Jump to content

Yılmaz Odabaşı Şiirleri


birunsatan

Önerilen Mesajlar

le bruyere, bir yerlerde, ‘yalnız olmamak gibi büyük bir mutsuzluk!’ der. kendi kendilerine katlanamamaktan korkarak kalabalıkta kendilerini unutmaya koşanları uyandırmak ister sanki. bir başka bilge, yanılmıyorsam pascal da, ‘neredeyse bütün dertler odamızda kalmayı bilmememizden geliyor başımıza’ der; böylece, içekapanış hücresinde, mutluluğu devinmede, bir de yüzyılımızın deyimiyle kardeşcil diye adlandırılabileceğimiz bir fuhuşta arayanları getirir usumuza.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İYİ Kİ BU DÜŞTESİN

 

Nehirler yarışır, çağıldar gözlerinde

o nehirler benim nehirlerimdir…

 

 

Aşk

ki azar azar benim yerimdir.

Üşüyorsam, sokaktaysam, yalnızsam,

gözlerin ey yâr, benim evimdir…

 

 

/Vurulup düştükçe…

Düştükçe seni sevmekten caymayacağım;

gece insin, el ayak çekilsin gelip kapında ağlayacağım…/

 

İyi ki bu sestesin.

Dünyayı ısıtan nefestesin.

Bir haydut gibi gezinirim kapında.

Kalbimde tutuşan ateştesin…

 

II

Rüzgârlar uğuldar, savrulur gözlerinde.

O rüzgârlar benim rüzgârlarımdır.

 

Aşk

ki azar azar benim yerimdir.

Suskunsam, bozgunsam, bulutsuzsam,

gözlerin ey yâr benim evimdir

 

 

İyi ki bu düştesin.

Her sabah ışıyan güneştesin.

İyi ki yoksuluz bulutlar gibi

Bu soğuyan dünyada sımsıcak fırınlar gibi…

 

/Vurulup düştükçe…

Düştükçe sana koşmaktan caymayacağım.

Gece insin, el ayak çekilsin gelip kapında ağlayacağım…/

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yaban

ve asi

dağlara dağılan taylar gibi

ve yangın

gençliğinin alazında ışıltılı bıçaklar gibi

 

adana’da yollara dizilmiş garlarda

çığlık çığlığa peronlarda

çocuklar gibiydi gözleri

 

/adı nevin

şarap içer, rüzgâr giyerdi geceleyin.../

II

o, kanadı kırık bir kuştu

beyaza vurulmuştu

kimseler görmnedi bir başka renk sevdiğini

kimseler

görmedi kimseler kirlendiğini...

 

/adı nevin

hüzün kokar ve korkardı geceleyin.../

III

“kendini martılarla bir tutma” derdim; “senin kanatların yok. düşersin, yorulursun, beni koyup koyup gitme ne olursun!”*

 

o, kanadı kırık bir kuştu

gülümserken vurulmuştu

kimseler görmedi uçtuğunu

kimseler

görmedi kimseler öpüştüğünü...

 

/adı nevin

özlem tüter ve ç(ağlardı) geceleyin./

IV

“ışığın” diyordu: kırılıp düştüğü yerlerden geliyorum; karanlık kördü ve acımasız... ellerimle kırdım ben de kalan kanatlarımı; kanatlarımı kanatmaktan geliyorum...

 

V

o bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı. sonra da çift çıkardık; kar yağardı, biz dinlemez, çıkardık! o kentte bütün sokaklar biz yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı, insanlar dar yapılmıştı, çıkardık!

 

kar durmazdı, üşüşürdü saçlarına ve hep bir şeylere ağlardı o karlı havalarda... avurtlarına çarpan kar taneleri, gözyaşlarının sıcaklığına çarpıp erirdi... erirdi... biz yan yana, yana yana... yana yana!

 

/o bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı

ben yürüsem bütün yollar ona çıkardı.../

 

VI

gitti... kanatları yüreğimdeydi

kalan, elimde minyatür bir kuş şimdi

yitirdim o aşkın kimliğini

hükümsüzdür...

 

/adı nevin,

ihaneti tutuşturduk bir sabahleyin!/

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ne demek efendim. Size de teşekkürler yorum için..

 

“kendini martılarla bir tutma” derdim; “senin kanatların yok. düşersin, yorulursun, beni koyup koyup gitme ne olursun!”*

 

o, kanadı kırık bir kuştu

gülümserken vurulmuştu

kimseler görmedi uçtuğunu

kimseler

görmedi kimseler öpüştüğünü...

 

/adı nevin

özlem tüter ve ç(ağlardı) geceleyin./

 

Yalnız bu kısmı atlamayalım. Attilla İlhan'dan yaptığı alıntı dah bir güzel kılmış bu şiiri..

 

 

Attilla İLHAN/Beni Koyup Gitme

 

 

beni koyup gitme ne olursun

durduğun yerde dur

kendini martılarla bir tutma

senin kanatların yok

düşersin yorulursun

beni koyup gitme ne olursun

 

bir deniz kıyısında otur

gemiler sensiz gitsin bırak

herkes gibi yaşasana sen

işine gücüne baksana

evlenirsin çocuğun olur

beni koyup gitme ne olursun

sonun kötüye varacak

beni koyup gitme ne olursun

 

elimi tutuyorlar ayağımı

yetişemiyorum ardından

hevesim olsa param olmuyor

param olsa hevesim

yaptıklarını affettim

beni koyup gitme ne olursun

seninle gelmeyeceğim yine de

beni koyup gitme ne olursun

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gidersem hani sığınaklarım

 

(gidersen hani sığınaklarım?

eksilir, zarar kalırım

kalırım!

yeni günün tenine dağılır yaralarım

sana yağmur diyorum…)

 

uzun boylu umuttun

tadında unutuldun

nerde büyük uçurumların

kış suların, yaz uykuların?

 

sana yağmur diyorum ıslaklığım bundan

yağ da ıslanalım, ama uslanmayalım

uslanmayalım!

 

gün, vursun yükünü gecenin hırkasına

yol, vursun sesini uzaklığın pasına

sesime kibrit çaksan tutuşacağım

sargısızım,

çoğalırım;

çoğaldıkça arsızım

sana yağmur diyorum…

en haklı aşk,

alkışsız sürebilendir

ve en haklı kavganın öznesi

ölmemek için dövüşürken de ölebilendir…

 

o an

işte o an

ey bizi ayrı takvimlere düşüren zaman

yere bir bahar dalı düşmüş gibi mi olur

sıradağlar mı tutuşur bağrının orta yerinde?

 

yeter

kan sıçratmayın sabahın seherine

boğulursunuz

boğulursunuz!

--------------------

dışarda üşüyen haziran kalbimde hazan

 

uygarlık ve barbarlık kardeştir.”

-Havel-

 

dünya sığmıyor insana havel

yüzlerdeki, yüreklerdeki maske

parada kir, suda klor, havada nem

yüksek borsa, alçak basınç

ve kanun hükmünde ihanetler, sahtekâr jestler

 

/insan, sığmıyor insana havel!/

 

ve her şey:

şey!

mesela o takvimler, o günler

her biri şimdi kim bilir neredeler

yalancıdır aynalara gülümseyen o muhteşem gençlikler

bir yaz yağmuru gibi çabucak geçecekler

bize kalan kurt kapanı sözleşmeler

ve iş akdi kıvamında morarmış evlilikler

 

oysa insanı büyüten yalnızlık mıdır havel?

biz bu kentlerde

bu ömürlerin gecelerinde çürüsek bile

şimdi eski dağlarda vakur bir şafak yırtılmaktadır

ve dışarıda üşüyen bir haziran

kalbimde yılların tufanından artık bir hazan

 

(kalbimde hazan

ve şairdir elbet

sözcüklere rus ruleti oynatıp yazan!)

 

dışarıda üşüyen bir haziran

kanımda nikotin cehennemi

kısa kibrit uzun duman

yaan!

yine yaan! yine yaaaan!

yan ki yangınlar bile yansın

haklıdır içindeki abdal bırak ağlasın...

bırak ağlasın artık gündüzlerin ışığında aşk

gecelerin sularında yakamozlar yok

ve kuşlar konsun diye gerilmiyor balkonlara

çamaşır ipleri

duyuyorsun işte şiir de yazıyorlarmış iğfal şebekeleri(!)

 

dışarıda üşüyen bir haziran

dışarıda aşksız aşk, aids, hepatit b

dışarıda hormonlu sevinçler, kokmayan güller

viagra cinsellikler, çıldırtan günler!

 

ve dışarıda dostluğun, puştluğun kolunda gülümsemesi

ama öğrendim karanlıklardan ışık destelemeyi

ve baka baka irkilmiş gözlerine hayatın

inatla!

inatla gülümsemeyi

öğrendim içimdeki abdalı hünerle gizlemeyi...

 

(herkes fanusuna asmış kendini

bu yüzden beklemiyorum farklı kıyametleri...)

dışarıda üşüyen bir haziran

dışarıda öldü insan

öldü insan

hiçbir kitaba yakışmadan!

 

ben de yaza yaza çürütüp dünlerimi

her gün bu cehennemden çalıyorum kendimi

 

bu yüzden her şey:

şey!

havada hava, günlerinde gün, evlerde sarmısak soğan;

hepsi bu işte basit, olağan

her şey şey’dir; inandıklarımızdır belki de yalan

abarttığımızdır,

kül’dür herkesin payına kalan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İdris

 

içindeki çocuğu alıp kaç idris

bırak paslı hançerlerle parçalamayı

uykularını

 

ihanet torpil yapmaz

hasret ardına bakmaz

kır kanlı bıçakları

içindeki çocuğu alıp gel idris

 

*

 

bir mavi için ağlama idris

itme şu davarları

gülümse,

sütünü ver içindeki çocuğun

 

*

bilirim mağlubiyet

esrik gülüşler ardında paramparça bir perde

yeter idris

vakur ol lan onur var serde!

 

anladım vazgeçemezsin ondan

asla!

kardeşim, fazla alkol mevcut şimdi

damarlarındaki asil kanda

 

*

aldırma demiyorum sana

aldırarak

aldırma

içindeki çocuğu şu kirli hayata uyandırma!

 

*

içindeki çocuğu alıp gel idris

çoşkunu parlat yada birkaç tek at

küfürlerine tutunarak geç kaldırımlardan

sonra bir kerhaneye git oturup ağla

 

kerhaneleri bütün dünyanın

aşk kangrenlerinin yıkık çarşılarıdır

 

*

aldırma demiyorum sana

aldırarak

aldırma

içindeki çocuğu idris,

çocuğu uyandırma!

 

*

ve yıllar geçer

idris'lerin yüreklerindeki çocuklar

şimdi ölüdür

 

düşleri hala terasta

idris'ler ise zemin katta kiracı oturur...

 

Yılmaz Odabaşı ( Cehennem Bileti )

 

İhtar

 

bir ömür düştü payıma

tufan!

çıldırmak için

 

düşler besledim güpegündüz

dövüşmek için

uçurumlar besledim düşmek için!

 

( artık bulduğun her sevgi kırıntısına sımsıkı kenetlen, bırakma sakın, gitmesin; büyüdün artık iyi ört günlerinin üstünü üşütmesin... )

 

Yılmaz Odabaşı ( Cehennem Bileti )

 

Cehennem Bileti

 

/ "bayrakları bayrak yapan":

bayrak imalarçılarıdır

"toprak, eğer uğrunda ölen varsa":

utanmalıdır! /

 

Yılmaz Odabaşı ( Cehennem Bileti )

 

Eksik Avuntular

 

yağmurların eteğinden geçer çarşılar

çarşılarda tokmak sesleriyle bakırcılar;

eteğinden

çarşıların

sahaflar,

limoncular;

duraklarda, kuyruklarda nasıl bezgin ağrılar

ağlar...

ağrılar ağlar!

 

*

kalabalık ağrılardır günler

ve yeşil elmalardır

tel kaçıran çoraplar, göğe ağan ağıtlardır

 

kalabalık ağrılardır günler

ak sulardır, şarkılar ve şaraplardır

 

*

kalabalık ağrılardır günler

isterik ******lara benzerler

ve bıkıncaya dek

eksik avuntular emzirirler

 

*

oysa yaşam sadece an'lar

anlarsa an'lar ağlar

anlarsa an'lar

sonrası

anılar...

 

an'lar anlatılamaz,

yaşanır

 

ve bir alaboraysa yaşam

 

/her şey yaşanarak anlaşılır!/

 

Yılmaz Odabaşı ( Cehennem Bileti )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

teşekkürler paylaşım için:thumbsup: bir tanede benden olsun bari

 

YİNE DAĞDIR DAĞ

 

bir ölüm uzaklardan vurur yollara bizi

bilge bir yalnızlığa serer hikayemizi

 

kırık bir kırlangıcı dağlara çeker beyaz

kapanır bir ustura, dindirir öfkemizi..."

 

 

 

fırlatmıştım kalbimi uzağa, en uzağa

denk gelir de rastlar diye bir yıldıza

yanılıp susturdum ağrımın çağrısını

çağrımın köhnemiş ağrısını

"aldırma!" dedim oğlum: yine dağdır dağ

konup göçen kurdun kuşun rağmına

ayazda da, güneşte de yine dağ!

 

yazılırken

ayrılık

kentin küskün ağaçlarına

tüllerine, pervazlarına ve varoşlarına

yazılırken

kederlerin pasına

yapayalnız yasına

yazılırken

bazen şarap tadına

aşkların büyülü şarkısına

ihanetin hiç dinmeyen yasına

 

ve bir ömür bakılırken

üç saniyede çekilen fotoğraflara

"aldırma!" dedim yumruğum vurup omzuma

yine dağdır dağ!

ezberinde kaç defnenin, kaç mavzerin masalı

kaç kurşunun, kaç çığlığın hüsranı?

 

Yılmaz Odabaşı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

AKŞAMDIR

 

I

suları

boğdu

dalgalar

...

ses hoyrat

sevinç yılgın

şakaklarım sonbahar

 

II

“muhbiri çoğalmış sevdanın”

yapışmış tenime ter

elime kir

sessizliğin ortasında bir deli rüzgar

akşamdır

avuçlarında marmara’nın

akşamdır

şiire karıştı sular

sularda çoğalır sevdalar

ellerim ah! ellerim

nasıl

anlatsam

gece

gece kokuyor çocuklar

 

 

 

HAYAT

GÜL KOKULU BİR SAĞANAK YİNE

 

gözlerimin önünde ıslak dağların kabaran yalnızlığı

ne varsa uçurumlar eşiğinde

hüzünlerle yalpalayan ne varsa

gözlerimin önünde

 

ve hayat gül kokulu bir sağanak yine

birşeyler anlatmak istiyor hayat

ve alıp götürmek bir şeyleri kurt sofralarına

gün batıyor

gün batıyor bukağısı paslı bir sevinç oluyor yalnızlığım

 

unutuyorum sevgilim suretini

durgunluğun “niçin”di unutuyorum

 

gün batıyor ürkek yıldızlar dolanıyor yalnızlığıma

umurumda değil ne yağmur ne ayaz

ne de kerpiç kokusu havada

unutuyorum/sabaha/kadar/ gün batıyor

sonra bir akasyayı okşuyor gözlerim

geciken sabahlara koşuyor kuşlar

gözlerimin önünde

ve hayat gül kokulu bir sağanak yine

 

 

GENELLEME

 

ariniyor, deviniyor gökyüzü

toz

ve ter karisiyor hayatima

 

uzak git bölünüp dagilan eksilip savrulan ne varsa! ...

 

merhaba dogrulup dirilten yanm

ve deli dizelerime biriken çiglik

merhaba

ugultusu rüzgarlarin bahar aksamlarinda

 

arnyor, deviniyor gökyüzü

akiyor zaman

sevdalar karisiyor hayatima

--------------------

Ahmet Telli'ye

 

uç vermiş filizleriz

büyürüz dilleniriz

biz olmaktan gelir güzelliğimiz

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...