Jump to content

Şamanizm Bir Din midir?


nevermore

Önerilen Mesajlar

Literatürde Şamanizm’in bir din olup olmadığına dair birbirinden farklı görüşleri görmek mümkündür. 17. yüzyıldan günümüze kadar gelen ilk söylemler bu konuda fikir edinmemizi sağlamaktadır. Bu konuyu tartışma haline getirenlerin temsilcileri olarak, Sibirya’yı dolaşan Rus rahipleri ve özellikle de Sibirya’ya sürgüne gönderilen papaz Avvakum gösterilebilir. Avvakum’a göre bütün şeytansı uygulamalar Şamanizm içerisinde de yer almaktadır. Avvakum gibi bazıları da Şamanizm’e önyargı ile bakıyorlar, şamanların hareketlerini coğrafi faktörlere özellikle sert iklim koşullarına dayandırarak patolojik davranışlar olarak nitelendiriyorlardı. Buna sebep olarak da Sibiryalı şamanların ayinler ya da tedaviler esnasında sergiledikleri rahatsız edici bazı davranışların bu iklim koşullarından kaynaklandığını düşünüyorlardı.

Özellikle Sibirya’nın kuzey halklarından olan Çukçiler’de gözlemledikleri bahsi geçen ruhsal bir bozukluk olan “arktik isteri” ile benzerlik gösterdiği ileri sürülmüştür. “Arktik isterinin” başlıca özelliği çığlık atma, ışıktan ürkme gibi davranışlar, bölge yerlilerinin Şamanların özelliklerine dair açıkladıkları belirtilerdir. Bu ifadeler, şamanları üstü kapalıda olsa, gözlemleyerek bir yorum getirilmeye çalışılmış ve şamanların “ilkel düşünce biçiminin” en yetkin temsilcileri olarak görülmesini sağlamıştır. Böylelikle şamanın kişiliğini analiz etmeye çalışan ve yukarıda sıraladığımız görüşleri savunan bir dizi ruhbilimcinin yaklaşımları söz konusu edilmiştir. Bu yaklaşımları ise isteri, nevroz, epilepsi gibi bilimsel kategorilere dayandırmaktaydılar.


Dinler tarihi, Şamanizm’i 20. yüzyıla egemen olan, yayılmacılık ve evrimcilik çerçevesinde ele almıştır. Yayılmacı görüşlere göre, kültürel yenilikler bu yüzyılda az rastlanılır ve bu tarz yenilikler bir merkezden hareketle yayılırlar. Dolayısıyla onları anlamak ancak tarihsel gelişmeleri yeniden takip etmekle mümkün olur. Bu şekilde bir bakış açısıyla Şamanizm’in gelişme aşaması, başlangıçta Rus İmparatorluğu’nun kuzey bölgeleri ile Moğolistan ve Laponya gibi komşu bölgelerle sınırlı kalmış, daha sonra daha başka yerlere yayılmıştır. Fakat Sibirya Şamanizm’i uzmanı olan Şirokogorov’a göre, Şamanizm’in ortaya çıkışı ile Budizm’in yayılışı aynı zamana rastlar ve Budizm, Şamanizm’i çok fazla etkilemiştir.

İvanov bu etkiyi kanıtlamak için şamanın, Sanskritçe’de ilahi (chant) anlamına geldiğini öne sürmüştür. Kimi araştırmacılar ise bu yayılmanın yönünü başka bir tarafa çevirmişler, Lamaizm’in ve Budizm’in, Şamanizm’den etkilendiğini açıklamaya çalışmışlardır.

Şirokogorov’un tezi pekçok yazar tarafından da farklı şekillerde gündeme getirilmiştir. Bu yazarlar arasında olan M. Eliade, bu yaklaşıma daha başka yayılmacı olgular da eklemiştir. Nitekim ona göre, Şamanizm’in gelişerek ileri bir entegrasyon düzeyine ulaştığı yer, Kuzey ve Orta Asya’dır. Fakat Eliade, “Antik Yakın Doğudaki dinsel fikirler, Orta ve Kuzey Asya’da Şamanizm’in günümüzdeki görünümünü almasına katkıda bulunmuşlardır” görüşünü de ileri sürmektedir.

Ayrıca Elide, Şamanizm’in Amerika’ya kadar ulaşması konusunda Şamanizm’in belli bir biçiminin yayıldığını varsaymaktadır. Özellikle Elide, Kuzey Asya ve Kuzey Amerika arasında daimi olarak devam eden ilişkilerin, Amerika’ya yerleşilmeye başlanmasından çok sonra da, Asya etkilerinin Amerika’ya ulaşmasının mümkün olduğunu söylemiştir.

Evrimci anlayışlara göre Şamanizm, kendine özgü büyüsel bazı pratiklere dayanan dinlerin gelişme aşamasının bir evresidir. Bu görüş açısından Şamanizm, Totemizm’den daha sonra gelen Animizm’in başka bir aşaması olarak değerlendirilmiştir.

Bütün bu görüşlerden yaklaşık yarım yüzyıl sonra Sibirya Şamanizm’i üzerine uzman olan E. Lot Fakk, benzer bir görüş savunmuştur. Lot Fakk’a göre; Şaman uygulamalarının bir dinsel sistemle herhangi bir görüşle ilgisi yoktur. Şamanlar doğaüstü bazı kuvvetlerle iletişime geçmeyi başarabilmiş kişilerdir.


Bütün bu görüşlerden başka aynı asırlarda katı Hıristiyanlık düşüncesi içinde yer almış bazı araştırıcılar ise Şamanizm’in, bir din olmadığını ve din olarak da sayılmaması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Onlara göre şamanlar; sihirbaz, üfürükçü ve sonuçta da gelecekten haber verdiğini iddia eden bir falcı veya kâhinden başka bir şey değillerdir ve bu sebeple de Şamanizm bir din sayılmaz. Elin’de bu görüşü savunan araştırmacılar arasındadır. Onun şaman anlayışında şaman olgusu; en ilkel ve çağdaş sihirbazlara benzer mucizeler gösterdiği, bütün hekimler gibi hastalıkları iyileştirdiği, dolayısıyla bir mistik/büyücü/sihirbaz ya da bir hekim olabiliyorlardı.


Sullivan ise ruhları kontrol etme yeteneğine sahip olması nedeniyle şamana ilahi bir pozisyon sağladığını ve bu özelliği ile gelişi güzel bir figür olamayacağını belirtmektedir.

Şamanizm’in bir din olduğunu ileri süren Emel Esin Şamanizm’i: “Orta ve Kuzey Asya’da gök, yer, ay, su, kayın ağacı gibi tabiat unsurlarını içinde barındıran” yerli bir din olarak görmektedir. 17. ve 19. asırlarda ise benzer görüşü Georgive Banzarov gibi bazı araştırmacılar savunduğu görülmektedir.

19. yüzyılın ikinci yarısında Radloff, 20. yüzyılın ilk yarısında Anohin, Culloch ve diğer birçok araştırmacı Şamanizm’i yalnızca Ural-Altay halklarının dini olarak kabul etmektedirler. Şamanizm üzerine pek çok araştırma yapmış olan Nioradze, Şamanizm’i tek bir dini olgudan ziyade dine doğru evrilen bir gelişme safhası olarak görür.

Ohlmarks’a göre ise Şamanizm tam bir din değildir, fakat yayıldığı yerde din olarak görülmeye başlamıştır.

Son olarak W. Schimit, Şamanizm’i gökteki Ülgen ile yeraltındaki Erlik ve bunlarla ilişkili ruhlara kadar uzanan bir din olarak görür.

Bazı araştırmalara göre, “Şamanizm bir dinden ziyade temel prensibi ruhlara, cinlere, perilere emir ve kumanda etmek, gelecekten haber verme düşüncesi olan bir sihirdir”.

Şamanizm, arkaik bir dini-sihri-mistik olaydır ve anlaşılan bu inanç biçimine paleolitik çağdan bu yana rastlanmaktadır. Bununla birlikte Ünver Günay-Harun Güngör gibi Şamanizm’e kelimenin öz anlamı ile bir din olarak görmeyen araştırmacılarda vardı. Zira arkaik dönemlerden itibaren karşımıza “ekstazik ve terapatik yöntemler toplamı” olarak çıkmakta ve gayesi, insanlarınkine paralel, ancak görülmez ruhlar âlemi ile temasın ve insanların işlerinin gidişatına ruhlarının desteğinin sağlanması olarak görmektedir.

Bu şekliyle anlaşıldığı üzere evrensel boyutlara sahiptir, İran ve Mezopotamya’da Budizm ve Lamaizm’in izlerini açık bir biçimde görmek mümkündür. Belki de bu etkilerin, çoğu zaman Orta ve Kuzey Asya bölgelerinde görülmüş olması, Şamanizm’in bu bölgelere mahsus bir dini fenomenmiş izlenimini kazandırmıştır.

Sonuç olarak Şamanizm’in yoğun olarak görüldüğü coğrafya açısından çeşitli inançlara maruz kaldığı ve Şamanizm’in yanında filizlenen dinleri de etkisi altına aldığını söylemek mümkündür. Bu esnek yapısında mistisizmi barındırması etkili olmuştur.

Şamanizm’i din olarak görenlerin dışında görmeyenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur. Bu durum yani din olarak görmeyenlere rağmen varlığını güncel tutarak günümüzde de etkileri mevcut bir din olarak süregelmiştir.
Kanatimizce Türkler ve öteki Orta Asya halklarının hayatlarını değişik şekillerde etkileyebilme yetisine sahip olması ve halen geçerliliğini koruması sebebiyle Şamanizm bir din olarak görülmesine zemin hazırlamıştır. Ya da diğer bazı araştırmacıların aksine dine doğru evrilen bir gelişme göstermesinden dolayı bir din olarak algılanabilir.

AYŞE ER 

  • Beğeni 1
  • Teşekkür 1
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...