli eksenlerinden birini iktidar ve iktidarla ilişkiyi nasıl anlamlandırdığımız oluşturur.

Platondan Campenalla'ya bilinen bütün ütopyalar mükemmeliyetçi, idealize coğrafyası ve toplumuyla totaliter bir yapıdadır. Le Guin ise Mülksüzler’de anarşist dünya Anarres ve tam tersi Urras'ı anlatırken tuttuğu aynada görünenlerle, sırlı yanda duranları düşündürmesini, kısıtlayıcı bağlardan kurtulan aklın akıp gitmesini ve sorgulanmayanın sorgulanmasını yani yüzleşmeyi sağlar. İktidar ilişkilerine karşı duruş Le Guin'in yazısının debisini oluşturur.

Mülksüzler romanı ikiz dünyaların –ancak yaşam biçimi ile birbirine tamamen zıt– karşıtlıklarının, anarşist dünya ile kapitalist, devletçi dünyanın ve bu dünyalar arasında ki yolculuğun anlatıldığı bir roman. Roman dünyalarını siyah ve beyazın iç içe geçtiği bir ying-yang metaforu olarak düşünebiliriz. Zaten roman metaforlar ve ironiler üzerine kurgulanmış. Anarres; çorak, kıtlık içinde yaşam sürmeye çalışan, devletsiz, hiyerarşisiz özgür ve Odocuların gezegeni (anarşist). Urras ise doğanın cömert davrandığı,bolluk içinde yaşayan sınıflı, hiyerarşik ve devletçi (arşist) bir gezegen. Gezegen isimleri dil oyunları ile kurgulanmış. Anarres adı anarşiyi çağrıştırıken. (Yunanca Anarşi: An-arche "arche"; baş, başat "an" takısı olumsuz iyelik -siz,-sız Başsız) diğer yandan mal mülk sahibi olmayan anlamına da geliyor.(Latince res: şey,nesne). Urras ise USA ve USSR harflerinden devşirilmiş.Ayrıca Ur Almanca ilk, başlangıç anlamına geliyor. Anarres Urras'tan gelen göçmenlerden oluşmuş. Urras ilk gezegen, eski dünya. Bu noktada bu metaforu; gelişimin,değişimin metaforu, Urras'tan Anarres'e evrim olarak yorumlamak mümkün.

"Hiçbirşey senin değildir..."

Roman Anarres'in Kuzeybatışı bölgesinde doğan fizikçi/devrimci Shevek'in Urras'tan gelenlerle birlikte Urras'a doğru yol almasıyla başlıyor. Roman Urras'ta ilerlerken, Anarres'e flashback (geri dönüş) yapıp bu yolculuğa çıkışın nasıl evrilmeye başladığını ve Anarres'i anlatıyor. Bu yolculuk iki gezegen arasındaki ilk ziyarettir. Shevek uzay gemisinden arkasında bıraktığı duvarlarla çevrili bir ironidir. Tüm duvarlar gibi iki anlamlı, iki yüzlü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu nereden baktığınıza bağlı.

Bir zamanlar Urras'ta yaşayan Odo ve Odocular devrimden önce Anarres'e ihraç edilmişlerdi. Acaba Le Guin; özgürlükçü ütopyanın kapitalist totaliter bir dünya da varolmayacağını, kendisine yaşam alanı yaratamayacağını düşündüğü için mi her şeyin sıfırdan başlayacağı boş bir gezegeni seçti? Aslında Odocuların otoriter sistemi hedef alması ve varlıklarının diğer insanları da etkileyeceğini bilen hükümetler Shevek'in Urras'ı ziyaretinden yüz elli yıl önce Odocuları Anarres'e sürgüne göndermişti. Daha sonra Anarres gezegenine ne kadar çorakta olsa insanlar kendi istekleri ile gittiler.

Anarres karşılıklı yardımlaşma, dayanışma, paylaşma temelinde kendi yollarının efendileri ve özgür insanlar tarafından düşlenmişti. Urras'tan ayrılarak Anarres'de yerleşim alanlarına akıl anlamına gelen Abbenay adını veren Odocu toplum için merkezsizleşme ve bireylerin hükmetme güdüsüne hizmet eden hiçbir kuruluşun olmaması önemli ögeler olarak varolur. Kent öncesi, teknoloji öncesi kabile yaşamına dönmeden anarşizmlerini çok ileri bir uygarlığın, karmaşık çeşitlilik içeren bir kültürün dengesi içinde yaşatmaktır esas olan. Anarresliler başlangıçtan beri merkezileşmenin büyük bir tehdit olduğunun farkındadır. "Sahip olmak yanlıştır. Paylaşmak doğrudur. Tüm benliğinden, bütün o geceler ve günler boyunca tüm yaşamından başka neyi paylaşabilirsin ki?" (s. 52) Ancak belleğini yitiren toplumların üst şokları yaşayıp savrulması, ruhunun eylemsizleşmesini Anarres de kimi noktalarda içinde barındırır. Anarres de mükemmel bir dünya değil. Doğal yapı uygar bir toplumun devamı için elverişli olmaktan çok uzak. Hâlâ otorite olmak isteyen, bürokratik eğilimleri taşıyan insanlar mevcut. Zaten mükemmele ulaşma motivasyonu da içinde tekdüzeliği, robotlaşmayı barındıran tehlikeli bir motivasyon (Burada Chuck Palahnuik'in Fight Club romanındaki Tyler ile anlatıcı arasındaki bir diyaloğu hatırlıyorum: "Mükemmel olmaya çalışma, bence evrilelim ve bırakalım herşey düşeceği yere düşsün") Anarres'te kadınların yaşam boyu eşlik isteği sahiplenici, bebek sahibi olma isteği onların mülkiyetçi hisler taşımasına neden oluyor. Feminist/Anarşist bir yazar olan Le Guin'in anarşist bir dünyada bile kadını sahiplenmeye yatkın olarak betimlemesini;yaşam boyu eşlik isteğinin özünde mülkiyetçi olduğuna vurgu yapmak için mi, yoksa günümüz toplumundaki kadının edilgenliğine ironik bir atıf olarak mı okumalıyız? Ancak Odo'nunda bir kadın olduğunu ve evli olduğunu da bilerek. Le Guin'in sorguladığı bir başka şeyde tahakkümün ve hiyerarşinin ortadan kaldırıldığı, dayanışmanın ve karşılıklı yardımlaşmanın tek etik kural olduğu bir toplum;i nsanın ölüm ve yalnızlık gibi duygularının verdiği acıya yanıt bulabilirliği. Yoksa Shevek'in dediği gibi: "Gerçek kardeşlik paylaşılan acıdan mı başlıyor?" (s. 63) Anarres'in diğer açmazları ise; Çorak bir gezegen olmasından kaynaklanan kıt kaynaklarla ayakta durma zorunluluğu. Merkezileşmenin önüne geçmek isterken kıt kaynaklar nedeniyle üretim ve dağıtımın Abbaney'deki ÜDE (üretim ve dağıtım eşgüdümü) sendikalarından –merkezden– sağlanıyordu. ÜDE'de bir bilimciler bürokrasisi oluşuyordu. Anarres yeni bir toplum yaratmanın sancıları ile yüzleşmek zorundaydı.:

"Ey yeni doğmuş anarşi,sonsuz vaad / sonsuz dikkat / dinliyorum,dinliyorum gecede | gece kadar derin beşiğin yanıbaşında | çocuk iyi mi diye" (Göç'ün ondördüncü yılında Pio Atean tarafından yazılmış bir şiir s.92)

Toplumsal organizmanın en önemli etkinliği eğitim, katı, ahlakçı ve otoriter bir tutumla Odo'nun sözlerini yasaymışçasına ezberletmek istemesi.Yazdıklarıyla farklı olanlar algı dışına itilir Tirin karakterinde olduğu gibi. Tam bu noktada anarşist dünyaya özgü aklın özgürlüğü, yıkıcı tutkularıyla Shevek, Bedap, Takver gibiler devrim olarak farklılıklarını ortaya koyarlar. Urras'la iletişim kurmak isteyenlerin hain olarak damgalanmasına karşın otoriteye taviz vermeyerek kendi vicdan ve bilincinin inisiyatifi doğrultusunda Shevek,karşılıklı yardımlaşma-dayanışma kültürünü yani kendi gerçeğini, meselesini anlatmak paylaşmak, Urras gerçeğini görmek ve duvarları yıkmak için aslında geri dönüş olan yolculuğuna çıkar.

"Siz bizim tarihimizsiniz. Belki biz sizin geleceğiniziz. Öğrenmek istiyorum, görmezlikten gelmek değil." Shevek Urras'ta ki bilim adamları ile bir süredir fizik alanında görüşlerini paylaşmaktadır. Ancak "satın almanın ve satmanın","güç'ün" dünyasında bilim bir takım güç dengelerini değiştirmek için bir araçtır. Shevek Urras'a görüşlerini paylaşmak, devrimi orada ateşlemek ve duvarları yıkmak amacıyla gider. Urras hakkında bildikleri Odo'nun yazdıkları ile sınırlıdır. Urras farklıdır. Çok verimli toprakları, okyanusları, Anarres’te olmayan ve bitkileri ve Anarres'tekilerin hiç görmediği hayvanları ile. Urras ayrıca "satın alma, satma, sahip olma, biriktirme, statü, ataerkillik, bencillik, konformizm ve devlet" gibi Shevek'in anlayamadığı bir yaşamdır. Her şeyi yüzeyselleştiren, tüketim diliyle konuşan bayağı yaşantılarından fazlasıyla memnun Urraslılar –yumuşakçalar– derinliğine ilerleyememenin böcekçe korkusuyla süslü ambalajlarında bir iktidar ucubesi olarak Shevek'in karşısına çıkarlar. Temel ahlaki varsayımının mülkiyet ve karşılıklı saldırganlık olduğu toplumda nesneler, duygular, aşklar, insanlar alınır satılabilir ve tüketilebilirdi. Zenginlik yani ekonomik iktidar, cinselliğin erkeğin iktidarı, hiyerarşik ilişkilerin kanıksanması ve güce tapınmanın izdüşümü özellikle kadınların konumunda dikkat çekicidir. Kadınların Urras'ta bir amacı ve yeri yoktur. "Mülk sahibi sınıfların erkek üyelerini cinsel kullanımı için saklanan kadınlar, mülksüz sınıfın insanları tarafından kendilerine akşam yemeği sunulana dek bütün gün kumsalda yatar" (s. 45) ya da Artonun Shevek'in savaş karşısındaki tutumuyla odocu görüşü eleştirmek için söylediği sözler statü ve aristokratik yaşam tarzının kadın ayrımcılığının simgeleşmesi: "Odoculuğun derdi ne biliyor musun dostum, biraz kadınsı olması. Yaşamın erkekçe yönlerini almıyor. Kan ve çelik, savaşın parıltısı..." (s. 256) Urras'ta herşey Devlet içindir ve Devlet her şeydir. Urras'ta yaşayanlar için "yönetmek-yönetilmek" kaçınılmaz ve doğaldır. Otoritenin dil'i ile düşünürler, konuşurlar, eylerler. Otoritesiz bir dünyayı tasavvur edemezler. Oysa Shevek oradaki varlığı ile "Devletin gereksizliğinin kanıtıdır". Urras'ta eşitlik ilişkileri hiyerarşi ile belirleniyorken ve yönetiliyorken Anarres'te yönetilen tek şey üretim ve organizasyonudur. Urras Anarres'in tarihidir, Anarres'te Urras'ın geleceği...

Shevek İo'da Odocu düşünceleri yaymak Anarres ile Urras arasında bir dayanışma başlatmak istiyordu.Ancak kapitalist İo devletini sosyalist Thu devletine tercih etmişti (Urras'ta iki hükümet var Kapitalist İo, Sosyalist Thu). Shevek neden özgürlükçü idealin kapitalist toplumda, sosyalist toplumda olduğundan daha kolay yeşereceğini düşünüyordu? Shevek'in sosyalist Thu devletini daha totaliter ve yurtsever olduğunu, otoriter devlet aygıtının daha katı işlediğini bildiği için mi yoksa Le Guin'in tarihsel materyalizme, liberal marksizme sıcak bakması mı kapitalist toplumun daha rahat dönüşeceği düşüncesine etkili olmuştu. Belki her ikisi de...

Anarres çok zor bir dönemden geçiyordu. Zaten kıt olan doğal kaynaklar gittikçe azalmış kış acımasızca Anarreslileri açlıkla yüz yüze bırakıyordu. Gönüllü çalışmalar ve dayanışma ne kadar artsa da açlık bir süre sonra kaçınılmaz olarak şiddete, mülkiyetçiliğe dönmeye başlıyordu. (s. 230)

Ayrımcı ve mülkiyetçi dünyanın tam içinde bir o kadar da uzak olan Shevek konuşamamaktan, devrimden söz edememekten bıkmıştı. Shevek'i Urrasa getiren iletişim gereksinimi, duvarları yıkmak isteğiydi. Düşüncenin doğasında iletilmek yazılmak ve gerçekleştirilmek vardı. Bu konumunda Shevek ruhu gün ışığına koşan çocuk gibi cebinde bulduğu mesajın peşinden gider. "Haksızlık ve baskıdan bunaldık ve karanlık gecede özgürlük ışığını görmek için yüzümüzü kardeş dünyaya çevirdik. Bize kardeşlerine katıl!" (s. 175) Shevek notu cebine koyan Liberter Sendikalistlerle İo genel grev gösterisi ile hükümetini sarsmaya hazırlanmaktadır. Yönetim meydanında yüz binlerce insan özgürlüğü haykırır. Shevek'in kalabalığa:"...Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzda ya hiçbir yerde..." sözleri İo hükümeti askerlerinin kalabalığa ateş açması ile kesilir... Binlerce insan az önce şarkıların, coşkunun yankılandığı meydanda acımasızlığın sessiz tanığı olarak yatmaktadır. İo hükümeti cadı avı başlatır... Shevek'in Urras'la Arz'la. Hain'le kardeşlik bağı oluşturma isteği, Urras'ta özgürlüğün yeşerebileceğine inancı yıkılmıştı. Anarres'e dönme vakti gelmişti. "Gerçek yolculuklar geri dönüşlerdir."

Ursula K.Le Guin, Philip K. Dick ve Stanislaw Lem ile birlikte bilimkurgunun en yaratıcı ve özgün yazarlarındandır. Türkiye'de genellikle Yerdeniz serisi ile tanınsa da Mülksüzler ona bilimkurgunun oskarları sayılan Hugo ve Nebulay ödüllerin kazandırmıştı.

Le Guin; marksizmden, anarşizmden, taoculuktan etkilenmiş feminist bir yazardır. Mülksüzlertüm dünyada pek çok eleştirmen ve okur tarafından okunmuş üzerine yazılar yazılmıştır. Hatta Samuel Delayn mülksüzlere karşı bir heteretopya olan Triton'u yazmıştır. Anarres gezegenini; doğal koşulları, kıtlığı, kötü iklim koşulları göz önüne alındığında ve anarşistleri arasında iktidar heveslileri, bürokrat özentileri de dikkate alındığında ütopya olarak kabul etmek zor. Ancak "müksüzler" ve "mülksüzlük" bir ütopya.

Yazar; insanların bugünkü toplumda egemen olan acıların, eşitsizliklerin ve sömürünün kaynağında –romanın adı ile ilintili olarak– mülkiyeti görür ki çok haklıdır. Anarres'tekiler özgürdür çünkü hiçbir şeye sahip değildirler. Urras'taki sahipler ise sahiplidir ("Sahip oldukların bir süre sonra sana sahip oluyor"–Fight Club)

Shevek hiçbir zaman kapitalizmi, mülkiyetini ve yaşam ahlakını anlayamıyordu,öğrenemiyordu. Sözgelimi bir bankadaki işlemler ona ilkel bir dinin ayinleri gibi anlamsız ve karmaşık geliyordu (s. 119) Roman iki yolculuk üzerine kurulu: Biri gidiş diğeri dönüş. Ama aslında "gidiş" eski dünyaya "dönüş" , "dönüş" ise farklı bir insan olarak farklı bir dünyaya ilk kez "gidiş" Le Guin bize mükemmel bir dünyayı tasvir etmiyor, olabilecek en iyi yaşamın içindeki tehlikeleri gösteriyor.

"Yeniden Anarres'te Doğalım...."

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

dostoyevski nin ecinniler ine atıfta bulunarak mülksüzler (dispossessed) ismini koymuş ursula teyzem.

kitap metis yayınlarından çıktığı için kolaylıkla bulunabilir.

kitaptan bir bölümle son vereyim yazıya..

 

"sahip olduğunuz tek şey ne olduğunuz ve ne verdiğinizdir. ... özgürlüğümüz dışında hiçbir şeyimiz yok. size kendi özgürlüğünüzden başka verecek bir şeyimiz yok. bireyler arasında karşılıklı yardımlaşma dışında hiçbir yasamız yok. hükümetimiz yok, yalnızca özgür birlik ilkemiz var. devletlerimiz, uluslarımız, başkanlarımız, başbakanlarımız, şeflerimiz, generallerimiz, patronlarımız, bankerlerimiz, mülk sahiplerimiz, ücretlerimiz, sadakalarımız, polislerimiz, askerlerimiz, savaşlarımız yok. başka da pek fazla şeyimiz var sayılmaz. biz paylaşırız, sahip olmayız. varlıklı değiliz. hiçbirimiz zengin değiliz. hiçbirimiz iktidar sahibi değiliz. eğer istediğiniz, aradığınız şey buysa o zaman ona eli boş gelmeniz gerektiğini söylüyorum. ona yalnız ve çıplak gelmeniz gerekiyor, tıpkı bir çocuğun dünyaya, geleceğine, hiçbir geçmişi olmadan, hiçbir malı mülkü olmadan, yaşamak için tümüyle başka insanlara dayanarak gelmesi gibi."

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yerdeniz Büyücüsü http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Yerdeniz I http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Özgün adı: A Wizard of Earthsea

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Yayına Hazırlayan: Bülent Somay

Resimler: Deniz Bilgin

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: 1994

: Ekim 2006 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

"Sanırım Yerdeniz Büyücüsü'nün en çocuksu yanı, konusu: Büyümek. Büyümek, benim yıllarımı alan bir süreç oldu; bu süreci otuz bir yaşımda tamamladım – ne kadar tamamlanabilirse; o yüzden de çok önemsiyorum. Çoğu genç de önemser. Ne de olsa esas işleri budur: Büyümek." – Ursula K. Le Guin http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

 

 

 

Atuan Mezarları http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Yerdeniz II http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Özgün adı: The Tombs of Atuan

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Yayına Hazırlayan: Bülent Somay

Resimler: Deniz Bilgin

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Kasım 1999 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Atuan Mezarları'nın konusu tek kelimeyle söylemek gerekirse cinselliktir. Kitapta bir sürü simge var, tabii ki yazarken bunları bilinçli bir şekilde çözümlemedim; bu simgelerin hepsi cinsel simgeler olarak okunabilir. Daha açık söylemek gerekirse kitabı bir kadının büyümesi olarak okuyabilirsiniz. Temalar, doğum, yeniden doğum, yıkım ve özgürlük.” – Ursula K. Le Guin

 

En Uzak Sahil http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Yerdeniz III http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Özgün adı: The Farthest Shore

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Yayına Hazırlayan: Bülent Somay

Resimler: Deniz Bilgin

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Kasım 1999 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

En Uzak Sahil ölüm hakkında. Onun diğerlerinden daha zayıf kurgulu, daha tutarsız ve eksik olması da bu yüzden. İlk iki kitap yaşadığım ve atlattığım şeyler hakkındaydı. En Uzak Sahil’de konu edilen şeyi ise yaşayıp atlatamazsınız. Bu bana genç okurlar için çok uygun bir konu gibi gelmişti, çünkü çocuk yalnızca ölümün varolduğunu değil –çocuklar ölümün yoğun bir biçimde farkındadırlar– kendisinin de ölümlü olduğunu, öleceğini anladığı anda, çocukluk biter ve yeni hayat başlar. Bu da büyümedir, ama daha geniş bir bağlamda.” – Ursula K. Le Guin

 

 

Tehanu http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Yerdeniz IV http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Özgün adı: Tehanu

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Yayına Hazırlayan: Bülent Somay

Resimler: Deniz Bilgin

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Eylül 2000

2. Basım: Eylül 2003 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Tehanu, yazarın Yerdeniz Büyücüsü, Atuan Mezarları ve En Uzak Sahil'den oluşan Yerdeniz Üçlemesi'nin yayımlanmasından yıllar sonra, 1990'da tamamladığı ve üçlemeye ek olarak yayımladığı dördüncü kitaptır. Yazar kapadığı bir yapıtı tekrar açmasının gereçesini şöyle belirtiyor:

"Yerdeniz Üçlemesi'nin son kitabı En Uzak Sahil, düşlemeyi bıraktığım bir düş gibiydi. Ve düşlemekten uzun süre vazgeçmedim. Tehanu böyle ortaya çıktı: Ged'in kendi hayatının nasıl sona ermesi gerektiği konusunda yanıldığını ve bana Yerdeniz'in gerçekten son kitabında kılavuzluk edecek kişinin Tenar olduğunu keşfetmek çok hoş bir sürpriz oldu. Üçleme'ye eklediğim bu yeni sona 'Olsun da Geç Olsun' adını da koyabilirdim." – Ursula K. Le Guin

 

Öteki Rüzgâr http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Yerdeniz V http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Özgün adı: The Other Wind

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Kapak Tasarımı: Emine Bora

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Mart 2004

2. Basım: Haziran 2004 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

"Yerdeniz’e yeniden gidip onu hâlâ hatırladığım haliyle bulmak, ama değiştiğini ve değişmekte olduğunu görmek beni çok memnun etti." – Ursula K. Le Guin

Yerdeniz’in son kitabı Tehanu’nun yazılışından on yıl sonra tanıdık topraklara dönüyor Ursula Le Guin. Kaldığı yerden devam ediyor hikâyesine ama bir yandan ta başından başlıyor. Öteki Rüzgâr’da yepyeni karakterlerle tanışırken bildiğimiz karakterlerin de bilmediğimiz yönlerini öğreniyoruz. Le Guin’in aşinayı yabancı, olağanı olağanüstü kılan yazarlık gücü sayesinde büyü üzerine, sonsuzluk üzerine, sonra daha basit şeyler, mesela yaşam ve ölüm üzerine uzun bir yolculuğa çıkıyoruz.

Tolkien’ın açtığı dönemin en yetenekli fantazi yazarı sayılan Le Guin bu romanıyla 2002'de "Dünya En İyi Fantazi Roman ödülü"nü kazandı.

 

 

Balıkçıl Gözü

Özgün adı: The Eye of the Heron

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Kapak Tasarımı: Semih Sökmen

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: 1995

3. Basım: Kasım 2005 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Victoria Gezegeni'ne önce dört bini aşkın haydut, katil ve hırsız tek yönlü uzay gemileriyle sürgün edildi. Bundan elli yıl sonra ise iki bin kadar barış yanlısı aynı sürgün kaderini paylaştı.

Şimdi artık Victoria'da iki toplum, iki kültür vardı: Dünya'nın en hırslı, en savaşkan ve en kural tanımaz insanlarının kendi kurallarını acımasızca uyguladıkları Şehir, ve Barış İnsanları'nın şiddetten, savaştan ve sömürüden uzak yaşamak amacıyla kurdukları Shantih Kasabası. Bu iki toplum arasında çatışma çıkması kaçınılmazdı; ne var ki, taraflardan biri çatışmaktansa yok olmaya bile razıydı...

"Bana öyle geliyor ki erkeklerin zayıf ve tehlikeli oldukları nokta, kibirleri. Kadının bir merkezi vardır, bir merkezdir kadın. Ama erkekler öyle değil, onlar erişmektir, uzanmaktır. O yüzden uzanırlar ve bir şeyler koparırlar, bunları etraflarına istif ederler ve 'ben buyum, ben şuyum, bu benim, şu da benim, benim ben olduğumu size kanıtlayacağım' derler. Ve bunu kanıtlayayım derken de bir çuval inciri berbat ederler."

Romanın açılış bölümünü 'Okuma Parçası' bölümünde okuyabilirsiniz. http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

 

 

 

Rocannon'un Dünyası

Özgün adı: Rocannon's World

Çeviri: Tûba Çele

Kapak İllüstrasyonu: Tim White

Kapak Tasarımı: Semih Sökmen

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Kasım 1995 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Fomalhaut II gezegeninde üç ırk bir arada yaşıyordu. Oldukça geri teknolojik düzeyleri, ama telapatik güçleri olan bu ırklar aralarındaki barışı yüzyıllar boyunca korumuşlardı. Ta ki "Yıldızlordları" gelene kadar. Rocannon bu "Yıldızlordları"ndan biriydi.

Fomalhaut II'de antropolojik bir araştırmayı yöneten Rocannon, bilinmeyen bir düşmanın saldırısıyla gezegende yalnız, silahsız ve ulaşım-iletişim olanaklarından yoksun kalınca, araştırmasına konu olan insanlardan yardım istemek zorunda kaldı. Şimdi ilkel ve uygar, araştıran ve araştırılan bir arada, gezegende barışı korumak için çalışacaktı.

"Fian, uç benimle! Halkınız gibi zihninle konuşamam, ama havada giden sözcüklerin hepsi de boş değildir!"

"Ben Rocannon. Ben Rocannon. Yanıt verin!" Uzun süre alıcısının sessizliğini dinledi, sonra bir kez daha geminin frekansını denedi: "Ben Rocannon..." Ne denli alçak sesle konuştuğunu, neredeyse fısıldadığını fark edince durdu ve bağlantıyı kesti. Hepsi ölmüştü, on dördü de, beraberindekiler ve dostları. Hepsi gemideydiler, çünkü onları oraya kendisi çağırmıştı.

 

Dünyaya Orman Denir

Özgün adı: The Word for World is Forest

Çeviri: Özlem Dinçkal

Kapak İllüstrasyonu: Tim White

Kapak Tasarımı: Semih Sökmen

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Eylül 1996

2. Basım: Eylül 2003 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Ağaçlarda kardeş gibi yaşayan ve düşleri en az bizim gündelik yaşamımız kadar gerçek olan bir ırk, kendini "gerçekçi" Arzlılara karşı nasıl savunabilir?

1970'lerin başlarında yazdığı Dünyaya Orman Denir'de Le Guin ABD'nin Vietnam savaşı politikasına doğrudan göndermeler yapar. Arz, Athshe'ye uygarlık götürüyordu. Silahlar, sanayi, şehirler ve fahişeler. Tüm bunlara yer açmak için Athshe'nin yüzeyini kaplayan ormanları kesmek gerekecekti; zaten Arz'ın da ahşaba ihtiyacı vardı. Herşey yolundaydı yani. Ancak Athshe'nin yerli halkı olan ufak tefek tüylü yaratıkların dilinde "Orman" ve "Dünya" eşanlamlı kelimelerdi; ikisi de "Athshe" demekti. O güne kadar şiddeti,savaşmayı ve öldürmeyi tanımamış olan Athshe insanları dünyalarını -ormanlarını- yok olmaktan korumak için savaşmayı ve öldürmeyi öğrenmek zorunda kalacaklardı artık. Dünya kurtulsa bile aynı dünya olabilecek miydi peki?

Le Guin, Dünyaya Orman Denir için şunları söylüyor:

"Yazmak çoğunlukla zor ama keyifli bir iştir benim için; bu öyküyü yazması kolaydı ama pek keyifli değildi. Bana hiç seçenek bırakmadı. Ülserli bir patronun sekreterine mektup yazdırması gibi yazdırdı kendini bana. Ben orman ve düş üzerine yazmak istiyordum; yani belirli bir ekolojiyi içeriden bir bakışla betimlemek, biraz da Hadfield'in ve Dement'in uyku düşlerinin işlevleri ve düşün yararları üzerine görüşleriyle oynamak istiyordum. Ama patron ekolojik dengenin tahrip edilmesinden ve duygusal dengenin reddedilmesinden bahsetmek istiyordu. Oyun oynamak istemiyordu. Ahlak dersi vermek istiyordu. Ahlak dersi veren öyküleri pek sevmem, çoğunlukla iyilik duygusundan yoksun olurlar. Umarım bu öykü öyle değildir. Madem bir kere ahlak dersi vermek zorunda kaldım, şunu söyleyebilirim bir tek. Don Davidson olmak Raj Lyubov olmaktan daha da acı vericidir." – Ursula K. Le

 

 

Mülksüzler

Özgün adı: The Dispossessed

Kapak Resmi: Deniz Bilgin

Kapak Tasarımı: Semih Sökmen

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Ocak 1999

3. Basım: Eylül 2005 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Romanım Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı anlatıyor. İsimlerini toplumlarının kurucusu olan Odo'dan alıyorlar; Odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış, bu yüzden olaylara katılmıyor, ya da yalnızca zımnen katılıyor, çünkü bütün olaylar aslında onunla başlamıştı.

Odoculuk anarşizmdir. Sağı solu bombalamak anlamında değil: kendine hangi saygıdeğer adı verirse versin bunun adı tedhişçiliktir. Aşırı sağın sosyal-Darwinist ekonomik özgürlükçülüğü de değil; düpedüz anarşizm: eski Taocu düşüncede öngörülen, Shelley ve Kropotkin'in, Goldmann ve Goodman'ın geliştirdiği biçimiyle. Anarşizmin baş hedefi, ister kapitalist isterse sosyalist olsun, otoriter devlettir; önde gelen ahlakî ve ilkesel teması ise işbirliğidir (dayanışma, karşılıklı yardım). Tüm siyasal kuramlar içinde en idealist olanı anarşizmdir; bu yüzden de bana en ilginç gelen kuramdır. – Ursula K. Le Guin

"'...Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrim'i satın alamazsınız. Devrim'i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir.' Konuşmasını bitirirken, yaklaşan polis helikopterlerinin gürültüsü sesini boğmaya başladı."

http://www.metiskitap.com/Images/Maps/Mulksuzler_Small.jpeg

 

 

 

Kadınlar Rüyalar Ejderhalar http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Ursula K. LeGuin'den Seçme Yazılar

Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen, Bülent Somay, Deniz Erksan

Kapak ve Grafik Tasarım: Semih Sökmen

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Mayıs 1999

2. Basım: Şubat 2002 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

"Le Guin bizimle rüyaların diliyle konuşur, kadınların ve ejderhaların öykülerini anlatır. Henüz gerçek olmamış öykülerdir bunlar. Konuştuğu dil ise hepimize tanıdık gelir. Bazılarımız dehşet içinde duymamaya çalışır, dinlemez, anlamaz onu. Ama bazılarımız dinler, cesareti olanlarımız o dili doğduğundan beri bildiğini fark eder. Henüz isimlendirilememiş olanı, henüz yaşanmamış olanı, hep duyulup da gürültü zannedileni söyler o dil. Grameri insanlık kadar eskidir; kelimeleri ilk kez duyduğumuzda bile tandık gelir. O yüzden Le Guin'i ya ilk duyduğumuzda katışıksız bir biçimde severiz, ya da elimizden atıp öyle biri hiç var olmamış gibi yaparız. Le Guin uzay gemisindeki bilge kocakarıdır. Varoluş kadar kadim bir lisanla konuşan ejderha, gücünü yalnızca zorunluluk karşısında kullanan büyücü...

Le Guin hayatı boyunca 'iç ülkelere ve dış uzaya' sayısız yolculuk yaptı. Bu yolculuklardan bazılarını bir araya getirdik bu kitapta. Ancak onun anlattıklarıyla ne bir 'iç ülkeler haritası' çizebiliyoruz, ne de 'dış uzaya yolculuk' kılavuzu. Kendisinin de dediği gibi, 'Seyyahlar / kendi yolculuklarını anlatırlar, sizinkini değil.' Fantazi, bilimkurgu ya da deneme farkı gözetmeden, tüm Le Guin yazıları birer yolculuk öyküsüdür. O bize kendi öykülerini anlattı, şimdi de bizim kendi yolculuk öykülerimizi yazmamızı bekliyor." – Bülent Somay

 

 

Bağışlanmanın Dört Yolu

Özgün adı: Four Ways to Forgiveness

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Haziran 2001

2. Basım: Aralık 2004 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

İç savaş bitmiş, Werel'in sömürgesi olan Yeowe gezegeni bağımsızlığının kazanmıştır. Ancak bağımsızlık her zaman özgürlük anlamına gelir mi? Yeowe kadınları (ve Werel kadınları) için özgürlük mücadelesi yeni başlıyor. Birbirine bağlı bu dört uzun öyküde, kadınların eski ve yeni efendilerine karşı kendi benliklerini kazanmalarının, kendilerini ve birbirlerini tanımalarının hikâyesini anlatıyor Le Guin.

Zaferle sonuçlanan her özgürlük savaşı, yeni bir özgürlük savaşının başlangıcı demektir. Werel ve Yeowe'de sıra kadınlarda...

Şimdi tiksinerek, hikâyemi sadece bu tür şeylerin oluşturduğunu ama aslında bir yaşamda, hatta bir kölenin yaşamında bile cinsellikten çok daha fazla şeyler olduğunu söyleyeceksiniz. Bu doğru. Benim bütün söyleyebileceğim hem kadın, hem erkek olarak en kolay cinselliğimiz konusunda köle ediliyor olabildiğimizdir. Hatta hür erkekler ve kadınlar olarak hürriyetimizi en zor muhafaza edebildiğimiz yer de orası diyebiliriz. Tenin siyasi düzenleri iktidarın köküdür.

--------------------

Uçuştan Uçuşa

Özgün adı: Changing Planes

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Kapak Fotoğrafı: Niki de Saint Phalle

Kapak Tasarımı: Emine Bora

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Eylül 2004 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Yerdeniz'in yazarından bu kez farklı dünyaları anlatan bir kitap. Bir tür seyahat kitabı ya da gezi rehberi. Bildik bir mekânda, havaalanında başlayan seyahatler bunlar, ama yolculuk için uçak şart değil. Havaalanına varışla uçağa ayak basana kadar geçen o eziyetli saatlerde gergin bir ıstırap, bıkkınlık, hazımsızlık ve nabız artışı boyutlar arası seyahati başlatmak için yetiyor da artıyor bile.

Uygulamalı genetik biliminin mucizesi İslac halkı, sessizliği laf kalabalığına yeğleyen Asonular, öfkenin ele geçirdiği Veksiler, Ansarların biyolojik döngüsü, kolektif rüyaları paylaşan Frinliler, hemen herkesin Kraliyet Ailesi'nin bir üyesi olduğu Hegnler, hiç uyumayan insanlar, ölümsüzler ve diğerleri...

Ekolojik felaket, gen teknolojisi, mühendislik, inanç savaşları, kontrolsüz tutkular ve tamahkârlık hakkında bir tür kehanet gibi de okumak mümkün; dil, tercihler, sabır, erdem, aşk ve benzersiz dünyalar hakkında sürükleyici öyküler olarak da.

 

 

 

Dünyanın Doğum Günü http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

ve diğer öyküler

Özgün adı: The Birthday of the World

And Other Stories

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Kapak Tasarımı: Emine Bora

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Eylül 2005 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

"Önce farklılığı kurmak –yabancılığı oturtmak– sonra da ateşli bir insani duygu kıvılcımının sıçrayıp bu farkı kapatmasını sağlamak: Hayal gücünün bu akrobasisi beni her şeyden çok büyüleyip tatmin ediyor."

Ursula K. Le Guin, romanlarından bildiğimiz dünyalarda yeni yolculuklara çıkarıyor bizi. Ağırlıklı olarak cinsiyet meselelerinin, aşkın, cinselliğin, yabancılaşmanın işlendiği bu hikâyelerde Ekumen'e ait dünyalara, Gethen, Karhide, Seggri, O ve Werel gezegenlerine dönüyoruz. Son ve neredeyse bir roman kadar uzun "Kaybolan Cennetler" adlı hikâyesinde ise Le Guin, yeni bir gezegene ulaşmak için nesiller boyu süren bir yolculuğu anlatıyor.

 

 

Marifetler

Özgün adı: Gifts

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Kapak İllüstrasyonu: Emine Bora

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Mart 2006

2. Basım: Aralık 2006 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Eğer savaşmazsan ele geçirilirsin, soyun sona erer. Marifetler bu işe yarar, verdiği güçler sayesinde.. insan arazisini koruyabilir, soyunu temiz tutabilir. Eğer kendini koruyamazsan, marifetini kaybedersin. Başka soylar bize baskın çıkar, sıradan insanlar..

Ovalıların hiç de tekin bulmadıkları dağlarda yaşayabilmek için herkesin bir marifetinin olması gerek. Elbette her marifetin bir bedeli var. Bedel ödendikçe bu böyle sürer gider. Marifetler babadan oğula, anadan kıza geçer. Ta ki birileri çıkıp bu töreyi kabullenmemeyi göze alana kadar.

Hükmedemeyeceğinden korktuğu marifetini kullanmamak için gözlerini mühürleten Orrec ile marifetini “kötüye” kullanmayı reddeden özgür ruhlu Gry.. Babalarının oğlu, annelerinin kızı değil de kendi başlarına olmayı isteyen çocukların hikâyesini anlatıyor Le Guin bu kez.

 

 

İçdeniz Balıkçısı

Özgün adı: A Fisherman of the Inland Sea

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Kapak İllüstrasyonu: Emine Bora

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Mart 2007 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Masalda, yaşadığı ada ile anakara arasındaki sakin denizde her gün tek başına balığa çıkan Uraşima adındaki fakir bir balıkçı anlatılır. Uraşima uzun siyah saçları olan genç ve yakışıklı bir adammış. Bir gün denizler kralının kızı yukarı bakıp da geniş gökyüzü dairesinden yüzerek geçen bir karaltıyı seyrederken, kayığının kenarından eğilen Uraşima'yı görmüş.

Dalgaların içinden çıkarak, kendisiyle birlikte denizin altındaki sarayına gelmesi için Uraşima'ya yalvarmış. Uraşima önce, "Çocuklarım evde beni bekler," diyerek kabul etmemiş. Ama denizler kralının kızı nasıl reddedilir? "Sadece bir geceliğine," demiş Uraşima.

Le Guin’in sekiz öyküden oluşan ve Dünyanın Doğum Günü kitabından on yıl kadar önce yazdığı İçdeniz Balıkçısı’nda, "Bilimkurgu Okumamak Üzerine" başlıklı bir giriş yazısı da yer alıyor. Her iki kitabında da ortak olan bazı olay, araç ve kavramları nasıl icat ettiğini anlatıyor yazar. "Çörtme teorisini" ya da "nıh uçuşu"nu merak edenlere tavsiye edilir.

 

 

Sesler

Özgün adı: Voices

Çeviri: Çiğdem Erkal İpek

Kapak İllüstrasyonu: Emine Bora

Kitabın Baskıları:

İlk Basım: Şubat 2008 http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Üniversitesi, kütüphanesi, kuleleri, kemerli avluları, kanalları, köprüleri ve mermerden binlerce sokak tanrısı tapınağı nedeniyle şehre Arif ve Güzel Ansul dendiğini biliyordum. Ama çocukluğumun Ansul'u harabeler, açlık ve korkuyla dolu yıkık bir şehirdi. …

Şehrimin halkı istilacılarla sokak sokak savaşarak onları şehirden dışarı sürmüş. Ordu surların dışında kamp kurmuş. Bir yıl boyunca Ansul kuşatma altında kalmış. Ben o kuşatma yılında doğmuşum. Sonra doğu çöllerinden başka, daha büyük bir ordu çıkagelerek şehre saldırmış ve fethetmiş.

Şiddet, hoşgörüsüzlük ve yazılı söze tam bir düşmanlık karşısında sürdürülmeye çalışılan günlük hayat, hiç bitmeyecekmiş gibi duran bir işgal… Ama onları yok etmenin tek yolu bilgilerini yok etmektir ve bilgiyi koruyanlar vardır. http://www.metiskitap.com/ToolBoxVA/Tools/TollBoxAdmin/Facade/Images/Spacer.gif

Ursula K. Le Guin'in sadık okuyucuları daha önce yayımladığımız Marifetler'de tanıştıkları karakterleri de fark edecekler Sesler'de. Sırada ise Güçler var.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...