Jump to content

2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Bundan 16 yıl önce Sıvas'a Kültür Şenliği ve Pir Sultan Abdal'ı anmak amacıyla gitmişlerdi. Madımak Oteli, o günlerde hiç ağrılamadığı kadar değerli misafire ev sahipliği yapıyordu. Büyük bir hoşgörü ve aydınlık taşıyan insanlar Pir Sultan Abdal'ı anmak için bir araya gelmişlerdi. Fakat içlerinde büyük bir öfke taşıyan gericiler Sıvas'ta yaşanan bu aydınlığı kaldıramadılar. Ve hain planlarıyla 35'i de birbirinden aydın insanı hunharca öldürdüler....

 

İşte Türkiye tarihinin en kanlı ve en karanlık izlerinden biri olan 2 Temmuz'un yıldönümü yaklaşırken Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Fevzi Gümüş konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada tüm Türkiye'yi bir olmaya çağırdı. "Sıvas Katliamı unutulmayacak, unutturulmayacaktır" diyen Gümüş, Madımak Olayı'nı şu şekilde anlattı; "2 Temmuz 1993 yılında Sıvas’a Kültür Şenliği ve Pir Sultan Abdal’ı anmak amacı ile giden şair, yazar, sanatçı ve semah yürüyen canlarımız önceden planlanmış, gerici, şeriatçı güçler tarafından Madımak Oteli’nde abluka altına alındılar. “Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak” diyerek ve cumhuriyetimizin temel değerlerine saldırmak sureti ile canlarımızı göz göre göre yakıldılar. Bu katliam, televizyonlarda sekiz saat boyunca canlı olarak yayınlandı. Devletin güvenlik kuvvetleri, saldırgan gerici, şeriatçı güçlere yerinde ve zamanında gerekli müdahaleleri ve engellemeleri yapmayarak canlarımızın yakılmasına seyirci kaldılar. Dünya tarihinde eşi ve benzeri görülmemiş bu katliam, Türkiye Cumhuriyeti’nde ve dünyada insan hakları ve temel özgürlüklerden yana olan, inanç ve ibadet özgürlüğünü temel bir insan hakları ilkesi sayan inancı ve felsefesi düşüncesi ne olursa olsun her insanın vicdanını yaraladı."

 

"Katliam halkımızın ruhunda ve bedeninde giderilmesi imkânsız travmalara yol açtı" ifadesini kullanan Fevzi Gümüş, "Madımak Oteli’ne saldırarak canlarımızı yakan faillerin bir kısmı yakalanmış, yargılanıp cezalara çarptırılmış iken, failleri bir kısmı da yakalan(a)mamış, yeterince takip dahi edilmemiştir.

Madımak Oteli’nde, Cumhuriyete ve onun savunucularına karşı gerici ve şeriatçı güçlerce gerçekleştirilen katliamın bir kez daha yaşanmaması için, insanlık tarihine yazılması ve insanlığın ortak vicdanında mahkûm edilmesi, hafızalardan silinmemesi gerekmektedir. Bu katliamın yaşandığı sırada devlet güçlerinin müdahale etmemesi ve asıl katillerin bugüne kadar yakalanmaması devleti zan altında bırakmıştır" dedi.

 

Madımak Oteli'nin müze olması yönündeki talepleri görmezden gelinen ve yıllardır bu isteklerini dile getirenler adınan da konuşan Gümüş, "Madımak Oteli satın alınarak kamulaştırılmalı, otelin müze olması yönünde gerekli çalışmaları hemen yapılmalıdır. Böyle bir girişim, insanlarımız arasında düşmanlıkları arttırmaz. Gerçekle yüzlemek ve insanlık suçlarını birlikte mahkûm etmek, farklı kültürleri, inançları, kimlikleri daha da yakınlaştırır.

Hiç şüphe yok ki Madımak Müze olmalıdır, olacaktır. Bu talep sadece Alevilerin talebi değildir. Bu talep çağdaşlıktan ve laiklikten yana olan tüm kesimlerin ve insanlığın vicdanına ait bir sestir. Bu talep, emperyalizme, faşizme, gericiliğe, cinsiyet ayrımcılığına, faili meçhullere, haksız gözaltılara, IMF ve Dünya Bankası politikalarına, özelleştirmelere, neoliberal politikalara karşı bağımsızlık, emek, demokrasi, barış, halkların kardeşliği, insan hakları, eşitlik, özgürlük mücadelesi veren herkesin talebidir. Bu talep, her türden sömürüyü devam ettirmek için dini ve etnik köken ayrılıklarını kullanan ırkçı ve gerici çevrelere karşı direnen herkesin talebidir.

Bu talep, karanlığa karşı aydınlığı savunanların talebidir. Bu duygu ve düşüncelerle tüm topluma sesleniyor ve diyoruz ki: Bu utancı daha fazla büyütmeyelim, vicdanları sızlatmayalım, Madımak Oteli Müze olsun...

Ve, birgün karanlıklar aydınlığa kavuşuncaya, Sıvas, Maraş, Gazi, Ümraniye, 1 Mayıs katliamlarını planlayanların gerçek yüzleri ortaya çıkıncaya kadar bu Pir Sultan direnişi de bu talep de sürecektir.

Ve o güne kadar;

Sıvas Katliamı unutulmayacak, unutturulmayacaktır. Her yıl olduğu gibi bu yılda Sıvas’ta Madımak Oteli’nin önünde olacağız. Ankara’da 'da Kolej, İstanbul’da Kadıköy, İzmir’de Gündoğdu, Burhaniye’de Cumhuriyet Meydanı’nda, Bursa’da ise Kent Müzesi önünde buluşacağız.

Başta Pir Sultan Abdal örgütlülüğü olmak üzere Alevi kurumları ve demokratik kurumlarla birlikte "Madımak müze olacak" talebi ile tüm yurtta sokaklarda olacağız" açıklamasında bulundu.

 

 

Alıntı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu insanlık ayıbında yaşamını yitiren canlarla beraber anılan 2 otel görevlisi (ki bu şahsiyetsizler canlari korumak yerine patronlarının emri ile oteli korumaya kalkışmışlardir ) ve yüreğimize düşen bu yangının faillerinden olan 2 katili ayırmak gerekir ... Insanlık adına şehit olan 33 canimizla beraber anılan katil ve patron yalakalarini bir tutan zihniyeti kiniyorum ... Lütfen 37 can derken biraz düşünün ... !!!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yedi kova su yeterliydi

sivas'taki ateşi söndürmek içim

oysa her biri

devlet dairesindeki kovaların

üstünde yazılı

altı harfli bir sözcüktü yangın

 

g harfi boştur kovaların

ki okununca dolu olanları

ortaya çıkar

madımak oteli'nin merdivenlerinde

kurtulmayı bekleyenler için

verilen karar: yan ın

SUNAY AKIN

http://www.sivaskatliami.com/sivasaydinlik8bf0.png

http://www.sivaskatliami.com/sivasaydinlik9gk8.png

http://www.sivaskatliami.com/sivasaydinlik10dc2.png

 

http://www.sivaskatliami.com/sivassehitleri.jpg

http://www.sivaskatliami.com/sivas-katliami.jpg

http://www.sivaskatliami.com/files.php.jpg

 

 

http://www.sivaskatliami.com/sivas.jpghttp://www.sivaskatliami.com/sivasaydinlik7jl4.png

 

SiVAS ŞEHİTLERİ - 2 Temmuz 1993

HALKIM 2 Temmuz 1993...

Yandık avazlarda, kavrulduk halkım

 

Varıp Pir Sultanı, analım dedik

Aşkın dolusuna, kanalım dedik

Meydanda bir semah, dönelim dedik

Kahpe tuzaklarda, vurulduk halkım..

 

Salyalı ağızlar, kirli yürekler

Elde ateş, dilde Allahu-Ekber

İnsan yakmak için, olmuş seferber

İsli dumanlara, savrulduk halkım

 

Yüzbin yobaz, bir Akarsu eder mi?

Öldürülen, bu kaçıncı Nesimi,

Özlem, Nurcan, Serpil, Belkız Gülsüm´ü

Verdik, birer birer, kırıldık halkım

 

Metin, Asaf, Behçet, Asım Bezirci,

Menekşe, Sehergül, Gülender, İnci,

Asuman, Yasemin, Erdal Ayrancı,

Et kemik bir yerde, derildik halkım

 

Hasret Gültekin´im, Serkan Doğan´ım

Huriyem, Yeşim´im, özbe öz Özkan´ım

İki Metin ölüm, Sait, Handan´ım

Hep birlikte yan, yana serildik halkım

 

Yandı özyurdun da, Özyurt Ahmet´im

Kaynar ateşlerde Uğur Mehmet´im

Güpe gündüz ışıktı, Güdüz Murat´ım

Cem olduk güneşe, verildik halkım

 

Muhlis´ine muhip olan, Muhibe´m

Sulariden arda kalan Edibe´m

Cümlesi insana derki, Kâbem

Kanlı kefenlere sarıldık halkım

 

Karınna Cuanna, Hollanda´lı can

Yanın da Muammer Hakan ve Kenan

Bin beterdi Sivas, Ol Kerbeladan

Hüseyin´ce ölüp dirildik halkım

 

Koray Kaya´m, onbirin de dal fidan

Ahmet Öztürk ile adası alan

Din için yakıldık 33 can

Kara topraklara, karıldık halkım

 

Madımak´ta yanan 33 can

Artık her birisi bir Pir Sultan

Hızır´ın dölleri yazsın bin ferman

Gönnüller içinde yer aldık halkım

 

Kızılgülüm, söz düşürse dilime

Mızzrabım isyankâr, vurur telime

Bir gün olup hesap sorsam zalime

Yobazlar elinden zar olduk halkım

 

 

Şu kahpe yobazlar kanlı Sivas’ta

Nasıl anlatayım canlar ben sizi

Hep cayır cayır yaktılar temmuzda

Unutur mu dostlar hiç halkım sizi

Nesimi curayla sarhoş ederdi

Akarsu çağlayıp çeker giderdi

Edibe Sulari ikrar güderdi

Unutur mu dostlar hiç halkım sizi

Hasretiyem taze güller açmıştı

Kokusunu tüm dünyaya saçmıştı

Bu törende ozan yazan coşmuştu

Unutur mu dostlar hiç halkım sizi

Cumhuriyet laik laik kalacak

Bak Naçari sizi niçin çalacak

Daha nice Pir Sultanlar doğacak

Unutur mu dostlar hiç halkım sizi

Yumrukluyorum duvarları

Yumrukluyorum kara gecenin bedenini ellerim kan içinde

Nehirler taşmış yanaklarımdan

Otuz yedi can

Otuz yedi gül çatlamış susuzluktan Sivas'ın içinde

Nasıl uyku tutar gözlerimi

Döne döne semaha duranlar tutuştu önce

Sonra türküler

Sonra şiir çığlıksız düştü türkülerin yanıbaşına

 

Sivas... Sivas..

Yiğitlik midir emanet cana kıymak

Yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla koparıp karanlığa kurban etmek

 

Söyle hangi kitapta vardır elleri kollları bağlı yakmak

Var mıdır kardelen akında bir avuç inciyi ateşe tutmak lo...

Böyle garip düştüğüme bakma

Böyle mahsun durduğuma

Varsın ateşin suskunlukla beslensin

Benim de yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik

Senin de dağların var Sivas, senin de dağların

Dağlarında şahanların

 

SAVAŞ EZGİ

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

düşüncelerinden dolayı, sırf sisteme aykırı olduklarından dolayı katledilen aydınlar!

ölümleri ile bile kendilerini öldürenleri korkutabilecek kadar güçlüler.

Sivas, Maraş, Çorum, Gazi...

İsimleri çoğaltılabilir. O gün bu katliama göz yumanlar hala yaşıyor, hala hayattalar ama kulağımdan hiç yitmeyen bir Nazım anısı ile anlatmak yeter olanları;

Bursa cezaevi, Nazım Hikmet'i müdür yanına çağırır. Uzun uzun bakar; "bu muymuş Nazım! Bende bir şey sanmıştım." der. Nazım, adamı süzer ve;

"Bir soru sorabilir miyim?" der.

"Sor bakalım. Ne soracaksan!" diyerek alayını sürdürür müdür.

"Ömer Hayyamı tanır mısın?" der.

"evet" der müdür, gururla, "onu kim tanımaz."

"Peki o zaman ki pers kralını tanır mısın?"

Müdür düşüür, düşünür, "Hatırlamıyorum" der.

Nazım güler, birşey demeden çekip hücresine gider!...

................

Şiirler, şarkılar, yazılar hiçbir zaman hiçir vakit ölmez! Onlar öldğü zaman dünya dönmez!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

RedHack adlı devrimci Hack örgütü unutturmadı bu karanlık günü kimseye sonuna kadar RedHack..!!

Adım bile Deniz daha ne olsun... Eğer reenkarnasyon varsa burda ölenlerden birinin ruhunu taşıdığımı bile düşünmeye başladım doğum tarihime de aşaı yukarı yakın..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

müslüman olduğunu iddia eden, ama müslüman olmak için önce insan olmanın gerektiğini unutmuş insanların, islamiyet adına yaptıklarını söyledikleri ama inandıkları inanç sisteminin insan öldürmeyi yasakladığından bihaber davranarak 37 kişiyi öldürmesi büyük bir insanlık ayıbı..İnsanlığın ne olduguda tartısılır o olaydan sonra.

 

Hangi düşünce yakılmayı gerektirir ki ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Söylenebilecek pek birşey yok , unutmadık unutturmayacağız palavraları her olayda olduğu gibi bundada geçerli .. unuttuk kardeşim .. Bal gibi unuttuk , üzerine kabap yemeği bile düşündük .. Yazıklar olsun bize .. Yazıklar olsun sahip çıkamadığımız degerleri göremeyen zihniyetimize...

Neyse , bu gün o kara tarihin yıl dönümü .. Oturup birkezdaha düşünmek , yüzümüzü utançla eğip o yanık kokusun bir defa daha hissedeceğimiz gün ..

Yana insanlar tarih oldu .. Tarihimiz yandı .. Unuttuk ..Tekrar hatırlayalım istedim .. Utançla;

 

http://www.psakd.org/resim/aziznesin.jpg

Aziz Nesin anlatıyor

 

(İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı) 9.7.1993

 

MAĞDUR: MEHMET NUSRET NESİN (AZİZ NESİN), Abdullah Aziz oğlu, Hanife'den olma, 1915 D.lu, Giresun Şebinkarahisar nüf. kay. olup halen Çatalca Nesin Vakfı'nda oturur olduğunu söyler, hadise anlatıldı, şikayet ve delilleri soruldu:

 

Pir Sultan Abdal Derneği"nİn daveti üzerine, 30 Haziran 1993 tarihinde İstanbul'dan Sivas'a hareket ettim. 1 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'a ulaştım ve o gün etkinliklere katıldım, 2 Temmuz 1993 tarihinde kaldığım Madımak Oteli'nden saat 10.00'da çıktım.

 

Vilayetin yanında bulunan ismini şimdi hatırlayamadığım bir medresede yazarı olduğum kitapları okurlarıma imzalayıp veriyordum. Bu sırada küçük gruplar ortaya çıkıp ismim telaffuz edilerek sözlü saldırıda bulunuyordu. Takriben burada bir saat kadar kaldım ve okurlarıma kitaplarımı imzaladım. İşim bitti. Kalmakta olduğum otele döndüm.Otelde istirahat ediyordum. Öğlen namazına müteakip, camiden çıkan takriben 500-600 kişilik grup otelin önünde toplandılar ve ismimi telaffuz ederek sözlü sloganlar atarak saldırıda bulunuyorlardı. Bu sözlü saldırı takriben 13.30'da başladı. Topluluk, "Şeriat İsteriz, Müslüman Türkiye, Allahuekber, Sivas Aziz Nesin'e Mezar Olacak" şeklinde sloganlardı. Ben bu sözlü tecavüzleri ve sloganları oteldeki odamdan duydum, pencereden çıkıp bakmadım, bakmamıza da imkan yoktu. Eğer göründüğümüz takdirde fiili eyleme geçeceklerini düşündük. Bulunduğum odada Sivaslı veya misafir bazı şahıslar vardı. Bunların isimlerini hatırlamıyorum. Takriben 60 kişi kadar otelde misafirlerdi. Bu topluluk sloganlar attıkça büyüyor ve çoğalıyordu. Bu topluluk sözlü tecavüzleri saat 20.00'ya kadar devam etti. Sloganlar da devam ediyordu. Hatta şimdi sloganları hatırlayamadığım sloganlar da atılıyordu. Benim üç tane korumam vardı, akabinde mahalli zabıta 2 koruma da göndermişti. Bu beş koruma beni otelde koruyordu. Ancak dışarda topluluk büyüyor, sloganlar atılıyor, mahalli idarece tedbir alınmıyordu. Genel mahalli zabıta da ve askerler otelin önünde toplanmış olan bu halk kitlesine mani olacak herhangi bir harekette bulunmuyorlardı. Yukarıda beyan ettiğim gibi bu durum saat 13.30'da başladı, saat 20.00'ya kadar devam etti. topluluk bilahare otel pencerelerine ve duvarlara taş atmaya başladı, karşı binanın çatılarına çıktılar, binalara girdiler, o çatı ve bina içlerini elde ettikleri taşları ve kiremitleri bulunduğumuz olel odasına atmaya başladılar, hatta otelin karşısında bulunan inşaat mahallindeki inşaat malzemelerini attılar, onu bitirdiler, bu kez sokaktaki kaldırım taşını söktüler ve onları atmaya başladılar. Dışardaki topluluk bizi hedef alarak sözlü tecavüzler ve fiili tecavüzler devam ettikçe, yanımda bulunan şimdi ismini hatırlayamadığım arkadaşlar, Vilayet makamına ve Emniyet Müdürlüğü'ne telefonla durum iletildi. Bizzat ben Vali'yi telefonla bularak durumu bütün açıklığıyla izah ettim ve tedbir almalarını söyledim. Bana cevaben Vali bey, "Çok mahcubum, merak etme gereği yapılacaktır" diye cevap verdi. Akabinde Milletvekili Uluç Gürkan ve Erdal İnönü arandı. Milletvekili Uluç Gürkan, "Her tarafa telefonla bildirdim, merak etmeyin, tedbir alınacaktır" dedi. Erdal înönü, "Vali ile görüştüm. Yine görüşeceğim. Merak etmeyin tedbir alınacaktır" diye bildirdi. Benim dışımda, otelde mahsur kalan diğer arkadaşlar da ve bu etkinliklere katılan diğer şahıslar da telefon etti, o arada bilemiyorum. Çünkü pencereden bakmıyordum. Polislerin, jandarmaların ve askerlerin geldiklerini söylediler. Gelen bu devlet kuvvetleri halka karşı ne işlem yaptılar, topluluğu dağıtmak için neler yaptılar, bunu bilemiyorum. Hatta birlikte bulunduğum diğer arkadaşlar, Tokat'tan, başka illerden takviye kuvvetler gelecek, halkı dağıtacaklar, dediler. Civar illerden bu takviye kuvvetlerin gelip gelmediklerini bilemiyorum. Bu topluluk otel önünde bulunan araçları kırıyorlar, döküyorlar, benzinleri yere döküp ateşe veriyorlardı. Bunların ben sesini duyuyordum. Bunlar kimlerdi, bilemiyorum. Çünkü pencereden bakmıyor, sadece otel içinde kendimi korumaya çalışıyordum ve akıbetimi bekliyordum. Kesin saatini bilemiyorum. Otel yanmaya başladı. Dumanlar çıktı, oteli sardı. Ben dördüncü katta bulunuyordum. 4 ve 5. katta bulunan şahıslar, çığlıklar atarak bağırarak aşağı katlara doğru inmeye başladılar. Otelden çıkmaya cesaret edemiyorlardı. Çıktıkları anda otel önünde bekleyen takriben gazetenin yazdıklarına göre, 10 bin-20 bin kadar eli sopalı ve taşlı şahıslar tarafından linç edileceklerinden korkuyorlardı. Böylece oteli duman sarmış olduğundan, ölme korkusu, dışarı çıktıkları anda linç edilme korkusu arasında sıkışmış kalmışlardı. Büyük bir heyecan ve panik vardı. Herkes şaşırmış, ne yapacağını bilemiyordu. Duyduğuma göre koruma polislerinden biri bir çıkış deliği görmüş ve oradan kadın ve kızları çıkarmak istiyormuş. Bu deliğin karşısında, daha doğrusu çıkış deliğinin ağzından binada Büyük Birlik Partisi varmış. Bu parti mensuplarından sakallı ve sopalı kişiler, bu çıkış deliğinden çıkmak isteyen kızlara ve kadınlara, "******, yanın. Burada ne işiniz var?" diye çıkışlarına mani olmak istemiş. Bu kadın ve kızların feryatlarına, imdat seslerine cevap vermemişler, mani olmak istemişler. Bu arada, yine bir sakallı şahıs, herhalde acımış olacak ki, "Gelin kızım, sizi çıkarayım" demiş ve 32 kadın, kız ve erkeğin bu çıkış deliğinden çıkışlarını sağlamış ve otelde tek kurtulanlar bunlar oldu. Diğerleri ateşin çıkardığı duman sonucunda yandı veya dumandan boğuldu ve otelde 36 kişi öldü. Ben bulunduğum yerden, 4. kattaki odama sığındım. Yanımda arkadaşım Lütfi Kaleli vardı. Başka da kimse yoktu. Bulunduğumuz odaya pencere ve kapıdan dumanlar gelmeye başladı. Arkadaşım Lütfı Kaleli'ye, "Herhalde öleceğiz. Buradan çıkıp çabuk ölelim" dedim ve kapıyı açtım. Bu kez kapıdan duman ve alevler gelmeye başlayınca kapıyı kapattık. Odada kaderimizle başbaşa kaldık. Ölümümüzü bekliyorduk. Ani bir hareketle odamızdan çıktık, ana koridordan caddeye bakan başka bir odaya çıktık. Bu odada duman vardı. Camlar tamamen kırılmıştı. Cam kırık olduğundan hava giriyordu. Arkadaşım Lütfi Kaleli, 15-20 kez "İmdat" diye bağırdı. Akabinde "İtfaiye, itfaiye" diye bağırdı. Ben, duman içindeydim. Aşağıda bulunan halk, dumanlar içerisinde beni görünce komiser zannetti. "Komiser dumanlar içerisinde, kurtaralım" diye bağırmaya başladılar. Bu mücadele bir hayli zaman sürdü. Akabinde itfaiye geldi, merdiveni pencereye dayadı. Arkadaşım Lütfi Kaleli beni elimden tuttu. Hareket edemeyecek durumda idim. Beni merdivene çıkardı. İtfaiye merdivenine çıktım. Aşağıya doğru inmeye başladım. Ben ağır ağır merdivenden inerken, ismini bilmediğim, eşgalini de bildiremeyeceğim bir itfaiye eri de yukarı doğru çıkıyordu. Merdivenin orta yerinde karşılaştığımızda, bu itfaiye eri -beni kurtaracağını zannediyordum- bu itfaiye eri, bana, "Namussuz, alçak" diye vurmaya başladı ve beni tekmeledi, merdivenden aşağı attı. Sokağa düştüm. Kendimde değildim. İtfaiye aracının içinde bulunan -yine yanlış anlaşıldı- bir sivil şahıs, itfaiye aracı içinde bulunan ucu demir çengelli bir itfaiye aygıtı ile bana saldırdı. Öldürmek istiyordu. Eğer bu aygıtla bana vurmuş olsaydı, behemahal öldürürdü. Bu durumu gören bir polis veya diğer bir şahıs buna mani oldu ve beni kurtardı. Bana itfaiye aygıtı ile öldürmek için hücum eden şahıs, Sivas Belediye Reisi'ne benzeyen. Belediye Meclisi Üyesi olup, halen firarda bulunan şahıs olduğunu bilahare öğrendim ve bu şahsın elinden kurtuldum. Diğer şahısların yardımı ile ve sürüklenerek orada bulunan polis aracına bindirildim. Bu sırada halk veya polis olduğunu zannettiğim bir kişi bana vurmaya başladı. Diğer şahıslar buna mani oldu ve dışarı çıkarttılar. Yaralanmıştım. Başımdan kan akıyordu. Halsiz ve takatsizdim.Polis aracı ile Sivas Üniversitesi Hastanesi'ne götürüldüm. Muayene ve tedavi oldum. Tedavim saat 22.00'ye kadar devam etti. Bu saatten sonra havaalanına götürüldüm. Oradan da uçakla Ankara'ya gittim.

 

Olay bundan ibarettir. Bu olay patlayan bir sosyal çöplüktür. Olaya sebebiyet veren tüm görevliler hakkında şikayetçiyim. Herhangi bir şahıs ismi zikrederek şikayette bulunmak istemiyorum. Şikayette bulunmak istediğim yegâne şahıs İçişleri Bakanı'dır, dedi, beyanı okundu, imzası alındı.

 

Avni BİLGİN

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı

 

(İmza)

 

Nuran ER

 

Yazı İşleri Müd.

 

(İmza)

 

Mehmet Nusret NESİN

 

Mağdur

 

(İmza)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

birileri yakılarak öldürülürken birileri donarak ölüyor tesadüfmü yoksa ilahi adaletmi bilemedim .

 

 

Pirim Sultan Abdalım hep sehpada

Otuzyedi canım yanıyorum Sivasta

Bu gün iki temmuz yüreğim yasta

Sızlar vicdanım canlar pazarında

 

Toplanmış katiller tekbir dilde

İnsanı yakmak varmı hangi dinde

Bu gün iki temmuz yüreğim yasta

Yaşlarım akar heran iki gözümde

 

Hasretlerimizi bağlayıp Akarsuya

Alevlerin avazı ulaştı ta semaya

Bu gün iki temmuz yüreğim yasta

Başladık semah döne döne yanmaya

 

Kim örter Madımak senin utancını

Kim söndürür içindeki bu yangını

Bu gün iki temmuz yüreğim yasta

Otuzyedi insan yanıyor Sivasta

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Faşizmin en büyük örneklerinden biri.

Beyni olanların bu kadar gerici davranışlarını anlayamıyorum..

Şimdi orası müze yapılıyor (sonunda!) ama bence bu bile birşey değiştirmez.. tabi ki otel olmasında ve altında kebap salonu olmasından iyidir ama giden canlar geri gelmeyecek ve acılar hiçbir zaman dinmeyecek o yüzden müze olması bile bence pek birşey değiştirmiyor

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Söyleyecek bir şey bulamıyorum ki ! Aydın insanlarımız bir grup dinci tarafından yakılarak ölsün ve suçlular elini kolunu sallayarak dışarıda özgürce dolaşsın ödüllendirilsin hadi iktidar hep aydınlara devrimcilere karşı nefret doluydu bu bir cinayet katliam buna nasıl göz yumulur ! Ama bunu protesto edenler hemen gözaltına alınır .

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Annem her 2 temmuz olduğunda arkadaşlarının mezarına gidiyor. Yine orada olacak bugün. Son anda gidecekmiş oda.. Tüm müzisyen arkadaşları, yazar arkadaşları, gazeteci arkadaşları gitti.. Bu utancı en yakınımda hissediyorum. Ve sadece 2 temmuzlar da değil.. UNUTMA UNUTTURMA !

Ateşi bulanlar utandı. Madımak'ı duyunca. Ateş Utandı. Yakanlar ve Yaktıranlar utanmadı insanlıklarından!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...