Jump to content

Frank Sinatra


fcuk the life

Önerilen Mesajlar

Frank Sinatra

http://www.istanbulpostasi.com/base/images/data/frank1.jpg

 

Frank Sinatra ismine en yakışan sıfat "esfane" olabilir. Sinatranın hayatı ve kariyeri hep büyük olaylara dolu oldu, ölümsüz şarkıları kuşaklar boyu dillerde olacak.

 

Frank Sinatra’nın 1940’ların duygusal şarkıcısından 50’ler ve 60’ların sofistike ‘swinger’ yıldızına dönüşümü aynı zamanda Amerika’nın da içinden geçtiği moral ve kültürel değişimi simgeliyordu.

 

İkinci Dünya Savaşı sırasında söylediği masum ve duygusal parçalarla ‘gurbette’ savaşan erkeklerin ve kocalarını özleyen genç kızların tercümanı olmuştu. 50’ler ve 60’lardaki yeniden çıkışıyla, Amerikan halkı, o ‘mağrur bakışlı’ halk delikanlısının, kozmopolit, her yüreğe göre duygusal parça söyleyen ‘faça yüzlü’ yıldıza dönüşümüne tanık oldu.

 

Milyonlarca Amerikalı çift onun şarkılarını balayı klasiği saydılar. Sinatra aynı zamanda 58 filmde rol aldı; bu filmlerin tümünde de şarkıcı olarak sunduğu ‘sert-romantik’ portresini sürdürdü.

 

RUHUNU SAHNEYE TAŞIYOR

Frank Sinatra şarkı sözlerini, son derece kişisel, erotik temalarla renklendirerek, popüler müziğin bugünkü dönüşüme Elvis ve Beatles’dan önce temel hazırladı.

 

Sinatra, 1940’ların başında, genç radyo sarkıcısı olarak olağanüstü pürüzsüz ve esnek bariton sesiyle dikkat çekti. Sesinin diriliğini yitirmesinden sonra, Sinatra’nın yorumu daha da kişiselleşti, öyle ki sahne performansları onun o anki ruh halinin bir yansımasıydı.

 

Öfke, hırçınlık, huysuzluk, kabadayılık... Tümünü sahnesine yansıtan Sinatra bu nedenle günümüz spontan rock starlarının da ilham kaynağı olarak anılıyor.

 

POP TARİHİNİN EN SÜKSELİ DÖNÜŞÜ

Sesinin tınısını yitirmesi ve özel yaşamındaki sorunlarla birlikte 40’ların sonunda düşüşe geçen Sinatra, 50’lerin ortasında ise pop tarihinin en sükseli dönüşlerinden birini gerçekleştirdi. Artık sahnede çatal sesli, erkeksi ve popüler şarkıları caz tonuyla yorumlayan yeni bir Sinatra vardı.

 

Aranjörü Nelson Riddle ile birlikte ‘Beatles-öncesi’ dönem pop standartlarını ve klasiklerini adeta tek başına belirledi. Sahne performansı 50’lerin sonunda yeni yeni filizlenen Las Vegas kentininde yükselmesinde rol oynadı.

 

ZEVK SEFA DÜŞKÜNÜ SINATRA

Takvimler 1960’ları gösterdiğinde içkici ve etrafı kadınlarla dolu ‘hedonist’ bir swinger olan Sinatra artık Amerikan şov ve müzik dünyasının başarı sembolüydü. Sinatra’nın kariyeri ve özel yaşamı da aslında birçok açıdan Amerikan kültürünü yansıtıyordu.

 

Onun, New Jersey’nin Hoboken kentinde İtalyan asıllı ailesiyle yaşadığı mütevazı hayat, tüm göçmenlerin yükselişinin bir sembolü oldu. Sinatra’nın Demokratlar’ı desteklerken daha sonra Cumhuriyetçiler’e yönelmesi ise soğuk savaş Amerikası’nı sarsan politik gerilimin ve kuşak çatışmasının bir yansımasıydı.

 

Sinatra öldüğünde milyonlarca dolar değerinde bir medya imparatorluğu bıraktı geride. Bunların arasında emlak şirketleri, özel havayolları, Artanis (tersten okunuşu Sinatra) plak şirketi ve hatta bir füze üretim şirketi bile var.

 

ŞARKI SÖYLEMEK VARKEN OKULA MI GİDİLİR!

Frank Sinatra, Sicilyalı ustabaşı ve amatör boksör Martin Sinatra ile Natalie Garavante’nin tek çocuğu olarak 12 Aralık 1915’te New Jersey’nin Hoboken kentinde doğdu. Genç Francis Albert 1931’de izlediği Bill Crosby’den etkilenip annesinin de onayıyla liseden ayrıldı ve müzik kariyerine başladı. İki yıl yerel barlarda çıktıktan sonra, kendi gibi Hobokenli iki genç arkadaşıyla ‘Three Flashers’ grubunu kurdu ve bu grupla ilk ödülü olan ‘Major Bower’s Original Amateur Hour’ı kazandı.

 

Daha sonra gruptan ayrılan Sinatra, Rustic Cabin adlı bir gece kulübünde solo olarak çalışmaya başladı. Bu sırada trompetçi Harry James tarafından keşfedilerek haftalığı 75 dolardan ilk büyük konserine çıktı. Haziran 1939’da ise ilk plağını doldurdu. Aynı yıl çocukluk arkadaşı Nancy Barbato ile evlendi.

 

GELECEĞİN MÜJDECİSİ: İLK ZİRVE

Sonraki yıllarda Tommy Dorsey önderliğinde Pied Pipers grubu ile çalışan Sinatra 1940’ta ‘I Will Never Smile Again’ adlı şarkısıyla ilk kez bir numaraya yükseldi. Sinatra, bu dönemde ‘Las Vegas Nights’ adlı filmde şarkı söyleyerek ilk beyazperde deneyimini de kazanmış oldu.

 

1942’de Pied Pipers grubundan ayrılarak, Columbia Records ile solo albüm anlaşmasını imzaladı. Aralık 1942’de Benny Goodman’ın Paramount Theather’daki konserine alt şarkıcı olarak çıkan Sinatra’nın kariyeri bu konserdeki muhteşem performansıyla yükselişe geçti. Ertesi tüm New York gazeteleri ondan bahsediyordu.

 

BEYAZPERDEDE BİR JÖN

İlk başrolünü 1943’te ‘Higher and Higher’la oynayan Sinatra 1945 yapımı ‘The House I Live In’ ile ise Academy Ödülü’nü kazandı.

 

1947 yılında gazeteci Robert Ruark, aranan gangster Lucky Luciano ile Küba’da tatile çıktığını yazınca Sinatra’nın kariyeri ani bir düşüşe geçti. 1950’de eşinden ayrıldı, bir yıl sonra ise Ava Gardner ile evlendi ancak fırtınalı ilşkileri sadece iki yıl sürdü.

 

1953 yılında Hawaii’de bulunan hırçın ancak yurtsever bir İtalyan-Amerikalı piyadesini oynadığı ‘From Here to Eternity’ Oscar kazanınca Sinatra yeniden şov dünyasına dönmüş oldu. 1950’ler ve 1960’larda rol aldığı ‘High Society’, ‘Guys and Dolls’, ‘Pal Joey’, ‘Manchurian Candidate’ gibi müzikaller onun erkeksi ve sert imajını güçlendirdi.

 

Sinatra, 1959 yılında Billy May’ın bestelediği ‘Come and Dance with Me’ ile hem Grammy Ödülü’nü aldı hem de 140 hafta bestseller listesinde kalmayı başardı. ‘Kumar ve kadın’ partilerinin evsahibi Sinatra, 1960’larda Amerikan jet-sosyetesinin değişmez ismi oldu. 1960’da Humphrey Bogart tarzı yaşamayı seven bir grup mirasyedinin canlandırıldığı ‘Ocean’s Eleven’ filminde Dean Martin, Peter Lawford, Sammy Davis Jr. ve Joey Bishop ile kamera karşısına geçti.

 

KUMAR, DÜET VE SON KONSER

1963’te Chicago gangster elebaşı Sam Giancana ile arkadaşlığı nedeniyle Las Vegas’ta kumar oynama lisansı iptal edimişti ancak lisans 1981’de Sinatra’ya geri verildi. 1989’da Liza Minelli ve Sammy Davis Jr. ile dünya turnesine çıktı.

 

1993 yılında rock ve pop yıldızları ile gerçekleştirdiği ‘Frank Sinatra Duets’ albümünde Barbra Streisand, Tony Bennett, Aretha Franklin, Luther Vandross ve Bono ile yeniden müziğe geri döndü. Sinatra son konserini 25 Şubat 1997’de Palm Desert Beach Mariott Ballroom’da verdi.

 

YouTube - Frank Sinatra - Fly Me to the Moon Lyrics

 

YouTube - Frank SINATRA -New York New York

 

YouTube - Frank Sinatra My Way

 

YouTube - Frank Sinatra - Stardust (1943)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...