Jump to content

RAW: Ham Fotoğraf


boogee

Önerilen Mesajlar

Yazı: Çoşar Kulaksız / Fotoğraflar: Özcan Yüksek

 

Dijital makineyle çekilen fotoğrafın müdahale alanı filmle çekilenden daha farklıdır.

 

Yeni teknolojinin sunduğu RAW, JPEG ve TIFF gibi formatların farkı da bu müdahale alanının genişliğinde ortaya çıkıyor. Dijital negatif olarak nitelendirilebilecek RAW, pozlandırmaya, renk ısısına, beyaz dengesine, karşıtlığa, parlaklığa, doygunluğa ve hatta renk eğrilerine bile çekim sonrasında müdahale olanağı sunarak kusursuz bir fotoğrafın yolunu açıyor.

 

RAW formatının kelime anlamı "ham, işlenmemiş" olarak çevrilebilir. Bu terimi geleneksel fotoğrafçılıkla karşılaştırırsak RAW için "dijital negatif" de diyebiliriz. Bunun sebebi, aynen negatif film teknolojisinde olduğu gibi, dijital teknolojide RAW fotmatının en çok müdahale ve düzeltme imkânı sağlayan görüntü şekli olmasıdır.

 

http://img90.imageshack.us/img90/5730/adszov5.jpg

Afganistan'da RAW formatında çekilen fotoğraf, RGB renk alan bilgisi kullanılarak 24 bit kaydedildi.

 

RAW formatını daha iyi anlayabilmek için ilk başta RAW bilgiyi oluşturan sayısal dünyayı tanımamız gerekir. Fotoğraf makinemizin algılayacısı (CDD, SCCD veya CMOS) üzerine düşen ışınlar (photonlar) burada çarptığı renk hücresi (piksel/picture element/görüntü elementi) üzerinde elektron saçar. Bu elektronlar algılayıcının işlemcisi tarafından (processor) bilgisayar dili veya sayısal dil ile (0, 1) kaydedilirler. Peki 0 ve 1 sayılarıyla kaydedilmek ne demektir? İnsanlık ve medeniyet 10'luk sayı tabanına göre kurulmuştur. Bunun en basit ve temel sebebi, 10 adet parmağımızın bulunması. Sayması rahat ve akıl karıştırıcı olmadığından, 0 ile 9 rakamlarını yan yana koyarak her türlü sayıyı ifade ederiz. Bilgisayarlar ise bizim kurduğumuz düzene göre hareket edemezler. Onlar için bilgi ya vardır ya da yoktur. Yani hem var hem yok, ya da biraz var biraz yok olamaz. Çünkü yukarıda bahsettiğim gibi, fotoğraf makinesi üzerine düşen bilgiler elektron saçtığı anda elektrik akımı ya vardır ya da yoktur; ışık ya açıktır ya da kapalıdır.

 

Sayısal dilin tüm alfabe, noktalama işaretleri ve rakamları 256'dan (28) daha az karakter kullanarak ifade edilebilir. Buna sekiz bitlik veri demeti diyoruz. Bilgisayarların en ufak bilgi demeti, bahsettiğimiz sekiz bitin bir araya gelmesinden oluşan "byte"lardır. Bu sebeptendir ki bir hafıza kartı aldığımızda 128 megabayt, 256 megabayt gibi ikinin katı (27 = 128, 28 = 256 gibi) rakamlarla karşılaşırız.

 

Sayısal düzenin temeli olan bu bilgilerin çektiğimiz dijital görüntü ile ilk ilişkisi de görüntünün kaç bitle oluşturulduğu noktasında başlar. Özellikle profesyonel düşünenler ve profesyonel çekim yaptıktan sonra büyük boy ve kaliteli baskı almak isteyenlerin çok dikkat etmesi gereken husus, RAW bilgisinin kaç bitlik bir çekim yaptığıdır. Şöyle düşünelim: Monochrome (sadece siyah/beyaz; gri tonları olmayan) bir görüntü bir bit'tir. Yani bilgi ya siyah ya da beyazdır. Bu bilgiyi 8 bit olarak ifade etmek istersek, 256 ton gri de eklemiş oluruz. Aynı görüntüyü renkli ve RGB (kırmızı, yeşil, mavi ana renkler) kanalından görmek istediğimizi düşünelim. O zaman her renk kanalında 8 bitlik veri demeti ve toplamda 3x8=24 bitlik bir görüntü/renk derinliği oluşacaktır. O halde, bit sayısının artması çektiğimiz veya oluşturduğumuz sayısal görüntünün kalitesini ve derinliğini (renk ve doygunluk anlamında) yükselten bir faktördür.

 

Fotoğraf makinelerinin üzerinde bazen RGB kanallarının toplam sayısı kadar bit verileri tüketiciye yansıtılır; örneğin 36 bit RGB, 48 bit RGB gibi. Eğer bu rakamları üçe bölersek, her renk kanalına kaç bit veri gidebileceğini hesaplayabiliriz. Bu sayının yüksek olması, biraz önce de ifade ettiğim gibi, renk derinliğini ve doygunluğunu etkilemektedir. Çünkü pikseller (picture elements; görüntüyü oluşturan en küçük yapıtaşları) bulundukları alanın ton, doygunluk ve parlaklık değerlerini taşıyan bit demetleridir.

TIFF; JPEG ve RAW

 

Kaliteli bir fotoğraf elde etmek için tüm imkânları RAW formatı sunmasına rağmen, neden fotoğraf makinelerinde TIFF, JPEG gibi diğer seçenekler var diye merak edilebilir. JPEG çekmemizin en önemli nedeni, hem hafıza kartında hem de sonraki işlemlerde kullanılan alandan kazanmaktır. Eğer çektiğimiz görüntünün pozlandırması, renk ayarı, beyaz balansı gibi parametrelerinin gerçekten doğru olduğuna inanıyorsak, JPEG çekmemizin kaliteye olumsuz bir etkisi de olmaz. Yalnız bu noktada şunu unutmamak gerekir; JPEG çektikten sonra dosya üzerine yapılacak müdahalelerimiz kısıtlı ve kaliteyi düşürücü olacaktır. Tabii 6 milyon piksel ile çekilmiş bir RAW formatlı görüntünün 8 bit TIFF olarak 18 megabayt; 16 bit TIFF olarak ise yaklaşık 32 megabayt alan kapladığını düşünürsek, JPEG çekmenin temel nedeni daha iyi anlaşılır. Eğer çekim yaptıktan sonra da görüntü üzerinde oynama yapma imkânınız olmasını istiyorsanız, dosyaları mutlaka 16 bit TIFF kaydetmelisiniz.

 

Görüntü üzerinde istediğiniz düzeltme ve ayarları yaptıktan sonra, fotoğrafı 8 bit olarak kaydedebilirsiniz; çünkü baskı sistemleri 8 bit veriye göre ayarlanmıştır. RAW ile ilgili en büyük çelişki, bu formatın JPEG veya TIFF gibi her ortamda açılabileceği önyargısıdır. Oysaki sayısal çağın getirmiş olduğu hızlı değişim ve geçiş dönemi teknolojisi sebebiyle, her fotoğraf makinesi markası kendi RAW formatını üretmektedir. Bunlar temelde aynı olsa da, görüntüleri açmak için her markanın ayrı yazılımına ihtiyacımız vardır. Örneğin Nikon'un RAW formatının adı NEF (Nikon Elektronik Format) iken Canon'un RAW formatı CEF (Canon Elektronik Format), Fujifilm RAW formatı RAF gibi farklı adlandırılır. Her yazılımın ayrı bir arayüzü ve ayar düzeneği vardır. Bunlara alışıncaya kadar epeyce bir zaman ve enerji tüketmek gerekebilir.

 

 

http://img90.imageshack.us/img90/5730/adszov5.jpghttp://img90.imageshack.us/img90/5730/adszov5.jpghttp://img90.imageshack.us/img90/5730/adszov5.jpghttp://img90.imageshack.us/img90/5730/adszov5.jpg

 

RAW bilginin kaç bitlik bir çekim yaptığı çok önemli. En üstteki RAW formatındaki fotoğraf sırasıyla 8 bit kırmızı, 8 bit yeşil ve 8 bit mavi olarak kaydedildi. Günümüz baskı sistemleri 8 bite göre çalışsa da, baskı öncesinde 16 bit opsiyonunu kullanmak daha iyi sonuç veriyor.

 

 

RAW Formatını İşlemek

 

RAW çekilmiş dosyanızı istediğiniz ayarlarda ve formatta dönüştürmenizi sağlayan RAW Converter ekranı açıldığında, sol alt tarafta görülen "Renk Alanı (Space)" sonradan baskı aşamasında bu dosya ile ne yapacağımıza bağlı olarak değiştirilebilir. Kişisel önerim, Adobe RGB (1998) renk alan bilgisi kullanmaktır. Depth olarak adlandırılan görselin renk ve ton derinliğini tanımlayan "bit" sayısı, genelde 8 bit olarak ayarlıdır.

 

Günümüz baskı sistemleri de 8 bit'tir. Gözümüz 8 bit görür, doğadaki her şey bilgisayar dilinde 8 bit ile ifade edilebilir. O zaman burada neden 16 bit opsiyonu var; ya da bunun ne yararı var? Bütün dosyaları 16 bit olarak dönüştürüp açmak daha yararlı olur. Bu işlemi bir huniden su geçirmeye benzetebiliriz. Nihayetinde huninin ucu 8 bite kadar daralsa bile, o aşamaya kadar ne kadar çok bilgi ile çalışılırsa sonuç o kadar iyi olacaktır. Belki günümüz baskı sistemlerinde çok büyük fark hissedilmeyecektir; ama kırmızı içinde kırmızı, siyah içinde siyah detayları görmede bu yöntem çok faydalı olur. Fotoğraf işlenirken "Size (ebat)" kısmında, çekilmiş görüntüyü açarken ne kadar büyüklükte olacağına karar verilir. Bu seçim çekilmiş olandan daha az ya da büyük baskılar almayı planlıyorsak, çekilmiş görüntüden daha büyük bir alan olabilir.

 

Sanıldığının aksine, fotoğraf alanını daha büyük açmak, fotoğrafı dağıtmaz. Çünkü bu işlem TIFF dosyasında yaptığınız gibi basit bir "Image Interpolation" değildir. Renk ve ton bilgileri zaten RAW dosyasında saklı olduğu için, bu işlemi sadece bunları daha yoğun bir şekilde kullan komutu vermiş gibi nitelendirebiliriz.

 

 

http://img90.imageshack.us/img90/5730/adszov5.jpg

http://img90.imageshack.us/img90/5730/adszov5.jpg

 

Yine Afganistan'da çekilen ve henüz yayımlanmayan bu fotoğrafın işlenmeden önceki ve işlendikten sonraki halleri görülüyor. Bilgisayarda açılan RAW formatlı bir görüntü başta net değilmiş gibi algılanır. TIFF formatına çevrilen fotoğraf netleşir.

 

 

Çözünürlük (Resolution) genelde 300 ile 305 dpi olarak kabul görmüştür. Aslında bu ifade bir inçe düşen nokta sayısı değil (dpi- dot per inch) bir inçe düşen piksel sayısı (ppi-pixel per inch) olarak değiştirilebilir. Çözünürlük baskı alınacak araçla da ilgilidir. Örneğin Durst Lambda ile lazer baskı yaptıracak birisi 400 veya 200 ppi olarak da dosyalarını kaydedebilir; matbaaya gönderecek birisi belki 150 ppi çözünürlükle de çalışabilir. Sonuçta çözünürlük ne elde etmek istediğimize bağlıdır. Yine de kesin bir sonuç isteniyorsa, 300 ile 400 ppi iyi bir çözünürlüktür.

 

Fotoğraf işlenirken ekranın sağ tarafında bazı ayarlar görülür. Zaten RAW formatı etkin kılan da işte bu ayarlardır. Çekim sonrası pozlandırmasına, renk ısısına, beyaz denegesine, karşıtlığa, parlaklığa, doygunluğa ve hatta renk eğrilerine bile daha dosyamızı "açmadan" müdahale edebiliriz. Sağ tarafta gördüğümüz bütün değerler ile dilediğimiz şekilde oynayabiliriz. Benim tavsiyem, mecbur kalmadıkça keskinlik (Sharpness) ayarlarına çok fazla dokunmamak. Bu tür bir ayara ihtiyaç duyulursa, "Detail" kısmındaki "Clear Noise Recution" opsiyonu işinize yarayabilir.

 

RAW ile çalışanlar bazen bu görüntüyü net değilmiş gibi algılarlar. TIFF'e çevirdikten sonra net bir görüntü ortaya çıkar. Bunun sebebi de RAW'un ham ve işlenmemiş bir veri olması; ancak renk kanallarına ayrılıp belirleyeceğimiz keskinlik ve diğer ayarların uygulanmasından sonra son halini almasıdır. Bu işlemler yapıldıktan sonra fotoğrafı dilediğiniz formatta kaydedebilirsiniz. Kişisel deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki; en iyi çekilmiş görüntü bile daha sonra bir parça da olsa müdahale gerektiriri; en azından beyaz balansının ayarlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. O yüzden fotoğrafları mümkün mertebe RAW formatında çekmek gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca tecrübeli ve kapsamlı bir fotoğraf laboratuvarından, RAW dönüşümleri ve diğer işlemlerle ilgili bilgi alarak görüntülerimizi buna işlememiz çok faydalı olur. Diğer yandan, yakında piyasaya sürülecek olan JP2 formatı (JPEG2000) 16 bit veri düzenine göre yapılandırıldı. Henüz teknolojisi ileri seviyeye ulaşmasa da, bu format bir parça da olsa RAW'a alternatif olabilir.

 

(!!!ALINTIDIR!!!)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...