Jump to content

Tiyatroda Doğaçlama...


VictoRia

Önerilen Mesajlar

DOĞAÇLAMA:

Bir oyunculuk yöntemi; daha önce belli bir sözel ya da mimiksel-davranısal sahne saptaması olmaksızın oyun oynama. Oyun sırasında eylemi ve sözü bulan oyunun temeli Doğaçlama'ya dayanır. Doğaçlama tiyatrosunun ilk örneklerine antik çağda mimus ve pantomimus'ta rastlanabileceği gibi, en çok da tuluat tiyatrosunda rastlanır. Bu bağlamda, örneğin , commedia dell'arte, oyuncuları, kaba eylem taslağına göre, kendiliğinden doğal tepkilere dayanarak, Doğaçlama oynarlar; çok iyi saptanmış oyuncu rolleri içinde, belli bir duruma, yere, zaman, izleyiciye göre oyunu olduğu kadar, ağızdan ağıza söz akışını da çeşitlendirirlerdi; Arlecchino gibi komik tipler, izleyiciye doğrudan seslenerek, yöresel ve güncel olaylara tepki verirlerdi. Doğaçlama, bugün de oyunculuk eğitiminin başlıca alanlarından olup, Stanislavski'nin "doğru algılama" istemi ile Brecht'in "gözlem sanatı"nı geliştirme sanatı istemi arasında, diyalektik bir birlik kurma amacını gütmektedir; bu anlamda, Doğaçlama'nın oyuncunun kendine özgü kişisel anlatımını geliştirmesine ve kendini gözlemci kılmasına yönelik, ikili işlevi karşısındaki oyuncunun oyununu gözlemleyerek kendi oyununu koymasına olanak verir. Doğaçlama, tiyatro topluluklarınca üretim amaçlı olarak da ele alınmakta, özellikle de törensi tiyatro toplulukları, serbest tiyatro toplulukları ve sokak tiyatrosu topluluklarınca uygulamaya konulduğu gibi, "topluca doğaçlama oyunculuk" anlayışı içinde ortaya konmaktadır. Çağdaş törensi tiyatro anlayışı doğrultusunda, doğaçlama ile törensilik içiçe kaynaştırılmakta, oyunculukta temel yöntem olarak alınmaktadır.

Şuanda tv'de yer alan "Anında Görüntü Show" da doğaçlamanın en iyi örnekleriden biridir. Sizde örnek ve bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim...Teşekkürler...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ÇAĞDAŞ DOĞAÇLAMA

1960'lardan günümüze uzanan süreçte çağdaş tiyatronun oyunculuk tasarımı, ortaya koyduğu uygulamalar ve geliştirdiği düşüncelerle, toplumsal gelişimlere duyarlı, estetik olarak ise radikal bir çizgi izlemektedir.

1960' ların dünyasındaki savaş, terör, gençlik hareketleri, sosyal değişim ve yabancılaşma, tiyatro sanatçıları için yeni ufuklar açan bir ortam olmuş, anlayışlarını cesurca ortaya koyup, alternatif çalışmalar gerçekleştirmelerine olanak sağlamıştır. Bu tezde ele alınan Grotowski, Chaikin, Spolin, Barba, Brook, Boal ve Johnstone gibi çağdaş tiyatronun önde gelen sanatçıları, 1960'lı yıllarda başlattıkları çalışmalarla günümüzde halen öncü olmayı sürdürmektedirler. Sadece sanatla değil, yaşamla da ilgilenmeyi, yaşamın anlamını sorgulamayı hedeflemeleri, kalıcı olmalarını getirmiştir.

Çağdaş tiyatro, çağımızda yaşanan hızlı değişimler karşısında, insanın insani niteliklerinden uzaklaşıp, nesneleşmesine bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. İnsanın bedenine yabancılaşması karşısında içine düştüğü duruma tepki duyarak, beden ile ruh arasında uyumun gerekliliğine dikkat çeker. Çünkü, ruh - beden, duygu - düşünce bütünlüğü olmadıkça mutlu olmak olası değildir. Coşkulardan uzak, maddi bir dünyada yaşamak insanın bütünlüğünü tehdit etmektedir. Çağdaş tiyatronun oyunculuk tasarımı, oyuncu ile seyircinin insan iletişimine dayalı, insanlık sorunlarına birlikte çözüm arayarak yeniden coşkulu bir paylaşım sürecini oluşturarak, yaratıcılığı ortaya çıkarmak hedefindedir.

Böylesi bir paylaşımda geleneksel oyunculuk anlayışı yetersiz kalmaktadır. Doğaçlamaya dayalı çağdaş oyunculuk ile tiyatro ritüelistik bir ortam yaratarak, coşkulu bir birliktelik sağlar. Tiyatronun "anın sanatı" olması ve seyircisi ile "şimdi ve burada" karşılaşması yaratıcılığı kışkırtarak, canlılık getiren en önemli öğe olarak yer almaktadır.

Çağdaş tiyatronun oyunculuk tasarımında dört farklı yönelimden söz edilebilir: Bazı gruplar - Grotowski ve Chaikin - gösteri sunmak yerine, yeni oyunculuk tekniğini üzerinde yoğunlaşırlarken bazıları Spolin ve Johnstone - özel ilgi alanlarında denemeler yapmakta, bazısı - Boal - politik tiyatro yaparken bazıları ise - Barba ve Brook - tiyatral ifadenin yeni yöntemlerini keşfetme üzerine araştırmalar ve denemeler yaparken, seyircilerini de memnun etmeyi elden bırakmamaktadırlar.

Bütün bu yönelişlerde görülen ortak özellikler ise; kolektif çalışmaya önem verilmesi, oyuncunun gerçekleştirdiği doğaçlamaların temel alınması, tempo, duygu ya da durumlarda çeşitlilik sağlamak, sezgilere yönelmek için doğaçlamalardan yararlanılması ve bu doğaçlamaların daha sonra oyuna katılarak oyunu belirlemesi, oyunculuk eğitiminde psikolojik derinlik yerine, bedene yönelinmesi, yeni semboller, maskeler, kuklalar, film, slayt, dans, pantomim, görsel efektler, metaforlar, ses düzenlemelerine ver verilmesi, gösterilerde zaman atlamalı, bir birini izlemeyen durum ve olay parçalarının kullanılması, biçim ve içerik dönüşümleri ile edebiyattan uzaklaşma ile yeni bir dil oluşturma gibi çabalardır.

Bu tez bağlamında ele alınan ve çağdaş tiyatronun oyunculuk tasarımını belirleyen Grotowski, Chaikin, Spolin, Barba, Brook, Boal ve Johnstone farklı ülkelerden, farklı kökenlerden ve farklı yaşam koşullarından gelmelerine rağmen aynı tarihsel dönemdendirler. Entellektüel birikimlerini oluşturmaları farklı olmuş, ama buna rağmen aynı disiplini geliştirmeye çalışmışlardır.

Hepsi günün tiyatrosunu sorgulamak, tiyatroyu eski canlılığına ve etkinliğine kavuşturmak noktasında birleşirler. "Tiyatro nedir? Oyuncu kimdir? Seyirci - oyuncu arasındaki ilişki nedir? Bu ilişkiyi en iyi sağlayacak koşullar nelerdir? Gerçek yaşamla, sanat arasındaki uzaklığı ve çelişkiyi yok etmek için 'gerçekten samimi ve içten olmak için ne yapılmalıdır?" gibi soruların yanıtlarını araştırırlar. Bunun için tiyatronun kökenine inmenin, tiyatronun esaslarına yönelmenin, yaşamla / oyuncu ve oyuncu / seyirci ilişkisinin temel alınması gerektiğini savunurlar.

Yaşamın derin ve yüce anlamı ile insanın gizemli yanları, iç dünyası ve bilinçaltı ilgi odaklarıdır. Tiyatroya yönelmelerinin nedeninin, tiyatroda insanı araştırmak olduğunu savunurlar. İnsanın / oyuncunun koşullanmışlıklardan sıyrılıp, yeniden kendisi olabilmesinin ve bu yolla özgürleşip, yaratıcılığının ortaya konması yolunu açmayı hedeflerler. Doğa ve çevresi ile doğal ilişkiler kurabilen kişinin, çevresini de dönüştüreceğine inanırlar.

Stanislavski'den sonra oyuncu, oyuncu malzemesi ve oyunculuk mesleğine yeni bir bakış açısı ile yaklaşan ilk onlar olmuştur. Batı Tiyatrosu'nun anlayışını temelden sarsarak, tiyatroyu oyuncu odaklı bir sanat olarak ele almışlardır. Hepsi de geliştirdikleri oyunculuk temrinleri ile oyuncuya dayanan, gücünü oyuncudan alan bir tiyatronun peşinde olduklarını göstermişlerdir. Oyuncunun ifade araçlarıyla, anlatımını şekillendirmesini isterler. Bir metne ya da yazara bağlı kalmak yerine, oyuncunun anlatım biçimleri üzerine çalışarak; eyleminde makyajdan, kostümden, ışıktan yararlanarak rolü oluşturması yerine, kendine ait ifade araçları ile seyirci ile buluşmasını sağlamayı hedeflerler. Gerçekleştirdikleri çalışmalardan yola çıkarak, her birinin çağdaş tiyatroya ivme kazandırdıkları söylenebilir.

Bununla beraber hiçbirinin Stanislavski'nin çağdaş tiyatroya katkısını yadsımadıkları görülür. Stanislavski’nin çalışma disiplini, çalışmak için laboratuar oluşturması ve oyuncu odaklı çalışmanın temellerini atması ile geliştirdiği doğaçlama temrinleri hepsinin tiyatroya yaklaşımlarını etkilemiştir. Zaten çağdaş yönetmenler, doğaçlama temrini üretirken ya Stanislavski'den yola çıkarak onun yöntemine alternatif yöntemler ortaya koymakta ya da Stanislavski'nin temrinlerini alıp, değiştirme yoluna gitmektedirler. Bütün bu arayışlara süreklilik kazandırmak için Stanislavski'yi örnek alarak, araştırma - uygulama laboratuarına gereksinim duymuşlardır. Böylece genç oyunculardan oluşan bir topluluk kurarak okul gibi çalışma yolunu izlemişlerdir. Onların liderliğindeki bu laboratuarlarda oyunculuk sanatı, günlük çalışma temrinleri, doğaçlamalar ve her tür yeniliğe açık, özgür denemelerle araştırılmaktadır.

Oluşturulan bu merkezlerin çeşitli kurum ve kuruluşlarca desteklenmesi sağlanmış ve böylece ekonomik baskıdan, gişe kaygısından uzak, özgürce zamanın kullanıldığı, çalışmalar için elverişli koşullar oluşturulmuştur.

Bu yönetmenler, aynı yıllarda anlayışlarını ortaya koyan kitaplar yayımlamışlardır;

Spolin'in Tiyatro İçin Doğaçlamalar kitabı 1963 yılında, Grotowski'nin Yoksul Tiyatro kitabı ve Brook'un Boş Alan Açık Tiyatro kitabı 1970 yılında yayımlanmıştır. Boal Halk Tiyatrosu'nun Kategorileri kitabını 1972'de, Ezilenlerin Tiyatrosu ve Politik Poetika'yı ise 1974 yılında yayımlamıştır. kitabı 1968 yılında, Chaikin'ın anlayışını ortaya koyan

Yönetmenler üzerine bu birkaç saptama bizleri, bu yönetmenlerin düşünceleri ve ortaya koydukları uygulamalar arasında bir yakınlık kurmaya izin veren sorular sormaya götürür. Bu yönetmenlerin yöntemlerini belirleyen kişisel ya da ulusal öğeler neler olmuştur? İçinde yaşadıkları tarihsel koşullara benzer ya da değişik hangi önerilerde / yorumlarda bulunmuşlardır? Çağdaş tiyatronun oyunculuk tasarımının gelişimine kuşaklarının katkısı ne olmuştur?

Yönetmenlere baktığımızda her birinin yaklaşımlarında farklılıklar görülür. Bu farklılık hem kişisel mizaçları, hem de ulusal koşulları ile açıklanabilir.

Bu yönetmenler çalışmalarına kendi ülkelerinde başlamalarına rağmen, hemen hepsi tek bir ülke ile sınırlı kalmayarak. dünyanın bir çok farklı merkezinde çalışmalar yürütmektedirler.

Onlar içinde en çok belirleyici olan Grotowski' yi ele aldığımızda, içinde bulunduğu ortam ve koşullar açısından diğerlerinden farklı bir yaşantı içinde kuramını geliştirmeye başladığını görürüz. Grotowski, Polonyalıdır ve tiyatro anlayışını Polonya' da olgunlaştırmıştır. Tiyatro kariyerine 2. Dünya Savaşı sırasında, genç yaşında başlamıştır. 1959 yılında 'Tiyatro Laboratuarı’nı kurarak tiyatro anlayışını burada gerçekleştirdiği deneysel çalışmalarla oluşturmuştur. Daha sonra bu merkezi enstitüye dönüştürerek yabancı ülkelerden gelen oyuncuların eğitim alabileceği bir yer haline getirmiştir. Giderek Polonya dışına açılmış ve dünyanın bir çok ülkesinde deneysel çalışmalar yapmış, yabancı oyuncularla yeni çalışmalara girişmiş ve farklı kültürlerin tiyatro geleneklerini araştırmıştır. Sonuçta Amerikan vatandaşı olmuş ama bu ülke ile de sınırlı kalmayarak merkezi İtalya'da olan, dünyanın farklı yerlerinde, farklı oyuncular ve katılımcılarla yeni arayışlara girişmiştir. Grotowski'nin tiyatro ile ilgilenmesinin nedeni. insanın kendisi ile ilgili gerçeği bulması ve her gün ardına gizlendiği maskelerden kurtulmayı denemek içindir. 'Kendini araştırma' ile ilgilendiği için tiyatroya yönelmiştir.

Grotowski'den Chaikin'a geçerken, Polonya'nın çalışma ortamı yerine Amerika ile karşılaşırız. Chaikin, tiyatro yaşamına büyük sosyal değişimlerin yaşandığı, orta sınıf değerlerinin sorgulanmaya başlandığı bir dönemde atılmıştır. Yaşam ile sanatı birleştirmeyi hedefleyen ve takım ruhu ile oluşturulan bir tiyatronun savunucusu olmuştur. 'The Open Theatre' topluluğunu kurmuş ve uzun yıllar bu toplulukla birlikte çalışmıştır. Farklı ülkelere turneler yapmalarına rağmen Chaikin, yabancı oyuncularla uzun soluklu çalışmalara girmemiştir. 'The Open Theatre'ın hedefi, yalnızca tiyatronun sahip olduğu özel güçleri araştırmak olarak belirlenmiştir. Çağın tiyatrosunda bu özellikler olmadığı için resmi ve tecimsel tiyatrolara karşı olan Chaikin, bu tiyatroların tuzaklarına düşmemek için her türlü baskıyı reddetmiştir. Para kazanma zorunluluğu sonucu verilen tavizleri, seyircinin beğenisini kazanmada başvurulan yöntemleri, ünlü ve popüler olma hırslarını bir yana bırakmıştır. Çalışma sürecini ön plana alan uygulamalar gerçekleştirme yoluna gitmiştir. Ancak, topluluğunun çalışmalarına son verdiğinde, bireysel çalışmalar gerçekleştirmeye başlamış ve bu çalışmalarla ülke dışına açılmıştır. Farklı ülke oyuncuları ile zaman zaman atölye çalışmaları sürdürmektedir.

Amerika'da çalışan bir diğer sanatçı olan Spolin de Amerikalıdır. Spolin, 1949 yılında eğitim sürecinde oyunları kullanma, öykü anlatımı, halk dansları, çocuk ve yetişkinlerde bireysel keşif ve deneyimler yoluyla, yaratıcılığı ortaya çıkartmak için dramayı araç olarak kullanma gibi konular üzerine yoğunlaşarak tiyatro oyuncuları için yeni bir eğitim yöntemi oluşturma yolunu izlemiştir. Grotowski gibi yaşamı yeniden yorumlama, insanı araştırma gibi büyük hedefleri yoktur. Çağdaş tiyatro düşüncesi ile fazla ilgilenmeyip, yeni oyuncuk anlayışı üzerinde durmuştur. Geliştirdiği doğaçlama temrinleri ile oyuncu eğitimine katkıda bulunmuştur. Spolin bir düşünürden çok tiyatro uygulamacısıdır.

Barba İtalyan’dır, ancak tiyatro kariyerine Polonya' da Grotowski'nin yanında başlamıştır. Daha sonra Danimarka' ya yerleşerek, Danimarka' da farklı ülkelerden gelen oyunculardan oluşturduğu topluluğu 'Odin' ile çalışmıştır. Çalışmalarını bu ülkenin dışına taşıyarak, bir süre İtalya' da küçük bir kasabada yürütmüştür. Barba tiyatro antropolojisi ile ilgilenir. Oluşturduğu I.S.T.A. (Uluslararası Tiyatro Antropolojisi Okulu) ile farklı kültürlerdeki oyun gelenekleri üzerine araştırmalar yürütür. Bu nedenle düzenli olarak oturumlar gerçekleştirerek, farklı ülkelerden sanatçılarla bir arada çalışmalar yapar. Oyuncuyu temel alan çalışmalarında, tiyatral bir durumda insanın biyolojik ve kültürel davranışının incelenmesini hedef alarak, tiyatro antropolojisini geliştirmiştir. Üçüncü Tiyatro kavramını geliştirerek, yeni tiyatro oluşumlarına yol göstermiştir. Chaikin ve Spolin'in tersine kuramsal incelemelere daha ağırlık vererek, Grotowski'ye de yol gösteren bir tiyatro peşindedir.

Brook İngiliz’dir ve çalışmalarına bu ülkede başlamıştır. Daha sonra Fransa' ya yerleşerek, bu ülkede çokuluslu bir topluluk olan C.I.R.T. (Uluslararası Tiyatro Araştırma Merkezi)'ı kurarak deneysel çalışmalara başlamıştır. Afrika, Hindistan ve Japonya gibi bir çok ülkeye uzun yolculuklar yaparak tiyatro üzerine araştırmalar yapmıştır. Diğer yönetmenlerden farklı olarak, kendine özgü bir yöntem geliştirmekten çok, bir çok yöntemin bileşkesi olan bir çalışma yöntemini benimsemektedir. Her yeni projesinde çağdaş tiyatronun biçemi üzerine farklı arayışlarını deneysel çalışmalarla sürdürmektedir. Özellikle günümüz tiyatrosunun gelecekle bağlantısıyla ilgilenmektedir. Brook içinde yaşanılan dönemin gelişimiyle doğru orantılı olarak tiyatroda hiç bir şeyin olmadığının altını çizer ve bu nedenle Grotowski, Chaikin, Spolin ve Barba gibi, araştırmaların başlamasının gerekliliğine inanır.

Boal'a gelince, Brezilyalıdır, ancak politik nedenlerden ötürü Batı Avrupa'ya sürgün edilmiştir ve çalışmalarını Paris ve Rio merkez olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinde sürdürmektedir. Diğer altı yönetmenden farklı olarak politik tiyatro, yapmaktadır. Çünkü 60'ların tiyatrosunun kendini politize ettiği görüşündedir ve politikayı tiyatrosallaştırmaya çalışmaktadır. Aslında, Grotowski'nin yapmaya çalıştığını farklı bir yerden gerçekleştirmek istemektedir. Boal, çağdaş yaşamın sonucu ortaya çıkan yabancılaşma, bireyselleşme, içine kapanma, başkalarına ve kendi dışında gelişen olaylara müdahale etmeme gibi durumların önüne geçmeyi hedefler. însanları toplu bir paylaşım içine sokarak, birlikte üretme, paylaşma ve tartışmaya yöneltir, toplumsallaştırır. însanları bir ritüelin içine çekerek, paylaşımı, birlikteliği sağlayarak birlikteliğin gücüne dikkat çeker. Yöntemleri insanları yalnız olmadıklarının ayırdına vardırmada, yaşama katlanma ya da yaşamın içinde yer almada cesaretlendiricidir.

Bu tezde ele alınan son yönetmen ise Johnstone'dur. Johnstone, Brook gibi İngiliz’dir ama, çalışmaların Kanada' da sürdürmektedir. Spolin gibi tiyatro üzerine düşünceler üretmek yerine, uygulamalar gerçekleştirmekle ilgilenir. Amacı doğaçlamalar yoluyla çocukların ve yetişkinlerin kendilerinde varolan yaratıcı imgelem güçlerini keşfetmelerini sağlayarak, bu yetilerini kullanabilmeleri için zemin hazırlamaktır. Johnstone 1950' lerde İngiltere' de tiyatro eğitmenliği yaparken tiyatro yolu ile yarışılacağını, eğlenmek amacı ile doğaçlama tiyatrosunun kullanılabilineceği görüşünü ortaya koymuştur.

Demek ki, bu yönetmenlerin her birinin 60'lardaki gelişime tepkilerinin aynı olduğu söylenebilir. Hepsi tecimsel tiyatroya karşı çıkarak, çağın gelişimlerine uygun denemelere girişme yolunu seçmişlerdir.

Spolin ve Grotowski hariç (Çünkü ikisi de hayatta değil.) diğerleri dünyanın çeşitli ülkelerinde atölye çalışmaları yürütmektedirler. Sanatçıların dünyanın bir çok ülkesinde araştırmalar yapmaları, değişik oyunculuk gelenekleri üzerinde çalışmaları ve bir çok ulustan genç oyuncularla birlikte çalışmaları araştırmalarına canlılık kazandırmaktadır. Ayrıca topluluk için, çokuluslu olmak, dünyanın her yerinde, her koşulda oynayabilme olanağı sağlamaktadır.

Üçüncü tiyatro yapan bu sanatçılar, paylaşımcı bir tiyatro peşindedirler. Zor ve yaratıcı süreçlere girerler. Zaman sınırlaması ve gösteri hedefi olmaksızın yıllarca bir konu üzerinde çalışırlar. Bu çalışmalarda ortaya bir gösteri çıkarmaktan çok, yaratıcı süreç önem kazanır.

Uygulamalarında ses ve beden kullanımı ön plandadır. Grotowski'nin geliştirdiği oyunculuk tekniği ile oyuncu, sesini ve bedenini tam kapasite ile kullanabilir hale gelir. Bu yöntemi temel alan çalışmalar yapan Chaikin ve Barba da bu alanda denemeler yaparak, yeni temrinler üretmişlerdir. Spolin ise geliştirdiği 'Anlamsız Kelimeler' doğaçlaması ile sözlü iletişim olmadan da iletişimi sürdürme yolları önermiştir. Brook da günümüz oyuncusunun sadece sesi veya omuzdan yukarısı ile oynamasını eleştirerek, bunun önüne geçmek için temrinler üretmiştir. Boal, harekete dayalı bir anlatım kullanımını ön plana alarak oluşturduğu İmge Tiyatrosu' ile her zaman her yerde rahatlıkla anlaşılabilmeyi hedeflemektedir. Johnstone ise, statüler üzerine geliştirdiği doğaçlamaları ile beden dilinin anlatım zenginliğinden yararlanmaktadır.

Bu yönetmenler içinde Grotowski, en çok Barba'nın oyunculuk anlayışını belirlemiştir. Ancak Barba, Grotowski'nin teori ve uygulamalarından yola çıkmasına rağmen, kendi yolunu çizmiştir. Tiyatro Antropolojisi ve 'bireysel doğaçlamalardan bütünü oluşturma' gibi yönelişler hep Barba'ya özgü yöntemlerdir.

Chaikin ve Spolin düşüncelerinden çok oyunculuk üzerine ürettikleri doğaçlama temrinleri ile anılmaktadırlar. Brook ise, gerçekleştirdiği uluslararası büyük gösterileri ile geniş kitlelere ulaşarak, çalışma sürecini izleyici ile paylaşım içinde geliştirme hedefindedir. Boal, seyirciyi oyuncuya dönüştürerek, doğaçlama oynamasını ve kendi yaşamında söz sahibi olmasını sağlamaktadır. Johnstone, doğaçlama gösteriler sunarak, bu anlayışın yaygınlık kazanmasını, geliştirdiği doğaçlama temrinleri ile oyuncuların doğaçlama oynamaya hazır hale gelmesine katkıda bulunmaktadır.

Sonuç olarak, her birinin gerçekleştirdiği uygulamalarla, çağdaş tiyatronun oyunculuk tasarımına yeni bir ivme kazandırdıkları söylenebilir. Hepsi ortak noktalardan hareket etmelerine rağmen, farklı uygulamalar ortaya koymuşlardır. Hedef aynı olsa da, bu hedefe ulaşma yöntemleri farklılıklar göstermiştir.

Bununla beraber bütün bu yönetmenlerin çalışmaları dışa kapalı, kapalı kapılar ardında yürütülmemektedir. Aynı dönemlerde, ortak anlayıştan yola çıkılarak yapılan çalışmalar doğal olarak işbirliği içinde gerçekleşmiştir. Çağdaş tiyatronun başarıya ulaşmasının en önemli nedenlerinden biri bu paylaşımda aranmalıdır. Sanatçılar birbirlerinin çalışmalarını yakından izlemekte, zaman zaman bir araya gelmekte ve işbirliği yapmaktadırlar. Görüş alış verişini düzenli hale getirmek için seminerler, tartışma ortamları ve atölye çalışmaları yürütmektedirler. Bu ortam motivasyonlarını artırıcı bir etkendir. Zengin bir deneyime ulaşmaları ve Batı Tiyatrosu'nu derinden sarsmaları bu ortama bağlanabilir.

Grotowski çeşitli liderler öncülüğünde yürüttüğü yeni arayışlarına, en verimli zamanında aramızdan ayrılarak nokta koymuştur. Ancak, onun izinde çalışmaların süreceği açıktır. Spolin' in günümüzde yaşamıyor oluşu da yeni gelişimler ortaya konmasının önündeki engellerden biridir. Ancak oğlu Sills ve bir çok çağdaşı, Spolin'in temrinlerini kullanmakta ve yeni doğaçlama topluluklarının kurulmasına ön ayak olmaktadırlar. Chaikin ise, deneysel laboratuar topluluğu ile çalışmaya son vermesi ile farklı bir yörüngede ilerlemeye başlamıştır; tek başına gerçekleştirdiği gösteriler, arada sırada eski gösterileri sunma vb. bir yol izlemektedir. Barba ve Brook çalışmalarını aralıksız sürdürmektedirler. Barba, düzenli olarak oluşturduğu I.S.T.A oturumları ile dünya tiyatrosu ile etkileşimini sürdürmektedir. Brook da, farklı kültürlerden yola çıkarak büyük gösteriler oluşturmakta ve diğer çağdaş yönetmenlerle işbirliğini sürdürmektedir. Boal, Rio'daki ve Paris' deki merkezi CEDIDATE'de düzenli olarak yürüttüğü çalışmalarının yanı sıra, dünyanın bir çok farklı ülkesinde yaptığı atölye çalışmalarında ve her yıl Brezilya' da düzenlenen festivallerde bir çok ülkeden gelen tiyatro sanatçıları ile bir araya gelerek çalışmalar yapmaktadır. Johnstone da eğittiği oyuncuların oluşturduğu doğaçlama toplulukları ile belirleyiciliğini sürdürmektedir.

Bütün bu yönetmenlerin ortaya koydukları düşünceler ve geliştirdikleri yöntemler çalıştıkları ülkelerle sınırlı kalmayarak, yayılmakta ve günümüz tiyatrosunu etkilemektedir. 1960'lı yıllarda başlattıkları arayışlar 1999 yılında hala gündemdedir.

Ancak iyi niyetler taşıyan bu çalışmalar, bazı olumsuz sonuçlan da getirebilmektedir. Öncelikle gerçekleştirilen çalışmalarda görselliğin ön plana alınışı, giderek özün geri plana itilmesine neden olmaya başlamıştır. Özden yoksun, sadece görsel açıdan çarpıcı denemeler yaygınlaşmaktadır. Bir diğer sorun ise kültürlerarası denemelerdir. Takas yöntemi ile farklı kültürel özellikler alınarak, bir çatı altında toplanmakta ve bağlamlarından koparılarak, sadece görsel etkinlikler yaratmakta araç haline dönüştürülmektedir. Bu yaklaşım kültür emperyalizmini de getirmektedir. Bu nedenle üçüncü dünya ülkelerinin insanları arasında tepkilerin yoğunlaşmasına yol açmaktadır.

Öte yandan, görselliğin ön planda olduğu bu arayışların maliyeti yüksek olduğu için yeni sponsorların desteğine gereksinim duyulması zorunlu hale gelmektedir. Böylece çağdaş sanatçılar, sponsorların devreye girmesi ile karşı çıktıkları tecimsel tiyatronun tuzağına düşmeye başlamışlardır. Ayrıca, Batılı ülkelerde devletin sanatı destekleme politikaları, sanatın yeniden bağımlı ve başkalarına kazanç sağlayan güdümlü bir hale gelmesine neden olmaktadır. Böylesi çalışmalarda popülerlik ve beğenilme kaygısı egemen olarak, çalışmaların niteliğini değiştirmektedir. Bu da çağdaş tiyatronun ilkelerine ters bir gelişimdir.

Yeni tiyatro ile birlikte yeni seyirci oluşturma istemi sanatçıların hedef kitlesinin yeni kuşaklar / gençler olmasını getirmiştir. Bu konudaki sorun ise, gençliğin enerjisinin çabuk harekete geçirilmesi ama bu enerjinin kalıcı değil, hemen tüketilir olmasıdır. Yeni seyirci arayışında başvurulan bir diğer yöntem ise sınırlı sayıdaki seyirciye oynamaktır. Bu da elitist olmayı getirebilmektedir. Ayrıca seyircinin katılımı için gerçekleştirilen bazı denemeler, seyircinin tiyatrodan uzaklaşmasına neden olabilmektedir. Çünkü bu denemeler, kimi zaman seyirciye saldırı gibi, onu rahatsız edebile türde girişimleri içermektedir.

Bütün bu tehlikelerin varlığına rağmen, çağdaş tiyatronun oyunculuk tasarımındaki arayışlar kesintisiz sürmekte ve her geçen gün farklı yeniliklere imza atılmaktadır.

Çağdaş tiyatro, deneysel tiyatrodur. Kendinden önce gelen her akım gibi eskiye karşı çıkmakta, araştırmaya girişmekte ve kendini gerçekleştirdiği uygulama ve kuramsal çalışmalarla ortaya koymaktadır. Ancak, yaşamın dinamizmi ve gelişimi ortaya yeni beğenileri, yeni değişimleri sürecektir ve bu gelişimler, varolan yapıyı zorlayacaktır. Değişimler devrimci ya da evrimci olabilir ama her gelişim estetik yeni dengeler oluşturarak, daha güzel, daha ileri değerlere doğru yol alacaktır.

Bu nedenle çağdaş oyunculuk yöntemlerinin tek bir tanımı veya sonuca ulaşmış uygulamaya hazır bir reçetesi yoktur. Çağdaş tiyatro uygulamalara dayanır ve denemeler, araştırmalar halen devam etmektedir. Her geçen gün gerçekleştirilen yeni uygulamalarla farklı nitelikler kazanarak gelişimini sürdürmektedir.

Çağdaş tiyatronun oyunculuk tasarımı için kesin belirlemeler yapılamamaktadır. Ancak belirli kesitler (1960-1998 vb. gibi) alınarak, bu dönem kendi içinde değerlendirilebilir.

Çağdaş doğaçlamalar için bir belirleme yapılamamasının bir diğer nedeni ise çağdaş yönetmenlerin geliştirdikleri doğaçlama temrinlerinin topluluklarına özgü oluşudur. Bu temrinler aktarılamaz ve yinelenemez. Çünkü, çağdaş tiyatronun yapısı gereği, 'o an' önemlidir. Bu temrinleri yapanlar, yapma koşulları ve bulundukları mekanın özelliklerine göre temrinler farklılaşmaktadır. Bunlar her yinelenişinde yeniden üretilirler.

İşte bu nedenlerden dolayı, bu tezde, otuz sekiz yıllık bir kesit ele alınarak olabildiğince ayrıntılı bir yaklaşımla irdelenmeye çalışılmış ve doğaçlamanın oyunculuk alanında yaratıcılığı kışkırtıcı bir yöntem olduğunun gösterilmesi hedeflenmiştir. Doğaçlamayı eğitim alanında, prova sürecinde ya da gösteri sunma amaçlı kullananlara hazır bir reçete sunmak yerine, farklı bakış açılan sergilenerek, bu uygulamacıların amaçlarına ve koşullarına göre istedikleri gibi kullanabilecekleri bir bilgi birikimi oluşturma yolu izlenmiştir. Bu bilgi birikiminin tiyatro yaşantımızı tartışmaya açarak, yaratıcılığı geliştirmesine katkısı olması umut edilmektedir.

 

 

alıntıdır...:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...