sirius Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2011 basımı olmadığı için bulunması zor bir kitap ama bende edindim. Güzel ama gerçek necronomicon ile alakası yok tabi ki... Daha çok antik sümer büyülerine ve kapı çalışmalarına değinilmiş. Aman diyeyim kapı çalışmalarını yapmaya kalkmayın, bunu denemye kalkıpta muzdarip olan arkadaşlarım var =) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2012 Hans Rudolf “Ruedi” Giger'ın, Lovecraft etkisiyle çıkardığı kitabı Necronomicon, hayat, edebiyat ve okültizmin yaşamındaki yeriyle birlikte, Li Tobler ile yıllar içinde karardıkça güzelleşen ilişkisinin özeti. http://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger5-600x400.jpeg 5 Şubat 1940’da doğan Hans Rudolf “Ruedi” Giger İsviçreli ressam ve heykeltraş, Alien için yaptığı çalışmalarla bilinir. Yağlıboya çalışmalara geçmeden önce mürekkep çizimlerle başlamış üretmeye. Tüm üretimini gerçeküstü, kabusların eşlik ettiği, baktığımızda “bu bir Giger çalışmasıdır” dedirten çalışmalarını fırçayla yaparken, sonrasında bunu terk edip pastele geçmiş. Giger, bir makine ile insan birleştirme ustası aslında. Çalışmalarında makine ile insan arasındaki mesafeli ilişki, birbirine ihtiyaçları olduğu için tahammül eden, artık çürümüş bir çift sevgili gibi. Tahammül etmek zorunda olduklarından birlikteler veya birlikte olmaları zorunlu olduğundan tahammül ediyorlar. Etkilendiği Ernst Fuchs ve Salvador Dali’den yola çıkıp, hayatı boyunca müzdarip olduğu uyku sorununun da etkisiyle, çalışmalarında rüyalar, fetiş seksüel imgeler coşuyor. İsmini tabii ki Lovecraft’tan alan Necronomicon, sanatçının ilk kitabıydı. 1977 yılında basılmıştı. Ridley Scott kitabı görünce, Alien’in konsept tasarımlarını kime yaptıracağını da bulmuştu. HR Giger’ın ayrıca, DUNE serisi için çalışmaları da oldu. Giger’ın ölümle ilk teması, babası kendisine hediye edilmiş bir kafatasını Giger henüz beş yaşındayken eve getirmesiyle başladı. Sürekli kabus gören Giger arkadaşlarını kendi yaptığı hayalet tren çizimleriyle oynamaya zorladı. 12 yaşında geldiğinde, çizimlerinde kullandığı mürekkep sorun yaratmasın diye sürekli siyah giymeye başlamıştı. 15 Yaşındayken, odasını tamamen siyaha boyayıp bir mezar şekli verdi. http://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger17-587x400.jpeg Lovecraft etkisi HR Giger: “1969-71 yılları arasında, Samuel Beckett için bir dizi çalışma yaptım. 1 Yağlıboya ile işim orada bitti. Sergius Golowin diye, mit ve fabl yazarı olan bir arkadaşım vardı. Bu işlerde uzman biriydi. Magick bilgisi çoktu. 1960’ların sonunda bana bir Lovecraft kitabı verip, Necronomicon – Ölüler Kitabı’nı fısıldadı. Çalışmalarımın pekala Necronomicon’dan fırlayan satfalar olabileceğinden bahsetti. Şimdi Lovecraft’ın çalışmalarının hayranıyım işte. Lovecraft’ın üzerimdeki en büyük etkisi, Alhazred’in kara büyü kitabı Necronomicon oldu. Sergius hakkında komk olan ise, herkese evimin duvarlarının Necronomicon kitabından sayfalarla kaplı olduğunu söylemesiydi. O zaman bu tam anlamıyla gerçek değildi ancak sonradan duvarları gerçekten de kaplamaya başladım ve evimin duvarları bir nevi Lovecraft tapınağına döndü. Herkes sürekli rüyalarımı öğrenmeye çalışıp duruyor. Oysa asıl ilhamım edebiyattan geliyor. Beni etkileyen birçok şey okudum. 1940 doğumluyum. Yapıtlarımın karanlığında o dönemin etkisi var. Bombalanacak korkusuyla lambalar hem en loş konumda tutulurdu. İsviçte ve Almanya yakındı, hedefler de her zaman iyi seçilmiyordu. O korkuyu çok derinden hissettim. Daha sonraları ise HP Lovecraft ve diğer okült kitapları keşfettim. Dolayısıyla ilham kaynağımın asıl olarak düşler değil kitaplar olduğunu söyleyebilirim.” Aleister Crowley kadınları vs HR Giger kadınları HR Giger: “Büyü ve okült ile ilgileniyorsanız tabii ki Aleister Crowley ismi da başa yazılmalı. Ancak söylemeliyim ki her ne kadar kitaplarını çalışmış olsam da bahsettiklerini anlamakta zorluk yaşadım. Ama yaptığı resimlerle her zaman ilgilendim. Gerçi resimlerini geç görme şansım oldu. Londra’da 1998’de yağılmış bir serginin kataloğundan çalışmalar var bende bir yerlerde, bir de 1932’de Berlin’de bir sergiden kalan katalog var. Gördüğüm çalışmaların çoğu arkadaşlarının portreleri ve bana oldukça kötü bakıyorlar! Resmini yaptığı kadınlar ise berbat durumdalar. Resmettiği kadınları sevmiyorum, çünkü benim resmettiğim kadınlar güzel ve estetistik açıdan güzeller, en azından bana göre öyleler. Austin Osman Spare, Stanislas Szukalski gibi sanatçıları beğeniyorum. Ernest Fuchs ise en benim en ama en derin ilham kaynağım ve bana göre yaşayan en büyük sanatçı. Bir tekniker olarak çalışmaları fantastik. Eğer çalışmalarını gençken görseydim, asla resme başlamazdım. Hem ustam hem de mutulukla söyleyebilirim ki yakın bir arkadaşım. Cthulhu Rising resmim nedeniyle Dagon Ezoterik Tarikatı beni onur üyesi yaptı. Joe Pulver isimli bir hayranım ise yazdığı romanda 2 ise öldürülüp kesilen bir karakter yaptı beni. Kitabın taslağını görünce kendisiyle temasa geçip mümkünse ismimi o karakterde kullanmamasını ya da değiştirmesini söyledim. Böylece romandaki karakterim bir başka kurgusal ressamla değişti, ki o ressamın çalışmaları benden ilham alınmış gibi gösterildi. Kitapta o ressam benim mekanda öldürülüyordu, bu da beni mutlu etti! Okült konusuna gelince, gerçekte pratik konusunda kendimi sakınıyorum ve asla bir gruba dahil olmuyorum. Çalışmalarımdaki etkisi tıpkı düşlerim gibi, tek taraflı.” Müzik ve Giger HR Giger: “10 yıl önce çoğunlukla jazz dinlerdim, favorim Miles Davis’di. Biraz da rock. Sonradan birçok soundtrack dinlemeye başladım. Coppola’nın Dracula soundtrack’ini sevdim, ayrıca Puff Daddy’nin büyük bir hayranıyım, özellikle de Godzilla soundrack’inde. Elektronik müzik işinde yokum ama Aphex Twin severim.” Giger Müzesi HR Giger: “Fikir 90’ların başında Gruyeres’de bir şato görmemle ortaya çıktı. Gruyeres, İsviçre’nin ortasında, “Fransız” kalan bir yer ve aynı zamanda bir peynirin de adı. Föndü, süt çiftlikleri ve üstün süt ve peynir ürünleriyle meşhur. Bu köyü ilk andan itibaren sevdim.Tepeler üzerine kurulmuş, ki bir tanesidne de şato var. Şato’nun müzei için uygun olduğuna inandırdılar beni. Zürih’yen bir banker de sponsordu. www.hrgiger.com isimli bir kitap yayımladım, şatonun satışının gerçekleşmesine on gün kala bu sponsor çekildi. Ben de parayı kendim halletmeye karar verdim, ki en iyi fikrim olduğu söylenemez bu. Çok para tuttu. Hep korkularımı çizdiğimden bahsederim, sevdiklerimi de çiziyorum. Ama şu an en büyük korkumun para olması çok san sıkıcı. Para odaklı sıkıntıları ve korkuları sevmiyorum.” Dali, Dune ve Giger HR Giger: “Tüm mevzu Salvador Dali’nin evinde başladı aslında. Sık sık Dali’nin evine giden bir arkadaşım vardı. Çalışmalarımı O’na göstermiş. Dali’nin etrafında her zaman insanlar olurdu, bazen 30-40 kişi… Alexandra Jodorowsky, İspanya’ya gelip Dali’den Dune projesinde İmparator’u oynamasını istediğince Dali benim çalışmalarımı kendisine gösteriyor. Jodorowsky de etkilenip, film için çalışabileceğini söylüyor. Beni aradıklarında İspanya’ya gittim ama geç kalmıştım. Jodoworosky amaçlı gidip Dali ile tanışmış oldum. Çok iyiydi. İki ay sonra Paris’e bir arkadaşımı ziyarete gittiğimde Jodorowsky’ye de gittim. “Bana tasarım yapar mısın?” dedi. Harkonen Şatosu için Dune çizimleri yaptım, o da bunalrı alıp ABD’ye gitti ama 1975 yılında bilim kurguya ayıracak para fazla yoktu, film ise 20 milyon dolara mal oluyordu. DUNE hakları Dino de Laurentis’in kızındaydı, o da hakları David Lynch’e vermişti. Lynch’in ise benimle pek iyi değildi. O’na göre fikrini çalmıştım. Ben kendisi için hep iyi konuştum ama o bir garip. Biraz kıskanç sanırım çünkü New York’da sergisi olan benim, O değil. Sıkıntılı. Ama yine de onu severim.” Silahlar HR Giger: “Silahları seviyorum. Silahsız yapamam. Kendimi korunmasız hissederim. Ufak, 5 mm 22 kalibre bir revolver’ım var. İlk eşim Li’nin kendini vurduğu silah. Ayrıca barutla dolan üç ayrı revolver’ım daha var. Gçende odada ateş ettim, farelerin sesinden uyuyamıyordum. Sonunda ateş ettim gecenin geç saatinde. Uzun bir sessizlik oldu. Sonrasında ise odanın başka köşesinde başladı. Yine ateş ettim.” Li Tobler ve HR Giger Henüz sanat okulunda öğrenciyken tanışan Giger ve Tobler, uzun yıllara dayanan karmaşık bir ilişki içinde yer aldılar. Giger’ın yakın bir arkadaşının sevgilisi olan Li, sonradan Giger ile sevgili ve hayat arkadaşı oldu. İkili birlikte ve ayrı ayrı sık sık LSD triplerine giriyordu. Her iki tarafında da sevgilileri olan ve zaman zaman kesintiye uğrayan bu ilişkide, sahne sanatçısı olan Tober’in önce Giger’ı terk edip bir başkasıyla ABD’ye gitmesi, sonrasında ise orada yapamayıp Giger’a geri dönmesiyle sonuna yaklaştı. Giger’ın tersine depresif bir döneme giren Tober iyice içine kapandı. Arkadaşlarının telkiniyle sanat galerisi de açsa Tober toparlayamadı ve 1975 yılında kendini öldürdü. Giger bundan sonra iyice karamsarlığa düşerken, Tober anmasında satanist ve Lovecraft stili ayinler düzenlediği söylendi. Giger, 18 yaşındayken tanıştığı Li’yi yaşama aç biri olarak tasvir ediyor. Yaşamının kısa ama etkileyici olmasını tercih eden bir kadın. İlk dönem resimlerindeki kadınların yüzü hep Li’nin yüzü. 1975’te kendini öldürmesinden önce de denemeleri oluyor Li’nin. Benliğine işlemiş hedonist ve nihilist refleksinin yansımasıyla, kendini tutmuyor. Giger, Necronomicon’u Li Tobler’e adadı. “Hep paranoyaktı, hep böyle oluyordu…” diye not düşerek. http://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/necronomicon.jpgH.R. Giger, “Necronomicon” 88 sf. Almanca, 1977. Download http://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/hrgiger-necronomicon-290x290.jpghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/necronomicon-180x180.jpghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger1-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger2-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger3-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger4-180x180.jpeg http://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger5-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger6-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger7-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger8-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger9-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger10-180x180.jpeg http://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger11-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger12-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger13-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger14-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger15-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger16-180x180.jpeg http://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger17-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger18-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger19-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger20-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger21-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger22-180x180.jpeg http://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger23-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger24-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger25-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger26-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger27-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger28-180x180.jpeg http://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger29-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger30-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger31-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/giger32-180x180.jpeghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/hrgiger-180x180.pnghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/litobler1-180x180.jpg http://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/litobler2-180x180.jpgLi Toblerhttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/litobler3-180x180.jpghttp://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2012/07/litobler4-180x180.jpgLi Tobler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Eylül 6, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 6, 2012 Kitabın gerçek olup olmadığı ile ilgili içerisindeki bir bölüm bence yeterli ; Öyleyse , bir acemi için ruh çağırma alıştırmaları yapmak için Lesser Key of Salamon gibi , törensel majiye dair bir çalışmayı öğrenmek delilikri®. Aynı zamanda Crowley'in Magic in Theory ve Pratice çalışmasını da aynı niyetle pratik anlamda öğrenmek akılsızlık olacaktır. Her iki kitap da kesinlikle yeni başlayanlar için olmadığı gibi söylediklerinin doğruluğu sık sık kanıtlanabilecek şeyler de değildir. Ne yazık ki , dehşet verici NECRONOMICON da belki bu kategori içinde yer alır....... NECROMANICON - Kara Dünyanın Kitabı Öte yandan kitabın tamamının 900 küsür sayfadan oluştuğu ve orjinal kopyanın 2. dünya savaşı sırasında kaybolduğu ve Hitlerin eline geçtiği dedikoduları da vardır. Bu kitabın içerisinde de ölülerle konuşmak , paranormal varlıklarla konuşmak var. Bir de deli arabın anlattıkları ciddi anlamda kitabı doğru kabul ederseniz tüyler ürpertici. İnanıp inanmamak sizlere kalmış. Denemeden doğru veya değildir diye itham edilebilecek bir kitap değil.Ama elbette belli bir seviyeye gelmeden denemek de bir intihar olabilir. Kitaptan bir bölüm daha ; Bu kitap bir muskadır , bir Koruma Mührüdür ! Mürekkebim Tanrıların mürekkebidir , İnsanın değil ! Ama acele yazmalıyım ve eğer bu yazıyı okuyamazsan ya da anlayamazsan , belki bu senin için , bu zamanlardaki ve bu yerlerdeki demonların erkine ve gücüne dair bir işeret olsun ve özensiz yakarılar yapmamanın , tedbirli davranmanın ve her ne şart altında olursa olsun Dışarıya açılan Kapıyı dikkatsizce açmaman için , çünkü onların Mevsimlerini ve Zamanlarını burada hesaba katman için sana söylediğim kuralları anlatsan bile , Kadimlerin Mevsimlerini ve Zamanlarını asla bilemezsin , çünkü onların Zamanları ve Mevsimleri düzensizdir ve bizim akıllarımıza yabancıdır , çünkü onlar değil mi Tüm Zamanın Hesaplayıcısı ? Zamanı şimdi olduğu Yere onlar koymadı mı ? (Hizmetkarınıza merhamet edin ! ) onların sürelerini belirlemek için Gezegenleri tayin etmesi yeterli değildi , çünkü varolan böylesi süreler Kadimlerin işiydi. Yoksa Güneş olmaz mıydı , SHAMMASH hiç doğmaz mıydı , yıllar , bu kadar çabuk , geçmezmiydi ? Her zaman için dışarıdaki kapıyı kapalı ve mühürlü tutmaya çalış , sana verdiğim talimatlarla , buradaki Mühürler ve İsimlerle. Her zaman için kadim Tapınım Kültlerinin Güçlerini zaptetmeye çalış ki akıtılan kanlar ve kurbanlar kuvvetlerini arttırmasınlar. Onları yaralarından ve kokularından tanı , çünkü onlar insan gibi değil , başka usülde , onlara bizim bilmediğimiz başka özellikler verecek şekilde , tohumn veya ruhun bozulmasıyla doğmuşlardır. Ve en çok karanlık yerleri severler , çünkü onların Tanrısı bir Solucandır. IA! SHADDUYA IA! BARRA! BARRA! IA KANPA! IA KANPA! ISHNIGARRAB! IA! NNGI IA! IA! Yıldızlar yerlerinde loşlaşıyor ve Ay , sanki alevi üzerine bir örtü gibi sönüyor önümde. Köpek-yüzlü demonlar sığınağımın çevresine yaklaşıyorlar. Kapımda ve duvarlarımda oyulmuş garip çizgiler beliriyor ve Pencerelerden gelen ışık gittikçe loşlaşıyor. Rüzgar çıktı. Karanlık sular hareketleniyor. Bu , Tanrıların Hizmetkarı'nın kitabıdır. Deli Arab'ın kitabından ( NECRONOMICON) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
stormcaner Yanıtlama zamanı: Eylül 6, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 6, 2012 elinde olan bi arkadas e-book unu yapıp özelden ulastırırsa sevinirim.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Eylül 6, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 6, 2012 almanca link var mesajda Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
titanium Yanıtlama zamanı: Eylül 14, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 14, 2012 altı kırkbeş yayını necronomicon u türçe yayınladı şahsen ben okudum ama kesinlikle kafa yormak ve araştırmak gerekli.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Eylül 14, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 14, 2012 altı kırkbeş yayını necronomicon u türçe yayınladı şahsen ben okudum ama kesinlikle kafa yormak ve araştırmak gerekli.. altıkırkbeş yayınları şimdi de A.Lavey'in Satanic Bible kitabının türkçesini yayınladı... ilgilenenlere duyurulur =) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.