Jump to content

Ilhan Berk Hayatı ve Şiirleri


semuel

Önerilen Mesajlar

Sen gittiğim o ülkesin varılmıyorsun

Vurmuş sonrasız nasıl en güzel sulara

Güzelliğin balıkları gibi İstanbulun.

 

Şimdi her yerde ne güzeldiniz o kalmış

Yankımış denizlere öbür kadınlara

Dünyada sizinle İstanbul olmak varmış..

 

 

yorum yapılamayacak kadar güzel....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Karanfil

 

Adın her sabah uyandığımız gökyüzünün yerini aldı.

Hangi su olursa olsun

Yeşil sen bakınca.

Her gün sen baktıktan sonra

Bu kadar güzel

Bu gökyüzü.

 

Fesleğen

 

Sen varken karanlık bilmez

Hiçbir su.

Hiçbir su

Kaybolmaz.

 

Sarı Çiğdem

 

İlk biz geldik dünyaya

Gelir gelmez

Sevmeyi çalışmayı öğrendik

Bir gün yası öğreneceğimizi

Hiç bilmiyorduk.

 

Defne

 

Kimse ölümü övemez

Seni gördükten sonra

Kulluğu

Savaşı

Güzel gösteremez.

 

Lale

 

Yalan Ayvaz'ın laleyi sevmediği

Doğru değil sonra

İlk defa çiğdemin gördüğü dünyayı

İlk Ayvaz geldi

Bu manzara

Ona bakarak geldi

Hep ona bakarak geldik.

 

İlhan BERK

--------------------

Balad

 

Ben böyle bir deniz görmedim ne kadar seni düşündüm

Gittim ne kadar bilmezsiniz ne türlü karanlık

Baktım ki biri yok o kentlerin, hiç olmamışlar gördüm

S bir kadın balkonunda baksam ne zaman olurdu

E sesinde yüzlerce trenler yürüdü Galile'de

Sizi bilmem ben galiba olmadım o dünyalarda

Salt bir it karalık akşam üstü denizlere doğru

Durmuş nasıl bu gökle bu yalnızlıklar yaşamada

Ne yaşanmışsa görmemişiz yaşanmış o kentlerde

Gittik gittik bizi bu surlar tuttu böyle kaldık.

Böyle güneşlere bayılıyorum çok güneşlere

Hafif otlar yürüyor evlere pis İstanbul'lara

Şey ile şeysiz geçiyorum o kapanık güneşlerde

Siz bir durma benim karanlığımı yadsıyorsunuz

Sokağa çıkmayın diyorum çıkmayın duymuyor musunuz

Benimle gelen o büyük sıkıntıdan gelenlerdi

Ta Galile içlerinden yürüyerek gelmişlerdi

Biriniz beni görmediniz ne kadar bağırdımsa

Denizler baktığın tüm o denizler gösterdi bana

Bir yalnızlık yeryüzündeki kapılar, bir o gördüm.

 

 

Sunu

 

Ben bütün çizgilerde oldum bütün o çizgilerde

Her sefer böyle geldi vurdu yaşamama bir deniz

Aldı bir yaşamadan bir yaşamaya kodu nasıl

Al bir çocuk vardı o korkularda o gecelerde

Büyük ulu sular yudu beni çokum artık nasıl

Bir deniz size de gelir vurur elbet anlarsınız

 

 

İlhan Berk

--------------------

Yüz

 

Biliyor musun sen bir şiirde ilk satırsın ilk sözcük

Beyaz bir gül

beyaz bir gül ne kadar beyaz olursa o kadar

Ne kadar suysa bir su

o kadar

 

Ben en yakın yüzüm yüzüne

Uyandığın sabaha, yatağına

Birden bulup birden yitirdiğin bir şey olur ya, ona

Bir dağ okulunda ilk derslere giren çocuklara

İlk coğrafyacılara

İlk harflerine bir alfabenin.

 

Yüzün ki korkular verir bana ne zaman yüzümü tutsam yüzüne

Ben ki ölüme hiç eğilmedim hiç girmedi sözlüğüme

Belki sokağa ilk çıkan bir çocuktur ölüm

Belki senin bazen topuz yaptığın saçın

Bir yaban çiçeği ya da ve daha ilk geliyordur dünyaya

Bir demet maydanozu koparıp bırakmak belki de.

 

Dedim ya hiç bilmiyorum arabi belki de benim sık sık çıkarıp

baktığım bir fotoğrafın

Bıyıkları hep yüzüne düşen bir adama çektirdiğim

Bir suya bakarken

Bir suya

Duru mu duru ve daha sessiz ölümün kendinden.

 

Ben ki seninle aştım yaşları

Koydum çağıma adımı. Bir burukluğu

yüzün gibi.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

SİZ NE GÜZELDİNİZ BENİMLE BİLEMEZSİNİZ

 

Siz ne güzeldiniz benimle bilemezsiniz

A harfinden bir çarşı güneşi yüzünüzde

Hèlene uyruklu bir rüzgârdınız her şiirde

Benimdi, Ronsard'ın bir ülkesiydi yeriniz.

Şimdi kim bilir İstanbul'sunuz değilsiniz

Bir f'diniz Önasya'larda o şey evlerde

Şimdi nasıl bir yalnızlık eser yüzünüzde

Uzun sular olur duymak gibi bir şeydiniz.

Şimdi h, şimdi M sesi ilk nasıl karanlık

İpek gibiydiniz iyisi mi anlatmamalı

Ben yokum ya yoksunuz bakın nasıl artık.

Şimdi bakın nasıl bir yalnızlık vuran benden

Şimdi şiirlerde benim yazdığım sıkınt

ıBayılırsınız bir rüzgâr oynatsam ülkemden.

 

TEŞEKKÜR

 

Evet hep açık gidip gelen ağzın içindi;

Gökyüzünün o huysuz maviliği içindi;

Elma kokan bir Türkçeyle konuştuğun içindi;

Ölümün sefil, kötü belleği içindi;

Her gün Pazar kurulan o sokaklar içindi;

Saçında uykusu kaçmış çiçekler ıslattığın içindi;

Çocuklar okuldan dönüyormuş gibi sesin içindi;

İşte bütün ama bütün bunlar için sana teşekkür derim.

 

ÜÇ KEZ SENİ SEVİYORUM DİYE UYANDIM

 

Üç kez seni seviyorum diye uyandım

Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim

Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.

 

Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.

 

Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim

Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum

-Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.

 

Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.

 

Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım

Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim

Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.

 

Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BEN UYANDIM BİR AŞK DEMEKTİ BU DÜNYADA

 

(Rondo)

 

Ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada

-Sesin, bir gülü bırakmak gibi bir şeydi.

Karaydım, kâğıt gibiydim yaşamalarda

Adım görseniz her gün o denizlerdeydi

Bin yıl bir M sesiydim aşağı Mısır'da.

 

Ben vurdum sevilere belli değil miydi

Bin yıl seni açtım işte yalnızlığımda.

Ne zaman aydınlığında adım geçti miydi

Bir aşk demekti bu dünyada.

 

Bir zamanlar yalnızlık güzeldi Mısır'da

Seninle yepyeni bir göktü gidilirdi

Baktım mı, büyürdü bir zambaktı anımda

Şimdi bir gölgedir uzar ovalarımda

Böyle uyanırdım ya uyanmak değildi

Bir aşk demekti bu dünyada.

 

Çivi Yazısı

 

 

 

HAZİRAN

 

 

My love is like a red, red rose (e.e.cummings)

Kırmızı kırmızı bir güldür aşkım

İnce yüzünüzde. Kırmızı. Korkunç.

 

Kor sevişmemizden deli bir yalım

Koyuna sevdanın. Kırmızı. Korkunç.

 

Karanlık, büyür büyür benim aşkım

Gecenizde sizin. Kırmızı. Korkunç.

 

Vücudunuza, ağzınıza iner

Gezer etinizi. Kırmızı. Korkunç.

 

Kalır bir gün bir krallık olduğu

Güzelliğinizin. Kırmızı. Korkunç.

 

âşıkane

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

şiirimiz ''uçbeyi''ni kaybetti

 

ÂŞIKANE

 

 

Geceye hey dedim Bir bulut beyaz aydınlık

geçiyor ve ben görüyorum Belki yalnızlık

 

Kâğıt gibi bir kadın sana bakıp gülüyor

Demek sen daha güzelsin gökyüzünden artık

 

Sokakları bembeyaz evleri geçiyorum

Bir koşu bir rüzgârı alıyorum Karanlık

 

Bir kenttesin ve var ta ne zamanlardan beri

O zamandan trenler evler geçiyor Kapanık

 

Aşkın ki hiç durup dinlenmek nedir bilmiyor

Aşkın ki anlatılamaz ihtiyar ve yıkık

 

Nice nice yaşamalara açılmışsındır

Nice yaşamalar ki kalmıştır yarım buruk

 

İşte Adakale Sokağındayım ve birden

Benim işte dünya kadar güzel ağzın artık

 

Durup bir yıkık aşk dedim İlhan Berk bir yıkık

aşk Şimdi o şiirlerde senden kalan ancak

 

 

 

Hikâye

 

Her şey bir gece içinde oldu

Sabahleyin her şey tamamdı.

 

Bu gördüğünüz gökyüzü

İlk defa gelip yerini aldı

 

Gökyüzünün gelmesiyleydi

Dünyada büyük bir değişiklik oldu

 

Mesela, ovalar daha o gün

Yalnızlıklarını unutuverdiler

 

Bu şimdi elsiz ayaksız gibi duran gece

O zaman ağaca yürüyen bir su gibi geliyordu

 

Gökyüzünün hemen arkasındandı

Denizleri gördük

 

Baktım bir kuş ilk defa keyifli keyifli

Baktım uçuyordu

 

Akşama doğruydu

Bitkilerle, hayvanlarla merhabalaştık

 

Her şey yaşamaya hazırlanıyordu

Her şey gelir gelmez hayatlarını

 

Himalaya'lar, Ant'lar, Erciyeş'ler

Bir daha kımıldamamak üzere yerleşiyorlardı

 

Herkes aklından geçirdiği kadar bir yeri

Dünyada kolayca bulmuştu

 

Gökyüzünde, yerde

Her ağacın, her taşın bir yeri vardı

 

Hatırlarım küçük kirli bir bulut

Durmuş olup bitenleri seyrediyordu

 

Dünyaya niçin bu kadar geç geldiğini

Elinde olsa tutup soracaktı

 

Şimdi bu geceyi, bu yıldızları fevkalade buluyorsunuz ama

Bu hiç de kolay olmadı

 

En başta, başı boş atlar gibiydi nehirler

Bu şiire girmeden önce

 

Her şey yerini alıyordu sırası geldikçe

İlhan Berk bütün bunları görüyordu.

 

 

Pera’nın Eski Bir Sokağında

 

Kuşlar kalkıyor Aya İrini üstünden

Bir sap ot kulaklarının arkasında.

 

Ben sonunda buradasın işte diyorum kendi kendime

Burada eski bir atlasın kesiştiği yerde.

 

Bir kedi gözlerini dikmiş sana bakıyor

Ve aşağılarda gök ne kadar aşağılarda olursa.

 

Ve karşıdan karşıya geçmeye çalışıyor bir kadın.

Ben seni düşünüp korkunç ince diyorum görmediğim boynu.

 

Önümden çerçiler askerler bıçak bileyiciler geçiyor

Ve asık suratlı kazmacıları dünyamızın.

 

Bir ses seninle aynı yarımadadayız diyor

Ve yitiyor sonra Pera'nın eski bir sokağında.

 

Pera'nın eski bir sokağını tepiyorum ben böyle her akşam

Her akşam tabanımda senin çamurun.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Zamanda ve Uzamda Geceye Sor Beni

 

 

I. Şu geçen bulutlardan konuşuyoruz.

 

 

II. Rüzgârların, taşın geleceği yoktur diyorsun.

 

 

III. Hem aşk da kendine dönüyor biliyorsun.

 

 

IV. Ben ki sonsuzu hep sonsuzu yazdım.

 

 

V. Zamanda ve uzamda geceye sor beni.

 

 

VI. Gümüş ağzınla kirlet beni, süsenim benim

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İkona

 

 

I

Ölümcül tene ve geceye.

Yalnız bakılmak, bakılmak…

Arzu edilmek ama erişilememek.

Suretini gizlemek.

Cebinde güneşle dolaşan!

II

Gökkuşağıma!

Zaman ve uzam dışına çıkmak.

Zamanı yürürlükten kaldırmak.

Öyle bakmak.

Orda varolmak.

III

Ayaktayken ürperten ve donduran.

Taşta varolmak.

IV

Bir bilinmezi sergiliyordur.

Anlamsız bir ödülü istemektense

fırlatıp atmak.

Bir ideaya!

(Her seferinde yeniden doğan.)

Zamanın rengini almak

Ordan bakmak.

Bütün duyduğu bir zemin boşluğu değil midir?

Görünmeyeni görmek.

V

O bedene hep bakardım

(Yabancı olmayan hiçbir şeye.)

Büyük boşlukta kaybolmak.

VI

Bir İkona!

Akşamın unutulmuş loş sözcüklerine.

Trenlere, rüzgarlara, yerinden oynatılmış yıldızlara.

Artık ummuyordur, niçin ağıt yaksın?

Bir yokluluğun haklılığına.

(Hep eksiklik duygusu veren.)

Kendini kaybederek, kendini bulmaya.

VII

Bir akarsu:

— Bir görüntüydü o diyor.

Hep kül rengi kağıtlara yazmadı mı?

Çöle. Kayalara.

Her türlü örtü ölüme dokunmadır.

VII

Altını düşlerimizin!

Hep sokağa taşardı yüzü.

 

 

(Lettera Amorosa, İlhan Berk; hayykitap, İstanbul 2005)

 

 

 

New York Şiiri 1995

 

Uyandırdım Hudson’u, tıfıl bir su gibi

Mırıldanıp duran olduğu yerde

Ben ki okudum suları okumadıklarıma geçtim hızla

Okyanus’ta sallandım durdum ölümle bir gece

Bilmediğimiz sokaklara girip çıkıyoruz

Sıkılmış olacağız eski bir kâğıt para gibi

Gece daha bir gece Harlem’e doğru

Sabah daha bir sabah

Göz göze geldik yol üstünde bir zenci

Bir kibrit kutusu sinek elinde

Manhattan bir fay hattı

Çiz bana, düğümleneyim

Sözcükler sözcükler sözcükler

Yaşam bir fars Broklyn köprüsünde

Hem dünya dediğimiz bir sokaktır belki de

İlk gördüğümüz

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Düşünürken Buldum Kayayı

 

Düşünürken buldum kayayı.

Otlarla konuşmaktan geliyordum.

Ölü bir yaprak, adını unutmuş bir sokak,

sav dolu bir tümce, suçlu bir ırmak,

bir de partal bir kuş yürüyorduk.

Bir atlı karıncaydı yaşamak, onu yürüyorduk.

Bilirim sözcüklerin ulaştığı yere hiçbir şey erişemez.

İsa ile Karahisari'nin gömlekleri dikişsizdi.

Sözcükler bunu gördü.

(Ey görünmezlik! Elimden tut.

Gecede sözcüklerin ağırlığı daha bir artıyor.

 

Ve...

- Yazık, tümcemi tamamlayamayacağım.

 

Anlamdan hep kuşku duydum.

Evler odalardı, unuttum.

Dünya ki varlığının ayırdında değildir.

Trenler geçer yüzünden: Kendini varsayar.

Her şey, her şey konuşur evrende.

Evler, çocuklar, nehirler, coğrafya.

Nehirlerin vakti olmadığını okudum.

Coğrafya adına sevinmemiştir.

Anlam sıkıcıdır.

Günde üç kez aynada kendine bakar.

Yalnızlık saçar.

Anlamla ev yapılmaz.

Anladım ama yalnızlığım sürüyor.

Düşüncelerim yok benim.

Kaya bilir kaya olduğunu, ben bilmem.

Anladığımda yitirdim şiirimi.

O gün bugün bir akarsu gibi kocadım.

 

İlhan Berk

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

YAVAŞ YAVAŞ GEÇTİM KALABALIKLARIN ARASINDAN

 

 

Yavaş yavaş geçtim kalabalıkların arasından

bir deniz çarpması gibi çoğalta çoğalta geçen

geçtiği yeri

yavaş yavaş çıktım içimden.Dokundum

yavaş yavaş acıya,kuvarsa,şiire

yavaş yavaş tarttım suyu,anladım nedir ağırlık

kokular

coğrafya.

Eğildim sonra gövdeyi tanıdım ve düzenini

gördüm sessizliğin dümdüzlüğünü

gördüm yinelemedi gördüğüm hiçbir şey

böyle yavaş yavaş geçtim insandan insana

insanlaştırdım yavaş yavaş dışımı

böyle karıştım kalabalıklara

kalabalıklaştım böylece..

 

 

 

 

ÖLÜ BİR OZANIN SEVGİLİ KARISINI GÖRMEYE GİTMEK (2874 Hit)

 

'Kağıtlar, kitaplar, dedi, nereye elimi atsam.

Kiminde yarım kalmış, nasılsa bitmiş bir şiir

Kiminde. Hem her şey şiirlerde değil miydi?

Bir gök şiirde ağar, bir sokak şiirlerde

Gider gelirdi.

Böyle yaşayıp gidiyorduk.'

 

Sesi,

Sanki çok ötelerden gelirmiş gibi

Ezik, suskun odaları dolaştı durdu.

Masada açık duran bir kitabı gösterdi sonra

Ölünün, son kez elini sürdüğü ve kaldığı.

'Burada işte oturmuş şu kitabı okuyordu,

Elinden kitabın düştüğünü gördük sonra.

Hepsi bu.'

Böyle dedi, yüzüne kapayıp ellerini

Alınmış gibi bir bulutun yer değiştirmesinden

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...