Jump to content

Hitit Büyü Metinlerinde Geçen Bazı Otsu Bitkiler, Ağaç Türleri Ve Ahşap Nesneler


nevermore

Önerilen Mesajlar

Hitit Büyü Metinlerinde Geçen Bazı Bitkilerin Kullanım Şekilleri

 

Hitit büyülerinde birçok bitki türü özellikle analoji/benzerlik büyüsü yapılırken kullanılmıştır.

Benzerlik büyüsü yapılırken bu bitkilerin temel nitelikleriyle, büyüde amaçlanan durum bu benzerlik vasıtasıyla gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Aşağıda benzerlik büyüleri yapılırken kullanılan bitkilerin neler olduğu ile ilgili ilgili örnek metinler verilmiştir: Tanrı ve insanların arınması için yapılan bir ritüelde soda bitkisinin kullanıldığına rastlamaktayız. Metinde soda bitkisi ve soğanın temel nitelikleri benzerlik büyüsü yapımında kullanılmıştır:

Akşam karanlığında onlar […] ve onlar… […] tanrı. Küfür (ve sövgü) sözlerine karşı [Kral ihsanı için] ona bitki bakımı yapılıyor. Ayrıca, kraliçe aletleri [ihsanı] için de ona bitkisel bakım uygulandı.  Kadın tören boyunca kraliçenin aletlerini tutan kişiye soda bitkisi uzatır şöyle konuşur: “tanrının huzurundaki herhangi biri, kral ya da kraliçe bile olsa, kötü niyetle konuştuysa, ‘Bırakın küfür ve pislik girsin mabede (ve) bırak yayılsın orada, büyüsün sanki bir soda [bitkisi] gibi ve böylece bollaşsın! Kimse soda bitkisinin [köklerini sökemesin]!’ Daha sonra kurbancının eline bir s[oğan] veriliyor, bu esnada da rahibe şöyle konuşuyor. “Tanrının huzurunda olan kişi şu şekilde konuşursa: Nasıl ki bir soğan iç içe sarılı derilerden oluşuyorsa, her hangi biri diğerlerinden ayrıl[a]mıyorsa, bırakalım kötü sözler, beddualar, sövgü ve pislik -soğan gibi- sarsın mabedin çevresini!” Şimdi bak,  soğanı kopardım ve geriye sadece işe yaramaz bir sap kaldı. Yine de, bırakalım o, kötü sözü, bedduayı, sövgüyü (ve) pisliği tanrının (mabedinden) uzak tutsun. Bırakalım tanrı ve kurbancı bu dertten kurtulsun!

 

Koruyucu cinlerin yardımını sağlayan arınma ayininde ise çam kozalakları majik amaçla şu şekilde kullanılmaktadır:

Büyücü kadın daha sonra Alauwaimis için bir libasyon yapar. Büyük bir tepsiye çam kozalakları koyar ve derhal kızartılmış KAR tanelerini etrafa saçar. Kozalakları suyla söndürdükten sonra şunları söyler: “Ben nasıl söndürdüysem bunları, kötülük de kurbanlarımızla öyle sönsün!” Rahibe eve gelir. Bir köknar ağacı getirir.
Tepesi doğal halde iken alt kısımları biraz budanmıştır. İlk girişin sağına düşen yerde, onu toprağa saplar. Ağacın altına bir çömlek koyar. Tarpatassis! Sana sunduğum bu köknar ağacını kabul et ve beni azad et! Sakın ola ki bana kötü hastalık bulaşmasın! Karımın, çocuklarımın ve çocuklarımın çocuklarının yanında ol! Sen Tarpatassis, güçlü ve güzel olan sen! Tanrıların önünde güzel bir söz söyle!”.

 

Aile içi kavgaya karşı ayinde ise kimyon bitkisi analojik olarak şöyle kullanılmıştır:
“Yaşlı kadın kilden yoğrulmuş bir tava yapar. İçine biraz hamur koyar biraz siyah kimyon atar. Onu iki kurbancının üzerinde dolaştırır ve şöyle der: “Bu kilin kil çukura dönmeyeceği gibi ve bu kimyonun beyaza dönmeyeceği gibi ve ikinci kez tohum olarak kullanılamayacağı gibi; “bu hamurun tanrılar için kurbanlık ekmeğe dönüşemeyeceği (gibi), işte öyle şeytani diller de iki kurbancının vücudundan çıksın!”

 

Bir çağırma ayininde ise, incir, zeytin ve sedir ağacı, üzüm ve arpa bitkileri birlikte anılmıştır:

Kâhinler tanrıları çayırlardan, dağlardan (ve) nehirlerden, denizden, kaynaklardan, ateşten, gökyüzünden ve yeryüzünden dokuz iz vasıtasıyla cezp ettikleri zaman, onlar şu şeyleri alırlar: O bir kova alır ve kovadaki (malzemeleri) şu şekilde hazır hale getirir: (onun içinde) bir hupparaš bulunur, onun üzerinde kaliteli undan yapılmış bir kurban ekmeği bulunur, ekmeğin üzerinde bir sedir ağacı (parçası) tutturulur ve sedir ağacının önüne ise kırmızı yün bağlanır…(Bunlardan) ayrı olarak bir şarap testisi  (ve) birbirine karıştırılmış şarapla balla (ve) iyi yağla dolu bir sürahi, hepsi bir arada karıştırılır, bir kap kaliteli yağ, bir kap bal; aynı zamanda meyve, incir, üzüm, zeytin, arpa, bölünmüş mayalı bir somun, kabarmış kekle dolu bir çömlek.

Askeri yemin ayininde analojik olarak tahılların da kullanıldığı görülmektedir:
O malt ve malt ekmeğini onların ellerine koyar,  onlar onu böler ve o şöyle der: “Onların bu malt somununu değirmen taşları arasında öğüttüğü, onu suyla karıştırarak onu pişirdiği ve onu böldüğü gibi- her kim bu yeminleri bozar ve kral (ve) kraliçe,  prensler ve Hatti ülkesine kötülük yaparsa, bu yeminler onu yakalasın! Onların kemiklerini aynı şekilde öğütsün! Onu aynı şekilde ıslatsın! Onu aynı şekilde kırsın! Onun kısmetini merhametsiz bir kadere dönüştürsün! Adamlar onaylarlar “Öyle olsun!”…“Bu maltın (artık) büyüme gücüne sahip olmadığı, bir daha tarlaya alınamayacağı ve tohum olarak kullanılamayacağı gibi – onun ekmek olarak kullanılamayacağı veya depo evine depolanamayacağı gibi –her kim bu yeminleri bozar ve kral, kraliçe  (ve) prenslere kötülük yapar ise yemin tanrıları da bu adamın geleceğini öyle yok etsinler! Onun karısının erkek veya kız evlat taşımasına izin verme! Onun toprağı (ve) tarlalarında ürün yetişmesin, onun meralarında ot olmasın! Onun sığırı ve koyunu, dana ve kuzu taşımasın.


Maştigga Ritüelinde dayanıklılığı ve ince dokusuyla bilinen şimşir ağacı şu şekilde geçmektedir:
“Büyücü kadın (hamurdan) figürcükler ile şimşir ağacından iki adet giyinik figürcük (yapacaktır). Onların başları da örtülüdür. Onları her iki müşterinin de ayakları dibine yerleştirir ve her iki elinde tuttuğu iki adet dili yukarı(figürlerin) başları üstüne koyar”

Kötülüklerden temizlenme amaçlı yapılmış bir büyü metninde ise Alıç ağacı şöyle geçmektedir:

“Siz alıç ağacısınız. Siz ilkbaharda beyaz elbiseler giyersiniz, fakat sonbaharda kırmızılar giyersiniz. Öküz sizin altınızdan geçer ve siz onun tüylerini çekersiniz, koyun sizin altınızdan geçer ve siz onun yünlerini çekersiniz. Aynı şekilde tanrının gazabını, hiddetini, kızgınlığını ve öfkesini de çek”.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hitit Büyü Metinlerde Geçen Bazı Otsu Bitki ve Ağaç Türlerinin Anlamları
Otsu bitkiler, çağlar boyunca yemeklik, şifa-büyü amaçlarıyla değerlendirilmiş olan ve çok amaçlı kullanılan bitki gruplarıdır. Bu bitkilerin kök, sap, yaprak, kabuk, meyve, tohum veya çiçeği besin takviyelerinde, ilaç yapımında, büyülerde ve yemek tatlandırıcıları olarak kullanılmıştır.

Hitit Büyü Metinlerinde sıkça rastlanılan söz konusu bitki türlerinin insanlık kültüründe genişçe yer aldığı mitolojik hikâyelerdeki geçişinden anlaşılmaktadır. Nitekim mitolojilerde insanlara şifa veren ve büyülü güçleri olan bitkilerden bahsedilmiştir.


Sümerlerin Gılgamış destanında sonsuz yaşam bitkisinden bahsedilmekte ve destanda bu bitkinin devedikenleri arasında olduğu söylenmektedir.

Yine Klasik Yunan mitolojisinin temel söylencelerinden olan Odysseus destanında haberci tanrı Hermes’in, İthaka’lı kahraman Odysseus’a büyücü Kirke’nin sihrini etkisiz hale getirecek “moly” isimli otsu bir bitki verdiği anlatılmaktadır. Andrea Alciatus’un Emblemata “Simgeler Kitabı”nda “ot” un tanrılık veren bir güce sahip olduğundan bahsedilmektedir.
Ayrıca ağaç imgesi antik mitolojinin en sevilen öğelerinden biridir. Ağaçlar Mezopotamya mitolojisinde ve daha birçok kültürde “hayat ağacı” kavramıyla görünürken, Tevrat Kitabının Tekvin kısmında54 “iyiyi ve kötüyü bilme ağacı” olarak karşımıza çıkmaktadır. Sümerli İnanna söylencesinde de kutsal bahçeye dikilmek istenen kutsal “Huluppu Ağacı”ndan söz edilmektedir.  

Tufan hikâyesinin anlatıldığı Sümer tabletlerinde ise Kral Ziusudra “Bitkilerin adını ve insanlığın tohumunu koruyan olarak” tanımlanmıştır.
Meşhur Dede Korkut kitabında da Tepegöz’ün annesi bir ağaç olarak geçmektedir. Ayrıca yine Dede Korkut Destanında “babam kaba ağaç”  ve “gölge veren tıknaz ağaç kesilmesin” cümleleri de okunmaktadır. Dolgan Şamanları ise vahiy geldiğinde ağaç dikmektedirler.

Yine ağaçtan türemeyle ilgili olan Uygurların Türeyiş Efsanesinde şu satırlar dikkati çekmektedir:
“Süt içme çağını atlatıp konuşmaya başladıkları vakit anne babalarını sordular. Ağaçları gösterdikleri zaman oraya giderek ağaçlara evladın babaya gösterdikleri saygıyı gösterdiler.
Ağaçların bittiği yeri muhterem tuttular. Bu durum karşısında dile gelen ağaçlar, “Güzel huylarla süslenmiş olan hayırlı evlatlar ana babalarına bu şekilde davranırlar,” dedikten sonra “Ana baba hakkını gözettiniz. Ömrünüz uzun, şansınız daim olsun,” diye dua ettiler”.
Bu ifadelerden Türklerin ağacı yaratıcı bir unsur, hayatın kaynağı ve kutsal olarak gördüklerini anlamaktayız. Öte yandan ağacın kutsanması kimi kültürlerde ağaca tapınmaya da dönüşmüştür. Örneğin Kos (İstanköy) Adası’ndaki Asklepios tapınağında, servi ağacının kesilmesi yasaktır. Alman kültüründe ise dimdik duran bir ağacın kabuğunu soymanın cezası göbeği kesilen suçlunun ağaca çivilenerek ağacın kabuğunun soyulduğu yere bağırsaklarının dolanmasıyla veriliyordu. Maorilerde ise mitsel atanın göbek kordonuyla ağaçlar arasında bir ilişki kurularak doğan çocukların göbek kordonları ağaçlara asılmaktadır. Ağaçları ruhları olan canlı varlıklar olarak kabul etmek ağacı kutsayan toplumların ortak paydasıdır.

 

Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi                                                           Cilt:2/Sayı:6/Ağustos /2015     

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...