Jump to content

Edgar Allan Poe:Düşlerin Efendisi...


faust

Önerilen Mesajlar

Edgar Allan Poe, ( 19 Ocak 1809 Boston - 7 Ekim 1849 Baltimore) Amerikalı yazar ve şair. Kendisi Amerikan Romantik Akımı'nın öncülerinden biridir. ABD'nin ilk kısa hikaye yazarlarından olan Poe modern anlamda korku, gerilim ve polisiye türlerinin de babasıdır. Bugün birçok kimse tarafından ABD'nin ilk büyük yazarı kabul edilse de Poe hayattayken sık sık küçük düşürülmüş ve yanlış anlaşılmıştır.

 

 

YaşamıHer ikisi de profesyonel oyuncu olan,üç çocuklu David ve Elizabeth (Arnold) Poe'nun ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Doğduktan bir yıl sonra babası evi terk etti.Ertesi yıl annesi veremden öldü ve Richmond, Virjinya'dan İskoç tütün tüccarı John Allan kendisini yanına aldı. Ortanca adı Allan buradan gelir.

1815'te Allan'ın ailesiyle İngiltere'ye gitti ve Londra va Richmond'daki özel okullarda okudu. Öğrenciliği sırasında tanıştığı alkol ve kumar, yaşımını altüst etti. Kendisinden daha ünlü olan eşinin gölgesinde kaldı.

 

1820'de Virjinya'ya geri döndü. Virjinya Üniversitesi'ne kaydoldu ama burada sadece bir yıl kaldı. Bu dönemde kumar borçları yüzünden manevi babasıyla arası açıldı.

 

Önceleri başarısız fanzin denemeleriyle başladığı edebiyat yaşamı, 1832'de Saturday Courrier'da basılan beş öyküyle ve 1833'te Baltimore Saturday Visiter tarafından düzenlenen yarışmada "MS. Found in a Bottle" (Şişede Bulunan Elyazması) adlı öyküsüyle birinciliği kazanmasıyla devam etti. 1843'te, Godey's Lady's Book'ta yayımlanan "The Visionary" adlı öyküsüyle adı ülke genelinde duyulmaya başlandı.

 

Düzyazılarından başka, ustaca kurgulanmış ve yazılmış "The Raven" (Kuzgun) başta olmak üzere, "Annabel Lee" ve "To Helen" (Helen'e) adlı şiirleriyle de tanınan Poe 7 Ekim 1849'da öldü.

 

Charles Baudelaire'in "Çağımızın en güçlü yazarı..." dediği Poe, yazdığı özgün metinlerle birçok yazarı derinden etkiledi. Gerçekten de, ondan başka hiç kimse yaşamın ve doğanın istisnalarını daha büyülü anlatamadı.

 

Ayrıca edgar allan poe babasıyla hiç anlaşamayan bir yazardır ve eserlerinde babasıyla olan çatışmalarına rastlarız.Tam olarak bilinmese de babası tarafından cinsel tacize uğradığı eserlerinden anlaşılmaktadır.Babasına olan düşmanlığını babasının İspanyol oluşundan dolayı İspanyaya karşı görüşlerinden anlıyoruz.

 

Başlıca yapıtları: Dedektif Auguste Dupin Öyküleri, Oval Portre, Morgue Sokağı Cinayeti, Usher Evinin Çöküşü, Altın Böcek.

 

Ayrıca birçok şiiri bulunmaktadır.

 

 

Ölümü Ryan's Inn adlı bir meyhanede kötü bir halde bulunduktan 4 gün sonra, 7 Ekim 1849 günü Baltimore'daki hastanede öldü, öldüğünde 40 yaşındaydı. 8 Ekim günü Westminster Presbiteryen Mezarlığı'nda kendisi için düzenlenen cenaze törenini Rahip William T.D. Clemm yönetti. Törene yalnızca 4 kişi katılmıştı. Ölüm olayı ve nedenleri ile ilgili çok çelişkili ve anlaşılmaz raporlar hazırlanmıştır. Yıllar geçtikçe kendisini tanıyan ve tanımayanlar tarafından ortaya atılan kuramlar ve söylentiler arttı. Hala ölümünün arkasındaki gerçekler bilinmemektedir...

 

 

 

Burada ise Edgar Allan Poe'nun yazdığı dönem sansasyonlar yaratan ünlü şiiri Kuzgun'u paylaşıyorum:

Kuzgun Edgar Allan Poe

 

 

Evvel zaman önce ürkünç bir gecede,

 

Eski kitaplardaki yitik hikmeti,

 

Düşünüyordum güçsüz ve bitkin.

 

Başım öne düşmüş, uyumak üzereyken,

 

Nazik vuruşlarla kapı çaldı birden.

 

“Bir misafir” dedim “çalıyor kapımı”

 

“Bir misafir, başkası değil.”

 

Açık seçik hatırımda, bir Aralık günüydü,

 

Yerde bir hayalet gibi şöminenin ışığı.

 

Çaresiz sabahı istedim, kitaplardan diledim

 

Istırabın bitişini – Lenore’u kaybetmenin ıstırabı.

 

Meleklerin Lenore dediği o bakire, nurlu ve eşsiz,

 

Artık ebediyyen isimsiz.

 

 

 

İpeksi mor perdelerin süzgün hışırtısıyla,

Garip bir dehşet kapladı, hiç yaşamadığım.

 

Yineleyip durdum yatıştırmak için kalbimi,

 

“Odamın kapısında bekleyen kişi bir misafir,

 

Odamın kapısındaki gecikmiş bir misafir,

 

Başkası değil.”

 

 

 

Canlandım birdenbire, daha fazla beklemeden,

 

“Bayım” dedim “ya da bayan, affınızı diliyorum.

 

Gerçek şu ki uyukluyordum, usulca kapıya vurdunuz,

 

Usulca geldiniz, kapıma dokundunuz.

 

Emin olamadım işittiğimden.”

 

Sonra ardına kadar açtım kapıyı,

 

Karanlıktı, sadece karanlık.

 

 

 

Merak ve endişeyle baktım karanlığa uzun uzun,

 

Hiçbir faninin cüret edemediği hayaller içinde.

 

Sessizlik bozulmadı, ne de bir işaret karanlıktan,

 

Orada tek kelime “Lenore” idi, fısıldadığım.

 

Ve karanlıktan yankılandı bir mırıltı: “Lenore,”

 

Sadece bu, başka bir şey değil.

 

 

Ruhum alevler içinde döndüm odama,

 

Ardından yine bir tıkırtı, daha da şiddetli.

 

“Eminim” dedim “birşeyler var penceremde,

 

Gidip ne olduğuna bakayım, gizem çözülsün,

 

Kalbim sükun bulsun, bu gizem çözülsün.

 

“Rüzgardır, başka bir şey değil.”

 

 

 

Tam kepengi açacakken, kanat şakırtılarıyla

 

Heybetli bir kuzgun belirdi, kutsal günlerden kalma

 

Hiçbir şey söylemedi, ne bekledi ne durdu

 

Bir saygın kişi edasıyla, kapının üstüne tünedi,

 

Oda kapımın üzerinde, bir Pallas büstüne tünedi,

 

Tünedi ve oturdu, sadece bu

 

 

Cezbederek, takındığı ağır ve şiddetli tavırlarıyla

 

Üzgün ruhumu gülümsetti, çehresi bu siyah kuşun

 

“Sorgucun kırpılmış olsa da” dedim “Değilsin namert,

 

Karanlık kıyılardan gelen, korkunç ve gaddar kuzgun.

 

Söyle nedir, cehennemi gecenin kıyılarındaki saygın ismin”

 

Dedi kuzgun “Hiçbir zaman”

 

 

 

Şaştım bu hantal kuşun konuşmasına böyle açık,

 

Pek anlamlı, pek ilgili olmasa da söylediği;

 

Çünkü hiçbir şanslı insan yoktur, ki biliriz hepimiz

 

Oda kapısının üzerine tünemiş bir kuşla karşılaşsın

 

Kapının üstündeki büste tünemiş bir kuş ya da canavar,

 

Adı “Hiçbir zaman” olsun

 

 

 

Tek bir söz söyledi o dingin büstteki kuzgun

 

Taştı sanki bütün ruhu o tek kelimeden

 

Ne bir söz ekledi, ne bir tüyü kımıldadı

 

Acıyla mırıldandım: “Diğerleri uçup gittiler,

 

Sabah o da terkedecek beni, umutlarım gibi”

 

Dedi kuş “Hiçbir zaman”

 

 

İrkildim tam yerinde söylenen bu sözle,

 

“Şüphesiz” dedim “bu söz, tek sermayesi,

 

Üzgün bir sahipten miras, zalim belaların

 

Şarkıları tek bir nakarata düşünceye dek kovaladığı

 

Umutsuz ve hüzünlü bir ağıt gibi tekrarlanan

 

“Asla---hiçbir zaman”

 

 

 

Kuzgun beni hala cezbedip gülümsetirken,

 

Yöneldim koltuğa, kapının, büstün ve kuşun önündeki

 

Gömülürken koltuğuma, düşünüyordum

 

Eski zamanlardan kalma bu uğursuz kuşun

 

Bu gaddar, hantal, korkunç, ve kasvetli kuşun

 

Neydi kastettiği, derken “Hiçbir zaman”

 

 

 

Tahmin yürütmeye koyuldum, tek ses etmeden

 

Ateşli gözleriyle sinemi dağlayan kuşa

 

Devam ettim düşünmeye, uzatıp başımı

 

Lambanın aydınlattığı kadife yastığın üzerine

 

Lambanın gözlerini diktiği kadife ve mor yastık ki

 

Ah, “hiçbir zaman” yaslanamayacak o!

 

 

 

Sonra görünmez bir tütsünün kokusuyla ağırlaştı hava

 

Yüce meleklerin ayak sesleri çınladı tüylü zeminde.

 

“Ey Sefil” diye haykırdım “Bir ferahlık verdi sana Tanrın”

 

Lenore’un hatıralarından kurtulasın diye bir ilaç,

 

İç bu iksiri kana kana ve sil Lenore’u aklından

 

Dedi kuzgun “Hiçbir zaman”

 

 

 

“Kahin” dedim “şeytani birşey! --kahin yine de, kuş ya da iblis”

 

Kışkırtıcı mıydı yoksa bir fırtına mı seni bu sahile atan

 

Kimsesiz ama gözüpek – bu afsunlu çöl toprağında

 

Bu perili evde—bana gerçeği söyle, yalvarıyorum

 

Var mı – günahların ilacı? Söyle bana–söyle, yalvarıyorum

 

Dedi kuzgun “Hiçbir zaman”

 

 

“Kahin” dedim “şeytani birşey! --kahin yine de, kuş ya da iblis”

 

Üstümüzde kıvrılan gökler ve yücelttiğimiz Tanrı adına

 

Söyle bu hüzünlü ruh, uzaktaki cennette, sarılabilecek mi

 

Meleklerin Lenore adını verdiği kutsal bir bakireye

 

Meleklerin Lenore dediği o eşsiz, nurlu bakireye

 

Dedi kuzgun “Hiçbir zaman”

 

 

 

“Bu söz ayrılık imimiz olsun ey kuş, ya da iblis”

 

“Dön artık fırtınaya, ve cehennemi kıyılara,

 

Söylediğin yalana nişan tek tüy bırakma.

 

Yalnızlığıma dokunma, terket o büstü,

 

Çek gaganı kalbimden, çek suretini kapımdan”

 

Dedi kuzgun “Hiçbir zaman”

 

 

 

Uçmuyor kuzgun, oturuyor orada, hala orada

 

Oda kapımın üzerindeki o süzgün büstte

 

Rüya gören bir iblisin bakışı gözlerinde

 

Gölgesi akıyor zemine yüksekteki lambadan

 

Ve bu gölgeden, yerde uzanmış yatan,

 

Yükselecek mi ruhum? – “hiçbir zaman”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Edgar Alan Poe'nun mezarlık için kullandığı kelimeler. Tam 880 tane ve her kelimeyi tıkladığınızda o kelimenin kullanıldığı yere gidiyorsunuz.

 

http://www.comnet.ca/~forrest/gravlist.html

 

Person Chamber

15 minutes of flame

20,000 bodies into the past

6 feet from the edge

6 Foot Death Trap

7 steps to heaven

A lot of death

A Place Where Casting Stones Is Quite Alright

A real dead beat

A really grave situation

Absolute Slumber

Adios Park

After Life Dwelling

After limbo

After the Last Chance

Agujero (Spanish)

Al Manzel Al Akheer (Arabic)

Alam Baqa (Eternal World)

Alam Barzakh (Transitory Place)

Aliquid arvet.

All Souls Camp

Alter Zoll 9 (German)

And it has 7 steps

Angels enchanted gardens, the

Angels Ways

Angles of death

Apparently Out!-House

Arizona

Ash Can

Assumed Room Temperature

Avalon

Avenue of souls

Azazel (Hebrew)

Bachelor's last pad

Bad shot's reunion

Barrow

Became one with the snows of Yesteryear, (he)

Bed fit for the dead

Beehive tomb

Begraafplaats (Dutch)

Beinhaus

Beit almin (Hebrew)

Beneath the shade tree

Beyt haiyim (Hebrew)

Beyt kevarot (Hebrew)

Beyt olam (Hebrew)

Bier

Big sleep, the

Blackpool (the most boring city in england)

Bloodlet's Demise

Bob's Used Coffin Lots

Bochi (Japanese)

Body barters

Body dump

Body Farm

Body humidifer

Body Park

Bone bayou

Bone collector

Bone Garden

Bone Ground

Bone house

Bone Orchard

Boneyard

Boneyard bonanza

Bonezone

Boogey Land

Boot hill

Bottom Line, The

Bought The Farm Yard

Boxes o'bones

Bucket Kicking Carnival

Bug Chow Hall

Burial garden

Burial ground

Burial home

Burial land

Burial Mound

Burial place

Burial Plot

Burial realm

Burning ghat

Bury Patch

BuryING ground

Butt Can

Cadaver City

Cadaver Cushin

Cadaver park

Cadaverburg

Cadavers' reunion place

Cairn

Camposanto (Italian)

Camposanto (Spanish)

Can Can

Cannibal buffet

Captive audience

Carcass Cache

Carcass Clowns

Carcass motel

Carniceria de carnes frias (Spanish)

Carrion Heaven

Casa de la paz, la (Spanish)

Castle greyskull

Catacomb

Catafalque

Cave of the Dead

Cematerry

Cement Tree

Cementerio (Spanish)

Cemetery

Cemitério (Portuguese)

Cenotaph

Chamber of the dead

Charnel house

Chepuyekumik (Cree)

Churchyard

Cimetière (French)

Cimitero (Italian)

Cimitir (Rumanian)

Cinerarium

Cintiris (Gypsy - Central Europe)

Cintorín (Slovak)

Cioclu (Roumanian)

Cist

City of Angels

City of Eternal Rest

City of Forever Peace

City of the damned

City of the dead

City of the doomed

City of the silent

City Square

City that always sleeps, the

Claddfa (Welsh)

Cmentarz (Polish)

Cmiter (Slovak substandard)

Cmiteris (Gypsy - Central Europe)

Coffin Garage

Coffin Showroom

Coffinteria

Cold feet village

Cold Storage

Coldest place in the world (Thousands below)

Columbarium

Community Gallows

Community of Decay

Compost container

Compost heap

Corpse City

Corpse Condos

Corpse Corner

Corpse Corps

Corpse depot

Corpses-R-Us

Corpseway

Couch of dreamless sleep, the

Cremation urn

Crematorium

Cromlech

Cross Ranch

Crossing the Bridge

Crossroads

Crow station

Crow-bait farm

Crypt

Crypt of doom, the

Crypt of the dead

Crypt of zombies

Curtains!!

Cvintar (Ukrainian)

Da'boneyard

Daisy Patch (Pushin' Up Daisies)

Daisy pushin' patch

Dance floor for the last horizontal tango

Dark Carnaval

Dark Dancefloor

Dark grounds of doom

Darkness

Davey Jone's parlor

Davey Jones's Locker

D'dants farm

Dead Bodies Everywhere

Dead center (of town!)

Dead domain

Dead house

Dead House

Dead Man's Party

Dead People's Place

Dead silence

Dead Zone, the

Deadbangers Ball

Dead-end, The

Deadground

Deadlyland

Dead's Park, the

Deadtown

Death drop off You kill we bury them

Death fields

Death Lot

Death Row

Death Suite

Death's Bedroom

Death's Castle

Death's Domain

Death's door

Death's doorway

Death's Gate

Death's Parlor

Death's playground

Decay buffet

Decaying palace of the dead

Decomposers notes at rest

Deep 6 Garden

Deep six

Dem' Bones, Dem' Bones...

Denique diaetam efficacem inveni .

Denizen of the dead

Departed Line

Depository

Desfile de tumbas

Deterioration Chamber

Devil's House

Devil's playground

Devil's Soulmine, the

Devil's Tomb

Dew Drop Dead Inn

Diedcast metal Coffins museum

Dirt Bed

Dirt discoteque

Dirt Dorm

Dirt Nap Hotel

Dirt Nap Motel

Dirt of Souls

Dirt vaults, the

Dirtnap central

Dirt-nap Dorm

Dirty Yellow Submarine

Dispatch

Ditch

DK corral, the

Doggy digs

Doggy heaven

Dog's Paradise

Dogs World

Dokhma

Dolmen

Doorway/portal between worlds

Down Under

Downtime

Dozin' dozens, reposin'dozens

Dr. Frankenstein's "Farm"-acy

Drop-dead-fred bed, the

Dropping mall

Dump of dead diddlers

Dun rooting club

Dungeon of Doom

Dungeon of the Damned

Dungeon, the

Dust bin, the

Dust factory

Dust to dust reunion

Dwelling of the Dead

E. T. Bone Home

Earthsuit Closet

Earthy bed

Earwig Farm

Eating a dirt sandwich

Elisian Fields

Emetarycay (say) (PigLatin)

Empty Case Case

End of the line

End of the Material Line

End, the

Ending of Lifecycles, The

Endless vacationland

Endsville

Enterradero (Spanish)

Entombment

Eternal care facility

Eternal damnation

Eternal Gathering Place

Eternal hangover

Eternal home

Eternal nap, the

Eternal pit, the

Eternal Resting Place

Eternal room, the

Eternal sleep of no escape, the

Eternal Vacation

Eternity's Foyer

Etherworld

Excavation

Falling Downhill at Top Speed

Fallow Fields

Family Plot

Fancy digs

Fat Lady has sung, the

Fenced in hollow ground

Fertilizer Square

Festerin Heights

Fiddler's Green

Field of Blood

Field of Screams

Field of Sorrow (or morrow)

Fields and fields of bones

Fields of the dead

Final bed

Final Destination, the

Final Quiet

Final resting place/spot

Final snoozing place

Florida

Forever City

Fosa (Spanish)

Fossil farm

Frankenstines workshop

Freddy's Hangout

Free sex for those who dig

Free Worm Food

Freedom

Friedhof (German)

Full of Farmers (Bought The Farm)

Funeral Pyre

Funerary grounds

Funerary Temple

Gabbana (Arabic)

Gallery of the Dead

Gangrene Canteen

Garden of Darkened Souls

Garden of Death

Garden Of Eden

Garden of Forever, the

Garden of Lost Souls

Garden of remembrance

Garden of Rest

Garden of Serenity

Garden of shadows

Garden of silence

Garden of sleep

Garden of souls

Garden of stone

Garden of stones

Garden of the Sleepers

Gargoyle garage

Gate to the Dream world you've been waiting for!

Gates of The Underworld, the

Gateway to Eternity, the

Gateway to Hades

Gebeinehaufen (German)

Gehenom (Hebrew)

Ghost Town

Ghostyard

Giulgiu (Roumanian)

Godafel (Volapuek)

God's acre

God's Goldmine

God's Holy Grounds

God's playground

God's resting place

Golf course where every one gets a hole in one

Golgotha

Gone Flying

Gone Home

Gone Home Motel

Gottesacker

Granite Garden, the

Grateful Dead

Grave

Grave Garden

Gravelot

Gravepit

Graveplot

Graveyard

Graveyard of Souls (after dark)

Gravhøj/gravhoej (Danish)

Gravplads (Danish)

Gravplass (Norwegian)

Grey Port (grey haven)

Groapa (Roumanian)

Grobishta (Bulgarian)

Grobishta (Macedonian)

Groblje (Serbo-Croat)

Groundhog's den, the

Gutterstumped

Hades (Greek)

Hades Dominion

Hade's Half-Acre

Hades' home

Hade's Playground

Hakaba (Japanese)

Hakasho (Japanese)

Hallowed Ground

Hallowed hills

Happy bouncie hunting ground of DOOM, the

Happy hunting grounds

Happyhouse

Harvest of souls

Haud fiet, et clavo fixum est.

Haunt Spot

Haunting hollow

Hautausmaa (Finnish)

Headstone Gallery

Headstone Garden

Headstone Park

Heads-up club

Hearse Pit-stop

Heaven for the Dead

Heavenly Haven

Heaven's Door

Heaven's Gate

Heaven's Waiting Room

Hell

Hell ground

Hell Hole

Hell's Antechamber

Hell's Gate

He's dead Jim

He's on a one way trip

Hide-Out

Hilerri (Basque)

Hill, the

Hiltoki (Basque)

Hobitegi (Basque)

Hofra (Arabic)

Holding Pen, the

hollow box

Hollow hills

Hollow lands, the

Holy Ground

Home of the heroes and legends

Home of the Living Dead

Home Sweet Home

Home to stay

Horizontal Hilton

Hotel California

House of death

House of nothing

House of the Dead

How much land a man needs

Hrbitov (Czech)

Huesero (Spanish)

Human dumpyard

Human egress, the

Hump 'n' dump

Huyet

I told you I was sick

I WILLED My Life Away!

Ichabod's Isle

Iitayaakihtsootssp

Ilina (Hawaiian)

Illuvertalik

Inhumation

Inn of the Wandering Souls, the

Interment camp

Interment Ground

Iraq

Isolation Chamber

It's life Jim but not as we know it !

Jardim da paz (Brazilian)

Jardin secreto (Spanish)

Jazidos (Portuguese)

Job Openings!

John doe's haven

Josef Mengele's storage

Junkyard

Kalmisto (Finnish)

Kalmistu (Estonian)

Kanposantu (Basque)

Kapi (Latvian)

Kapseta (Latvian)

Kavorkian's Trophy Case

Kerkhof (Dutch)

Kimitirio (Greek)

Kirchhof (German)

Kirkegaard (Danish)

Kirkegaard (Norwegian)

Kirkjugar(th)ur (Icelandic)

Kirkyard

Kitty litter box

Kladbeshche (Russian)

Kladovishche (Ukrainian)

Knockin' on Heaven's Door

Koimeterion (Greek Modern)

Krchof (Czech substandard)

Kubur (Malay)

Kurgan (explanation)

Kyrkogaard (Swedish)

Land of no return

Land of the Dead

Landscapes of Granite Ghosts

Last bed, the

Last exit to Brooklyn

Last Gasp Saloon

Last Losenge

Last Lounge

Last Lover's Lane

Last Pit Stop on the Highway of Life

Last plantation

Last Refuge

Last Roundup, the

Last safety deposit box

Last sleep

Last Stand

Last Stop

Last stop to paradise

Last time-out

Lenore's Lawn up.

Let's play: Find the vampire

Libingan (Philipino)

Lich gate

Lilluvertalik (Inuit)

Locked and Loaded Locked and Loaded

Lonely SDF (Solo Dead Figure)

Long barrow

Long home

Loser's club

Lost souls of today

Lost collection of mortals

Lotsa dumbass words for graveyards yard

Love's Tragic End

Lursaindu (Basque)

Lying in Waste

Madfan (Arabic)

Maggot Munchkinland

Maggottunnels

Mah gahtzer (Jewish?)

Makaburini (Swahili)

Mamma always said, Life is like a row of coffins, never one'll fit

Mansao dos mortos (Brazilian)

Maqbara (Arabic)

Marble Mall

Marble orchard

Marble Ranch

Marsfeld

Mastaba

Matter Check-In Post

Mausoleo (Spanish)

Mausoleum

McCemetary

Meatfreezer

Medieval Zone, the

Memorial

Memorial Gardens

Memorial park

Memorial property

Memory lane

Menhir

Menuhat olamim (Hebrew)

Mezarlik (Turkish)

Midian

Miracle Hair Salon n' Nails

Mirodvor (Slovenian)

Misery's palace

Mohilnik (Byelorussian)

Morada eterna (Brazilian)

Morgue

Mormant (Roumanian)

Morrison hotel

Mortal world's exit

Mortician's Scorepad

Mortuary

Most popular place in town, the

Motel Deep 6

Motel Eternity

Mother Nature's Acres

Mud pie café

Muerte

Mulaòi bar (Gypsy - Central Europe)

Mummy-chamber

Murder Victims Anonymous

My Peaceful escape

Mynwent (Welsh)

Mystical world of the dead

Narrow house

Nastalgia

Necrophiliac Heaven (I'm a necrophiliac, how well can you play dead)

Necrophiliac singles bar

Necrophiliac's Brothel

Necrophiliac's Dream

Necrophiliacs' singles club

Necropolis

Needin' a Nap

Nekrotafeion (Greek)

Nekrotafio (Greek)

Neptune's Niche

Netherworld

Never ending dirt bath

Never ending party

Never never land

Nevermore

Nicho

Nicho (Spanish)

Night's Plutonian Shore

No Brain Hotel

NOW you're f#$@ed!

Nuhenutoowekumik (Cree)

Obelisk Garden

Obituary Mambo Club

Oh no,,, oh no,,,

OJ's house

Old Crow's Nest

Onder de groene zoden (Dutch)

Organic rot fest

Orshuulgyn gazar (Mongolian)

Ossuary

Osteo-Poe-row-Styx

Other realm, the

Out of business

Palacio de la muerte (Spanish)

Panteón (Spanish)

Pantiyon (Philipino)

Parca (Spanish)

Parking Place

Past People Plantation

Pastures of Peace

Pauper's hill

Pekuburan (Indonesian)

People Farm

People landfill, the

People-plantin' Patch

Permanent retirement park

Permanent vacation

Pet semetery

Pine box palace

Pit

Pit City

Pit of stank

Place below that reminds us of above, a

Place for Dead People

Place in the Sun, a

Place of Ashes to Ashes and Dust to Dust

Place of doom

Place of eternal darkness

Place of eternal rest

Place of interment

Place of Judgement

Place of Nirvana

Place of no return

Place of Peace

Place of rest

Place of the Dead

Place of the final sleep

Place of the spirits, the

Place people are dying to get into

Place where everyone has to go to

Place where Grampy lives, the

Place Where the Sun Don't Shine

Place where time stops, the

Platz um die Radieschen von unten zu bewundern (German)

Playground for the Undead

Please kill me,,, whoops, to late

Plotted plants

Pluto's vacation yard

Pod Pod

Poe's playground

Point of No Return

Pokopalishche (Slovenian)

Polyandrium

Postulant's Promenade

Potter's field

Procrastinator's paradise

Purgatorial preparation place

Purgatory

Pusara (Bahasa Indonesian)

Pushing Up Daisies

Pusing up Posies

Putrify Damn You!

Pyramid

Pyre

Qabr (Arabic)

Qarafa (Arabic)

Raven's Haven, the

Raven's Inimical Prey

Real Grave Yard shift, the

Reaper's paradise

Recinto mortuorio (Spanish)

Records of the Day the Man Did Fall, the

Rental Storage Space (In Germany:)

Repo(se) depot

Residence of death

Rest Home for the Damned

Rest IN PEACE

Resting grounds

Resting Place, the

RIGGA bell if MORTIS wakes up

RIP Central

Roach motel

Room Without a View

Rottenskull Cafe

Rottingham

Rums (Arabic)

Sacred soil

Safest place in the world, the

Sahapflao (Georgian)

Salmoteca (Italian) = cemetery

Salon of Souls

Sanctuary

Sarcofago (Spanish)

Sarcophagus

Sarnatchie

Satan’s tools

School Cafeteria

Scrap heap of souls

Sementeryo (Philipino)

Semiteri (Greek)

Seól

Sepulchral cist

Sepulchre

Sepulcro (Brazilian)

Sepultura

Sepulturas (Portuguese)

Sepulture

SFU Express (six feet under express)

Shadowlands

Shaft tomb

Shell Box

Sheol (Hebrew)

Shouldn't have sniffed that last line...**sniff**

Shrine

Shrine city

Shroud, The

Shrouded souls -n- dirt

Silence Paradise

Silent city

Single room flat

Single Unit Morphing Station

Six Feet Under Collection

Six feet under home for the homeless

Skeleton slumber party

Skull orchard

Sleep City

Sleep of a Thousand Dreams

Sleep of Transition

Sleephole

Sleepin' Single

slug suckin apartment complex

Slumber site for souls

Smorgasbord of decay

Solarium

Solitary Confinement

Solo Flight

Soul Garden

Soul Patch

Soul Recycler

Souls last domain

Soul's Morgue

South of the Border (down mexico way)

South of the frostline

Space Available, Jan, 3003

Spawn pit

Specter's hectare

Spirits playground

Spirit's playground

Spiritsville

Splitsville

Spook nook

Stairway to heaven

Stairway to heaven

Stairway to hell

Stationary Vehicle

Stephanie burdette

Stiff city

Stiff competition (only for crowded sites)

Stiff Slumber

Stone Orchard

Stoned

Storage Space

Stupa

Summer Lands, the

Surnuaed (Estonian)

Swamp Death

Tangible hemisphere, a

Tax shelter, the

Temetö (Hungarian)

Temetos (Gypsy - Central Europe)

Termination station

Terreno de tiesos (Spanish)

Thanatopolis

The Dark Lord's Palace

The Great Below

The Great Beyond

The Terminal

This place is dead

This place is dead

Threefold Return

Threshold to Eternity

Time Capsule

Tir Na Nog

Titanic

To Be Continued

To Thine Own World Be Dead

Toes Up Lot

Tomb

Tomb of the Dead

Tomb Town

Tomb town (used in the wild west)

Tomb'ejo (Esperanto)

Tombstone

Too Dark Park

Tope

Torba (Arabic)

Total Relaxation

Totenacker (German)

Tower of silence

Toxic Lock-Up

Transition Chamber

Transmutation Chamber

Trench

Trunk

Truthful stroll, the

Tumba (Spanish)

Túmulos (Portuguese)

Tumulus

Ultimate compost pile

ultratumba (Spanish)

Um Rammstein

Umbra

Underground Condo

Underground Condominium Complex

Underground Hotel

Underground Palace

Underworld, the

Undiscovered country, the

Unmovable spot

Up to 10000 and still counting knockout, the

Urn cemetary

Valhalla

Valley of the dead

Valley of the Kings

Valley of the Souls, The

Vault

Vermin Village

Village of the Darned

Virginia's Vault

Volleyball court where everyone gets a dig

Vultures' reason for starvation

Waiting room, the (early 20th century England)

Wasted space

Watch-where-you-Step Land

Weary

Wedding Day with the Worms

Well where people go when they kick the bucket!!

What Do You Want On Your Tombstone?

When the fat lady sings

Wicáhapi

Wife's Trophy Case, the

Witches' Playpen

Wooden Bed, the

World beyond, the

Worm Buffet

Worm Condo

worm eating

Worm Farm

Worm pit

Worm trough

Worm work farm

Wormhole

Wormpatch

Worms Night Out

Worm's Restaurant

Worst place to hold a necrophilliac's anonymous meeting

Wurmhotel (German)

Yard of farewells

Yard of graves

Yard of tombs

Ye old fossil collection

Yikwuhuskar (Cree)

Your arms are too short to box with God!!!!!!!

Your kidding me, right

Yratemec

Zombie Hang out

Zombie Inn

Zombie insane asylum

Zombie Land

Zombie Palace

Zombie Park

Zombie Place

Zombie playground

Zombie zone

Zombie zoo

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

poe'yu hpl ile karşılaştırmak iki yazara da yapılan bir haksızlık aslında . hpl de kendisinin belirttiği gibi ki öykülerinde de poe ismine çok rastlarız ; poe'dan oldukça etkilenmiştir .

ama aralarında ufak farklar var . poe polisiye türünün de babası sayılır ve bu konuda eserler vermiştir . hpl tarzı fantastik-korku türünde yapıtı cokta fazla değil . aslında hpl'nin etkilendiği de bunlar olmuştur . bu iki ayrıma göre insanlar tercih yapıyor genelde .

fakat üzüldüğüm bi nokta daha var , bazı edebiyat eleştirmenleri poe'yu edebiyatçı kabul etmeyip onun izinden gidenleri de edebiyatçı saymıyorlar .

h.p. lovecraft , clark ashton smith , frank belknap long , robert ervin howard , robert bloch . bunlar çok büyük yazarlar bence . hem yapıtlarıyla hem öykülerindeki düşündürücü öğelerle . hpl okuyanlar bilir , öykülerinde düşündürücü unsurlar vardır . poe'da da öyle . hikayelerdeki olaylar tamamen anlatılmaz . ipin ucu açık bırakılır ,gerisi okuyucunun hayal gücüne kalmıştır . belki de en sevdiğim nokta bu .

demek istediğim , iyi ki poe diye bir yazar varmış ve onun izinden gitmiş olan bir grup weird tales yazarı da olmuş . şuan her ne kadar stephen king , clive barker gibi yazarlar türü - bana göre - saptırmış olsalar da korku türü poe'yla ve izinden gidenlerle var .

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

H.P Lovecraft ve Edgar Alan Poe benzerliğine katılacağım tek nokta öykülerindeki karamsar yan , kullandıkları mekanlar ve gotik hava. Bence Poe edebi açıdan çok daha üstün Lovecraft'a göre. aslında iki yazarı karşılaştırmak tercih edeceğim ve tasvip ettiğim bir şey değildir ama madem konu açıldı ben de fikrimi söyleyeyim dedim. Lovecraft eserlerinde daha çok doğaüstü öğeleri kullanıp biraz da kendi abartmasıyla korkutur okuyucuyu ( mesela çoğu eserinde şöyle cümleler geçer ; " aman Tanrı'm bu şimdiye kadar gördüğüm en korkunç şey ,daha önce böyle ürkütücü ve insnaın kanını dondurucu bir şey görmemiştim" ve haliyle siz de merak edersiniz ve korkarsınız çünkü bilinmeyen hep korkutucudur. ama Poe daha sağlam bir dille , abartı olmadan ve daha gerçekçi bir üslupta yazar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

H.P Lovecraft ve Edgar Alan Poe benzerliğine katılacağım tek nokta öykülerindeki karamsar yan , kullandıkları mekanlar ve gotik hava. Bence Poe edebi açıdan çok daha üstün Lovecraft'a göre. aslında iki yazarı karşılaştırmak tercih edeceğim ve tasvip ettiğim bir şey değildir ama madem konu açıldı ben de fikrimi söyleyeyim dedim. Lovecraft eserlerinde daha çok doğaüstü öğeleri kullanıp biraz da kendi abartmasıyla korkutur okuyucuyu ( mesela çoğu eserinde şöyle cümleler geçer ; " aman Tanrı'm bu şimdiye kadar gördüğüm en korkunç şey ,daha önce böyle ürkütücü ve insnaın kanını dondurucu bir şey görmemiştim" ve haliyle siz de merak edersiniz ve korkarsınız çünkü bilinmeyen hep korkutucudur. ama Poe daha sağlam bir dille , abartı olmadan ve daha gerçekçi bir üslupta yazar.

aslında hpl hikayelerinde materyalist yan da ağır basıyor . hatta kendisinin yazdığı mektuplardan koyu bir materyalist olduğunu söylüyor. cthulhu , azathoth , nyarlathotep , shub niggurath , yog-sothoth , dagon , hydra , tsaggothua (şuan aklıma gelmeyen tüm old ones) hepsi farklı gezegenlerden insanoglu var olmadan gelen 'fiziksel' varlıklar . yani 'ruh' kavramına dayalı ,soyut varlıklara dayalı bir doğaüstü yok hpl öykülerinde onu da belirtelim .soyut olarak gösterebileceğim sadece bazı öykülerde geçen büyüler var . örnek verecek olursam , 'the thing on doorstep' öyküsünde ephraim waits ,okyanuslarda fırtına yaratabilen biridir .

poe'da da var bu . roedrick usher'in de öngörü yeteneği vardır misal .

senin dediğine gelince , evet hpl 'cok korkunçtu biçimsizdi bildiğimiz geometrinin dışındaydı açıları, o kadar korkunçtu ki poe gelse bile bunu tasvir edemezdi' diye başlayan 'bunu yapamam ,delilik olurdu' diye biten cümleleri bazen sıkmıyor değil . fakat yine bi örnek verecek olursam 'the statement of randolph carter' adlı kısa öyküsünde harley warren'in mezarlarla ilgili teorisine değinip açıklamaması , yasaklanmış kitaplara sahip olup bunlar hakkında bilgi vermemesi cok hosuma gidiyor . sonucta benim hayalgücüme kalıyor ve oturup düşünüyorum ben de . hikayenin boş noktalarını kendim tamamlıyorum .

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

akşam yıldızı

 

Yaz ortasındaydı

Ve geceyarısı,

Ve yıldızlar yörüngelerinde

Ölgün ölgün pırıldarken,

Daha parlak ışığında

Kendisi göklerde

Köle gezegenlerin arasında,

Işığı dalgalarda olan soğuk ayın.

Soğuk tebessümüne dikmiştim gözlerimi

Fazlasıyla - fazlasıyla soğuktu benim için

Derken kaçak bir bulut,

Geçti örtü niyetine,

Ve ben sana döndüm,

Mağrur akşam yıldızı.

Senin ışığın daha değerlidir benim için.

Çünkü yüreğime mutluluk verir

Göklerdeki gururun geceleri,

Ve daha çok beğenirim

O alçaktaki daha soğuk ışıktan

Senin uzaktaki ateşini.

 

:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uyuyan Güzel / Edgar Allan Poe

 

Haziran bir gece yarısı

Tenimde serin, gizemli ayışığı

Altın kıyıları

Nemli, baygın tütsüler yayan

Dingin zirvelere

Ezgiler eşliğinde akışan damlacıkları

Usulca evrensel vadiye kanatlanan

Ulaşılmaz, gizemli ayışığı...

 

Eğiliyor biberiyeler mezarına,

Zambaklar dalgalara

Çürüyor suskun yıkıntılar

Göğsüne sarıp gecenin sisini

Çekiliyor sonsuz uykuya

Lethe gibi, bak! Nehir, bile bile

Uyukluyor yatağında

Hiç uyanmayacakmış gibi

Irene'in yazgılarıyla yattığı yerde

Uyuyor tüm güzellikler!

 

Ah, görkemli prenses! Gerçek olabilir mi-

Bu pencere, kara geceye açılan?

Ürkünç kımıltılar perdelerde

Eğleniyor alaycı ruhlar ağaç tepesinde

Sesleniyor her aralıktan

Arsızca odanda dolaşan

Bedensiz ruhlar, büyücüler

Süslü kapağı altında gömütünün

Gizlenmiş uyuyan ruhun,

Uzayıp kısalıyor duvarlarda gölgeler

Beyaz hayaletler gibi uçuşan...

 

Ah, sevgili prensesim! Hiç mi korkmuyorsun?

Ne rüyalar görüyorsun?

Belli ki uzak denizlerden gelmişsin

Küçük bahçemizin sadık ağaçlarına

Ne tuhaf rengin... Giysilerin...

Saçlarının uzunluğu

Ve bu dayanılmaz sessizlik!

 

Prenses uyuyor! Ah, bırakın uyusun

Kutsal sığınağında Tanrı'nın, derin derin

Bir kez daha kutsal kılınsın bu oda

Bu yatak, melankolik, bir kez daha!

Yalvarırım Tanrım, gözleri açılmadan

Gömütüne hayaletler uğramadan

Uyusun prensesim!

 

Aşkım uyuyor! Ah, bırakın uyusun

İncitmesin solucanlar bedenini

Uyusun sonsuza dek

Yaşlı ormanın loş kuytularında

Açılsın yüksek kemerleri gömütünün

Dağıtarak karanlığı ansızın

Üzerinde işlemeli tabut örtüleri

Anımsatır atalarının cenazesini

Utkulu, sevinçli, huzur verici...

 

Küçük bir kızken

Taş atardı prenses

Ayrıksı bir gömüt kapısına

Bir yankı daha, her taşla

Ürkerdi düşüncesinden bile,

Günahkar çocuk, biçare!

Ölünün iniltisiydi, yükselen gömütten...

 

...

 

........e için

aldırmıyorum, bu dünyada payımın

-DÜNYADAN AZ BİR HİSSEYLE-

aşk yılları olmasına unutulan

bir dakikanın nefretinde.

ağlamıyorum terkedilmişler güzelim

 

BENDEN mutludur diye

ama sen üzülüyorsun diye...

kaderime bir yolcu olan benim!.

 

....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

H.P Lovecraft ve Edgar Alan Poe benzerliğine katılacağım tek nokta öykülerindeki karamsar yan , kullandıkları mekanlar ve gotik hava. Bence Poe edebi açıdan çok daha üstün Lovecraft'a göre. aslında iki yazarı karşılaştırmak tercih edeceğim ve tasvip ettiğim bir şey değildir ama madem konu açıldı ben de fikrimi söyleyeyim dedim. Lovecraft eserlerinde daha çok doğaüstü öğeleri kullanıp biraz da kendi abartmasıyla korkutur okuyucuyu ( mesela çoğu eserinde şöyle cümleler geçer ; " aman Tanrı'm bu şimdiye kadar gördüğüm en korkunç şey ,daha önce böyle ürkütücü ve insnaın kanını dondurucu bir şey görmemiştim" ve haliyle siz de merak edersiniz ve korkarsınız çünkü bilinmeyen hep korkutucudur. ama Poe daha sağlam bir dille , abartı olmadan ve daha gerçekçi bir üslupta yazar.

burada bir şeye cevap vermeyi unutmuşum .

açıkcası poe'nun tüm öykülerini okumadım . fakat h.p. lovecraft'ın hemen hemen tüm öykülerini okudum .

edebi yön olarak kesinlikle h.p. lovecraft bana göre daha üstün . hpl'nin poe'dan etkilendiği aşikar ki ben ilk hpl'yle başladım daha sonra poe'yle tanıştım ve bu benzerlik açıkça fark ediliyordu .

ilk hpl'ye başladığımda 'polyphemous benzeri ve tiksindiriciydi daha fazlasını tasvir edemem insanlık dışı' gibi ifadeler bazı yerlerde canımı sıktı hatta biraz yadırgadım . sonra yavaş yavaş alıştım , şuan da çok seviyorum . çünkü hayal gücümün sınırlarını zorluyor ,düşündürtüyor . ama edebiyat eleştirmenleri hpl'nin bu yönünü pek sevmiyorlar . onun sürekli 'tiksinç,iğrenç' gibi ifadeleri olması , edebiyat dünyasından yok sayılmasına bile neden oluyor .

poe'nin edebi yönüne gelince öncelikle 'the tell-tale heart' öyküsünü okuduğumda belirtmeliyim ki poe'dan nefret eder kıvamına geldim . edebi yön olarak cidden kötüydü . birbirini tekrar eden cümleler beni o kadar sıktı ki sadece hikayeyi bitireyim diye okudum . 'sinirliyim evet sinirliyim kesinlikle sinirliyim bugun daha da sinirliyim' tarzı ifadeler beni cok yordu.

'the black cat' te aynı yine . aynı ifadeler sürekli .

hikayelerin konularını da sevmedim . neyse ki 'the fall of house of the usher' gibi biraz daha düşündürücü öykülerle tanıştıktan sonra poe'yu cok sevmeye başladım . fakat edebi yön konusunda hpl'nin üstün oldugunda ısrarlıyım .

her neyse poe ve hpl'nin karsılastırılmamasını söyleyen ben tartısmayı devam ettiren de ben ayıp etmişim biraz da farkındayım :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Poe'nun bütün öyküleri İthaki Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı. İnsanoğlunun uyguladığı vahşetin, şiddetin evrensel bir çılgınlık noktasına geldiği bugünlerde Poe'yu okumanın tam sırası

 

Karanlığın kıyısındaki deha: Edgar Allan Poe

Arkadaşlarımıza, bazen de kendimize sorduğumuz bir soru vardır: 'En çok hangi yazarları seversin?' Basit ama yerinde bir soru. Ben bu soruyu kendime sorduğumda aklıma gelen ilk beş isimden biri Edgar Allan Poe oluyor.

 

 

 

Poe ile ilk karşılaşmam henüz lise yıllarında, edebiyat kitabımızdaki 'Annabel Lee' şiiriyle olmuştu. Ne yazık ki şiiri kimin Türkçeye çevirdiğini anımsamıyorum. Uyaklı şiire yatkın bir kültürden geldiğimiz için mi, yoksa o sıralar ilk aşkının yaşamakta olan bir yeni yetmenin abartılı duygularına karşılık verdiği için mi, bu şiiri çok sevmiştim. Liseden sonra Poe'nun adını pek sık duymadığımı itiraf etmeliyim.

İzlediğim korku filmlerinin jeneriklerinde büyük ustanın adı gözüme çarpsa da çok önemsememiş olmalıyım ki, ilk öykü kitabım yayınlanana kadar Poe ilgimi fazla çekmedi. Ancak ilk öykü kitabımla birlikte, polisiye -kara roman türüne eğilimim olduğunu fark edince bu tuhaf yazarın yapıtlarına ilgim artmaya başladı.

 

Bu ilginin başlarda çok yüzeysel olduğunu itiraf etmeliyim. Hatta 'Morgue Sokağı Cinayeti'ni okuduğumda ilk kitabını yayımlatmayı başarmış genç bir yazarın, o dünyayı ben yarattım havalarıyla, öyküyü epeyce basit bulduğumu bile söylemeliyim. Yine de Poe'nun 'Morgue Sokağı Cinayeti'nin girişindeki analitik çözümleme üzerine yazdığı metni defalarca okumaktan, kaleme aldığım yazılarda kullanmaktan geri durmadığım da bir gerçekti.

 

Poe'yu daha iyi tanımaya başlamam, 'Usher Konağı'nın Çöküşü', 'Kızıl Ölümün Maskesi' gibi ölümün mutlaklığını çarpıcı bir biçimde dile getirdiği gotik, korku öyküleriyle olmuştu. Ama onun hakkında ilk şaşkınlığa kapılışım ve hayran oluşum, Poe'nun yalnızca polisiye de değil, bilim kurgu türünde de bir öncü olduğunu fark edişimle başlar. Gerçekten de 'Hans Pfaall'ın Duyulmadık Serüveni' adlı öyküsünde Jules Verne'den yıllar önce aya yolculuğu anlatmıştır. Hem de sayfalar dolusu bilimsel açıklamalar yaparak.

 

Talih ona çok az güldü Poe'nun en önemli özelliklerinden biri de öykülerindeki konu çeşitliliğidir. 'Morg Sokağı Cinayeti'nde inanılmaz gibi görünen bir cinayetler toplamını mantıksal çözümlemeye yaslanarak kurgulayan yazarımız en küçük bir büyüye, mistik olana şans tanımazken, 'Morella' adlı öyküsünde kahramanının ölen karısının ruhunun doğan kızında yaşadığını anlatmaktan çekinmez.

Onun öykülerini, özellikle de 'Kuzgun' adlı şiirini okuyunca, bu alkolik şair de, bu sık sık delirium tremens krizleri geçiren adam da, tuhaf, o güne kadar öteki yazarlar da olmayan bir 'şey'in varlığını hissettim. Bu 'şey'in ne olduğunu bilmiyordum ama hissediyordum. Yapıtlarını yeniden okudum ama kesin bir sonuca ulaşamadım. Belki aradığım 'şey' onun yaşamında gizliydi. Böylece ilk kez bir yazarın yaşam öyküsünü merak etmeye başladım. Ne yalan söyleyeyim, Poe'ya kadar, yaşam öyküsünü okuduğum yazarların hemen hepsi, hakkında metinler kaleme aldığım yazarlardı. Sizin anlayacağınız, onların yaşam öykülerini zorunluluktan okumuştum. Ama Poe'yu iyi tanımam için daha fazla bilgiye gereksinmem vardı.

 

Bu yüzden yaşamını çıldırasıya merak ediyordum. Merakımı gidermekte pek zorlanmadım Edgar Allan Poe 1809'da Amerika'da Boston / Massachusetts'de yoksul bir ailenin ocuğu olarak dünyaya geldi. Babası David aslında zengin bir aileden geliyordu. Poe'nun dedesi bağımsızlık savaşına katılmış bir generaldi. Ama Poe'nun babası David, güzelliğiyle ünlü İngiliz aktristi Elizabeth Arnold'a aşık olup evden ayrıldı. Elizabeth'le evlendi, karısı gibi oyunculuk yapmaya başladı. Bu yoksul bir yaşam sürmek anlamına geliyordu ama aşktan başı dönen David buna baştan razı olmuştu. Genç çiftin dünyaya gelen üç çocuğundan biriydi Poe. Zaten yoksul olan aile üç çocuğa bakmakta iyice zorlanıyordu. Yaşam böyle sürse iyiydi ama talihsizlik peşlerini bırakmıyordu. Ne yazık ki önce anne Elizabeth, ardından David ölecekti. Böylece üç kardeş bir anda kimsesiz kalıvermişti. Üç kardeşten en şanslı olan Poe'ydu. Onu varlıklı Allan ailesi evlat edindi. Yaşamı boyunca talihin ona ender güldüğü anlardan biriydi bu.

Allan ailesi özellikle de anne Frances onu çok seviyordu.

 

Yeni ailesiyle birlikte İngiltere, İskoçya ve İrlanda'yı gezdi, özel okullarda öğrenim görme olanağı buldu. 1826 yılında Virginia Üniversitesi'ne kayıt oldu. Başarılı bir öğrenciydi ama aynı zaman da sıradışı biriydi. Eğitim sisteminin yasakladığı davranışlara yönelmek de gecikmedi. Zekası kadar içki, kumar gibi alışkanlıkları ve dik başlılığıyla da dikkat çekmeye başladı. Sonunda üniversiteden ayrılıp ailesinin isteği üzerine West Point Amerikan Askeri Akademisi'ne girdi. Kötü alışkanlıkları, aldığı cezalar, okuldan çıkarılmak istenmesi baba John Allan'la Poe'nun arasında gerginlik yaratıyordu. Ama onu gerçek bir anne gibi seven Frances Allan sayesinde bu tartışmalar fazla büyümeden yatıştırılıyordu. Ancak Frances Allan 1829'da yaşama gözlerini yumdu. Ve John Allan hiç zaman yitirmeden genç bir kadınla evlendi. Bu evlilik babayla oğul arasındaki gerginliği daha da artırdı. John Allan, Poe'nun uslanmasını istiyor, genç şairimiz ise kendi başına buyruk yaşamını sürdürüyordu. Aile içinde yaşanan sert bir tartışmadan sonra Poe bir daha dönmemek üzere evi terk etti. Artık sokaklardaydı. Çeşitli işlere girdi çıktı. Bu arada içmeyi sürdürdü. Yoksuldu, ayyaştı, deyim yerindeyse sürünüyordu ama o hep başı dik dolaşıyordu. Ötekiler farkında olmasa da o kendi yeteneğinin bilincindeydi. Bu yüzden bir çıkış yolu bulamayacağının da farkındaydı.

 

'Şişedeki Mesaj' adlı öyküsüyle 'The Baltimore Saturday Visitor'ın açmış olduğu yarışmaya katıldı. Yarışmayı kazanınca yazın dünyası onu fark etti. 'Southern Literary Massenger'da editör yardımcılığı işine girdi. Kısa bir süre sonra da on üç yaşındaki Virginia Clemm ile evlendi. Ancak iki yıl sonra ayyaşlık, başına buyrukluk gibi nedenlerle yöneticilerle anlaşamayarak dergiden ayrılmak zorunda kaldı. Yoksulluğu, dış dünyaya duyduğu öfkeyle birlikte artmayı sürdürdü.

 

1849 yılının 7 Ekim günü ölüme yenik düşünceye kadar da bu öfkeyi korudu.

Poe'nun yalnızca kırk yıl süren yaşam öyküsünü okuyunca Poe'nun yapıtlarındaki o tuhaf 'şey'in ne olduğunu anladım dersem yalan olur. Ta ki 'Wilson Wilson' ve 'Kara Kedi' öykülerini okuyuncaya kadar. Bu iki öykü insanın içindeki kötülüğü, şiddeti, öldürme duygusunu anlatıyordu. İşte bu iki öyküyü okuduktan sonra Poe'nun yapıtlarında, öteki yazarlarda pek görmeye alışık olmadığımız o tuhaf 'şey'in ne olduğunu kavradım: O, içimizdeki kötülüğü anlatıyordu.

 

İnsanoğlunun yüreğindeki karanlık bölgeye ışık tutuyor. O bölgede korkusuzca yürümeyi deniyordu. Poe'yu ölümsüz kılan, sapkınlıktan erdeme, bencillikten özveriye, korkaklıktan kahramanlığa, şefkatten vahşete kadar birçok güdü ve duyguyu içinde barındıran insan yüreğinin karanlık yüzünü anlatma çabasıydı. Ölümünün üzerinden 150 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen Poe'nun metinleri hâlâ yaşamayı, insanları etkilemeyi sürdürüyor. Ne mutlu ki, ülkemizde de Poe'yu duyulan ilgi birkaç yıldır iyice arttı. Yayınevlerimiz ardı ardına Poe çevirileri yapmaya, dergilerimiz özel Poe sayıları hazırlamaya başladılar. Son olarak da Poe'nun bütün öyküleri Dost Körpe'nin çevirisiyle İthaki Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı.

İnsanoğlunun uyguladığı vahşetin, şiddetin evrensel bir çılgınlık noktasına geldiği bugünlerde Poe'yu okumanın tam sırası.

* * *

 

Poe kitaplığı

BÜTÜN HİKAYELERİ 1

çeviren: Dost Körpe, İthaki Yayınları, 2000, 277 sayfa, 8 milyon lira.

BÜTÜN HİKAYELERİ 2

çeviren: Dost Körpe, İthaki Yayınları, 2001, 268 sayfa, 8 milyon lira.

BÜTÜN HİKAYELERİ 3

çeviren: Dost Körpe, İthaki Yayınları, 2001, 287 sayfa, 8 milyon lira.

BÜTÜN HİKAYELERİ

çeviren: Dost Körpe, İthaki Yayınları, 2001,

237 sayfa, 8 milyon lira.

BÜTÜN HİKAYELERİ 5

çeviren: Dost Körpe, İthaki Yayınları, 2001, 279 sayfa, 8 milyon lira.

ŞEHRAZAT'IN BİN İKİNCİ GECE MASALI

çeviren: Hasan Fehmi Nemli, Ayraç Yayınevi, 2000, 180 sayfa, 5 milyon lira.

ÇALINAN MEKTUP

çeviren: Tomris Uyar, Memet Fuat, Dost Kitabevi, 2000, 109 sayfa, 3 milyon 500 bin lira.

GARABET MELEĞİ ÖYKÜLER

çeviren: A. Sıla Bayer, Ümit İnginar, O. Burak Sözen, Sel Yayıncılık, 2000, 102 sayfa, 4 milyon lira.

KUZGUN - BÜTÜN ŞİİRLERİ

çeviren: Hande Taştekin, Beyaz Balina Yayınları, 2000, 136 sayfa, 4 milyon lira.

BÜTÜN ŞİİRLERİ

çeviren: Oğuz Cebeci, Oğlak Yayıncılık, 1999, 142 sayfa, 4 milyon 500 bin lira.

 

Poe, ölüm ve kısa öykünün doğuşu

Edgar Allan Poe'nun yazdıklarının ölümsüzleşmesinin sırrı, yazarın bakışını toplumun üzerinden hiç ayırmamasında gizli.

 

GÖKÇEN EZBER

1999'da, 150. ölüm yıldönümünde dünyanın her yanında çeşitli etkinliklerle anılan Edgar Allan Poe, sınırsız düş gücünün kaynaklarından çıkmış özgün öyküleriyle, yüz elli yılı aşkın bir zamandan beri yalnızca okurların kurmaca dünyalarını renklendirmekle

kalmamış, yapıtlarının çoğuna biçim veren kısa öykü türünün yerleşip gelişmesine de büyük katkı sağlamıştır. Poe'nun öykücülüğünü tanımlama girişimleri çoğu zaman, düş gücümüzün doğaötesine uzanan sınırlarını zorlamayı gerektirir. Poe'nun düş gücünü, imgelem zenginliğini, yaratıcılığını sunan ve hareketli kurmaca dünyalar kuran öykülerinin bir başka önemi de, kısa öykü türünü, bir daha hiç silinmemecesine yazın dünyasına yerleştirmesidir. Kadın, suç, ölüm ve sanat gibi, neredeyse saplantı derecesine varan konuları irdelediği öyküleri, Poe'nun birçok eleştirmen tarafından kısa öykünün öncüleri arasında anılmasına neden olmuştur. Başka bir deyişle, öykülerinde usanmadan ölüm temasını irdeleyen Poe, yazını ve kurmaca dünyaları ölümle yüzleştirerek, 'kısa öykü' adında yeni bir yazınsal tür doğurmuştur.

 

Peki Poe'nun öyküleri, yazınsal dünyanın neresine yerleştirilebilir? Amerikalı eleştirmen Arthur Ransome, Poe'nun yazınsal konumunu, yaratı dünyasını ve öykülerinin esin kaynağını, son derece renkli bir imgelemle betimliyor. '... Balzac'ın geniş ve çok renkli açık arazisi değil, fakat çevresi uzun ağaçlarla kapanmış ve sürekli karanlığın egemen olduğu küçük bir koruluktur. Burada dolaşan hayaletlerin yüzleri, acı ya da korku ile doludur.

 

Poe bu küçük koruluktan, kendisini ölümsüzleştiren tuhaf öyküler getirmiştir ve ruhu, sıradan dünyada dolaşmadığı zamanlarda, burada dinlenmektedir.' Poe'nun ölüm konusunda haklı gerekçeleri vardı. Ünlü yazarın yaşam çizgisi, bir anlamda, ölümle çizilmişti. Küçük yaşta anne ve babasını, on sekiz yaşındayken üvey babasını ve sevgili genç eşini kaybetmişti.

Ölümü farklı ele aldı 'Bay Valdemar Vakasındaki Gerçekler' adını taşıyan öyküsünde, tam ölmek üzereyken hipnoz altına alınan bir adamın yaşadıkları anlatılır. Bu öyküde Poe, askıya alınmış bir ölüm sürecini betimlemiştir. 'Askıya alınmış bir ölüm süreci' deyişi bile, Poe'nun bu öyküyü yazarken, düş gücünün sınırlarını ne denli zorladığını gözler önüne sermektedir. Ölüm, yaşamın vazgeçilmez bir boyutudur ve canlıların tutunmak için uğraştığı 'yaşam' adı verilen süreci vurgulayan, ön plana çıkartan ve ona vazgeçilmezlik katan da, ölümden başka bir şey değildir. Bu nedenle, bu doğal tema birçok yazar tarafından işlenmiştir ve işlenecektir. Peki Poe'nun ölümü ele alışı, öteki yazarlardan hangi açılardan farklıydı? Öteki yazarlara oranla, Poe'nun adının ölümle daha çok anılmasının nedeni, Poe'nun ölümü ele alış biçimindeki farklılık mıydı?

 

Yukarıdaki soruların yanıtı, büyük ölçüde, Poe'nun en çok kullandığı türün özelliklerinde, yani kısa öykünün tanımında yatmaktadır. Kısa öykü, kesin ve genel bir tanım kabul etmeyen bir tür. Belki tıpkı şiir gibi zor tanımlanması, onun yazınsal bir tür olarak sağlamlığını, kurmaca dünyaları ve duyguları yansıtma aracı olarak vazgeçilmezliğini kanıtlamaktadır. Bu türe ilişkin ortaya konulan farklı tanımlar ne olursa olsun, kısa öykü, çok sesliliği, kapsayıcılığı, az sözle çok şey söyleyebilmesi, görünürdeki yalınlığı altında barındırdığı engin kurmaca dünyaları ve dinamizmi ile, usta yazarların elinde gerçek birer yazınsal ziyafete dönüşebilmekteler. Poe da, ele aldığı az sayıda temayı işleyerek, onlarca farklı öykü yazmış ve her birinde, işlediği tema aynı olsa bile, farklı kurmaca dünyalar kurmayı başarmıştır.

'Bay Valdemar Vakasındaki Gerçekler' adlı öyküsünde Poe, ölüm teması çevresinde, insanın kanını donduran bir kurgu sunuyor. Bu öykünün geniş kitleler tarafından severek okunması ise, yalnızca ölüm temasının karşıtlamsal çekiciliğine bağlanamaz. Poe'nun yaşadığı dönemde, yazınsal dünya bir romantizme doğru sürükleniyordu. On dokuzuncu

yüzyılın ortaları, hızlı bir gelişimin yaşandığı renkli bir dönemdi.

 

İnsanların sabırsız bir gelişme güdüsü beslediği bu dönemde, Amerikan ulusu düşlerini gerçekleştirme umudu içindeydi. Yaşanan birçok gelişme sonucu, Amerika ayağa kalkmış ve kendi ayakları üzerinde durabildiğini herkese göstermişti. Britanya'nın üzerlerine saldığı Püritenlik'in katı ve her türlü yeniliklere kapalı dünyası, yerini gelişmeye, olasılıkların sınırsızlığına ve düş gücünün renkli bahçelerine bırakmıştı. Poe, işte böyle bir dönemde, toplumun içinden çıkan başarılı bir yazardı. Yazdıklarının ölümsüzleşmesinin sırrı, yazarın bakışını toplumun üzerinden hiç ayırmamasında gizlidir. Ünlü İngiliz eleştirmen H. E. Bates, Poe'nun başarısının ardında yatan toplumsal nedenleri açıklarken şunları söyler: '... 19. yüzyıl Poe için uygun bir zamandı.

 

Bilimsel buluşlar, spiritüalizme duyulan inanılmaz ilgi, eğitimin dokunuşuyla yıkılan eski batıl inançlar, melodramaya ve doğaüstü olaylara susamış bir toplum, kitap okuyanların sayısında hızlı bir artış ve bu insanların, loş ışık altında hayalet öyküleri okuma sevgisi, bilinmeyenin çekiciliğini içine alan toplumsal tutku... Sözünü ettiğimiz çağ, Poe virüsünün yayılması için çok uygundu.'

 

Toplumun nabzını tutabildi

 

1900'lü yılların ortaları, Amerika'nın kendi gerçeğini aradığı bir dönemdi ve bu gerçek yalnızca doğada değil, doğaüstünde de aranıyordu. Geniş halk kitleleri, bilinmeye, doğanın ötesi olarak tanımlanarak, insan düşüncesi tarafından işlenmeye kapatılmış doğaüstü olaylara karşı büyük bir ilgi ve merak beslemeye başlamıştı.

 

Tüm bu yargılara günümüzde varmak çok kolaydır, fakat o dönemde, tüm bu sürecin içinde yaşayan, çevresinde olup bitenlere tanıklık eden birinin, yaşadığı dönemi böylesi bir yalınlıkla betimleyebilmesi, kendisinin, içinde yaşadığı toplumun, kendi toplumunun dünya üzerindeki konumunun ve işlevinin ayırdında olması, sık rastlanılan bir durum değildir. Poe, işte tam da bu nitelikleriyle, yani yaşadığı toplumun nabzını tutmayı başarmış olması sayesinde adını ölümsüzleştirebilmiştir. 'Bay Valdemar Vakasındaki Gerçekler' adlı öyküde işlenen ölüm teması, okurlara yalnızca ölümün soğuk yüzünü ortaya koymak adına gündeme getirilmemiştir. Poe, ölümü herkesin çok iyi tanıdığını bilmektedir. Poe'nun öyküsünü ve ölüm temasını ele alışını farklı kılan, Poe'nun tüm bu sıra dışı, doğaüstü ya da gotik unsurları, geniş kitlelerin dikkatini çekebilen popüler bir çerçeve içine yerleştirebilmesidir. Öykülerindeki insanların çoğu, genelde yazıldıkları dönemde yaşayan orta sınıfın insanlarıdır.

 

'Bay Valdemar Vakasındaki Gerçekler' adlı öyküde, ölüm anında hipnoz edilen yaşlı ve hasta adam ile onu hipnoz eden doktor, okurların gözlerinde canlandırmakta zorluk çekmeyecekleri tiplemelerdir. İşte bu gerçek yaşamın içindelik ve dışındalık, yani gerçek ve kurmaca okurlara aynı anda sunulduğunda, ortaya kısa öykü türünün tanımına da çok uyan bir dinamizm çıkmaktadır. Bu dinamizm, Poe'nun başka öykülerinde de görülmektedir.

 

Yazınsal yeniliklerin habercisi

 

'Usher Evi'nin çöküşü' adlı ünlü öyküsünde, Poe yine ölüm temasını işler. Ölüm temasını en başarışı biçimde bu öyküde işlediği bile söylenilebilir. 'Usher Evi'nin çöküşü'nde Poe, okurlara ölümün farklı yüzlerini gösterir. Valdemar öyküsünün tersine, bu öyküye dinamizm katan, yine ölümün kendisidir. Kısa öykünün taşıması gerektiği düşünülen yazınsal dinamizm açısından,

'Usher Evi'nin Çöküşü' çok daha başarılı bir öyküdür. Öykünün karakterleri, gerçek yaşamdan görece daha uzaktır. öykünün geçtiği

yer de, 'gotik' nitelemesinin göndermelerine çok uygun olan, ıssız, görkemli ve ürkütücü bir malikanedir. öyküdeki üç karakterin hepsi, Roderick Usher, Lady Madeline ve adını bilmediğimiz anlatıcı, farkı biçimlerde ölümle yüzleşirler. öyküde göndermelerde bulunulan resimler, kitaplar ve başka yazınsal yapıtlar incelendiğinde, bunların da bir biçimde ölümle ya da doğaüstü unsurlarla ilgili olduğu görülür. Sanatın farklı dallarından alınmış bu anlatı düzenekleri, Poe'nun öyküsünde yaratmak istediği izlenimi güçlendirme işlevi görürler. Poe, bu yollarla, ulaşmak istediği dramatik etkiye ulaşır ve bunun da ötesinde, kendisinden yüz elli yıl sonrasının yazınsal yeniliklerinin habercisi ve öncüsü olur. Usher öyküsüne katıştırdığı farklı anlatı düzenekleri, farklı sanat dallarının imgelem dünyaları ve farklı yazın türlerinin kurmaca dünyaları, postmodernist yazının metinlerarası etkileşim boyutuna girmektedir.

 

Poe'nun öykülerinde ölüm temasının önemli bir yeri vardır. Yazarın düşsel, gotik dünyalarda geçen öykülerinde, bazen bir hayalet, bazen de bir dedektif öyküsünün tadını duyumsarız. Öte yandan Poe'nun öykülerinde hiç eksik olmayan başka bir unsur daha vardır: Kurmaca ve gerçekliğin başarılı içiçeliği. Poe bunu, gerçeklik izlenimi veren ince ayrıntılarla sağlamaktadır. Poe'nun öykülerindeki bu özellik, yine toplumsal kökenlerde aranabilir. Yaşadığı dönemdeki gerçeğe ve düşünselliğe duyulan eş zamanlı istek ve tutkunun mantıksallaştırılma çabası, yazarın öykülerini de popüler kılmıştır. insan yaşamı, tutku ve sağduyu arasında süren sonu gelmez bir savaşsa eğer, Poe, yazdığı kısa öykülerde bu savaşı hem bir konu hem de bir yapı malzemesi olarak kullanmakla, yalnızca kendi adını değil, yazınsal bir tür olarak kısa öykünün da yazınsal dizge içinde yerleşiklik kazanmasını sağlamıştır.

 

 

Ahmet Ümit....

Radikal

03/05/2002

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Edgar Allan Poe

 

Korku filmlerini izlerken aldığınız o mazoşist zevki, kitap okurken de yaşamak istiyorsanız Edgar Allan Poe ile tanışmanın tam sırası. Birkaç sene öncesine kadar Türkçe çevirisi aranıp da bulunamayan gotik edebiyatın babası Edgar Allan Poe'nun hikayelerine sonunda kavuştuk. Aşkımız biraz geç ama hızlı başladı. Aynı anda hem şair, hem yazar, hem editör, hem de bir eleştirmen olmayı başaran Poe, günümüzde korku ve dedektif hikayelerinin yaratıcısı olarak kabul ediliyor. Ünlü şair Baudelaire, Poe'yu şöyle tanımlıyor: "Zekanın içine yerleştirilmiş absürdlüğün ezici bir mantıkla yönetimi. Hiç kimse insan yaşamının istisnalarını daha büyülü anlatmadı." Gotik edebiyatının diğer ismi H. P. Lovecraft ise Poe'nun hiçbir ölümlünün düşlemeye cesaret edemeyeceği hikayeler yazdığını söylüyor.

 

Acıklı hayatı oradan oraya sürüklenmekle geçen Poe, 1809 yılında Boston, Amerika'da doğmuş. Anne ve babasını çocuk yaşta kaybedince zengin bir aile tarafından evlat edinilmiş ve eğitiminin büyük bir bölümünü İngiltere'de almış, Amerika'ya döndükten sonra da üvey anne ve babasıyla yolları ayrılmış. 18 yaşındayken kendini, edebiyat kariyerinin de bir anlamda başladığı, orduda bulmuş. Birkaç sene sonra ise kısa hikayeleri ve şiirleri basılmaya başlamış ve kısa zaman içinde edebiyat dünyasında kendine saygın bir yer edinmeyi başarmış. 14 yaşındaki kuzeniyle evlenip, kısa bir süre sonra da karısını kaybedince ölüm düşüncesini ve ölümden sonrasını sorgulamaya başlamış.

 

Avrupa edebiyatının ünlü isimleri Mallarmé'den Rimbaud'ya kadar birçok yazarı, öncüsü olduğu 'Sanat sanat içindir' akımıyla, peşinden sürükleyen Poe, modern kısa hikayelerin mimarı olarak gösteriliyor. Her ne kadar Amerika'daki dönemin yazarları çok farklı konularda yazıyor olsa da, Poe kendine tarz olarak gotik yazını seçip Avrupa edebiyat geleneğinin yakın bir takipçisi olmuş. Hikayelerinin çoğunda da mekan olarak Avrupa'yı ve Avrupa tarihini kullanmış.

 

Gotik edebiyata gelince... Karanlık, tehditkar ve kasvetli bir anlatıma sahip, garip, şeytani olayların yaşandığı anlatımlara gotik deniyor. Poe da bunu en iyi şekilde aktarabilen yazarlardan biri. Yetmişe yakın kısa hikayesi bulunan Poe, hikayelerine mekan olarak karanlık bir şato veya manastır seçiyor. Bunun yanında salgın hastalıklar, deliler, kimsesiz konaklarla dolu, tam bir grotesk hava içeren öykülerinde olaylar gece başlıyor ve Poe karakterlerine psikolojik işkence yaşatıyor: Bir hikaye kahramanı okuduğu kitaptaki sesleri odasının içinde duyuyor, kalp atışları saat tiktaklarına karışıyor. Tabii okuyucu için de psikolojik işkence, hikayenin başından sonuna kadar "Acaba şimdi ne olacak"larla devam ediyor. "Düşleri var olan tek gerçeklik sayanlar" için yazdığını söyleyen Poe, yaşadığı süre boyunca dehasının anlaşılmaması nedeniyle birçok insan tarafından deli diye tanımlanmış. Buna cevabı ise, söylenilenlerin tam aksini kanıtlayan keskin zekasının bir örneği: "Deliliğin zekanın en üst düzeyindeki temsilcisi olup olmadığını, görkemli olan çoğu şeyin ve derin olan her şeyin, hastalıklı düşüncelerden, sıradan aklı feda etmek pahasına yüceltilen ruh durumlarından fışkırarak çıkıp çıkmadığı sorusu hala yanıtlanabilmiş değil."

 

Paranoyayı, korkuyu, hayali ve gizemi edebi tadıyla sonuna kadar tatmak için Poe'nun öykülerinden birini okumak yeterli.

 

 

ALINTIDIR

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/2/27/Edgar_Allan_Poe_2.jpg/200px-Edgar_Allan_Poe_2.jpg

Bu fotoğraf ölümünden 1 yıl önce çekildi.

 

Edgar Allan Poe (d. 19 Ocak 1809 - ö. 7 Ekim 1849), ABD'li şair, kısa öykü yazarı, editör ve edebiyat eleştirmeni.

Amerikan Gotik edebiyatın öncülerinden biridir. ABD'nin ilk kısa hikâye yazarlarından olan Poe modern anlamda korku, gerilim ve polisiye türlerinin de öncüsüdür.

Her ikisi de profesyonel oyuncu olan,üç çocuklu David ve Elizabeth (Arnold) Poe'nun ikinci çocuğu olarak Boston'da dünyaya geldi. Doğduktan bir yıl sonra babası evi terk etti.Ertesi yıl annesi veremden öldü ve Richmond, Virjinya'dan (ozan) İskoç tütün tüccarı John Allan kendisini yanına aldı. Ortanca adı Allan buradan gelir.

1815'te Allan'ın ailesiyle İngiltere'ye gitti ve Londra va Richmond'daki özel okullarda okudu. 1820'de Virjinya'ya geri döndü. Virjinya Üniversitesi'ne kaydoldu ama burada sadece bir yıl kaldı. Bu dönemde kumar borçları yüzünden manevi babasıyla arası açıldı.

Önceleri başarısız fanzin denemeleriyle başladığı edebiyat yaşamı, 1832'de Saturday Courrier'da basılan beş öyküyle ve 1833'te Baltimore Saturday Visiter tarafından düzenlenen yarışmada "MS. Found in a Bottle" (Şişede Bulunan Elyazması) adlı öyküsüyle birinciliği kazanmasıyla devam etti. 1843'te, Godey's Lady's Book'ta yayımlanan "The Visionary" adlı öyküsüyle adı ülke genelinde duyulmaya başlandı.

Düzyazılarından başka kurgu ve yazım teknikleriyle dikkat çeken "The Raven" (Kuzgun) başta olmak üzere, "Annabel Lee" ve "To Helen" (Helen'e) adlı şiirleriyle de tanınan Poe 7 Ekim 1849'da öldü.

Charles Baudelaire'in "Çağımızın en güçlü yazarı..." dediği Poe, yazdığı özgün metinlerle birçok yazarı derinden etkiledi.

Ayrıca Edgar Allan Poe babasıyla da hiç anlaşamayan bir yazardı ve eserlerinde babasıyla olan çatışmalarına rastlanır.

Başlıca yapıtları: Dedektif Auguste Dupin Öyküleri, Oval Portre, Morgue Sokağı Cinayeti, Usher Evinin Çöküşü, Altın Böcek, Kızıl Ölümün Maskesi'dir. Ayrıca birçok şiiri bulunmaktadır.

Ryan's Inn adlı bir meyhanede kötü bir halde bulunduktan 4 gün sonra, 7 Ekim 1849 günü Baltimore'daki hastanede öldü, öldüğünde 40 yaşındaydı. 8 Ekim günü Westminster Presbiteryen Mezarlığı'nda kendisi için düzenlenen cenaze törenini Rahip William T.D. Clemm yönetti. Törene yalnızca 4 kişi katılmıştı. Bu 4 kişi kuzeni Neilson Poe, karısı tarafından akrabası olan Henry Herring, okuldan arkadaşı Z.Collins Lee, meslektaşı Dr. Joseph Snodgrass' dır. Ölüm olayı ve nedenleri ile ilgili çok çelişkili ve anlaşılmaz raporlar hazırlanmıştır. Yıllar geçtikçe kendisini tanıyan ve tanımayanlar tarafından ortaya atılan kuramlar ve söylentiler arttı. Hala ölümünün arkasındaki gerçekler bilinmemektedir.

Bugün birçok kimse tarafından ABD'nin ilk büyük yazarı kabul edilse de Poe hayattayken sık sık küçük düşürülmüş ve yanlış anlaşılmıştır.

"The Angel of the Odd" - Çok alkol almış olan bir adamın başına gelenleri anlatan bir kara komedi.

"The Balloon Hoax"- Bir balon seyahatini anlatan bir gazete haberini anlatan hikâye

"The Black Cat" - Alkollü bir adamın kedisini öldürüp sonra kedinin ruhunu gördüğünü sanmasını anlatan hikâye, hikâye katilin ağzından anlatılmış.

"The Cask of Amontillado" - Bir intikam öyküsü.

"Eleonora" - Bir aşk hikâyesi

"The Tell-Tale Heart" - Metaforik bir cinayet öyküsü

"The Pit and The Pendulum" - İspanyol Engizisyonu tarafından yapılan işkenceleri anlatır.

"The Premature Burial" - Ölmeden gömülme

"The Meeting" - Bir kadın ve erkeğin buluşmasını anlatır ama buluşma yeri öbür taraftır.

"The Oval Portrait" - Bir şatoda geçen öyküde bir portre etrafında gelişen rahatsız edici olaylar anlatılır.

Kaynak: wikipedia

 

`Be that word our sign of parting, bird or fiend!' I shrieked upstarting -

`Get thee back into the tempest and the Night's Plutonian shore!

Leave no black plume as a token of that lie thy soul hath spoken!

Leave my loneliness unbroken! - quit the bust above my door!

Take thy beak from out my heart, and take thy form from off my door!'

Quoth the raven, `Nevermore.'

 

And the raven, never flitting, still is sitting, still is sitting

On the pallid bust of Pallas just above my chamber door;

And his eyes have all the seeming of a demon's that is dreaming,

And the lamp-light o'er him streaming throws his shadow on the floor;

And my soul from out that shadow that lies floating on the floor

Shall be lifted - nevermore!

 

Şiirin tamamı ve Türkçe versiyonu için: http://www.siir.gen.tr/siir/e/edgar_allan_poe/kuzgun.htm

Tüm hikayeleri: Bütün Hikayeleri - Tek Cilt - Edgar Allan Poe - %25 indirimli : Ciltli Kitap | idefix.com

 

E-kitap isteyenler link için özel mesaj atabilir.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...