Jump to content

Tiyatro ve İkinci Yüzü...


pithc

Önerilen Mesajlar

TIYATRO ve IKINCI YÜZÜ

Antonin Artaud

 

Her gerçek madalyanin, kendisini

ikilestiren bir gölgesi vardir; nesneye biçim vermekte olan bir heykeltras, an

olur, varligi rahatini kaçiran bir gölgeyi ortadan kaldirabildigini sanir, iste

bu andan sonra da sanat diye bir sey kalmaz.

 

 

 

Bugün artik çözüp kavradigimiz hiyerogliflerin bize aktardigi o her büyüleyici kültür gibi, gerçek tiyatronun da gölgeleri vardir ve bütün diller ve sanatlar arasinda, sinirlarini kirabilmis gölgelere hala sahip kalabilmis tek alan tiyatrodur. Bu arada sunu da hemen söyleyebiliriz ki, ta baslangiçtan beri bu gölgeler hiç bir sinir tanimamislardir. Tiyatro üzerindeki degismez düsüncemiz, gölgesiz bir kültür üzerindeki degismez düsüncemizle birlesir; bu gölgesiz kültürde, ne yana çevrilirse çevrilsin hep boslukla karsilasir kafamiz, mekan denen sey ise dolu, dopdoludur oysa. Ama devinim içinde oldugu, canli araçlar kullandigi için, gerçek tiyatro, yasamin sendeleyip durdugu noktada, gölgeler oynatip sürer gider. Ayni jesti iki kez degil de, durmadan yeni jestler yapan oyuncu bir devinim içindedir ve kuskusuz, bir takim biçimleri zorlamaktadir; ama bu biçimlerin arkasinda ve onlarin yikilmasiyla bu biçimlerin yikilmasindan sonra baslayan seylere erisiyor o ve onlarin sürüp gitmesini sagliyor. Hiçbir seyde olmayan ama, jest, ses, söz, isik ve bagrisma gibi her türlü anlatim yolunu kullanan tiyatro, usun kendini göstermek için bir anlatim yoluna gereksinme duydugu noktada bulunur tam.

 

Ve tiyatronun, yazili sözler, müzik, isik ve sesler gibi bir dille anlatim bulmasi, kisa bir süre için yitip gittigini gösterir onun bu anlatim yollarindan birinin seçilmesi,-onun kolayliklarina karsi bir egilim duyuldugunu ortaya kor çünkü; bu yolun sinirlandirilmis olmasi ise, kendisinin kurumasina, yozlasmasina yol açar.

 

Kültür için oldugu gibi tiyatro için de önemli olan, birtakim gölgeleri adlandirip yönetmektir; kendini bir biçim ve dil içine sokup kalmayan tiyatro, gerçi yalanci gölgeleri yikip dagitir ama, yörelerinde asil yasam temsilinin toplandigi yeni gölgelerin dogmasina yol açar.

 

Gerçek yasama dokunmak, erismek için dil zincirini kirmak, tiyatro yapmak, ya da yeniden tiyatro oynamak demektir; önemli olan da bu eylemin kutsal olarak kalmasi gerektigine inanmamaktir. Önemli olan, her kesin bunu yapamayacagini, bu is için bir takim önhazirliklari olmak gerektigini bilmektir. Kisinin ve kisi güçlerinin o her zamanki sinirlandirilmalarini reddetmeye ve gerçek denen seyin sinirlarini sonsuzlastirmaya götürür bu. Tiyatroyla yenilenen yeni bir yasam anlamina inanmak gerek; burada kisioglu, henüz ortada olmayan ama onu yaratan seye egemendir. Ve henüz ortada olmayan bu sey yine dogabilir, yeter ki basit saptama araçlari olarak kalmakla yetinmeyelim biz. Bunun içindir ki, yasam sözcügünü kullanirken, olaylarin dis görünümüne göre bir yasamin degil, biçimlerin erisemedikleri o bir çesit kirilgan, ince ve oynak odak noktasinin söz konusu oldugunu bilmek gerekir. Ve günümüzde hala tamusal ve gerçekten kargislanacak bir sey varsa, o da, ateste yakilan ve yakildiklari odun yiginlari üzerinde bir takim el kol isareti yapan cezalilar gibi davranacak yerde, biçimler üzerinde sanatlica oyalanip durmaktir

 

Tiyatro ve Veba

Olanaksizligin gerçekten basladigi, sahneye aktarilan siirin, gerçek duruma getirilmis simgeleri besleyip sicaklastirdigi andan sonradir ki tiyatro söz konusu olabilir ancak.

 

Gerçek bir tiyatro oyunu anlamlarin rahatini bozar, baski altindaki alt bilinci özgürlüge kavusturur, kisiyi bir çesit erkekçe baskaldirmaya götürür (bu baskaldirma da erkekçe oldugu zaman tüm degerini bulur ancak) ve bir araya gelmis topluluklara zor ve kahramanca bir durumu kabul ettirir.

 

Mysteres d’Eleusis’te yalin biçimini bulmus ve gerçekten çok iyi verilebilmis hastaligin o korku salici görünüsü, her gerçek tiyatronun erismesi gereken birkaç eski çaglar trajedisinin o karanlik zamanina bir karsilik olmaktadir. Eger gerçek tiyatro veba gibiyse, bu onun, bulasici oldugundan degil, tipki veba gibi bir öldürücülük ortaminin açiga vurulmasi, ileri sürülmesi,

 

disa dogru itilmesi oldugundandir; öyle bir öldürücülük ortami ki, onunla usun bütün bozuculugu, bütün ayarticiligi bir birey ya da bütün bir ulus üzerinde toplanir.

 

Veba gibi, kötülügün bir zamani, kara güçlerin baskin oldugu dönemler vardir; daha derin, daha büyük bir güç, ortadan kaldirincaya dek besler bunlari. Tiyatroda da veba gibi tuhaf bir çesit günes vardir, anormal yogunlukta bir isik; bu isikta güç ile olanaksiz birdenbire bizim için normal bir öge olarak görünüverirler. Tiyatro da veba gibi, ölüm ya da iyilesme ile çözülen bir buhrandir. Hem veba yüce bir hastaliktir, çünkü tam bir buhrandir o, ardindan ya ölüm gelir ya da tam bir arlanip paklanmislik. Tipki bunun gibi tiyatro da bir hastaliktir, bir seyler yikilmadan erisilmeyen yüce bir dengedir çünkü. Usu, erklerini yücelten bir sayiklamaya çagirir; ve sonunda görürüz ki, insan açisindan tiyatro eylemi de veba eylemi gibi iyilik getiricidir; çünkü bu eylem, insanlari, birbirlerini olduklari gibi görmeye götürmekle maskeleri düsürür, yalanlari, miskinlikleri, alçakliklari ikiyüzlülükleri ortaya vurur; duyularin en açik verilerine dek yayilan o bogucu ölümlülügü sarsar; ve yiginlara, gölgede kalmis güçlerini, gizli yeteneklerini göstererek onlari, alinyazisi karsisinda yüce ve kahramanca bir durum almaya çagirir. Ve simdi söz konusu olan, hiç farkina varmadan kayip giden, intihar eden bu dünyada, bu yüce tiyatro kavramini kabul ettirebilecek ve hepimize bugün artik inanmadigimiz dogmalar yerine geçecek dogal ve büyüleyici seyi verebilecek bir insan çekirdeginin bulunup bulunamayacagi sorunudur.

 

 

 

Sahneye Koyus ve Fizikötesi

Nasil oluyor da bati tiyatrosu, tiyatroyu, ikili konusmalar tiyatrosundan baska bir açidan göremiyor? Ikili konusma, yalniz sahneye özgü bir sey degildir; betikte de olur bu; edebiyat tarihi betiklerinde, konusma dili tarihinin küçük bir dali olarak düsünülen tiyatroya bir yer ayrilmasi da bunun bir kanitidir. Sahnenin özdeksel ve somut bir yer oldugunu söylüyorum ben, kendisini doldurmamizi ve ona somut dilini konusturmamizi ister bu yer. Duygulara yöneltilmis ve sözden uzak bu somut dilin önce duygulari doyurmasi gerektigini, dil için oldugu gibi duygular için de bir siir oldugunu, burada sözünü ettigim özdeksel ve somut dilin, anlattigi düsüncelerin söz dilinden kurtuldugu ölçüde ancak gerçek tiyatro dili oldugunu söyledim. Bu da, dil siirinin yerine, mekanda bir siir koyma olanagini verir bize. Söz dilini fizikötesinde düsünmek, dile, genellikle anlatamadigi seyleri anlattirmak demektir: dili, alisilmamis, yepyeni bir biçimde kullanmak, ona yeni sarsma olanaklari vermek, onu mekanda etkin bir biçimde bölüp dagitmak, vurgulari salt ve somut bir biçimde ele almak ve onlardaki o bir seyi yirtip gerçekten ortaya koymak olanagini yeniden kendilerine kazandirmak, dil ve onu bayagica yararci, besinsel kaynagina sirt çevirmek, kisacasi dili bir okuyup üfleme, bir büyülü sözler olarak düsünmek demektir. Sahnede anlatimi bu etkin ve siirli yolda düsünmedeki her sey bizi, tiyatronun bugünkü ruhbilim ve insan anlayisindan ayrilmaya ve tiyatromuzun bugün hepten kavramini yitirdigi o mistik ve dinsel anlayisini yeniden bulmaya götürür.

 

 

Üstün Yapitlara Yeter Demek

...Tiyatronun degismesi için uygarligin degismesi gerektigine inananlardan degilim ben; ama en güç ve en yüce anlamda kullanilan tiyatronun, birçok seylerin olusum ve görünümü üzerinde etki yapma gücünü tasidigina inanirim. Sahnede iki sevgi gösterisinin, iki canli odagin, iki sinirsel manyetizmanin birbirine yaklasmasi, yasamda, sonrasi olmayan bir ahlaksizdaki o iki üst derinin birbirine sürtüsmesi kadar bütün, gerçek ve kesindir.

 

Bir yirticilik (Vahset) tiyatrosundan söz etmem iste bundandir benim. Hepimizdeki bu her seyi kirip dökme hastaligi ile, yirticilik sözünü ilk agzimdan çikardigimda, bu sözcük herkes için hemen kan anlamini tasidi. Ama “yirticilik tiyatrosu” önce benim için güç ve yirtici tiyatro anlamindadir. Temsil alaninda da, vücutlarimizi karsilikli yara bere içinde koyarak birbirimize karsi gösterebilecegimiz yirticilik söz konusu degildir. Söz konusu olan, nesnelerin bize karsi gösterebilecegi çok daha korkunç yirticiliktir. Özgür degiliz biz. Ve hala gök kubbe basimiza düsüp yikilabilir günün birinde. Tiyatro da iste, her seyden önce bizlere bunu ögretmek için yaratilmistir.

 

 

 

Yirticilik (Vahset)Tiyatrosu

…Demek söz konusu olan, tiyatroyu, sözcügün tam anlamiyla bir is, bir görev durumuna getirmektir; kanin damarlarda dolasimi ya da düs imgelerinin beyinde o kaoslu gelisimi kadar sinirlandirilmis belirli bir sey durumuna getirmek; bu ise dikkatin etkili bir biçimde elde tutulmasi, gerçekten eli kolu bagli bir tutsak durumuna getirilmesiyle saglanabilir ancak.

 

Tiyatronun gerçek tiyatro olmasi, demem su, gerçek bir hayal araci olabilmesi için, seyirciye gerçek düs kalintilari saglamasi gerekir; bu düse kalintilarinda, kisinin cinayet isleme istegi, sevgi konusundaki saplantilari, yabanligi, gerçeklesmesi olanaksiz düsleri, yasam ve nesneler üzerindeki ütopik düsünceleri ve hatta yamyamligi, sanal ve düssel bir planda degil, bir iç planda fiskirip ortaya çikar. Baska bir deyimle, tiyatro, her yola bas vurarak, yalniz nesnel ve distan betimlenmis bir dünyanin bütün görünümlerini degil, bir iç dünyayi, fizikötesi olarak düsünülen insani bütün yönleriyle yeniden ele alip ortaya koymaya çalismalidir.

 

 

 

Sahne Dili

Söz konusu olan, agizla söylenen sözü ortadan kaldirmak degil, sözcüklere asagi yukari düslerde tasidiklari önemi vermektir.

 

 

 

Sahne-SalonDili

Sahne ve salon ayrimini kaldirip yerine bir tek yer koyuyoruz biz; arada hiç bir bölme, hiç bir parmaklik olmayacak, eylem bu yerin ta kendisinde cereyan edecek. Oyunla seyirci, oyuncuyla seyirci arasinda dogrudan dogruya bir bag kurulacak; çünkü eylemin ortasinda yer almis olan oyuncu bu eylemle her yandan sarilmis olacak. Bu sarilmislik da salonun biçiminden ileri gelmektedir.

 

ARTAUD, Antonin; Tiyatro ve Ikizi; Çeviren:Bahadir Gülmez, YKY, Istanbul, Haziran,1993

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...