Jump to content

Necip Fazıl Kısakürek'den seçilmiş sözler..


heRnan coRtes

Önerilen Mesajlar

Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür

______________________________________

Tam 30 yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum

_____________________________________

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya

Alsa buz gibi taşlar, alnımdan bu ateşi

Dalıp; sokaklar kadar esrarlı bir uykuya

Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi!

_______________________________

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar

Onu ‘İstanbul’ diye toprağa kondurmuşlar

___________________________________

Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın

Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın

______________________________

Kalbimi ve aklımı hep sağ elime verdim

Görevi olmasaydı, sol elimi keserdim

____________________________

1400e bir yıl var, yaklaştı zamanımız

Bu asırda gelir mi dersin kahramanımız

______________________________

Arı bal yapar, fakat balı izah edemez

___________________________________

Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir

_____________________________________

Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu?

Madem ki yükseliş var, iniş olmaz olur mu?

____________________________________

Beni kimsecikler okşamaz madem

Öp beni alnımdan, sen öp seccadem

__________________________________

Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış yazı

Elindeyse beyazdan, gel de sıyır beyazı

______________________________

Dipsiz hasrete tuzak

En yakınken en uzak

Tadı zehrinde erzak;

…KADIN!

___________________________

Ne hasta bekler sabahı

Ne taze ölüyü mezar

Ne de şeytan bir günahı

Seni beklediğim kadar

 

Geçti, isteme gelmeni

Yokluğunda buldum seni

_______________________

Çaycı, getir ilaç kokulu çaydan

Dakika düşelim senelik paydan

Zindanda dakika, farksızdır aydan

Karıştır çayını zaman erisin

Köpük köpük, duman duman erisin

_______________________________________

Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber(sav)?

____________________________________

Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse

Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse

_______________________________

Dostlarım ev eşyamdı, bir bir gitti diyorum

Artık boş odalarda ölümü bekliyorum

______________________________

Tel tel ve iple iplik dikseler de ağzımı

Tek ses duyarlar, ALLAH..yoklayanlar nabzımı

____________________________________

Tutuşturanşlar lügat kitabını elime

Bilsin, Allah’tan başka bilmiyorum kelime

_________________________________

Ellerime uzanan dudakları tepeyim

Allah diyen, gel, seni ayağından öpeyim

________________________________

Neye yaklaşsam sonu uzaklık ve kırgınlık

Anla ki yok, Allah’tan başkasıyla yakınlık

_____________________________

Aşk korkuya peçedir, korku da aşka perde

Allah’tan nasıl korkmaz, insan onu sevse de

______________________________

Bu yük senden Allah’ım, çekeceğim, naçarım

Senden Sana sığınır, Senden Sana kaçarım

_____________________________

Bir anlık emanete ne türlü övünelim

Gel, rahmet kapısında ağlaşıp dövünelim

__________________________

Bal Sensin(sav), varlık petek

___________________________--

Ben, haritada deniz görmüş boğulmuş

Dokuz köyün sahibi dokuz köyden kovulmuş

___________________________________

(nefis için yazdığı şiiri)

 

Güneşle bir tutsam girmez hizaya

Dar bulur sığmam der, dipsiz fezaya

Kuyruk salar, sonra hırlar ezaya

Benim nefsim, benim nefsim..ne köpek

 

Nefsimin ardından koştum perişan

Ondan bir kıl bile avlayamadım

_____________________________

Annesi gül koklasa ağzı gül kokan çocuk

Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk

Çocukta uçurtmayla göğe çıkmaya gayret

Karıncaya göz atsa ‘ niçin? Nasıl?’ ne hayret

__________________________________

Anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var

Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var

_________________________________

Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür

Sana çöl gibi gelen, o göl diyorsa göldür

________________________________

Allah dostu odur ki nefsine tek pay biçmez

Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez

__________________________________

Eklense de başıma, dünyada kaç baş varsa

Başım, onların hepsi için secdeye varsa

______________________________

Sual= ey veli, insan nasıl olmalı, söyle!

Cevap= son anda nasıl olacaksa hep öyle!

_______________________________

Öyle bir devim ki, hakikatte pireyim

Bir delik gösterin de utancımdan gireyim

_____________________________

Her ağızda her telde fanilik dırıltısı

Sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı

_______________________________

Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam

Alıp beni götürsün, tam 4 inanmış adam

_____________________________

Minarede ‘ölü var’ diye bir acı sala

Er kişi niyetine saf saf namaz..ne ala

Böyledir de ölüme kimse inanmaz hala

Ne tabutu taşıyan, ne de toprağı kazan

_____________________________-

Açı doyurmaksa kabirde meram

Yemeğim fatiha, günde beş öğün

___________________________

Tahtadan yapılmış bir uzun kutu

Baş tarafı geniş, ayak ucu dar

Çakanlar bilir ki bu boş tabutu

Bir gün kendileri dolduracaklar

 

Cılız vücuduma tam görünse de

İçim bu dar yere sığılmaz diyor

Geride kalanlar hep dövünse de

İnsan birer bire yine giriyor

 

Ölenler yeniden doğarmış, gerçek!

Tabut değildir bu, bir tahta kundak

Bu ağır hediye kime gidecek

Çakılır çakılmaz üstüne kapak?

______________________________

Sonum yokluk olsa, bu varlık niye?...

_______________________________

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Sonum yokluk olsa, bu varlık niye?"

 

"insanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur."

 

"göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten,

affet senden habersiz aldığım her nefesten... "

 

"yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?

güneşe göç var da kalan biz miyiz?"

 

"gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür,

sana çöl gibi gelen O göl diyorsa göldür."

 

ve en sevdiğim =)

 

gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere

ayağım takılıyor yerdeki gölgelere ...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BU YAĞMUR

 

Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince,

Nefesten yumuşak, yağan bu yağmur.

Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince,

Aynalar yüzümü tanımaz olur.

 

Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik,

Tenimde acısız yatan bir bıçak.

Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik,

Dayandıkça çisil çisil yağacak.

 

Bu yağmur, delilik vehminden üstün,

Karanlık, kovulmaz düşüncelerden.

Cinlerin beynimde yaptığı düğün,

Sulardan, seslerden ve gecelerden...

 

NECİP FAZIL KISAKÜREK

OTEL ODALARINDA

Bir merhamettir yanan, daracık odaların

İsli lambalarında, isli lambalarında.

 

Gelip geçen her yüzden gizli bir akis kalmış,

Küflü aynalarında, küflü aynalarında.

 

Atılan elbiseler, boğazlanmış bir adam,

Kırık masalarında, kırık masalarında.

 

Bir sırrı sürüklüyor terlikler tıpır tıpır,

İzbe sofalarında, izbe sofalarında.

 

Atıyor sızıların çıplak duvarda nabzı,

Çivi yaralarında, çivi yaralarında.

 

Duyuluyor zamanın tahtayı kemirdiği

Tavan aralarında, tavan aralarında.

 

Ağlayın, aşinasız, sessiz can verenlere,

Otel odalarında, otel odalarında.

 

NECİP FAZIL KISAKÜREK

 

konu için teşekkürler :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

başımla gövdemi edemedim eş, biri yüz yaşında diğeri yirmi beş

 

Ülfet, kara yalnızlık madeninde bir yaldız,

Yalnızız , beşikten tut, tabuta kadar yalnız

 

kader beyaz kağıda sütle yazılmış yazı

elindeyse, beyazdan gel sıyır beyazı!

 

necip fazıl kısakürek

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...