Jump to content

William Shakespeare


felidae

Önerilen Mesajlar

Evet onun hakkında övgüye değer pek çok şey söylenebilinir. Bu bizim onu anlamamıza fayda sağlarmı? Yada kendimizi?

Yaşantımız hissedebildiklerimiz ile sınırlıdır Ölümlü!

Hayatımızda hissedemediklerimizi anlamaya çalışmakla yaşanılırdır.

İşte bu ölümle yaşam arasındaki fark; Yüreğinde güzel olan pek çok şeyi tüketmene rağmen, kendine sevgiyle yaklaşan hislerinin kendini ifade edebilmesine kendinde şans tanımaktır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Korkuyor

 

İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.

Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.

Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.

Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.

Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.

Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.

Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için.

Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.

 

William Shakespeare

 

William Shakespeare lise başlarında girdi hayatıma keşke daha da önce keşfedebilseyim bu eserlerini...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

tek korkun korkusuzluk olsun bence :p

 

 

75. SONE

 

Bir an sevinç duyarken, korkuyorum sonra hemen,

Haydut yıllar çalar götürür diye hazinemi;

Bir an, başbaşa kalmaktan öte bir şey istemezken,

Sonra diyorum ki, alem niye görmesin sevincimi?

Bazan, sana baka baka kendime çektiğim ziyafetle,

Doydum sanırken, bir bakışın açlığıyla ölüyorum sonra,

Senin bana verdiğin ya da verebileceğinden öte,

Ne bir şeyden zevk alıyorum, ne de çabalıyorum almaya.

İşte böyle, her gün hem açlıktan ölüyor, hem tıkanıyorum;

Ya oburca her şeyi yiyorum, ya da hiçbir şeye dokunmuyorum.

 

William Shakespeare

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bazen bir çocuk bakar gözlerinin içine. Arkan dönüktür, göremezsin...

Bazen güneş kucağındadır. Orda olduğunu bilemezsin...

Bazen yıldızları süpürürsün eteklerinle. Telaşlısındır, farkına varamazsın...

Bazen bir orkestra kurulur içinde. Başka sesleri duyar, onu duyamazsın...

Bazen mutluluk gelip konar kirpiğine. Sen, onu hep uzaklarda ararsın...

Bazen bir sandık hazine durur başucunda. Akıl edip, kapağı aralamazsın...

Bazen hayatının fırsatı geçer önünden. Tehir eder, yakalamazsın...

Bazen kutsal bir el uzanır sana göklerden. Meşgulsündür, uzanıp tutmazsın...

 

WiLLiam Shakespeare.........

 

 

 

konuyu yeniden gündeme getirmek istedim.. (=

WiLLiam Shakespeare inanılmaz biri...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sone 1

 

Artmasını isteriz en güzel varlıkların

Güzelliğin gül yüzü solmasın diye asla.

Bir güzel, yaşlanıp da göçünce bugün yarın

Anısı yaşar yine körpecik yavrusuyla:

Ama can yoldaşındır kendi parlak gözlerin.

Kendi ateşin besler ruhunun alevini:

Kıtlığa çevirirsin bolluğunu her yerin,

Kendi düşmanın gibi, ezersin can evini.

Şimdi sen yeryüzünün taptaze bir süsüsün,

Varlığın çiçek dolu bahardan müjde taşır,

Ama kendi koncanda ruhunla gömülüsün.

Pintiliğin arttıkça kendi sonun yaklaşır.

___Dünyaya acımazsan, oburlar gibi ancak

___Varlığın da mezar da güzelliği yutacak.

 

Sone 2

 

Kırk yılın kışı, güzel alnını kuşattı mı,

Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık,

Gençliğinin kibirli, süslü giyim kuşamı

Beş para etmez olur, hırpani yırtık pırtık:

O zaman sorarlarsa güzelliğin nerdedir,

Dinç ve şen günlerinin hazinesi ne oldu;

Dersen yuvaların çökmüş şu gözlerdedir,

Bencillik utancıyla israfa övgüdür bu.

Kavuşur güzelliğin çılgınca alkışlara

Benim güzel çocuğum beni kurtarır, dersen

Ve yüzümü ağartır ben yaşlandıktan sonra,

Güzelliğinin onda sürdüğünü göstersen.

___O, sen yaşlandığında yeniler varlığını,

___Soğuktan donan kanın duyar ısındığın

 

Sone 3

 

Aynaya bak da şunu gördüğün yüze söyle:

Sıra gelmiştir artık bir taze yüz yapmana,

Güzelliğini hemen yenilemezsen şöyle,

Yeryüzü yoksun kalır, lânetlenir bir ana.

Hiçbir güzel var mı ki el sürülmemiş rahmi

Senin sürdüğün çiftin ekinini tepecek?

Sırf kendini sevmenin mezarını ister mi,

Geleceği ahmakça durdurur mu bir erkek?

Sen annenin aynası olmuşsun da o sende

Bulmuştur gençliğinin güzelim baharını;

Kendi dinç varlığınla görürsün pencerende

Kırışıklara rağmen, şu altın yıllarını.

___İstersin ki varlığın unutulsun ve bitsin,

___Bir kuru başına öl, izin de ölüp gitsin.

 

 

Sone 4

 

savurgan güzel,nedir bu kendini harcaman

senin mirasın olan güzellikleri böyle?

doğa temelli vermez ,ödünç verir her zaman

eli açık olana borç verir içtenlikle

böyle yanlış kullanmak olurmu güzel pinti

miras bırakman için sana bırakılanı?

kar etmeyen tefeci bu koskoca serveti

niye tüketiyorsun yaşatmak varken canı

meraklısın kendinle içli dışlı olmaya

bu tatlı benliğin sırf aldatmağa yarar

vaktin geldi diyerek seni çağırsa doğa

vereceğin hesapta elle tutulur ne var?

kullanmazsan gömülür güzellğin seninle

kullanırsan varisin olur da sürer gider böyle

 

Sone 5

 

Her gözün takıldığı o bir-içim-su yüzü

Özenle, incelikle yaratan şu saatler

Birer zalim olup da vurunca yaman gürzü

O eşsiz güzellikten kalmaz hiçbir hoş eser.

Durmak bilmeyen zaman, yazİı söküp götürür,

Yok eder iğrenç kışın kucağına atarak;

Özsu, ayazda donar, sağlam yapraklar çürür:

Güzellik kar altında, her yöne çıplak, çorak.

Özsuyu çiçeklerden çekip almamışsa yaz,

Cam duvarlar içine kapatmamışsa onu,

Güzel göçüp gidince güzellikten iz kalmaz:

Gelir, kendisi gibi, anılarının sonu.

___Özsuyu çekilmişse, kış gelince o çiçek

___Kupkuru kalsa bile, tatlı özü sürecek.

 

 

11.Sone

 

Gençliğin günden güne kalırken gerilerde

Bir yavru yaratırsan alsın diye yerini,

Dinçken can verirsen o körpe can ilerde

Senden göçen gençliğe varıp yaşatır seni.

Böyle sürecek akıl, güzellik ve başarı;

Yoksa cinnet, yaşlanmak, çürümek var yer altında:

Hiç kimse düşünmese gelecek kuşakları,

İnsanlık sona erip giderdi üç batında.

Dünya çoğalmak için doğmayanlarla dolu,

Kaknem, kakavan, kaba: kısırlıktan bitsinler;

Yaradan vermiş sana en iyiyi, en bolu,

Bu cömert aramağana cömertçe karşılık ver

Seni kendine mühür yapmış, bunu böyle bil:

Sen de eşler yap diye, ölüp git diye değil.

Sone 15

 

düşünüyorum da, dünyada büyüyen ne varsa,

bir an tutunabiliyor yetkinlik noktasında;

şu koca sahnede sergilenen tüm oyunlarsa,

gizliden gizliye hep yıldızların etkisinde.

bakıyorumda, bitkiler gibi çoğalıyor insanlar,

aynı gökten açılıyor ya da kapanıyor yolları;

gençlikte kabarıyor, inişe geçince sönüyorlar,

silinmeye başlıyor akıllardan gösterişli günleri.

o görkemli gençliğin geliyor gözlerimin önüne;

savruk zaman belki çöküşle tartışmaya girdi bile,

gençlik gününü, karanlık geceye döndürsek mi diye.

AMA SEVGİN UĞRUNA ZAMAN'LA SAVAŞI SÜRDÜREN BEN,

YENİDEN AŞILIYORUM SANA, O NE GÖTÜRÜRSE SENDEN...

 

 

Sone 22

 

Yaslisin deseler de bana,inanmam aynalara,

Genclik ve sen ayni yastasiniz ya!

Ama zamanin yol yol izler actigini görürüm de sende,

Anlarim,ergec bana da gelip catacak ölüm.

Seni bastan ayaga saran su güzellik var ya,

Yüregimin en gösterisli örtüsü de o iste benim.

Gügsünde yasadikca yüregim, yüreginse ben de arttikca,

Kim der ki, nasil diyebilir ki, senden yasliyim?

Yeni dogmus yavruyu sakinir gibi ebesi,

Tasidigim yüregin üstüne ben nasil titreyeceksem.

Nasil sakinacaksam kendimi, kendim icin degil, senin icin;

Öyle sakin iste sen de kendini, ey sevdigim!

Geri gelir sanma yüregin, benim yüregim öldükten sonra;

Bana vermistin onu, unutma, geri almamak üzere bir daha.

 

Sone 23

 

Korkudan sahnede eli ayağına dolaşıp,

Rolünü şaşıran kötü bir oyuncu misali;

Ya da azdıkça içine sığmayan öfkesi taşıp

Kendi yüreğini zayıf düşüren çılgın biri gibi,

Unutuyorum, kendime güvenim olmadığından mutlaka,

Tam olarak söylemeyi aşk oyununun sözlerini;

Ve aşkımın yükü öylesine ağır geliyor ki bana,

Kendi aşkımın gücü karşısında eziliyorum sanki.

O halde, nedemek istediğimi bakışlarım anlatsın,

Konuşan gönlümün sessiz sözcüsü olsun onlar;

Aşkımı onlar açığa vursun, derdime çare arasın;

Öyle ki, hiç kalsın yanında, durmadan konuşanlar.

Ah, sessiz aşk neler yazmış, öğren artık okumayı,

Aşkın sırrına ermişler bilir gözleriyle duymayı...

 

 

Sone 24

 

Gözlerim ressam rolünü aldı ve kabartma çizgilerle,

Güzelliğinin biçimini gönlümün levhasına çıkardı;

Bedenime gelince, o da bu resmin çerçevesi oldu işte;

Malum, resmin konumundan bilinir usta ressamın sanatı.

Seni olduğu gibi yansıtan resim nerde diyorsan,

Ressamın içine bakıp hünerini orda görmelisin;

Camlarının parlaklığını senin gözlerinden alan,

Göğsümdeki sergide asılı resme ulaşmalısın.

İşte bak, gözler gözler için neler yapıyor!

Gözlerim senin şeklini çizdi, seninkilerse,

Gönlüme açılan birer pencere; güneş de bayılıyor

Onlardan içeri bakmaya, sen varsın diye içerde.

Ama gözlerin sanatında yine de bir eksiklik var:

Gördüklerini çiziyorlar yalnız, yüreği tanımıyorlar.

 

 

Sone 29

bakışlarda küçümeyiş okuyorum

yalnızım, bedbahtım, tesellisizim.

gökler sağır, sesim boğuk

ve lanet okuyorum talihime

kıskançlıktan kuduruyorum

kiminin ikbalini

aczimden utanıyorum.

hazlarım iğrendiriyor beni.

o zaman sen geliyorsun aklıma,

ve birden bire kanatlanıyorum, bir tarla kuşu gibi, mest

içim aydınlıkla doluyor, yükseliyorum yükseliyorum

neşideler söylüyorum hayata,

göklerin eşiğinden

bana ne toprağın çirkinliğinden

insanların zilletinden bana ne?

hatıran öyle sonsuz bir hazine

ve sevgin öyle büyük mutluluk ki dostum!

en mağrur hakanların tacını

hor görüyorum

 

 

Sone 57

 

Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir,

Gece gündüz el pençe divanım buyruğuna;

Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir

Sen buyurmuş değilsen çabalarım boşuna.

Senin için, sultanım, saatleri gözlerken

Ben kimim ki küseyim sonu gelmez günlere,

Kara kara düşünmem, acı çekmem özlerken

Uğurlar olsun dersen kölene sen bir kere

Ben kimim ki kıskanıp kuşkulanıp sorayım

Kimle içli dışlısın, nedir yaptığın işler;

Derdim günüm put gibi düşünmeden durayım,

Mutlu kıldıklarını bilmek içime işler.

Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda,

Seni kötü göremez bin kötülük yapsan da.

 

Sone 61

 

Ağır gözkapaklarım, yorgun gece içinde

Hayalinle apaçık kalsın, dileğin bu mu?

Sana benzer gölgeler, gözümle eğlensin de

Keyfince parçalayıp geçsinler mi uykumu?

Gönderdiğin, ruhun mu canevinden uzağa

İşlerime gözkulak olsun, düşürsün diye

Aylak saatlerimi, utancımı tuzağa:

Hasedine, kuşkuna yardakçılık etmeye?

Hayır, sevgin çoksa da büyük değil o kadar

Benim kendi aşkımdır vermeyen uyku durak,

İşte öz sevgim, dirlik düzenliğimi bozar

Senin uğruna bana hep nöbet tutturarak.

Ben bekçinim, sen başka yerlerde uyanıksın:

Benden uzaksın, sana başkaları çok yakın.

 

66. Sone

 

Vazgeçtim bu dünyadan

Tek ölüm paklar beni

Değmez bu yangın yeri

Avuç açmaya değmez

 

Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini

Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz

Ezilmiş hor görülmüş el emeği göz nuru

Ödlekler gecmiş başa derken mertlik bozulmuş

 

Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın

Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene

Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın

Değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen'e

 

Vazgeçtim bu dünyadan

Dünyamdan geçtim ama

Seni yalnız komak var

O koyuyor adama...

 

 

Sone 87

 

Hosca kal! Degerin cok yuksek, tutamam seni,

Biliyorum kendine ne paha bictigini;

Ozgurluge kavustun alip deger belgeni,

Iptal ettik sendeki hakkimin senedini

Nasil tutarim seni, saglamadan iznini,

Neyim var hak edecek senin zenginligini,

Bu essiz armagana kim layik gorur beni?

Bana verilmis berat, donup buldu vereni.

Sen vermistin kendini, bilmeden degerini

Ya da bana vermekle hata isledigini,

Bir yanlis anlamanin sonucu hediyeni;

Ama, o yine buldu hatayi duzelteni

 

Sen benimdin: ruyanin gorkemleriyle doldum.

Ben uykuda sultandim, uyaninca hic oldum

 

Sone 88

 

Gün gelip artık bana değer vermez olduğunda,

Senin yanında yer alıp kendime karşı çıkacağım,

Hor görüp yüz çevirdiğini gördüğüm zaman bana;

Haksızlık etsen de, senin hakkını savunacağım.

En zayıf yanlarımı en iyi ben bildiğime göre,

Çekinmeden açığa vurup arka çıkabilirim sana,

Kusurlarımdan hangisi benim için en büyük lekeyse

Beni kaybederken büyük şan kazanırsın aynı anda.

Üstelik bu işte benim için de kazanç var;

Çünkü seven düşüncelerim sana yöneldikçe daima,

İster istemez kendime vereceğim zararlar,

Sana yarar sağlarken, kat kat yarar getirecek bana.

Öyle bağlıyım ki ben sana, öyle ki benim sevgim,

Sen haklı olasın diye, her haksızlığı üstlenirim...

 

 

Sone 126

 

Hey ogul, guzel ogul, avucunda kiskivrak:

Vaktin donek aynasi, bir de saatli orak.

Sen ay gibi buyurken, serpilip gelisirken

Hepten cokmus gorunur kim varsa seni seven.

Yikimlara egemen olan Doga tanrica

Seni geri cekiyor sen hizla yol aldikca:

Amaci, hunerini sende kanitlayarak

Zamani rezil etmek, sefil anlara kiymak.

Simdi gozbebegisin, ama kork ondan, cunki

Tuttugu hazinesi sonsuz onun olmaz ki.

 

Ertelese de ergec hesabi kapanacak:

Yapacagi odeme sen olacaksin ancak.

 

 

Bahar Naktası'ndan Tisbe

 

Sahiden uyuyor mu?

Ahh! Kim vurmuş kumrumu?

Ben geldim, civanım, yiğidim, kalk!

Kalksana, konuşsana!

Görmüyor musun? Yoksa...

Örttü mü, gözlerini kara toprak?

Bu zambak dudaklara,

Şu zeren yanaklara,

Acımadın mı hiç kahpe felek?

Aşıklar, aşk timsali,

Gözü pırasa yeşili

Piremuz bırakıp gitti beni!

Hadi gel, tezcanlı ecel,

Gel bana, geline gel,

Batır mum sarısı ellerini,

Batır benim de kanıma!

Madem kıydın canına,

kopardın onun bamtellerini.

Konuşma artık, ey dil,

Sadık kılıç, naz etme, gel,

Odlara yanmış bağrımı dağla!

Bıçaklar kendini.

Geldim yolun sonuna,

Uğurlar olsun bana!

A dostlar, o dostlar, kalsın siz de sağlıcakla!

 

Bazen

 

Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,

Güneş kucağındadır, bilemezsin.

Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,

Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.

Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.

Uçar gider, koşsan da tutamazsın...

Benim Günahım Aşktır

 

Benim günahım aşktır, senin erdemin nefret:

Sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu.

Gel, kendi durumunu benimkine kıyas et,

Görürsün siteminin ne haksız olduğunu.

Haklıysa da, o sözler kızıl süsünü bozan

Ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi

Düzüp başkalarının yataklarını talan

Eden dudaklarından işitilmemeliydi.

Seni sevmem yasaldır; bak, seviyorsun sen de:

Gözüm sırf sana düşkün, senin gözün onlara;

Merhamet yüreğinde kök salıp boy versin de

Acımanla hak kazan sana acınanlara.

Aramağa kalkarsan kendi gizlediğini

Senin kendi örneğin yoksun bırakır seni.

 

 

Gezinen Bir Gölgedir Hayat

 

Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör

sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur

ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır

gürültücü bir salağın anlattığı

ki yoktur hiçbir anlamı.

 

Korkuyorum

Yağmuru seviyorum diyorsun,

yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...

Güneşi seviyorum diyorsun,

güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...

Rüzgarı seviyorum diyorsun,

rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...

İşte,bunun için korkuyorum;

Beni de sevdiğini söylüyorsun...

 

Tanrı Beni İlkbaşta Sana Kul Yaptı

 

Tanrı beni ilkbaşta sana kul yaptı, sonra

Keyfine el koymayı kurmamı yasak etti.

Ya da özlem duymamı hesaplı zamanlara;

Kölenim ya, boş vaktin olsun diye bekletti.

Ah, bırak katlanayım, el pençe divan: değer,

Senin özgürlüğünün tutuklu yokluğuna;

Her mihnete sabreder, her azara baş eğer,

İncittin diye hiç suç yüklemez bile sana.

Sen nerde olursan ol, yetkin, güçlü, özgürsün;

Hâkimsin dilediğin gibi kendi vaktine:

Canın neyi isterse varsın o keyif sürsün,

Kendine suç işlersen kendin bağışla yine.

Beklemek cehennemdir, ama beklerim seni,

İyi kötü demeden, suçlamadan keyfini.

 

 

Unut Gitsin

 

Yas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman.

Toprakta böceklere güldüğüm zaman

Duyurunca, paslı sesiyle, ölüp gittiğimi, bir çan...

Yas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman

 

Çürüyen gövdem gibi, yitip gitsim aşkın da...

Ne bir mektup kalsın bizden, ne bir söz, ne bir eşya...

Unut gitsin adımı, arkamdan da ağlama

Göz yaşınla da eğlenir, onu da alıp-satar bu dünya..

 

 

Var Olmak mı, Yoksa Olmamak mı

 

Var olmak mı, yoksa olmama mı, bütün sorun bu!

Düşüncemizin katlanması mı güzel,

Zalim kaderin yumruklarına, oklarına,

Yoksa diretip belâ denizlerine karşı

Dur, yeter! demesi mi?

Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız

Bitebilir bütün acıları yüreğin,

Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.

Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!

Çünkü, o ölüm uykularında,

Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,

Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.

Bu düşüncedir felâketleri yaşanır yapan.

Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?

Zorbanın kahrına, gururun çiğnenmesine..

İnandıramaz Aynam Yaşlandığıma Beni

 

İnandıramaz aynam yaşlandığıma beni.

Değil mi ki doğduğunuz aynı gün gençlikle sen;

Ama örtünce vaktin kırışıkları seni

Medet umarım ömrüm bitsin diye ecelden.

Varlığına o eşsiz güzelliği giysen de

Gönlümün urbasından başka şey giyemezsin.

Yüreğim sende çarpar, yüreğin çarpar bende:

Demek ki bana göre yaşlısın diyemezsin.

Onun için, sevgilim, kendine bakman gerek,

Nasıl ki ben bir hiçim bakmak dururken sana,

Yüreğin bende diye üstüne titreyerek

Olmuşum yavrusunu esirgeyen bir ana.

Gönlüne bel bağlama gönlümü yok edersen,

Geri almak yok diye onu verdin bana sen.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[h=1]Shakespeare'in 400 yıldır saklanan kitabı dijitale aktarılıyor[/h][h=2]İngiliz şair ve tiyatro oyunu yazarı William Shakespeare'in ilk defa 1623'te eserlerinin tümünün basıldığı Birinci Folyo'su dijital ortama aktarılacak[/h]

Folyo, "Fırtına", "Onikinci Gece", "Macbeth" ve "Julius Ceaser"ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 900 sayfalık bir eser olma özelliği taşıyor. 1623 yılının sonlarına doğru, Oxford Üniversitesi'ndeki Bodleian

kütüphanesine alındıktan sonra 400 yıldır hiçbir şekilde ellenmemiş olan bu kopya çok kıymetli ve nadir bir eser olarak kabul ediliyor.

Folyo'nun Bodleian kütüphanesindeki baskısının dijital ortama aktarılması edebiyat tarihi açısından büyük önem taşıyor. İlk okurların parmak izlerini de görebileceği dijital baskıda, yıpranma nedeniyle "Romeo ve Juliet" oyununun sayfaları görüntülenemeyecek.

İnternet üzerinden edebiyat severlerle buluşacak olan folyoya erişim ücretsiz olacak.

Oxford Üniversitesi, bu projeyi 2016 yılında, Shakespeare'in ölümünün 400. yıl dönümünde hayata geçirmeyi hedefliyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu adamın tüm eserlerini inceleyecek fırsatı bulamadım ,Çok büyük bir psikolog gözlemci ve deha olduğu kesin .Evrensel zekayla kendini bütünleştirmiş biri .Aslında her ikili tutku ilişkilerinde romeo ve juliet ,Her babayı aldatış miras paylaşımı ve entrikalar içinde Kral Lear oyununu tekrar tekrar oynamaktalar insanlar dünya onun dediği gibi bir sahne .... Zaman evrensel ilkeleri ve gerçekleri aşındıramıyor ne yazık ki .. Çok sevdiğim bir sonesi vardı hiç gülmez bu adam oysaki şakanın gülünç olduğuna nektor bile parmak basar ,Önemli olan neyi oynadığınız değil neyi nasıl oynadığınızın önemini kavratan bir adam .

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...