Jump to content

Ölüm Piramidi


falco x

Önerilen Mesajlar

19.jpg

[/color][/i][/b]

Bir dönemler binlerce kişinin tanık olduğu kurban etme ritüellerinde canlı canlı gömüler insanlar –ve hayvanlar– Meksika’daki Ay Piramidi’nin sırlarını gözler önüne seriyor. [/color]

 

[darkorange]Kana susamış Azteklerin dahi, Teotihuacán'ı ilk gördükleri anda yüreklerini saygı ile karışık bir korku kaplamıştı. Azteklerin Meksika ortalarına kadar ilerledikleri 13. yüzyıla gelindiğinde, bir dönemlerin bu hareketli kenti gizemli kurucuları tarafından çoktan terk edilmişti bile. Altın çağını İS 400 dolaylarında yaşayan kentin ortasında yer alan büyük tören alanı, gür çalılıkların oluşturduğu kalın bir örtüyle kaplıydı. Alana adını Aztekler verdi ve en görkemli yapı ve anıtları da –Güneş Piramidi ve Ay Piramidi– kendi inanışları doğrultusunda onlar tanımladı. [/color]

Bazı yapıların mezar oldukları varsayımından yola çıkarak anayola Ölüler Sokağı adını verdiler. Daha sonra anlaşıldığı üzere Azteklerin bu varsayımı esrarengiz bir biçimde isabetliydi. Yakın dönemlerde Meksika'nın Ulusal Antropoloji ve Tarih Enstitüsü'nden Rubén Cabrera Castro ile Aichi Üniversitesi'nden (Japonya) Saburo Sugiyama başkanlığında yapılan kazılarda, zengin ama bir o kadar da ürkütücü gömütler ortaya çıkarıldı. 43 metre yükseklikteki taş yapının altında tünellerle derine inen arkeologlar beş gömüt alanı buldu. Arkeologların son toprak katmanını da temizlemeleriyle birlikte ortaya vahşet görüntüleri –kesik başlar ile yabancı savaşçılar ve yüksek rütbeli kişilerin, etçil memelilerin, yırtıcı kuşların ve ölümcül sürüngenlerin kemikleri– çıktı.

Kanıtlar, tüm kurbanların piramit inşaatının birbirini izleyen evrelerini kutsamak amacıyla yapılan ritüeller sırasında öldürüldüklerini gösteriyor. Yaklaşık İS 200'e tarihlenen en erken kurban ritüeli, yapının oldukça büyük bir bölümünün tamamlandığı evreye ait. Büyük olasılıkla yaralı bir savaş esirinin, canlı canlı –elleri arkadan bağlanmış bir halde– gömüldüğü düşünülüyor. Çevresi, mitolojik güç ve askeri kudreti simgeleyen ve bazıları canlı haldeyken kafeslerin içinde gömülmüş olan hayvanlar –pumalar, bir kurt, kartallar, bir şahin, bir baykuş ve çıngıraklı yılanlar– tarafından sarılmış olabilir. İncelikle işlenmiş sunular arasında obsidyen silahlar ve gömütün adanmış olabileceği bir savaş tanrıçasına ait yekpare yeşil taştan bir figürin de var. Birbirini izleyen her bir gömüt farklıydı, ama tümü aynı amaca hizmet ediyordu. Sugiyama, "İnsanları kontrol altında tutmak, hükümdarlarının isteklerini yerine getirmeleri konusunda ikna etmek için insan kurban etmek önemliydi" diyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

150.jpg

 

Ek önemli bilgiler :

 

Teotihuacan, Aztek yaratılış öykülerinde mitolojik öneme sahip. Söylenceye göre en başta sessizlik ve karanlık varmış. Tanrılar toplanmış ve büyük bir şenlik ateşi yakmışlar. Güneş ve ayın yaratılması için kurban seçilen iki tanrının ateşe atlaması gerekiyormuş. Ateşe ilk atlayan tanrı güneş olmuş, ikinci tanrı ay olmuş. Ancak bir türlü dönmeye başlamayınca; tüm tanrılar kendilerini ateşe atmışlar ve güneş ve ay dönmeye başlamış. Teotihuacan’daki Güneş ve Ay piramitlerinin adı bu hikayeye dayanmakta, şehrin ismi de Aztek dilinde ‘Tanrıların yaşadığı yer anlamına gelmekteymiş. Kentin hiyerogliflerindeki gerçek adı ise henüz çözülememiş. Güneş ve Ay, ayrıca Aztek inanışındaki ‘Duality/ İkilik’ anlayışını simgeliyor. Yaratılış ve varoluşta herşey ikiliğe dayanıyor; güneş – ay, kadın – erkek, yaşam – ölüm, gece – gündüz gibi. Benzer ikilik anlayışı, daha sonra tanışacağımız Maya uygarlığında da bulunuyor.

 

Ayin platformlarında Tanrılara kurban törenleri yapılırmış. Bu mirası paylaşan Aztek kültürü de dışarıdan bakınca vahşet dolu görünüyormuş; öyle ki İspanyollar Tenochtitlan’daki ayinlerdeki kurban törenlerini izlediklerinde dehşete kapılmışlar. Kurban törenlerinde yaşam için ( yaşamın devamı için tarımın sürmesi adına ve tarımın devamı için yağmur yağsın diye ) insanlar, genç kızlar, çocuklar kurban edilir; yürekleri chac mool denen heykellerin ortasındaki kaplarda tanrılara sunulurmuş. Ölüm kültü, Azteklerde zamanın döngüsel algılanışına bağlı ve yaşamın devamı adına yapıldığından kendilerince vahşet gibi algılanmıyordu herhalde. Onlar, yaşam ve ölümün birbirini takip edip defalarca tekrarlandığına inanırmış. Dünyanın yaratılışı söylencesi bile tanrıların kendini ateşe atarak kurban etmesine dayanıyor.

 

Alıntı..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...