Jump to content

Eski Mezopotamya ve Anadolu’da Uğursuzluk İnancı ve Bununla İlgili Büyü Ritüelleri


nevermore

Önerilen Mesajlar

İnsanlık tarih boyunca maddi varlığa egemen olma çabası gütmüştür. Bu çabada istediği ilerlemeyi kaydetmiş olsa da, manevi dünya ya da bilinmezlikle mücadelesinde istediği aşamaya ulaşamamıştır. İnsan bu noktada, deneyimleri ve hayal gücünün yardımıyla kendini korumaya almıştır. Yaptıkları büyüler, ödedikleri kefaretler ve zaman içerisinde gelenekselleşmiş bazı fal metotlarıyla uğursuzluklara ve bilinmezliklere karşı kendilerini korumaya çalışmışlardır.

 

“Büyü” çivi yazılı belgelerde, genellikle, ÉN (Akadaca šiptum, Hititce alawantazar) sözcüğü ile ifade edilmiştir. Ninkil yani Ea/Enki büyülerin ve sanatın tanrısı olarak bilinmekte, ayrıca büyücülerin ve sihirbazların başı olarak kabul edilmektedir.

 

Büyüleri uygulayan büyücüler ise, kullandıkları metotlara göre sınıflandırılmış olmalıdır. Büyücü-rahip ya da yara sağaltıcı-tedavi eden rahip gibi kullanımlar, tıbbın ve büyü ritüellerinin uygulanış biçiminin yakın olduğunu gözler önüne sermektedir. Bütün bu faaliyetlerin en genel anlamda sınıflandırılması ise şöyle yapılmıştır:

 

1) Din ve dolayısıyla rahiplerin hüküm sürdüğü toplumlarda büyüyle tedavi.

 

2) Savaşçı toplumlarda “bıçak” ile tedavi, yani cerrahî müdahale.

 

3) Tarımla uğraşan toplumlarda şifalı otlarla tedavi.

 

Bu sınıflandırmada, erken dönem Hititlerde uygulanan büyü ile tedavinin, daha çok, şifalı bitkilerle gerçekleştirildiği düşünülmüştür.

 

Genel olarak Mezopotamya Uygarlıklarında, yukarıda yapılmış olan üç grup tedavi metodunun da uygulanmış olduğunu söyleyebiliriz.

 

Mezopotamya Uygarlıklarının aksine, Anadolu’daki çiviyazılı büyü belgeleri incelendiğinde büyücülerin, falcıların/bilicilerin çoğunlukla kadın olduğu gerçeği karşımıza çıkar. Hititlerde de gözlemlediğimiz büyü ritüellerindeki kadın egemenliği, farklı alanlarda uzmanlaşmış kadın büyücüleri karşımıza çıkarmıştır.

 

Örneğin; ordu içinde salgın olduğu zaman Ašhella’ya,sıkıntılı geçen yıllara karşı Hantitaššu’ya, aile bireyleri arasında geçimsizlik olduğunda Maštikka’ya başvurulmuştur.

 

Mezopotamya’da kadın büyücülere míUŠ.ZU dua ile ruhları kovan, cinci kadınlara ašiptum;bilici/kâhin kadınlara šā’iltum adı verilmiştir. Anadolu’da bulunan Kültepe tabletlerindeki kayıtlar değerlendirildiğinde, Anadolu’da falın da, daha çok kadınların ilgilendiği bir alan olduğu ve falın kötü ruhların neden olduğu hastalıklara karşı tedavi amacıyla uygulandığı gözlemlenir. Bu tabletlerde bilici kadın šā’iltum’a ek olarak bāriātumdenilen bir başka bilici/yorumcu kadın da yer almıştır.

 

šā’iltum, Zikrilka adlı bir kadın tarafından Hititum’a yazılmış bir Kültepe mektubunda, yaşanılan hastalıkla ilgili danışılacak kişi olarak aranmaktadır. Bu kayıt metinde şöyle yer almıştır:

 

16) …a-naWa-ah-šu-ša-na1217) a-li-kà-ni li-bi418) [a]-di ha-am-ší-šu19) im-ra-aṣ20) a-ma-kam ša-il5-tám21) ša-li-ma22) té-er-tí-[ki]23)li-l[i-kam]…

“16-19)…Wahšušana’ya geldiğimizden beri 1 haftadır hasta 20-23) Sen orada bir kadın bilici araştır ve haberini bana yolla…”

 

Asur’lu tüccar Pušūken’e Tarišmatum ve Belatum tarafından yazılmış bir mektupta ise šā’iltum’a, ölümcül bir hastalığa yakalanmış kadın kölenin düzelmesi için başvurulmuştur. İnceleyeceğimiz bu metinde geçen “adak parası” ifadesine Kültepe tabletlerinde sık rastlanmaktadır.

 

Bu uygulamayla insanlar sağlıklarının kefaretini daha hastalanmadan önce tanrı ya da tanrıçalarına ödemiş oluyorlardı. Eğer adak yerine getirilmemiş ise tanrı ya da tanrıçaları tarafından cezalandırılıyorlar, hasta, zayıf düşüyorlardı. Şöyle ki:

 

1)a-na Pu-šu-ke-en62)qí-bi-ma um-ma Ta-ri-iš-ma-tum3) ù Bé-lá-tum-ma4) ṣú-ha-ra-tumša Puzur4-Ištar5)ú Ú-ṣur-ša-A-šur6) im-ra-ṣa-ma mu-a-tí-iš7) i-li-kà a-naša-i-la2-tim8) ni-li-ik-ma um-ma9)i-lu-um-ma ik-ri-be21410)látù-qá-i-a…

“1-3) Pušūken’e Tarišmatum ve Belatum şöyle der! 4-6)Puzur-İštar ve Uṣur-ša-Aššur’un kızları ölümcül hastadır. 7-8) Onu geldiğinde kadın biliciye götürdük ve tanrı şöyle dedi: adak paraları ödenmedi…”

Bu metinden hareketle, Eski Mezopotamya ve Anadolu toplumlarında hastalık kaynağı olarak görülen kötü ruhlara ek olarak, Kültepe metinlerinde adağın yerine getirilmemesinin de bir hastalık sebebi olarak görüldüğünü söyleyebiliriz. Ancak hastalığın kaynağının ne olduğunun saptanması noktasında šā’iltum ve bāriātum’un danışmanlığına ihtiyaç duyulduğu Kültepe metinlerinde açıkça belirtilmiştir.šā’iltum ve bāriātum’un birlikte kaydedildiği bir Kültepe metninde(TCL 4, 5), bu iki bilici kadına ek olarak eṭemmum adında başka bir görevlinin daha olduğunu görmekteyiz. Metnin ilgili satırlarında bu görevliler şöyle kayıtlıdır:

 

…4) a-na-kam ša-il5-tim ú ba-ri-a-tim e-ṭé-mi-im nu-ša-al-ma…“4) biz burada šā’iltum, bāriātum ve eṭemmu’ya danıştık!

 

Bu kayıtlar ışığında šā’iltum ve bāriātum’un bilici/yorumcu kadınlar olduğu; “ölü ruhu, hayalet” olarak tanımlanan eṭemmum’un ise bir çeşit ruh çağırıcı aracılığıyla ulaşılan ölü ruhu olduğu düşünülebilir.

Yukarıda adlarını saydığımız uzmanlık alanları birbirinden farklı bu kadınların uyguladıkları fal ya da büyü ritüelleri sırasında, neler yaptıkları, hangi malzemeleri kullandıkları yeterince açık değildir. Bu noktada, bilgi edinebileceğimiz Mezopotamya kaynaklarında, büyü ritüellerinde büyünün uygulanacağı kişinin öncelikle dinsel bir arınmayı gerçekleştirmiş olması gerekmektedir.

 

Ardından büyünün içeriğine uygun olarak ilaç, merhem, tütsü (çoğunlukla sedir çubuğu, tamarisk dalı), tütsü kabı, çeşitli müzik aletleri, büyü ipleri ve amuletler (insan veya hayvan figürleri olan bir tür muska) gibi malzemeler kullanılır.

 

Büyü metinlerinden anlaşıldığı kadarıyla, büyünün içeriğiyle ilgili sözler şiirsel olarak ardı ardına tekrarlanarak, büyü ritüeli gerçekleştirilir.

 

Hitit uygarlığında da büyü sözle ya da eylemle ayrı ayrı olabildiği gibi ikisinin birlikte uygulandığı çiviyazılı belgelere rastlanmıştır. Bilindiği üzere Hitit büyüleri çeşitli yöntemlerle uygulanmıştır. Bunlar içinde en sık kullanılanı analojik büyülerdir. Bu büyü sembolik olarak yapılan eylemle veya ifade edilen efsunlayıcı sözlerle kötülüğü yapan yaratıklar arasında ilişki kurarak gerçekleştirilmiştir. Bu büyü uygulamasına, kuyruk yağı ve uğursuzluk arasında benzerliğin kurulduğu şu uygulamayı örnek olarak verebiliriz:

 

kuyruk yağının eritilmesi ve “ve işte bu yağ nasıl eriyip gittiyse, kötülük de aynı şekilde erisin gitsin…”

 

Bilinen en eski büyü metinlerinde insanlar, başlarına gelen bir uğursuzluğun düşmanları tarafından yapıldığını ve bunu önlemenin yollarından biri olarak da, büyüyü yakmayı düşünmüşlerdir.

 

Yine benzer metinlerde çeşitli hayvanların organlarından fal bakılarak gelecek yorumu yapıldığını ve gelebilecek uğursuzluklara karşı önlem alınabildiğini görmek mümkündür.

 

Ancak bu hayvanların organları yalnızca fal bakmak amacıyla değil, aynı zamanda büyü törenlerinde bir tür kurban/adak olarak da kullanılmıştır. Örnek olarak, başı ağrıyan bir hasta için, bir hayvanın başının kesilmesi, hastaya sıkıntı yaratan kötü ruhun/cinin kesilen hayvan başına geçeceğine olan inanç verilebilir. Gerek Akadca, gerekse Hititce büyü metinlerinde bir kurban kullanımının söz konusu olduğu bilinmektedir.

 

Yukarıda bahsettiğimiz gibi, büyüler en genel anlamda “ak büyü” ve “kara büyü” olarak iki başlık altında incelenmiştir. “kara büyü” insanlara zarar verme amacıyla yapılmış, içerisinde kötü niyet barındıran büyülerdir. Mezopotamya’da çoğunlukla kullanıldığı gözlemlenen kara büyüye karşı, kanunlar çerçevesinde bazı yasaklamalar getirilmiştir. Bunlar Hammurabi ve Asur Kanunları’nda “kötülük için büyü yapanlar kanıtlanınca öldürülecektir.” olarak belirlenmiştir.

 

Hitit Kanunlarında kara büyünün tanımı şu şekilde yapılmıştır: “Kişi kültsel temizliğin ardından kalanları yakmak yerine onları başka birinin evine ya da tarlasına koyarsa , ya da “kişi bir yılanı öldürür ve bunu yaparken başka birinin adını söylerse ” kara büyü yapılmış kabul edilir ve bu suçun cezası ölümdür. Yine Hititlerde kral ve ailesine karşı “kara büyü” yapıldığına dair bir örnek olarak, II.Tuthaliya karısı Nikalmati ve oğluna karşı, ablası Ziplantawiya tarafından yaptırılan büyüyü verebiliriz. “Bu kötü büyülenmiş diller, beyi karısı, çocukları, evi ile çevrelesin”. Hitit toplumunda “kara büyü” ne kadar önlenmeye çalışılmışsa da, tamamen ortadan kaldırılamamıştır. Ancak “ak/olumlu büyü” neredeyse bir kamu görevi haline getirilmiş saray ve eşrafı tarafından da bilhassa kullanılmıştır.

 

Hastalıklara, kötü cin/iblislere, kötü/kem göze karşı ve kişiler arasındaki uzlaşmazlıkları çözümleme adına yapılan büyülere “ak/olumlu büyü” adı uygun görülmüştür. Bu tür uğursuzluk kaynaklarına, Anadolu’da tarihî devirlerin başlamasına sebep olan, Asur Ticaret Kolonileri Devrine ait tabletlerde de rastlanmıştır.

 

1948 yılı Kültepe kazılarında ulaşılan tabletlerden biri olan belgede küçük bir kervanın “kara bir köpeğe” karşı korunması amacıyla hazırlanmış büyü kaydedilmiştir. Metnin ilgili kısmını inceleyelim;

 

1)da-mu-um da-ma-mu-um 2)kà-al-bu-um 3)ṣa-al-mu-um 4)i-ṭí-li-im ra-bi-iṣ 5)ú-qá-a ELLATtám 6)pá-ri-is-tám…

“1-3) Kan! Kan! Bir kara köpek 4-6) yukarıda pusuya yatmış bekliyor, küçük kervanı…”

Bir diğer Kültepe tabletinde ise kötü/kem gözün doğurduğu sıkıntılı durumlar şöyle ifade edilmiştir:

e-nu-mi e-nu-um27alulutum ki-ša bir-rum la-am-nu-um ki-ša ši-it-tum a-bi-ik-tum ti-ir-rum…

 

“Ey göz, göz! Alulutum göz!... Gerçekten kötü bir illet! Gerçekten alıp götürülmüş uyku! Titreme!...

 

Bazı hastalıkların ve uğursuzlukların nedeni olarak görülen cinler, iblisler (demon) ya da en genel tanımla kötü ruhlar pek çok belgede büyülerin direk muhatabı olmuşlardır. Bu kötü ruhlar arasında en iyi bilineni, aynı zamanda bir tanrıça da olan, Lamaštu’dur.Lamaštu, Tanrı Anum’un kızıdır. Koloni Çağın’a ait metinlerde de yer alan Lamaštu’nun, BIN 4, 126 no’lu belgede gücü ve etki alanı ile ilgili şu önemli bilgiler kayıt altındadır:

 

1)iš-t[í]-a-at e-lá-at 2)a-pu-la-at 3)mu-uš-ta-ba-ba!-at! 4) ù-tù-kà-at 5)lam-na-at bu-un-tù 6)i-li-im 7)ma!-ar-tù A-ni-im 8)a-na ṭé-mì-ša lá dam-qí-[im] 9)ma-al-ki-ša 10)pá-ru-im A-nu-um 11)a-bu-ša iš-tù 12)ša-ma-e i-pu-ṣa-ší 13)qá-qá-ar-šu-um 14)a-naṭé-mì-ša lá dam-qí-im 15)ma-al-ki-ša sà-ah-i-im! 16)pè-ra-sà wa-ša-ra-at 17)da-du-ša ša-ah-ṭù 18)a-na be-el lá i-li-im 19)i-ša-ru-um 20)té-šé-er šé-er-‘a4-an 21)lá-áb-i-im tù-ra-mì 22)šé-er-‘a4-an ṣú-ha-ri-im 23)wa-lá-i-im 24)ta-ra!-šu

 

“1)O (Lamaštum) (aslında) eşsiz bir tanrıçaydı.2)Geç doğmuştu 3-4)(Ancak) Muštababbum ve Utukku gibi kötüydü. 5-7) Tanrının kız çocuğuydu, Tanrı Anu’nun kız çocuğuydu! 8)Niyeti iyi değildi.9-13) Onunla ilgili ilahî karar verildi ve babası Tanrı Anu, onu gökyüzünden yeryüzüne attı. 14)Niyeti iyi değildi. 15)İlahî karara karşı çıktı. 16-17) Bu nedenle saçları dağıtıldı, bedeninin bir bölümü (basen kısmı?) açıktaydı. 18-19)O mutsuzluğa doğru yol alıyordu. (Tanrının yoluna yönelmedi.) 20-21) O, gücüyle bir aslanı felç eder, O, gücüyle küçük çocukları ve bebekleri hasta eder!...”

 

Yine Kültepe tabletlerinden muska şeklinde hazırlanmış olan belge ile Lamaštum’dan korunmak amacıyla yapılacak büyünün detaylarına ulaşmamız mümkündür. Bu detaylar metne şöyle yansıtılmıştır:

 

1) e-za-at pu-ul-ha-at 2)i-lá-at na-ku!-ra-at 3)ba-ar-ba-ra-tum 4)ma-ra-at A-ni-im 5)i-nasà-sí-im 6)mu-ša-bu-ša 7)i-na el-pé-tim 8)ru-da-ba-sà 9)eṭ-lá-am lá-sí-ma-am 10)ta-kà-lá 11)ma-ra-am ar-ha-am 12)ta-na-sà-ha-am 13)zí-ba-sú ṣa-hu-ru-tim 14)na-pu-ṣú-um tù-na-pì-iṣ 15)ší-bu-tum ta-ša-qí-a-me 16)me-e bi-iš-ri-im 17)ší-ip-tumlá i-a-tum 18)ši-pá-at Ni-ki-li-il5 19)be-el ší-pá-tim 20)Ni-kà-ra-ak 21)ta-dí-ší-ma 22)a-na-ku al-qé-ší

 

1-4) O (Lamaštum), öfke ve korku veren, kötülüklerin tanrıçası, dişi kurt, Tanrı Anu’nun kızıdır. 5-9) O sazlıkların/ağılların içinde yaşar ve (buraların) içi onun sığınağıdır. 9-10) Hareketli genç adamı yakalar. 11-12)Yeni doğmuş erkek bebekleri hasta eder. 13-14) Küçükbaş hayvanlara zarar verir. 15-16)Büyü, cenin suyu içilmesidir. 17) Büyü benim değildir. 18-22)Büyülerin efendisi Ninkil’in büyüsüdür. Nikarrak (bunu) biliyor. Ben ondan aldım.”Kültepe tabletlerinde kaydedilmiş olan diğer demonlar/cinler utukku ve eṭemmu’dur. KTS 24 no’lu metinde adağını yerine getiremeyen Belatum adlı kadının bu kötü ruhlar tarafından hasta edilerek cezalandırıldığı bilgisi kayıtlıdır. Şöyle ki:

 

1)a-na Pu-šu-ke-en6 2)qí-bi-ma um-ma Ta-ri-iš-ma-tum 3)ù Bé-lá-tum-ma 4)a-šu-mì KÙ.BABBAR ša ik-ri-bi4 5) a-na-kam Bé-la-tum 6)ta-am-ra-aṣ i-na ú-tù-ki 7)ù i-na e-ṭá-me 8)ša-am-ṭù-a-ni

1-3)Tarišmatum ve Belatum Pušuken’e şöyle söyler: adağımızdan dolayı Belatum burada hastalandı. 4-8) Biz kötü utukku ve eṭemmular tarafından hasta/zayıf düşürüldük

 

Eski Mezopotamya ve Anadolu’da bulunan çiviyazılı büyü metinlerini ve bu büyülerin hangi amaçla kullanılmış olabileceğini incelemeye aldığımız bu çalışmamızda, Anadolu’da büyülerin hastalıklara neden olan kötü ruhlara ve bunlardan kaynaklanan uğursuzlukları ortadan kaldırmak amacıyla gerçekleştirildiğini gözlemledik. Çoğunlukla Mezopotamya kaynaklı olan bu kötü ruhların ve bunların yarattıkları uğursuzluğun insanları büyüye ve fala ittiğini, farklı ritüellerle önlem almaya ya da “tedavi” olmaya çalıştıklarına şahit olduk. Kültepe metinlerinden insanların, hastalık veya yaşanan bir uğursuzluk ile ilgili uzmanlaşmış kişilere başvurduklarını, Hititler’in hem ak büyü, hem de kara büyüyü uyguladıklarını ve geniş bir bilicilik inancına sahip olduklarını söylemenin yanlış olmayacağı kanaatindeyiz. Genel olarak döneme ait çiviyazılı belgelerde, hem büyücülerin ve bilicilerin hem de hitap ettikleri kitlenin kadınlardan oluştuğu açıktır. Hititlerin yalnızca mitolojide değil aynı zamanda büyü ritüellerinde de Mezopotamya’dan etkilendikleri, büyü ile ilgili tanrıçaların varlığından anlaşılmaktadır. Yine Mezopotamya kaynaklı olan büyü ritüellerindeki kurban kullanımının Hititlerce de uygulanmış olduğu ve Hititler’in hayvanlardan yalnızca kurban olarak değil, bilicilik amacıyla da yararlandıkları ortaya çıkmıştır. Yaşanması olası uğursuzluklara karşı, önlem olarak bazı muskaların, nazarlıkların kullanımının ve uğursuzluğu taşıyan bazı kötü ruhların Mezopotamya’dan Hititlere, Hititlerden de günümüze kadar ulaşmış olduğu görülmektedir. Genel hatlarıyla ele aldığımız uğursuzluklara ya da olası uğursuzluk alametlerine karşı büyü ve uygulanış biçimleri için son olarak, bir uğursuzluğun veya hastalığın gerçekleşme olasılığına karşı ya da hastalığın neden kaynaklandığını anlamak için bilicilere başvurulduğunu, gerçekleştiği anda ise büyücülerin devreye girdiğini döneme ait çiviyazılı belgeler aracılığıyla söyleyebiliyoruz.

Yrd. Doç. Dr. Nurgül YILDIRIM

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...