Jump to content

Meditasyon ve Psişizm


nevermore

Önerilen Mesajlar

Pek çok kişi, belirli duru görü güçleri geliştirilmediği sürece Görünmeyen'le ilgili herhangi bir araştırma yapmanın imkânsız olduğunu düşünür. Fakat bu doğru değildir; belirli bir eğitim seviyesine ulaştığımızda, meditasyon yoluyla Görünmeyen'in derinliklerine erişebiliriz. Okült meditasyon iki yöntemin bir birleşimidir: serbest çağrışım ve yönlendirilmiş düşünce. Serbest çağrışım Yüksek Bilincin faaliyeti yoluyla İçsel Planlara ait olduğu bilinen bir fikirle başlar ("Sessizliğin Sesi" gibi kitapların meditasyon için çok değerli olmasının nedeni de budur) ve sonra yerini yönlendirilen düşünceye bırakır veya bırakması gerekir. Başarının sırrı zihni konusu ve planında tutmak, ama konunun sınırları içinde serbest bırakmaktır. Bu çok deneyim ve beceri gerektiren bir faaliyettir.

Bu yöntem, şu anda sahip olduğumuz okült bilgilerin çok büyük bir kısmını bize sağlayan şeydir, çünkü bu yöntemle sadece deneyimler değil, İçsel Planlarda edinilen öğretiler de beyinsel bilinç düzlemine getirilir. Fakat diğer tüm araştırma alanlarında olduğu gibi bu yöntem de karşılaştırma yoluyla kontrol gerektirir ve bu çok gerekli önlemin alınmaması nedeniyle çok fazla kafa karışıklığı ve güvensizlik meydana gelmiştir. Karşılaştırma yoluyla kontrol edilip kanıtlanana kadar meditasyon bulguları doğal olarak spekülasyondan başka bir şey değildir ve okült bilimde ihtiyaç duyduğumuz şey, deneyi mahvetmeden sonuçların test edilmesini sağlayacak bir kanıt yöntemidir.

Psikanaliz testleri meditasyon bulgularına tatmin edici şekilde uygulanamaz çünkü söz konusu bulguların bilinçaltı zihnin ürünleri olduğu açıktır (okültistin bilinçaltı zihin kavramı psikoloğunkinden çok daha geniş olsa da). Meditasyon üzerinde yapılan analizin ortaya koyacağı şey, bilinçli zihnin bilinçaltı zihne erişim sağladığı ve Gizli Benliğin birikmiş materyaline eriştiğidir. Bu elbette bulguların değeri ve doğruluğu konusunda bir şey kanıtlamaz. Eğer bilinçaltı zihin gerçeğe erişmişse, meditasyonun bulguları doğru olacaktır. Bulguların kaynağının bilinçaltı hafıza olduğunu kanıtlamak hiçbir şekilde bu bulguların değerini azaltmaz, çünkü o bulgular bilinçli zihne yansımamış olan gerçek bir psişik vizyon sonucunda bilinçaltı hafızaya girmiş olabilir. Meditasyonun veya derinlemesine düşünüşün meyvelerini ele alırken kontrol etmemiz gereken şey bulguların kökeni değil, bulguların kendisidir, çünkü bu şekilde elde edilen bilginin değeri kaynağına değil, içeriksel yapısına dayalıdır.

Eğer okült araştırma alanında herhangi ciddi bir çalışma yapmak istiyorsak, otoritenin egemenliğinden kendimizi kurtarmamız gerekir. İçsel Planlardan veya İç Benlikten gelen bir mesajın değeri, iletişim kuran varlığın verdiği isme değil, mesajın yapısına bağlıdır. Victor Hugo'nun "ruhu" olduğu söylenen varlık safsatalar zırvalamıştır ve Görünmeyen'den çağrılan pek çok diğer büyük ve ünlü aydın basmakalıp laflar söylemiştir. Bir ruhun kendini Victor Hugo olarak tanıtması onun Victor Hugo olduğu anlamına gelmez ve öyle bile olsa, eğer anlamsız şeyler söylüyorsa onu dinlemenin ne faydası var? Ve eğer kendi bilinçaltı zihnimizden değerli malzemeler çıkarabiliyorsak, kökeni yüzünden onu küçümsemek ruhsal bir züppelik olur.

Bilinçaltı zihin bilinçli zihinden sonsuz ölçüde daha zengindir, çünkü unuttuğumuz her şeyi içerdiği gibi, bilinçli zihnimiz tarafından fark edilsin veya edilmesin, duyu organları üzerinde iz bırakan her şeyi ve okült bilime göre uyku sırasında astral bedenin yaşadığı tüm deneyimleri ve geçmiş enkarnasyonların anılarını da içerir. Dolayısıyla, şurası açıktır ki, bilinçaltı zihnimize erişim sağladığımızda, zengin bir hafıza deposuna eriştik demektir. Fakat tanıma göre bilinçaltı zihin bilinçli zihin seviyesinin altında olduğu için, bilinç bilinçaltı seviyesine ulaşamaz ve bilinçaltı malzemeleri bilinç düzeyine çıkarmak için bir araç bulmak zorundadır. Bu da okült meditasyonun yönlendirilmiş düşünce süreciyle yapılır.

Pek çok okült bilginin gelişmesini sağlayan şey astral imgeleme tapınağı olarak isimlendirilen şey değil, bu meditasyonel düşünce süreci, daha doğrusu Öğrenme Holü diye tanımlanabilecek şeydir. Okült doktrinlerin oluşmasını sağlayan şey Manuların ve Mesihlerin fiziksel planda tezahür etmesinden ziyade bu doğal yöntemlerdir. Ruhsal olan şeyler Ruhsal Plan'da bulunur ve zihinsel yollarla zihinsel (mental) plana, fiziksel araçlarla fizik planına getirilmesi gerekir. Her plan kendi kanunlarına göre işler. Aramızda insan seviyesinden yukarıda olan ruhlar olduğu doğrudur, fakat aradaki fark türe değil, gelişmişlik derecesine dayalıdır. Hepimiz potansiyel birer üstadız. Bazıları ustalaşma sürecindedir ve çok azı ustalık seviyesine ulaşmıştır. Doğa hiçbir basamağı atlamaz. Bunları söylemekteki amacım geçmişte büyük öğretmenlerin yaşadığı fikrini küçümsemek olmadığı gibi, büyük öğretmenlerin şu anda veya gelecekte var olma olasılığını küçüksemek de değildir. Fakat mucize fikrini bilerek ve isteyerek küçümsüyorum ve onun yerine doğal ve bilinebilir yasa fikrine ve insanla ve evrenle ilgili bilinen ve kanıtlanan şeylere önem veriyorum. O halde, okült bilimin gerçek birer öğrencisi olmayı isteyelim ve vizyona geçici olarak açılabilen bilinç hali normal yeteneğimizin bir parçası oluncaya ve onun değerini bilecek ve istediğimiz anda kullanabilecek hale gelinceye kadar, vizyonlarımıza daha az, meditasyonlarımıza daha fazla önem verelim. Diğer taraftan asla unutmayalım ki, beyinsel bilinç için tezahür diye bir şey yoktur. Tezahür her zaman Yüksek Bilinç'te gerçekleşir ve daha sonra beyin bilincine tercüme edilir. O tercümede bozulmalar meydana gelebilir ve dolayısıyla en berrak olanlar dâhil tüm tezahür ve ilhamlar karşılaştırma yoluyla kontrol gerektirir.

O halde, yapmamız gereken şey, bir yandan meditasyon veya ilhamın meyvelerinin gerçekliğini etkili bir şekilde test ederken, bir yandan da okült bilimin yeni keşiflerine alan bırakan bir kontrol yöntemi geliştirmektir. Okült öğretilerin insanlığa bir anda ve bütünüyle verildiği şeklindeki sınırlandırıcı fikri kabul etmeyelim. Şurası kesindir ki, tekâmül devam ettikçe beyinsel bilincin şimdiye kadar alabildiğinden fazlasını alabileceği ve böylece de ona daha fazlasının verilebileceği bir zaman gelecektir. Ama yine hatırlayalım ki, alacağı şey yalnızca o ana kadar aldığının bir devamı olacak, ona uyum sağlayacak, onunla çelişmeyecektir. Kadim zamanlardan beri süregelen deneyimler göstermektedir ki, gelecekte geçmiştekilerden farklı herhangi bir yeni faktör veya geçmişten ani kopuş olmayacaktır. Görünen planlarda da, görünmeyen planlarda da doğa asla tesadüfî değildir. "Yukarıda nasılsa aşağıda da öyledir" özdeyişi her zaman okültistlerin düsturu olmuştur ve bizi labirentten güvenle geçirecek olan bir ipucu olduğu için ona tutunmamız gerekiyor.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yine, "Yukarıda nasılsa aşağıda da öyledir" özdeyişini uyguladığımızda göreceğiz ki, evrenin herhangi bir planında doğru olan şey, evrenin tekabül (örtüşüm) sisteminin tümünde doğrudur .Örneğin güneş sistemi için geçerli olan yasalar atom için de geçerlidir. Dolayısıyla, eğer herhangi bir duru görü araştırması unsurunu test ediyorsak, o araştırmanın bulgularını güneş sistemine ve insan sistemine uygulayalım ve eğer bulguların bunların her ikisi için de doğru çıktığını buluyorsak, o zaman o bulguların o bağlamda doğru olduğu sonucuna varmamız makuldür. Örneğin, rahmetli Dr. Steiner'in Atlantis ve Lemurya hakkındaki araştırmalarına bakalım; modern keşif ve derin deniz sondajları bir Kayıp Kıta'nın varlığını doğrulamaktadır ve Yeni Psikoloji'de zihnin seviyelerine dair yapılan tanımlarda, Dr. Steiner'in farklı Kök Irklara atfettiği entelektüel gelişim hallerine birebir uyan bilinç halleri tanımlanmaktadır. Tıpkı embriyolojide insan türünün evrimine temel oluşturan gelişim aşamalarının bireylerde kanıtlanmak suretiyle evrim teorisinin doğrulanması gibi, Yeni Psikoloji de Dr. Steiner'ın tanımlarını doğrulamaktadır. Dolayısıyla, Dr.Steiner'in Kök Irklar hakkında anlattıklarını güvenle doğru kabul edebiliriz. Ve bu coğrafi ve psikolojik doğrulamalara ek olarak, Madam Blavatsky'nin Doğu'nun Kadim Bilgeliği'ne dayalı olarak geliştirdiği doktrinde de önemli benzerlikte verilere rastlıyoruz. Blavatsky söz konusu doktrinin kadim Doğu bilgeliğine dayalı oluşunu Kutsal Kitaplar'dan bölümler ve ayetler göstererek ortaya koymaktadır. Böylece kadim bir ezoterik sistemin ve modern araştırmaların ikili bir onayını elde etmiş oluyoruz. Dolayısıyla, Kök Irklar öğretisini kanıt yasalarına göre kesinleşmiş bir gerçek olarak kabul edebiliriz. Subjektif planları ele alırken kanıt yasaları bir rehber görevi görür.

Fakat günümüzde geliştirilen bazı okült teoriler bu şekilde test edilememektedir. Bunların herhangi bir okült sistemle herhangi bir tekabülleri yoktur. Kanıtlanmış gerçeklere uymazlar. Destekçilerinden bazılarına göre bunların özgünlüğü, bu teorilerin savunucularının olağanüstü psişik güçlerini kanıtlıyor, fakat deneyimli okültistler de o teorilerin özgünlüğünün temelsizliklerine işaret ettiğini, çünkü daima iç içe geçen döngüler halinde hareket eden evrensel planın hiçbir parçasına uymadıklarını kanıtladığını söylemektedir. Deneyimli okültistlere göre, geçmişte meydana gelen şey ,daha yüksek bir düzlemde kendini tekrar gösterir ve evrimin geçmişinde tohumları bulunmayan hiçbir yeni şey ortaya çıkmaz. Şimdi geri dönüp Görünmeyen adına ileri sürülen beyanları destekleyen kanıtları sorgulama vaktidir ve eğer kanıt ortaya çıkmıyorsa, Gerçeğin ilahi nedenselliği gereği "kanıtlanmadı" deme cesaretini gösterelim. Gerçek'ten daha büyük bir din yoktur ve sevilen bir lidere olan şahsi sadakat bile Gerçek'ten daha büyük değildir. Bununla birlikte, okült bilimde kabul edilmesi gereken ama geleneksel bilimde kabul edilmeyecek olan ve geleneksel bilimin yaşam ve akıl konularındaki çalışmalarında sergilediği kısırlığın da nedenlerinden biri olan bir kanıt türünü kabul etmemiz gerekiyor. Objektif kanıtlar kadar subjektif kanıtların da varlığının kabul edilmesi gerekir, çünkü okültizmin çok büyük bir kısmı subjektif âlemde, yani içsel deneyim âleminde yer alır.

Örneğin bir insan belirli bir içsel deneyim yaşadığını söyleyebilir ve o deneyim sadece ona özgü olduğu için, beyanlarını doğrulayacak hiçbir bağımsız tanık gösterilemez. O kişinin sözü tek kanıttır ve dolayısıyla onun sözünü ya kabul etmemiz, ya da reddetmemiz gerektiği söylenir. Geleneksel bilim dünyası "Doğrulanamayan beyanı, tekrarlanamayan deneyi reddet" der. Okült bilim dünyası ise şöyle demeye çok eğilimidir: "Doğrulamaya çalışmadan beyanı kabul et, çünkü bizim düşünce yapımız bu tür beyanlara dayalıdır ve eğer bu beyanlardan birini atarsak, tüm inanç binamız çöker. "Bu duruma nasıl cevap verebiliriz? Bunun bir orta yolu yok mu? Bence son derece kesin ve bağımsız iki eleştiri ölçütümüz var. Bu ölçütlerden birincisi inisiyasyon ekolleri tarafından muhafaza edilen kadim okült sistemlerde, diğeri ise psikolojide bulunur. Elbette psikoloji derken popüler anlamdaki psikoloji değil, psikolojinin ezoterik bağlamda geliştirilmekte olan daha derin bir uygulamasını kastediyorum.

Kadim okült sistemlerde tümü birbirine ebeveynlik veya kardeşlik bağlarıyla kesin bir şekilde bağlı olan bir tanrılar ve tanrıçalar panteonu vardır. Büyük aileler halindeki bu tanrıların ve tanrıçaların maceraları hakkında olağanüstü hikâyeler anlatılır. Çocukluğumuza keyif katmış olan peri masalları kadar olağanüstü hikâyelerdir bunlar. Tüm bu fantastik ve bazen müstehcen absürtlükleri dinledikten sonra "Yukarıda nasılsa aşağıda da öyledir" denir ve eğer sembolizmi takip edersek, bizi sadece evrenin değil, kendi doğamızın labirentinden de geçirecek olan bir Ariadne ipimiz olacağını görürüz. Ayrıca, bu farklı kadim panteonların birbirine çok benzediğini ve dayandıkları kozmolojilerin neredeyse tıpatıp aynı olduğunu görürüz. Birbirlerini birebir doğruladıkları durumlarda bu kozmolojilerin önemli oranda doğru olduğunu varsayabiliriz.

Modern psişiklerin bulgularını bu kadim kozmolojilerle karşılaştıralım ve eğer uyum gösterdiklerini ve doğrulandıklarını görürsek, okült bilgilerimize gerçek bir katkı daha kazandığımız sonucuna varabiliriz, ama eğer uyumluluk adına bu kadim sistemler ihlal edilirse, çarpıtılırsa, çelişkiyi eskilerin kadim inancında değil modern psişiğin bulgularında aramamız daha doğru olur. Bu testler yoluyla ezoterik kozmolojiye yapılan tüm katkıları kontrol etmemiz mümkündür. Bu katkılar eski sistemlere ve kanıtlanabilir modern bilime uyum göstermelidir. Diğer taraftan psişizmden doğası gereği veremeyeceği kanıtlar istememeliyiz. Modern düşüncenin unutma eğiliminde olduğu bir gerçeği aklımızda tutalım. İki tür mantık vardır; tümevarım ve tümdengelim. Modern tüm evarımsal bilim, eskilerin tüm dengelimsel yöntemlerine bir tepki olarak gelişmiştir, fakat genel bir kavram oluşturmak için gerekli bir ayrıntılar kümesi oluşturuncaya kadar bilimin herhangi bir alanında tümevarım yönteminin uygulanması mümkün değildir. Genel hatlarıyla zaten bilinenşeyleri ele alırken, başlamada gereksiz bir gecikme olmaksızın bir gözlemler dizisi biriktirebilir.Tümevarım üzerinde çalışmaya koyulabiliriz, ama okült araştırmalarda olduğu gibi tamamen bilinmeyen bir şeyi ele alırken başlangıçta kullanabileceğimiz tek yöntem tümdengelimdir, çünkü aksitakdirde gözlemlerimizi nereye yönlendirmemiz gerektiğini veya hangi verilerin önemli olduğunu bilemeyiz. Okült bilim sezgiden ve tümdengelimden çok yararlanır, fakat bu yolla bir kavramlar sistemi oluşturduktan sonra, eğer bu kavramlar geçerliyse, geleneksel bilimin deneysel tümevarımsalyöntemiyle de doğrulanabilmelidir. Önceki sezgisel, tümdengelimsel araştırmalarımız, verilerimizihangi yönde aramamız gerektiğini ve araştırmalarımızın izleyeceği muhtemel çizgiyi gösterir fakat bugöstergelerin çok değerli olmasına ve çok önemli oranda zaman kazandırmasına rağmen, tamamensubjektif, sezgisel yöntemlerle yetinmemeli, psişik araştırmalarımızı deneysel doğrulamadan dageçirmeliyiz ve bu yapılana kadar herhangi bir psişik vizyonu veya öğretiyi kanıtlanmış olarak kabuletmemeliyiz.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İnanç ve otorite doğal bilimde ne kadar öneme sahipse, okült bilimde de o kadar öneme sahiptir. Okült bilimin anında kanıtlanamayan öğretileri hipotez olarak sınıflandırılmalıdır ve kimya öğrencisinden ne kadar gözü kapalı inanç talep ediliyorsa, okült öğrenciden de o kadarı talep edilmelidir. Her iki bilimin yüksek dallarına da sadece yüksek kavrayış için kendilerini eğitenler tarafından erişilebildiği doğrudur, fakat en başından beri modern kimya eğitiminde teori ile pratik bir araya getirilir ve okültizmde de öyle olması gerekir. Peki bu okültizmin bir hayal ürünü olduğu anlamına mı geliyor? Sanırım durumun bu olmadığını gösteren bol miktarda kanıt var elimizde. Körü körüne inanış ve boşa harcanan çabalar denizinin içinde yükselen bazı tepeler vardır. Yerde ve gökte, geleneksel felsefelerde hayal edilenden çok daha fazlası vardır ve okültizm de bunu konu edinir ve en kadim okültizm öğretilerinin modern bilimsel araştırmalarda doğrulanması, gösterilen çabaların tamamen boşa gitmediğini gösteriyor. Fakat okültizme ilgi gösteren bazı kişilerin konuşmalarını dinlediğimde, kendimi Karanlık Çağlara dönmüş gibi hissediyorum. Anlatılanların çok büyük bir bölümü körü körüne inanış ve batıl inançlardan oluşuyor. Romantik geçmiş enkarnasyonlar, harika auralar, üstatlardan alınan kesin öğretiler...

Her şey herhangi bir karşılaştırmalı bir kontrol veya doğrulama çabası gösterilmeden kabul ediliyor. Bu tür şeylerin ihtimal dâhilinde olduğuna şüphe yok. Hatta bunu kendi deneyimlerimden biliyorum. Tüm bu şeyleri destekleyen yeterli kanıtın mevcut olduğunu düşünüyorum ve bunları şahsi inancımın bir parçası olarak kabul edebiliyorum ve ediyorum da. Ama anlatıldığını duyduğum anekdotların çok büyük bir bölümünün son derece abartılı olduğunu düşündüğümü söylemem gerek. Eski zamanlarda, San Paul Katedrali'nin kubbesi kadar somut olmayan her şeyi reddetmek bir alışkanlıktı. Günümüzde ise gizemli olan her şeyi kabul etmek moda gibi görünüyor. İnsanlar bir medyumun onların geçmiş enkarnasyonlarıyla veya auralarının durumuyla ilgili söylediği şeyleri mutlak birer kanıt olarak görüyor. Okült çevrelerde çok güçlü bir insancıllık duygusu olmasaydı, hiç şüphem yok ki kuşları kesip vücutlarını açıp kehanet arayan insanlar görebilirdik. Okült çevrelerde,gizemli okült okullar, o okulların olağanüstü müzeleri, kütüphaneleri, üstatları ve meskenleriyle ilgili söylentiler dolaşıyor. Bu söylentiler, yaygın bir şekilde kabul edilmeleri ve haklarında somut kanıt bulunmaması bakımından, tıpkı savaşın ilk günlerinde Rus birliklerinin İngiltere'den geçtiğiyle ilgili yayılan söylentileri andırıyor. O söylentileri herkes duymuştu ve hemen herkes inanıyordu çünkü aksi halde Alman taraftarlığıyla suçlanırdınız. Şüphesiz o söylentiler geri çekiliş sürecinin o karanlık günleri boyunca ümidimizi korumak açısından faydalı bir amaca da hizmet etmiştir, fakat yurtseverliğini hayale değil, gerçeğe dayandırmayı tercih edenlerin düşman gibi görülüp eziyete maruz kalması açısından, sürü psikolojisi konusunda ilginç bir örnek teşkil etmektedir. Sinirli bir kalabalık tehlikeli bir şeydir ve korkuları yatıştıran popüler putlara elini uzatabilen kişi cesur bir insandır. İster görünen ister görünmeyen üzerinde iddia edilen bir otorite olsun, okültizm de otoriteden kendimizi kurtarmadıkça bu düşünce ekolünde yapabileceğimiz ciddi çalışmalar, Karanlık Çağlardaki bilim insanlarının doğal bilimlerde yaptıkları çalışmaların seviyesini aşamayacaktır. Doğa biliminde kesinlik ihtiyacı çok güçlüdür. Ancak yeterince eğitilmiş bir akıl kanıt yetersizliği durumunda yargıda bulunmayı erteleyebilir. Belirsizliğin işkencesine katlanmak yalana inanmaktan iyidir ve şundan eminim ki eğer popüler okültizm tıpkı büyük bir endüstri şirketinin yakın bir zamanda yaptığı gibi sermayesini ikiye bölseydi, bakiyesinden kar payı dağıtabildiğini görür ve bir kez daha borçlarını ödeyebilen bir kurum haline gelirdi. Gerçek büyüktür ve galip gelecektir ve samimi olan hiç kimsenin ondan korkmasına gerek yoktur.

 

Dion Fortune

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...