Jump to content

Elias Canetti / Kadınlar Aptal mıdır?..


Kinyas

Önerilen Mesajlar

Kadınlar Aptal mıdır?..

 

Buddha'nın , Konfüçyüs'ün , Homeros'un , Aziz Thomas'ın kadın düşmanlığı nereden gelmektedir ?

 

Aklı başında sınıfına dahil ettiğimiz Entelektüel kesimin kadınlardan duydukları bu nefretin,kaçışın gerçek nedenleri nelerdir ?

 

Buddha'nın dediği gibi cidden "aptal mahlukatlar mı" ? veya Aziz Thomas'ın söylediği gibi "hızla yayılıp büyüyen yabani otlar" mıdır ?

 

Tarih boyunca ezilip hakir görülen, "İnsan sınıfı"na dahil edilmeyen kadınlar hakkında, söylenenler, söylediklerini belgeleyenler...

 

Elias Canetti Körleşme kitabında ayrıntıları ile değiniyor bu konuya.. Meraklısı içinde bir derleme yaptık..

(Karakutu.com)

 

....

 

"Öyle sanıyorum ki, kadınların önemini abartıyorsun", dedi, "Onları aşırı ciddiye alıyorsun ve insan yerine koyuyorsun. Ben ise kadınlara geçiçi bir kötülük gözüyle bakıyorum. Bu bakımdan bazı böcek türlerinin durumu bizden iyi. Bir ya da bir kaç ana, bütün bir kovanı, bütün bir türü dünyaya getiriyor. Öteki hayvanlar ise gelişmeden kalıyor.

 

 

 

Termitlerin alışkın olduklarından daha yoğun bir birlikte yaşama biçimi düşünülebilir mi? Böyle bir kovan, ne denli korkunç bir cinsel uyaranlar birikimi taşırdı-tabii hayvanlar, cinselliklerine sahip olsalardı! Ama cinsellikleri yok, buna ilişkin içgüdüleri de en alt düzeye indirgenmiş durumda. Ve onlar, bu denli az olandan bile korkuyorlar. İçinde binlerce ve binlerce hayvanın görünüşte anlamsız biçimde ölüp gittikleri oğul ya da sürüyü ben, kovanın içerdiği cinsellik birikiminden bir kurtuluş olarak görüyorum. Bu hayvanlar, çoğunluğu aşkın yol açacağı karışıklıklardan korumak için, kitlelerinin küçük bir bölümünü kurban ediyorlar.

 

Çünkü içinde aşka bir kez izin verilirse tüm kovan yıkılır gider. Bir termitler kolonisindeki sefahat aleminden daha etkileyici bir

tasarım canlandıramıyorum kafamda. Böyle bir durumda hayvanlar, ne olduklarını unuturlar; dev bir anımsama eylemi, onları boyunduruğu altına almış ve bağnaz bir bütünün parçalarına dönüştürmüştür. Artık her biri kendi için var olmak ister; bu

içlerinden yüzünde ya da bininde başlar, sonra çılgınlık, onların çılgınlığı, kitle çılgınlığı, giderek genişler. Nöbetçiler, geçitlerdeki yerlerinden ayrılırlar; bütün koloni, mutsuz bir aşkın yalazlarıyla kavrulur. Cinsiyetleri bulunmadığından çiftleşemezler. (s510)

 

(...)

 

- Aşk diye birşey yoktur. Olmayan birşeyin de yeri ne doldurulabilir ne de doldurulamaz. Aynı kesinlikle kadın diye birşey yoktur, diyebilmeyi isterdim. Termitler bizi ilgilendirmez. Orada kadınlar yüzünden acı çeken var mı? Onun için

biz insanlarda kalalım. Dişi örümceklerin, zayıf yaratıklar olan erkek örümcekleri kötüye kullandıktan sonra kafalarını koparmaları, yalnızca dişi sivrisineklerin kan emmeleri burada konumuz dışında. Erkek arılar arasında kraliçe uğruna yapılan savaş,

bir barbarlıktan başka birşey değildir. Erkek arılara gerek yoksa, neden yetiştiriliyorlar? Yararlıysalar, o zaman neden öldürülüyorlar? Ben, tüm hayvanların en acımasızı ve en çirkini olan örümceği, kadınlığın simgesi sayıyorum. Örümceğin ağı, güneşte zehirli ve mavi parıltılar saçar. (s511-512)

 

(...)

 

Gerçek büyük düşünürler, kadının değersiz bir yaratık olduğuna inanmışlardır. Konfüçyüs’ün konuşmalarını araştır bir kez; gerek günlük yaşamın konuları, gerekse günlük yaşamın sınırlarını aşan konular üzerine belki bin görüş ve yargı vardır; ama

bak bakalım, kadınları uzaktan yakından ilgilendiren bir tek cümle bulabilir misin! Suskunluğun ustası, kadınlar üzerine susar ve konuyu böyle geçiştirir. Biçim kurallarının aynı zamanda içerik açısından da bir değer taşıdığına inanmasına karşın,

ölen kadınların arkasından, matem tutulmasını bile uygunsuz ve rahatsız edici bulur. Konfüçyüs çok genç evlenmişti. Bunu da inandığından ve aşık olduğu için değil, ama törelerin gereğini yerine getirmek için yapmıştı. Karısı uzun süren bir evlilik

yaşamından sonra öldü. Oğlu, ölünün başında yüksek sesle yakınmaya başladı. Ağladı, kendini yerden yere attı ve bu kadın, bir rastlantı sonucu annesi olduğu için, yerini hiçbirşeyin dolduramayacağını sandı. Bunun üzerine Konfüçyüs, üzüldüğü için, oğlunu

sert sözlerle azarladı. İşte, erkek diye buna denir. (s512)

 

(...)

 

Buda’nın en sevdiği öğrencisi olan Ananda, bir defasında, Buda’ya şu soruyu sormuştu:

"Yüce efendim, kadınların toplantılara katılamamaları, ticaret yapamamaları ve ekmeklerini kendi uğraşlarıyla kazanamamaları nedendir, söyler misiniz?"

 

- Kadınlar, hemen öfkelenirler, Ananda! kadınlar, kıskançtır, Ananda! kadınlar aptaldır Ananda! işte Ananda! kadınların toplantılara katılamamaları, ticaret yapamamaları ve ekmeklerini kendi uğraşlarıyla kazanamamaları bundandır.

 

Kadınlar, tarikata girmek için yalvarmışlardı. Buda’nın öğrencileri de onların yanını tutmuşlardı. Ama Buda, uzun süre onlara karşı koydu. On yıllar sonra, yufka yürekliliğinin ve acıma duygusunun tutsağı olarak kendi doğru düşüncelerine karşı

çıktı; rahibeler için bir tarikat kurdu.

 

Rahibeler için kurmuş olduğu sekiz katı kuralın ilki şöyleydi: "Bir rahibe, tarikata girişinin üzerinden, isterse yüzyıl

geçmiş olsun, henüz o gün tarikata girmiş bir rahiple bile karşılaşsa, onu saygıyla selamlamak, önünde ayağa kalkmak, ellerini kavuşturmak ve onu gerektiği gibi onurlandırmak zorundadır. Rahibe, bu kurala saygı göstermek, uymak, kutsal saymak ve yaşamı boyunca karşı gelmemek yükümü altındadır.

 

Bunun gibi, rahibelerden kesinlikle kutsal saymalarının istendiği yedinci kural da şöyledir: "Bir rahibe, hiçbir koşul altında, bir rahibi aşağılayıcı davranışlarda bulunamaz ve onu azarlayamaz. "

 

Sekizinci kural: "Bugünden başlamak üzere, rahibelere erkekler karşısında konuşma yolu kapanmıştır. Ama rahiplere, rahibeler karşısında konuşma yolu açıktır." (s513)

 

(...)

 

Bir ağaç kadar sert,

Nehirler gibi kıvrımlı,

Bir kadın kadar kötü,

Bunca kötü ve aptal.

 

Der, Hintlilerin en eski özdeyişlerinden biri. Dile getirilmek istenen konunun korkunçluğu karşısında, özdeyişlerin çoğu gibi bu da sertlikten kaçınan bir özdeyiş. Ama Hindistan halkının duyguları açısından iyi bir gösterge! (s514)

 

(...)

 

Ölüm, evliliğe son verir, ölümün yaptığını, ben yapmak hakkına sahip değil miyim? Nedir ki ölüm dedikleri. İşlevlerin durması, bir olumsuzluk, bir hiçlik. Böyle bir hiçliği mi beklemeliydin. Dirençli, yaşlanmış bir bedenin keyfini mi beklemeliydin.

Çalışmasına, yaşamasına, kitaplarına, kast edildiği zaman, kim eli kolu bağlı bekler. O kadından nefret ediyorum. Şimdi de ediyorum. Ölmüş olmasına karşın nefret ediyorum. Nefret etmeye hakkım var. Bütün kadınların nefreti hakkettiklerini

kanıtlayacağım sana. (s517)

 

(...)

 

Homeros, kadınlar hakkında bizden çok şey biliyordu. Biz görenlerin, o kör ozandan ders almamız gerek.

 

Afrodite’in ihanetini anımsa. Topalladığı için, Hephaistos’u beğenmez. Kiminle aldatır Hephaistos’u? Demirci Hephaistos’ta bulamadığı tüm güzellikleri taşıyan, ozan ve Hephaistos gibi bir sanatçı olan Apollon’la mı? Tüm yeraltının sahibi olan karanlık Hades’le mi? Denizlere fırtınaları yollayan, güçlü ve öfkeli Poseidon’la mı? Onun, denizlerinden doğma olduğu için, Poseidon’la

mı aldatması uygun düşerdi, peki kiminle? Yoksa kadınlarınki de dahil olmak üzere, tüm hilelerden anlayan, kurnazlığı ve beceriksizliği karşısında, kendisinin, yani bir aşk tanrıçasının bile geri çekilmek zorunda olduğu Hermes’le mi? Hayır, Afrodit,

kafasının boşluğunu bir sürü adale ile dolduran, kızıl saçlı bir budalayı, Yunanistan’daki paralı askerlerin tanrısı olan Ares’i yeğler. Akıl diye birşey yoktur Ares’te. Yalnız yumruklarına güvenir. Kabalığı sınırsızdır. Ama sınırlı bir kafanın somut örneğidir. (s519-520)

 

(...)

 

Karısı tarafından öldürülen, yeraltı dünyasında artık salt donuk, mavi bir gölge gibi var olan Agamemnon’un, Odyseus’a, söyledikleri, bence Homeros’un, bize bırakmış olduğu en değerli ve en özgün mirastır:

 

Sen de ders al bundan,

Yumuşak olma karına,

Güvenip ona açma tekmil düşüncelerini,

Ara sıra açıl ona,

Ara sıra fikrini sakla,

Çok gizli yanaştır gemini, sevgili baba toprağına,

Görünme kimseye sakın, güven olmaz, kadın milletine.

 

Acımasızlık, Yunan tanrıçalarının başlıca özelliklerinden biridir. Tanrılar ise daha bir insana yakındır. Hera’nın korkunç öfkesinin kurbanı olan, Herakles kadar, acımasızca işkence görmüş ve amansızca izlenmiş bir başka yaratık daha var mıdır şu yeryüzünde. (s522)

 

(...)

 

Kleopatra, kızkardeşini öldürtür -her kadın, her kadınla savaşır zaten, sonra Antonius’u aldatır -her kadın, her erkeği aldatır. Kleopatra, Antonius’u ve Roma’nın Asyadaki eyaletlerini kendi lüksü uğruna kullanır -her kadın, lükse duyduğu aşk

uğruna yaşar ve ölür. Kleopatra, Antonius’a, daha ilk tehlike anında ihanet eder. Onu, kendini yakacağına inandırır. Bu arada Antonius, kendini öldürür. Kleopatra kendini yakmaz. Ama kendisine yakışan bir matem giysisini hemencecik buluvermiştir.

Bu giysiyi, Oktavianus’u yakalamak için yem olarak kullanacaktır. Gel gelelim, Oktavianus, ona bakmayıp, gözlerini yere dikecek denli akıllıdır. Kleopatra’yı hiç görmemiş olduğunu bahse girerim.

 

Genç ve kurnaz Oktavianus’un üzerinde zırhı vardı. Yoksa Kleopatra, teniyle sonuç almayı dener ve öte yandan

Antonius, son nefesini verirken, bedenini Oktavianus’un bedenine yapıştırırdı. Ama Oktavianus denen o muhteşem insan, tenini zırhıyla, gözlerini de bakışlarını yere dikerek korur. Kleopatra’nın onu yalnızca burnundan yararlanarak ele geçirmesi ise

olanaksızdı. Oktavianus, burnuna güveniyordu. Büyük bir olasılıkla koku alma duyusu iyi gelişmemişti. Erkek, evet erkek diye ona derler. Ona nasıl hayranım bir bilsen. Kleopatra’ya Sezar bile yenildi de o yenilmedi. (s527-528)

 

(...)

 

Akino’lu Aziz Thomas "Kadın hızla büyüyüp, yayılan yabani otlar gibidir. Eksik gelişmiş bir insandır." demişti. Bedeni ise, değersiz olduğu ve doğa bu nedenle fazla ilgilenmediği için, erken gelişir. Ya ilk modern komünest olarak değerlendirilebilecek Thomas Morus. Ütopya’da yaşayanlara ilişkin, evlilik yasalarına nerede yer vermişti? Köleliğe ve suçlara ayırdığı bölümde! (s.528-529)

 

 

Elias Canetti / Körleşme

 

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Daha iyi örnekler getirilebilecek bir yazı olabilirdi. Canetti isminin büyüklüğünr uygun değildi. Ama yine de hiç de fena değildi. Özellikle genç erkek kardeşlerimin kadınlar konusundaki eğitimleri için faydalı olabilir. Copy&paste yaptım bile. Teşekkürler Kinyas.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ben bu paylaşımda kadına yapılmış hiç bir aşağılama ile karşılaşmadım!

 

aksine kadının kendini alçaltığını anladım..

 

bir erkek hayatı anlamak onu yorumlamak bilinmezlikleri keşfetmek, bilmek tanımlamak ister

kadın beğenilmek tapılmak içgüdüsüyle aslında kendini taptığını sandığı erkeğini bulmak onu anlamaya çalışmakla hayatını tüketir:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

saçmanın saçması !!

ne yani kadınlar sadece para için yaşayıp birşeyi elde etmek istedilerinde bedenlerini mi kullanırlar ??

 

tamam , bu tip olaylar olmuştur ama hiç mi örnek teşkil edicek birşey yaşanmamıştır bunca zaman ???

 

tamamen genellenmiş bir yazı..

 

"kadın" hakkında bu tür ithamların yapılması ne acı oysa . . .

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ben bu paylaşımda kadına yapılmış hiç bir aşağılama ile karşılaşmadım!

 

aksine kadının kendini alçaltığını anladım..

 

bir erkek hayatı anlamak onu yorumlamak bilinmezlikleri keşfetmek, bilmek tanımlamak ister

kadın beğenilmek tapılmak içgüdüsüyle aslında kendini taptığını sandığı erkeğini bulmak onu anlamaya çalışmakla hayatını tüketir:D

 

Favorilerimden biri de sizsiniz bu forumda xteksus :) Güzel, bilgi içeren bir yorumdu. Bu kadın-erkek meselelerinde çoğunluğun yaptığı gibi bilgi edinmeye çalışmadan, düşünmeden atıp tutmak yerine siz konuya değer vermiş, bilgi sahibi olmuşsunuz. Ama işte tehlikeli bilgiler bunlar. Örneğin Nietzsche bir tehlikeden şöyle kaçınır: Kadınlar konusundaki fikirlerini kadınlarla paylaşmaktan sakındığını belirtir Böyle Buyurdu Zerdüşt'te. Siz de dikkatli olun bence. Zira gerekli tarafları da vardır -hatta seyrek olarak da olsa aralarından değerli birileri çıkabiliyor, Doğa'nın böyle mucizeler içeren tarafları da var!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...