Jump to content

2012 Yılı Dünyanın Sonu mu ?


seth

Önerilen Mesajlar

2012 olarak beklenen zaman dünyanın sonu değil..

kıyametin anlamı uyanmak, ayağa kalkmaktır, bu zamanda toplu aydınlanmalar yaşanacak, büyük bir değişim söz konusu, yıkıcı olan olayların hepsi yeniden inşa amacını içinde taşıyacak.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

2012 değişimin final round'u olarak tanımlanıyor..

Foton kuşağının etkisine girdiğimiz zaman bunun insan ruh ve dna etkisine pozitif etkisi olacağı söyleniyor ,

örneğin çernobil faciasındaki radyasyon etkisi insanların fiziksel yapısında nasıl negatif bir etki sağladıysa , gezengelerin hareketleri insan ruh'una etki ediyorsa , marduk'un bu gelişide insanlarda pozitif yönde bir gelişim sağlıyacak deniyor..

Belkide bilinçlenmeden boyut atlamadan kasıt foton kuşağı sayesinde oluşacak etkinin insan beyinlerindeki kullanılmayan bazı bölümlerin açılması ile sağlanıcak..

Bekleyip göreceğiz.. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

buskas dediklerin çok hoşuma gitti gerçekten

 

Belkide bilinçlenmeden boyut atlamadan kasıt foton kuşağı sayesinde oluşacak etkinin insan beyinlerindeki kullanılmayan bazı bölümlerin açılması ile sağlanıcak.. özellikle de burası banada mantıklı geldi :)

--------------------

birazcık daha bilgi buldum

 

 

MARDUK GELECEK, DERTLER BİTECEK (Mİ)?

 

 

Son yıllarda, Dünya'ya çarpma riski olan küçük gezegen ya da göktaşlarıyla ilgili haberler basında sıklıkla yer alıyor. Bunun yanı sıra son derece masum ve izlenmesi muhteşem gök olaylarıyla birlikte felaket senaryolarının üretilmesi de moda oldu.

 

Habersizlikten bunalan bazı medya kuruluşlarının da körüklemesiyle sansasyon amaçlı, yanlış ve abartılı söylemler yazılı ve görsel basında geniş yer aldı ve bu konuları işleyen kitaplar en çok satan kitaplar listelerinin değişmez isimleri haline geldi. Bilim dünyasıysa bu konulara her zaman olduğu gibi uzak durmayı yeğliyor. Basında çıkan haberlerle ilgili olarak görüşüne başvurulan bilim adamlarının demeçleri, ya yeteri kadar anlaşılmadığı ya da haberin cazibesini azaltacağı düşünülerek, yanlış biçimde ve kırpılarak veriliyor.

Neden Gök Olayları İstismar Ediliyor?

Bilinçli bir canlı olan insanın geçmişini ve geleceğini merak ettiği, evrende yalnız olup olmadığını araştırdığı ve varsa diğer zeki yaratıkları bağlantı kurmaya çalıştığı bir gerçek. Bunun için milyarlarca dolarlık araştırma projeleri yürütüldüğü de biliniyor.

 

İnsanların bu ilgisinin istismar edilmemesi beklenemez. Bu nedenle Astroloji (yıldız falı) geleceği bilme iddiasıyla ortaya çıkan ve bilimle hiç ilgisi olmayan bir uğraşı olarak günlü hayatımızda yerini almış durumda.

 

Evrende başka canlıların da olabileceği varsayımını istismar ederek her fırsatta ortaya çıkan UFO'cuların da unlardan bir farkı bulunmamakta... Bu yazının konusu olan olan gök `olaylarının şarlatanlığa varan ölçüde istismar edilmesi de son zamanlarda aşanan bir olgu. Konunun iyi anlaşılması için son beş yılda yaşanan önemli gök olaylarına ve bunların basında ~yansımalarına bakmakta yarar var.

 

11 Ağustos 1999 Tam Güneş Tutulması. Ülkemizden de, Orta ve Dogu Anadolu Bölgelerinde izlenen bu tutulmadan altı gün sonra meydana gelen deprem ile bu muhteşem gök olayı ilişkilendirildi ve bundan sonra her güneş ve ay tutulması olayında deprem çığırtkanlığı gündeme geldi.

 

5 Mayıs 2000 Gezegen Dizilmesi. Bu konu da özellikle ABD'de bir çok "araştırmacı-yazar" için geçim kaynağı oldu. Bunlardan bazıları, 5 mayıs 2000 tarihiııde 9 gezegenin bir doğrultuda dizilmesi sonucunda, kütle çekimi nedeniyle 13 şiddetinde deprem olacağı, Afrika kıtasının Avrupa kıtasının üzerine geleceği ve milyarlarca insanın öleceğini bile iddia ettiler. Bilim adamlarının, aslında bu olayın eskiden de bir çok kez yaşandığı, 20° lik bir açı altında gerçekleşecek dizilmenin fiziksel anlamının Ay'ın Dünya'ya 0,25 km daha yaklaşmasıyla ortaya çıkacak çekim gücüne eşit olduğu ve 5 Mayıs 2000'de olağandışı bir durum yaşanmayacağı şeklindeki açıklamalarına itibar edilmedi. Sonuçta, 5 Mayıs 2000 tarihinde hiç bir olağandışı gelişme yaşanmadı; ancak bu konuda kitap yazan ve Web sayfası açarak felaket tellallığına soyunan kişiler büyük paralar kazandılar.

 

27 Ağustos 2003 Mars Yakınlaşması. Bu konu da depremle ilişkilendirildi ve Mars gezegeninin 56 milyon km uzaklığa gelmesiyle oluşan muhteşem görüntüsü felaket senaryolarının gölgesinde kaldı.

 

Ve ulusal basından bir haber: Kıyamet Yarın. Bilim adamlarından korkunç iddia... Rusya'nın saygın kuruluşlarından bilim adamları dev bir göktaşının yarın dünyaya çarpacağını öne sürdüler.

 

Bilim adamlarına göre, dünyanın tamamı ya da bir çok ülke yarın yok olacak. 18 Aralık 2000 tarihinde kıyamet kopmayınca, haberin devamı şöyle oldu: Pardon Yanlış Yapmışız...Rus bilim adamları çark etti: yanlış yapmışız, kıyamet 2060'da...

 

Tabii 2060'a kadar kim öle kim kala...Bu haberi de o zaman kim hatırlaya...

 

Son olarak 29 Mart 2006 Tam Güneş Tutulması nedeniyle deprem söylentilerine şimdiden başlandı. Tam da bu güzel gök olayı nedeniyle Antalya'da bilim turizmini başlatmak için çalışmalar yapılırken bu tür söylemlerin olumsuz etkileri olacağı kuşkusuz.

 

Ve Marduk Geliyor...

 

Kendisini araştırmacı-gazeteci olarak tanıtan bir yazarın Marduk'la Randevu:2012 kitabıyla başlayan tartışmalar da son aylarda basında yer aldı. Televizyonlarda bu konuda canlı yayınlar yapıldı. Köşe yazarları konuyla ilgili makaleler yazdılar ve "komplo teorileri" gündemde yerini aldı. Hatta 2012'de yaşanacak felakete hazırlık olmak üzere, Ege ve Ankara'da yüksek yerlerde ev yaptıranlar olduğu söylentisi dolaştı. Senaryoya göre, Marduk isimli ve 3661 yıllık dönemli büyük bir gezegen, 23 Aralık 2012 tarihinde Dünya'nın çok yakınından geçecek, bu nedenle Dünyanın eksenini değiştirecek, bu da iklim felaketlerine yol açacak, Dünya seller altında kalacak, bir çok ülke yok olacak ve milyarlarca insan ölecek...

 

Peki Kimdir Bu Marduk?

 

Marduk, Babil ve Asurluların yaradılış destanlarında yer alan, tanrıların en bilgesi ve güçlüsüdür. Alexander Heidel'in yazdığı ve Türkçeye de çevrilen Enûma Eliş (Vaktiyle Yukarıda...) kitabında adı geçen bir yaradılış destanı kahramanı. Kötü tanrı Tiâmat'ı öldürmesi için özel olarak görevlendirilen ve onu öldürerek Babil şehrini kuran, yeri ve göğü yaratan, kendisine destek veren iyi tanrılara hizmet etsin diye insan soyunu

da yaratan tanrı. Destan bir kısmı tamamıyla tahrip olmuş 7 kil tablet deşifre edilerek günümüze kazandırılmış. Yazıldığı tarih için ise, MÖ 700 den 1600 yılına kadar uzanan geniş bir aralığı söz konusu.

 

Marduk, Rus asıllı Zecharia Sitchin'in 12. Gezegen adlı kitabında da yer alır. Sitchin bu kitabında her 36 yüzyılda bir Dünya'nın yakınından geçen 12. Gezegenden, Marduk'tan bahseder.

 

İddiaya göre, bu gezegen Dünya'nın yakınından her geçtiğinde çok büyük felaketlere yol açmakta.Böyle bir gezegenin varlığına kuşkuyla bakan bilim insanları içinse, 1930 yılına kadar keşfedilmeyen Pluto örneğiyle gönderme yapılıyor. 1930 yılına kadar keşfedilemeyen Plüton örneğinde olduğu gibi, bu gezegenin de görülmeme olasılığı ya da bilim dünyasınca gizlendiği savı ileri sürülüyor.

 

Uranüs gezegeninin yörüngesinde- ki tedirginlikleri bilinmeyen başka bir gezegenin yapabileceği varsayımından hareketle Neptün gezegeninin keşfi, matematiğin bir zaferi oldu. Bundan sonra Neptün gezegeninin yörüngesindeki düzensizliklerden yola çıkılarak 9. gezegenin bulunması için matematikçiler ve gökbilimciler seferber oldular. Sonunda Plüton gezegeni 1930 yılında bulundu. Ancak, bunda matematik' değil tesadüfler daha fazla önemliydi.

 

Plüton'un keşfinden sonra geçen 74 yılda uzay araştırmalarının aldığı yol çok farklı ve Marduk büyüklüğünde bir gökcisminin bu kadar yakına geldiği halde görülmemesi beklenen bir durum değil. Hele, keşfedildiğinin toplumdan gizlenmesi için hiç bir neden yok.

 

Nitekim çok daha küçük ve uzak bir gökcismi olan Sedna, buna örnek gösterilebilir. Sedna ilk kez 14 Kasım 2003 tarihinde Palomar Gözlemevi'nin 48 inçlik (120 cm) lik teleskopuyla gözlendi. Resmi adı 2003 VBl2 olan Sedna, Güneş Sistemi'nin en uzak ve soğuk cismi olarak biliniyor. Güneş'e olan uzaklığı Plüton'un yaklaşık 3 katı kadar (yaklaşık 18 milyar km). Sıcaklığı - 240° C. Renginin kırmızı olması da Marduk'un rengiyle uyum içinde...Elde edilen ilk görüntülerden, Sedna'nın bir uydusu'nun da olabileceği söylendi ancak bu bilgi daha sonraki görüntülerle doğrulanmadı. Bu durum da komplo teorisyenleri tarafından bilim insanlarının olayı gizlemelerinin kanıtı olarak gösterilmekte.

Dünya'ya Çarpma Riski Olan Gezegenler Var mı?

 

Komplo teorileri üretenler sevinecekler; ama buna hayır demek mümkün değil. Dünya'ya çarpma riski olan bir çok irili ufaklı gök cismi bulunuyor ve bu amaçla yürütülen bir araştırma projesi de var. Near Earth Object Program( http://neo.jpl.nasa.gov/) çerçevesinde yaklaşık 4000 gök cismi gözetim altında bulunduruluyor ve bunların çarpma riskleri de veriliyor. Buna göre, Dünya'ya çarpma riski en yüksek gökcismi olarak 2003 QQ47 görülüyor. Ancak bu risk 909 binde bir; yani sıfıra çok yakın. Bu veriyi kullanarak, "TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi ise kıyametin tarihini 2012 değil, 2014 olarak veriyor" diye haber yapmak tam bir saptırma oluyor.

 

2003 QQ47, çok küçük bir gökcismi. 1.2 km çaplı ve 65 milyon yıl önce dinazorların yok olmasına yol açtığı ileri sürülen küçük gezegenin onda biri kadar kütleli. Hızı yaklaşık olarak 30 km/saat kadar. Teorik olarak bu büyüklükteki bir gökcisminin çarpması da Dünya'daki yaşamı sona erdirecek boyutta felakete yol açabilir. Bu büyüklükte bir gökcisminin çarpması sonunda ortaya çıkacak enerji 350 milyon ton TNT'nin patlatılmasıyla ortaya çıkacak enerjiye eşittir.

 

Bunun yanında, Dünya'nın çok yakınından geçen bir küçük gezegen de 15 Mart 2004 tarihinde NASA tarafından keşfedildi. 2004 FH adı verilen küçük gezegen, yaklaşık 30 metre çapındaydı ve 18 Mart 2004 gece yarısında Dünya yüzeyinden 43.000 km uzaklıktan geçti. Bu uzaklık televizyon uydularının yörüngesinden yaklaşık 7.000 km kadar uzakta. Bu, Dünya'nın çapının 3,4 katı kadar bir uzaklığa denk geliyor. Bu minik gök cismi, küçük bir teleskop veya iyi bir el dürbünüyle bile izlenebildi.

 

Bu durumda, Plüton yakınlarına kadar gelmiş olması gereken ve Dünya kadar büyük olduğu varsayılan Marduk'un toplumdan saklandığı fikri pek akla yatkın gelmiyor. Bilim insanlarının bu büyüklükteki bir gök cismini nasıl saklayabilecekleri, asıl komplo teorisinin kendisi olmakta. Bu durum, en fazla da gökyüzünü sürekli tarayan ve bir çok kuyrukluyıldızı keşfeden - amatör gökbilimcileri üzmüş olmalı.

TUG'da Küçük Gezegen Gözlemi

TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'nde de küçük gezegen gözlemleri yapılıyor. Bunlardan biri olan 2002 NY4O , 15 . Ağustos 2002 tarihinde TUG'da gözlendi. Bu gezegenle ilgili gözlem verilerine ve animasyona (http://www.tug.tubitak.gov.tr) adresinden ulaşılabilir.

Bütün bu bilgiler, Dünya'ya çarpma riski olan bir çok gökcisminin bulunduğunu gösteriyor. Ancak bugüne kadar tespit edilenlerin çarpma riski sıfır düzeyinde. Tabii bu durum, üzerinde yaşadığımız Mavi Gezegenimize bunlara benzer başka davetsiz misafirlerin gelmeyeceğini göstermiyor. Yine de araştırmacı yazarlarımızın yıldız ve gezegenlerimizi rahat bırakmaları biz gökbilimcilerin tek dileği...

Orhan Gölbaşı

TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Müdür Yardımcısı Akdeniz Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü

Kaynaklar

Endma Eliş, Alexander Heidel, Ayraç Yayınevi, Çeviren: İsmet Birkan 12. Gezegen, Zecharia Sitchin, Ruh ve Madde yayınları, Çeviren Yasemin Tokatlı

Marduk'la Randevu, Burak Eldem, İnkBap Yayınevi

 

Bilim ve Teknik- Mayıs 2004

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Popol Vuh(Maya Yaratılış Kitabı)'a göre; Evren bir üstdünya, bir ortadunya bir de alt dünyadan oluşuyor. Üstdünya gökyüzü, ortadünya dünya gezegenini altdünya da Xibalba yani ölüm tanrısı Hurakan'ın hakimiyetinde olduğuna inanılan bölge. Kötü ve karanlık. Maya efsanelerine göre büyük öğretici Kukulcan Hurakan'la büyük bir savaşa girmiş iyilik ve aydınlığın güçlerini karanlık ve kötülüğün güçlerine karşı sürmüş. 4. döngünün Hurakan'ın bütün dünyayı saran bir tufan göndermesiyle sona erdiği varsayılır.

 

Maya takvimlerinin kökeni 3000 yıl öncesine kadar gider. Mayaların ataları Olmekler güneş yılını 365,2420 gün olarak hesaplamışlardır. Yanılma oranları şu an bizim yanılma oranımızdan daha düşüktür. Yanılma oranı bu takvimde bir günün 0,0002'de biri kadar. Yani 3000 yıllık maya takvimi bugün kullanılan takvimden bir günün 10000'de biri kadar daha doğrudur.Mayalar büyük döngülere inanırlardı. Dünyanın kayıtlı yaratılış ve yok olma zamanlarına. Takvimde beş büyük döngü vardır. Şimdiki ve en son döngü dört Ahau Sekiz Cumku'da başlamıştır. Bu da MÖ.3113 yılınının 13 Ağustos'una denk düşer. Venüs gezegeninin doğum tarihi olarak kabul edilir. Sonuncu büyük döngü dört Ahau üç Kankin'de son bulacaktır. Bu da 2012 yılının 21 Aralık tarihine denk gelmektedir. Takvimde o gün Ölüler günü diye adlandırılır.

O günde dünya çok seyrek rastlanan bir galaktik düzenlemeye geçeceğine inanılır. Samanyolunun karanlık yarığı dünyanın tam ufkuna denk gelecek ve güneş tam ortasında belirecektir. 25800 yılda ilk kez olarak güneş, samanyolunun geçiş noktasıyla birlikte hareket edecek ve Galaktik Ekvator'u yani galaksinin tam merkezini işaret edecektir. Yaratılış efsanesine göre bu galaktik düzenleme dünya gezegeniyle yani ortadünyayla altdünya Xibalba arasındaki mesafeyi kapatan kozmik bir kapının açılması sağlayacak. Yani 21 aralık 2012'de Altdünya ve orta dünya birleşecek alt dünyanın karanlığı ve kötülüğü kapıdan geçip ortadünyaya akacak ve o gün ölüler günü olacak.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Maya uygarlığına göre bir tablette yazılan yani işlenen işaretler (jaguar ve yarasa) bu kehaneti doğrulamakla birlikte takvimleri 2012 de son bulur... ama size açık açık anlatıcam şimdi (kendi tahminlerim ve bilgilerimi de içine alarak) kuzey aura ışıkları aslında bir işaret! aura görme yetisi olanlar belki bu konu hakkında bilgi sahibidirler nese konuya gireyim bakın jaguar 5.zamanı yani 5'i sembolize eder yarasa ise ölümü... bu dünyanın sonu değil ama çoook büyük bir felaket şimdi aklınızda bir soru bizim bu kadar gelişmiş teknolojimize rağmen neden biz fark edemioruz!! bn düşünceme göre bu kısıtlamayla ilgili insanlar baskıda ve kısıtlanıolar içlerindeki enerjiyi yada öngörüleri açamıolar yada izin verilmior bu bir nedendir... o insanlar tamammen aklını bunlara vererek geleceği bile göre biliyorlardı bence!!! zten şu an aramızda telepatik yeteneği olan varsa ki bnm de var konsantirenin ne kadar önemli olduğunu bilir!! bu 5. zamanda ölüm şöle açıklanır kutup değişimi !!! kutupdeğişi 5. kez olduğunda magnozfer galiba tam aklımda değil kalkıcak bu ozon tabakasından farklı bu bnm doğum günüm olan ekinoks tarihi 21 aralık 2012 de olcak :confused: nese işte bu yanılmıorsam 1 gün sürücek yada belli bir zaman güneşin zararlı etkisi tamamen açık olunca kanserlerden ölen insanlar dünyadaki insanların yarısından faza olcak die biliorum ama bu küçük kıyamet... devamı: sorularınızla aydınlata bildiğimi aydınlatıcam :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bence 2012 yılı dünyanın sonu olmuyacak.kıyametin ne zaman kopacağını allahu teala başka kimse bilemez.zaten benim hislerim çok kuvvetlidir ve kopcağnı zannetmiyorum.maya takvimi doğru olsaydı allahu teala o takvimmin doğru olduğunu belirtirdi.birde üstüne insanlar 2000yılında kopcağını söylemişlerdi kopmamıştı bu da bence olmuyacak.Dünyanın son bulmasını biraz isterim biraz istemem.istemimin sebebi ne kadar erken ölürsem günahımın o kadar az olacağı.istememin sebebi de hayat çok güzel yaşamak kadar güzel bir şey yok.ölmek istemyorum.:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar 2012 son değil. Yepyeni bir başlangıçtır. Tabii birsürü iddaa var ortada. Marduk, Foton Kuşağı, Afetler ve felaketler.

 

Sonuç itibariyle Foton Kuşağı uzun uzun açıklamalar şeklinde anlatılıyor birçok sitede. 6 gün süreceği söyleniyor. Foton Kuşağının dünya üzerinde 6 gün olacağı söyleniyor. Ama 6 gün bizim için ne kadar hissedilecek.

 

Dünya'nın kalp atışları sayılan Schumann Ressonance ((Şuman Rezonansı)) hızlanmış durumda. Bu gün yaşadığımız 24 saati geçmiş 20 sene içersinde yaklaşık 16 saat olarak hissediyorduk. Ki bu da deneylerle kanıtlanmış bir şeydir.

 

O zaman geldiğinde Foton Kuşağının etkisiyle değişimler olacak evet. DNA sarmalları artacak. Foton insan DNA'sı ile uzun süre etkileşim içinde olduğundan dolayı binlerce yılda gerçekleşmesi gereken değişimi bir anda yapacak. DNA'daki "yeteneksiz" kısımlar yok olduktan sonra psişik beceriler inanılmaz artacak. Gibi bir sürü şey var. Ama unutmayın. Eğer bedenimiz form değiştirirse 3. boyut'tan geçiş yapmak zorunda kalırız. Ve mecburi olarak daha üst bir boyuta.4-5 ve üzeri gibi.

 

Marduk'un ise aslında bir gezegen değil Mars'ın uydularından Demios olduğundan kuşkulanılıyor. Çünkü Mars'ın iki uydusundan biri olan Demios yörüngesini sürekli genişletmektedir. Ve bir gün Mars'ın yörüngesinden kopup başka bir yere savrulması kaçınılmaz.

 

Biliyoruz ki Mars şu anda bir atmosfer üretmekte. Ama henüz insanların nefes almasına uygun değil. Şöyle düşünün. Dünya ilk oluşumu sırasında meteor yağmurlarına maruz kalmıştır. Bu meteorlar etraflarında sürüklediği gazlarla dünyanın atmosferinin oluşumunda en büyük rolü oynar. Ve Mars'ın Demios adındaki uydusu uzaklaşırken, Phobos adındaki uydusu hızla yaklaşmaktadır. Ve bu uydunun bir gün Mars'a çarpması kaçınılmazdır. Çarpan uyduyla birlikte Mars atmosferinde de değişiklikler başlayacaktır. Belki 3. boyuttan 4. boyuta geçenler Mars'da yaşamaya başlayacaktır. Bilinmez. Bunlar sadece teori şimdilik.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bende biraz araştırdıktan sonra bunu buldum yaşanacaklarla ilgili. (olursa tabi)

 

2012 Foton Kuşağı

 

Yüksek enerjili fotonlardan oluşan büyük bir kuşak. 2012 yılında güneş sistemimiz tüm gezegenleri ile birlikte bu kuşağa girdiğinde dünyamızın ozon deliği onarılacak ve tüm yaşam 3. boyuttan 5. boyuta geçecek. İnsanların 2 sarmallı DNA'ları ikişerli olarak biraraya gelip 12 sarmallı bir DNA'ya sahip olacaklar. Bu olay sırasında tüm insanların chakra'ları açılacak ve duyuları ve algılamaları artacak. Herkes birbirinin düşüncesini okuyabilecek. Bu ilk önce kısa süren bir kaosa neden olacak fakat daha sonra herkes bir düşünce birliği halinde bir araya gelerek, önyargının, yalanın ve kötü düşüncelerin olmadığı bir ortama geçilecek. İnsanlar birbirinin auralarını görebilecekler. 12 sarmallı DNA'ya geçiş sonrası insanlarda hiçbir hastalık kalmayacak, hasta olanlar kendilerini ve birbirlerini iyileştirebilecekler. İnsanlar ölümsüz olacaklar. Ölüm olayı ise fiziksel dünya'da kalmaktan vazgeçip başka bir boyuta geçmeye karar verme şeklinde olacak. Yani, dünya'da geri kalanlar (kalmayı seçenler) ölmeye (başka boyut gitmeye) karar verenlerin ortadan bir anda kaybolduğunu görecekler. Fiziksel dünyamızda kalmayı seçen insanların ışık bedenleri olacak ve bu cennete benzeyen ışıklı dünyada çok güzel vakit geçirecekler. Fiziksel olarak 2000 yıl sürecek olan bu olay sonrasında foton kuşağı güneş sistemimizi terkedecek.

 

 

Foton kuşağı ilk kez ingiliz astronom Edmund Halley (1656-1742) yılında Pleiades takımyıldızlarını kuşatan gazımsı bir kuşak olarak gözlendi (Halley kuyruklu yıldızını da keşfeden astronom). Fredrick Wilhelm Bessel ise foton kuşağının dönüş hızını keşfetti (herbir yüzyılda 5.5 derece saniye). Jose Comas Sol Pleiades takımyıldızındaki güneş sistemlerini keşfetti. Paul Otto Hesse foton kuşağının kalınlığını saptadı (2000 ışık yılı). Güneş sistemimiz her 25.860 yılda bir Pleiades çevresinde bir tur dönmektedir. Yani, yaklaşık olarak her 12.500 yılda bir güneş sistemimiz bu foton kuşağının içine girer. Güneş sistemimizin foton kuşağının içindeki yolculuğu 2000 sene kadar sürer. Yani, foton kuşağından çıktıktan sonra tekrar foton kuşağına girmek için 10.500 yıl geçmektedir. Bu devrelerin alt devreleri de vardır ama üst devre 206 milyon yıl sürer.

Foton kuşağının kendisinin de aurası var ve ilk aura katmanına (enerji seviyesine) 1962 yılında dünyamız (ve tüm güneş sistemimiz) girmiş durumda. Yani şu anda foton kuşağının düşük enerjili ilk kısmının içinde bulunuyoruz. Dünya'mız ikinci enerji seviyesine ise 1987 yılında girdi. 2012 yılında üçüncü enerji seviyesine girmesi sırasında 110-144 saat (5-6 gün) boyunca karanlıkta kalacağız. Üçüncü enerji seviyesine (foton kuşağının kendisinin bulunduğu esas enerjili kısım) girildiğinde ise karanlık sona erecek ve artık hiç gece olmayacak yeryüzünde. Sırasıyla yazarsak:

 

 

1. gün: 21 Aralık 2012'de kör bölgeye giriş, tüm canlıların beden tipinin değişmesi, hiçbir elektrik aygıtının çalışmaması, tam karanlık

2. gün: Atmosfer basıncının düşmesi, herkesin kendisini şişmiş hissetmesi, Güneş'in yeterli ısıtamaması, dünya ikliminin soğuması (buzul çağı soğuğu)

3.-4. gün: Atmosferin şafak vakti gibi sönük bir ışıkla aydınlanması, foton etkisinin başlaması, foton enerjili aygıtların çalışabilir hale geçmesi, yıldızların yeniden gökyüzünde belirmeleri.

5.-6. gün: 24 saatlik gündüz devresine giriş, kör bölgeden çıkıp ana foton kuşağına giriş, tüm canlıların güçlenip zindeleşmeleri, dünya ikliminin ısınması, foton ışınıyla çalışan gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi gibi psişik yeteneklerin ortaya çıkışı (uyanış, süperbilinç).

Kısaca, foton kuşağı dünya'daki tüm yaşam için çok büyük bir faydası olan, yüksek enerjili fotonlardan oluşan devasa bir kemer. Güneş sistemimiz bu kuşağa girdiği zaman tekrar çıkması 2000 sene sürecek. Foton Kuşağı (Manaşik Halka) kendi etrafındaki dönüşünü 25.860 yılda bir tamamlamakta ve güneş sistemimiz her bir 10.500 yılda bir foton kuşağına girmekte. Foton kuşağı torus şeklinde (araba lastiği biçiminde) bir kemer ve bunun kalınlığı (çapı değil, kemerin kalınlığı) 2000 ışık yılı. Önemli bir husus elektrikli hiçbir aygıtın ise foton kuşağına girildikten sonra hiçbir şekilde çalışmaması. 2000 yıl boyunca sürecek olan safhada elektrik enerjisi ile çalışacak araca ihtiyaçta olmayacak zaten. Çünkü süperbilinç halinde olma hali ve foton enerjisi kullanabilecek teknoloji ile elektrik enerjisini kullanmaya ihtiyacımız olmayacak.

 

 

Foton kuşağı (Photon Belt) konusunda daha detaylı bilgi için Virginia Essene'nin "Galaktik İnsan" kitabını tavsiye edebiliriz.

 

Kaynak:

http://bluepoint.egenet.net

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

dünya sonu değil,

gerçek yaşamın başı,

aşamaların sona varışı ve tekrar en başa, safa dönüşü,

aydınlanış ve uyanış,

müjde.

ayrılma ve birleşme,

Vuslattır asıl gerçekle.

gerçek anlamı bulmak ve anlamsızlığı anlamak,

aynı anda hem doğmak, hem yokolmak

kendine doğan ışık olmak,

ve kaynağa varış.

herşeyin tek kaynağına dönüş.

bu sevgidir; gerçek olan tek varoluş

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

2012 bir başlangıç 21 12 12 de başlıcak işte...

doğum günümde olcak :D

--------------------

mayalar bir felaket ile yok oldular

bütün yaşamlarını astroloji ve uza bilimine adadılar güçlü bir uygarlıktı..

ancak bir tufanla yok oldular hepte tufanlar yok ediyor .... neden acaba.....:rolleyes:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...